6. Hayber Savaşı
Hz. Peygamber, Hudeybiye'den Medine'ye döndüğünde yirmi gece/gün kadar burada kaldı. Sonra savaşmak üzere Hayber'e gitmek için yola çıktı. Allah Teâlâ, peygamberi Hudeybiye'de iken Hayber'i ona vaat etmişti: "Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimet vaad etmiştir. Şimdilik bunu size hemen vermiştir."446
İbn Ömer'den rivâyet edildiğine göre Allah Resûlü, Hayberlilerle savaşarak onları kalelerine çekilmek zorunda bırakmış; ekin, hurmalık ve arazilerine el koymuştu. Bunun üzerine Hayberliler, silah hariç, hayvanlarının taşıyabileceği kadar yüklerini alıp Hayber'den çıkıp gitmek üzere O'nunla anlaşma yaptılar. Onları Hayber'den çıkarıp sürmek istediğinde: "Ey Muhammed! Bizleri bırak, bu topraklarda kalalım. Bu toprakları ıslah eder, bakımını yaparız. Bizler bunları sizden daha iyi biliriz." dediler. Ne Hz. Peygamber'in ve ashâbının arazinin bakımını yapacak işçileri vardı, ne de kendilerinin bu iş için boş vakitleri vardı. Neticede, bütün ekin ve meyvelerin yarısının kendilerine verilmesi şartıyla Hayber'i onlara tekrar verdi. Allah Resûlü, onları bu şekilde kabul etmeyi daha önce düşünmemişti. Abdullah b. Revâha yetişecek ekin ve meyveleri tahmin ederdi.
Hz. Peygamber, Hayber (ganimetlerinin) yarısını, beşte birlik kısmı ve ganimeti hak eden kimseler arasında paylaştırmış; diğer yarısını da müslümanların ihtiyaç gösterecek kamu hizmetleri için ayırmıştır.
Devlet başkanı, savaş yoluyla fethedilen (anveten) topraklar hususunda, bu toprakları bölüştürmek veya vakfetmek ya da bu toprakların bir kısmını bölüştürüp, bir kısmını vakfetme tercihleri arasında muhayyerdir. Hz. Peygamber, her üç türü de yapmıştır: Kurayza ve Nadîr topraklarını taksim etti; Mekke447 topraklarını taksim etmedi. Hayber'in ise yarısını taksim edip, diğer yarısını bıraktı. Buhârî, Müslim ve diğer hadis kaynaklarında, Resûlullah'ın, süvari olan kimseye biri kendisi, ikisi de atı için olmak üzere üç hisse; yaya olana ise bir hisse verdiği rivâyet edilmiştir.448
Bu gazvede Huyey b. Ahtab'ın kızı Safiye esir alındı, sonra müslüman oldu. Allah Elçisi onu kendisi için seçerek azat etti ve azat edilmesini mehir yerine saydı.
Bu savaş esnasında, bir yahudi kadını olan, Selâm b. Mişkem'in karısı ve Hars'ın kızı Zeyneb, zehirlemiş olduğu kızartılmış bir koyunu Allah Resûlü'ne hediye etti. Zeyneb, müslümanlara: "Muhammed koyun etinin en çok neresini sever?" diye sormuş, müslümanlar da: "But etini çok sever." diye cevap vermişlerdi. Bunun üzerine Zeyneb, buduna daha çok zehir kattı. Hem Allah Elçisi hem de ashabı koyun etini yediler. Ebû Hureyre'den rivâyet edildiğine göre, Hz. Peygamber, Bişr b. Berâ öldüğü zaman bu kadını öldür(t)müştür. Zira Bişr'in ölümü bu koyun etini yedikten hemen sonra olmuştur. Allah Resûlü'ne gelince, bundan sonra üç yıl yaşadığı ve vefatına sebep olan ağrısı için de şöyle demiştir: "Hayber savaşı esnasında koyundan yediğim lokmanın acısını zaman zaman hissederdim. İşte bu anlar o zehirden dolayı kalp damarımın benden ayrıldığı anlardır!!"449
Sonra Hz. Peygamber, Hayber'den Vâdi'l-Kurâ'ya gitti. Orada yahudi bir topluluk bulunuyordu. Allah Resûlü burasını savaşarak fethetti, arazi ve hurmalıkları işletmek üzere onların ellerinde bıraktı. Fedek arazisini de aynı şekilde yapmıştır.450
Allah Resûlü'nün Fedek ve Vâdi'l-Kurâ halklarıyla uzlaşma yaptığı haberi Teymâ Yahudilerine ulaşınca, Hz. Peygamber'le anlaşma yaparak mallarıyla birlikte orada ikamet etmişlerdir. Hz. Ömer hilafeti zamanında, Hayber ve Fedek Yahudilerini sürmüş, Teymâ ve Vâdi'l-Kurâ halkını sürmemiştir. Çünkü buralar, Şam topraklarına dahildi. Maksat, Hicaz bölgesinde olanları çıkartmaktır.
Dostları ilə paylaş: |