Tasdik İle İlgili İtikat


Ebül- kasım el- kazvinin biyoğrafisi



Yüklə 0,93 Mb.
səhifə2/12
tarix28.07.2018
ölçüsü0,93 Mb.
#61127
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12

Ebül- kasım el- kazvinin biyoğrafisi
O; imam Ebu'l-Kâsım Ömer b. Abdurrahman b. Ömer b. Ah-med ei-Kazvînî eş-Şâfiî, İmâmuddîn {=dinin imamı), fakîhu'1-ule-mâ' {=alimlerin fakihi) olan ve bir çok kadı yetiştiren birisidir.

Tâceddîn es-Sübkî, Tabakâtu'ş-Şâfiiyyeti'l-Kübrâ, 5/131'de Ebu'l-Kâsım el-Kazvînî ile ilgili olarak şunları söyler:

"Ebu'l-Kâsım el-Kazvînî, 653/1255'de Tebriz'de doğdu. Acem ve Rum diyarlarına gidip bir müddet oralarda yaşadı. Eşrefiyye Devleti sırasında Şam'a gelip bazı medreselerde ders verdi. Daha sonra 669/1270'de Şam'da kadılık makamına getirildi. Güzel bir yaşantısı vardı. İnsanlarla iyi geçinirdi. Bu görevi, Tatarlar gelip de Müslümanlan yenilgiye uğratmcaya kadar sürdürdü. Bunun üze­rine Kahire'ye giden insanlar içerisinde o da vardı. Oraya vanp bir müddet orada kaldı. 46 yaşındayken 699/1299'da öldü. Allah ona rahmet eylesin."

İsmâîl Pâşâ el-Bağdâdî'de, Hediyyetu'l-Arifîn, s. 788'de; Ebu'l-Kâsım el-Kazvînî'nin künyesinin "Ebu'l-Meâlî" olduğunu belirtmiştir.

Üstad Ömer Rızâ Kahhâle'de, Mu'cemu'l-Müellifîn, 7/288'de; onun künyesinin bu olduğu hususunda İsmâîl Pâşâ el-Bağdâdî'ye katılmıştır.

Üstad Hayreddin ez-Ziriklî'de, İ'lâm, 5/451'in yeni baskısında; onun künyesinin "Ebu'l-Kâsım" olduğunu kaydetmiştir.

"Münîriyyc" baskısında ise onun künyesinin "Ebu Ca'fer" ol-duğu belirtilmiştir. Fakat onun künyesini zikreden kimselerin, onun 699/1299'da ölen kimseler içerisinde belirttiğini görmedim. Yine de doğruyu en iyi bilen yüce Allah'tır. Zehebî'nin, Tezkiretü'l-Huffâz, s. 1487'de; yine Zehebî'nin, Düvelü'l-İslâm, s. 205'de ve Ziriklfnin, İ'lâm, 5/451'de geçtiğine göre; onun lakabı, "İmâmuddîn" (=Dininimamı)dır. 12[12]

İlim Muhaciri İmam Beyhakı'nin Biyografisi
Doğumu: Şaban 384'de (Eylül 994) Nişabur'a bağlı Beyhak bölgesinin Hüsrevcirdi nisbesiyle anılan yerde doğdu. Beyhak'ta büyüdü ve ilk tahsilini orada yaptı. Henüz on beş yaşında iken hadis okudu, daha sonra da fıkıh/İslam Hukuku öğrenmeye baş­ladı. Fıkıh ilminde hocası Ebu'1-Feth Nasr b. Muhammed el-Mer-vezî idi. Çeşitli hocalardan faydalanmak maksadıyla İsferân, Tus, Hemadan, Rey, Nişabur, Bağdat, Küfe, Mekke gibi yerleri dolaştı.

Hocaları Ve Talebeleri: Hadis ilminin en önemli meselelerini "Müstedrek" sahibi Hakim en-Nîsâbûrî'den öğrendi ve hocalan içinde en çok ondan yararlandı. Diğer hocaları arasında Muhad-dis/Hadisçi, Kelam/İlahiyat ve Fıkıh/İslam Hukuku alimi İbn Fûrek, zahid ve vaiz Hargûşî, Fakib/Hukukçu ve Muhaddis İbn Mahmiş, Mutasavvıf Ebu Abdurrahman es-Sülemi, Ebu Hatim el-Abduyi; muhaddis, fakih ve kelam alimi Ebu İshak Rükneddin İsferaînî, muhaddis Ebu Zer el-Herevi, fakih Berkani, İmamu'l-Haremeyn el-Cüveynî gibi meşhur alimler bulunmaktadır.

Tanınmış talebeleri arasında Şeyhu'l-Kubat İbnu'l Beyhakî di­ye bilinen oğlu İsmail b. Ahmed, Hafidü'I-Beyhakî diye anılan to­runu Ubeydullah b. Muhammed, Mekke ve Medine fakihi muhad­dis Furevî, Horasanlı muhaddis Zahir b. Tahir, muhaddis Ebu'l-Meâlî Muhammed b. İsmail el-Fârisî yer almaktadır.



Eserleri: Beyhaki henüz daha 20 yaşındayken eserlerini yaz­maya başladı. Özellikle hadis ilminde güçlü hafızası, sağlam bilgisi, hadislerde bulunan gizli kusurlann tespiti ve birbirine zıtmış gibi görünen rivayetlerin uzlaştırılmasında otorite olarak kendini kabul ettirdi. Fıkıh/İslam Hukuku ve Usul-ü fıkıh/İslam Hukuk Metodolo­jisi dallarında da devrinin otoritelerinden biriydi. Kendi mezhebi olan Şafiî Mezhebinin üstünlüğünü savundu, Hatta İmamu'l Ha­remeyn eî-Cüveyni, "Her Şafiî fakihinİn/Hukukçusunun İmam-ı Şafiî'ye minnet borcu olduğunu, ancak mezhebini ve görüşlerini müdafaa etmek için Beyhaki'nin kaleme aldığı eserler sebebiyle İmam-ı Şafiî'nin ona minnettar olması gerektiğini" söyler.

Zehebi'ye göre eserlerinin sayfa sayısı, 20.000 sayfayı bul­muştur. Eserlerinden bazıları şunlardır:



1- Sünen-i Kübrâ. "Sünen-i Kebir" olarakta tanınır. Bu ese­rinde diğer hadis kitaplannda olmayan pek çok hadisi sahabe ve tabiin kavlini muhtelif rivayetlerle bir araya toplayıp fıkıh bablarına göre yapılan tertipte Şafii fıkhı ön planda tutulmuştur.

2- et-Medhâl ila Kitabi's-Sünen. Usulü hadis kitabıdır.

3- Marifetü's-Sünen ve'1-Âsâr. Şafii fıkhının dayandığı hadis­leri ihtiva edip güvenirliklerini ispatlar.

4- el-Kırâatu Halfc'1-İmam. 450 hadis ihtiva edip namazda imama uyarken kıraatin zaruretini açıklar.

5- es-Sünen-i Suğra. Halen Topkapı Sarayı'nda olan eser "Sünen-i Kübra"nın özetidir.

6- Kîtab'u Tahrici Ehadîsi Ünım

7- Fezâilu'l-Evkat. Vakitlerin faziletleriyle ilgili 307 rivayeti içi­ne alır.

8- el-Esmâ ve's Sıfat. Allah'ın isim ve sıfatlarını açıklar.

9- ed-Delâilu'n-Nübüvve. Sahih rivayetlere dayanarak Hz. Peygamber (s.a.v)'in mucizelerini açıklar.

10- el-İtikâd ve'l Hidâye ila Sebili'r-Reşâd. Kader, hidayet, delalet gibi itikadı konuları ayet ve hadislerle açıklar.

11- el-Kitabu'1-Kazâ ve'1-Kader

12- el-Ba's ve'n Nüşûr. Ahiret hallerini rivayetlerle açıklar.

13- el-İspatu Azabil Kabir ve'sSualeyni'l-Melekeyn. Kabir azabını ispat eder.

14- el-Kitap fi Hayatil Enbiya h Kuburİhim

15- ef-Âdâb. Âdâb ile ilgili 1194 hadis yer almaktadır.

16- ez-Zühdü'1-Kebîr. Zühd ve takva ile ilgili 989 rivayet var­dır.

17- eİ-Erba'une's-Süğra. Tevhid, istikamet ve helal kazançla ilgili 161 hadis ile derlenmiştir.

18- ed-Da'avatu'l-Kebîr. Resulullah (s.a.v)'in ve sahabelerin birbirine yapmış olduğu dualardan ibaret olup 260 hadis yer al­maktadır.

19- Menakîbu'ş-Şâfiî. İmam-ı Şafiî'nin asaleti konu edinilmiş-

20- Keşfü'z-Zünûn

21- et-Tcrgîb ve't-terhîb

22- el-Maârif

23- Fezailü's-Sahabe

24- Menakibu'l-Ahmed

25- Şerhu'l es-Esma'îl Hüsna

26- Kitabü'r-Rüye

27- el-Muhit

28- Camiu'l-Ebvâbi Kıraati'1-Kıır'an

29- Şuabu'1-İmân. Elinizde tuttuğunuz eser, İmanın yetmiş kü­sur şubeden olduğunu belirten hadislerle bunların nelerden ibaret olduğunu ayet ve hadislerle bunlann nelerden ibaret olduğunu ayet ve hadislerin yardımıyla tespit eder. Bu bakımdan orijinal bir ferdir. 77 babta hazırlanan bu eser, kamil iman yolculuğunda rehber bir kitaptır.

Beyhakî dünya malına değer vermeyen zahid bir alimdi. İlim tahsili uğrunda ve hayatının bir çok anında çeşitli sıkıntılar çektiği halde hiçbir zaman şikayetçi olmadı. Maddi imkansızlık sebebiyle Tirmizî, Ncsâî ve Ibn Mâce'nin "Sünen"lerine bile sahip değildi. Resulullah (s.a.v) ve ashabının örnek yaşantısını imam edinmişti. Haram günler hariç aralıksız olarak otuz yıl oruç tuttu. Tartışmalar­da son derece anlayışlı ve insaflı İdi.

İbn Kesir, el-Bidâye ve'n-Nihâye, 12/209'de onunla ilgili ola­rak der ki: "Beyhakî, zahid bir kimse olup dünyalığı çok azdı. İba­dete düşkün ve takva sahibi birisiydi."

Taceddin es-Sübkî'de onun hakkında şöyle der: "Beyhakî, mü'minlerin önde gelenlerinden ve Allah'ın sağlam ipi olan Kur'-an'a davet edenlerindendir. Büyük bir fakih/ İslam hukukçusu, hafız, alim, zahit ve vera sahibi Allah'a boyun eğen, mezhebini ve görüşlerini savunmada otoriter ve büyük bir ilim dağı mesabesinde idi."

Abdulkadir el-Fârisî en-Nîsâbûrî'de, "Zcylu Târîh-i Nîsâbûr"-da, İmam Beyhakî ile ilgili olarak ise şunları söyler:

"Ebu Bekr el-Beyhakî; hafız, dindar, vera' sahibi, zamanını ezber yapmakla geçiren birisiydi. Ezber yapmadaki sağlamlığı hu­susunda akranları içerisinde tek kalırdı. Hâkim'in önde gelen öğ-rencilerindendi. Dolayısıyla Hâkim, ona, çeşitli İlimleri ve hadis kitaplanni donattı. Beyhakî'de, çocukken bunları ezberleyip bun-lan anladı ve üstesinden geldi. Irak'a ve Hicaz'a gitti. Birçok kitap yazdı. Eserleri, 1000 cüz civarındadır. Hiç kimse, onu bu konuda geçemez. Hadis ilmi ile Fıkhın/İslam Hukukunun arasını birleştirdi. Hadislerde mevcut gİ2İi kusurların tespiti ile birbirine zıtmiş gibi görünen rivayetlerin uzlaştmlmasında devrinin otoritesi oldu.

Çeşitli nahiyelerden Nîsâbûr'a gelen kimseler, ondan kitapla­rını dinlemek istediler. 401/1010'da bir grup kimse, onun "Ma'ri-fet" adlı eserini dinlemeye karar verip onun huzurunda toplan­mışlardı.

Ölümü: Geride derin bir ilim ve takva mirası bırakarak 10 Ce-maziye'l-Evvel 458 (9 Nisan 1066) tarihinde Nişabur'da Rabbine kavuştu. Cenazesi, doğduğu yer olan Hüsrevdrdi'ye defnedildi Yüce Allah, ilim muhaciri Beyhakî'ye rahmet eylesin ve bizleri de onun eserlerinden istifade edip istikamet üzere yaşayıp muvahhid olarak ruhumuzu teslim edenlerden eylesin. 13[13]

TERZİ EMİN YILMAZ



GİRİŞ
Harnd, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. Salât ve Selâm; gönderilmiş peygamberlerin efendisi, peygamberlerin sonuncusu ve bütür. yaratıklara gönderilmiş olan Muhammed (s.a.v)'İn üze­rine, ev halkının üzerine, sahabilerinin, ümmetinden takva sahibi olan kimselerin üzerine olsun.

Bu girişten sonra; fakîh, muhaddis ve vaiz olan değerli dostu­muz Muhammed ibnü'l-Kâsım b. Ebi'1-Bedr ibnü'l-Melîhî el-Mizzî, Buhârî \\& Müslim'in "Sahîh"lerinde

"İmaaı, yetmiş küsur 14[14] şubedir. 15[15] Bu şubelerin en üstünü, Lâ ilahe illa ilâh (=Allah'tan başka ilah yoktur) sözü, en aşağı mer­tebesi is e* 'yolda (n gelip geçen insanlara) eziyet verici bir taşı kenara atmaktır. Haya da, imandan bir şubedir" 16[16] şeklinde Ebu Hureyre îr.a)'dan gelen hadiste imanın şubelerini sorma mahiye­tinde Vâsıftan Bağdâd'a (cevaplandırmamız için) bir çok yazı gön­derdi. 17[17]
Sayfa: 34-35 yazılacak
4. Kur'an'a Ve Daha Önce İndirilmiş Bütün Kitaplara İman
Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır: "Ey iman edenler, Allah'a, peygamberine, 'peygamberine in­dirdiği kitaba', daha önce indirdiği 'kitaba' da iman edin!" 18[18]

Aynca konuyla ilgili olarak daha Önce geçen ayetler ve hadis­ler de buna delildir. 19[19]


5, Kadere, Hayır Ve Şerrin Allah'tan Olduğuna İman
Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır: "De ki: '(Hayır ve şerrin) hepsi Allah'tandır." 20[20]

Konuyla ilgili olarak Buhârî ile Müslim'in "Sahîh"lerinde Ebu Hureyre (r.a)'dan şöyle bir hadis rivayet edilmiştir:

Adem, Musa'yla tartıştı. Musa, Adem'e:

- 'Ey Adem! Sen, bizim babamızsın! Bizi (yasak ağaçtan yemen sebebiyle) mahrumiyete düşürüp (bu davranışın sebebiy­le) cennetten çıkardın!' dedi. Adem'de, Musa'ya:

- 'Ey Musa! Allah, seni kelamıyla seçkin kıldı. Senin için (Tevrat'ı/Levh-i mahuzu) eliyle yazdı. (Bu suçu işleyeceğimi,) be­ni yaratmazdan kırk yıl Önce Allah'ın bana takdir ettiği bir şey­den dolayı mı beni kınıyorsun?' dedi.Bunun üzerine Peygamber (s.a.v):

- 'Böylece Adem, Musa'ya galip geldi.' buyurdu. 21[21]


6. Âhiret Gününe İman
Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:

"Allah'a ve ahiret gününe inanmayan kimselerle savaşın." 22[22]

Halîmî 23[23] der ki: "Ahiret gününe iman etmenin manası, dünya günlerinin sona ermesini ve bitmesini tasdik etmektir. Çünkü bu alem, bir gün sona erecektir. Görüldüğü üzere tasdikte, bir son bulma ve bir başlangıç vardır. Fakat Kadîm (=Ezeli olan) da, bir son bulma ve değişme söz konusu değildir."

Buhârî ile Müslim'in "Sahîh"lerinde Ebu Hureyre'den şöyle bir hadis rivayet edilmiştir:

"Muhammed'in nefsi elinde bulunan Zata yemin ederim ki!' İki kişi (alım-saüm için) aralarında elbise açacaklar. Alım-satım tamam olmadan ve (o elbisenin) dürülmesi mümkün olmadan kıyamet kopmayacakür. Bir adam yeni doğurmuş devesinin me­mesinden sütünü sağacak, (fakat o sütü içemeden) ve (yemek yemekte olan kişi,) lokmasını ağzına götürecek, (fakat o lokma­yı) yiyemeden kıyamet kopacaktır." 24[24]
7. Öldükten Sonra Tekrar Dirilmeye İman
Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:

"İnkâr edenler, kesinlikle 'tekrar diriltilmeyecekler ini' ileri sürdüler." 25[25]

Yine yüce Allah bu konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:

"De ki: Allah size hayat veriyor, sonra sizi o öldürür, sonra da geleceğinde şüphe olmayan 'kıyamet gününde (yeniden bir araya) toplayacaktır.' "

"Sahîh"te konuyla ilgili olarak Hz. Ömer'den gelen hadis ise şu şekildedir:

"İman; Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, öldükten sonra yeniden dirilmeye ve bütün kadere inanman-dır." 26[26]


8. İnsanların, Kabirlerinden Diriltildiklerinde Mevkifte 27[27] Toplanmalarına İman
Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:

"Onlar (öldükten sonra) büyük bir günde tekrar diriltilecek-lerini zannetmiyorlar mı? O gün insanlar alemlerin Rabbinin hu­zurunda dururlar."21

Müslim'in "Sahîh"inde konuyla ilgili olarak Abdullah ibn Ömer (r.a)'dan gelen hadis ise şu şekildedir:

"O gün insanlar alemlerin Rabbinin huzurunda dururlar" 28[28] (Mutaffifin: 83/6): Hatta insanlardan her biri, kulaklarının yarısı­na kadar terin içerisinde kaybolacaktır." 29[29]


9. Mü'minlerin Yurdunun Ve Varacakları Yerin Cennet Olduğuna Ve Kafirlerin Yurdunun Ve Varacakları Yerin İse Ce­hennem Olduğuna İman
Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:

"Hayır! Kim bîr günah işler de günahı kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler. Onlar orada devam­lı kalırlar." 30[30]

Buhârî ile Müslim'in "Sahîh"lerinde konuyla ilgili olarak Ab­dullah ibn Ömer (r.a)'dan gelen hadis ise şu şekildedir:

"Sizden birisi öldüğü zaman kendisine sabah-akşam vara­cağı yer gösterilecektir. Eğer cennetlik kimselerden ise cennet­lik olacak, eğer cehennemlik kimselerden ise cehennemlik ola­caktır. (Ona:)

- 'İşte senin yerin budur, ta Allah seni kıyamet gününde oraya gönderinceye kadar' denilecektir." 31[31]
10. Yüce Allah'ı Sevmenin Farz Olduğuna İman
Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:

"İnsanlardan bazıları Allah'tan başkasını Allah'a denk ilah­lar edinir de onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan 'sevgileri' ise (onlarınkinden) çok daha fazladır." 32[32]

Buhârî ile Müslim'in "Sahîh"lerinde konuyla ilgili olarak Enes b. Mâlik (r.a)'tan gelen hadis ise şu şekildedir:

"Üç şey vardır ki, 33[33] bunlar, kimde bulunursa, o kimse imanın tadını bulur.



1. Bir kimseye, Allah ve Resulü, başkalarından daha sevgili olmak,

2. Bir kimse, sevdiğini yalnız Allah için sevmek,

3. Bir kimseyi, Allah küfürden kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmekten, ateşe atılıp orada yanmaktan tiksindiği gibi tiksinmek." 34[34]
11. Yüce Allah'tan Korkmanın Farz Olduğuna İman
Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:

"O halde eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkma­yın, 'Benden' korkun." 35[35]

Yine yüce Allah konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "O halde insanlardan korkmayın, 'Benden' korkun."36[36]

Yine yüce Allah bu konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "Yalnızca benden korkun. 37[37]

Yine yüce Allah bununla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "Onlar, Allah korkusundan titrerler!" 38[38]

Yine yüce Allah konuyla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "Onlar, korkarak ve umarak Bize yalvarıyorlar di. Bize karşı gönülden saygı duyuyorlardı." 39[39]

Yine yüce Allah bununla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "Rablerinden korkarlar; kötü hesaptan ürkerler." 40[40] Yine yüce Allah konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "Rabbinİn huzurunda durmaktan korkan kimselere iki cen­net vardır." 41[41]

Yine yüce Allah bu konuyla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:

"İşte bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimselere mahsustur." 42[42]

Konuyla ilgili olarak Buharı ile Müslim'in "Sahîh"lerinde Adiy b. Hatim (r.a)'dan gelen hadis ise şu şekildedir:

"Bir hurmanın yarısı bile olsa, (sadaka vermek suretiyle kendinizi) cehennem ateşinden koruyunuz." 43[43]

Yine konuyla ilgili olarak Enes'ten şu İfade geçmektedir:

"Eğer siz benim bildiğimi bilmiş olsaydınız doğrusu az gü­ler, çok ağlardınız." 44[44]
12. Yüce Allah'ın Rahmetini Ummanın Farz Olduğuna İman
Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır: "Onun 'rahmetini umarlar* ve azabından korkarlar." 45[45] Yine yüce Allah konuyla ilgili olarak buyurmaktadır: "Doğrusu iyilik edenlere Allah'ın 'rahmeti' çok yakındır." 46[46]

Yine yüce Allah bu konuyla ilgili olarak buyurmaktadır:

"De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Al­lah'ın 'rahmetinden ümit kesmeyin!' Çünkü Allah bütün günah­ları bağışlar. Şüphesiz ki O, Gafur (=çok bağışlayan), Rahîm (=çok esirgeyendir." 47[47]

Yine yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:

"Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bun­dan başkasını, (günahları) dilediği kimse için bağışlar."48[48]

Konuyla ilgili olarak Buhârî ile Müslim'in "Sahihlerinde Ebu Hureyre (r.a)'dan gelen hadis ise şu şekildedir:

"Mü'min, Allah katındaki azabı bilse, cennetine kimse ta­mah etmezdi. Kafir de, Allah katındaki 'rahmeti' bilse, cenne­tinden kimse ümidini kesmezdi." 49[49]

Müslim'in "Sahîh"inde konuyla ilgili olarak Câbir (r.a)'dan gelen hadis ise şu şekildedir:

'Sakın sizden birisi, Allah'a hüsn-ü zan etmeden 50[50] ölmesin. 51[51]

Yine konuyla İlgili olarak Buhârî ile Müslim'in "Sahîh"lerinde Ebu Hureyre (r.a)'dan gelen hadis ise şu şekildedir:

"Yüce Allah şöyle buyuruyor: Ben kulumun Bana olan zan-nının yanındayım. 52[52] Beni zikrettiği 53[53] zaman da Ben onunla be­raberim. O, Beni gönülden zikrederse onu gönlümden zikre­derim. Topluluk arasında zikrederse, onu o topluluktan daha hayırlı bir topluluk arasında zikrederim. Bana bir karış yakla­şırsa, Ben ona bir arşın 54[54] yaklaşırım. Bir arşın yaklaşırsa, Ben ona bir kulaç yaklaşırım. O Bana yürüyerek gelirse, Ben ona koşarak gelirim." 55[55]
13. Yüce Allah'a Tevekkül Etme

(=Dayanıp Güvenme)Nîn Farz Olduğuna İman
Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır: "Mü'minler yalnız Allah'a 'dayanıp güvensinler'." 56[56]

Yine yüce Allah konuyla ilgili olarak buyurmaktadır: "Allah bize yeter. O ne güzel 'vekîldir'! 57[57]

Yine yüce Allah bu konuyla ilgili olarak buyurmaktadır: "Eğer layıkıyla inanıyorsanız yalnız Allah'a 'dayanın'."58[58]

Yine yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır:

"Kim Allah'a 'güvenirse' O, ona yeter. Şüphesiz Allah, em­rini yerine getirendir." 59[59]

Konuyla ilgili olarak Buharı ile Müslim'in "Sahîh"lerinde Ab­dullah ibn Abbâs (r.a)'dan gelen uzunca bir hadiste sahabiler, Re-sulullah (s.a.v)'e hesapsız bir şekilde cennete giren yetmiş bin kişi­nin orada rızıklanmalan ile ilgili sordukları soruda Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmaktadır:

"Cennete hesaba çekilmeksizİn girecek olan müminler; te-şeüm etmeyenler, 60[60] rukye yapmayanlar, 61[61] (şifanın Allah'tan olduğuna inanıp) dağlamaktan olduğuna inanmayanlar ve (her hu­susta) Rablerîne 'tevekkül edenler'dir.' 62[62]Bunun üzerine Ukâşe b. Mıhsan:

- 'Ey Allah'ın resulü! Ben onların içerisinde var mıyım?' di­ye sordu. Resulullah (s.a.v):

- 'Evet, (onların içerisinde varsın)' buyurdu. Daha sonra bir başkası ayağa kalkıp:'

- 'Onların içerisinde ben de var mıyım?' diye sordu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):

- 'Bu hususta Ukâşe seni geçti' buyurdu." 63[63]

Yine Konuyla ilgili olarak Buhârî ile Müslim'in "Sahîh"lerinde Zübeyr'den gelen hadis ise şu şekildedir:

"Sizden birisinin ipini alıp sırtında odun demeti getirmesi, sonra onu satması, bu kazancından dolayı da Allah'ın onun yü­zünü (al çalmaktan) koruması, elbette bu kimse İçin insanlardan (bir şeyler) İstemesinden daha hayrlıdır. Çünkü insanlar, ona, (bir şeyler) verirler yada vermezler. " 64[64]

Buhârî'nin "Sahîh"inde konuyla ilgili olarak Mıkdam b. Ma'dikerib (r.a)'dan gelen hadis ise şu şekildedir;

"Hiçbir kimse kendi ellerinin 65[65] kazandığını yemekten daha hayrlı bîr yiyecek asla yememiştir. Allah'ın peygamberi Davud (a.s)'da kendi ellerinin kazandığından yerdi." 66[66]

Cüneyd şöyle der: "Sırrî'nin, büyük olan mescitte oturmayı yerip 'Büyük olan mescidi, kapısı olmayan yerler/dükkanlar kı­lın' dediğini işittim."

Ebu Bekr (r.a) der ki: "Borcun, hedefindir. Dirhemin geçimin­dir. Dirhemsiz kişide hayr yoktur."

İbrahim b. Edhem'in hizmetçisi İbrahim b. Beşşâr der ki: "Ebu Ali FudayI b. İyâz'ın, İbnü'l-Mübârek'e şöyle dediğini işittim:

- 'Bize; zühdü, az şeyle yetinmeyi ve açlığa dayanmayı em­rediyorsun. Fakat senin, Horasan beldelerinden Haram beldesi­ne ticari mallar getirdiğini görmekteyiz. Bize emrettiğin şeyin aksini nasıl yapabilirsin?' diye sordu. İbnü'l-Mübârek:

- 'Ey Ebu Ali! Bunlarla, kendimi korumak için yapıyorum. Çünkü bunlarla onurumu koruyorum, Rabbime olan taatımı ye­rine getiriyorum. Böylece Allah'a ulaşmada bunların bana yar­dımcı olduğunu görüyorum' dedi. Bunun üzerine Fudayî b. Iyâz:

- 'Ey İbnü'l-Mübârek! Çok güzel söyledin' dedi." 67[67]
14. Peygamber (S.A.V)1 Sevmenin 68[68] Farz Olduğuna İman
Konuyla ilgili olarak sahih oluşunda ittifak edilen Enes (r.a)'tan rivayet edilen hadis şu şekildedir;

"Sizden birisi, ben, ona; çocuğundan, babasından ve bütün insanlardan daha sevgili olmadıkça (kamil bir şekilde) iman et­miş olmaz." 69[69]

Yine konuyla ilgili olarak Buhârî ile Müslim'in "Sahîh"lerinde Enes (r.a)'tan rivayet edilen hadis ise şu şekildedir:

"Üç şey vardır ki bunlar, kimde bulunursa, o kimse îmanın tadını bulur:



1. Bir kimseye, Allah ve Resulü, başkalarından daha sevgili olmak....." 70[70]

Yine konuyla ilgili olarak Buhârî ile Müslim'in "SahüY'lerinde Enes (r.a)'tan rivayet edilen hadis şu şekildedir:

"Bir adam, Resulullah (s.a.v)e gelip:

- 'Ey Allah'ın resulü! Kıyamet ne zaman kopacak?' diye sordu. Resulullah (s.a.v):

- 'Kıyamet için ne hazırladın!' buyurdu. Adam:

- 'Allah ile Resulünün sevgisini!' diye cevap verdi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):

- 'Öyleyse sevdiklerinle berabersin!' buyurdu." 71[71]
15. Peygamber (S.A.V)'E Değer Vermenin, Hürmet Etmenin Ve Saygı Göstermenin Farz Olduğuna İman
Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır: "Resulünü tam saygı gösteresiniz, destekleyesiniz." 72[72] Yine yüce Allah konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "Peygamber'e tam saygı gösteren, ona yardımcı olan" 73[73]

Yine yüce Allah bu konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:

"(Ey müminler!) Peygamberi, kendi aranızda birbirinizi ça­ğırır gibi çağırmayın." 74[74]

Yani ona: 'Ey Muhammed! Ey Ebu'l-KâsımP demeyin. Ak­sine 'Ey Allah'ın resulü! Ey Allah'ın peygamberi!' deyin.

Yine yüce Allah konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "Ey iman edenler! Allah'ın ve Resulünün önüne geçmeyin" 75[75]

Yine yüce Allah bu konu ile İlgili olarak şöyle buyurmaktadır:

"Ey İman edenler! Seslerinizi, Peygamberin sesini bastıra­cak şekilde yükseltmeyin." 76[76]

Beyhakî der ki: "Bu sevgi derecesi, sevgi derecesinin Üstünde­dir. Çünkü her sevgi, ta'zim olmaksızın, babanın çocuğuna olan sevgisi, efendinin kölesine olan sevgisi gibi yücelten değildir." 77[77]


Yüklə 0,93 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin