İNCİCİYAN, ĞUGAS
(1758, İstanbul - 2 Temmuz 1833, Venedik) Ermeni Mıkhitharist tarikatına mensup tarihçi ve coğrafyacı.
Asıl adı Ğugios'tur. Edirneli İncici Hacı Mikayel'in torunu ve İncici Boğos Mika-yelyan'ın oğludur. Annesi Diruhi, aynı ta-
rikattan tarihçi Mikayel Çamçiyan'ın (1738-1823) kız kardeşidir.
1770'te, babası tarafından Venedik'teki Mıkhitharist Manastırı'na gönderildi. Orada, sonradan tarikatın başkanlığında bulunan Başepiskopos Istepannos Akontz-Küver'in (1740-1824) talebesi oldu. Nisan 1774'te ruhani hayata intisap etti. 1779'da rahip takdis edildi. 1786'ya kadar, hakkında başka önemli bir kayda rastlanmamaktadır. Aynı senenin sonlarına doğru, vatan hasretini gidermek üzere ve vaizlik görevi ile istanbul'a gelip, 4 yıl kadar kaldı. Ağustos 1790'da Venedik'e döndü. 14 Mart 1805'te, gerek tedavi, gerekse Coğrafya'sı-nın bazı kısımlarını gözden geçirmek niyetiyle tekrar istanbul'a geldi. 1810'da, yeni Ermenice olarak neşredilen kitapları Ermeniler arasında yaymak gayesini güden Arşarunyatz adlı cemiyetin kuruluşunda önemli rol oynadı. 1815'te çıkan bir yangında bütün kitaplığı kül oldu. Osmanlı Devleti Coğrafyası'nın ikinci ve üçüncü ciltleri de bu yangında yandı.
1819'da Düzyan ailesinin(->) başına gelen felaket esnasında, onlarla dost olduğu için korkusundan Odessa'ya sığındı. Hadise yatıştıktan sonra, Eylül 1820'de İstanbul'a döndü. Düzyan ailesinin hamisi olduğu Arşarunyatz cemiyeti de bu sıralarda feshedilmişti. Bu sebeple, cemiyet tarafından finanse edilen, Yeğanak Püzant-yan adlı yıllığın yayımı da sona erdi.
1828 başlarında, İstanbul'daki Katolik Ermeniler Ankara'ya sürgün edildiklerinden, İnciciyan İstanbul'da kalmayı sakıncalı gördü ve bu sebeple aynı yılın mayıs ayında Venedik'e döndü. Âz sonra, bir yıl önce ölen, Rahip Kapriel Avedikyan'ın (1751-1827) yerine tarikat başkan vekili seçildi ve bu görevde iken vefat etti.
înciciyan, eserlerinin geniş halk kütleleri tarafından okunabilmesi için, yeni Er-meniceyi tercih etmişse de, tarikat başkanı Akontz-Küver'in muhalefeti yüzünden, onun başkanlık döneminde (1800-1824), önemli çalışmalarını eski Ermenice ile neşretmek mecburiyetinde kalmıştır. 1791' de, Venedik'te basılan, Desutyun Hama-rod Hin Yev Nor Aşkharhakrutyan (Eski ve Yeni Coğrafyaya Dair Muhtasar Mülahazat) adlı ilk kitabı yeni Ermenice ile intişar etmiştir. Diğer önemli eserleri ise şunlardır: AmaranotzPüzantyan (Bizans Yazlığı) veya Boğaziçi (Venedik, 1794).
Kitabın başında 7 sayfalık bir önsöz mevcuttur. Müteakiben, 7-78. sayfalarda, Boğaziçi hakkında genel bilgiler verilmektedir. 79-92. sayfalarda, her bir Osmanlı padişahının sadrazamlarının adlan ile birlikte, hicri ve miladi tarihlerle, tahta çıkış yılları kaydedilmiştir. 93-105. sayfalarda, yine bir önsöz vardır. 106-179- sayfalarda, Rumeli kıyısında bulunan köyler hakkında, numaralandırılmış dörtlükler halinde, to-pografik ve tarihi bilgiler verilmektedir. 180-232. sayfalarda da, Anadolu sahilindeki köyler tasvir edilmektedir. 233-253. sayfalar ise, hasislik, nefsperesdik, dünya ve şöhret sevgisi hakkında, yine manzum nasihatler ihtiva etmektedir.
Kitabın başında, Venedik Mıkhitharist
173
incili
Çavuş'un
mezar
taşı
kitabesi.
Erkin
Emiroğlu
İNCİLİ ÇAVUŞ
(?, ? -1632/1633, istanbul) Saray ve çevresine ait fıkralarıyla tanınan tarihi tip.
incili Çavuş hakkında bilinenler son derece azdır. Anadolu'nun değişik bölgelerinde, adının önündeki "İncili" sıfatından hareketle pek çok İncili Çavuş'un varlığı kabul edilmektedir. Tarihi belgelerdeki bilgiler de sayının birden fazla olmasına yol açmaktadır.
Doğum yeri ve tarihiyle ölüm yeri ve tarihi konusunda çeşitli görüş ve tahminlerin ileri sürüldüğü İncili Çavuş için, belgelerden hareketle bir hayat hikâyesi çıkarmak mümkündür. Asıl adı Mustafa o-lan İncili Çavuş, bir rivayete göre adını 1317'de Diyarbakır'a eyalet valisi olarak a-tanan Moğol asıllı Irincin Noyan'dan alan, daha sonra adı sırasıyla Irincin ve İncili Çavuş olan bugünkü Yiğitçavuş Köyü'nde doğmuştur. İ. H. Konyalı'ya göre Sivaslıydı; Yağlıkçızade Ahmed Rıfat'a göre de Arapça ve Farsçayı iyi bilmekteydi.
Fıkralarından edinilen bilgiye dayanarak 20 yaşına gelmeden İstanbul'un yolunu tuttuğu söylenebilir. Şevket Beysanoğ-lu'na göre onu, 1571-1575 arasında Diyarbakır valisi olarak görev yapan Özdemi-roğlu Osman Paşa okutmuş, Çavuş, 6 yıl sonra da İstanbul'a gitmiştir.
Kavuğuna (serpuşuna) padişah tarafından takılan inci vesilesiyle "İncili" olarak anılması da, yaygın olan inanışlardan biridir. Diğer "İncili Çavuş'lar için de, bir bölümünün adı "İncili" olan doğum yerleri uygun görülmektedir. Ölüm tarihi konusunda da farklı bilgiler verilmektedir. Onu, I. Süleyman'ın (Kanuni) (hd 1520-1566) musahibi ve nedimi olarak gösteren, ö-lüm tarihini 918/1512 olarak veren, Divan-yolu'ndaki, Firuz Ağa Camii'nde gömülü bulunduğunu bildiren kaynak, daha sonraları da ilgi görmüş, hattâ bu görüş bazı değişikliklere uğrayarak IV. Murad dönemine (1623-1640) kadar taşınmıştır. Firuz Ağa'nın ölüm tarihi ile I. Süleyman'ın tahta çıkış tarihleri arasındaki 8 yıllık fark, bazı araşürmacılarca dikkate alınmamıştır. Gerçek ölüm tarihi ise, Edirnekapı Mezar-lığı'ndaki mezar taşında yer alan 10427
172
İNCİLİ ÇAVUŞ
rahiplerinden, Eğya Endazyan (1755-1789) tarafından hakkedilen ve 1791'de Venedik' te basılan, 23x40,5 cm boyutunda Ermenice mufassal bir Boğaziçi haritası bulunmaktadır. Muhteviyatında, sahil köyleri, şehrin kapılan, camileri, kiliseleri, ayazmalar, biniş yerleri ve dalyanlar kaydedilmiştir.
Boğaziçi hakkında çok kıymetli bilgiler ihtiva eden bu eserin ilk kısmı (s. 1-78), 1813'te, Antoine-Jean Saint-Martin (1791-1832) tarafından, Description duBosphore par le Docteur Ingigian adıyla Fransızca-ya çevrilmiştir. Yine Venedik Mıkhitharist rahiplerinden Kerovpe Aznavuryan (1791-1843), Villegiature de'Bizantinisul Bosforo Tracio adı altında, eserin tamamını Italyancaya çevirmiştir (San Lazzaro, 1831). Üçüncü eseri, Darekrutyun (Vakayiname) adı altında, 1800-1802 arasında neşredilmiş küçük bir yıllıktır. Dördüncü eseri, 1803-1820 arasında neşredilen Yeğanak Püzantyan (Bizans Mevsimi) adlı yıllıktır. Bunlardan bazıları birkaç önemli yazı ihtiva etmektedir. 1817 yıllığında bulunan, "On Sekizinci Yüzyılın Muhtasar istanbul Tarihi Kronolojisi" (s. 83-90), tarafımızdan Türkçeye çevrilerek, Tarih ve Edebiyat Mecmuası'nın Haziran 1979 sayısında yayımlanmıştır (s. 44-49). 1820 yıllığında bulunan, Galata Kulesi hakkındaki yazı da (s. 19.0-194) tarafımızdan Türkçeye çevrilerek, Tarih ve Toplum dergisinin Mart 1987 sayısında sunulmuştur (s. 142-144).
Beşinci eseri olan, Aşkharhakrutyun Çoritz Masantz Aşkharhi (Dünyanın Dört Kısmının Coğrafyası) adlı çalışmanın Avrupa'ya ayrılan ikinci bölümünün beşinci cildi (1804), tamamen istanbul'u kapsamaktadır, ilk 97 sayfası, Osmanlı Devleti' nin teşkilatı hakkında genel bilgiler verir ki, Hovannes Boğosyan (1889-1972) tarafından yapılan Türkçe tercümesi, Hayat Tarih Mecmuasında, neşredilmiştir (1965, sayı 1-10). İstanbul'a ait ikinci kısmı ise, 1956'da Hrand Der-Andreasyan'ın çevirisi ve notlan ile birlikte, 18. Asırda istanbul adıyla yayımlanmıştır.
Altıncı eseri, Coğrafya'nm Avrupa kısmının altıncı cildidir (1804). Osmanlı Dev-leti'nin coğrafyasına aynlmış olup, Bulgaristan'ın merkezi Sofya'dan başlayarak, Marmara Denizi'ndeki adalarda sona ermektedir. Yedinci eseri, Coğrafya'nm Asya'ya tahsis edilen bölümünün birinci cildi olup, Doğu ve Güney Anadolu'dan bahsetmektedir (1806).
Sekizinci eseri, Isdorakrutyun Hin Ha-yasdanyaytz (Eski Ermenistan'ın Tasviri) adını taşımaktadır (2 c., 1822). Dokuzuncu eseri 8 ciltlik Tarabadum'dm (Asrın Tarihi) (1824-1828). Bu eser 18. yy'ın i-kinci yansını kapsamaktadır. Umumiyetle Osmanlı ve Avrupa devletlerinin yaptıkları harplerden bahsedilmektedir, istanbul'da vuku bulan olaylar hakkında da bilgi mevcuttur.
Onuncu eseri, Hmakhosutyun Aşk-harhakrakan Hayasdanyaytz Aşkharh i (Ermenistan'ın Coğrafi Arkeolojisi) (3 c., 1835) adını taşır.
KEVORK PAMUKCİYAN
1632-33'tür. Bu tarih onunla ilgili tarihi bilgilerle ve fıkralarında adları geçen sultanların dönemleriyle de uygunluk göstermektedir.
Naima Tarihinde, 1038/l628'de İran'a elçi olarak gönderilen İbrahim Çelebi'nin yanında yer alan selam çavuşu Mustafa Ça-vuş'tan bahseden bir kayıt vardır. Bu bilgiye fıkralardaki olayları ekleyen Yağlıkçızade Ahmed Rıfat Efendi bu selam çavuşunu "İncili Mustafa Çavuş" olarak kabul eder. Ancak bu onun elçilik heyetine ilk katılışı değildir. Şemseddin Sami'den alıntı yapan A. Gölpmarlı'nın, 1020/l6ll'de İran'a elçi gönderme olayına katılanın İncili Çavuş olduğunu söylemesi, onun daha L Ahmed döneminde (1603-1617) elçilik heyetinde yer aldığını gösteraıektedir. Gölpmarlı'nın, Kayseri'de ele geçen bir belgedeki, Hz Muhammed'in adının İncil'de geçtiği şeklindeki kaydı dikkate alması ise sadece halk etimolojisiyle açıklanabilir.
Genç yaşta intisap ettiği saray çevresinde elde ettiği yerini, nükteleriyle, hazır-cevaplığıyla uzun yıllar koruyabilmiş olması, onun akıllı, zeki, nüktedan birisi olduğunu göstermektedir. İki elçilik heyetine katılmasının dışında İstanbul'dan ayrıldığını göstenen kayıt yoktur. Aile hayatı ve yakınlarıyla ilgili bilgi de bulunmamaktadır.
Özdemir Nutku'nun IV. Murad döneminde yaşamış meddahlar arasında İncili Çavuş adını da sayması, 19l4'te ölen Kastamonulu Aşık Fevzî tarafından yeniden yazılmış bir şekli de olan yemeklerle ilgili bir destanın bazı yazma, mecmualarda İncili Çavuş adına kayıtlı olması da, o-nun şöhretinin nasıl yayıldığım göstermektedir. Bir bölümü başka bir İncili Çavuş bile olsa daha eski olan fıkra tipimizin adına sığınılması bile onun sevilmesiyle a-çıklanabilir.
Hüsnü Dikeçligil'in Kayseri'nin Tomar-za İlçesi'ne bağlı "Tıravşanlı İncili"den, Numan Kartal'ın Kandıra'nın Bakır (Karasu) Köyü'nde yaşayan "İncili Çavuş"tan, M. Adil Özder'in Artvin'in Ardanuç İlçesi' ne bağlı Anç (İncili) Köyü'nde yaşayan Ahmet oğlu Nebi'den (Ançlı İncili) söz etmeleri, halk anlatmalarının yayılma kurallarına uygundur. Bunlardan bazılarının köylerinden kaçıp İstanbul'a gitmeleriyle ilgili hikâyelerin de benzer olması, bu kuralların sonucudur. Hepsinden daha eski olan ve 1560(?) ile 1632/1633 arasında yaşadığını kabul edebileceğimiz, sultanların musahip ve nedimi olan Mustafa Ça-vuş'u, "İncili Çavuş'larm gerçek tipi ve öncüsü olarak görmek gerekir. Bibi. Ali Emirî, Diyarbakırlı Bazı Zevatın Ter-cüme-i Halleri, Millet Kütüphanesi, Tarih kısmı 750 (yazma); A. Bulduk, Diyarbekir'in Acemlerden Fethini Müteakib Gelen Valilerin Tercüme-i Halleri, Diyarbakır II Halk Kütüphanesi (yazma); C. Asena, Diyarbakır Tarihi ve Mefahiri (yazma); Ahmed Rıfat, Lûgat-ı Ta-rihiyye ve Coğrafiyye, I, İst., 1299; J. F. Ham-mer. Devlet-i Osmaniyye Tarihi, c. 8, İst., 1338, s. 157, not 3; Süleyman Tevfik (Özzorluoğ-lu), İncili Çavuş, İst., 1923; ay, İncili Çavuşun Güzel Resimli Latifeleri, 2 c., ist., 1939; N. Sonerk, İncili Çavuş'un En Güzel Fıkra ve
Hikâyeleri, ist, 1943; I. H. Konyalı incili Ça-££w F'kralan"> Tarih Hazımsıl, S. 2 (Ara-S?i950> H. Dikeçligil, "incili Çavuş un Dı-vanTıravşm", Yeni Erciyes, II, S. 16 (Ocak iQS7> M Kocaosmanoğlu, Hayatı, Nükte ve Ftlralan ile incili Çavuş, İsparta, 1909, R Kar-f l «Bakır Kovu ve Adı Hakkında", TFA, XI, s 225 (Nisan 1968), 4713-4714; A. Gölpmar-h "incili Çavuş", TA, 20, 1971, 125; Ali Rıza, Kir Zamanlar; Nutku, Meddahlık; M. A. Oz-der "Türk Halkbiliminde incili Çavuş", Türk Halkbilim Araştırmaları Yıllığı 1977, Ankara 1979 s- 179-188; "incili Çavuş", TDEA, IV, 391- Ş Beysanoğlu, "İncili Çavuş'un Kimliği", n Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri/'II. cüt-Halk Edebiyatı, Ankara, 1982, s. 53-60- M. S. Koz, En Güzel Bekri Mustafa ve İncili Çavuş Fıkraları, ist., 1983; E. Tokmakçı-oglu, Bütün Fıkralarıyla İncili Çavuş, ist.,
1983' SAİM SAKAOĞLU
İNCİLİ KÖŞK
bak. SİNAN PAŞA KÖŞKÜ
İNGİLİZ ECZAHANESİ
istanbul'da açılan ilk eczanelerdendir. 1859'da İtalyan uyruklu eczacı Noel Can-zuch tarafından Beyoğlu'nda Grand Rue de Pera'da (bugün İstiklal Caddesi) no. 178' de kurulmuştur. Sonradan kardeşleri Fran-çois Canzuch (ö. 1897) ve Joseph Canzuch (ö. 1911) eczaneye ortak olmuşlardır.
F. Canzuch döneminde eczanenin adı "ingiltere Eczahanesi" (Pharmacie d'Ang-leterre) olarak değiştirilmiş ise de sonradan tekrar "İngiliz Eczahanesi" (Pharmacie Britannique) ismine dönülmüştür. Kardeşlerinin ölümü üzerine J. Canzuch, 1900'lü yıllarda, yeğeni eczacı Vincent Giannet-ti'yi (Caneti Bey) eczane ve hazır ilaç yapım laboratuvarına ortak olarak almıştır. J. Canzuch 1911'de Atina'da çocuksuz olarak ölünce eczane ve laboratuvar tamamen V. Giannetti'ye kalmıştır.
V. Giannetti 1913'te "İngiliz Eczahane-si"ni, eski eczanenin yanında bir binanın iki katına (zemin ve 1. kat) taşımış, yeni bölümler açmış ve eczaneyi çağdaş bir duruma getirmiştir. Ayrıca bir analiz labora-tuvarı kurmuş ve yönetimini de kardeşi kimyager Sylvio Giannetti'ye vermiştir.
V. Giannetti döneminde (1911-1929) ilaç yapım laboratuvarı da büyük bir gelişme göstermiş ve yapılan hazır ilaç cinsi 15'e kadar ulaşmıştır. Bu preparatların bazıları bugün bile tedavide kullanılmaktadır.
L Dünya Savaşı sırasında, halkın İngilizlere karşı olumsuz tutumundan korunmak amacıyla, eczanenin adı "Kanzuk Eczahanesi" ve laboratuvarın adı da "Ciane-ti Laboratuvarı" olarak değiştirilmiştir.
V. Giannetti'nin 20 Nisan 1929'da ölmesi üzerine eczane ve laboratuvarın mülkiyeti kardeşi S. Giannetti'ye geçmiştir. Eylül 1931'de eczacı Muhiddin Hüsnü (1901-1969) eczaneyi devren satın almış, ismini İngiliz Kanzuk Eczanesi (Pharmacie Bri-tannique Canzuch) olarak değiştirmiştir. Muhiddin Hüsnü daha sonra "Kansuk" soyadını almıştır. Eczane 19ö5'te kapanmıştır. Son yeri aynı caddede Çiçek Pasajı karşısında no. 241'deydi.
TURHAN BAYTOP
İNGİLİZ HASTANESİ
Beyoğlu'nda Bereketzade Medresesi Sokağı no. 2'de bulunan hastane. Asıl adı Bri-tish Seaman's HospitaPdır (ingiliz Bahriye Hastanesi).
1855'te Kırım Savaşı sırasında ingiliz hükümeti tarafından denizcEer için kurulmuştur. Bina ve arazi uzun yıllar İngiliz hükümetinin mülkiyetinde kalmıştır. Yönetimi için gereken mali kaynak İstanbul'a gelen İngiliz gemilerinden sağlanmaktaydı. Limana giren her gemiden ton başına belirlenmiş sabit bir ücret ingiliz Kon-solosluğu'na verilmek mecburiyetindey-di. Hastane deniz seviyesinden hayli yüksekte, hastaların temiz hava alarak dinlenebilecekleri bir yerde kurulmuştur.
Kare plan üzerine inşa edilen binanın cephesi kuzeye bakmaktadır. Tamamen taştan yapılmıştır. Bir zemin kat ve iki normal kattan meydana gelmiştir. 6 büyük ve
2 küçük hasta koğuşu vardır. Koğuşların
yükseklikleri farklıdır. Giriş ve birinci kat
taki koğuşlar ikinci kat koğuşlarından da
ha yüksektir.
Hastanede bulaşıcı hastalıklar için öteki birimlerden tamamıyla ayrılmış tek bir koğuş vardı. Ayrıca hastaların boş vakitlerini değerlendirebilmeleri için çeşitli dillerden muhtelif eserlerin yer aldığı küçük bir okuma odası da yer almaktaydı. Bir yürüyüş parkuru ve teras, hastaların kışın da temiz hava almaları içindi. Büyük koğuşlar en çok 8-9 yatak, küçük koğuşlar ise 2-3 yatak alabilmekteydi. Havalandırma, pencereler ve duvarlardaki özel havalandırma araçlarından yararlanarak yapılmaktaydı. Ahşap kapılarla koğuşlar arasında irtibat sağlanmaktaydı. Hastaneye yatmak isteyenler İngiliz Konsolosluğumdan yazılı emir getirmek zorundaydılar. Hastanede sadece ingiliz bandırası taşıyan gemilerdeki subay ve denizcilerin tedavi görme hakkı vardı, ingiliz hükümeti ile isveç hükümeti arasında yapılan anlaşma gereği, Isveç-Norveç bahriye personeli de aynı haklarla hastaneye kabul edilmekteydi. Acil vakalarda para karşılığında hasta kabulü mümkündü.
50 yataklı hastane, 1874'te İngiliz hükümetince atanan hastane müdürü ve Baş-kehim Dr. John Patterson, ikinci tabip Dr. Stanislaw Zebrowski tarafından yönetilmekteydi. Yardımcı hizmetler ise, hastane idarecisi (vekilharç), sayman (sekreter),
3 hemşire veya hastabakıcı, 2 çamaşırcı
kadın, aşçı yamağı, eczanede görevli l la
borant ve l hizmetli olmak üzere toplam
11 görevli tarafından yerine getirilmek
teydi.
Ameliyatlar ve otopsiler düzenli olarak Dr. Patterson ve Dr. Zebrowski tarafından yapılmaktaydı. Hastanede bütün ameliyatlar için gereken her türlü iyi kaliteli a-let bulunmaktaydı. Eczanesi her türden ilaçla donatılmıştı ve ilaçlar da 6 ayda bir yenilenmekteydi. Hastane, suyunu iki büyük sarnıç ve bir su deposundan sağlamaktaydı. Su deposu şehir su şebekesi ile beslenmekte, bunun için belediyeye para ödenmekteydi, ingiliz kraliçesinin özel
İNGİLİZ KÜLTÜR HEYETİ
ingiliz Hastanesi'nin eski binası. Nurdan Sözgen / Onyx, 1994
ilgisini gören hastanenin yıllık harcaması için tamirat dışında 2.400 frank harcanmaktaydı. 1874'te hastane İstanbul'daki sivil hastanelerin en iyisiydi.
Hastane uzun yıllar bu iki katlı binasında hizmet verdikten sonra planlan İngiliz Mimar H. Percey Adams tarafından çizilen ve 1904'te tamamlanan aynı yerdeki yeni binasında faaliyetini sürdürmüştür. 1924' te İngilizler hastaneyi Kızılay'a devretmiş, 1937-1948 arasında Kuduz Hastanesi ve 1948-1983 arasında da Beyoğlu Belediye Hastanesi(~») bu binada hizmet vermiştir. Bina 1983'tenbu yana Beyoğlu Devlet Hastanesi olarak kullanılmaktadır.
NURAN YILDIRIM
İNGİLİZ KÜLTÜR HEYETİ
İngiliz Kültür Heyeti (İngilizce adı The British Council) kültür, eğitim ve teknik işbirliği yoluyla İngiltere'nin tanıtılması i-çin çalışmalar yapan bir kurumdur.
Türkiye'deki kuruluşu 1939'a dayanan kurumun istanbul ofisi 1940'ta açılmıştır. Halen bulunduğu yer istiklal Caddesi üzerinde, Çiçek Pasajı'mn karşısında o-lup, bir Fransız tüccarına ait, 19. yy'dan kalma, restore edilmiş bir binadır.
İngiliz Kültür Heyeti'nin 15.000'den fazla kitabın yanısıra, dil kasetleri, süreli yayınlar, compact dişe ve BBC Dünya Servisi televizyon yayınlarının da yer aldığı bir kütüphanesi; öğretmenlere okul, kolej ve üniversitelerinde kurs ve malzeme hizmetlerinin verildiği İngiliz Öğretmenler Merkezi, İngiltere'de eğitim hakkında her açıdan bilgi ve tavsiyelerin sunulduğu Eğitim Danışmanlığı Servisi, İngiliz Kültür Araştırmaları kurslan ve Stratchclyde Üni-versitesi'nin işbirliği ile yürütülen bir Uzaktan İşletme Masteri merkezi vardır.
Diğer etkinlikler arasında, her yıl 100 kadar genç Türk iş sahibi ve öğretim üye-
İNGİLİZ MEZARLIĞI
174
175
İNKILAP KİTABEYİ
sinin birçok alanda l seneye kadar ingiltere'de eğitim görmesini sağlayan Cheve-ning Burs Programı vardır, ingiliz Kültür Heyeti ayrıca Türkiye ve İngiltere arasında üniversite ve kurumlarda uzmanlar a-rası değişimi desteklemektedir. Uluslararası ingiliz Dili Sınav Sistemi (IELTS) sınavları ile diğer ingilizce sınavları da heyet tarafından merkezde yapılmaktadır.
ingiliz Kültür Heyeti istanbul'da, istanbul Kültür ve Sanat Vakfı gibi bellibaşlı birçok sanat kurumunun işbirliği ile çeşitli sanat etkinlikleri düzenlemektedir. Heyetin sanat programı ingiltere'deki tiyatro, bale, sinema, görsel sanatlar ve müzik a-lanlarının çeşitliliğim yansıtmaktadır.
istanbul ingiliz mezarlığı
Haydarpaşa'da, Haydarpaşa Askeri Hasta-nesi'nin deniz tarafında ve bahçesine bitişiktir, î. H. Konyalı mezarlığın 30 dönümlük bir arazi üzerine tarihi Kavak-Bağdat Kasrı'mn bahçesinde II. Mahmud'un yaptırdığı Haydarpaşa Kasrı'mn önünde kurulduğunu yazar.
ilk olarak 1853-1856 Kırım Savaşı sırasında yaralanarak istanbul'a getirilen ve Haydarpaşa'da kurulan hastanelerde ölen subay ve erler burada gömülmüştür. Bu dönemde ortaya çıkan kolera nedeniyle ölen 6.000 subay ve asker de mezarlığın Haydarpaşa Köprüsü tarafında toplu olarak gömülmüştür. Daha sonra L Dünya Sa-vaşı'nda ölen ve Mütareke yıllarında ingiliz ve ingiltere adına savaşan Müslüman askerler de buraya gömülmüştür. Ayrıca istanbul'da ölen sivil ingiliz, Macar, Polonyalı ve Amerikalılar için de mezarlıkta bir yer ayrılmıştır. 1910-1940 arasında ölen ve Hacı Osman Bayırı'ndaki diğer ingiliz mezarlığına gömülenlerin kemikleri de yol yapımı nedeniyle mezarlığın kaldırılması üzerine buraya nakledilmiştir.
Mezarlığın, biri Haydarpaşa Köprüsü' ne yakın, diğeri de Haydarpaşa Askeri Hastanesi'nin şimdiki kapısına yakın iki girişi vardır. Haydarpaşa Köprüsü tarafındaki giriş bugün kullanılmamaktadır. Liman tarafından içeri girildiğinde sağ tarafta mezarlık görevlilerinin evleri yer alır. Sol tarafta geniş bir alana yayılan mezarlık-
ta göze çarpan ilk eser Kraliçe Viktorya adına yapılmış dört köşeli granitten bir anıttır.
Anıtın her yüzünde melek tasvirleri yer alır. Deniz tarafındaki yüze, ingiltere Kraliçesi Elizabeth'in Türkiye'yi ziyaretinde, Florance Nightingale'in burada hemşirelik yapmasının 100. yılı nedeniyle (1856-1956) bir levha asılmıştır. Bu levhanın kenarlarında Kraliçe Viktorya tasvir edilmiştir. Bu abidenin üç tarafında ingilizce, bir tarafında da Arapça kitabe bulunmaktadır. Bunun biraz ilerisinde bir mezar binası yer alır. Burada 1908'de ölen ingiltere'nin istanbul elçisi Nikolaus Rodesicas Conot gömülüdür.
Bu mezar binasını geçtikten sonra geniş bir alanda asker-sivil mezar taşlarının bulunduğu alana gelinir. Burada Müslüman Hint askerlerinin mezarlarının yamsıra Macar bağımsızlık savaşının önde gelenlerinden ulusal kahraman Guyon Richard'ın (ö. 1856) mezarı da bulunmaktadır. 1956'da adına buraya bir kitabe konulmuştur, ingiliz Türkolog Sir Denison Ross (ö. 1940) ve eşi de bu mezarlıkta gömülüdür. Bibi. Konyalı, Üsküdar Tarihi, II, 510 vd.
ERGÜN EĞiN
İNGİLİZ MUHİPLERİ CEMİYETİ
Mütareke döneminde istanbul'da kurulmuş siyasi dernek. Tam adı Türkiye'de ingiliz Muhipleri Cemiyeti'dir (Association of the Friends of England in Turkey).
20 Mayıs 1919'da kuruldu. Cemiyetin idare adresi Beyoğlu, Mis Sokağı, Romanya Sefareti karşısı olarak gösterilmiştir, idare yeri 1920'de Cağaloğlu'ndaki Hasan Fehmi Paşa Konağı'na taşınmıştır. Kurucuları arasında eski dahiliye nazırı Mehmed Mem-duh Paşa, Şehremini Cemil Paşa (Topuzlu), gazeteci Abdullah Zühdi, Ahmed Zül-küfl Paşa, Mahkeme-i Temyiz Reisi Ali Rüşdi Efendi, 5. Kolordu Kumandanı Kiraz Hamdi Paşa, daimi reis sıfatıyla Kâmil Paşazade Şevket Bey ve ikinci reis olarak Şûra-yı Devlet eski azası Said Molla Bey bulunmaktaydı.
Cemiyetin amacı, yayımladığı 5 maddelik bildiriye göre ingiltere ile Osmanlı Devleti arasında öteden beri var olan bağları ve dostluğu güçlendirmekti. Ayrıca,
ingiliz
Mezarlığı'ndan genel bir görünüm. KadirAhtay/ Onyx 1994
Büyük Britanya egemenliği altında yaşayan milyonlarca Müslümanla halife arasındaki bağlar geliştirilecekti. Cemiyet Türkleri ingilizlere ve öteki uygar devletlere, ingilizleri de Türklere tanıtma görevini üstlenmişti, ingiltere'nin teşviki ve padişahın arzusu ile kurulduğu anlaşılan cemiyet o sıralarda yaygınlaşmakta olan Amerikan mandacılığı eğilimlerine karşı Osmanlı Devleti'nde ingilizler lehine bir hava yaratmak istiyordu.
Cemiyet kısa bir süre içinde istanbul'da aralarında Fatih, Beylerbeyi, Üsküdar, Kı-zıltoprak-Feneryolu, Paşabahçe, Büyük-dere, Ortaköy, Beşiktaş, Unkapanı, Eyüp, Şehremini, Kocamustafapaşa, Kadıköy, Tophane, Kumkapı ve Haydarpaşa da olmak üzere 20'den fazla şube açtı.
Cemiyet ilk kongresini Temmuz 1920' de yaptı ve yönetim kurulunun bazı üyelerini değiştirdi. 9 Eylül 1921'de gerçekleştirilen ikinci kongreye Hürriyet ve itilaf Fırkası'nın iç çatışmaları yansıdığından eski yönetim kurulu düşürülerek yeni bir kurul seçildi. Bu kongrenin sonuçlarını kabul etmeyen Said Molla grubu 6 Ekim 1921'de Pera Palas'ta bir kongre toplayarak eski kongreyi hileli saymış ve yeni bir i-dare heyeti seçmiştir.
Mandacılığı reddeden Anadolu'daki kurtuluş hareketi Sivas Kongresi'nden itibaren ingiliz Muhipleri Cemiyeti'ni yakından izlemiş ve etkinliğinin azaltılması için çaba harcamıştır.
ingiliz Muhipleri Cemiyeti Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın kazandığı başarılara paralel olarak etkinliğini yitirdi. Said Molla 1922'de Romanya'ya kaçtı. Cemiyet üyelerinden bazıları Ankara istiklal Mahkeme-si'nde yargılandı ve çeşitli cezalara mahkûm edildi.
Dostları ilə paylaş: |