HERAKLEİOS SURU
bak. SURLAR
HEYBEIJADA
İstanbul veya Prens Adaları'nın, Büyükada'dan sonra yüzölçümü açısından ikincisi.
Tarihte çeşitli isimleri olmuştur. En yaygın olanları Demonisos ve Halki'dir. De-monisos'un Bizans döneminde Camlima-nı'nda bakır madeni işleten ilk kişinin adı olduğu ileri sürülür. Halki ise Yunanca bakır sözcüğünden türemiştir. Bu bakır madem 19. yy'da bir ara işletilmiş ancak e-konomik olmadığı için kapatılmıştır. Çam-limanı'nda bu madene ait izler hâlâ görülmektedir. Adaya Türkçe "Heybeliada" denmesinin nedeni, uzaktan bakıldığında, adanın yere bırakılmış bir heybeye benzemesidir.
Adanın eni 2,7 km, boyu 1,2 km'dir. Maltepe'ye 2,5, istanbul'a 10 mil uzaklıktadır. Doğusundaki Büyükada'ya(-»), batısındaki Burgazadası(->) ve Kaşıkadası' na(~») çok yakın olması nedeniyle bütün Prens Adaları'nın ortasında, merkezi bir yere ve öneme sahip bulunmaktadır.
Heybeliada dört tepeden oluşur. Adanın en yüksek tepesi, üzerinde bir değirmen yıkıntısı olan Değirmen Tepesi'dir. Yüksekliği 136 m'dir. Değirmen Tepesi' nin doğuya doğru bir uzantısı olan tepe Taş Ocağı Tepesi'dir. Haritadaki ismi Köy Tepesi'dir. Yüksekliği 128 m'dir. Makar-ios Tepesi ise Değirmen Tepesi'nin batı-
Heybeliada'mn Büyükada'dan panoramik görünümü. Erkin Emiroğlu, 1985
sında, Burgaz'a bakan yönde, daha alçak bir tepedir. Üzerinde Makarios Manastırı vardır. Yüksekliği 98 m'dir. Papaz Dağı, yeni ismi ile Ümit Tepesi, adanın kuzeyinde, üzerinde papaz okulu bulunan tepedir (bak. Heybeliada Ruhban Mektebi). Yüksekliği 85 m'dir.
Adanın dört limanı vardır. Birincisi Bü-yükada'ya bakan yöndeki Bahriye Limanı; ikincisi rıhtımın batı yönündeki mendirek; üçüncüsü plajın olduğu yer, Değirmen Burnu Koyu; dördüncü ve en büyüğü de Çam Limanı'dır. Adanın bu en güzel limanına eskiden Port Saint Maria denilirdi.
Bahriye okulunu geçip güneydoğuya yönelince, Ayia Eufemiya Ayazması'na gelinir. Onun yanında kil mağarası vardır. Aya Yorgi (Ayios Yeoryios) Manastırı'mn altında yüksek kayalar ve koylar vardır. Biraz daha doğuya gidilince, "Kadınlar Şafağı", "Şafak", Şafak'tan sonra Çamlimam ve Terki Dünya (Tarik-i Dünya) Burnu gelir. Bu burnun dibinde su içinde yüksek bir kaya vardır. Biraz daha batıya gidince Makarios Tepesi'nin tam altındaki koya gelinir. Kimileri buraya Domuz iskelesi der. Sonra Çöplük gelir. Çöplük'ten devam edince Köprü veya Alman Koyu'na u-laşılır. Bu koy Burgaz'm tam karşısına düşer. Poyraz havalarda rüzgâr almayan sakin bir koydur. Sonra adanın en güzel tabii plajı olan Kablo gelir. Sahili geniştir. Suyun içi kumdur, sığdır. Yazın sandallar dolar. Buraya Kablo denilmesinin nedeni, Burgaz'a elektrik ileten kablonun buradan geçmesidir. Kablo'dan sonra, bugün bahriyeye ait kıyısı kumluk bir yere varılır: Çınar. Sahilde büyük bir çınar ağacı vardır. Burası Bizans döneminde tersane idi. Çınar'dan sonra Asaf ve Asaf tan sonra Plaj gelir. Değirmen Burnu'nda Heybeliada Su Sporları Kulübü'nün tesisleri ve olimpik yüzme havuzu bulunmaktadır. Değirmen Burnu'ndan sonra Papaz Dağı'nın denize bakan eteklerine varılır. Burası Orman Ba-kanlığı'nın halka açık olan dinlenme tesisleridir. Kuzeye bakan kıyılarda yosunlu, taşlı küçük koylar vardır. Mendireğe yakın eski çöplüğü ve Panorama Oteli'ni geçince, ada çepeçevre dolaşılmış ve yeniden rıhtıma varılmış olunur.
Eskiden adanın her yerinden denize girilir, her yerden balık tutulurdu. En revaçta olan yer, bugünkü plajın bulunduğu koydu.
duğu yerden plaja kadar uzanan yöreye eskiden Ambela Üzüm Bağlan denilirdi. Burada gazinolar, lokantalar vardı.
Kuyu Mahallesi'nin ve Ambela'mn kadınları eskiden hafifmeşreplikleri ile ünlüydü. Söylentiye göre Anadolu yakasından Heybeliada'ya sürülen bir Çingene kabilesinin Rumlarla karışması sonucu, sıcakkanlı ve güzel bir nesil ortaya çıkmıştır.
iskeleden çıkıp sola kıvrılarak Aya Yorgi Manastırı'na doğru uzanan yolun iki yanı eskiden servi ağaçları ile süslü idi. Bu nedenle bugün Gemici Kaynağı Sokağı a-dını taşıyan bu yolun eski ismi "Servili YoP'du. Yolun denize bakan yönünde, bugünkü beton lojmanların yerinde bahçeli ahşap Beylik Evleri vardı. Bu evlerde bahriye okulu personeli, deniz subayları otururdu ve bu yöreye Beylik Mahallesi denilirdi.
Bir ucu Beylik Mahallesi, öbür ucu Halki Palas Oteli olmak üzere eski adı Pınarcıklar Sokağı (bugün Lozan Zaferi Caddesi) ve Piyasa Caddesi (bugünkü Refah Şehitleri Caddesi) olan anacaddenin üzerinde güzel köşkler sıralanmıştır. En başta bugün Tanman ailesine ait olan köşk ve yanında sıra ile ahşap kösler uzanıp gitmek-
Dostları ilə paylaş: |