=? Atların üzerine örtülen örtü neydi? Bürde mi? Buna benzer bir şeydi?



Yüklə 0,74 Mb.
səhifə5/14
tarix30.01.2018
ölçüsü0,74 Mb.
#41218
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14

‎Diğren Kesi= Harmanda sürülen sapın iyice parçalanmış hali.

dikelmek-dinelmek: karşı gelmek

Diken ucu= itmik ?

Dil gırmak= Kibar konuşmaya çalışmak(Dil gırma aasınıñ)

dil kırmak= istanbul ağzıyla köylük yerde konuşmak.(hava atmak)

Sorak=Gabak sorağı hemen uyutur.

dile dolak olma= bir sözü sürekli tekrarlama, bir nevî, fikr-i sabit olan bir düşüncenin sık sık dillendirilmesi..

Dilim gayganası=yumurtalı ekmek(önceden yazılmışsa affedin.)

Dilme: Dört köşe olarak dilinmiş ( biçilmiş) ağaç. Şimdilerde 5x10 veya 10x10 diye adlandırılıyor.

diñek:dik duran

Dingilçoş = tahtıravalli,

DİNGİLDEK...DURDUĞU YERDE DURMIYAN KİŞİ. Dingildek= oğlan çoçuklarının hareketliliği...

Dingildemek: Masa dolap gibi şeylerin bir ayağının kısa olmasından, dolayı iki yana sallanması. İşkili var da dingildiyor:(Deyim) Üzerinde konuşulan konuyla ilgili olarak, kendisinden şüphesi olan kişinin rahatsızlığını sağa sola kımıldayarak veya söze müdahil olması durumunda kullanılır.dingildemek: iki yana sallanma

dink: buğdayı keşkek haline getirmek için kullanılan içi çukur büyük taş

Direcen= Hayvana yük sararken, yük bir tarafa çöğmesin diye, biri ucu yükün sarıldığı urgana tuturulan, bir ucu da yere batırılan 6-7 cm kuturunda 150-180 cm uzunluğunda, ucu çatallı direk

DİREKDOR=Traktör

Direktor= traktör, araç ilçesinde traktör

Direzin= dokumadaki çözgü sanırım (Direzin çözmek diye hatırlıyorum.

Dirgen= Bizim germeç -taşköprü tarafında tahana DIĞAN deniyor. Ayrıca saman doldurmaya yarayan alete bizde YABA. ılgaz taraflarında da HAPAZ deniyor. HAPAZ bizde avuç anlamında kullanılıyor. (İki hapaz leblebi ver) İki parmaklı ve ucu yukarı kıvrık harman aletine DİRGEN, üç parmaklı olana ÜÇPARMAK, tırmığa da DIRMUK diyoruz.. DİRGEN= İki parmaklı ve ucu yukarı kıvrık harman aletine, Dirgen=saman ya da ekin destelerinin kaldırılmasında kullanılan iki parmaklı ağaç çatal, Dirgene dayanmayan porsuk, harmana girmez, Dığan=yaylım toplanırken en altta kalan saman ve buğday tanelerini yerden kazıyarak toplanılan alet dirgen:uzun saplı çatal şeklinde daha çok ağaçtan yapılmış sap ve saman atmaya yarayan DİRGEN= İki parmaklı ve ucu yukarı kıvrık harman aletine DİRGEN, DİRGEN= Otları kesilmiş ekinleri arabaya,traktöre yükleyince ,insanların üzerine çıkıp otları,yerleştirip sıkılaştırmak için çiğnerken yardım aldıkları ,bastırdıkları tahtadan yapılmış iki parmaklı alet. DİRGEN= Otları kesilmiş ekinleri arabaya, traktöre yükleyince ,insanların üzerine çıkıp otları,yerleştirip sıkılaştırmak için çiğnerken yardım aldıkları ,bastırdıkları tahtadan yapılmış(?) iki parmaklı alet.

diri efe: çok güzel, çok iyi

dirlüksüz, dirliksiz: geçimsiz, kaprisli..

diş kiri = genellikle yüzde görülen cilt hastalığı. (batıl ya da gerçek) inanışa göre dişteki sıvı sürülerek iyileştiğine inanılır.

divan: aynı muhtarlığa bağlı mahalleler

DİVİDİ=yapıverdi.

Diynemek, Dinemek = Dinlemek "Sen de anamadan, diynemeden gonuşuyosuñ!"

diyon: diyorum

diyze-deyze: teyze

Dizgin=Atın başına takılan ve ata yön vermeye yarayan alet

Dizin: Pişmiş kestanenin ipe dizilmesi

dizlik: uzun paçalı don

Dogra = araç ilçesinde togra..vucut kiri

dogu: erkek hindi

DOGU=Hindinin erkeğine denir

Doguz = domuz...doguzluk etmek = araç ilçesinde yaramazlık etmek, Doguz= domuz, küçük çoçuklara şöyle söylenir= gine ne doguzluk ettig bögün bakıyın!!! = yine ne yaramazlık ettin bu gün bakayım. dağda gezen, ismi lazım değil, canavar...

doğah:koşum hayvanlarını durdurmada kullanılan söz

Doğul= Davul Doğula dönesice=davula dönesice Doğulcu=Davulcu

dôkûlagalısaca= Dökülegalası(ca) sitem-kızgınlık arası bir duyguyla yapılan hafif ilenme deyimi Sedat bey?

dokuma: uzun sırık yada sopayla ceviz vb. meyveleri ağaçtan düşürme, Dokumak: Kestane ve ceviz gibi yemişleri sırıkla düşürülmesi.

DOKUZ DALAK GURŞUN = YEMİN EDERİM

Dolak= Yünden bir karış eninde, bir buçuk metre boyunda tezğahta çok sıkı örülen,bir ucuna iki uzun ip takılarak yapılan bir dokumadır.Çok eskiden köylerde kış gününde dağa hayvan otlatmaya,ava gidenlerin ve çobanların ayaklarına sıcak tutması ve ayaklarının ıslanmaması için ,ayak uçlarından başlayarak dizlerine kadar dolanan ve ucunkaki iplerle üzeri bağlanarak kullanılan bir giyecektir. dolak: çarıkların üzerine ayak bileklerinden dize kadar sarılan yünden dokuma, DOLAK= ÇARIĞIN ÜZERİNDE BACAĞA SARILAN YÜNDEN BEZ***Dolak= Kıldan yapılmış, ayaklara kar girmemesi için kullanılan sargı. Günümüzde bir nevi süs olarak çizmelerden ayrıca satılıyor.

DOLAMA: Her ne kadar dolanmak sözcüğü olarak kullanılsa da kadınlarda çarşaf örtüsü kaldırıldıktan sonra başörtüsü yerine kullanılan kalın ve uzun örtüdür. Dolama: Kol, parmak ve bacaklarda çıkan bir çeşit çiban dolama: bohça

Doldurma direği. İnşaatlarda, araları ı taş, tuğla veya kerpiçle doldurulan ağaç direkler.

Doldurma: İnşaatta iki direğin arasını taş, tuğla veya kerpiçle doldurma.

Dolmadirek= Kagir evlerin iskeletinde kulalnılan kalaslar.daha sonra bunların araları eski tuğla yada kerpiçlerle örülerek doldurulur

Domatis = domates

DOMUZLUK=Yoğurt yapmak için kullanılacak yoğurda verilen ad

don : külot

Dondurma : Dana baklası ezmesi

dongra:vücut da birikmiş bulunan kir,daha çok el üzerinde olan kir,pas

Donguz, domuz = donguz yada hınzır, Araç'ın bir köyünde bana neden domuzlar bu sene çok dediğimde "Kurtlar azalınca donguzlar çoğalır" demişlerdi.

Doñra=? (Sañralı sekiz ay, doñralı dokuz ay, kedi fistan gadun; üç ay on gün) diye bir deyim vardı.Doñra=kışın eller üstünde oluşan kir yapışması gibi derinin kalınlaşması değilmi,,

Donuz Damı=Çay ve dere kenarlarındaki tarla veya bahçeleri sel almasın diye, sele karşı özel bir teknikle yapılan ağaç set. Domuz ya da donuz damı= yeraltı maden işletmeciliğinde de kullanılır, göcük tehlikesine karşı tahkimat.

DONUZ= YARAMAZ***

Donuzluk=Evlerde ocakların altına da benzer bir teknikle kalın ve sert ağaçlar, üçgen oluşturacak şekilde sıralanır, sonra içleri toprakla doldurulur, en üstüne de kaldırım taşı gibi taş döşenirdi. Bu toprak kısmın kalın olmaması halinde alttaki ağaçların tutuşma ihtimali olurdu. Evde odunu çok yaktığımızda, büyüklerimiz "yeter, şimdi donuzluk tutuşacak" gibi bir şey derlerdi. Bu benzerlik yeni dikkatimi çekti.Bilen varsa açıklığa kavuşturalım. Donuzla=Ocakların alındaki toprak dolu alana da 'donuzla' gibi bir şey derlerdi. Hiç duydunuz mu?

Doohaaah: Gahdemek= sürmek (atları?, öküzleri?, atı?, eşeği?) gehdemek olabilir. Heşt de öküze yürü demektir. Doohaaah:dur anlamına gelir.

doruk= tepe

Doruklu= Bir arıklıya bir doruklu diye biliyorum ben o atasözünü Ben bir anıklıya bir tunuklu diye bir atasözü hatırlıyorum mesela.

Döğmek (bkz. Burdurmak ): Erkek sığır veya mandanın yumurtalıklarına gelen damarı sıkmak, kesmek veya çekiçle ezmek sureti ile hayvanın üreme kabiliyetini ortadan kaldırmak. Bu iş havyanın yükte kullanılırken yaramazlık etmemesi için yapılırdı. Aynı iş at ve eşek cinsi hayvanlar için yapıldığında da "inemek" denilirdi.

Döğmek=


döğücü=genellikle çekirdek kahveyi demir tokmakla un şekline getiren kişilere denirdi.

döğücü=genellikle çekirdek kahveyi demir tokmakla un şekline getiren kişilere denirdi.

Döğüş= dövüş, Döğüş= Mardınan gûcûk döğûş ediya dışarıda

DÖKÜLE GALASI

döküle galsığ=

Dölü : DeliElme :

Dölü=deli

Dölük delük: = delik

Dölümsirek, Delimsirek= kafada biraz var! tam değil idare eder ama hafiften kaçık anlamında Dölümsirek, Kastamonu Merkez'de delimsirek olarak geçer. Genelde sahil tarafı dölü derler

Dölümüsü^n= dölümüsüg laa seen hiç ölee olumu? serzeniş daha çok dosta söylenir= Akıl yokki bu göbelde.ahrazzzzz şartosun.:::)))

Dömek= ahırdan çıkan hayvan gübrelerinin, atıldıdı bir küreğin rahatça geçebildiği, ahırın duvarında açılmış deliğe denir. Dömek yerine Kastamonu merkez köylerinde "temek" kullanılır. dömek: Daday civarında ahırlarda kemrenin ahırdan tahliye edildiği delik ya da pencere

Dömür= demir

‎Döneyen: Koyunlarda görülen ve koyunun kendi etrafına dönmesine sebep olan hastalık.

Döngel= “Döngel=İğde?" yazılmış. Soru işaretinden de anlaşıldığı gibi yazan arkadaşımız da emin değil. Bu kelime Kastamonu merkez civarında "muşmula" karşılığı olarak kullanılır. muşmula beşbıyık olarak da kullanlır döngel: muşmula da denilen yabani meyve (Uvaz ile Döngel (Muşmula da deniyor) aynı meyve değilmiş. Ben ikisini aynı meyve bilirdim, yeni öğrendim. Uvaz, ishale çok iyi gelen bir meyve imiş. Şıp diye kesermiş. Uvaz'dan kek yapılıp kurutulur, hastalıkta yedirilirmiş. (Araç/Okçular))

DÖRKENİ= DEVREKANİ

Dörpü= Törpü

Döş ve Ağguş ne olabilir? Ağguş kollar-kucak bildiğim kadar Abeyim. Döş iise bağır canevi anlamında. Emin değilim.

DÖŞEK= Pamuktan yada yünden yapılmış, yer yatağıDöşek=Yatak

Dudumis= kız çocuklarının ferci için kullanılır.

dumo olmak: nezle olmak

dumo-dumoğu: grip,nezle öksürük olma

Dumoğ= Azdavay ve yöresinde ayrıca kastamonu köylerinde bronşit ve öksürükle olan akciğer hastalıkları için söylenir.

Duncukmak= Ağlamaklı hale gelmek, bazı cümleler farklı anlamlarda kullanılabiliyor. Bu kelimenin o an içinde bulunulan hal ve akış yönüne göre değişiyor. Duncukmak cümlesi :"Oğlan esgere gideyken anasıda ağlayınca az galsın salıveyodum gendümü duncukdum emme ginede ağlamadım" "Seni bekleye bekleye öldüm! Adam benşurdayın deye bi habar verü, duncuğuyon sen gelmeyince" DUNCUKMAK=Bunalmak,çok sıkılmak,çok merak etmek,çok terlemek,ağlamamak için kendini tutmak gibi anlamlarda kullanılır. DUNCUKMAK=Bunalmak,çok sıkılmak,çok merak etmek,çok terlemek,ağlamamak için kendini tutmak gibi durumlarda içinde bulunduğu sıkıntıyı ifade etmek için kullanılır.DUNCUKTUM denir.

Duş gelmek=Rastlamak, rast gelmek, birlikte olmak. Daha çok olumsuz durumlarda kullanılır."İnşallah eşkıyalara duş gelirsin "," dil bilmezlere duş gelesi " gibi. Annem daha çok beddualarında kullanırdı. Duş= Denk gelmek, rastlamak; Türkmencede karşılaşmak, bir araya gelmek, buluşmak

duş: siper,gizlenecek yer

Duşman, düşman= Kavgalı olunan kişi. Hiç düşman bulamayınca komşularıyla kavga eden bir durumda olduğumuzun göstergesi olan bu deyim beni çok üzer. Harici düşman milletler ve fertleri için değil kapı komşusu için bu kelimeyi kullanan milletim için çok üzülürüm.

duta: meyveye zarar vermeden daldan elle toplamak

Dutacak= Tava tencere tutmaya yarayan beze (Merkez) denir değil mi? Yoksa Merkez'de sabanın tutulacak yerine de aynısı mı kullanılıyordu?

Duturuz etmek, tuturuz etmek= İşi olan birini meşgul etmek, oyalamak

Duzu biberi= Tuzu biberi

Düğe sımalı = Yaşından genç gösteren..))

düğe: 1.ineğin dişi yavrusu,2.yavrulamamış dişi sığır Düğe=İki yaşlı dişi inek adayı.

düğen: buğday ,arpa saplarını kırmak tanelerini ayırmak için kullanılan harman alet

Düğensilik;= düven ile boyunduruğu birbirine bağlayan uzun eğri ağaç aparat

Düğünnük= Düğüm

Düğünün Safhaları : 1-Kız görme(beğenilirse oyalı yazma örtülür.) 2- Dünürlük, 3-Söz kesme(şerbet içme) 4- Nişan, 5- Araya bayram girerse altınlı koç ve bayramlık alma, 6- Çarşamba günü akşamı kına(erkek ve kız tarafında ayrı yapılar) 7 -Perşembe gelin çıkarma,(Gelin oğlan evine geldiğinde misafirlerin karşısına kol kola çıkarlar, bu işin adına KOLTUK ETME denir) yatsıdan sonra da GÛYÔ GUYMA, yani gerdek.8- Cuma günü öğleden sonra semet(kız evinden oğlan evine misafirler yani kız tarafı gelir, eğlenceler yapılır) 9- düğün faslı biter birkaç gün sonra gelinin anne evine ilk gidişine EVİRLİK denir. 10- Kız ve erkek tarafının akraba ve komşularına el öpme zşyareti yapılır, geline bahşiş verilir. (ALLAH Bİ YASDUKDA GOCALTSIN.. ÊMİN...)

Dün annem babamın yatağında olduğu yerde yıkılmasına, bayılmasına dair bilgi verirken kullandı da:))

Dün(g)ürşü: 1.Kız alma veya kız verme yoluyla edinilen yeni akrabalar,2. Düğünde .kız evinden gelini alıp gelmekle görevli kadınlar. Dursun Hocam,Dün(g)ürşü kelimesi Kastamonu merkez civarında "dünür"anlamında kullanılır. Düğünde kız evinden gelini almaya gelenlere de "hakçı"denir.(Uşak çobuk olun hela hazırlanamad(g)ız,hakçıla şindilede gelü!)

düñürşü: damat ve gelinin ana ve babalarının akrabalık durumu

Dünürşü-Dünür, düğürşü gibi söylenü

Dürü: Düğünden önce kız ve oğlan evlerine gelen hediye, Dürü= dürü..kına gecelerinde geline toplanan hediyeler( İnebolu) Merkezde dürü kız ve erkek evinin yakın akrabalara aldığı hediyelere denir diye biliyorum.

dürü:1.düğün olmadan önce kız tarafının yakınlarına alınan hediyeler,2.düğüne davet ederken yakınlara verilen hediyeler

Dürüp bıkmak=katlamak, (dür bık nereye korsan goy) Küre. Bıkmak:Bükmek ?! (Hocam anlam olarak ele alınca bu yattı kafama) Dür bık = şeklinde kullanılan bir deyimdir. Dürdüm bıktım yerine koydum gibi

Dürzü= Pezevenk, karısını, kızını satan adam, kadın satıcısı.

Düş görmek= Rüya görmek (Düşümde=Rüyamda )

dütlemek= batırmak çatalı zeytine dütledim gibi..

düven öküzü= Çok fazla yiyenler için

Düvlek: Kavunun olgunlaşmadan epeyi bir zaman önceki hali.

düzen: bir iş için kullanılacak araç ve gereçlerin tümü, düzenek

düzenbaz- düzenci: yalancı ,hilebaz

düzme: uydurma

ebişek: kanlıca mantarı

Ebrimek: Haşlanan patatesler için kullanılırdı ama anlamını bilemiyorum.?

eccük = azıcık

ecir: sabır

Ecücek: Azıcık küçük bir parça

êcük: az, azıcık Ecük= Azıcık ECÜK anlam olarak doğru ama yazılış olarak arada bir yaylım ağız yayması olur yani :EYCÜK

Ecük= az, Azıcık ECÜK anlam olarak doğru ama yazılış olarak arada bir yaylım ağız yayması olur yani :EYCÜK

edükleme= ineği sağmadan önce buzağayı az emzirtmek mi?

EFE= güzel ,iyi... Efe oldu dedük yaa! Ey bırak tevetür akıl deyve dedim neyle bilüseg yaz dedig..

EFİL EFİL-İFİL İFİL=rüzgârın hafif esmesi

Egitmek= Götürmek(bu kelimedeki e açık olarak okunur. eeegitmek gibi.) Yanında götürmek!

Eğcükde: az da

eğirmek: ip bükmek

eğlek-eğrek :hayvanların öğle vakti dinlendikleri su başları

eğninini giymek= kıyafetini giymek

‎Eğrek= Hayvanların sıcaktan kaçıp serinledikleri yere denirdi?

eğretü: eğreti,uydurma, gelişi güzel

Eğseran= Ekmek teknesini vs. kazımak için kullanılan alet,eğsiran da denir bizim kürede

Eğseri, Çivi,

Eğsi-egsi=: Ucundan bir kısmı yanmış odun parçası

eğşi: ekşi,meyvelerden yapılan marmelat

ehil: eş ,koca (köçekli )

ehlim: eşim ,kocam

Ehmet= Ahmet

ekin :buğday,arpa gibi tahıllar için kullanılır

Ekleşme= Bir iş görürken , yolda yürürken v.b.engel olma hali..Kullanım şekli de : Öğ ekleşme beee.))) Ekleşme=Tebelleş olma, Ekleşme'nin taciz, tecavüz anlamı var mı? O kadar ileri değil.. Sadece rahatsız etmek,engel olmak..Yine de Coşkun'a sormak lazım..))Tebelleş olma= Tebelleş olma=bir biçimde rahatsız etme, engellemeye çalışma. (Küre) Başma tebelleş oldu, aralaşmayo... Sürekli peşinde dolaşmak..Gibi bir söz galiba. Israrlı davranmak da olabilir. Evet, yapıştı bırakmıyor gibi.. Evet Tekin Abicim, yapışmak gibi bir söz. ekleşmek: sataşmak ,musallat olmak. Ekleşmek'in ikinci anlamı da zannediyorum; taciz etmek, tecavüz etmek

Ekmek Çarpsın= Yemin

Ekmek çiti, Ekmek sepeti.

Ekmek gôzüme=Yemin

Ekmek Kurusu=Fırında kurutulan ekmeğe"ekmek kurusu" denir.

EL HIZARI=İki tarafında tutmaçları olan ve karşılıklı iki kişi ile ileri geri hareketi ile kalas vs kesmeye yarayan alet

Elalem= Başkaları

elber:götür

Ele dar gelen bana bol gelü=Çalışıp çabalamasının çevresi için olduğunu gösteren bir sözdür. Daha çok çalışmasının takdir edilmediği zamanlarda kullanılır.

ELECEK= tıpanın sapı üzerinde bulunan sağ el ile tutalan ağaçtan yapılmış kol

Eleğimsağma= Gökkuşağı

Elem=? Elem (Başka bir kullanılışı da var mıydı? Bizim köyde Elem Depesi diye bir yer vardı da, merak ettim.) (Ellam, êllalem başka bir kelime tabi.)

elet: götür

eletivermek= götürmek genelde Kürelilerde çok duydum...

eletmek: alıp götürmek

Eletmek=iletmek, götürüvermek Agitmek=Alıp gitmek

Elevlü= zelevlü, elevlü: saman taşımaya yarayan yarım silindir şeklinde fındık dallarından yapılan iki kişi tarafından taşınan araç. Zelevlü=Aklıma getiremedim. Düven sürüldükten sonra saman çektiğimiz saplı aletin adı neydi yok benim dediğim tınar savrulduktan sonra yaylımdan samanlığa saman çekmek için; fındık çubuklarından yapılmış içine saman doldurulup smaanlığa saman çekilen alet. fındık çubuklarından yapılmış Sedat Bey onu yazdım, Zelevlü'dür o. bizde zelevlü demezdik demkki köt köy değişiyor.gavsara denilirdi bizde şimdi geldi aklıma GAVSARA denilir

Eliniñ körü, Ölünüñ körü?= ? Yanlış yapılan, barbat edilen, iş veya söylem karşısında söylenirdi herhalde.

Ellalem, ellelem, Ellam, =Herhalde, öyle... sanırsamEllam sözü de çorum bölgesi sözü , heralda ya da

Ellik= 1.Eldiven 2. Yolma yolarken orak kullanılır bir elde orak olur, diğer elde ağaçtan koruyucu parmaklık. Buna ellik denirdi. Orak'ı biliyorsunuz.

‎ellünün körü, elining körü, Ölünün körü: ?

ElmaEvelde: Demek ki, tevekkeli değil

Elöpmesi= düğünden bir hafta sonra kız evine yemeğe gitmeye verilen ad

elti: erkek kardeşlerin hanımları

Emen, Amen? =1. Küçük Kuyu, 2. kuyu oyununun adı

Emen=bazı oyunlarda küçük taşları içine koymak için toprakta açılmış küçük çukurlar (beş taş oyunu gibi)

emi:he mi,tamam mı,anladın mı

emice= amca, Merkez’de emmi, amuca

emme= Ama, yo"oo nerdeee,,arayon bulamayon,emme kemilcük bulladaydı :)))

emmi:amca

En= ? En vurmak; Hayvanların kulağına işaret vurmak?

encik:kedi yavrusu

Endümek: Hayvanın ve insanın doğumuna 3-5 gün kala, karnının iyice aşağıya sarkması hali. "Ahmedaların gelini iyice endümüş, bugün yarın doğuru".

eñek :karasabanın elle tutulacak yeri, enek: sabanın elle tutulan kısmı

Enemek(inemek)= hayvanları kısırlaştırmak, Bkz. Burdurmak, Döğmek. Erkek at veya eşeğin yumurtalıklarına gelen damarı sıkmak, kesmek veya çekiçle ezmek sureti ile hayvanın üreme kabiliyetini ortadan kaldırmak. Bu iş havyanın yükte kullanılırken yaramazlık etmemesi için yapılırdı. Aynı iş sığır cinsi hayvanlar için yapıldığında da "döğmek" veya "burdurmak" denilirdi.enemek:erkek sığırların hayalarının sıkılması yada alınarak kısırlaştırılması

enenmiş: kısırlaştırılmış

engâre : angarya

Engek, EĞENK=SAPANIN ARKASINDA TUTMAYA YARAYAN KOL***

Enife= Hanife'nin Araç, İğdir, Okçular'daki söylenişi

Enik:. Kurt ve köpek yavrusu

Enteri, Entari: Elbise, kadın elbisesi Enteri= erkek gömleği ? veya kadınların giydikleri omuzdan ayağa kadar uzanan elbise

Enterinle: Gömlek, elbise

enûk: köpek,köpek yavrusu

epdesik: abdeslik, abdes alma yeri, Zafer Bey; Kastamonu merkezinde epdesik dediğiniz kelime abdeslik veya abdestlik olarak kullanılıyor. Buradaki e sesi a ile e arasında bir ses. Bu sesi karşılamak için inceltmeli e harfini " ê" kullanmayı teklif ediyorum. êbdêslik: abdest alma yeri, olarak sözlüğümüze girebilir mi? épdésik diye kullanıyoruz biz(Cide)

Epeyce (siz epeyce İstanbullu olmuşsunuz:))

erinmek: üşenmek

erkeç: erkek keçi

Ermeyipde ermeyesice= Beddua

ersün-ersiren: ekmek hamurunu alma ,kesme aleti

erük: erik

esaran=ekmek yaparken tekne vs.de kalan hamuru kazımada kullanılan üçgen ağızlı küçük keski.

Esger=asker

esgün= rüzgâr-rüzgârlı yer, bölge.

Esiran= diye bir alet vardı(Hamur teknesinde çalışırken hamur kesmeye yarardı galiba, Gıyı= kenar, Tarlanın gıyısı gibi

essah: sahi, gerçek

Essah= Doğru (Uzun zamandır dosyayı inceleyemedim bu kelimeler yazıldısa özür dilerim)

essahmı=sahiden mi

essahtan= sahiden doğrudan

Essaktanmı deyan ali bey..essak = sahi,gerçek,doğru araç :) :)) Essah değil miydi o kelime? k ile de söyleniyor demek ki...

esvap: giyecek esvap= dış giyim, elbise

eşelek :meyvenin yendikten sonra arta kalan kısmı Eşelek = Meyve artığı, yenilecek kısım yendikten sonra kalan kısım

êşi alma-hüryimez= ekşi elma

êşi= 1-buruk, ekşi. 2-Ekşi elma(hüryimez)dan kaynatmak suretiyle yapılan ve marmelat ya da suda ezilip, genellikle yaz aylarında tüketilen bir şurup, içecek. (ben ekmeğe sürerek tüketmeyi severim)

Eşi= ekşi

eşinmek:hayvanların ön ayakları ile toprağı eşmesi

Eşme, Çeşme.

Eşme=yerden çıkan kaynak suyunun su içilmesi için oluşturulan küçük göl

eşük: çukur,eşik

Eşümük = ekşimik

‎Etekçek= Kadınların bellerine bağlamak suretiyle kullandıkları önlük benzeri giysi.

Eteklerin çalpara çalması: hızlı ve heyecanlı hareket etmek

etene : yavrulayan hayvandan düşen parça,et parçası

Etlekmek, etekmeyi= Bu arada "Etlekmek edivemiş" "Hamur kesivemiş" "Hurun yakıvemiş" "Yemek çıkarıvemiş" Bu yapma etme adları da çok ilgimi çekmiştir. Her işin yapılışına başka bir ad vermişiz. evet hem "etlekmek" hemde "etekmeyi" denü,, Etliekmek= Kastamonuya has saçda yapılan ekmek.

Ettiman, Ehtiman= yemin, Ehtiman şeklinde de kullanılışı var

Evatsavat = Gelişigüzel, öylesine, özentisiz - Örn: Evatsavat giyiniverdim.

Ev üstü: Ustun ağacının üstüne döşenen tahtalarla, saçaktaki kiremitlerin arasında kalan bölüm. Bu bölüm kiler ve depo niyetine kullanılırdı. Şimdi buraya 'çatı arası " diyorlar.

evcümen:evine bağlı

EVERMEK: Evlendirmek-

Eveti Olma= aceleci olma, çabuk olma. Eveti: çabuk-acele

evir:çekilip kurutulmuş kendir çubuklarının deste haline getirildikten sonra yağmurdan korumak amacıyla dikine bir arada toplanması

Evirlik-Evirliğe Gitmek:? Evirlik, Düñürlük gibi kelimeler düğün ile aile bağı kurulmasıyla ilgili kelimeler olmalı. Kız istemeğe gitmeye evirlik, söz kesmeye gitmeye de düñürlük deniyordu galiba. düğün faslı biter birkaç gün sonra gelinin anne evine ilk gidişine EVİRLİK denir

Evlek : Tarlada sabanla sürülen bir sıra, evlek:tarlayı ekime hazırlarken bölümlere ayırmak

evmek:1.acele etmek,2.özenmek,fazla incelemek ,bir şeyin üzerinde ısrarla durmak

EVETÜ=ACELE...

evsoğuz : eğmek, bükmek

EVÜR= KENDİRİN DESTE DESTE YAPILMIŞ KONU ŞEKLİNDEKİ HALİ***

Ey= Efendim (Eyme dökêsing diye dalgası da geçilir) dökasing'deki a sesi e ile a arasında bir sestir.

Eycük: êcük: az, azıcık êcük: az, azıcık Ecük= Azıcık ECÜK anlam olarak doğru ama yazılış olarak arada bir yaylım ağız yayması olur yani :EYCÜK

Eyin: Üst baş, beden, eyin: elbise, üst baş

Eyleme beni= Alıkoyma, vaktimi alma

Eylemek?, Eğlemek?= Oyalamak. Eğle, Eğleşmek,Eğrek kelimeleri ve Eğrek Yeri deyimi de bununla ilgili olsa gerek. Eğle kelimesi y ile mi yoksa ğ ile mi yazılıyordu? Merkez'de y ile olabilir, hatırlayamadım. Eğlemek veya eğlemek kelimesi Kırgız Türkçesindeki Aylanmak (Etrafında dönüp durmak, pervane olmak) kelimesi ile ilgili bir kelime olmalı.

eylenmek:1. dalga geçmek,2.beklemek

Eyleñmeñ beninen=Benimle dalga geçmeyin

eyleşmek:beklemek, Eyleşmek=Oyalanmak?

Eyn= eynini giy seni êgidiveriyin (üstünü giy seni götürüvereyim anlamında) Eyni başı-üstü başıEyn=Elbise, Eyin baş diye kullanılırdı Daday civarında da

Eyni= eyni başı, üstü başı gibilerinden (H:T.)

eyninde : üstünde başında elbise anlamında(eyninde göyneği yok)

eyo, eyoo, eyoğü: kaburga kemiği,EYOO=GEYREK=KABURGA KEMİĞİ***

Eyrek = inek ve koyunları dinlendiği açık alan

Eyrek Yeri = Gelen gidenin belli olmadığı kalbalık yer anlamında da kullanılır.

Eyseri=mık=çivi

Eysiren, Eyseran=hamur kesmeye yarayan demir kesgen alet

ezen: ezan

ezük=Zayıf

Fañ Fañ lamış= kocamış, yaşlanmış, çaptan düşmüş.(Öğğ bizim seyina iyice Fañ Fañ lamış gayrı) fanfanlamak:elden ayaktan düşmek, ihtiyarlamak


Yüklə 0,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin