T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə18/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   335

bilmediğini, bunlar arasında kendisine ait olanlar da olabileceğini, çünkü henüz bunları

incelemediğini ancak bunların gazetecilik arşivi olduğunu, ayrıca bu belgelerin Ergenekon

soruşturması sırasında basında yer aldığını hatırladığını, söylemiştir. (İddianamede, 2001

yılında Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan'dan ele geçirilen bu belgelerin Adil Serdar Saçan

tarafından Ahmet Tuncay Özkan'a verildiği belirtilmiştir.)
Arif Doğan duruşmada bu konu hakkında özetle; JİTEM konulu bu belgeyi hazırladığı

belirtilen Ümit Oğuztan'ı tanımadığını, belge içeriğinden, doğru olmayan bu iddiaları

yazan kişinin JİTEM hakkında bilgi sahibi olmadığını anladığını, belgedeki diğer iddialar

ile birlikte JİTEM'i Veli Küçük un kurduğu iddiasının da doğru olmadığını, kendisinin

1990 yılında Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı görevini Veli Küçük'e devrettiğini

ancak Veli Küçük un Ankara'da görev yapacağı, OHAL bölgesine gitmeyeceğinin

söylendiğini, Veli Küçük'ün kendisinden sonra JİTEM'i devam ettirip ettirmediğini, ettirdi

ise ne gibi emirler verdiğini bilmediğini, Veli Küçük'ün kendisinin kurduğu, kendisinden

başka kimsenin de bilmediği, tamamı sivillerden oluşan JİTEM'den ise haberi olmadığını

ve bu JİTEM'i de Veli Küçük'e devretmediğini, kendisinin Ergenekon örgütünü

bilmediğini, adını soruşturma vesilesi ile basından duyduğunu, JİTEM'in Ergenekon

örgütü içinde olduğu iddiasının doğru olmadığını savunmuştur.


Ümit Oğuztan duruşmalarda özellikle bu belge konusunda olmamakla birlikte,

bilgisayarından çıktığı iddia edilen bazı belgelerin altında "Kaynak: Ümit Oğuztan"

ibaresinin yazılı olduğu iddia edilmesinin, kendisinin gizli bir faaliyet içinde olmadığını

gösterdiğini, ifade etmiştir.


Gerek 2001 gerekse 2008 yıllarında yapılan aramalarda Tuncay Güney ve Ümit

Oğuztan'dan, şekil ve üslup olarak bu belgeye benzer mahiyette kaleme alınmış birçok

yazı ele geçirilmiştir. Haber metni olarak hazırlandığı intibaı veren bu yazının, herhangi bir

yerde yayınlandığı tespit edilememiştir. Belge içindeki, Hanefi Avcı'nın daha önce basına

yansıyan beyanlarından alınan bölüm dışındaki bilgilerin hangi kaynaktan edinildiği de

anlaşılamamaktadır. Belgenin, altında yazdığı gibi Mart 1997 tarihinde yazıldığı kabul

edilir ise, Ümit Oğuztan'ın Ergenekon örgütü konusunda TBMM Susurluk Komisyonuna

gönderdiği 10 Mart 1997 tarihli dilekçe ve 22-28 Mart 1997 tarihli Nefes dergisi yayını ile

eş zamanlı olduğu görülmektedir. Aynı döneme ait bu belgeler karşılaştırıldığında, söz

konusu belgede Ergenekon örgütü ile Veli Küçük arasında doğrudan bir bağ kurulduğu

halde, TBMM Meclisine gönderilen dilekçede ve Nefes dergisi yayınında Veli Küçük'ün

isminin geçirilmediği hususu dikkati çekmektedir.


Bu belgeler ile ilgili olarak dikkate alınması gereken ilk husus, bunların daha önce

herhangi bir yerde yer almamış, yapılan aramalarda ele geçmiş olmalarıdır. Muhataplarının

da bunların aramalarda bulunmuş olduğuna dair itirazları olmadığı anlaşılmaktadır.
Doğu Perinçek evinde yapılan arama ile ilgili olarak, düzgün bir arama yapıldığından

aramayı ve bilgisayarından çıkan her şeyi kabul ettiğini, İşçi Partisi ve irtibatlı yerlerde

yapılan aramalar ile ilgili olarak da, Avukatlarından farklı olarak aramalardaki

usulsüzlükleri ileri sürmediğini, bunlara sığınmadan dört adet CD dışındaki yoğun disk,

kaset, klasör, dosya ve bütün her şeyi kabul ettiklerini, her noktasını dahi sonuna kadar

savundukları bu belgelerin onurları olduğunu, aramalardaki usulsüzlüklerden bahisle

s s A ~ 115/2271
kaçamak bir yol tutmanın kendilerine yakışmayacağını, kendisinin g harfi üzerindeki şapka

veya ü harfi üzerindeki iki noktadan dahi dönmediğini ifade etmiştir.


Doğu Perinçek bunun yanında başka bir duruşmada, İşçi Partisi Genel Merkezinde bulunan

bir belge konusundaki soru üzerine, İşçi Partisindeki aramalarda bulunanlar hakkındaki

sorumluluğunu, Partinin bir organı olan Genel Başkan olması sıfatı ile Partinin örgütsel

sorumlusu olduğu, bu manada İşçi Partisinden çıkan her şeyin hesabını vereceği, ancak bu

yargılamada görevli olanın Anayasa Mahkemesi olduğu, ferdi cezai sorumluluğun ise ayrı

olduğu, kendisi kabul edip üstlense dahi Mahkemenin kendisinin bir eylemi ile irtibat

kuramadığı herhangi bir belge ve sair eşya konusunda kendisine ceza veremeyeceği

şeklinde açıkladığı görülmektedir.


Doğu Perinçek ve Hikmet Çiçek'in, bu belgelerin "kirli bilgi" içerebileceğinden bahisle

içeriklerinin doğruluğu ya da yanlışlığı konusundan bahsetmedikleri anlaşılmaktadır.


Mütercim, Bozkurt teşkilatı, Sabancı suikastı adlı belgeler, Erol Mütercimler'in Ergenekon

örgütünden ilk olarak bahsettiği mülakatının Aydınlık dergisinde yayınlandığı 5 Ocak 1997

ile Susurluk konferansında aynı konuda açıklamalar yaptığı 14-15 Haziran 1997 tarihi

aralığındaki döneme aittir.


Mütercim adlı belgede yer alan bilgilerin kaynağı ilgililerince Mahkemeye

açıklanmamıştır. Oysa bu belgenin, kimliği belirsiz birisince yazılarak gönderilmiş bir

istihbarat notu değil, bilgileri veren kişi ile bizzat yapılan bir görüşme içeriğini anlatır

mahiyette bulunduğu, bilgisayar yazısına dökülüp düzenlenerek Doğu Perinçek'e

gönderildiği rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Bütünü içerisindeki bazı bilgilerin ancak

TSK'de görev yapmış birisi tarafından ifade edilebileceği anlaşılan bu belgenin, konu

hakkında itibar edilemeyecek mahiyette tevilli açıklamalar yapan Erol Mütercimler'den

alınan bilgiler ile düzenlendiği, Erol Mütercimler'in Ergenekon örgütünün varlığı

konusundaki iddiasını farklı bir zaman ve şekilde bir kez daha dile getirdiği mütalaa

olunmuştur. Buna karşılık belge hakkında Erol Mütercimler'in inkâr yollu, Doğu

Perinçek'in de hukuki kıymetten düşürmeye matuf savunma geliştirdikleri görülmektedir.
Bozkurt teşkilatı ve Sabancı suikastı adlı belgelerdeki bilgilerin kaynağı da ilgililerince

açıklanmamıştır. Bunların da herhangi bir istihbarat notu olmadığı açıktır. Bozkurt teşkilatı

adlı belgedeki bilgilerin kaynağının Emekli Özel Harpçı bir Albay olduğu bizzat belgede

yazmaktadır. Sabancı suikastı adlı belgedeki bilgilerin kaynağının da TSK içinden olduğu

belge içeriğinden anlaşılmaktadır.
Burada özellikle dikkat çeken, Sabancı suikastı adlı belgedeki "...Ergenekon u CIA kurdu,

12 Eylül'den sonra kontrolü bize geçti... CIA ile Ergenekon un bağı yer yer sürüyor. Dış

ülkelerde çalışanların büyük çoğunluğu CIA ile birlikte. Ama görevden alamıyorsun.

Şikâyet mercii var. O görevden almıyor. ÖHD/ÖKK, Ergenekon 'a lojistik destek sağlıyor,

eleman veriyor... " bölümüdür.
Erol Mütercimler'in Ergenekon örgütü konusundaki anlatımlarını ciddiye alıp Aydınlık

dergisinde yayınlayarak gündeme getiren, Susurluk konferansında yaptığı aynı mahiyetteki

konuşmasını Teori dergisinde yayınlayan, Bütün Yönleriyle Susurluk isimli kitaba alan

Doğu Perinçek ve bağlantılı sanıkların, Ergenekon örgütünün gerçek mahiyeti hakkındaki,


116/2271
kaynağının belli olduğu anlaşılan iddiaları içeren Sabancı suikastı adlı belgede yer alan bu

bilgileri herhangi bir şekilde gündeme getirmeyerek gizledikleri anlaşılmaktadır.


Doğu Perinçek'in, içinde Uğur Mumcu yu Çatlı-Yeşil Ergenekon yasallıkdışılığı öldürtmüş

ifadesinin geçtiği "Uğur Mumcu Suikastı" adlı belgedeki bu yargıya, kendi kanaatine göre

Uğur Mumcuyu bu Gladyo ekibinin öldürdüğü şeklindeki beyanı ile iştirak ettiği

anlaşılmaktadır. Bombalı suikast eyleminin, ancak konuyla ilgili kişilerce bilinebilecek

mahiyetteki ayrıntılarının verilmesi nedeni ile kaynağının belli olduğu mütalaa edilen bu

bilgilerin kimden geldiği ise açıklanmamıştır. Doğu Perinçek'in Mahkemeye, bu konuda

yayın yapılıp yapılmadığına araştırıp cevap verebileceğini ifade etmesine karşılık, şimdiye

kadar bu konuda bir açıklama getirmediği görülmektedir.


Netice olarak; bu bölümde içeriklerinden ziyade Ergenekon örgütünün varlığı tartışması

kapsamında ele alınan bu belgelerin, dosya kapsamındaki diğer deliller ile birlikte ele

alındığında Ergenekon örgütünün varlığına dair "Yazılı delil" olarak kabul edilmesi

gerektiği mütalaa edilmiştir.


12)RESMİ KURUMLARIN İŞLEMLERİ-CEVAPLARI
A)İSTANBUL l.AĞIR CEZA MAHKEMESİ'NİN 2002/64 ESAS SAYILI DOSYASI
Ergenekon Terör Örgütü ile ilgili olduğu iddia edilen belgeler ilk olarak 2001 yılında başka

bir soruşturma kapsamında yapılan aramada bulunmuştur. Soruşturma kapsamında yapılan

aramada bulunmuş olsalar da Ergenekon Terör Örgütü ile ilgili olduğu iddia edilen

belgelerin adli soruşturma ve kovuşturmaya dâhil edilmediği anlaşılmaktadır. Bunların

aşağıda anlatılan "Proje çalışması" adı verilen soruşturma öncesi araştırma süreci

kapsamına alındığı görülmektedir.


İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğünün talebi üzerine, haklarında kamu

arazilerini parselleyerek haksız çıkar sağladıklarına dair istihbari bilgiler bulunduğu

belirtilen organize suç grubunun telefonları İstanbul DGM'den alınan kararlar ile

dinlenmeye başlanmıştır. Bu kapsamda Tuncay Güney, Ümit Oğuztan, Süleyman

Gürleyen, Ümit Bavbek ve Murat Oğuz'a ait bazı telefon hatlarının 24.11.2000 tarihinden

başlamak üzere dinlendiği anlaşılmaktadır


Dinleme devam eder iken 08.02.2001 tarihinde Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı'na müracaat

eden Timur Büyükölmez, gazete ilanı ile bulduğu 1998 model Honda CRV marka aracın

satışı konusunda dolandırıldığından bahisle şikâyetçi olmuştur. Dilekçesinde, resmi

üniformalı bir teğmen ve kendilerini polis memuru olarak tanıtan kişiler tarafından

dolandırıldığını iddia etmektedir. Fatih Cumhuriyet Başsavcılığından 2001/3305 Hazırlık

sayısı alan dilekçe önce Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğüne havale edilmiş, sonra Asayiş

Şube Müdürlüğünce takip edilmiştir. Asayiş Şube Müdürlüğü 01.03.2001 tarihinde Tuncay

Güney ve Adem Taşdemir'i. 02.03.2001'de Ümit Oğuztan'ı yakalamış, Fatih Cumhuriyet

Başsavcılığından 05.03.2001 tarihine kadar gözetim izni almıştır. 02.03.2001 tarihinde ise

Tuncay Güneyin ifadesinde anlatılanların Organize Suçlarla Mücadele ve Kaçakçılık

Şube Müdürlüğünce soruşturulması gerektiğinden bahisle gözaltına alınanları bu şubeye

devretmiştir. İstihbarat Şube Müdürlüğü, Tuncay Güney'e ait üç adet telefon görüşmesi

çözümünü 04.03.2001 tarihli yazı ekinde Organize Suçlarla Mücadele ve Kaçakçılık Şube

Müdürlüğüne göndermiştir. Bu Şubenin talebi sonucu Fatih l.Sulh Ceza Mahkemesi


117/2271
05.03.2001 tarihinden itibaren 3 gün ek gözetim izni vermiştir. Gözaltındaki Tuncay

Güney, Adem Taşdemir. Ümit Oğuztan, Derya Balta, Erol Kocaer, Gökhan Kasap ve

Mustafa Şakir Bingöl 08.03.2001 tarihinde Fatih Cumhuriyet Başsavcılığına sevk

edilmişlerdir. Fezlekede ifadesi alınamayan kişilerin yakalanmalarına çalışıldığı

belirtilmiştir.
Fatih Cumhuriyet başsavcılığı Tuncay Güney, Ümit Oğuztan ve Adem Taşdemir'in

tutuklanmasını talep etmiş, diğer sanıkları serbest bırakmıştır. Fatih l.Sulh Ceza

Mahkemesi, Ümit Oğuztan ve Adem Taşdemir'in tutuklanma talebini reddetmiştir. Tuncay

Güney hakkındaki sahte plaka ve ruhsat tanzimi, sahte hüviyet cüzdanı düzenlemek, 6136

Sayılı Kanuna Muhalefet suçlarından tutuklanması talebini de reddetmiş, sadece

dolandırıcılık suçundan 3 milyar lira nakdi kefalet yatırana kadar tutuklanmasına karar

vermiştir. 08.03.2001 tarihinde Bayrampaşa Cezaevine teslim edilen Tuncay Güney,

Avukatı Yusuf Aydın'ın ibraz ettiği kefalet parası makbuzuna göre 09.03.2001*de tahliye

edilmiştir. Fatih Cumhuriyet başsavcılığı 12.03.2001 tarihli görevsizlik kararı ile işlendiği

iddia edilen suçların niteliğinden bahisle evrakı İstanbul DGM Cumhuriyet başsavcılığına

göndermiştir.
İstanbul DGM Cumhuriyet başsavcılığında 2001/645 hazırlık sayısı alan soruşturma

evrakında Tuncay Güney, Adem Taşdemir, Ümit Oğuztan ve Gökhan Kasap hakkında

16.05.2001 tarihli iddianame ile dava açılmış, diğerleri hakkında Ek takipsizlik kararı

verilmiştir. Firari sanıklar hakkındaki evrak ise tefrikle 2001/1226 hazırlık sayısına

alınmıştır.
İstanbul 4 No'lu DGM'nin 2001/171 Esasına kayıt edilen dava dosyasında kanun

değişikliği gerekçesine göre 20.12.2001 tarihinde görevsizlik kararı verilmiştir. Davanın

görülmesine İstanbul l.ACM'nin 2002/64 esas sayılı dosyasında devam edilmiştir.
İstanbul DGM Cumhuriyet başsavcılığının firari sanıklar açısından tefrik edilen 2001/1226

sayılı hazırlık soruşturması evrakı da aynı gerekçe ile 21.12.2001 tarihli görevsizlik kararı

ekinde Fatih Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmiştir. Fatih Cumhuriyet başsavcılığında

2002/1295 Hazırlık sayısı alan soruşturma 15.10.2004 tarihli fezleke ile İstanbul

Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmiştir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında

2004/48353 hazırlık sayısı alan soruşturma evrakında 09.11.2004 tarihli iddianame ile

Murat Oğuz, Ümit Bavbek, Süleyman Gürleyen. Mehmet Cemal Sinkil, Turgut Büyükdağ.

Mehmet Çelik ve Murat Akgün hakkında dava açılmıştır.


İstanbul 6.Ağır Ceza Mahkemesi min 2004/406 esas sayına kayıt edilen bu dava

18.11.2004 tarihinde İstanbul l.ACM'nin 2002/64 esas sayılı davası ile birleştirilmiştir.

İstanbul l.ACM'si de 2004/452 esasına alınan bu davayı 27.12.2004 tarihli karar ile

Mahkemesindeki 2002/64 esas sayılı dava ile birleştirmiştir.


Dava hakkındaki netice karar İstanbul l.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilmiştir.

12.02.2009 tarih 2002/64-2009/50 sayılı kararda, dava zamanaşımı nedeni ile ortadan

kaldırılmış, emanette bulunan ruhsatsız silah ve sahte plakaların zoralımına, Tuncay

Güney'e ait olup Mahkemede bulunan diğer eşyaların iadesine karar verilmiştir.


İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamesinde olay; Tuncay Güney, Adem

Taşdemir, Ümit Oğuztan, henüz yakalanamayan Murat Oğuz ve Süleyman Gürleyen 'in suç


118/2271
işlemek için teşekkül oluşturdukları, kendilerini JİTEM görevlisi gibi tanıtarak Sarıyer

Kısırkaya ve Zekeriyaköy arazilerinden bir kısmını ele geçirme planı yaptıkları, Ümit

Bavbek ve Süleyman Gürleyen tarafından temin edilen sahte plakalı aracı Timur

Büyükölmez ve Adnan Bilgin isimli iki ayrı müştekiye satarak dolandırdıkları şeklinde

anlatılmaktadır.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamesinde olay; Murat Oğuz, Ümit Bavbek,

Süleyman Gürleyen, Mehmet Cemal Sinkil, Turgut Büyükdağ, Mehmet Çelik ve Murat

Akgün 'ün suç işlemek için teşekkül oluşturdukları, sahte plaka ve evraklar ile otomobil

satarak müştekileri dolandırdıkları, baskı ile köy arazilerini üzerlerine alarak haksız

menfaat temin ettikleri şeklinde anlatılmaktadır.
Ergenekon Örgütü davasına dönüşen soruşturmanın 2007 yılında başladığı dikkate alınırsa,

6 yıl önce ve başka bir suç nedeni ile alınan bu ifadeler ayrı bir önemle

değerlendirilmelidir. Bu nedenle ifadelerin ilgili kısımları özetlenmiştir.
Tuncay Güney İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğündeki ifadesinde;

1997-1998 tarihleri arasında Ümit Oğuztan'ın Genel Yayın Yönetmeni olduğu "Strateji"

isimli derginin haber koordinatörlüğünü yaptığını, dergi yayınının patron Turgut

Büyükdağ ile Ümit Oğuztan arasındaki anlaşmazlıktan dolayı 1998 yılında

durdurulduğunu, bundan sonra kendisinin Ümit Oğuztan ile birlikte Strateji Araştırma

Grubu Enstitüsü unvanı ile basılı yayın yapmak üzere plan yaptıklarını,


Korkmaz Yiğit'in Koruma Müdürlüğünü yapan Ümit Bavbek ve ortağı Süleyman

Gürleyen'in Bilecik Er Eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral Veli Küçük'e Jepp hediye

ederek "Devletle olan sıkıntılarını halletmek" istediklerini, aracın plakasının sahte

olduğunu öğrenen Veli Küçük'ün kendisine kızdığını ve aracı almadığını, bu şekilde aracın

kendisinde kaldığını söylemiştir.
Organize Suçlarla Mücadele ve Kaçakçılık Şube Müdürlüğündeki ifadesinde; Veli Küçük

ile 7-8 yıl öncesine dayanan dostluğu olduğunu, bunu bilen Ümit Bavbek'in kendisinden

Koruma Müdürlüğünü yaptığı Korkmaz Yiğit'in İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın

Birdal'ı yaralayan Türk İntikam Tugayı isimli grubun lideri Semih Tufan Gülaltay'ın

adamlarınca tehdit edilmesinin engellenmesini istediğini,
Ümit Bavbek ve Süleyman Gürleyen 'in, ileride yapmayı düşündükleri işlerine yardımcı

olması için Ağustos 2000 tarihinde emekli olan Veli Küçük 'e kendisi aracılığı ile bir Jeep

hediye etmek istediklerini, Veli Küçük 'ün bunlar benimle arayı düzeltmek istiyorlar diyerek

teklifi kabul etmediğini,


Teğmen Murat Oğuz ile telefon görüşmesinde geçen Necdet 'in, gayri meşru işler yapan

Necdet Atış (Bu kişinin Semih Tufan Gülaltay'ın Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak

suçundan yargılandığı dosya sanıklarından Necdet Atış olduğu anlaşılmaktadır), Kemal'in

de İş Adamları Derneği Başkanı olan bir sanayici (Bu kişinin de USİAD isimli Demeğin

Başkanı Kemal Özden olduğu anlaşılmaktadır) olduğunu söylemiştir.
Fatih l.Sulh Ceza Mahkemesindeki sorgusunda; Emniyette kötü muamele görmediğini

ancak bazı hususların yanlış yazıldığını belirterek, Ümit Bavbek ve ortağı Süleyman

Gürleyen'in Kuzey Irak'ta termik santral kurmak ve sınır ticareti yapmak için Mesut
119/2271
Barzani ile görüşmek istediklerini, bu randevuyu Veli Küçük un ayarladığını, kendisinin

Ümit Bavbek ile Kuzey Irak'a giderek Mesut Barzani ile görüştüklerini, protokoller

yapıldığını, devam eden süreçte Ümit Bavbek 'in bu görüşmelerde Veli Küçük 'ü dışlamak

istediğini, Veli Küçük'ün de buna kızdığını, bunun üzerine Ümit Bavbek'in kendisinden

Veli Küçük ile arasının düzeltilmesine aracı olmasını ve bunu sağlamak için Jeep alıp Veli

Küçük'e vermek istediğini, ancak Veli Küçük 'ün kabul etmediğini söylemiştir.


Tuncay Güney'in Avukatı Yusuf Aydın'ın sorguda "Tuncay Güney mesleği itibari ile

yaptığı araştırmalar sebebi ile devlet hesabına çalışmıştır. Edindiği bilgileri Emniyete ve

ilgili kurumlara aktarmıştır. İfadesindeki samimiyet de bunu gösterir. Emniyet ve diğer

devlet kurumları arasında çıkan sürtüşme sebebi ile Tuncay Güney harcanmak istenmiştir "

demiştir.
Ümit Oğuztan benzer olan Organize Suçlarla Mücadele ve Kaçakçılık Şube Müdürlüğü,

İstanbul 4 No'lu DGM ve İstanbul l.Ağır Ceza Mahkemesindeki ifadelerinde; Turgut

Büyükdağ'ın patronu olduğu "Strateji dergisi"ni çıkarttığı dönemde Akşam gazetesinde

muhabir olarak çalışan Tuncay Güney ile tanıştırıldığını, Tuncay Güney'in bu dönemde

askere gittiğini ve bir süre sonra askerliğe elverişsiz raporu alarak döndüğünü, boşta

olduğundan kendisini dergiye aldığını,


Patronu Turgut Büyükdağ 'ın, piyasaya olan borçları nedeni ile Kürşat Yılmaz tarafından

tehdit ediliyor olmasından dolayı Veli Küçük ile arası iyi olan Tuncay Güney'den bu

konuda yardım istediğini, Turgut Büyükdağ ve Tuncay Güney 'in birlikte Veli Küçük 'ün

yanına giderek iki gün kaldıklarını, Veli Küçük'ün de bu sorunu çözmesi için yakın adamı

Yalçın Tanfer 'i Turgut Büyükdağ 'ın yanına gönderdiğini,
Sonraki dönemde Tuncay Güney'in bazı işadamları ile birlikte Kuzey Irak'a giderek

Barzani ve Talabani ile görüşeceğinden bahsettiğini, geri döndüğünde Kuzey Irak 'taki bu

görüşmelerde Veli Küçük'ün bazı yardımları dokunduğu söylediğini,
Tuncay Güney'in, Veli Küçük Paşaya bir escort arabası lazım demesi üzerine Ümit Bavbek

ve Süleyman Gürleyen 'in bir Jeep hediye ettiklerini ancak çenç olduğunu öğrenen Veli

Küçük'ün aracı teslim almadığını anlattığını, Adem Taşdemir'in kendisini Veli Küçük'ün

eşinin şoförü olarak tanıttığını söylemiştir,


Aramalarda bulunan eşyalar konusunda ise; Tuncay Güney'in evinde bulunan CD'lerin

kendisine ait olmadığını söylemiş ancak büroda bulunan tüm eşyaların kendisine ait olup

CD'lerde kendi çalışmalarının kayıtlı olduğunu beyan etmiştir.
Adem Taşdemir, Organize Suçlarla Mücadele ve Kaçakçılık Şube Müdürlüğündeki

ifadesinde; kendisine ait araç ile kayınbiraderi Tuncay Güney'in özel şoförlüğünü

yaptığını, Tuncay Güney ile Teğmen Murat Oğuz 'un gayri meşru işler peşinde olduklarını,

Ümit Oğuztan ve Tuncay Güney 'in, Strateji Araştırma dergisi adı altında işyeri açmayı

planladıklarını söylemiş, sonraki aşama ifadelerinde önceki beyanlarını reddetmiştir.
Gökhan Kasap, Organize Suçlarla Mücadele ve Kaçakçılık Şube Müdürlüğü, İstanbul 4

No'lu DGM ve İstanbul l.Ağır Ceza Mahkemesindeki benzer ifadelerinde; arkadaşı

Mehmet Cemal Sinkil tarafından Hasdal Kışlası içerisinde kendisine Binbaşı veya Albay

rütbesindeki bir asker olarak tanıtılan Tuncay Güney 'in PKK faaliyetlerine karşı askeri bir


120/2271
üs kuracaklarından bahisle Zekeriyaköy 'de uygun hazine arazisi aradığını söylediğini, bu

sırada yanında üniformalı bir Teğmenin de bulunduğunu söylemiştir.


Mehmet Cemal Sinkil, İstanbul l.Ağır Ceza Mahkemesindeki ifadesinde; Gökhan Kasap

ile Hasdal Kışlasına giderek Tuncay Güney ile görüştüklerini, yanlarında Teğmen Murat

Oğuz'un da bulunduğunu, ticari maksatlı bir görüşme beklerken Tuncay Güney'in

JİTEM'den bahsettiğini, Zekeriyaköy'de PKK faaliyetlerine karşı askeri bir üs

kuracaklarını anlattığını söylemiştir.
Erol Kocaer, Organize Suçlarla Mücadele ve Kaçakçılık Şube Müdürlüğü ve İstanbul

l.Ağır Ceza Mahkemesindeki benzer ifadelerinde; kendisini Albay olarak tanıtan Tuncay

Güney, Binbaşı Tekin ve Teğmen Oğuz'un JİTEM görevlileri olduklarından bahisle,

Sarıyer Kısırkaya Köyü plajı işletmesinden PKK ya para gittiğini, buraya el koyarak

Mehmetçik Vakfı adına işleteceklerini söylediklerini, Hasdal Askeri Kışlası içinde de aynı

kişiler ile bu konuyu görüştüklerini söylemiştir.


Murat Oğuz, hakkında açılan idari tahkikat kapsamındaki yazılı savunmasında, ifadelerde

ismi geçen Öğretmen Binbaşı Emrullah Tekin 'in Çankırı Astsubay Hazırlık Okulunda

kendisinin öğretmeni olduğunu, Tuncay Güney 'in de bu kişiyi ismen tanıdığını öğrendiğini,

birlikte birçok kez sosyal amaçlı buluştuklarını,


Tuncay Güney'den makam odasına mobilya temini için yardım istediğini, onun da

çevresindeki kişilerden olan Ulusal Sanayici İşadamları Derneği (USİAD) Başkanı Kemal

Özden 'e bu talebini ilettiğini, Kemal Özden 'in de kendisinin makam odasına mobilya

göndermiş olduğunu söylemiştir.


Murat Oğuz'un o dönemde Maliye Teğmen rütbesi ile ö.Mot. P.Alayı Maliye Bütçe Kısım

Amiri olarak görevli olduğu anlaşılmaktadır. Dolandırıcılık ve sahtecilik yapmak, bunların

icrasında resmi sıfatının sağladığı imkânlardan yararlanmak gibi ağır suçlarla itham edilen,

nitekim hakkında bu eylemlerinden dolayı dava açılan Murat Oğuz'un, idari tahkikat

kapsamında Komutanlığa verdiği savunma dilekçesinde hiç yeri yok iken Atatürk ilke ve

inkılâpları ile Cumhuriyete bağlılığından, aldığı takdirnamelerden bahsettiği

görülmektedir.
Ümit Bavbek, İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığındaki ifadesinde; Emekli Emniyet

Teşkilatı menhusu olduğunu, 1998 yılında Ağrı Emniyet Müdür Yardımcılığı yaptığını,

Veli Küçük'ü eski görevinden dolayı tanıdığını, emekli olduktan sonra Korkmaz Yiğit'in

güvenlik konusunda danışmanlığını yaptığını.


Kuzey Irak'ta ticaret yapmak isteyen Celal Kasara isimli arkadaşı adına Genelkurmay

Başkanlığından izin alınmasına yardımcı olması amacı ile Veli Küçük'ün yanına gittiğini,


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin