Silsile-i menzil Muzaffer Taşyürek



Yüklə 0,53 Mb.
səhifə1/14
tarix17.08.2018
ölçüsü0,53 Mb.
#71955
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14

silsile-i menzil

Muzaffer Taşyürek

Yazan : Muzeffer Taşyürek Kapak : Mehmet Akben İç Düzen : M. Vehbi Ümit Baskı : Sistem Matbaacılık Nisan 2005, İstanbul 4. Baskı

Bu eserin tüm yayın hakları

Semerkand Basım Yayın Dağıtım

San. 77c. Ltd. Şti'ne aittir.

GENEL DAĞITIM Pozitif

Eyüp Sultan Mah. Osmangazi Cd. Esma Sk. No: 4

Şamandıra - İSTANBUL Tel: 0 216 311 13 35 Faks: 0 216 311 83 03

İÇİNDEKİLER

Önsöz ..........................................................................7

Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v)

Şemâil-i Şerifi ..............................................................9

Hz. Ebû Bekir (r.a)......................................................15

Seyyid Abdülkadîr-i Geylânî (k.s.)..............................25

Hâce Muhammed Bahâeddîn Nakşibend (k.s.) ........29

Seyyid Emîr Külâl (k.s.)..............................................47

Muhammed Baba Semmâsî (k.s.)..............................59

Hâce Alî Râmitenî (k.s.) ............................................67

Şeyh Mahmüdi'l İnciriyyi'l-Fağnevî (k.s.)....................79

Ârif-i Rivegerî (k.s.)....................................................83

Abdülhâlik Gucdüvânî (k.s.) ......................................87

İmâm-ı Rabbanî (k.s.)................................................95

Şeyh Hâlid (k.s.) ......................................................115

Seyyid Abdullah (k.s.)..............................................141

Seyyid Tâhâ (k.s.)....................................................147

Seyyid Sıbgatullah Arvâsî (k.s.) ..............................157

Abdurrahmân Tâhî (k.s.)..........................................169

6 __________________________________HATME-İ HÂCEGÂN SULTANLARI

Şeyh Fethullah (k.s.)................................................179

Muhammed Ziyâuddîn (k.s.)....................................187

Ahmed Haznevî (k.s.)..............................................201

Seyyid Abdülhakîm el-Hüseynî (k.s.) ......................215

Seyyid Muhammed Râşid el-Hüseynî (k.s.) ............231

Hatme Duası............................................................253

ÖNSÖZ


Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.

Hamd, âlemlerin sahibi, Rabbi olan Allahu Teâlâ'ya, salât ve selâm en erdemli yolun ve gayenin dâvetçisi Efendimiz, Rehberimiz, Hz. Muhammed Mustafâ sallal-lahu aleyhi ve sellem'e olsun.

O'nun, hidâyet ve dinin kandilleri Ashâb-ı Kirâm'ın sapasağlam yollarına tabî olanlardan Allah razı olsun.

Ve Allah kalplere hükmetti. Gönül sultanları, Allah dostları gaflette bulunanlara yol gösterdi, kapıyı açtı. (Kaddesallahu Esrarehum el-Aliyye)

Allah dostları, şaşkınlara yol gösteren, onları günâh,

isyan, gaflet ve dalâlet bataklığından, hidâyet düzlüğüne, Cennet bahçelerine çıkarıveren, hayır ve ilim sahibidirler. Onlar faziletli amelleri ve ihlâsları, nefsin ıslâhı ve tezkiyesi ile mü'minleri hayra teşvîk ettiler onları kötülüklerden nehyederek kendilerine ışık ve rehber oldular.

Onlar, önde yürüyenlerdi. Onlar, islam caddesinde, Kur'ân-ı Hakîm rehberliğinde ve Sünnet-i Resûllah ışığında yo! gösterenlerdi.

HATME-İ HÂCEGÂN SULTANLARI

İşte bu kitap, onlardan bir kısmının; yüce Nakşibendî yolunun sâdâtlarından isimleri Hatme-i Hâcegânda geçenlerinin hayâtları, irşâdları ve sözlerinden örneklerle tertip edildi.

Bu kitapın tertiplenmesindeki maksâd, Hatme-i Hâ-cegân'a katılan mü'minlere Hatme-i Hâcegân'da isimleri geçen Sâdâd-ı Kiramı tanıtmak, onlarla daha çok muhabbetlerini sağlamaktır.

Şeyhü'l-İslâm Ebû İsmail Abdullah el-Ensârî, El-Hire-vî kuddise sirruhu şöyle demiştir:

"Her pirden bir söz ezberleyin. Eğer buna gücünüz yetmez ise, onların isimlerini öğreniniz ki, bununla onların feyiz ve şefaatinden nasîbdâr olursunuz."

İşte bu kitap ile bu konudaki bir boşluğu doldurduğumuza inanıyorum. Cenâb-ı Hakk'tan sâdâtların şefaatini ve himmetlerini diliyor, kusur ve eksikliğin nefsimizden; güzelliklerin Allah'ın rahmetinden olduğunu itiraf ediyoruz.

Muzaffer TAŞYÜREK Ağustos 1998 Erzurum

PEYGAMBERİMİZ

Hz. MUHAMMED'İN (s.a.v)

ŞEMÂİL-İ ŞERİFİ

İnsan; Resûlullah'ı görür görmez, benzeri olmayan, hayret verici güzelliğin, hudutsuz ve mutlak güvenliği telkîn eden bir zâtın önünde kendini görür. O'nu görenler bu hususta ittifak halindedirler.

Dârimî ve Beyhakî, Câbir b. Semure'nin şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:

- "Mehtaplı bir gecede Rasûlullah'ı gördüm. Hem O'na hem ay'a bakmaya başladım. O, benim gözümde ay'dan daha güzeldi. 'n

Tirmizî ve Beyhakî, Ebû Hüreyre'nin şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:

-"Resûlullah'tan daha güzel bir kimse görmedim. Sanki güneş, yüzünden akıyordu. O'ndan daha hızlı yürüyen birini görmedim. Sanki yer O'nun için katlanıyordu. Yürürken biz yorulurduk, kendisi ise yorgunluk hissetmezdi. '2

1 Tirmizî Kitabu'l Edep no: 2811, Darimî, Mukaddime 1/57 Taberanî Mu'cemu'l Kebîr 2/1842.

2 Tirmizî Kitabu'l Menâkıb no: 3648, Ahmed b. Hanbel 2/350-380, İbni Sa'd Tabaka 1/415.

10

HATME-İ HÂCEGÂN SULTANLARI



Buhârî ve Müslim, Berâ'nın (r.a) şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:

-"Resûlullah'ın iki omuzunun arası genişti, saçı kulak yumuşaklığına yetişirdi. O'ndan daha güzel bir şey görmedim.>s

Müslim, Câbir b. Semûre'nin Hz. Peygamberin yüzünü tarif ederken şöyle dediğini rivayet etmiştir: "...Hayır, O (s.a. v) güneş ve ay gibi yuvarlak yüzlü idi. 'n

Buhârî ve Müslim, Berâ'nın (r.a) şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:

-"Resûlullah'ın yüzü ve yaradılışı herkesten daha güzeldi. Ne çok uzun, ne de kısa idi. '5

Müslim, Ebû Tufeyl'den rivayet etmiştir: Kendisine, "Resûlullah'ı bize anlat" denildiğinde, dedi ki: "Beyaz ve güzel yüzlü idi. '6

Dârimî, Beyhakî, Taberânî ve Ebû Nuaym, Ebû Ubey-de'nin şöyle dediğini rivayet ediyorlar: "Muavvez'in kızı Râbia'ya, Peygamberi bize anlat dediğimde, sen O'nu görseydin yüzünde güneş doğmuş diyecektin, dedi."

Buhârî, Ebû Hüreyre'nin (r.a) şöyle dediğini rivayet ediyor:

- "Resûlullah'ın ayaklan iri, yüzü güzeldi. O'ndan sonra O'nun gibisini görmedim."

3 Buhârî, Kitabu'l Menakıb no: 3551 Müslim K. Fedâil no: 2337 Nesâi K. Zinet8/133.

4 Müslim Kitabu'l Fedâil no: 6037 Tuhfetûl Eşraf no: 2139.

5 Müslim Kitabu'l Fedâil no: 6020 Buhârî K. Menakıb no: 3549, Tuhfetü'l Eşraf no: 1893.

6 Müslim Kitabu'i Fedai! no: 6025. Ebu Dâvûd K. Teraccul no: 4186 Nesai K. Zinet no: 5249.

PEYGAMBERİMİZ Hz. MUHAMMED'İN (s.a.v) ŞEMÂİL-İ ŞERİFİ

11

Ebû Musa el Medenî, "Kitâbü's-Sahâbe" adlı eserinde Emed b. el-Hadramî'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Resûlullah'ı gördüm. Ben ne O'ndan önce ne de O'ndan sonra benzerini görmedim,"



Dârimî, İbni Ömer'in (r.a) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Resûlullah'dan daha cesur, daha cömert, daha nûrânî bir kimse görmedim."

Ahmed ve Beyhakî, Mukarres el-Ka'bî'nin şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:

- "Peygamber aleyhisselâm Carâne'den gece Umreye niyyet getirdi. Sırtına baktım, sanki bir gümüş parçası idi"

Amcası Ebû Tâlib'in Hz. Peygamber (s.a.v) hakkımda söylemiş olduğu şiirlerinden birisi şöyledir:

Yüzü parlaktır.

Yüzü hürmetine yağmur istenir, Dâima yetimlerin imdadına yetişir, Dulların sığınağı da O'dur."

Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah ve Beyhakî, Hz.

Ali'nin (r.a) şu sözünü rivayet etmişlerdir:

-"Peygamber aleyhisselâm çok uzun değildi, orta boyludan daha uzundu. Bir cemâat ile birlikte gelirse onlardan daha uzun görünürdü, Nûrâni idi. Başı iri idi. Yüzü parlaktı, kirpikleri uzun ve siyahtı, yüzündeki ter taneleri sanki inci idi. O'ndan evvel ne de O'ndan sonra benzerini gördüm."

Hind Ebû Hâle'nin (r.ah) Peygamber aleyhisselâm hakkında söylediklerinin bir kısmı şöyledir:

12

HATME-İ HÂCEGÂN SULTANLARI



-"Resûlullah, iri idi ve iri görülürdü. Ayın on dördü gibi yüzü parlıyordu. Başı iri, kıvırcık saçlı idi, parlaktı, alnı geniş, kaşları ince kavisli, uzun ve biribirine bitişik değillerdi. Aralarında bir damar vardı, öfkelendiği zaman görünürdü. Burnu biraz uzun, ortası biraz yüksekçe idi. Parlaktı, iyice dikkat etmeyen kimse O'nu uzun sanırdı. Sakalı gür ve siyahtı, yanaklarının eti azdı, ağzı geniş, dişleri beyaz ve seyrekti. Göğüs kılları seyrekti, boynu ölçülüydü. Yaradılışı düzgündü, göğüsü ile karnı bir hizada idi. Göğsü geniş, omuzları birbirinden uzaktı. Kolları uzun, elinin içi geniş, el ve ayakları iri, parmakları uzundu. Düztaban değildi. Adımları genişti. Yürüdüğü zaman yokuştan iner gibi hızlı ve dengeli yürürdü. Döndüğü zaman bütün vücûdu ile dönerdi. Gözleri yere bakardı. Gökten ziyâde yere bakardı. Vücûdu herhangi bir kimsenin vücuduna değse çok garib bir huzur ve sükûn bulurdu."

Ahmed, Sa'd b. Ebî Vakkas'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir:

-"Mekke'de hastalandığım sırada, peygamber aley-hisselâm bana uğradı. Elini alnımın üstüne koydu. Yüzümü, göğsümü ve karnımı meshetti. Saâdetii elinin serinliğini ciğerimde hâlâ duyar gibiyim."

Buhârî ve Müslim, Câbir b. Semüre'nin (r.a) şöyle dediğini rivayet ediyorlar:

-"Peygamber aleyhisselâm yanağımı meshetti. Elinin serinliğini ve güzel kokusunu hissettim. Sanki elini güzel koku satanın esans kabından çıkartmıştı."

PEYGAMBERİMİZ Hz. MUHAMMED'İN (s.a.v) ŞEMÂİL-İ ŞERİFİ

13

Buhârî ve Müslim, Enes'in (r.a) şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:



- "Peygamber aleyhisselâmın elinden daha yumuşak, ne ipek ne de kumaş dokundum. Peygamberin kokusundan daha hoş ne misk ve ne de amber kokladım."

Hz. Peygamberin şekli, her görene O'nun peygamber olduğunu ifâde ediyordu.

Tirmizî, Abdullah b. Selâm'ın (r.a) şöyle dediğini rivayet ediyor:

-"Peygamber aleyhisselâm Medine'ye gelince O'nu görmek için yanına gittim. Yüzünü görünce, yalancının yüzü olmadığını anladım."

Ebû Remse et-Te'mimî'den (r.a) şöyle rivayet olunmuştur:

-"Peygamber aleyhisselâmın yanına gittim. Benimle birlikte oğlum da vardı. Bana gösterildi. O'nu görünce, bu Allah'ın peygamberidir, dedim."

Abdullah b. Revâha, (r.a) bir beytinde Hz. Peygamberi şöyle medheder:

"Peygamberliğini gösteren mu'cizeleri olmasa da,

O'nun görünüşü, tek başına peygamber olduğunu göstermeye kâfidir."

Yukarıdaki hadîsleri, Hz. Peygamberin şekil ve şemailinin bilinmesi için naklettik.7

Hz. Peygamberin şemaili hakkında bkz. ibni Hacer el-Heyternî, Eşref'ul Vesâil ilâ fehmi'ş-Şemâîl, ibni Hişam Sîreti'n-Nebeviyye, İbni Mulakkın Gayetu'r-Rasûl Fî Hasâisu'r-Rasûl; Beyhakî, Delâilu'n-Nübüvve, ibni Kesir es-Sîretün-Nebeviyye.

14

HATME-İ HÂCEGÂN SULTANLARI



SİLSİLE-İ MENZİL

Hz. Muhammed (s.a.v)

Hz. Ebû Bekir (r.a)

Seyyid Abdülkadîr-i Geylânî (k.s.)

Hâce Muhammed Bahâeddîn Nakşibendî (k.s.)

Seyyid Emîr Külâl (k.s.) Muhammed Baba Semmâsî (k.s.)

Hâce Alî Râmitenî (k.s.) Şeyh Mahmûd-ı İnciriyyi'l - Fağnevî (k.s.)

Ârif-i Rivegerî (k.s.)

Abdülhâlik Gucdüvânî (k.s.)

İmâm-ı Rabbânî (k.s.)

Şeyh Hâlid (k.s.) ;, ¦¦;; Seyyid Abdullah (k.s.)

Seyyid Tâhâ (k.s.)

Seyyid Sıbgatullah Arvâsî (k.s.)

Abdurrahmân Tâhî (k.s.)

Şeyh Fethullah (k.s.) Muhammed Ziyâuddîn (k.s.)

Ahmed Haznevî (k.s.)

Seyyid Abdülhakîm el-Hüseynî (k.s.)

Seyyid Muhammed Râşid el-Hüseynî (k.s.)

Hz. EBÛ BEKR

(Radıyallahu anh)

Asıl Adı : Abdullah.

Künyesi : Ebû Bekr.

Lâkabı : Sıddîk ve Atik.

Babasının adı : Osman, künyesi Ebû Kuhâfe'dir.

Annesinin adı : Selmâ, Ümmü'l-Hayr olarak tanınır.

Hz. Ebû Bekr (r.a), doğruluğu, ahlâkı, iffeti ve yüksek şahsiyeti ile kavmi arasında sevilir ve sayılırdı.

Hiç içki kullanmadı. Görüşlerine her zaman i'tibâr edilir ve değerlendirilirdi.

Kumaş tüccarı idi ve zengindi. nv

Yardımı seven, eli cömert, alçak gönüllü ve mukaddesatına sahip birisiydi.

Câhiliyye devrinde bile putlara tapmadı. Hanîfti.8 Hz. Peygamber O'nun hakkında şöyle buyurdu:

-"Dostluğu ve yardımı sebebiyle kendisine en çok minnettar olduğum arkadaş Ebû Bekr'dir. Rabbimden başka bir dost edinsem Ebû Bekr'i dost edinirdim.

8 Hanif: Hz. Peygamberin tebliğinden önce, bir Allah inancına sahip kişilerin yaşadıkları, Hz. ibrahime emredilen şeriat ahkamına verilen isimdir.

16

HATME-İ HÂCEGÂN SULTANLARI



O'nunla benim aramda İslâmiyet kardeşliği ve sevgisi vardır. Mescidin evime bakan bütün kapılan kapansın, yalnız Ebû Bekr'in kapısı açık kalsın.'9

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdu ki:

- "Ebû Bekir, arkadaşım ve mağara dostumdur. Dost edinecekseniz. Ebû Bekr'i dost edininiz.'™

Ebû Bekir (r.a):

* Resûlullah'a (s.a.v) ilk teslim olanlardan,

* Resûlullah'ı (s.a.v) Mi'râc dönüşü ilk tasdik edenlerden,

* Resûlullah'ın (s.a.v) Hicret'inde dostu ve yol arkadaşı,

* Resûlullah'ın (s.a.v) bütün savaşlarında silâh arkadaşı,

* Resûlullah'ın (s.a.v) kayınpederi,

* Resûlullah'ın (s.a.v) arkasında namaz kıldığı kişi,

* Resûlullah'ın (s.a.v) mağara arkadaşı ve gizli zikri tâlim ettiği kişidir.

* Resûlullah (s.a.v); Refîku'l-A'la'ya kavuşması yakınlaştığı zaman Hz. Ebû Bekr'inki hâriç, Mescid-i Nebevî'ye açılan bütün kapıları kapattırmişti.

Ebû Bekir (r.a):

* Dünyâda iken Cennetle müjdelenen kişidir. (Leyi Sûresi 14-18)

9 Ebu Ya'la, Müsned, No: 4379; Bezzar Müsned, No: 2484, Heysemi, ez-Zevaid, IX, 43-44.

10 Heysemi, ez-Zevaid, IX, 42, Ebu Nuaym, Hilye, IV, 304.

Hz. EBÛ BEKR

17

* İlk halîfedir ve halifeliğinin ilk hutbesinde şunları söylemiştir:



* "Ey Müslümanlar! Sizin en hayırlınız olmadığım halde, sizi idare etmek üzere seçildim. İyilik, yaparsam, bana yardım ediniz; kötülük yaparsam, beni doğrultunuz. Doğruluk, emânet; yalancılık da hıyanettir. Sizin yanınızda zayıf olanlar, haklarını alıp kendilerine verene kadar benim yanımda güçlüdürler. Yanınızda güçlü onlar da, Allah'ın izniyle onlar üzerindeki hakkı alıncaya kadar, yanımda güçsüzdürler. Hangi İslâm toplumu, Allah yolunda cihâdı terkederse, Allah ona zillet ve aşağılık verir. Hangi Müslüman toplum arasında fuhuş yayılırsa, Allah onlara vereceği belâ ve cezayı umûmileştirir. Allah'a ve Resülü'ne itaat ettiğim müddetçe, bana itaat edin! Şayet ben, Allah'a ve Resülü'ne isyan edersem, artık bana itaat etme göreviniz yoktur."

O, müslümanlara şöyle nasihat ederdi:

"Ayaklarımı, Allah yoluna gitmekten, bir an için dahi geri bırakmam. Çünkü cihâda giden gazinin attığı her adımda, kendisine yedi yüz iyilik yazılır, yedi yüz kadar derecesi yükseltilir ve yedi yüz günâhı silinir."

"Hangi günâh, ceza görme bakımından daha sûr'at-lidir biliyor musunuz? Zulüm ve akraba hukukunu yerine getirmeme."

"Allahu Teâlâ tarafından seni gören ve gözetleyen gözcüler/melekler vardır!"

18

HATME-İ HÂCEGÂN SULTANLARI



Hz. EBÛ BEKR

19

"Allahu Teâlâ'ya en fazla itaat eden kişi, nefsinin yaptığı kusurlara en fazla buğzedendir."



"Ne söyleyeceğini ve ne zaman söyleyeceğini iyi düşün!"

"Kötü komşudan evinizi, kötü arkadaştan ziyaretinizi uzak tutunuz!"

"Haramı terketmek, helâli talep etmekten daha hayırlıdır!"

Son hutbesinde (vefatına yakın) şöyle dedi:

-"Ey insanlar! Dünyâdan sakının ve ona güvenmeyin. Âhireti dünyâdan üstün tutun. Ve yalnız Âhireti sevin. Zira; dünyâ ile Âhiret'ten birisi sevildiği zaman diğeri sevilmemiş olur..."

O, şöyle derdi:

"Takva, sahibini Cennete götürür!"

"Üç şey vardır ki, kimde bulunursa aleyhine döner: Zulüm, ahdi bozma, hîle!"

"Sâlihlerle beraber oturman kemâle delildir."

"Olgun kimse, affetmeyi borç, ihsan etmeyi farz olarak kabul eder!"

'Veciz konuşmanın sırrı fuzûlî sözleri terketmektir." "Çok yemek yeme; hastalıklardan emin olursun!" "Kişinin hüsranı, aç gözlü olmasındandır!"

"Kişinin kelâmı; aklının ortaya konması, faziletinin göstergesidir."

"Kadınların takvası evde oturmalarıdır!"

"Dünyâya rağbet etmeme gereksiz keJâmı terket-mektedir."

"Sırrın senin kanındır; onu akıtma!" "Şikâyet zayıfların silâhıdır!.."

"İşlerinde Allah'tan korkanla istişare et; selâmet bulursun!"

"İnsanların en şerlisi zâlime yardım eden, mazlumu rezîl edendir."

"Dost, şiddet ve belâ ânında destektir." "Âlim ve öğrenen sevapta ortaktırlar!"

"Akıllı kişi, yanındaki panzehire güvenerek zehiri içmez!"

"Adalet yeryüzünde Allah'ın terâzîsidir!" "Zühdün en son derecesi rahatı terketmektir!" "Fırsat, bulut gibi geçer gider!"

"Harama düşme korkusundan dolayı yetmiş helâl kapısını bıraktık."

"Kitaplar, akıllı kişilerin bahçeleri, güzel kişilerin güzel kokulu çiçeğidir!"

"Sabah namazını kılan kişi, Allah'ın himayesinde olur!"

"Kurtuluş ancak ihlâstadır."

"Arkadaşlar ateş gibidirler; azı nimet, çoğu felâkettir!.."

20

HATME-İ HÂCEGÂN SULTANLARI



"Günâhlara pişmanlık duyman tevbedir!"

"Baba, fânî hayatın, terbiye veren (mürşidler) ise, ebedî hayâtın sebebidirler."

"Bahtiyar kişi ile arkadaşlık yapan mes'ûd olur."

Hz. Peygamber'e (s.a.v) eziyet eden müşriklere şöyle haykırmıştı: "İnsanı, RABBİM ALLAH, dediği için mi öldürmek istiyorsunuz?"

HAZRET-İ EBÛ BEKRİN MELİKLERLE İLGİLİ HUTBESİ

Allah'a hamd edip Resûlullah'a (s.a.v) salât ve selâmdan sonra şöyle dedi:

-"Dünyâda ve âhiret'te insanların en bedbahtı meliklerdir. "

Bu sözü duyunca cemâat kafalarını kaldırıp baktılar. O, sözüne devam elti.

- "Size ne oluyor, ey cemâat? Aceleci ve kötüleyicisiniz. Meliklerin öylesi vardır ki idareye geçince Allah ona kendi elindekine değil başkasının elindekine göz diktirir, ömrünün yarısını giderir, kalbine korkuyu yerleştirir de o azı kıskanır, çoğu az görür, bolluktan usanır. Değerlerin tadını bulamaz. İbret alma duygusu çalışmaz. Güven duygusunu yitirir. O, adetâ geçmez para gibidir, aldatıcı bir seraba benzer. Dışı şikâyetçi, içi kederli, kasvetlidir. Vâdesi yetip ömrü tamam olduğunda, yeryüzünden gölgesi kalkınca Allah onu şiddetli bir hesaba çeker.

Hz. EBÛ BEKR

21

Biliniz ki gerçek fakirler merhamete, rahmete lâyık görülenlerdir.



Meliklerin hayırlısı ise Allah'a inanır. Allah'ın Kitabı ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetiyle hükmeder.

Bu gün sizler nübüvvetin halifeliğine sahipsiniz ve delillerin ayırım oktasındasınız. Benden sonra ısırıcı (zâlim ve gasıp) saltanat ve darmadağın olmuş bir ümmeti ve akıtılan kanları göreceksiniz. Şayet, bâtılda atılım, hak ehlinde meydandan çekilme olur, hadîsin izi silinir, sünnetler ölürse, mescidlere devam ediniz. İşlerinizi Kur'ân'a danışınız ve cemâate katılınız. İşiniz, müşavereden sonra alınan karara kendinizi zorlamak, uzun münazaradan sonra ittifakı sağlamak olsun. Harşene (Rum) diyarına gelince; Allah, oranın size yakın bölgelerini olduğu gibi, en uzak kısımlarının fethini de müyesser kılacaktır. "l1

HAZRET-İ EBÛ BEKRİN BİR HUTBESİ

Ebû Bekr (r.a) kalktı. Allah'a hamd etti ve senada bulundu. Sonra şöyle dedi:

-"Allah kendi rızâsı gözetilmeyen ameli kabul etmez. Amellerinizde Allah'ın rızasını gözetiniz. Biliniz ki Allah için ihlâsla yaptığınız amelleriniz, nimetler, yerine getirdiğiniz mâlî yükümlülükler (zekat, sadaka gibi) fâni dünyâ

Cemheret ü Hutab'il-Arab: 1/183, (Uyûn'ul-Ahbâr: 2/233, El-Beyân ve't-Ta'yîn: 2/21, El-Ikdu'l-Ferîd: 2/131, Subh'il-A'şi: 1/213, Zehr'ul-Âdâb: 1/39).

22

HATME-İ HÂCEGÂN SULTANLARI



hayâtından ebedî Ahiret hayâtına ve ihtiyaç içinde kalacağınız o zamana hazırladığınız iyi işlerden ibarettir.

Ey Allah'ın kulları! Siz ölenlerinizden ibret alınız, sizden önce geçenleri düşününüz. Dün onlar nerede idiler? Bu gün ise neredeler? Zâlimler nerede? Harp meydanlarında savaşçılık ve üstünlük/eriyle anılanlar nerede? Zaman onları hükmü altına alıp yok etti; ufalanıp toza, toprağa karıştılar. Haklarında çirkin çirkin dedikodular bıraktılar. "Kötü kadınlar kötü erkeklerle, kötü erkekler de kötü kadınlara yaraşır.*2 Yeryüzünde kalkınma hamlesi yapıp orayı şenlendiren hükümdarlar nerede? Uzaklaştılar, hâtıraları unutuldu da sanki hiç bir şey değilmiş gibi oldular.

Biliniz ki, Allah onlar üzerine yeni nesiller getirdi ve onların arzularını kesti. Gittiler ama, ameller amel olarak kaldı, dünyaları başkalarının oldu. Onlardan ibret alırsak kurtuluruz. Gurura kapılır, dünyaya aldanırsak onlar gibi oluruz. Temiz ve güzel yüzlü olup, gençliklerini beğenip gururlananlar nerede? Toprak oldular. Hakkında aşırı gittikleri şey onlar için hüsran sebebi oldu.

Şehirler kurup etrafını surlarla çeviren, içinde göz kamaştıran eserler yapanlar nerede? Bunları kendilerinden sonra gelenlere bıraktılar. Kendileri kabirlerin karanlıkları içinde oldukları hâlde işte evleri bomboş yıkıntı durumunda; âyette onların hâli şöyle anlatılır: "Hiç onlardan birini hissedip görüyor musunuz, yahut onların hafif bir sesini işitiyor musunuz?"*3

12 Nur 24/26.

13 Meryem 19/98.

Hz. EBÛ BEKR

23

Evlâdlarınızdan ve kardeşlerinizden tanıdıklarınız nerede? Onların ömürleri bitti. Yaptıkları amelleri ile başbaşa kaldılar. Şimdi onlar ölümden sonraki Cennet ve Cehennem için bekieşiyorlar.



Biliniz ki, Allah'ın ortağı yoktur. O'nunla yarattıklarından birisi arasında, O'na ibâdet ve O'nun emrine uymaktan başka, yaratılandan kötülüğü defedecek, iyiliği çekerek bir sebep yoktur. Biliniz ki, sizler borçlu olan kullarsınız ve O'nun huzûrundakine ancak O'na ibâdetle ulaşılır. Kendinden sonra Cehennem olan bir hayır, kendinden sonra Cennet olan bir şer yoktur. 'n4

Cemheretû Hutab'il-Arab: 1/182, (Târih'üt-Taberî: 3/311, Şerh Ibn-i Ebi'l-Hadîd: 4/156).

SEYYİD ABDULKADÎR-İ GEYLÂNÎ

(Kuddise sırrıhu)

Aşk ile geldi... Kemâl ile vefat etti...

Doğum yeri : Gilân Eyâleti'nin Neyf köyü

Doğum târihi: 1077 Vefat târihi : 1165 Babası : Hz. Hasan (r.a) neslinden Ebû Salih

Musa. Dindar ve fâzıl bir kişi. Annesi : Hz. Hüseyin (r.a) neslinden Ümmü'l-

Hayr Emetû'l-Cebbar Fâtımâ... Kadın

velîlerden sayılır.

Babasını küçük yaşta kaybetti. Annesinin yanında dedesinin himayesinde büyüdü... İlk eğitimini ve terbiyesini onlardan aidi.

18 yaşında Bağdat'a gitti... Oradan zamanının âlim lerinden hadîs, fıkıh ve edebiyat dersleri aldı. Kısa zamanda Usul, Fürû ve mezhepler konusunda geniş bilgi sahibi oldu.

Tasavvufa intisabı Ebû'l-Hayr Muhammed b. Müslim ed-Debbâs vasıtasıyla oldu... Ve O'nun damadı oldu.

26

HATME-İ HÂCEGÂN SULTANLARI



Geylânî Hazretinde, çocukluk devresinden son nefesine kadar, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ve eshâbının tuttuğu yola aykırı tek hareket görülmemiştir.

Şâh-ı Nakşibend Hazretleri O'nun için şu dörtlüğü yazmıştı...

"Her iki âlemin Sultânı Şâh Abdülkadîr Evlâd-ı Âdemin hakanı Şâh Abdülkadîr Arş'in, Kürsînin, Kalem'in ayı hem güneşi En büyük nurdan bir kalb nuru şâh Abdülkadîr."

Tasavvufu, şeriata ve dînin zahirî hükümlerine titizlikle bağlı kalma esasında yorumlamıştı.

O, her an Kur'ân ve sünnete uygun hareket etmeyi şart koşmuştu.

Müridlerine hep: "Uyun, uydurmayın, itaat edin, muhalefet etmeyin, yakınmayın; temizlenin, kirlenmeyin" şeklinde tavsiyelerde bulundu.

Abdülkadîr Geylânî (k.s) buyuruyor ki:

-"Ey oğul! Dünyalık karşılığında dînini satma, hükümdarların, devlet büyüklerinin, zenginlerin ve haram yiyicilerin metâları mukabilinde dinini satma.

Dinini, dünyalık karşılığında sattığın zaman kalbin kararır. Nasıl kararmasın ki? Sen, dünyalık karşılığında dinini satmakla fânilere kulluk etmiş oluyorsun.

Mümin dünyâda sıkıntı çeker. Fakat hiç şüphe yok ki, o bu sıkıntılar içinde de, darlıktan sonra huzur bulur, sükûn bulur, rahata kavuşur. Fakat sen, hemen rahata tâ-


Yüklə 0,53 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin