Ünden bugüN


KAPANLAR 430 431 KAPI AĞASI MESCİDİ



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə657/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   653   654   655   656   657   658   659   660   ...   877
KAPANLAR

430

431

KAPI AĞASI MESCİDİ

mistir: Turistik Eşya El Sanatları Esnaf Derneği. Sonuçta, böylece her işyerini kapsamayan ve herkesten aidat toplamayan güçsüz dernekler bulunduğundan, tek elden yönetim, dayanışma, disiplin ve restorasyon gibi ihtiyaçları karşılayacak bir çarşı içi düzeni de 20. yy biterken kurulamamıştır.



Ekonomik Bünye: istanbul'un alınışı ve II. Mehmed'in çarşısını yaptırması, imparatorluğun yükseliş çizgisinin iyi bir noktasına rastlar. Bu demektir ki, bu pazar yeri, daha açıldığı zaman bile, çarşının malla ve sanatla dolması için her şey hazırdı. Koca bina, Bursa ve Edirne'nin benzer çarşılarından daha şanslı bir başlangıçla dünyaya gözlerini açmıştı; hem de bir dünya şehrinin kalbi olarak. Sonra geçen 4 yüzyıl, buna sadece daha fazla zenginlik, incelik, görgü, bilgi ekledi.

Yüzyıllar boyunca ulu çarşıyı görmüş cilan Batılı gezginler, buradaki bolluk, bereket ve çeşitlilik karşısında hayretlere düşmüşler, içlerinde dünyanın ünlü saraylarında doğup büyümüş olanları bile, "ticaret yapmak üzere kurulmuş bir şehir" çapındaki bu pazara hayranlık duymuşlardı.

Bir yabancı yazarın deyimi ile, sadece iç Bedesten'de bir tur, birkaç Rotschild ailesini harap edecek kadar tutabilirdi. Çar-şû-yı Kebîr, istanbullu için de, her şey demekti. Kapıların birinden girildikten sonra, hiç çıkmadan, kadın ve erkek, çocuk ve büyük, yoksul ve paşa, herkes için, baştan ayağa giyinmek, mücevherlerin, süslerin her çeşidini takmak, takıştırmak, evini endam aynasından mutfağın zencefiline kadar donatmak, yârine gidiyorsa eline gül destesini almak, cenge gidiyorsa dişlerine kadar silahlanmak kabildi.

1800'lü yıllar biterken, çarşıya artık Osmanlı ürünlerinden, el emeği, göz nurundan pek az şey egemendir. Halkın da beğenileri, değer yargıları, ona göre değişmiştir. Bu grafikte ara sıra, daha ani iniş çıkışlar ve krizler, bitişi hızlandırırlar. Osmanlı'nın yaşadığı son birkaç büyük yenilgi ve onun çarşıya etkileri ve halk arasında "93 Harbi" diye anılan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, İstanbul'u da yıpratmış ve koca bir konağın yangında kirişlerinden birinin daha çökmesi gibi, ekonomiye bir darbe daha indirmişti. Şehirde orta halli birçok aile, biraz gıda maddesi alabilmek üzere, evindeki değerli eşyayı ve taşları yok fiyatına elden çıkarıyordu.

Meşrutiyet Kapalıçarşı'sı, artık iyice sönük, ikinci sınıf mallar satılan, bir terk e-dilmiş yerdir. Şık mağazalar, devrin deyimi ile "bonmarşe'ler, Beyoğlu'nunCadde-i Kebir'inde, biraz da Karaköy'dedir. Bu yüzyılın başında birkaç gelişme, çarşıyı geçici olarak biraz hareketlendirir: Önce beklenmedik bir olay, 1917 Rus ihtilalinde Ro-manoflarm yıkılması ile İstanbul'a akın e-den Beyaz Rusların getirebildikleri değerli eşya, çarşıya bir süre yine altın yağdırır.

Sonra Türkiye'de saltanat lağvolunur ve hanedan sürgüne gider. Bununla başlayan aristokratik çöküntü, çarşıya mallar getirir. Üçüncü olay ve gelişme, biraz bunun sonucudur. Türkiye'deki sosyal değişme ile

eski, değerli, soylu, elişi, göz nuru eşya "demode" sayılır ve gerek eski, gerek yeni zengin ve orta sınıf aileler, bu, "ayıp" saydıkları köhne malları elden çıkarırlar. 20. yy'ın son yarısında çarşı, tarihinin kuşku yok ki, en yoksul dönemini yaşar. Her çağda onun zaten kendi zenginliği veya yoksulluğu değil, ortasına oturduğu kentin ve ülkenin durumu bahis konusudur. Büyük pazar, istanbul'un bugünkü nüfusunun büyük çoğunluğunun ekonomik ve sosyal düzeyim yansıtır.

Günümüzde önce göze çaıpan özellik, çarşının eski yüzlerce çeşitteki el sanatlarını yitirip, beş-on kalem iş etrafında toplandığıdır. Modern çağların "standart ürün" prensibinin bir oranda sonucu olan bu iş kadrosu içerisinde, belli beş-on kalem satılan malların kalitesi de, büyük alıcı kitlesine göredir. Mobilya ise en ucuzu, yorgan ise daha çok köy ve kasaba kökenli nüfusa göre olanıdır.

Geniş bir yer kaplayan "turistik" eşya satımına gelince, yine çoğunlukla, yetersiz bir düzeydedir. Çarşıya mahsus bir şey olarak değil, ülke çapında bu işin hiç düzenlenmemiş ve başıboş, kendi gelişimine bırakılmış hali dolayısıyla, hatıra eşya cinsinden mallar, yüzde doksan oranında, bir zevk ve kaliteden yoksundur.

Halen, çarşının göze ilk çarpan bu mobilya, hatıra eşyası ve kolye, bilezik kalabalığının arkasında, asıl iç zenginliğinin ve faaliyetinin, başlıca 4 alanda yoğunlaştığı söylenebilir: Altın işlenmesi ve ticareti, antika trafiği, döviz ticareti ve hisse senedi, tahvil piyasası. Bu 4 verimli alandan kısa örnekler vermek için, Ekonomist dergisinin 4 Nisan 1991 tarihli özel nüshasından birkaç bilgi aktarılabilir: Dergide, çarşının yıllık işlem hacmi, 1991'de 100 ton altın girişine sahne olduğu, günde 15.000.000 dolarlık döviz alım satımı yapılan çarşıda o zamanki toplam, borsa işlemlerinin de yarısının gerçekleştiği, çarşıdaki bilgisayar, telefakslar, telekslerle dünyanın her yanı ile 24 saat bağlantı kurulduğu ve gizli 6 borsa salonu olduğu kaydedilmiştir. 30 Eylül 1989 tarihli Hürriyet gazetesinde ise, kira bedellerinde altın ölçüsünün uygulandığı, "metrekaresine yılda 10 ila 30 kilo altın ödendiği" bilgileri verilmiştir.



Bibi. Ç. Gülersoy, Kapalı Çarşının Romanı, İst., 1979; S. Eyice, "Büyük Çarşı", DlA, W, 509-513; M. Cezar, Tipik Yapılarıyla Osmanlı Şehirciliğinde Çarşı ve Klasik Dönem imar Sistemi, tst., 1985; G. Özdeş, Türk Çarşıları, ist., 1953, s. 28-47; Kapalı Çarşı, İst., 1972; Bar-kan-Ayverdi, Tahrir Defteri; Evliya, Seyahatname, I, 613 vd; Ayvansarayî, Hadîka, I, 32; Ayvansarayî, Mecmua-i Tevârih, 423; (Ergin), Mecelle, I, 1249 vd; (Altınay), Onikinci Asırda, 35-36; Büngül, Eski Eserler; Müller-Wiener, Bildlexikon, 345-349; Güran, İstanbul Hanları; Cezar, Yangınlar; Eminönü Camileri.

ÇELİK GÜLERSOY




Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   653   654   655   656   657   658   659   660   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin