BALİSTİK YÖNTEM
Yine balistik yöntemi bu kez elektrik yükiü bir karadeliğe uyguladığımızda elektrik enerjisi transfer ederiz. Füzelerden biri yüksüz olduğundan çok daha enerji kazanarak bize geri fırlatılır. Karadeliğin yüküne zıt yüklü olan ikinci mermi derhal karardelik ergosferince parçalanır. Bu elektrik enerjisinin alan kuvveti karanoktadan bağımsız olduğundun, karaboşluğun kütlesi ne kadar büyükse o kadar elektrik yükü biriktirip, elektrik alana duyarlılaşır. Santimetre küp başına 100.000 Volt değerinde bir alan oluşturulup korunabilirse ve boşluk izolasyonu (Yalıtım) sağlanabilirse enerji transferi mümkün olur.
YAPAY KARANOKTALAR
Aynı seminerde ünlü karadelik uzmanı Kip Thorne yapay mini karadelikleri önermiştir. Güneşimiz kadar bir kütle; beyaz cüce olarak çöker, iki katı pulsar, üç katı karadelik olur. Böyle bir kütle bulamayacağımızdan (Fusion reaktörleri yapımı gerçekleşirse) 1600 ton demiri alıp bir cm'nin yüz binde-biri hacıma sığıştırarak basınç oluşturup, atom boyutunda bir yapay (Suni) karadelik imal etmiş oluruz.
Bu karadelik eğer dünyada imal edilirse, dünyayı yerle-bir eder. Bu nedenle onu "Güvenceli ve uzak bir uzay bölgesinde" oluşturmalıyız. Bu elverişli yörüngeden dünyanın kalan tüm ömrünün gereksinimi olan enerjiyi ondan bedava elde edebilirdik. (Hatta elektrik yüklü yapay karaboşluk da yapabilirdik.)
Bu yapay karanoktaya yine süprüntü atarak karşılığında radyasyon (Enerji) iadesi elde ederdik. (Güvenceli bir yörünge derken karadeliklerin küçüldükçe yüzeylerinin daha aç ve obur olduğunu anlatmak istedik.)
Bu atomik büyüklükteki yapay karadeliğin hem görünmez hem de çok küçük olduğu için ikinci kez görünmez olduğunu da ekleyelim.
Sunduğumuz bu kara fantazilerin kaynağı unutmayalım ki yine o uzak durulması gereken karadeliklerdir. On milyon yılda güneşi bile yok edecek bir karanoktanın tehdidini taşıyan karadelik imal etmektense, "Böyle enerji eksik olsun!" demek daha güvencelidir.
Bu yöntemlerden en akla yatkını (Hidrostatik basınç örneği) bir uzaklık ayarlamasıyla bir karadeliğe komşu olmak pahasına onun olay ufkundan çekim enerjisi devşirmektir.
İLERİ BİLGİLER - 45
TEKİLLİK TASNİFİ
Karadeliklerin merkezlerinin birer biçimi olduğunu ve onlara tekillik adını verdiğimizi bir kez daha hatırlatarak; bu tekilliklerin biçiminin nokta, halka, eliptikli disk (kurs), düzensiz yarık, iplik, çatlama olarak tasnif edildiklerini önbilgi olarak sunalım.
Şu ana kadar karaboşlukların türlü tasniflerinden sonra son olarak tekilliklerinin tasnifini gündeme alıyoruz. Tekilliğin tanımından sonra, inanılmaz bir konuya, "Çıplak tekilliklere" değineceğiz.
Evrenimizi ye çevremizi, uzay-zaman dört boyutlusu ölçü sistemleriyle kavrarız ve ölçeriz. Ama "Karadelikler evrenimiz dışında olduklarından" ölçüm sistemimiz dışına da çıkmış olurlar. Oradaki "Başka evrende" uzay ile zaman yer değiştirmiş, varlıkların hacmı sıfır'a indirilmek üzere kütleleri sonsuz sıkıştırılmıştır.
Bu boyutsuz noktada ve onun iplik örneğindeki tek boyutlu evrenin "Uzay-zaman sonsuz bükülüp bir uçurum oluşturduğundan", oradaki uzay-zaman'ın tanımı ve ölçümü yapılamaz: Nokta boyutsuzdur. Boyutsuz bir noktanın akıl almaz ağırlığı çelişki oluşturur. Uzay-zaman bu noktada normal evrendeki gibi açılıp yayılamaz, bunun yerine toplanıp burulup orayı kapar. Uzay ve zaman "TEK BOYUT İPLİĞİ" olurlar ki, bu da ÖLÇÜMLENEMEZ!..
Evreni dört boyutlu matematik denklemlerle belirleyen bilim adamı, karadeliklerde şok geçirir. Çünkü bir yıldız tümüyle kendi çekimine yenilmiş, kendi uzayına sığmadığı için başka bir uzaya, eksi bir hacımdaki başka bir evrene kaçmıştır. Kendi varlığını kendi dışına taşımış ve uzay-zamanı orada hapsetmiştir.
İşte tekillik budur: Zaman-mesafe kavramı ortadan kalkar, saat keyfi olarak hapsedilir, düz uzaya düğüm atılır, uzayı zamana, zamanı uzaya dönüştürür. Böyle olunca da bildiğimiz evren yasaları işlemez ve bilim orada terk edilir!
En, boy, yükseklik ve zamandan oluşmuş uzay-zaman dört boyutlu dokusu, çevremizi matematik denklem, örümcek ağı gibi geometri ve fizik anlatımla ölçer. Ne var ki bu örümcek ağı yani statik uzay çizgileri burulup, tek boyut olup bizden kopunca, evrenimizi ölçen cetvel ve saat orayı ölçemediğinden, "Tekillik denen imkansızlığın ötesi" bölgede fizik yasalarımız alt-üst olur. Yani doğa ilkelerimiz doğaüstü ilkelere, keşfedilmemiş yasalara ve hatta fizik "metafiziğe" dönüşür.
Bütün bunlardan anlıyoruz ki, tekillik nitelik olarak dönüşsüz ve düşsel bir kara merkez olayıdır. Fakat tekillik biçim olarak türlü türlüdür:
* En başta tekillik tasnifi, olay ufuklu (Görünmez)
* Ve olay ufuksuz (Görünür) olmak üzere ikiye ayrılır.
Bir olay ufku (Zulmet hicabı) ardına saklanmış tekillikler biçim olarak nokta, halka ve iplik biçiminde görünmez tekilliklerdir.
* Dönmeyen karadeliğin tekilliği küresel olay ufkunun tam merkezindeki sonsuz küçük bir NOKTA'dır. Aynı şey mini karanoktalar için de geçerlidir.
* Dönen bir karadeliğin tekilliği Ekvator'u kuşatan bir SİMİT biçimindedir.
* Elips biçiminde bir yıldızın çökmesinden basık DİSK=KURS biçimi bir tekillik oluşur. Kuzey-güney kutupları basık bir yıldızın çökmesi sonucu ortaya disk biçiminde tekillik çıkmaktadır.
Böylece örtülü tekillikler "Nokta, halka ve disk" biçiminde olmak üzere üçe ayrılır. Bunları sunmuş bulunuyoruz. Şimdi ise "Çıplak tekillik türlerini" ele alacağız.
KESİM : 81
ÖRTÜLMEMİŞ TEKİLLİKLER
ÇIPLAK KARADELİKLER
Bir karadelik genelde olay ufkunun ardına saklandığından yani zulmet çarşafını giydiğinden görünmez. Ama ayetler defalarca "Kıyamette göğün kapı kapı açıldığını, göğün yarıklığını, gökte çatlaklar oluştuğunu, gökte kızarmış bakır gibi bir gül görüneceğini" (Özellikle amme cüzünde 19. ayette) [*] [Nebe-19] anlatmaktadır. İşte bu ilahi anlatım, Rabbimizin bizden 14 yüzyıl önce ÇIPLAK KARADELİK olayını bildirdiğine ilişkin Kur'an mucizesidir. Kıyamet senaryolarında çıplak tekilliklerin görev alacağı, Kur'an'da açıkça belirtilmiştir. Bilimin bunu anlaması ise ancak 15 sene öncesine dayanır.
[*] Bknz. AÇIKLAMALAR ( https://ardzarch.wordpress.com/not/ )
Kıyamette rol alan bu görünür karadelikleri kozmik önemlerinden dolayı ve Kur'an tefsirini amaçladığımızdan yazmadan geçemeyiz.
"Çıplak" yani görünen ile "Karadelik" yani görünmeyen arasında bir çelişki vardır: Karaboşluk görünmediği için bu adı almıştır. Oysa şimdi görünür olunca ona bundan sonra "Çıplak tekillik" ya da "Örtülmemiş tekillik" ya da "Olay ufuksuz" yani "Görünen tekillik" demek uygun düşer. Çünkü o artık bir "Aydınlık boşluk"tur.
Örtülmemiş bu tekilleri 3 başlık altında inceleyebiliriz:
1. NOKTA ÇIPLAK TEKİLLİK
Bu aşırı durum, dönmeyen fakat yüklü bir karadeliğin çevresindeki olay ufkunu tutan çekimin elektromagnetik kuvvete yenilmesinden ortaya çıkar.
Yani ortada nokta biçimi bir karadelik vardır ve o olay ufku içine saklanmıştır. Fakat elektrik yüklü olduğundan elektrik yüklerini devamlı sıfırlamak zorundadır. Fakat bu elektriksel nötralizasyonu anında yapamazsa ya da elektrik yüklerinin aşırı birikiminden oluşan elektromagnetik kuvvetin çekimi alt etmesinden dolayı, olay ufku ortadan kalkar.
O zaman da "Kara çarşaf" ardındaki hortlak birden gözükür. O hortlak yeniden evrenimize dönmüş ateş kusan bir ejderha biçimindedir. "Ejderha deyimini" bir benzetme olarak değil, doğrudan biçimi öyle olduğu için yazdığımı okuyucu bilmelidir.
Böylece çekim gücü, elektrik yükünün dağılmasını önleyemediğinden olay ufku (Zulmet örtüsü) ortadan kalkar ve biz öbür evreni görmüş oluruz. Bu görünürlüğü, karadeliği geri almak tekrar kurtarmak gibi yorumlamamalıyız. Sadece öteki evrenden bir pencere açılmıştır.
Görünen "Ejderha ağzı" tastamam bir gül gibi katmerlidir. İç-içe küçülerek dürülen, katreciklerden oluşmuştur.
Gülün rengi ise "Göğün tutuşması rengindedir". İşte kıyametle ilgili ayetlerde "Göğün ergimiş bakır renginde ve gül gibi" çıplak tekilliği ortaya koyması budur.
Rabbimiz Kur'an'da talep edilmediği halde, kendinden verdiği ipuçlarını, mutlaka insanlığın araması, soruşturması için yeminle vermektedir.
Dolayısıyla Zig-Zag öğretimiz, o günden bugüne ayetleri dünyada ilk ve tek olarak keşfedebilmektedir.
Nasıl ki 1400 yıldan beri 19 mucizesi (Müddesir suresi) saklı tutulmuş ve ancak son 25 yıl içinde bunun matematiğini anlamak nasip olmuşsa, işte çıplak tekillikler de bu dönemin keşiflerinden birisi olup, dünyada ilk olarak bu kitaplarımız aracılığıyla sunulmaktadır.
Görüldüğü gibi artık keramet "Allah Bilimi"nin aracılığıyla gerçekleşmektedir. Bu tecelliler hep soyut olarak düşünülmüştür. Örneğin "Başımıza taş yağması" bir gök mekaniğidir. Meteor bilgisidir.
Gök yarılması, göğün gül gibi açılması yine bir astrofizik bilimidir.
Bilimi ve bilim yasalarını evrene koyan Rabbimizdir. Kur'an'ımızda geçen bu veriler doğrudan ALLAH İPUÇLARI'dır. Bilimi yalnızca fıkıh sananlar artık bu kaçınılmaz dönüşüme uymak zorundadırlar.
2. HALKA ÇIPLAK TEKİLLİK
Dönen ve elektrik yüklü bir karadeliğin halka biçimindeki tekilliği, bundan önceki tekillikte olduğu gibi aşırı elektrik yüklenmeye uğrarsa, çekim, olay ufku tutmaya yetmez ve ortaya elektromagnetizmanın aydınlattığı halka biçiminde tekillik çıkar. (Ayetlerdeki gök kapılarının anahtarlarının açtığı Nur'dan kilit halkası.)
Burada asıl anlatmak istediğim, elektriksel olmayan dönen bir karaboşluktaki ikinci bir tür çıplak halka tekilliğin ortaya çıkmasıdır:
Bir karadelik (İleride değineceğimiz nedenlerle ve) uyarılarla dönmesini hızlandırır. (Örneğin elektrik şarjı ilavesiyle dönme hızını arttırma.)
Eğer bu uyarma karaboşluğu ışıktan hızlı dönmeye zorlarsa, olay ufku tutunamaz, dağılır.
O zaman da perde kalkmış, ardındaki kamufle edilmiş halka görünür.
Eğer o halkaya dönme yönünden ters yönde gelirsek, bu kilidin 565 metre boyunda bir anahtar deliği olduğunu görürüz. Gözümüzü anahtar deliğine diktiğimizde, ARKADAKİ PARALEL EVRENİ DE GÖRÜRÜZ.
İşte o anda "ÂLEMLER'İN RABBİ'nin paralel evrenlerinden biri" tecelli etmiş, karşımıza dikilmiştir.
ALLAHÜEKBER!.. [ ALLAHKEBİR ]
3. ASİMETRİK ÇIPLAK TEKİLLİKLER
Nokta ve halka tekillikler tam küresel yani eş merkezli yıldızların çökmesinden ortaya çıkar.
Fakat tam küresel olmayan beyzi (Puro biçimindeki bir elips küre, deyimi yerindeyse yumurta biçiminde) bir yıldız asimetriktir. Dolayısıyla bir uzun bir kısa iki çapı vardır. Oysa küresel yıldızların her noktada çapı eşittir.
Küre eş merkezlidir (İzotop ve simetriktir), asimetrik bir yıldızın kesitinde de elipsteki gibi iki odak vardır ve merkez yoktur.
Dolayısıyla bir karadelik çökmesi hep merkeze doğrudur.
Asimetrik bir yıldızda bu "Tek merkez" olmadığından, yıldız odaklara çöker ve geride küresel değil beyzi (disk) karadelik oluşturur.
Bu kurs biçimindeki tekillik kutup ve ekvator çapları farklı olan çökmenin sonucudur.
Eğer bu çökme biçimi çok karmaşık durumlarda gerçekleşirse, olay ufku oluşamaz ve disk biçiminde tekillik görülür.
O zaman "Gökteki ejderin vücudu" da görünür!..
İşte bu olgu, Kur'an'ın kıyametle ilgili hemen her ayetinde yer alan "Gökteki çatlak" fenomenidir.
KESİM : 82
GÖK YILANI
GÖK'DEKİ ÇATLAK
Şimdi sunacağımız yine asimetrik bir yıldızın çökmesi sonucu ortaya çıkan ve disk biçimi alamayan kıyamet karadeliği olan gök yılanıdır.
Daha önce bazı yıldızların karadelik taş küresine girdiğinde yufka biçiminde yuvarlaklığını kaybettiğini sunmuştum. Bu yufka biçimi bazen tam anlamıyla bir "Puro" biçimi olur. İşte böyle bir yıldızda, yüksek bir asimetri vardır. Bu bir tavuk yumurtasından çok rugby topuna benzer.
Eğer yıldız yatık duran bu rugby topu gibiyse disk=kurs biçiminde çökmeye çalışır. Fakat dikine bir rugby topu gibiyse iplik biçiminde garip bir tekillik ortaya çıkar. Bunun biçimi sanki bir kuyruklu yıldızın kalın başı ve kilometrelerce uzunlukta kuyruğu gibidir. İşte "Gök yılanı" derken bu biçimden esinleniyoruz.
Çökme mekanizması yüksek asimetrisi olan bir yıldız da ışık hızıyla oluşur. Çökmenin hızı Schwarzschild sınırına ulaşınca, bir çökme merkezi aramaya başlayan yıldız, bunu bulamaz.
Toplam kütlesinin çökebileceği bir disk alanı bulamayan yıldızda kütle bölüm bölüm çözünür. Her bölüm aslında var olmayan birçok noktaya doğru çökmeye başlar. Bu noktalar bir iplik gibi peşpeşe dizilmiştir. Yani iplik, yer çekimi gel-gitlerinin azalıp-çoğalan farklarının çekip-uzattığı bir bölgesi olur. Bu iplik sonsuz bir yoğunluk kazanıp çekim ışıması yaymaya başlar. Çekim ışıması ise olay ufkunu oluşturduğundan, çekimin olmadığı yerde olay ufku da barınamaz. Asimetrik yıldız izotrop olarak çekemediğinden ortaya çıkan bu anizotrop tekillik dolayısıyla nerede olay ufku tesis edileceğine karar verilemez.
Böylece olay ufuksuz bu çıplak tekillik bize ışık göndermeye başlar. Böyle bir çıplak tekilliği çıplak gözle görürüz.
Kuyruklu yıldız gibi başı olan ve kuyruğu giderek incelen bu iplik biçimindeki tekillik uzadıkça sonsuza uzar. Çiğnenmiş bir sakızın çekilip uzatılması gibi uzamanın sonuna kadar giderek incelmesi sürer. Cikletin kopmasıyla ipliğin sonradan boyu büzülür. Fakat bu büzülme onun kalınlığı yanında önemsiz kalır. (*)
(*) (Bu büzülme 10 boyutlu kuant-tünellerinin yani Süper-ip, süper sicim teorisinin en dev biçimidir. Bu konuyu izleyen ciltte ele alacağız.) Bu iplik biçimindeki çıplak tekillik işte Kur'an'da göğün yarılmasının ta kendisidir. Örtülmemiş böyle bir tekillik artık, kara üyelerden değildir. Gözün bütün dehşetiyle gördüğü tam bir cehennemdir. Aslında yaratılışın sırrı bu iplik biçimindeki tekilliklerde yatmaktadır. Daha önce karadeliklere düşen bir maddenin iplik gibi çekildiğini ve buna eşdeğer olarak ışık hızıyla giden bir cismin boyunun hareket doğrultusunda iyice kısalıp sıfır boyda olduğunu, buna dik doğrultuda ise eninin sonsuz bir iplik gibi tek boyut halinde uzadığını sunmuştuk. Daha sonra göreceğiz ki kuantlar bize nokta gibi görünmekle birlikte aslında on boyutlu, sonsuz uzunluktu "Süper sicimler" gibidir. Eğer dümdüz bir iplik olsalardı bu 27 boyutlu olurdu. 27 boyutu on boyuta indirmenin tek yolu onu ucundan kıvırmak, büzmek, düğümler gibi dolamaktır.
KESİM : 83
BİLİM DİN DEĞİŞTİRİYOR
VE GÖK ÇATLADI
Çıplak tekillikler için John Taylor "Sanki cennet ve cehennem aniden yeryüzüne taşınmış da, biz ona bakıyor gibi olacağız" demekten kendini alamıyor.
Böyle bir çıplak tekillik, ardındaki başka bir evrene de aynı büzme etkisini yaptığından, aradan kozmik sansür kalkar ve öteki dünyayı gökte görmüş oluruz.
Kısaca uzay yarılmış, evrenin gözlem ufku çatlamış, gök yırtılmış ve aralığından "Öteki alem" resmen görülmüştür.
Simsiyah gökte başı kalın kuyruğu sonsuz incelen bu gök yılanı ayetlerde bildirilen gökteki çatlağın ta kendisidir.
* "GÖĞÜ KAPANMIŞ TAVAN YAPTIK." (Enbiya-32)
* "GÖZÜNÜ BİR ÇEVİR (Göğe) BAK, BİR ÇATLAK GÖREBİLİR MİSİN?" (Mülk-3)
* "O GÜNÜN (Kıyametin) ŞİDDETİYLE GÖK BİLE PARÇALANIR." (Müzemmil-18.)
* "GÖK YARILIP DA GÜL GİBİ KIZARDIĞI YAĞ GİBİ ERİDİĞİ ZAMAN DURUMUNUZ NE OLACAK?" (Rahman-37)
* "GÖK YARILIP, O GÜN ZAAFA DÜŞER." (Hakka-16)
* "GÖK YERİNDEN KOPARILDIĞI ZAMAN." (Tekvir-11)
* "GÖK YARILDIĞI ZAMAN." (Mürselât-9)
* "GÖK YARILDIĞI ZAMAN... YILDIZLAR DAĞILIP DÖKÜLDÜĞÜ ZAMAN" (İnfitar-1,2)
* "GÜNEŞ DÜRÜLDÜĞÜ ZAMAN... YILDIZLAR DÜŞTÜĞÜ ZAMAN..." (Tekvir-1,2)
* "GÖK YARILDIĞI, RABBİNİN DİLEĞİNE BOYUN EĞDİĞİ ZAMAN... Kİ GÖK ZATEN BU GÖREVLE YARATILMIŞTIR..." (İnşikak-1)
Görüldüğü gibi kıyamet, bir çıplak ve yarık tekillik biçiminde kendini gösterecektir!
Diğer tekillik türleri de ayrıca Kur'an'da bildirilmiştir:
* "GÖK KAPI KAPI AÇILACAKTIR." (Nebe-19)
* "GÖKLERİN VE YERİN (kapılarının) ANAHTARLARI O'NUNDUR." (Zümer-63)
* "DOĞRUSU AYETLERİMİZİ YALAN SAYIP BÜYÜKLÜK TASLAYANLARA GÖĞÜN KAPILARI AÇILMAZ. DEVE İĞNENİN DELİĞİNDEN GEÇMEDİKÇE DE CENNETE GİREMEZLER." (Araf-40)
Artık "Anlayan için" karadelikler, örtülü ya da örtüsüz tecelli etmiş Kur'an mucizesidir. Kur'an'ın gelecek zamandan da genç olduğunun "Anlayan için" gerçekten bir mucizesi vardır.
Din verileri, (Örneğin tahrif olunan) Tevrat ve İncil'de insan havsalasına uymayan yerlerde temelli yok edilmiştir. Bu tahrif ve eleme sonucu "Kilise ile bilim çatışmaya" başlamış; bilim gerçeği göz ardı edilemediğinden, din adına cahil ruhbanlar kısır kesişler haklı olarak suçlanmıştır.
Rönesans'ı olduran neden, sadece "İslam bilimi"dir.
Orta çağ karanlığındaki batı cehaleti ile aynı anda orta çağ nur'unu yaşayan islam bilimi, birlikte vardılar. Haçlı seferlerinde ve ticari ilişkilerde bunlar takas edildi. Batılı islam bilimini götürüp, kiliseye baş kaldırdı.
Batı için geçerli olan bu başkaldırı, islam için geçersizdir. Çünkü islam doğuda ve batıda bilimi yüceltmiştir, kitap tahrif olmamış, saklanmış korunmuştur.
Kiliseyi "Diskalifiye eden batı", Gaile'den bu yana resmî bilimini oluşturmaya başladı. Fakat "Din"i iyice uzak tutalım derken, din verilerinin kılavuzluğundan yoksun kaldılar. Batılı taklitçisi ve çevirmeni hatta hayranı olan doğulu, sözde müslüman ve ateist bazı bilim adamları ise, sanki "Batıda bilimin geri kalmışlığının sorumlusu olan kilise" ile çağrışım yaptığından, "Mübarek Kur'an'ı" haksız olarak suçlamak üzere "TAM TAKLİT" uyguluyorlar.
Aslında, "Batı bilimi" de karadelikler gerçeğinde iflasa girmiştir. Çünkü, karadelikler bulunmadığı sürece dinsiz bir bilim mümkündü. Fakat bir tek karadelik bulgusu günümüzün bilimini kurgu-bilime çevirmiştir. Üstelik bilim-kurgunun hayal ettiğinden daha fazlasını resmî bilim bulmuştur.
KESİM : 84
RESMİYETE İTHAF
VE "KARAKUTU" AÇILDI...
Karadelikler özenle biriktirilen, tüm "Bilimsel ve kutsal" diye nitelendirdiğimiz ilkeleri çürütüp, ayıklamıştır. Çünkü, "Yaşadığımız evreni yöneten yasalar" kara evreni ve paralel evrenleri tanımamıza, kavramamıza ve anlamamıza izin vermez. Bu demektir ki, "Resmî bilimin dokunulmazlığı" ortadan kalkmaktadır.
Karadeliklerle birlikte bilimi yeniden gözden geçirmek, hatta ayıklayıp, yeniden kurmak gerekiyor. Dolayısıyla bir anlamda "Kitap ortadan kalkmıştır".
Örtülmemiş bir tekillik gözlendiği anda, "Ahiret, Cennet, Cehennem benzeri yasalar" da bu aralıktan görülecektir. Böyle bir "Kıyamet öncesi" bilim adına her şey bitmiş, bilim adamının yapacağı tek şey seyirci kalmak olacaktır.
Karadelikler yıldızları itip-kakar, vurup-devirir, örseler, parçalar, kemirip yer, tüketir ve güven vermez. Resmî bilimi de böyle yapmıştır. Çünkü "Karaboşluklar" bir tutsağı da, evren kanunlarını da "Orman kanununa" çevirirler. Sanki bu barbarlık için var olmuşlardır. Resmî bilim, "Dinsizliği" baştaçı ettiğinden "Karaboşlukları" BARBAR ilân etmiştir.
Karaboşluklar, "Din"i bilimle buluşturmuşlardır. Bu gerçeği bütün kozmolojistler ittifakla itiraf etmişlerdir. Karadelikler varoluşun, hayatın, aklın ve bütün evrenin anlamını çözmeye çalışan bilim adamlarını, "Teolog=din adamı" yapmışlardır.
Çünkü karadelikler, mistik bir yola uzanmaktadır: Başka alemler, öte evrenler ve ahiret kavramı, hiçbir zaman böylesine deney masalarına inmemiş, laboratuarlarda sınanmamıstır!..
Karadelikler bilimin belkemiği ilkelerini de yutmuşlardır:
* Madde ve enerji, yani kütle sakınımı geçersizdir.
* Kütlenin sonsuz kalıcılığı, mutlak kararlılığı, süreç tanımayışı geçersizdir. Çünkü karadelikler de vakitsiz ölmekte, yani "Süreç=ömür" kazanmakta ve ölümlü olduğu ortaya çıkmaktadır. İşte "Her nefis mutlaka ölümü tadacaktır" ayetinin sırlarından biri de madde ve enerjinin vakitsiz de olsa mutlaka fâni olduğudur.
* Karadelikler, evrenin sonsuz bir tek bütün oluşunu savunan kutsal bütünlük ilkemizi bitirmişlerdir. Bir karadelik iki ayrı evreni büzdüğünden evrenler çiftleşmekte ve çift çift çoğalmaktadır. Evren bir tane iken sonsuz taneye çoğalmaktadır. (ALLAH, bunun için Rabbil alemin= Alemlerin Rabbi'dir.)
Karadelik olay ufku, bu çiftleşen evrenlerin aramızdaki farkını ortaya koymuştur. Evren tekil ve sonsuz iken şimdi sonsuz tane tekil evren bilmecesi ortaya çıkmıştır. Karadelikler bu evrenleri öyle düğümler ki, trilyarlarca yıl uzaktaki bir başka evren, birden yanıbaşımıza gelir.
Dolayısıyla karadelikler evrenleri yürütmektedir. Relativitenin ışık hızı yasağından bağımsız olarak bir anda bizi yüz milyarlarca yıl ötedeki başka evrenlere bitiştirmektedir. "En uzaklar", aynı zamanda en yakınımızda komşumuz oluvermiştir.
Kuantum kesinsizlik ve ihtimal (Probability) yasaları uyarınca hiç bir madde (Örneğin evren) sonlu bir uzayda kalmamakta, sonu gelip bir tünel aracılığıyla paralel evrenine fırlatılmakta, orada doğmaktadır (*)
(*) Gelecek cildimizde göreceğimiz gibi, "Tünel sürecini" kuantum fiziği öngörmüştür. Bu tüneller, ihtimal aralığı ya da fizik adıyla "Bükümlü delikler=Worm hole"dur. Sonsuz sayıda tüneller ise "Süper uzayın dokusunu" oluştururlar. Oraya, Hilbert uzayına ya da Elif noktası düzeyindeki birisi ulaşır. Dört boyutlu fizik uzay Süper uzayda sonsuz boyutlardan oluşur, sonsuz ötesi matematik ile yönetilir.
Günü gelince, bildiğimiz bütün fizik ilkeleri, gökteki bir çatlakta intihar edecektir. Kozmik büyücü Deccal, "O dönemin değişkenliklerini" istismar ederek kendine mâl edecektir. Örneğin hadislerde "Güneşi hapsedeceği, zamanı istediği gibi yavaşlatıp-hızlandıracağı, bir günü kırk güne eşitleyeceği ya da tersine bir günü bir saman alevinin yanışı süresince uzatıp-kısaltabileceği" bildirilen Deccal, aslında karadelik kıyametinin etkilerini göz boyamaya kullanacak, ilim yoksunlarını peşine takacaktır.
Karadelik ışığı bırakmayıp, bir tur attırabildiğinden, "Güneşin batıdan doğması" gerçekleşecektir.
Nötron yıldızlarda ışığın yörüngeye oturması ve aynadan hem yüzümüzü hem ensemizi görmemiz, doğudan doğan güneş ışığının kurtulamayarak bir yörüngeye oturup, dolanıp, geri gelmesi ile ortaya çıkan "Güneşin batı'dan da doğması" olayı aynıdır.
Her üç göksel din kitabı da kıyamet senaryolarını aynı biçimde söz birliğiyle anlatırlar. Örneğin İncil, "Göklerin bir tomar parşömen kâğıdı gibi durulup büküleceğini, dağların atılacağını, denizlerin ateşle karıştırılacağını ve göğün yarılmasını" (İnsan kalemi oynatılmasına rağmen) bildirmektedir.
Kur'an'da Enbiya-104, "Nasıl yaratıldığımızı ve aynen iade ile nasıl yok olacağımızı" net anlatmaktadır:
* "(Kıyamet olan) O GÜN Kİ, (Karadelikle) GÖĞÜ KİTAPLARIN SAYFASINI DÜRER GİBİ DÜRECEĞİZ. İLK YARATILIŞTA (Aknokta) BAŞLADIĞIMIZ GİBİ YİNE ONU İADE EDECEĞİZ. (Karanokta) BU ÜSTLENDİĞİMİZ BİR VAÂDDİR, KUŞKUSUZ BİZ ONU YAPARIZ."
Yukarıdaki ayette uzay-zaman bükülmesi, Big-Bang, kıyamet açıkça sezilmektedir. Bütün paralel evrenler bir kitabın sayfası gibi bükülecektir. İşte bu çekim boşlukları yıldızları, galaksileri bulandırıp dökecek, güneşleri söndürecektir.
Kıyameti oluşturacak olan etki ise Kur'an'da "SUR BORUSU-CORN HOLE ya da HORN HOLE"dur. Sur borusu, izleyen ciltlerde ele alacağımız "Tüneller" dokusunun bileşkesinden oluşur. Bilimde bizler "Boğumlu, bükümlü, kıstaklı, berzahlı tünel" demekteyiz. (*)
(*) Yazarın çeyrek kala-çeyrek gece KIYAMET adlı eserinde ve bu bandın izleyen ciltlerinde konular işlenecektir.
KESİM : 85
KARABAHTIMIZ
KARAYAZGI
% 95'i karadelik halinde olan bir evrenin ortasında yaşıyoruz. Daha doğrusu sayılı günlerimizi bekliyoruz. Mümin bilimciler olarak, "Kıyametin yaratıldığımız aknoktanın tersine bir karanoktayla kapıda beklediğini" biliyoruz.
* Ve diyebiliyoruz ki, güneşin içinde mini karanoktalar var, günün birinde o feneri de söndürecek!
* Güneşin ikizi olan bir karadelik az ilerde güneşi kendi kuyusuna sürüklüyor.
* Ondan kurtulmayı umsak, bu kez Samanyolunda devriye gezen milyon karadelikten biri, birden karşımıza dikiliverir.
* Bütün bunları aştığımızı varsaysak bile her an günlük turuna çıkmış bir karanokta "Dünyayı kalbinden" vurup devirebilir.
* O badireyi de atlatırsak, galaksi merkezindeki karadeliğin bizi saniyede 400 km hızla kendine çekmesinin önüne geçemeyiz.
Dostları ilə paylaş: |