Allah'ın Varlığının Delilleri
Allah'n varlığını ispatlayan delilleri fıtri, akli ve Kur'an mucizesi delili olmak üzere üç grupta toplayabiliriz. 7
a) Fıtri Delil.
Allah'ın varlığını fark eden, insanın içinde köksalan bu his fitri bir duygudur. Allah insanları bu fıtrat üzere yaratmıştır. Din duygusu diye ifade edilen de budur.
"Rasûlüm) Sen yüzünü hanif olarak dine Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmışsa o fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler. Hepiniz O'na yönelerek O'na karşı gelmekten sakının, namazı kılın; müşriklerden olmayın.". (Rum: 30-31)
Ebu Hüreyre şöyle rivayet ediyor: "Her doğan (İslâm) fıtratı üzere doğar. Sonra anasıyla babası onu Yahudi veya Hristiyan veya mecüsi yaparlar. Nasılki her hayvanın yavrusu bütün azalan tam olarak doğar. Hiç o yavrusunun burnunda kulağında eksik, kesik bir şey görülür mü?" Sonra EbuHüreyre diyor ki: Dilerseniz (şu ayeti) okuyun: "Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmışsa o fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değişme yoktur, işte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.". (Buhâ-rı)
Hadis-i şerifin anlamı şudur: Her doğan, hakkı benimsemekten ibaret olan İslâm fıtratı üzerine doğar. Fakat daha sonra çevre ona engel olur. Bu şuur bazı sebeplerle unutulur. Ama yine de onu rahat bırakmayan acılar ve sıkıntılarla uyandırır. Şu ayeti kerimede buna işaret etmektedir: "İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak bize dua eder. Fakat biz onların sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan Ötürü bize dua etmemiş gibi geçip gider.". (Yunus: 12)
"İnsanlar bir darlığa uğrayınca, Rablerine yönelerek O'na yalvarırlar." (Rum: 33)
"Dağlar gibi dalgalar onları kuşattığı zaman dini tamamen Allah'a has kılarak (ihlasla) O'na yalvarırlar.", (Lokman: 32) 8
b)- Akli Delil:
İslâm'ın, aklı uyarmak ve onu düşünmeye sevketmek konusunda en büyük gayesi; insanı hayat kanunlarına, kainat düzenine ve eşyaların hakikatlerine ulaştırmak ve bunları anlamaya çağırmaktır. Çünkü insan bu yolla evrenin yaratıcısını düşünür ve neticede onu tanır. İşte bu Kur'an'ı Kerim'in, Allah'ın varlığını kanıtlarken izlediği metodlardan biridir. O aklı uyarır ve önüne tabiat kitabını açar ki; böylece O'nun kemal ve büyüklük sıfatlarını, azametini, küdsiyetinin delillerini, ilminin genişliğini, kudretinin geçerliliğini ve tek yaratıcı ve icad edicinin o olduğunu anlasın ve bilsin.
Allah Tealâ insana, gökler ve yer saltanatına ve içinde geçen olaylara bakmasını emretmiştir. Şüphe yok ki, birbirine bağlı olarak "her sonradan olan" bir "var eden"e muhtaçtır. Zaruri olarak anlaşılıyor ki, bu kâinatın ibadet edilmeye ve kulu olunmaya layık bir yaratıcısı vardır.
Şimdi akli yollarla Allah'ın varlığını isbat eden ayetlere bir göz atalım:
"Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklı selim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır. Ayakta dururken otururken, yanlan üzerine yatarken Allah'ı ananlar (şöyle dua ederler): Rabbimiz sen bunu boşuna yaratmadın. Seni teşbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru.". (Ali İmran: 90-91)
"De ki!: Göklerde ve yerde neler var. Bakın (da ibret alın.)". (Yunus: 101)
"Şüphesiz göklerde ve yerde inananlar için bir çok ayetler vardır." (Casiye: 3)
"De ki!: Hamdolsun Allah'a, selâm olsun seçkin kıldığı kullarına. Allah mı hayırlı yoksa O'na koştukları ortaklar mı? (Onlar mı hayırlı) yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? Çünkü biz onunla bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel güzel bahçeler bitirmişizdir. Allah'la beraber başka bir ilâh mı var? Doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir kavimdir. (Onlar mı hayırlı) yoksa yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, aralarından nehirler akıtan, onun için sabit dağlar yaratan, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah'ın yanında başka ilâh var öyle mi? Doğrusu onların çoğu (hakikatleri) bilmiyorlar. (Onlar mı hayırlı) yoksa kendine yalvardığı zaman bunalmışa karşılık veren ve başındaki sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri yapan mı? Allah'ın yanında başka bir ilâh mı var? Ne kıt düşünüyorsunuz. (Onlar mı hayırlı) yoksa karanın ve denizin karanlıkları içinde size yolu bulduran, rahmetinin (yağmurunun) önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderen mi? Allah'ın yanında başka bir tanrı var öyle mi? Allah onların koştukları ortaklardan çok yücedir, münezzehtir. (Onlar mı hayırlı) yoksa önce yaratan; sonra yaratmayı tekrar eden ve sizi hem gökten hem yerden rizıklandıran mı? Allah ile beraber başka bir ilâh mı var? de ki: Eğer doğru söylüyorsanız, kesin delilinizi getirin haydi." (Nemi: 59-64)
"Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanların faydasına olan şeyleri denizde taşıyarak yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirdiği bir su ile Ölmüş olan toprağı diriltmesinde, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında rüzgarları ve yer ile gök arasında emre âmâde bekleyen bulutları döndürmesinde, elbette düşünen bir topluluk için çok deliller vardır.". (Bakara: 164)
"Kesin olarak inananlar için yeryüzünde işaretler vardır. Kendi nefislerinde de ibretler vardır. Görmüyor musunuz?". (Zariyat: 20-21)
"Ondan sonra yerküreyi (geord şeklinde) yuvarlattı.". (Nasiret: 30)
"Kendisine hayat verdiğimiz ölü toprak hakikatte bir ibret âyetidir. Çünkü biz onu yağmurla dirilttik de ondan pek çok tarım ürünleri çıkardık. İşte onlar bunlardan yerler. Biz yeryüzünde nice, nice hurma bahçeleri, üzüm bağları yarattık ve oralarda birçok pınarlar kaynattık. Onların meyvelerinden ve elleriyle bunlardan imal ettiklerinden yemeleri için (bu nimetleri verdik.). Hal böyleyken onlar şükretmezler mi? Yerin bitirdiklerinden, insanoğlunun kendi varlığından ve henüz mahiyetini bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ı teşbih ederim. Gecede onlar için bir ibret âyetidir. Biz ondan gündüzü sıyırıp çekeriz de, onlar karanlıklara gömülürler. Güneş kendine mahsus yörüngesinde akıp gitmektedir. İşte bu aziz ve alim olan Allah'ın takdiridir. Ay için bir takım menziller tayin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi olur da geri döner. Ne güneş aya yetişebilir ne de gece gündüzü geçebilir. Bunlardan her biri belli bir yürüngede yüzmeye devam ederler. (Yasin: 33-40)
"Gökte burçları vareden, onların içinde bir kandil ve aydınlatıcı bir ay vareden Allah yüceler yücesidir.". (Furkan: 61)
"Biz yakın göğü, bir süslü yıldızlarla süsledik.". (Safaât: 6)
"Hayır! Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, bilirseniz gerçekten bu büyük bir yemindir.". (Vakıa: 75-76)
"Şüphesiz Allah tohum ve çekirdeği yaran, ölüden diri, diriden Ölü çıkarandır. İşte size vasıfları anlatılan o zat Allah'tır. O halde (ona imandan) nasıl çevriliyorsunuz?". (En'am: 95)
"O gökten suyu indirendir. İşte biz, bitip gelişen her bitkiyi onunla yetiştirdik. O bitkiden bir yeşillik çıkardık ki ondan birbiri üzerine binmiş taneler çıkarttık. Hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzüm bağları, bir kısmı birbirine benzeyen, bir kısmı da benzemeyen zeytin ve nar bahçeleri çıkardık. Meyve verirken ve olgunlaştığı zaman her birinin meyvesine bakın! Kuşkusuz bütün bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardır." (En'am: 99)
"Yeryüzüne bir bakmadılar mı ki orada her güzel çiftten nice bitkiler yetiştirmişiz. Şüphesiz bunlarda birer nişane vardır; ama çoğu iman etmezler.". (Şuara: 7-
"Allah her canlı şeyi sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üzerinde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür.
Allah dilediğini yapar; çünkü Allah her şeye kadirdir.". (Nur: 45)
"Üstlerinde kanatlarını açıp kapatarak uçan kuşları görmediler mi? Onları Rahman olan Allah'dan başkası tutmuyor. Şüphesiz O her şeyi görmektedir.". (Mülk: 19)
"Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler edin. Sonra meyvelerin her birinden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yaylanın yollarına git. Onların karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet çıkar.Onda insanlar için bir şifa vardır. Elbette bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır.". (Nahl: 68-69)
"Kendi nefislerinde de ibretler vardır. Görmüyor musunuz? Rızkınızda, size vadedilen şeylerde semadadır. Göğün ve yerin Rabbine andolsun ki bu vaad sizin konuşmanız gibi kesin ve gerçektir. (Zariyat: 21-23)
"Andolsun ki biz insanı çamurdan (süzülüp çıkarılmış) bir özden yarattık. Sonra onu emin ve sağlam karargahta nutfe haline getirdik. Sonra nutfeyi bir kan pıhtısı haline soktuk; bu bir lokmacık eti kemiklere çevirdik. Bu kemikleri etle kapladık. Sonunda onu bambaşka bir yaratık olarak teşekkül ettirdik. -Yapıp- Yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir. (Müminun: 12-14)
"İnsan kendisinin kemiklerini bir araya toplaya-mayacağımızı sanar öyle mi? Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.". (Kiyamet: 3-4)
"Rahimlerde sizi dilediği gibi şekillendiren O'dur. O'ndan başka ilâh yoktur. O mutlak güç ve hikmet sahibidir.". (Ali İmran: 6)
"Mezkur ayetleri serdettikten sonra görülüyor ki Allah Tealâ insan aklını "Büyük Hakikat"e çeviriyor ki O;da Allah'ın varlığıdır. Zaten bu O' Allah'ın yarattığı tabiatın kâinatın nişanelerinden bellidir. Kainattaki herşey O'na muhtaçtır ve dolayısıyla Allah'ın varlığına şahittirler... Feza âlemi ve içinde bulunan güneş, ay ve yıldızlar, gezegenler, yeryüzü ve içinde bulunan insanlar, hayvanlar, bitkiler ve cansız varlıklar...
Bu âlemi bir araya getiren ve iyice sağlamlaştıran bu sapasağlam bağlantı ve ipincecik düzen...
İşte bunların hepsi sadece yegâne bir gerçeği ortaya koyar: Allah vardır ve bunları yaratan, yoktan vareden yalnız ve yalnızca O'dur. Nasıl ki hiçbir sanat eseri sanatçısı olmadan meydana gelmiyorsa, en değerli'sanatsal değere sahip olan bu alemde elbetteki sanatkarsız olmaz.
Eğer akıl, yapıcısı olmayan bir uçağın göklerde uçmasını, üreteni olmayan bir denizaltının da denizin derinliklerine dalmasını imkânsız görüyorsa, bu demektir ki; o akıl, kesin olarak bu benzersiz âlemin ve güzel tabiatın da bir yaratanın varlığına inanıyor. Böylece bu ahenk ve düzen bozulmuyor." (Seyyd Sabit el- Akidetül-İslamiyye, 39.) 9
c) Kur'an-ı Kerim Delaleti.
Kur'an'ı Kerim Allah'ın varlığını kanıtlayan delillerin en hayırlısıdır. Çünkü alemlere önder, yol gösterici olmak üzere Rasûlü Muhammed'e (a.s.) indirdiği Kitap o kitaptır. Ayetleri; pek hikmetli, ve her şeyden haberdar olan Allah tarafından ifade edilmiştir. O bir mucizedir. O'nu korumayı Allah Tealâ kendi üzerine almıştır: "Kur'an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.". (Hicr: 9)
Malumdur ki kendisine Kitap indirilen Rasûlüllah (s.a.v.) okurna-yazma bilmeyen bir yüce zattır. Buna rağmen Kur'an'ı Kerim Araplara meydan okumuş ve onları Kur'an'in bir benzerini veya bir süresinin bir benzerini meydana getirmeye çağırmıştır. Fakat onlar bunu başaramamış, âciz kalmışlardır. Sebebi de Kur'an'm, yaratıcı olan Allah tarafından vahyedilmiş olmasıdır.
"Deki! Andolsun ki; Kur'an'm bir benzerini ortaya koymak üzere insanlar ve cinler bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, O'nun benzerini ortaya getiremezler.". (İsra: 88)
"Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi O'nun benzeri bir süre getirin eğer iddianızda doğru iseniz. Allah'dan gayrı şahitlerinizi de çağırınız. Bunu yapamazsanız -ki elbette yapamayacaksınız- yakıtı insan ve taş olan ateşten sakının. Çünkü (o ateş) kafirler için hazırlanmıştır.". (Bakara: 23-24)
Nitekim Kur'an'ı Kerim'in ince sağlam düzeni de O' nun Allah tarafından indirilen bir kitap olduğunu ispatlar..
"Hâlâ Kur'an üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer O, Allah'tan başkası tarafından gelmiş olsaydı, O'nda birçok tutarsızlık bulurlardı.". (Nisa: 82)
İşte bu Kur'an'ı Kerim, Alemlerin Rabbi olan Allah'ın kelamıdır. Bu söz insanların, dinlemeğe, okumağa alışageldikleri türden bir şey değildir. Hiçbir kelâm, söz, ibare ona benzeyemez. Hiç kimsenin yapamayacağı mucizevi bir eserdir. Bu da Allah'ın varlığının delilidir. O Allah ki Kur'an'ı, Rasûlü Muhammed'e (a.s.v) alemlere uyarıcı olsun diye indirdi:
"Alemlere uyarıcı olsun diye kulu Muhammed'e furkanı indiren Allah, yüceler yücesidir.". (Furkan: 1)
Hazret-i Ali (r.a.) bir hutbesinde şöyle buyuruyor: "O Kur'an'da her şeyin izahı vardır. Cenab-ı Hak buyuruyor ki: "Biz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.". (E-nam: 38)
Bu ayetler birbirini tasdik eder ve aralarında kesinlikle çelişki yoktur. Allah Tealâ şöyle buyuruyor: "Eğer O, Allah'tan başkası tarafından gelmiş olsaydı O'nda bir çok tutarsızlık bulunurdu.". (Nisa: 82)
Zahiri çok hoş, batını da çok derindir. Güzellikleri bitmez hoşluklaf1 tükenmez. Karanlıklar ancak onunla aydınlanır.".
İmam SUî'ûti der ki: "Kur'an, ilimlerin menbaı ve ilimler güneşi^11 doğma yeridir. Allah her şeyin bilgisini ona bırakmış, sapıklığın da hidâyetin de ayırımını onda yapmıştır Görüsün ^ ner bilim ondan yardım bekler ve ona dayanır. Fakih» hükümleri ondan çıkarır. Haram helâli ondan elde ed^r- Nahivci de irab kaidelerini onun üzerine kurar Yanlış ve doğruyu anlamak için ona müracaat eder. Beyan ilmiyle uğraşan da onun sayesinde güzel ifadeler kullanabilir B^a§ât, metodlarını ona göre düzenler ve kalıp döker. O'fl^a' basiret sahipleri için birçok kıssalar ve haberler fikir ve ^ret sahipleri içinde birçok vaazlar ve örnekler vardıf- Bunların dışında sayısız bilim dalları vardır ki onlar d^Kur'an'ı Kerim'den istifade ederler. Buna rağmen akıllaf1 kahredecek ve kalpleri sıkıştıracak kadar fasih ve beliği ve gayblan bilen Allah'tan başka kimsenin kadir olatftf30^1 mucizevi bir sisteme sahiptir.". (Ce-laleddin es suYut*' eı-İtkan Fi Ulumil Kur'an, 1/34)
Kur'an'ı £erim'i öğretmek hakkında Rasûlüllah (sav) şöyle buyuruyor; "Sizin en hayırlınız Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir. 10
Dostları ilə paylaş: |