Tck tanitim semineri notlari


IV. Kamuya gerekli şeylerin yokluğuna neden olma



Yüklə 4,78 Mb.
səhifə87/127
tarix02.11.2017
ölçüsü4,78 Mb.
#27177
1   ...   83   84   85   86   87   88   89   90   ...   127

IV. Kamuya gerekli şeylerin yokluğuna neden olma


Mahsus bir suç olan bu suçun faili ancak kamu kurum ve kuruluşları veya kamu hizmeti veya genel bir felaketin önlenmesi için zorunlu eşya veya besinlere ilişkin bir taahhüt altına girmiş kişiler olabilirler. Böyle bir taahhüt, yani kamu idaresine karşı maddede belirtilen besin veya başka eşyayı sağlama hususunda taahhüt altına girmemiş olan veya kişiler arası bir sözleşmeyi yerine getirmeyen -örneğin az önce 237. madde irdelenirken de kendisine gönderme yapılan ve orada sayılan gıda maddeleri veya kamuya gerekli şeylerle ilgili olarak TCK’ nun 401. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken- kişi buradaki suçu işlemiş sayılmaz.

1. Maddi unsur ve icra hareketi.

Bu suçun maddi unsurunun hareket kısmı taahhüt edilen işin -kısmen veya tamamen- yerine getirilmemesidir.

Ortadan kalkmalarına veya önemli ölçüde azalmalarına neden olunan şeylerin kamu kurum ve kuruluşları veya kamu hizmeti veya genel bir felaketin önlenmesi için zorunlu -taşınabilir- eşya veya besinler olmaları suçun önşartıdır.

2. Netice :

Maddi unsurun netice kısmı ise anılan eşya veya besinlerin ortadan kalkmaları veya önemli ölçüde azalmalarıdır. Bu türden bir sıkıntının ülke çapında ortaya çıkmış olması suçun tamamlanmış sayılması için şart olmayıp kamu kurum ve kuruluşları veya kamu hizmeti veya genel bir felaketin önlenmesi için zorunlu eşya veya besinlerin sadece belirli bir bölge veya yörede ortadan kalkmaları veya önemli ölçüde azalmaları da yeterlidir.

Görüldüğü gibi taahhüt edilen işin yerine getirilmemesi başlı başına suçun tamamlanmasına yetmemektedir. Bu vesileyle, aynı zamanda suçun bir objektif cezalandırılabilme şartı olarak da nitelendirilebilecek olan besin veya diğer eşyaların ortadan kalkmaları veya önemli ölçüde azalmaları neticesinin de ortaya çıkmış olması gerekir.

Suç taahhüt süresinin bitimiyle icrasına başlanan ve neticenin gerçekleşmesiyle tamamlanan bir zarar suçudur. Dolayısıyla teşebbüse elverişlidir.



3. Manevi unsur.

Suç ancak kastla işlenebilir. Genel kast, yani failin hem eşya veya besinin maddede belirtilen türden olduğunu, hem taahhüdünü yerine getirmediği takdirde bunların ortadan kalkmaları veya önemli ölçüde azalmaları sonucunun doğacağını bilmesi hem de bütün bunların gerçekleşeceğini bilerek taahhüdünü bu amaçla yerine getirmemesi yeterlidir. Taahhüdün failin elinde olmayan mücbir nedenler, örneğin savaş çıkması veya büyük bir ekonomik veya mali krize dayalı aşırı fiyat artışları yaşanması dolayısıyla yerine getirilememesi halinde kusuru ortadan kalktığı için cezalandırılamayacağı açıktır.

Konuya ilişkin benzer bir düzenleme getiren TCK’ nun suçun taksirle işlenmesi halinden bahseden 361. maddesinin ikinci fıkra hükmü yeni metince benimsenmemiştir.

4. Hukuka uygunluk nedenleri, içtima ve iştirak : Her üç halde de genel hükümler geçerlidir.

5. Yaptırım : Suçun yaptırımı bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş günden bin güne kadar adli para cezasıdır. TCK’ nun 361. maddesi birinci fıkrasında öngörülen yaptırım ise bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 25 liradan 200 liraya kadar ağır para cezasıdır. Anılan para cezasının miktarının çeşitli kanunlarla arttırıldığı bilinmektedir.

Burada bir özgü suç vardır. Bu suçu ancak üzerine aldığı taahhüttü yerine getirmeyen kişi işleyebilir.

Örneğin içme suyuna klor katma işini üzerine alan kişi bu kloru eksik katar ise bu suç oluşur. Suçun oluşabilmesi için yüklenilen işin bizatihi yerine getirilmemesi failin cezalandırılması için yeterli değildir. Failin cezalandırılabilmesi için eşya ve besinlerin ortadan kalkmasına veya önemli bir şekilde azalmasına yol açması gerekir. Netice meydana gelmemiş ise suç oluşmaz.

Bu yükümlülüğü fail elinde olmayan nedenlerle yerine getirememiş ise (savaş hali vb.) suç kastı olmayacağından fail cezalandırılamaz. Suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir çünkü kanunda düzenlenmemiştir.



V. Ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması

MADDE 239. - (1) Sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikâyet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu bilgi veya belgelerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi hâlinde de bu fıkraya göre cezaya hükmolunur.

(2) Birinci fıkra hükümleri, fennî keşif ve buluşları veya sınaî uygulamaya ilişkin bilgiler hakkında da uygulanır.

(3) Bu sırlar, Türkiye'de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklandığı takdirde, faile verilecek ceza üçte biri oranında artırılır. Bu hâlde şikâyet koşulu aranmaz.

(4) Cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi bu madde kapsamına giren bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur kılan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.204



AÇIKLAMALAR :

Bu konuda ticari sırlar kanun tasarısı var. Bu tasarısı kanunlaşır ise ticari sır, bankacılık sırrı ve müşteri sırrı kavramları tanımlanmıştır. Bu suçun oluşmasında o kanundaki tanımlardan yararlanılacaktır.

Yeni TCK ticari sır kavramını genişletmiştir.

Suçun maddi unsurunun hareket kısmını oluşturan üç hal vardır. Bunlar;

1-Bir kimsenin sıfat veya mesleği gereği vakıf olduğu sırları veya belgeleri veya fenni keşif veya sırları veya sınai uygulamalara (imalat yöntemleri, ham madde temini) ilişkin bilgileri yetkisiz kişiye vermesi gerekir.

2-Bilgi veya belgelerin şekli önemli olmaksızın yetkisiz kişilere verilmiş ile tamamlanır. Failin yarar sağlaması veya mağdurun zarara uğraması bu suçun oluşumunda etkisizidir. Bu sırlardan yararlanma söz konusu ise TTK nunda haksız rekabet hükümleri ile bu hükümler birlikte uygulanır.

Genel kast altında işlenmesi yeterlidir. Kişi bu sırrı açıklamadan önce sır zaten açık hale gelmiş ise eylem suç oluşturmaz.

1. Fail : Madde metninde açıklanan türden bilgi ve belgeleri sır olarak tutmak yükümlülüğü altında bulunanlarla birinci fıkranın ikinci cümlesi gereği bu bilgi ve belgeleri hukuka aykırı bir yolla ele geçirip açıklayanlar ve son fıkra hükmü gereği bunları zorla açıklatanlar -yani bu son iki durumda herkes- bu suçun faili olabilir.

2. Maddi unsur : Suçun maddi unsuru her hangi bir elverişli hareketle ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri veya fenni keşif ve buluşları veya sınai uygulamaya ilişkin bilgileri yetkisiz kişilere vermek veya ifşa etmektir. Yani sayılan türden bilgileri bunlarla temasa hakkı olmayanların öğrenmesini sağlamaktır. Bir bilgi veya belgenin açıklanan nitelikte olup olmadığı, ilgili kanunda bu hususa ilişkin olarak belirlenen ölçütler dikkate alınarak hakim tarafından belirlenecektir.

Görüldüğü gibi sadece “fenni keşif ve ihtiralara yahut sınai tatbikata müteallik malumat” tan söz eden TCK’ nun 364. maddesine karşın YTCK’ nun 239. maddesi hükmü “ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri”n de yetkisiz kişilere verilmesi veya açıklanmasını da kapsamına almıştır.



3.Hareket : Maddi unsurun hareket kısmını oluşturan haller şunlardır:

a) Bir kimsenin sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri veya fenni keşif ve buluşları veya sınai uygulamaya ilişkin bilgileri yetkisiz kişilere vermesi veya ifşa etmesi.

b) Bu bilgi veya belgelerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi.

c) Cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi bu madde kapsamına giren bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur kılmak.

4. Netice : Suç madde kapsamında bulunan bilgi veya belgelerin -şekil önemli olmaksızın- yetkisiz kişilere verilmesi veya açıklanmasıyla tamamlanır.

Sırrı açıklayanın bundan bir yarar sağlaması veya bu işten sır sahibinin zarar görmesi suçun oluşumu açısından önemsizdir. Bunun dışında yetkisiz kişiye verilen veya açıklanan sırdan aynı zamanda yararlanılması halinde fail bu sırrı iyiniyet kurallarına aykırı bir biçimde ele geçirmiş veya öğrenmişse 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun 64. maddesinin yollamada bulunduğu 57. maddesinin sekizinci bendinde tanımlanmış bulunan haksız rekabet suçunu işlemiş olur.

Madde hükmü ile açıklanan bu sırdan faydalanmak cezalandırılmadığına göre bu sır kendisine ulaştırılan kişinin bunu anlamış ve hatta öğrenmiş olup olmaması teşebbüs çerçevesinde çözülmesi gereken bir sorundur.

5. Manevi unsur :

Suç kasten işlenebilir. Failin buradaki saiki manevi unsurun oluşumu bakımından önemli olmadığı için ve sadece açıkladığı bilgi veya belgenin sayılanlardan olduğunu ve kendisine sır kapsamında bilgi veya belge verdiği kişinin bunları öğrenmeye yetkili olmadığını bilmesi ve bütün bu hususları istemesi gerektiği için genel kast yeterlidir.

Kendisi dışında kalan bir sebeple ve açıklamasından önce bu bilginin öğrenilmek suretiyle artık sır olmak niteliğini yitirdiğini bilmeyen failin eylemi cezalandırılmaz.

6. Suça tesir eden neden ve ayrı bir suç :

Maddenin üçüncü fıkrasında bir ağırlatıcı neden düzenlenmektedir. Buna göre bu sırların, Türkiye'de oturmayan bir yabancıya veya -uyruğu ve oturduğu yer önemli olmaksızın- onun memurlarına açıklanması halinde, faile verilecek ceza üçte biri oranında arttırılacaktır.

Belirtilmelidir ki dördüncü fıkra hükmü ile “cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi bu madde kapsamına giren bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur” kılma hali daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Mecbur kılınan kişinin eylemi manevi unsur eksikliğinden ötürü suç teşkil etmeyecektir.

7. Hukuka uygunluk nedenleri, içtima ve iştirak : Her üç halde de genel hükümler geçerlidir.

8. Yaptırım :

Maddenin birinci ve ikinci fıkrası hükümlerinde belirtilen hallerde yaptırım bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş günden beşbin güne kadar adli para cezasıdır. Üçüncü fıkra hükmü gereği söz konusu sırlar, Türkiye'de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklandığı takdirde, faile verilecek ceza üçte biri oranında arttırılır.

Maddenin dördüncü fıkrasında ayrı bir suç olarak tanımlanan halin yaptırımı ise üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıdır.

TCK’ nun 364. maddesinde gösterilen suçun basit şeklinin yaptırımı yedi günden altı aya kadar hapis ve 15 liradan 100 liraya kadar ağır para cezası iken 365. maddedeki ağırlatıcı nedenin bulunması halinde bu bir aydan bir yıla kadar hapis 30 liradan 200 liraya kadar ağır para cezasıdır.Anılan tüm para cezalarının miktarlarının çeşitli kanunlarla arttırıldıkları bilinmektedir.

YTCK’ nun 239. maddesi TCK’ nun 364. maddesi karşısında hem fail hem de fiil açısından suçun uygulama alanını genişletmektedir. Bunun ve fiilin işlenmesinden sonra yapılan ve failin durumunu kötüleştiren diğer yaptırım artışlarının, nullum crimen nulla poena sine lege praevia (= aleyhe kanunun geçmişe yürümesi yasağı ) ilkesi gereği söz konusu fiiller açısından uygulanmayacakları açıktır.

9. Usul hükümleri : 239. maddenin birinci ( ve ikinci ) fıkrasında gösterilen suçun basit şeklinin kovuşturulması şikayete bağlıdır ve dolayısıyla 73. maddenin sekizinci fıkrasında düzenlenmiş bulunan uzlaşma kapsamındadır. Ağırlatıcı nedenden bahseden üçüncü fıkrada şikayet koşulunun aranmayacağı belirtilmektedir. Ayrı bir suç öngören son fıkrada ise her hangi bir kovuşturma şartı yer almadığından, usul açısından bir özellik söz konusu değildir.


Yüklə 4,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   83   84   85   86   87   88   89   90   ...   127




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin