Tbmm tutanak Müdürlüðü



Yüklə 0,78 Mb.
səhifə1/8
tarix08.01.2019
ölçüsü0,78 Mb.
#92510
növüYazi
  1   2   3   4   5   6   7   8

T B M M


Tutanak Müdürlüğü

DİKKAT!..İNCELENMEMİŞ TUTANAKTIR


Birleşim : 128 Tarih : 29.6.2001 Grup : Giriş Sayfa :



BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

29 Haziran 2001 Cuma

BAŞKAN : Başkanvekili Ali ILIKSOY

KÂTİP ÜYELER : Cahit Savaş YAZICI (İstanbul), Hüseyin ÇELİK (Van)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 128 inci Birleşimini açıyorum.

Toplantıyı yetersayımız vardır, görüşmelere başlıyoruz.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Başkan, burada çoğunluğun olmadığını siz de görüyorsunuz.

TURHAN GÜVEN (İçel) – Ya sayı saymayı bilmiyorsunuz ya da öbürünü!..

BAŞKAN – Efendim, şimdi oylama yapılacak...

Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi Gruplarının, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş müşterek önerileri vardır. Önce tümünü okutup işleme alacağım, sonra ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:


Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 29 Haziran 2001 Cuma günü (bugün) yaptığı toplantıda, siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, gruplarımızın ekteki müşterek önerilerinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Aydın Tümen Oktay Vural Nihat Gökbulut

DSP Grup Başkanvekili MHP Grup Başkanvekili ANAP Grup Başkanvekili

Öneriler:

1-Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 278 inci sırasında yer alan 731 sıra sayılı kanun tasarısının, bu kısmın 9 uncu sırasına; 29 Haziran 2001 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan 734 sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 10 uncu sırasına; aynı tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan 733 sıra sayılı kanun tasarısının, 11 inci sırasına, gündemin 9 uncu sırasında yer alan 707 sıra sayılı kanun tasarısının, 12 nci sırasına, 28 Haziran 2001 tarihli Gelen Kâğıtlarda yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan 732 sıra sayılı kanun tasarısının 48 saat geçmeden gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 13 üncü sırasına, alınması önerilmiştir.

2- 29 Haziran 2001 Cuma günü gündemin 14 üncü sırasına kadar olan kanun tasarı ve tekliflerin görüşmelerinin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılması; Genel Kurulun, 30 Haziran 2001 Cumartesi günü 14.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında çalışması ve bugün de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi; gündemin 8 inci sırasında yer alan 688 sıra sayılı, 9 uncu sırasında yer alan 731 sıra sayılı, 10 uncu sırasında yer alan 734 sıra sayılı, 11 inci sırasında yer alan 733 sıra sayılı, 12 nci sırasında yer alan 707 sıra sayılı, 13 üncü sırasında yer alan 732 sıra sayılı kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin 30 Haziran 2001 Cumartesi günü saat 24.00’e kadar tamamlanamaması halinde, İçtüzüğün 5 inci maddesi uyarınca 1 Temmuz 2001 tarihinde tatile girmesi gereken Türkiye Büyük Millet Meclisinin; söz konusu kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin tamamlanması gerektiğinden, 1 Temmuz 2001 Pazar ve 2 Temmuz 2001 Pazartesi günleri de 14.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi ve bu tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin tamamlanmasından sonra tatile girmesi önerilmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli)- Sayın Başkan, önerinin aleyhinde söz istiyorum.

TURHAN GÜVEN (İçel)- Sayın Başkan, daha sonra, ben de söz istiyorum.

BAŞKAN- Aleyhinde olmak üzere, Sayın Kamer Genç; buyurun.

KAMER GENÇ (Tunceli)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz sonra, olağanüstü halin kaçıncı defa uzatma kararı da alınıyor bu öneriyle.

Şimdi, ben, bu Meclisin çalışma usulüyle ilgili olarak, hükümetin muhalefeti yok sayarak, ülkenin çok temel konularını yeni yeni kurallara bağlayan, ülkeyi bir sömürü düzeni haline çeviren, çokuluslu şirketlerin sömürü alanı haline getiren kanunlar, burada muhalefetin sesi dinlenmeden, ülkenin gerçekleri bir tarafa itilerek, bunları 350 milletvekilinin çoğunluğuna dayanarak sıradan kabul ediyorsunuz.

Ben, biraz sonra görüşülecek olan olağanüstü halin 4 ay daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresiyle ilgili bazı düşüncelerimi söylemek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bakın, benim ilimde 1987’den beri olağanüstü hal vardır. Şimdi getirilen Başbakanlık tezkeresiyle de, 31 Temmuzdan itibaren bu olağanüstü hali 4 ay daha uzatma kararı alıyorsunuz. Hayret ediyorum... Evvela Sayın Cumhurbaşkanıma bir serzenişte bulunmak istiyorum. Kendisi, Anayasa Mahkemesi gibi Yüce bir Mahkemenin Başkanlığını yaptı. Anayasanın 120 nci maddesiyle, yaygın şiddet hareketlerine ait ciddî belirtilerin ortaya çıkması veyahut şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin bozulması hallerinde olağanüstü halin ilanı ve uzatılması müessesesi getirilmişken, daha bir ay, on gün sonra Türkiye’de, hakikaten, ciddî olayların olup olmayacağını nereden keşfediyorlar da, Sayın Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Millî Güvenlik Kurulunda böyle bir karar alınıyor?! Ben bunu içime sindiremiyorum.

Değerli milletvekilleri, 1978’den 1987’ye kadar bu bölgede sıkıyönetim vardı, 1987’den bu tarafa da olağanüstü hal var. Olağanüstü hal bölgesinde yaşayan insanların temel hak ve özgürlükleri askıya alınıyor, yok sayılıyor. Bırakın insanların temel hak ve özgürlüklerini, hayvanların dahi otlama özgürlükleri kısıtlanıyor. Dün vatandaşın biri bana telefon etti “efendim, koyunlarımızı bıraktırdılar, 10-15 insanı toplayıp... Erzincan’ın bilmem neresinin karakolunda iki gündür aç, susuz bekliyoruz” dedi. Ondan sonra yetkiliye telefon açıyoruz, yetkili de diyor ki, “zaten dağda açıkta yatıyorlar, ne olacak karakolda da iki gün beklemişlerse, açıkta yatmalarından... İsterseniz bir de banyo yaptıralım.” (DSP sıralarından “doğru. doğru” sesleri) Tabiî, size doğru gelir, sizin illerinizde böyle olsa kıyamet kopar; ama, Doğu ve Güneydoğu oldu mu, sanki orası Türkiye’nin bir parçası değil, onlar, sanki Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşı değil!

Değerli milletvekilleri, kaç senedir Doğu ve Güneydoğuda olağanüstü halin yarattığı büyük bir zulüm vardır. Elbette ki, terör vardı, anarşik olaylar vardı; ama, aşağı yukarı bir seneden fazla bir zamandır burada terör yok sayılacak derecede sinmiştir, çekilmiştir. Burada, Hükümete düşen, bu Hükümet, eğer, doğu ve güneydoğu halkını düşünüyorsa, oraya özel yatırım getirmelidir, köye dönüş projelerini bir an önce uygulamalıdır. Köye dönüş konusunda hiçbir adım atılmamaktadır. Biz soruyoruz; Vali Bey “Tunceli’ye 50 milyar veya 100 milyar civarında belki bir para verecekler; o da, bir adam köyünde ev yapacaksa, belki işte 10 torba çimento vereceğiz.” Bu, milletle alay etmek demektir, bu, milleti dilenci durumuna sokmak demektir.

Değerli milletvekilleri, yıllarca bir şey yapılmadı; şimdi, ben, bu ilin insanı olarak -inanmanızı istiyorum- içim kan ağlıyor. Herkesten fazla bu yöredeki insanlar ülkenin birlik ve bütünlüğüne taraftar -ama, dünyanın her tarafında olduğu gibi Ankara, İstanbul’da daha dün bilmem kaç tane kişi terörle mücadele dairesine götürüldü- yani, bir yerde terör olayları varsa, ömür boyu burada olağanüstü hal mi ilan etmek lazım?

Olağanüstü halin burada uzatılmasının tek nedeni, burada, bazı kamu kuruluşlarına, çok rahat, devlet harcamalarının gerektirdiği formalitelerden kurtularak katrilyonlara varan ihaleleri yapıyorlar, katrilyonlara varan harcamalar yapıyorlar; Muhasebei Umumiye Kanununa, Sayıştay denetimine veyahut da Devlet İhale Kanununa tabi olmadan bu paraları harcama kolaylıklarından yararlanmak için, maalesef, bu bölge halkını uzun süre böyle olağanüstü halin dar, ağır ve çekilmez baskıları altında tutuyorlar.

Değerli milletvekilleri, bakın, kendi ilimden söyleyeyim; bir defa, Tunceli Pülümür’den Elazığ’a giden bir yol vardır. Bunun için -Pülümür Dağı- kaç senedir 1 trilyon liralık para verilse belki bu yol yapılırdı ve bu yol için geçen gün burada Sayın Bayındırlık Bakanı, efendim, eğer, Pülümür Dağında bu yol kısa zamanda yapılsa, oradan, Elazığ üzerine giden yolu 60 kilometre kısaltıyor dedi. Elazığ’da Pertek Barajı üzerinde 700 metre ve 400 metre uzunluğunda köprü yapılması lazım. Yapılan hesaplamalara göre 50 milyon dolara bu köprü yapılıyor ve bu, kuzey ve güneyi birbirine bağlayan bir yol ve yolu da 60 kilometre kısaltıyor. Şimdi, bu bölgede, insanlara hizmet yapılmıyor. Mesela, Rize ile Çayeli arasında, beş sene önce 220 milyon dolara yapılan bir yol ihalesi vardır, 40 kilometre uzunluktadır. Ben, Rize’de olsun, Karadeniz’de olsun, yol yapılmasına karşı değilim. O insanlar da, dağlık yöredeki Karadenizliler de, bizim gibi, hakikaten, mahrumiyet içerisinde; birçok kamu hizmetinden mahrumlar. Biz, yola karşı değiliz, yolsuzluklara karşıyız. Bakın, Karadeniz otoyolunun ihalesi yapılalı kaç sene oldu? Getirdiler, yandaşları müteahhitlere üç misli fiyatla verdiler; hâlâ, bu yollar açılmadı.

Şimdi, biz diyoruz ki, yolu her tarafa yapalım, hizmeti her tarafa götürelim; ama, yolsuzluk yapmayalım. Yolsuzluk yapılırsa, belli, zorunlu yerlere yapılması gereken yollar yapılmıyor veyahut da hizmet götürülmüyor. Bakın, bu memlekette, en başta otoyol yapılması gereken yer Antalya-Alanya-Kemer arasında olması lazımken, Türkiye turizminin aşağı yukarı yüzde 60’ı, yüzde 70’i burada yoğunlaşmışken, oraya otoyol yapılmıyor ve Türkiye’ye turist gelmesi engelleniyor ve burayı ölüm yolu olarak kabul ediyorlar. Ama, bir bakıyorsunuz, birtakım yol müteahhidinin büyük kazançlar sağlayabilmesi için, maalesef, büyük dağlar deliniyor.

Değerli milletvekilleri, şimdi, eğer, bu hükümet, gerçekten, doğu ve güneydoğu halkının da dostuysa, rica ediyorum, bir an önce, buraya özel bir program uygulamalıdır. Bakın, belediyelerinin ekonomik güçleri yoktur. Bu ekonomik güçleri neden yoktur? Olağanüstü hal rejimi nedeniyle, birçok kazalarımızda alay seviyesinde asker vardır. Bu askerler gidence, tabiî, orada, suymuş, altyapı hizmetleriymiş, yetmiyor; o halde, buralara şehir içmesularının getirilmesi ve kanalizasyonlarının yapılması için belediyelere yardım yapılması lazımdır.

Yine, dediğim gibi, bu Pertek Köprüsünün bir an önce yapılması lazımdır; Türkiye’nin imkânları buna elveriyor.

Ayrıca, bakın, ben, yirmi seneye yakındır milletvekiliyim... Kendi ilçemin hudutları içerisinde bir kilometre asfaltlı köy yolu yok sayın milletvekilleri, bir kilometre asfaltlı karayolu yok; yani, Tunceli ile Nazımiye arasında bir asfaltlı karayolu var; ama, o da çukurlarlar dolu.

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Niye yok?

KAMER GENÇ (Devamla) – Niye yapmıyorlar; çünkü, ayrım yapıyorlar. İşte, defalarca burada dile getiriyoruz. Ben, gidip tabancayı bakanın alnına dayayıp da, yahu şuraya hizmet mi getir diyeyim; benim söyleyeceğim yer burası. Bu memleketin bu bölgesine de birtakım hizmetler getirin.

Ayrıca, köye dönüş konusunda çok büyük talepler vardır. Sayın hükümetten rica ediyorum, buraya belirli bir kaynak aktarsınlar. Uyguladığınız ekonomik politikaların çöküntüsüyle insanların büyükşehirlerde yaşama imkânlarının kalmadığı açıkça ortadadır; bu insanlar, köylerine gitsinler, bir bahçe eksinler, bir inek beslesinler; dolayısıyla, hiç olmazsa, hem bu şehirlerdeki sefaletten hem de şehirlerdeki yoğunluktan kurtulsunlar. Bunlar, çok büyük maliyetli şeyler değildir; ama, tabiî, sizin bunu yapmaya gücünüz de yok, niyetiniz de yok.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, Tunceli otobüs firmaları ile Diyarbakır otobüs firmalarına asker taşıma yasaklanıyor ve onlara ihale verilmiyor. Peki, Tunceli ve Diyarbakır’daki o otobüs firmalarının sahipleri, bugün, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşı değil midir, vergi vermiyor mudur; nedir bu ayrımcılığın nedeni? Olabilir, geçmişte birtakım hatalar olabilir; ama, artık, belirli kuruluşta görev yapan insanların ayrımcı olmamaları lazım, kucaklayıcı olmaları lazımdır, ülkesinin batısı ile doğusu arasındaki insanlarda ayrım yapmaması lazımdır; bu memlekette, birliği, bütünlüğü, barışı ancak böyle sağlayabiliriz; ama, maalesef, dört senelik bu hükümet zamanında, doğu ve güneydoğuya hiçbir şey yapılmadı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA GÜVEN KARAHAN (Balıkesir) – Sizin zamanınızda niye yapılmadı?

BAŞKAN – Sayın Genç, 1 dakika içerisinde toparlar mısınız efendim; buyurun.

KAMER GENÇ (Devamla) – Toparlarım efendim.

Şimdi, niye yapılmadığını biliyorsunuz; işte, iktidardasınız, ondan önce olağanüstü hal vardı, terör olayları vardı, hakikaten, oraya hizmet getirmek mümkün değildi. Şimdi, iki seneye yakındır terör ortadan kalktı... Tabiî, Doğru Yol Partisi iktidarda olsaydı, bu bölgeyi öncelikli alırdı ve o hizmetleri yapardı; ama, siz, maalesef, o bölgeye hep şaşı gözle bakıyorsunuz. Onun için, rica ediyorum, özellikle doğu ve güneydoğulu milletvekillerinden rica ediyorum, bu olağanüstü halin uzatılmasına karşı çıkın. Yeter be kardeşim, yeter yahu, yeter artık!.. Arkadaşlar, inanınız ki, orada, halkla ilişkiler konusunda yeterli bir eğitime sahip olmayan bir uzatmalı arkadaşımız çok büyük sıkıntılar yaratıyor; yani, gidiyorsunuz, her adımınıza, her adıma müdahale ediyor; birisi hayvanını çıkarıyor, tarlaya gidiyor; nereye götürüyorsun; yok, akşam saati nereye gidiyorsun... Artık, Türkiye Cumhuriyeti Devletinde, bu gibi olayların olmaması lazım, insanların özgürce yaşaması lazım, hayvanların da özgürce otlamaya gitmesi lazım. Rica ediyorum... Bunları biz söylüyoruz; bazıları, hâlâ, alaya alıyor; ağlanacak hususlar olması lazım; ama, maalesef, insanlardaki görüş farklı, ahlak farklı.

Saygılar sunuyorum. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Genç.

Sayın Güven, buyurun.
TURHAN GÜVEN (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Doğru Yol Partisi Grubu adına, hepinizi, sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

21 inci Dönem Meclisinin Üçüncü Yasama Yılının bitimine geldik. Bitimine geldik; ama, belki bu son günlerde, herkes, değerli bakanlarımız, kendine uygun kanun tasarılarını çıkarmanın gayreti ve telaşı içine girdiler; ama, biz de, bu arada, bütün partilerin içinde bulunduğu Uzlaşma Komisyonunun mutabakat metninin huzurunuza gelmesini arzu ettik. Bu nedenle, Sayın Genel Başkanımızla birlikte, iktidar ortağı üç sayın genel başkanı ziyaret ettik. Orada edindiğimiz sonuç şu idi: Gerek MHP’nin Genel Başkanı Sayın Bahçeli, gerek ANAP’ın Genel Başkanı Sayın Yılmaz, Anayasa görüşmelerinin Meclis tatile girmeden evvel olmasını kendilerinin de arzu ettiklerini; ama, şartların bir kısmının değiştiğini ifade buyurdular; Sayın Başbakan ise, Anayasa görüşmelerinin, şu gerekçeyle, şimdi mümkün olmadığını ifade ettiler: Milletvekilleri arasında, özellikle DSP milletvekilleri arasında bir kamuoyu araştırması yaptırıldığını ve bu anayasa değişikliklerinin yeteri kadar incelenmediğini, irdelenme imkânı olmadığını, bu nedenle de, bu değişikliğin eylül sonuna doğru olmasının mümkün olabileceğini ve bu arada, anayasa hukukçularıyla, bilimadamlarıyla da görüş teatisi içerisinde bulunulması lazım geldiği hususunu ve bu nedenle de olmayacağını ifade ettiler.

Değerli milletvekilleri, bakın, Anayasa maddeleri üzerinde gerekli bilgiye sahip değilsiniz. Peki, kusura bakmayın ama, yarım saat evvel dağıtılan kanun tasarılarından hangisinde bilgi sahibisiniz siz; hangi maddeyi biliyorsunuz ve huzurunuza gelip de, biraz sonra, değerli parmaklarınızla çıkacak olan kanunun hangisi hakkında bilginiz var?! Bir türlü önümüze gelmeyen gelen kâğıtlarda -ki, burada, Meclis Başkanlığında çalışan arkadaşlarımız, ancak akşam 17.00’ye doğru gelen kâğıtların dağıtılabileceğini söylüyor ama, bakın- önünüze gelen yazılarda “Gelen Kâğıtlarda şu yerde yer alan, Gelen Kâğıtlarda şöyle denilen” gibi bir ifade var. Gelen kâğıtlar ortada yok; ama, kanun tasarıları gelen kâğıtlarda yerini almış!..

Onun için, değerli arkadaşlarım, bakın, gelen kanun tasarılarını dikkatle inceleme imkânına sahip olmadığınıza göre, ne getiriyor milletin nefine, yararına; ona bakmak lazım.

Şimdi, yasalar geçiyor; ama -size rahatlıkla söyledim, bir kere daha tekrarlamakta yarar görüyorum- yasalar yanlış geçiyor; fark ediliyor, uygulamada sıkıntı doğuyor, iki ay sonra, üç ay sonra, beş ay sonra tekrar huzurunuza geliyor. Niye; yanıldık... Bu yanıldık metodu yanlış. Veya Sayın Cumhurbaşkanına gidiyor, oradan geri dönüyor veya Anayasa Mahkemesinden de iptalle geri dönüyor. O zaman, niye çıkarıyoruz bunları?! İçinde millet olmayan kanunların kime yararı var?! Eğer birine yararları var da bunun için çıkarıyoruz diyorsanız, o zaman, Millet Meclisi olarak, biz, kanun yapma tekniğini bir tarafa bırakalım, kanun yapmadaki sıkıntıları dile getirmekte yarar görürüz.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, eğer Sayın Ecevit’in görüşü istikametinde gidersek, bu kanunların hiçbirinin çıkmaması lazım. Yani, bugün, Meclisin son günüdür; eğer bitmezse yarın, bitmezse pazar, bitmezse pazartesi çalışacaksınız... Son gün olduğuna göre; lütfen, bu kanunları bugün huzurunuza getirip, hele içerisinde vergi ihtiva eden kanunları huzurunuza getirmek yanlıştır. Şimdi “Vergi yok, zam yok” denildi. Bakınız, bugün bir haber geçti. IMF’ye gönderilen ek niyet mektubundan bahsediliyor ve çok enteresan “Kamu toplu iş sözleşmeleri ve hububat alım fiyatları sonucu meydana gelen finansman açığının...” Neyle kapacaksınız sayın milletvekilleri?.. Bakın, gönderilen niyet mektubunu okuyorum: “Kamu mal ve hizmetlerine yapılacak zamlarla karşılanacağı bildirildi” Yani, bugün önünüze gelen ek vergi yahut birkaç vergi yetmiyor. Bu finansman açıkları sizin, bu tatil döneminde her gün, en az, yeni yeni zamlarla karşılanacağınızı bildiriyor ve bu ek niyet mektubu, milleti, bu düştüğü fukaralıktan daha aşağılara çekmenin oluşacağı bir tablo ile karşılayacaktır.

Bunda sizin kusurunuz var mı; yok. Kimin kusuru var; bu ek niyet mektubunu gönderen imzaların kusuru var; çünkü, mevcut açıkların zamlarla karşılanacağını açıkça beyan etmek, bu millete eziyet etmektir. Bu milletin şu halini daha fazla fukaralaştırmak, daha aşağılara çekmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.

Değerli milletvekilleri, onun için, bakın, gelen tasarı ve tekliflerinin içerisinde millet olmadığına göre, siz, çıkardığınız kanunları tek başınıza çıkaracaksınız. Bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin çıkardığı kanun gibi görünse bile; hayır, iktidarınızın çıkardığı kanun olarak görülecektir. Biraz sonra toplu kanunlar geldiği zaman, yapacağımız bir işlemi size söylüyorum; düşüneceğiz, taşınacağız ve şunu yapacağız: Tek başınıza bırakacağız sizleri ve bir şey daha yapacağız; çıkardığınız bütün yanlış kanunları, biz değiştireceğiz, biz geleceğiz, biz yanlışlarınızı düzelteceğiz. Hepinize saygılar sunarım ve bırakacağız bu Meclisi, göreceksiniz. (DYP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Güven.

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Gönül, söz isteğiniz mi var?

ALİ RIZA GÖNÜL (Aydın) – Sayın Başkanım, ben bir konuda kısa bir açıklama yapmak istiyordum; ama, oylamadan sonra söz vermeniz daha uygun olur efendim.

BAŞKAN – Peki, efendim.

MUSTAFA GÜL (Elazığ) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Gül.

MUSTAFA GÜL (Elazığ) – Evet, Sayın Başkan.

Değerli Başkanım, sayın milletvekillerim; Sayın Kamer Genç beyefendi biraz önce kürsüde konuşurken bazı hususları açıklamaya çalıştılar ve temcit pilavı gibi...

BAŞKAN- Efendim, hayır, böyle bir usulümüz yok. Söyleyeceğiniz konuyu söylerseniz Sayın Gül...

MUSTAFA GÜL (Elazığ)- Tamam, konuya geçiyorum efendim.

Efendim, Tunceli’nin, bakımsız ve gözardı edilen bir il olduğu devamlı gündeme getiriliyor. Oysa, ben, geçen hafta Trabzon’daydım; 5 köy ve Köprübaşı İlçesinin yolu ve durumu hakkında...

BAŞKAN- Sayın Gül, bu konuda hükümet cevap verir. Teşekkür ediyorum efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli)- Efendim, Köprübaşı diye bir ilçemiz yok.

BAŞKAN- Tamam efendim. O konuya, gerekirse, hükümet cevap versin efendim.

Önerileri ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım:

Öneriler:

1- Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 278 inci sırasında yer alan 731 sıra sayılı kanun tasarısının, bu kısmın 9 uncu sırasına; 29 Haziran 2001 tarihli “Gelen Kâğıtlar”da yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan 734 sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 10 uncu sırasına; aynı tarihli “Gelen Kâğıtlar”da yayımlanan 733 sıra sayılı kanun tasarısının, 11 inci sırasına; gündemin 9 uncu sırasında yer alan 707 sıra sayılı kanun tasarısının, 12 nci sırasına; 28 Haziran 2001 tarihli “Gelen Kâğıtlar”da yayımlanan ve aynı tarihte dağıtılan 732 sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 13 üncü sırasına alınması önerilmiştir.

BAŞKAN- Öneriyi kabul edenler... Etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

2 nci öneriyi okutuyorum:

2- 29 Haziran 2001 Cuma günü, gündemin 14 üncü sırasına kadar olan kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılması; Genel Kurulun, 30 Haziran 2001 Cumartesi günü 14.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında çalışması ve bu gün de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi; gündemin 8 inci sırasında yer alan 688 sıra sayılı, 9 uncu sırasında yer alan 731 sıra sayılı, 10 uncu sırasında yer alan 734 sıra sayılı, 11 inci sırasında yer alan 733 sıra sayılı, 12 nci sırasında yer alan 707 sıra sayılı, 13 üncü sırasında yer alan 732 sıra sayılı kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin 30 Haziran 2001 Cumartesi günü saat 24.00’e kadar tamamlanamaması halinde, İçtüzüğün 5 inci maddesi uyarınca 1 Temmuz 2001 tarihinde tatile girmesi gereken Türkiye Büyük Millet Meclisinin, söz konusu kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin tamamlanması gerektiğinden, 1 Temmuz 2001 Pazar ve 2 Temmuz 2001 Pazartesi günleri de 14.00-19.00, 20.00-24.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi ve bu tasarı ve tekliflerinin görüşmelerinin tamamlanmasından sonra tatile girmesi önerilmiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yetersayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN – Arayacağım efendim.

Öneriyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Oylamayı elektronik cihazla yapacağım.

Anavatan Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Demokratik Sol Partisinin grup önerilerini oylarınıza sunuyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

Oylama için 5 dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, öneri kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır.

Diyarbakır, Hakkâri, Şırnak ve Tunceli İllerinde uygulanmakta olan olağanüstü halin dört ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27.3.2001 tarihli ve 714 sayılı Kararı uyarınca, Diyarbakır, Hakkâri, Şırnak ve Tunceli illerinde devam etmekte olan olağanüstü halin, 30.7.2001 günü saat 17.00’den geçerli olmak üzere, dört ay süreyle uzatılmasının Türkiye Büyük Millet Meclisine arzı, Bakanlar Kurulunca, 29.6.2001 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.

Bülent Ecevit

Başbakan


BAŞKAN – Başbakanlık tezkeresi üzerinde, İçtüzüğün 72 nci maddesine göre görüşme açacağım. Gruplara, hükümete ve şahsı adına iki üyeye söz vereceğim.

Konuşma süreleri, gruplar ve hükümet için yirmişer dakika, şahıslar için 10 dakikadır.

Görüşmelerin sonunda da tezkereyi oylarınıza sunacağım.

DYP Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Hayrı Kozakçıoğlu.

Buyurun Sayın Kozakçıoğlu.(DYP sıralarından alkışlar)
DYP GRUBU ADINA HAYRİ KOZAKÇIOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, olağanüstü halin Diyarbakır, Hakkâri, Şırnak ve Tunceli İllerinde dört ay daha uzatılması konusunda Doğru Yol Partisi Grubunun görüşlerini sizlere sunmak üzere söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce hepinize saygılar sunarım.

Bilindiği gibi, bu bölgemiz, 1978’in sonlarından 1987’ye kadar sıkıyönetim rejimiyle, 1987’den bugüne kadar da dört ayda bir uzatılan olağanüstü hal rejimiyle yönetilmektedir.


Yüklə 0,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin