6.3.Alternatif Pazarların Geliştirilmesi Yolunda Yapılması Gerekli Ön Çalışmalar
Dünya varolduğundan beri hemen her konuda çok önemli değişikliklere sahne olmuştur. Özellikle son yüzyıldaki hızlı teknolojik gelişmeler; ekonomik, politik, yasal, kültürel ve toplumsal hayatta çok önemli değişimleri beraberinde getirmiştir. Değişen şartlar bir çok kavram ve anlayışta olduğu gibi, pazarlama kav-ram ve anlayışında da önemli değişikliklere neden olmuştur.
1960 ve 1970'ler başta ABD olmak üzere bir çok gelişmiş ülkede yaygınlaşan anlayışa göre, artık; "yap-sat" devri bitmiştir. Tüketici, işletmelerin mallarını talep eden bir “piyon” olmaktan çıkarak, “kral” durumuna gelmiştir. “Ne üretirsem satarım; yeter ki satmasını bileyim" şeklindeki klasik pazarlama anlayışına sahip işletmelerin, bu pazarlarda ise aşağıdaki şekildeki pazarlama anlayışı geçerlidir.
Diğer taraftan, 1980’li yıllara gelindiğinde, değişen şartlar yeni bir anlayışı gündeme getirmiştir. “Toplumsal ya da sosyal pazarlama” diye adlandırılan bu yaklaşım, özellikle çevrenin korunmasına yönelik tedbirleri ifade etmektedir. Böylece, sadece bireysel olarak tüketicinin mutluluğunu değil, tüm toplumun mutluluğunu ve refahını benimseyen daha çağdaş bir pazarlama anlayışı ortaya çıkmıştır. Günümüzde bu anlayış, çevreyi koruma açısından, özellikle gelişmiş ülkelerde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
Fındık ve mamulleri ihracatında yeni pazarlar geliştirmek isteyen işletmelerin, bu faaliyetlerinde başarılı olabilmeleri için öncelikle, toplumsal çıkarları da dikkate alan bir pazarlama anlayışına sahip olmaları gerekir. Bunu zorunlu kılan temel nedenler şöyle sıralanabilir:
*Fındık ve mamulleri tüketilmesi zorunlu olmayan ve genellikle fiyatları yüksek ürünlerdir. Bu nedenle, çoğu zaman gelir düzeyi yüksek pazarlarda talep bulabilmektedirler. Bu pazarlarda ise, aşağıdaki şekilde pazarlama anlayışı geçerlidir:
*Gelişmiş ve gelişme yolundaki ülkelerde tüketiciler artan rekabet ve haberleşme imkanlarına bağlı olarak eskiye oranla çok daha bilinçlidirler.
*Gelişmiş ve gelişme yolunda ülkelerin çoğu, çevrenin ve tüketicinin korunması ile ilgili bir çok yasal düzenlemelere gitmiştir.
*Dış pazarlarda başarılı olmak isteyen işletmeler kendi amaçları ile toplumun ihtiyaçlarını uyumlaştırmalıdırlar. Bunun da yolu, pazarlama anlayışından geçer. Çünkü bu anlayışla işletme, artık kendi arzu et-tiği şekilde değil, hedef pazarın arzu ettiği şekilde üretmektedir. Dış pazarların ekonomik, sosyal, kültürel, yasal ve politik amaçlarına uygun mamuller üretmeyen ihracatçıların başarılı olması çok zordur.
*Fındık ve mamulleri bizzat tüketicilerin damak zevklerine hitap eden ürünlerdir. Bu nedenle işletmeler ayrıca faaliyetlerine, mutlaka tüketicilerin zevk ve tercihlerini belirlemekle başlamalıdırlar.
*Fındık ve fındık mamulleri ihracatçısı ülkelerle, bunların yerine ikame edilebilen ceviz, badem gibi ürünleri ihraç eden ülkelerin uluslararası pazarlarda oluşturdukları rekabet, başarılı olmak için çağdaş Pazar-lama anlayışını gerektirir.
6.4.Fındıkta Aflatoksin Oluşumunun Önlenmesi Ve Alınabilecek Tedbirler
Avrupa Birliği Gıda Sağlık Ajansı'nın 4-8 Eylül 2001 tarihleri arasında Türkiye'de yaptığı incelemeler ve ardından, 5 Şubat 2002 tarihinde konuya ilişkin almış olduğu kararla kararla, AB Gıda Sağlık Ajansı Türkiye kaynaklı ya da Türkiye'den gelen kuru incir ve daha az ölçüde fındığın çoğu durumda aşırı düzeyde aflatoksin B1 ve toplam aflatoksin ile kirlenmiş olduğunu açıkladı; denetlenen besinlerde aflatoksin değerinin olması gereken miktardan on kat daha fazla olduğu, depolama şartlarının AB standartlarında olmadığını, Türkiye'den ihraç edilen fındık, kuru incir ve antep fıstığı gibi gıdalarda sağlık sertifikası alınması gerektiğini belirtmiştir. Bu rapora dayalı olarak da bu malların AB gümrüklerinden geçmesinin engelleneceği açıklanmıştır. Bu gelişme üzerine, Almanya ve Fransa 1 Mart 2002 tarihinden itibaren Türk tarım mallarına getirilen önlemleri uygulamaya başlamıştır.
Bu olay öncelikle kırmızı biberle başlamış ardından kuru incir, fındık vb. gibi yiyeceklerdeki aflatoksin bulunduğu iddiası ile güncellik kazanmıştır.
6.5-) Alternatif Ürün Zorunluluğu Ve Bununla İlgili Çalışmalar
Ünye ilçesinin ekonomisi tarıma dayalı olup; tarım sektörü içerisinde başta bitkisel olmak üzere hayvancılık, arıcılık, balıkçılık önemli alt sektörlerdir. Bitkisel üretim içinde en önemli pay fındık ürününün olup,mısır,patates ve tahıllar gayri safi hasılaya katkı sağlayan ve ilçede üretilen diğer ürünlerden bazılarıdır. Ünye’de fındığın yıllardır alternatifsiz bir ürün olması nedeniyle ek gelir sağlamak ve üretim desenini zenginleştirmek için son yıllarda başlatılan çalışmalarla çiftçimizin kivi,ceviz,sebzecilik , arıcılık ve balıkçılık gibi faaliyet kollarında çalışmaları teşvik edilmektedir.
Tek ürüne bağımlılık sorunu var: Fındık yetiştiren tarım işletmeleri genellikle çok küçük araziye sahip olup, işletme arazilerinin tamamına yakınını fındık bahçeleri oluşturmaktadır. Bu işletmelerde fındık dışında pazara yönelik olarak yetiştirilen üretim faaliyetleri de sınırlıdır. Fındık işletmelerinde arazinin yetersiz ve ürün çeşitliliğinin sağlanamamış olması, yeterli geliri elde etmelerini olumsuz yönde etkilemekle birlikte yıllara göre elde ettikleri gelirlerde de önemli dalgalanmalar yaratabilmektedir.
Fındık tarımında işsizlik ve göç yüksek : Fındık yetiştiren çiftçiler yoğun nüfus baskısı altında olup, işsiz nüfus oranı da çok yüksektir. Fındık yetiştiren işletmelerin arazi varlığı ve fındık bahçesi büyüklüğü, fındık verim düzeyi, işletmelerdeki nüfusun yalnız fındık yetiştiriciliği ya da tarımdan geçinebilmelerine olanak tanımamaktadır. Tarımdan elde edilen gelirin işletmelerdeki nüfusun geçinmesine olanak tanımaması, fazla nüfusun bir kısmını yakın ya da diğer bölgelerdeki sektörlere kaymaya,göçe zorlanmaktadır.
Dikim alanları sınırlandırılıyor: 1980'li yılların başında üretimin iç tüketim ve ihracat hacmini önemli oranda aşarak büyük miktarlar-da stoklar yaratması, dikim alanlarının sınırlandırılmasını gündeme getirmiştir. 1983 yılında çıkarılan yasaya göre; rakımı 750 metreyi geçmeyen eğimi en az yüzde 12 olan araziler ile Ordu, Giresun, Trabzon illeri, Akçakoca (Bolu), Ereğli ve Alaplı (Zonguldak) ilçelerinde rakım ve eğim koşulu aranmaksızın fındık yetiştiriciliğine izin verilmiştir. Bu yöreler dışında bahçe kurulması ve yenilenmesi yasaklanmasına karşın, yeni dikimler yoğun biçimde sürmüştür. Günümüzde fındık dikim alanlarının ancak yüzde 60’ı asıl üretim bölgesi olan Doğu Karadeniz'de bulunmaktadır.
2844 sayılı fındık alanlarının sınırlandırılması kanunu uygulanamaması nedeniyle “Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi ile Fındık Yerine Alternatif Ürün Yetiştirmeyi Tercih Eden Üreticilerin Desteklenmesine Dair Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik” ile fındığın alternatifi ürünler tartışmaları başlamıştır.
Dostları ilə paylaş: |