Ünden bugüN



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə696/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   692   693   694   695   696   697   698   699   ...   877
Karagöz Musikisi

Karagöz oyununun en önemli unsurlarından biri de musikidir. Karagöz'de kullanılan musiki, zamanla kendine özgü bir tür özelliği kazanmış, hayal perdesinin seyirlik tarafı yanında işitsel bir boyut olarak, Karagöz'den ayrı düşünülemeyecek tamamlayıcı bir sanat halinde gelişmiştir.

içinde musikinin yer almadığı bir Karagöz oyunu yoktur. "Ferhad ile Şirin" gibi bazı oyunlarda ise, oyunun genel düzeninin hemen bütünüyle musiki üzerine ku-

KARAGÖZ

450

451

KARAGOZYANLAR

Rıdvan'ın oluşturduğu amatör toplulukta bir süre yer alan Sadi Fikret, 1908 ve 1909' da Burhanettin (Tepsi) topluluğunda başta Abdülhak Hamid Tarhan'ın oyunları olmak üzere Neron, Napoleon Bonaparte, Haydutlar adlı oyunlarla sahneye çıktı. Ayrıca, birer perdelik komedilerde de oynamaya devam etti. 1909'da Ahmed Fehim' in(->) topluluğunda Mürebbiye'de oynadı. Burhanettin (Tepsi) ile 1910'da çıktığı turnede topluluğun dağılmasından sonra bir süre istanbul Polis Müdüriyeti Evrak Kalemi'nde memur olarak çalıştı. 1912'de Madam Binemeciyan ve Kumpanyası topluluğunda Müçtehitve Masum Katil; Nu-reddin Şefkati'nin topluluğunda Gelin-Kaynana, Farmasonlar, Hisse-i Şayia adlı oyunlarda oynadı. Ahmet Fehim'in Mar-diros Mınakyan'ın 1913'te sahneden çekilmesi üzerine devraldığı Osmanlı Dram

rulu olduğu görülür. Karagöz musikisi, Türk musikisinin hemen hemen bütün çeşitliliğini üzerinde taşır. Klasik Türk musikisinin "kâr", "beste", "ağır semai", "yürük semai", "peşrev", "saz semaisi", "oyun havası", "şarkı", "köçekçe" gibi beste şekilleriyle birlikte, halk musikisi repertuvarma giren türküler de bu musikiyi oluşturan ezgiler arasındadır. Türk musikisinin özel ritim kalıpları olan usuller de Karagöz'de zengin bir çeşitlilik gösterir. Bu oyunlarda vals, polka gibi, zamanın modası gereği Batı musikisi parçalarının da kullanıldığı görülür.

Karagöz musikisi, "semai", "gazel" ve "hayal şarkıları" denen üç ana tür üzerine kurulmuştur. Semailer, oyunda ilk okunan parçalardır. Bunların adından başka, semai u-sulüyle, ağır veya yürük semai adlı beste şekilleriyle veya bir halk şiiri biçimi olan semaiyle doğrudan bir ilişkisi yoktur. Karagöz musikisindeki semaiyi, "beste" ve "şarkı" şekillerindeki eserler oluşturur. Oyunlarda semaileri hep Hacivat söyler. Eserlerin tamamı okunmaz, yalnızca zemin ve nakarat kısımları söylenir. Gazellerin okuyucusu ise, semaideki durumun aksine, hep Karagöz'dür. Gazelde kullanılan makam çoğunlukla yegâhtır. Günümüze doğru ise, musiki bilgisi ve yeteneği yeterli düzeyde olmayan karagözcüler, gazel yerine yalnızca gazel metinlerini okumaya başlamışlardır. Hayal şarkıları çoğunlukla şarkı ve türkülerden oluşur. Bu şarkılardan bazıları çeşitli oyunlarda değişik Karagöz tiplerince tekrar tekrar o-kunabilir.

Karagöz musikisinin hayal sarkılan re-pertuvarı 200'ü aşkın eserden oluşmaktadır. 61 kere şarkı söyleyen Hacivat bu re-pertuvarı en çok kullanan hayal perdesi kahramanıdır. Hacivat'ı 55 şarkıyla Çelebi, 43 şarkıyla Zenne ve 26 şarkıyla Karagöz izler. Hayal şarkılarında sırasıyla hicaz, uş-

Karagöz oyununda Âşık Hasan ve oğlu Muslu, Ragıp Tuğtekin yapımı. U. Göktaş,

izmir, 1992

şak, rast, hüseyni, nihavent ve suzinak en çok kullanılan makamlardır. Evcara, mu-hayyerkürdi, neva, nikriz, buselik, suzidil, şehnaz gibi makamların ise hiç kullanılmamış olması dikkat çeker.

Çeşitli oyun tiplerinin tekrar tekrar söylemeleri dolayısıyla birçok hayal şarkısı o tiplerle özdeşleşmiştir. Bu şarkılar mal oldukları kişiliklere uygun bir güfte ve ezgi yapısı içindedir. Pek çoğunun bestekârı bilinmeyen hayal şarkılarının, T.ürk mu-

Tulumlu


Karagöz

tiplemesi,

Ragıp

Tuğtekin


yapımı.

U. Göktaş,



Dünkü

Karagöz,

izmir,


1992

sikisi repertuvarından mı Karagöz'e akta-rıldığı, yoksa Karagöz için mi özel olarak bestelendiği kesin biçimde bilinmemekle birlikte, bu eserlerin hiç olmazsa bir bölümünün Karagöz için özel olarak ve büyük bir ihtimalle Karagöz oynatanlarca bestelenmiş olduğu tahmin edilmektedir.

Her dönemin toplumsal ve kültürel yapısına, işlenen konular açısından uyum gösteren ve hep güncel bir kimlikle ortaya çıkan Karagöz'ün bu özelliğine bağlı olarak musikisinin de her dönemde yenilendiği görülmektedir. Karagöz musikisi re-pertuvannı oluşturan bugüne gelebilmiş e-serlerin büyük bir çoğunluğunun 19. ve 20. yy'a ait bulunuşu, repertuvarmm durağan olmadığını, bu musikinin günün şartlarına büyük ölçüde uyarlanabildiğim göstermektedir.

Karagöz musikisinde kullanılan çalgılar, "perdedeki çalgılar" ve "perde gerisindeki çalgılar" olarak ikiye ayrılabilir. Perde-dekilerin hemen hepsi Karadeniz kemen-çesi, tulum, davul, zuma, kabak ve bağlama gibi halk çalgılarıdır. Perde gerisinde kullanılan çalgılar ise, başta tef olmak üzere, keman, ud, kanun, klarnet (veya zurna) gibi çoğunluğu klasik musiki çalgılarıdır. Bunlardan tefi, karagözcünün kullanması geleneğin gereklerindendir.

Ama bazen bu iş için "yardak" kullanıldığı da olur. Perde gerisinde zil, zilli maşa, nakkare ve davul gibi çalgılar da kullanılır. Perde gerisinde bu sazlan ya sazendeler ya da becerisi varsa yardak çalar. Oyunlarda bu şekilde bir saz takımının veya yardağın bulundurulması gerekliliği, ses kayıt cihazının kullanılmaya başlamasına kadar sürmüştür. Bütün bu çalgıların dışında "nare-ke" adı verilen, kamıştan yapılmış, düdüğe benzer bir alet de oyun sırasında Karagöz tiplerinin perdeye geliş gidişleri sırasında, çıkardığı zırıltılı bir sesle fon müziği gibi kullanılır.

Karagöz musikisi repertuvarını oluşturan eserlerde, Osmanlı toplumunu oluşturan kavimler mozaiğinin kültürel izleri belirgin biçimde görülür. Arap tiplerinin o-kuduğu Arapça güfteli şarkılar, Yahudinin îbranice sarkılan, Ermeni, Rum tiplerinin kendi kültürlerine özgü şarkıları, Karagöz musikisi repertuvarının ilgi çekici parçalandır, istanbul kültürünü iyice özümsemiş sayılabilecek Çelebi, Hacivat, Hacivat'ın kızı, Hımhım, Zenne vb tipler ise hep istanbul şehir kültürünü yansıtan ağır parçalar okurlar. Arnavut ve Rumelili tipleri, Rumeli türküleri; Bolulu, Bolu türküsü; Külhancı, Erzurum veya Artvin türküsü; iskele kâhyası, Mustafa Çavuş'un halk duyarlılığını yansıtan bir şarkısını; Çingene, "Çeribaşının Gelini" adlı Çingene şarkısını; Anadolulu, "Dağda davar güderim" türküsünü; Bekri Mustafa da meyhane şarkılarını söyler. Frenk tiplemesi ise polka parçalarıyla oynar. Trabzon, Hatay, Konya, Aydın, Ankara, Kastamonu, Eskişehir, An-tep, Muğla, Çankırı ve Harput türküleri, hayal şarkılarının önemli bir bölümünü oluşturur. Bu yöreler, istanbul'da yaşayan taşralıların memleketleridir. Anadolu'nun

TTAŞ_^LAKLARD_A_KARAGÖZ _VE_ KARAGÖZ MUSİKİSİ

istanbul'da- ilk ticari plak kayıtları 1902'de yayımlanmıştır. Taş plaklara seslerim ilk veren sanatçılar Kantocu Peruz ve Şamram hanımlar, Hafız Sami, Aşir, Yaşar efendiler, Tanburi Cemil Bey, bir de meddahlarla Karagöz sanatçılarıdır. Meddah Sururi, Meddah Aşkî, Şair Ömer Efendi ve Kâtip Salih bu sanatta dönemin dört büyük adıdır, ilk ikisi daha çok, ünlendikleri meddahlık alanında plaklar doldurmuşlardır. Sururi'nin sadece bir tane Karagöz plağı vardır; Aşkî'nin ise bu türde hiç plağı yoktur. Yayımlanmış Karagöz plaklarının sayısı 30 dolayındadır.

Bu plaklar doldurulurken güncel olaylarla ilgili hikâyelerin 78 devirli plakların yaklaşık 3 dakikayla sınırlı süresine sığdırılabilmesi için, kullanılan metinler değiştirilerek yahut kısaltılarak plaklara bir hareketlilik getirilmeye çalışılmıştır. Seyirlik bir sanatı sadece ses kayıtlarıyla canlandırabilirle amacı güden bu değişikliklerde musikiden vazgeçilmemiş, tersine, Karagöz oyunlannm temel dayanaklarından biri olan musiki sanatından alabildiğine yararlanılmıştır.

Musiki bilgisi ve yeteneği söylediği şarkılardan kolayca anlaşılan Şair Ömer Efen-di'nin musikisiz plağı yok gibidir. Kâtip Salih de "Karagöz'ün Arap Halayık'a Ninni Söyletmesi", "Karagöz'ün Köylü Kantosu", "Karagöz'ün Musiki Muharevesi" gibi konusu musiki olan plaklar doldurarak musikinin Karagöz oyunundaki vazgeçilmez yerini plaklarıyla belgelemiştir. Şair Ömer Efendi'nin "Karagöz'ün Şair Muhaveresi" adlı plağında da Hacivat daha birçok oyunda olduğu gibi, "On kere demedim mi sana, sevme dokuz yâr" mısraıyla başlayan eviç şarkıyı söyleyerek Karagöz" ün yanına gelir. "Karagöz'ün Acem'le Muhaveresi" adlı plakta Acemin okuduğu şarkı güftenin anlaşılmaması yüzünden uydurma bir Acem havası olduğu izlenimini uyandırır. Gene Ömer Efendi'nin "Karagöz'ün Karısıyla Muhaveresi"nde, Karagöz' ün karısı, uyumak bilmeyen oğluna tef eşliğinde ninni söyler. Kâtip Salih'in Orfe-on Record şirketi için doldurduğu "Karagöz'ün Halayıfc'a Ninni Söyletmesi" de benzer bir ritimdedir. Şair Ömer Efendi'nin musiki yeteneğini gösterdiği plaklardan biri.de "Karagöz'ün isim Muhaveresi"dir. Bu plakta Hacivat o günlerin sevilen okuyucusu Hafız Sami üslubuyla şarkı söyler.

Karagöz oyunlarında, bu oyunlar için özel olarak bestelenmiş şarkıların yam-sıra klasik Türk musikisinin seçkin örnekleri, örneğin Abdülkadir Merâgî'ye mal edilen bazı eserlerle, Ebubekir ve Nikoğos ağaların beste ve şarkıları da okunmuştur. Hazım Körmükçü'nün Edison Bell etiketiyle, büyük olasılıkla özel bir baskıyla yayımlanan "Karagöz'ün Karısını Tahkikatı" adı plakta da Tab'î Mustafa Efendi'nin "Gül yüzlülerin şevkine gel nûş edelim" diye başlayan bayatı yürük semaisi Hacivat'a her nedense "Gül yüzlülerin aşkını nûş edelim" diye okutulur. Hazım Körmükçü'nün gerek seçtiği tipler, gerekse işlediği konular, onun Şair Ömer' den geniş ölçüde etkilendiği izlenimini uyandırır. Ömer Efendi'nin "Tünel Satıcıları" konusu Körmükçü'de "Uzun Çarşı Esnafı"; "Acem'le Muhavere"de "Karagöz'ün Paris Seyahati" olur. Körmükçü de en az Ömer Efendi kadar musikide yetenekli olduğunu, hemen her plağında musikiye yer vererek gösterir. Meddah Hasan Tanınmış ise "Hıdrellez Âlemi" adlı plağında musikiyi hikâyenin ayrılmaz bir parçası olarak kullanır. Bu plakta Kâğıthane'deki eğlence Zurnacı Sabahattin'in taksimi ile başlar, sonundaki oyun havası Kanlıcalı Nasibin Mehmet Yürü'nün de yer aldığı saz takımınca çalınır. Meddah Hasan plakta bu sanatçıları yeri geldikçe övünçle dinleyicilerine tanıtır.

CEMAL ÜNLÜ

dört bir yanına ait bu türküler, hayal perdesinden istanbul kültürüne girer ve klasik Türk musikisiyle beraber istanbul zevkinin ve duyarlığının yapıtaşlarından birini oluştururlar.

Bibi. E. R. Üngör, Karagöz Musikisi, Ankara, 1989; R. Oğuz, Karagöz'de Halk Türküleri ve Halk Hikâyeleri, Kayseri, 1946.

MEHMET GÜNTEKİN




Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   692   693   694   695   696   697   698   699   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin