Tevhid'in Çeşitleri
Allah'ın Tevmd Konusu Üç Kısma Ayrılır
1. Rubûbiyet Tevhidi.
2. Ulûhiyet Tevhidi.
3. İslam ve sıfatların Tevhidi. 11
1. Rubûbiyet Tevhidi
Anlamı: Kesin olarak şöyle inanmak ve şunları itiraf etmektir: Allah Tealâ her şeyin Rabbidir. O'ndan başka Rab yoktur. Mahrukatın yaratıcısı yalnızca O'dur. Onların sahibi ve işlerinin düzenleyicisidir. Onları dirilten de, öldüren de, fayda ve zarar veren de engel olan da, veren de O'dur. Yaratma ve emretme O'na aittir. Her şeyin mülkü O'nun elindedir. Kainatta "mutlak yapan" O'dur, ortağı da yoktur.
Allah'ın kaderine inanmakta bu bölüme girer. Yani her yoktan var edilen şey muhakkak Allah'ın bilgisinden, iradesinden ve kudretinden geçmiştir. Bu konuda Kur'an ayetleri pek çoktur:
"Bütün hamdler alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur." (Fatiha: 2)
"Bilesiniz ki yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir." (Araf: 54)
"Bu "Rubûbiyet Tevhidi," tevhid'in diğer bölümlerinin esasım teşkil etmektedir. Çünkü; ibadet ve itaat edilmeğe, boyun eğilmeye layık olan; yalnızca yaratıcı, mâlik ve evrenin idarecisi olan Allah'dır. Hamdler, şükürler, zikirler, dualar, ricalar ve korkular da yalnızca O'na aittir. İbadetler, sadece yaratma ve emretme kendisine mahsus olan Allah'a yapılabilir. Diğer bir açıdan da azamet güzellik ve olgunluk sıfatlarının sahibi de elbette malik ve müdebbir olan Allah'dır. Çünkü bu sıfatlar yalnız âlemlerin Rabbinin olabilir. Zira diri olan, işiten, gören, kadîr olan istediğini yapan ve işlerinde ve sözlerinde hikmet sahibi olan da Rabb'den başkası olamaz.". (Şerhül-Akideti't-Tahaviyye, 76-77; Tefsiru Kurtubi, 1/127) 12
2. Ulûhiyet Tevhidi
Bunun anlamı şüphesiz olarak şu inancı taşımaktır:
Tek ilâh Allah Tealâ'dır. İbadete layık olan da sadece O'dur. Hiçbir şeye öncelik tanımadan, Allah'ı samimiyetle sevmek, duayı,tevekkülü, ricayı, korkuyu itaati, boyun eğmeyi vs. bütün ibadetleri yalnızca O'na yapmak.
Tevhidin bu nevi, diğer nevilerini de içine alır. Rubû-biyet tevhidine isim ve sıfatların tevhidi de girer. Fakat tersi mümkün değildir. Çünkü kulun Allah'ı rububiyetle tevhidi, O'nu ulûhiyet konusunda da tevhid etmesini gerektirmez. Rabliğini kabul eder fakat Rabbine ibâdet etmeyebilir. İsim ve sıfatların tevhidi de böyledir; diğerlerini kapsamaz. Fakat Allah'ın tek olduğunu ikrar eden kul aynı zamanda, ibadet edilenin yalnızca O olup O'ndan başkası olamayacağına inanıyor ve Allah'ın âlemlerin Rabbi olduğunu O'nun güzel olgun sıfatlara sahip bulunduğunu itiraf ediyor, demektir. Çünkü samimi kulluk Rabden başkasına ve noksan olanlara yapılmaz. Zira kul insanı' yaratıcısı olmayana tapabilir. Noksan olan bir varlığa ibadet edebilir. Bu sebeple kelime-i şehâdet, tevhidin bütün çeşitlerini kapsar. Çünkü onun zarurû bir manası da Allah'ı ülühiyyette isim ve sıfatlarında tevhid etmektir. Tevhid bu açıdan dinin öncesi-son-rası açığı ve gizlisidir. Ve yine bu kulluk sebebiyle yaratıklar yaratılmıştır. "Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.". (Zariyat: 56). Peygamberlerin gayesi ve davetlerinin özü de işte bu tevhid inancıdır. Ortağı olmayan, tek ilân olan Allah'a ibadet etmek"dir. "Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki ona;
"Benden başka ilah yoktur; şu halde bana kulluk edin." diye vahyetmiş olmayayım." (Enbiya: 25) Uluhiyyet 13
Tevhidi İki Çeşittir
a. Allah'ın Varlığında ve O'nu Tanıma da Tevhid:
Bu, Allah Tealâ'nın isim ve sıfatlarının ve fiillerinin varlığını kanıtlamaktadır. O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. Allah Tealâ kendisinden bahsettiği gibi, yine bu konulan Rasûlüllah da (s.a.v.) ele almıştır. Nitekim Kur'an'ı Ke-rim'de ; Hadid ve Taha sürelerinin başında Haşr Sûresinin sonunda, Secde ve Âli İmran Sûresinin başında ve İhlas Sûresinin tamamında bu konu açıklanmıştır. 14
b. Taleb ve Yönelişte Tevhid
Bu da Kâfirim Sûresinde, Âli İmran Sûresinin 64. ayetinde, A'raf Sûresinin başında ve sonunda Yasin Sûresinin başında, ortasında ve sonunda ve En'am Sûresinin tamamında belirtilmiştir.
Kur'an'ı Kerim'in çoğu sûreleri Ulûhiyet tevhidinin iki çeşidini de kapsar. Hatta bütün k. kerim. Zira k. kerim ya; Allah Tealâ'nın zatından, isimlerinden, sıfatlarından haber verir ki; bu haberi ve ilmi tevhiddir.
Ya da; ortağı olmayan, sadece Allah'a ibadete ve O'ndan başkasına da tapınmamaya çağırır. İşte bu da talebi iradi tevhiddir, tevhid'in gerektirdiklerindendir. Ya da: Allah Tealâ'nın tevhid ehline olan ikramını, onlara dünyada yaptığı iyilikleri ve ahirette yapacağı ihsanları anlatır. Bu da tevhid mükafatıdır.
Ya da; şirk ehlinden, onlara dünya'da yaptıklarından ve ahirette vereceği cezalardan bahseder ki bu da tevhid çizgisinden sapanların cezalandır.
Kısaca K. Kerim tevhidden, tevhid ehlinden ve onların mükâfatlarından; şirkden, şirk ehlinden ve onların karşılaşacakları azaplardan bahseder. 15
3. İsim ve Sıfatların Tevhidi
Bunun anlamı, kesin olarak şöyle inanmaktır: Allah birdir. Bütün olgunluk sıfatlarına sahip ve noksanlık sıfatlarından münezzehtir. Allah Tealâ bu konuda tekdir. Bu isim ve sıfatları da Allah Tealâ veya Rasûlü tarafından Kitap ve Sünnette ifade edilen ve lafız ve manaları hiçbir değişikliğe uğratılmadan eksiltilmeden; şekillendirme ve benzetmelerden kaçınılarak muhafaza edilendir. "Onun benzeri hiçbir şey yoktur.". (Şura: 11) "Hiçbir şey O'na eş veya denk değildir.". (İhlas: 4) İsimlerden maksat: Allah lafzı gibi sırf Allah Te-alâ'nın zatına delâlet eden kelimelerdir.
Sıfatlardan maksat: İlim, kudret gibi Allah'ın sıfatlarından her hangi bir sıfata delâlet eden kelimelerdir. Rahman kelimesi gibi bazı kelimeler hem isim hem de sıfat olabilirler. İsim oluşunun örnekleri:
"Rahman arşa istiva etmiştir.". (Tana: 5) "Rahman Kur'an'i öğretti.". (Rahman: 1) Sıfat oluşunun örnekleri: "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.".
"O esirgeyen bağışlayandır.". (Haşr: 22)
İsim ve sıfatların Tevhidi üç esasa dayanır.
a- Allah'ı mahlûkata benzemekten ve noksanlıklardan tenzih etmek.
b- Ziyâde, noksanlık ve değiştirme yapmaksızın Kitap ve Sünnetteki bütün isim ve sıfatlara inanmak.
c- Bu sıfatların şekillerini düşünmemek.
Birinci esasa göre: Her müslümanın Allah'ı ortaktan, denk (eş)'den O'nu izni olmaksızın şefaatçiden tenzih etmesi ve uyuma, yorulma, unutma, ölüm, zulüm gibi vasıfların Allah'da bulunmayacağına inanması gerekir.
İkinci esasa göre: Müslüman; Kitap ve Sünnette geldiği gibi hiçbir değişiklik yapmaksızın isim ve sıfatlara i-man etmesi gerekir.
Üçüncü esasa göre de; Müslümanın bu isim ve sıfatların şekillerini düşünmemesi araştırmaması ve sormaması gerekir. Zira Ehli sünnetin çağunluğuna göre Allah Te-alâ'nın isim ve sıfatları tevkifidir, yani; Allah Tealâ'nın bunların manalarını bildirmesine ihtiyaç vardır. Bunlara Kitap ve Sünnette geldiği şekil üzere inanmak lazımdır.
İmam Ahmed b. Hanbel; "Kitap ve sünnetin dışında hiçbir vasıfla Allah Tealâ vasıflandrnlamaz." demektedir.
İbn-i Teymiye de şöyle diyor: "Hiçbir değişiklik, şekillendirme ve benzetme yapmaksızın Allah'ın sıfatlanyla O'nu vasıflandırmak imanın gereğidir. Müminler Allah'ın benzeri olmadığına inanırlar. Kelimeleri yerlerinden oynatmazlar. İsim ve sıfatları inkâr etmezler. Allah mahlû-kattm herhangi bir çeşidine de benzetmezler.
Anlatılanlardan da anlaşıldığı gibi şunlar Tevhid inancını sarsar:
1. Tahrif; Kelimelerin lafızlarını ve manalarını fazlalık katarak veya eksilterek değiştirmek.
2. Şekil kazandırmak.
3. Mahlûkata benzetmek; Müşriklerin putları Allah'a benzetmeleri, hristiyanların Hz. İsa (a.s.)'ı Allah kabul etmesi gibi.
4. Ta'til ve ilhad: (Ta'til) Allah'ın mezkur ilahi sıfatlara sahip olmadığını iddia etmek, isim ve sıfatlarının olmadığını savunmak.
(İlhad) Kelimelerin lafız ve manalarını gerçeklerden saptırarak, başka yorumlar katmak.
Fahreddin Râzi bu konuyla ilgili olarak şöyle diyor:
Allah'ın isimlerinde ilhad üç türlüdür:
1. Allah'dan başka varlıkları da ilâh olarak isimlendirmek. Putperestlerin putlara ilâh dedikleri gibi.
2. Allah'a O'na yakışmayan bir isim vermek. Allah| Mesihin babasıdır, demek gibi.
3. Kişinin Yüce Allah'ı manası bilinmeyen ve sahibi-| de düşünülmeyen bir ifâdeyle anması gibi. 16
Dostları ilə paylaş: |