Bedene ilişkin hastalıklar hakkında Allah Teâlâ: "Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya da güçlük yoktur."607 buyurmaktadır. Kur'an'ın büyüklüğünü anlayacak ve anlayanı da başka hiçbir kaynağa başvurma ihtiyacı hissettirmeyecek şekilde hac, oruç ve abdest ile ilgili âyetlerde bu hastalıklardan bahsedilmiştir. Bedenî hastalıkların tedavisinde üç esas bulunmaktadır: 1) Hıfzıssıhha (sağlığı koruma) 2) Perhiz/diyet ve 3) Zararlı maddelerin dışarı atılması. Allah Teâlâ, bu üç esası oruç âyetinde ifade etmiştir: "Sizden kim hasta ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar."608 Bu âyette Yüce Allah, bu durumda hasta olan kişiye hastalık mazeretiyle; yolcuya da sağlığının ve gücünün korunması sebebiyle Ramazan ayında oruç tutmamalarına izin vermiştir. Çünkü yolculukta daha fazla hareketli olunduğundan oruç hali rahat ve fazla harekete uygun değildir.
Gıdasızlık da insanın gücünü azaltır ve zayıf düşürür. Allah Teâlâ hac âyetinde: "İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur (da tıraş olmak zorunda kalır)sa fidye olarak ya oruç tutması, ya da sadaka vermesi veyahut kurban kesmesi gerekir."609 buyurmaktadır. İhramlı iken başında bit, kaşıntı gibi eziyet veren şeylerle hasta olan kişiye; saç diplerinde tıkanma nedeniyle, başta eziyet meydana getiren pis (ter) buharların dışarı atılması için başını tıraş etmesine izin verilmiştir.
İhramlı olan kişi bu durumda başını tıraş ettiğinde, saç diplerinde bulunan ter delikleri açılır ve tıkanmış olan deliklerden terler rahatça dışarı çıkar. Birikimi zarar veren her şeyin vücuttan dışarı atılması da buna kıyas edilir. Birikimi vücuda zarar veren ve dışarı atılması gereken maddeler on tanedir: 1) Kan, 2) Menî, 3) İdrâr, 4) Dışkı, 5) Yellenme, 6) Kusuntu, 7) Aksırma, 8) Uyku, 9) Açlık ve 10) Susuzluk. İşte bu on maddenin dışarı atılmayıp hapsedilmesi halinde, her biri kendi cinsinde bir tür hastalığa davetiye çıkarır. Yüce Allah, bu on maddenin en zorunun değil, en düşüğünün/en kolayının dışarı atılmasına dikkat çekmiştir. Bu da, başta tıkanmış olan deliklerden buharların (ter) dışarı atılmasıdır. Nitekim Kur'an, daha üst mertebede olana dikkat çekmektense daha alt mertebede olana dikkat çeker.
Perhize/diyete gelince, Yüce Allah abdest âyetinde: "Hasta olursanız veya yolculukta bulunursanız yahut biriniz abdest bozmaktan (def-i hâcetten) gelir yahut ta cinsel ilişkide bulunur da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin."610 buyurmaktadır. Bu âyette Allah Teâlâ, hasta olan kişiye, bedenine eziyet verecek şeylerden korunmak amacıyla su ile abdest alma yerine toprakla teyemmüm etmesine izin vermiştir. Bu, kişiye hem içerden hem de dışardan eziyet verici her şeyden kendisini koruması gerektiğine bir uyarıdır. Böylece Allah, tıbbın bu üç esasına ve temel ilkelerine kullarının dikkatini çekmiştir. Şimdi de Allah Resûlü'nün bu husustaki uygulamalarını açıklayacağız.
Kalbî hastalıkların tedavisi görevi, peygamberlere verilmiş olup, ancak onlar vasıtasıyla ve onların eliyle öğrenilebilir. Maddî hastalıkların tedavisi ise, iki çeşittir:
1) Allah'ın insanları ve hayvanları yaratmış olduğu fıtrattır. Bunda doktorun tedavisine ihtiyaç duyulmaz. Fıtrî olan bunlar, zıtlarıyla giderilmesi mümkün olan açlık, susuzluk, soğukluk /üşümek ve yorgunluk gibi şeylerdir.
2) Tedavisi, düşünce ve tefekküre ihtiyaç duyulan hastalıklar. Örneğin, bedenin itidal sınırından çıktığı benzer hastalıkları defetmek gibi. İşte bizim hakkında açıklama yapacağımız konu da budur.
Dostları ilə paylaş: |