gurtlanmak: 1-şüphelenmek,2-kıskanmak
guruluk:evlerin önünde yada yanında eşyaların ,araç gereçlerin yağmurdan korunması
GURUTMA= KURUTULMUŞ EKŞİMİĞE VERİLEN AD
gustane=gusulhane: ebeveyn banyo
Gusulane, gusul dolabı= ilkel banyo, suyu başka yerde ısıtılıp gelen.
Guş Dili=Arkadaşlar siz guş dilini bilir misiniz? Mesela küçüklerin duymaması gereken bir konuyu onların yanında nasıl anlatırsınız? Becen secenici çacok seceviciyocorucum... gibi her hecenin yanına bir sessiz harf koyarak...
guş ekmeği: kuşekmeği,yenilen yabani ot
Guş= semerin gancasına. semerin arkasında da iki taraflı bir demir kanca vardı. Ona da mı "guş" deniyordu ?
Guş=? (Gaş urganı= Semerin önündeki kabarantıya kaş (gaş) denir. Semerin iki yananda iskeleti oluşturan tahtalara da "gaburga" denir .Gaburganın iki tarafta en üstte olanlarının uçları gaşın iki yanından ileriye doğru 15-20 cm uzanır. Bunlara da "guş" denir."Semerin gaşı guşu galmamış" dediklerinde bunlar anlaşılır. Hayvana yük sarmak için, semerin kaşından dolanıp, guşuna bağlanan 10-12 metre uzunluğunda 1 cm kalınlığındaki urgana "gaş urganı" denir.)
Guşak çözmek= tuvalete gitmek, guşak çözmemek=zina yapmamak
GUŞAK=Kumaştan yapılan bel kemeri
GUŞAK=Kumaştan yapılan bel kemeri
Guşlasdik=Sapan
guşluk: çatıya çıkılan yer
GUVLEK=
Guyluş guyluş= ?
Guyo, güyo: damat
GUYU=Kuyu
GUYU=Kuyu
Guyuluverdi= Bayılıverdi? Devriliverdi?
guz: güneş görmeyen ,kuzeye bakan yer
guzgunluk:çatıya çıkılan yer
guzlacı:yavru yapacak keçi,koyun, Guzlacı= Doğuracak Koyun, keçi
Guzlamak= keçi ve koyun doğurması
Gübür=çöp=evde süprülen yerdeki çıkan çöl-çöp Gübür; Süpürülerek toplanmış çer, çöp,
güccücek= küçücük, ufacık,
Güccük Güççük: Küçük
Gücük: Kısa, Gücük (öküz ) kuyruğu kısa öküz. Gücük ayla(r):Şubat ve mart ayları.'Adamın da ayın da gücüğünden korkacaksın' diyerek , bu iki ayın soğuğuna dikkat çekerlerdi.
gücük:1.şubat ayı,2.küçük
GücüK= Mardınan gûcûk döğûş ediya dışarıda"Gara gışınan gücük döğüş ediya" deseniz daha mı doğru olurdu acaba? Gücük Mart değil mi?
Gücük=Mevsim adı, Köpek adı olarak da kullanılırdı.
gücümü üzme : beni yorma
gücünü üzmek: canını sıkmak, üzülmek anlamında deyim (Kast.merkez)
Gücüzmek = Yaramazlık yapmak..
Gücüzmek: çocuğun yaramazlık yapması anlamında kullanılı
Güççük: Küçük
güdek: 1.nöbet,ebelik sırası,2.kısa
GÜDÜ= topraktan yapılmış tencere!!! güveç'TE denilebilir
güdük: küçük kalmış, kısa boylu
Güdül= kısa, küçük
Güdüş= ? Güdüş güdüş şeklinde ikileme olarak kullanılırdı. Genellikle yaşlı aile bireyleri için?
güğüslük=okul önlüğü(inebolu yöresi)
Güldaban=Cilbetür= İnce sopaların (Çımkış) uçlarını yere vurarak ileri fırlatmak suretiyle oynanan çocuk oyunu. Bir başka adı "güldaban"dır.
Güldaban=Cilbetür= İnce sopaların (Çımkış) uçlarını yere vurarak ileri fırlatmak suretiyle oynanan çocuk oyunu.Bir başka adı "güldaban"dır.
Güleş= Güreş
Güme, Emzikli buzağıların konulduğu bölüm.
Gümele= yeni doğan hayvan yavrularının koyulduğu dam içerisinde bölünmüş küçük bölüm (( araç)) gümele=ahırda buzağı konulan yer Kastamonu merkezde çeten veya çiten olarak geçer. o yüzden parantez açıp araç yazdım :) Tosya’da Bağ evi.
Gün=Güneş
Gündi, Gundi: Bir tarafı eksik, Engelli anlamında da kullanılır.
Günü torbası: Çok kıskanç kişiler için kullanılır.
Günücü= kıskanç
Günülemek(n nazal n okunacak?)=Kıskanmak Günülemek=kıskanmak.(Bizim hıra boyuna abeysini günüleya.)
GÜNÜLEMEK= Kıskanmak
GÜPRE=Gübre
GÜPRE=Gübre
güvendim: sevindim
güvenmek: sevinmek
Güvleç=? Yemek?
Güvlek, sapsız ahşap kap, güvlek:1. kuyudan su çekmek için kullanılan kova ,2. tahtadan yapılmış kova, Güvlek= 40-45 cm yükseklikte,25-30 cm çapında,ağaçtan yapılma su kapı. Güvlek=yoğurt mayalamada kullanılan ahşap(çam veya gürgen)kap
güyo : damat
Güz= sonbahar
Güzine soba = kuzine
ĞAÇUMUYALIM=başkası kapmadan ,biz alalım.
ĞAÇUMUYALIM=başkası kapmadan, biz alalım.
ĞIRUŞU=kendini göterir, ön plana çıkarır.
ĞIRUŞU=kendini göterir,ön plana çıkarır. TOSYA ağzında ise;gırışmak=ön planda olmak .örn.DÜĞÜNLERDE EN ÖNE OTURMAK GİBİ.(GÖZAÇIKLIK) da diyebiliriz.. gırışak= kendini beğenmiş ukala ?
Habaranamaz: laf anlamaz, bildiğinden şaşmayan
Habire= durmadan (Habire konuşuya.)habire-hebire: devamlı,sürekli
haçan : her zaman ,devamlı
haggaatmi ?: Hakikat mi? Gerçek mi? haggaatmi öğğğ
Hahah : Evet
hak:1.tahıl ölçmeye yarayan kap,2.düğünlerde gelin almaya gitme, Hak= (En büyük) tahıl ölçme kabı
Haka gitme= Gelin almaya gitme töreni
hakçı: düğün alayı,gelin almaya gidenler
HAKKAT= Gerçek
halbüsem: halbuki
Haldur huldur: Dikkatsizce, rasgele düzensiz
halıkmak: gelişmek ,büyümek
halıkmamak: gelişmemek, büyümemek
Halka= öküz arabasına tarladan yüklenen destenin tutturulması için kullanılan urganın arasına takılan halka şeklindeki ağaç aparat, Halka= Saban ve öküz arabasının boyunduruğa bağlantısını sağlamakta kullanılan ağaç alet.Arabanın veya sabanın oku bu halkanın içine sokulur ve çıkmaması için, "Dedekılı" isimli aletle de sabitlenirdi. Her iki aletin de sert ve dayınklı -kiren gibi - ağaçlardan yapılması esastı.
Halva:Helva
Hamamlık dolabı=banyo
Hamamlık, oda içinde bulunan yıkanma bölümü,
hambar: ambar, büyük kiler
HAMBAR= Ambar, kiler
hamla: hamle
hamur: makarna vb. yiyeceklere verilen isim
Hamur Garuşduması, Malak= Yemek çeşidine verilen farklı isimler (Araç/Okçular)
Hamurlu = bazlama
Hamut= atların başına arabaya koşmak için takılan alet
HAMUT= koşum atlarının boynuna takılan, oradan da arabaya bağlanan alet.
Handan= Babası belli olmayan çocuk
hapaz:avuç, Hapaz: Avuç içi, HAPAZ= Ayrıca saman doldurmaya yarayan alete bizde YABA. ılgaz taraflarında da HAPAZ deniyor. HAPAZ bizde avuç anlamında kullanılıyor. (İki hapaz leblebi ver)Hapaz: İki eli ile birlikte almak. "Bi hapaz cöğüz alduk"
Hapır,Hapır yeme: Çabuk çabuk ve çokca yemek yemek.(Hapır hapır yeme olum şu yemeyi dıkanacayasın şindi)
hapur hupur= çok hızlı şekilde tüketmek.. genellikle yiyecekler için kullanılır, hapur hupur=? (Apur sapur?)
Haralda= galiba sanırım anlamında kullanılır :)) Hakkı Bey çok teşekkür ederim. Ben de o söze takılmıştım.
Harar: Büyük çuval. Keçi kılından dokunurudu.Güvenilmez kişiler için 'Onunla harara girilmez' denir.Harar=Çok büyük çuval harar: harhar, büyük çuval
Harlamak-parlamak= Birdenbire kızmak
harman: buğday,arpa vb. ürünlerin bir araya toplanıp hasadının yapıldığı yer
harnapa: karnı büyük,çok yiyen hayvan
Harpçeken, hepçeken : Öküz arabaları teker sayısına ve tekerin yapısına göre iki şekilde adlandırıldı.Parmaklıklı dört tekerin kullanıldığı arabalara "Dört teker" denirdi.İki tekerleklilere genellikle kağnı denirdi.Dört tekerli arabaların, iki tekerinin bağlı olduğu arka dingil ile . diğer iki tekerin bağlı olduğu ön dingili birbirine bağlayan sağlam ve uzunca ağaca harpçeken (Kastamonu’da Hepçeken?) denir ki, bu kelime, bu ağacın çektiği yükü araba için önemini çok iyi anlatır.
HART HART := Elmayı mesela hart hart yemek ve hatır hatır yemek ... hart atmak, hart hart yürümek =? İnebolu da pazarda duydum...
Hasan yonması (yontması)=Kaba taslak, özensizce yapılmış
Hasba çıksın: Olmaz olsun veya ah etme diye kullanılan bir cümledir.
Hasıl, harman= hasat, harman
hasıl: hasat zamanında elde edilen ürün
Hasıllamak= temizlemek
hastağuç:hastalıklı
Haşul (çorbası): İrice kırılmış buğdaydan yapılan ve kuru fasulye suyu ile pişirilen yemek.
Haşullamak= yiyeceği haşlamak, ve insan azarlamak anlamında kullanılıyor.... haşullamak = 1. yiyecek haşlamak 2. azarlamak
Hatçe-Hetîce-Hetçe= Hatice
Hatıl: Kalın tahta.Hatıl: Üzerinde çamaşırı deperek yıkamaya yarayan tahta tezgah
hatır hatır=çok sert,
Hatır sorma : Nettingiz? Karşılık: Nedelim ?..))
Hatırnaz= Hatır sayan.
havayi: ayakları yere basmayan ,aylak
HAVUT= deve semeri. (Deveyi havuduynan yuttu=haram yiyen, gayrımeşru kazananlar için söylenir, bizde yanlış olarak deveyi hamuduynan yutmak şeklinde kullanılıyor.)
hayat: davar ağılı
Hayatlamak : Selin veya akarsuyun ,etrafındaki arazinin altını olmak suretiyle balkon gibi bir hal aldırması.
hayıflanmak: üzülmek
hayta: yaramaz
hayva=ayva
HAZİTTİM=sevdim.
Hela= Ayak yolu
Hela= yüznumara(yüzlumara)= tuvalet
Helbet = Elbette
HELBETSİN= Tabi,evet anlamında onay sözü
Hele bak=?
Helesa= Düğünlerde (Tosya) damadın havaya kaldırılması ve bu sırada söylenen türkü. Muhtemelen adet Han'ın keçeyle kaldırılmasına dayanıyor.
helkek:kova ,bakraç
Helkek= bakraç: su taşınan kova ,helkek, Bakraç= Su taşıma aleti
hengâme-hengeme:gürültülü yüksek sesle anlaşılamayan konuşma
HENİ=Hani
Hepehep= Çok dolu
Heral= Her hâl, herhalde
Herek= Kazığın daha küçüğü. Fasulyelerin sarılması için bahçeye dikilene "fasulye heregi", bağlara, üzüm çatuklarının ağması için dikilenlerine "bağ hereği" ,bunların uçlarını yontmağa "herek yonmak" denir. Her sene yeniden yapmamak için, işi bitince yüksekçe bir yerde muhafaza edilirdi. Herek= bizde merkebe yük yğklerken bir tarafına dayadıkları ağaca herek derler. bak iğdir araç bile farklı. Ben de onu dmeek istedim abi bizde herek kelmesini sizdeki direcen anlamında kullanırlar. Evet. Ne edelim, böyle. Bunun hangisi doğru diye bir gayretimiz yok. Niyetimiz mevcudu ortaya koymak. Zaten hepsi doğru.
Hergele: Büyükbaş hayvan sürüsü Hergele(Mecazi)= Yaramaz geçimsiz ,insan.
HERGELE-DEYUS=Sessizce bir takım karışık işler çeviren erkekler için kullanılır
HERGELE-DEYUS=Sessizce bir takım karışık işler çeviren erkekler için kullanılır
Herif: Adam, Koca Öğ ne bilsin eling herifi yımırta gırmasını be..:)) herif:adam,erkek
Herk= Nadas
Herkil : Ambar, Küçük tahıl ambarı.herkil : tahtadan yapılmış,içine tahıl ve un konulan büyük sandık
Herkil = Kuru erzak sandığı (dolabı)
Hesude, Hasüde= Nişasta ile yapılan tatlı, muhallebi de diyebiliriz. TDK'nın sözlüğünde hesude kelimesi hiçbir şekilde yer almıyor. hasude,hasuda olarak da yazdım;ama gene yok.Zaten "h"harfi ile Türkçede başlayan kelime sayısı sınırlıdır.Belki Arapça veya Farsça kökenli olabilir.Hesüde : Nişasta isu ve şeker ile yapılan tatlı
Heşt=gahdemek= sürmek (atları?, öküzleri?, atı?, eşeği?) gehdemek olabilir. Heşt de öküze yürü demektir. Doohaaah:dur anlamına gelir.
Hevle,
HEVLİ=Köy evlerinden dış kapıdan içeri girildiğinde,dış kapı ile içeri merdivan başına kadar olan aradaki boşluk
hevlü = avlu ( Orta Asya Türkçesinde havlu diye söylenir)Avloo: Avlunun etrafını çeviren kıyıya da deniyor.
zembelek = zemberek
toğuk = tavuk
zoba = soba
Hevlü= avlu, evin avlusu
Hevrüz = Çocuk oturağı (Lazımlık)
Hevrüz= beşiklerde idrarın toplandığı kap, Hevrüz=Lazımlık, HEVRÜZ=ESKİ BEŞİKLERDE, BEBEKLERİN İDRARLARININ TOPLANDIĞI KAP***
Hey= Yük hayvanlarına bir seferde yüklenebilecek miktarı bildirir."Bir hey buğday", "bir hey elma topladık" gibi.
Hıcıltı= Ağaçlık yerdeki rüzgar sesi, boğmacalının çıkardığı sese de denirdi galiba?
HICIM OKU= çok hızlı, ani saldırı durumları..
hıltar:buzağıların boynuna bağlanan bezden halka şeklinde yapılmış tutacak
hıltar:kadınların başlığını boyunlarına tutturmaya yarayan boncuklu ip(köçekli)
hımbıl : ağır, tembel
Hıngzır= da aynı anlamda kullanılıyor sanırım.
Hınzır=Domuz
hıra –hire: yaşca küçük olan kardeş (germeç)Hıra: Yaşça küçük olan, Hıra= yaşı küçük olan, Hıra= BİİZİM HIRA OĞLAN GİNE KAYBOLDU EMME SORACAYIN BÖĞEZZZZZZZ DABANLARINI YARMAZSAM ADAM DEĞİLİYİN ŞARTOSUN. Hıra=çocukların küçük olanı, Hıra=Küçük, Hıra=bizim hıra oğlanı bu sene zeneeeet okuluna yazduduk. hıra sını deyok gızzzzzzzzzzzz şerif abla.kulağıga sıçuttuma şinnnndi. Hıra gelin (küçük gelin) hıra kız (küçük kız)anlamında kullanılıyor
Hıra: Küçük, Kardeşlerden küçük olanı için HIRASI derlerdi.
Hıra= Küçük çocuklar için de HIRA kelimesi kullanılırdı "büyüğü değil hırası " derlerdi eskiden
HIRLAMA: BİR NESNEYE SAHİP OLMA DUYGUSU, BAŞKASINA AİT BİR NESNEYİ SAHİPLENME, KÖPEĞİN KIZGIN HALİ
Hırpuşlamak: Elle hırpuşlamak: dokunarak acıtmadan biraz dövmek. Dille hırpuşlamak:Hafifce azarlamak ağzının payını vermek
hırsı kudurmak-hırsıazmak Hırsıkızıl da denir di bizim civarda da yaramaz ele avuca sığmayan çocuklar için söylendirdi.
hırsıazmak da denir di bizim civarda da yaramaz ele avuca sığmayan çocuklar için söylendirdi. Hırsıkızıl-hırsı kudurmak-
HIRSIKIZIL......hesapsız hareket eden önünü sononunu hesap etmiyen.
Hırsıkızıl-hırsı kudurmak-hırsıazmak da denir di bizim civarda da yaramaz ele avuca sığmayan çocuklar için söylendirdi.
hırtlak= gırtlak
Hısım= Akraba
Hışım : Çıkış, Azarla karışık sert konuşma..
hipçi-höpçü : kavak ve söğüt dallarının sürgününden yapılan düdük
HOBU: Büyük
hobu:iri yarıHobu= 1.akbaba, 2. hindinin erkeğine hobu dişisine ibi denir. (Yazdığım yazılar gereği bu ve buna benzer altıyüze yakın cümle kelime veya deyim toplama çalışmam oldu,fakat esas mesele bazı nesnelerin ilçe ve köylerde daha farklı yorum ve anlatımlarla anılması. Örneğin Hobu kimi yerde hindi olarak veya bazı köylerde hindi çeşidi olarak tabir edilse de bazı yerlerde de akbaba atmaca gibi büyük kuşlara verilen ad olduğu görülmüştür.)
Hodala (Fitil) = Kazları besiye aldıklarında, daha erken beslenmeleri için kepeği, benzeri yem malzemeleriyle iyice karıp, çiğ köfte ile yaprak sarması arası bir şekilde yuvarlatırlardı. hodala veya fitil adı verilen bu yemi hafifçe ıslatıp, kazın çenesini iki yandan sıkıp ağzını açtırdıktan sonra, boğazına aşağı dayanırlardı. Az yemek yiyen çocuklara kızınca da "Buna da gaz gibi hodalayı dayanmalı " derlerdi.
Hodul: Fırına ekmek konulan ahşap kürek, hodul: konuşmasını ve davranışını bilmeyen ,kaba,hodul= kaba
Hodura koğdurmak: Karşısındakini zor durumda bırakmak.
Hokelekli= Kendini beğenmiş
hokra: zayıf hayvanların sırtında oluşan mevsimlik ur,besiyi aldığı zaman kaybolurhokra= beleş, bedava, asalak, büyükbaş hayvanların sırtında çıkan bir asalak bir böcek yükseltisi,yumrusu. Bunun halk veterinerlerince içi açılır, çıkarılırdı. Mecazen Hokracı, avantacı, asalak anlamındadır.Hokra= Pılışka=Avanta... belki hokra ile aynı
hokracı : bedavayı seven
Hol(fol)= tavukların başka yerlere yumurtlamasını engellemek ve onu yumurtlamaya özendirmek için belirli bir yere bırakılan tek yumurta hol: yumurtalıkta bırakılan yumurta
Holluk(folluk)= toğukların yumrtladığı kutu(yer)holluk:tavukların yumurtlama yeri
Hoo= öküz ve mandayı durdurmak için de HOOO denirdi...
Hor bakmak- horlamak= Karşısındakinin kıymetini bilmemek, küçük görmek
hora depme= çok gürültü, patırtı etmek. Aşırı eğlenmek, oynamak.
Hora geçmek= İhtiyaç duyulan bir anda, ihtiyacı karşılamak. İşine yaramak.
Horanta= Evdeki insanlar.Daha çok evdeki çocuklar. "Horanta doyma mı biliya" gibi kullanılır
hortlu: öksüz ,kimsesiz
horuz vâtı: horoz vakti, sabahın alaca karanlığı
Horuz=Horoz
HORUZ=Horoz
HORUZ=Horoz
horuza yarışma=düğünlerde uzak bir noktaya kadar gençler arasındaki maraton yarışı.Bu yarışı kazanan delikanlıya horoz hediye edilir
hosmak: böceklerin ,arıların sokması,ısırması (?) Hoslamak=Şişmek
Hoşaf = 1Elma, armut, erik kurusu 2. HOŞAF=Meyva kuruları su ,şeker ile kaynatılarak elde edilen içecek
Hoşulamak = haşlamak..
Hot= Hot oyununu bilen var mı? kavak, fındık veya kızılcık sopalarıyla oynanan bir oyundur.Sopanın ince kısmını kalem gibi tutup yaylandırırsınız,en uzağa giden sopanın sahibi oyunu kazanır.En geride kalan sopaları toplar.
Hotun, Hutun: Tahtadan yapılmış dikdörtgen prizma şeklindeki arı kovanı.
hoy hoy: boşta gezen ,işe yaramayan
HOZMUR=PATATES*** Hozmur, Pıtana= Patates (Araç/Okçular)
höbelek: mantar ismi
Höbüloğ Köyü= diye bir deyim de kullanılırdı zaman zaman ama manasını bilemeceyin. Höbüloğlu köyü olmalı,yani höbül höbül yürüyen ilerigelmişi olan bir köy.. Höbül kelimesinin ortaklaşa iş yapan ve ödünç anlamı varmış (bkz.Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü )
Hödük= korkak
Höcceden, Höççeten, hötçeten= birdenbire, aniden, ansızın (durduk yerde, durup dururken) HÖCCETEN= ANİDEN, ANSIZIN, DURUP DURURKEN, DURDUK YERDE, HİÇ ANLAMI YOKKEN GİBİ ANLAMLAR YÜKLENİR. SİZ ADAMI HÖCCEDEN ARKASINA AŞURUSUNUZ.
Hökenekli, hökelekli= HAVALI..
Hökümlü= burnu büyük
hös=?
Hösdön= çift sürülürken tarlanın başına varıldığında öküzlere verilen komut... bunu duyan hayvan hemen geriye döner.
höst geri= öküzlere geri gitmeleri için verilen komut
höst= kabaca yavaş ol
HÖŞÜR-FİŞİR FİŞİR- FİŞİR HÖŞÜR=Çok hareketli, kontrolsüz kişi ve davranışlar için kullanılır.
Höykürme=bağırma(Kastamonu)( valla kızıp bağıran kişilerede ne höykürüyon derler bizim orada: Devrekani) Höykürme, yüksek sesle ağlama anlamında kullanılıyordu yanlış hatırlamıyorsam.Höykürmek= Yüksek sesle sinirli bağırmak
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=119056358192644&set=a.106565966108350.8941.100002648411233&type=1&theater
Huçu=Fıçı, varil
Huluma= Uluma "Hay huluma huluma/Bezir koydum tuluma/Söylerseñ mani söyle/Köpek gibi uluma!"(Ninemin manisiydi)
Hurça=fırça
hurmak: vurmak
hurtuna= fırtına
Hurun=Fırın
husa: kaygı ,endişe
husasuz:kaygısız,tasasız,sorunsuz
Huşumda = aklımda, belleğimde
Hutun= Arı kovanı, HUTUN...SERT VE KIRILAMIYAN ÇETİN CEVİZ MANASINA DA GELİYOR. örnek büyük anne tarafımıza hutunağagil diyorlarmış. Arslan Küçükyıldız ekledi: Hutun doğal arı kovanına da mı deniliyordu? İsmail Altan: Bal kovanda çerçevesini iyi doldurdumu hutun gibi doldurmuş da deniyor yani boş gözenek bırakmamış manasına geliyor idi. Fikret Pirahmetoğlu ekledi: HUTUN ARI KOVANINA DA DENİR AMA BENİM BİLDİĞİM TAHTADAN YAPILMIŞ BORU DUR. Nevzat Salbaş ekledi: HUTUN, ÇAM AĞACI VEYA MEŞE VESAİRE GİBİ AĞAÇLARIN İÇİ KENDİLİĞİNDEN BOŞALIR, ONA HUTUN DENİR, ESKİDEN KARA KOVANLARA DA HUTUN DERLERDİ. AMA YÖREYE GÖRE DEĞİŞİR. ESAS İÇİ BOŞALMIŞ AĞAÇTAN GELİR ADI.
huysukmak: huylanmak, şüphelenmek
Hücceden(ölmek): aniden birden bire üzülerek
HÜNDÜ,HÜNMEK: ÜRKME ÇEKİNME
hüren: (köpekler için) havlayan
hürpüden=birşeyi birdenbire, çabuk içmek.("çayı hürpüden içti, gitti.")
hürü haşgaş etme= Darmadağın etme anlamında. hüşgü=çok eski, bozuk ile bir ilişkisi var gibi. "Suratıñı hürü haşgaş ederin deyon saña!" (Suratını darmadağın ederim diyorum sana!)
Hürü=Huriye
HÜRYEMEZ= Bir elma çeşiti Hüryemez: Ekşi Elma, Hüryemez veya Hüryimez: Ekşi Elma
hüşgü: parçalanmış ,yıpranmış hüşgü= çok eski, bozuk, Bir de hürü haşgaş etme diye bir şey hatırlıyorum. Darmadağın etme anlamında. Yazdığınız hüşgü=çok eski, bozuk ile bir ilişkisi var gibi. "Suratıñı hürü haşgaş ederin deyon saña!" (Suratını darmadağın ederim diyorum sana!)
hüşgüsü çıkmak:kullanılamayacak hale gelmek,iyice eskimek
Hütüklenme= BAZI İLÇELERDE HÜTÜKLENME DİYE DE GEÇER ÜTÜKLENMEK: ŞÜPHELENMEK
ıbrık: ibrik,ağzından başka ince borusu olan daha çok bakırdan yapılmış olan su kabı
IBRIK= İçine su konan,bakırdan yapılmış,tuvaletlere konan,ayrıca abdes alırken kullanılan ucu ibikli su kabı
ıccacuk=Sıcacık
Iccak, ıçcak; sıcak Iccacık, ıccacuk: sıcacık
ıccak= sıcak,
ığılığıl:ağır ağır derinden (Koku için?)
ığınmak: ıkınmak
ıkıldamak: inilemek
Ikırcuklanma=Sıkıntı, sıkıntıya girmek,içi sıkılmak
IMIZGAMAK= Kazak Türkçesinde mızgav şekerleme yapmak anlamında.
Meryem Hanım: Bu sözünüzle Kazak Türkçesininde kastamonu Türkçesininde aynı dil olduğunu bir kere daha teyit etmiş oldunuz. mızgamak Kastamonumuzdada aynı anlama geliyor,yani insanın hafiften içinin geçmesi, hafiften uykuya dalmak. ımızganmak:1-uyumak,içi geçmek,2-bir işi yaparken yavaştan alma, IMIZGANMAK=Hafif kestirmek, kısa süreli uyumak. (M. Tufan Arslanoğlu'na göre mızmızlanmaya yakın kararsızlık ya da mızmızlık olması gerek) ımızganmak; uykuyla uyanıklık arası bir durumda bulunmak, uyuklamak. seçeneklerden birini yeğleyememek, kararsız kalmak. kararıp, söner gibi olmak..
Incıklanma=Üzülme
Ismarlama=Sipariş
ıncıklanmak = kederlenmek
Ingıraz: Zayıf,Çelimsiz,Yeme güçlüğü çeken..
ıntırga= Entrika kelimesinin ilk zamanlarında kullanılmış, entrika, filim çevirme, oyun oynama anlamlarında kullanılmış. Annemden duymuştum.
ıntırga= Entrika kelimesinin ilk zamanlarında kullanılmış, entrika, filim çevirme, oyun oynama anlamlarında kullanılmış.
IPRAD=UĞURSUZ(?), SEVİMSİZ***İfrat değil miydi bu? (İbret’den mi geliyor?)
Iprat, İprat= Sevimsiz, uğursuz
IPRAT-İPRAT örnek, misal anlamında" Lâ oğlum Hasancuğa bak da iprat al"(ibretin bizdeki kullanılışı)
Iprık=İbrik
ırak : uzak
ıramak:uzaklaşmak
IRAVAK=süzme, sızma bal.
ırazı: razı
ırgalamak: 1.sallamak,2.ilgilendirmek
ırgat: tarım işçisi,ekin biçen tarım ,işçisi
Irıbına getirmek=Bir yolunu bulup başarmak, nabza göre şerbet denemez o ıdare etmek, susturmak için oyalamak anlamında daha çok. Kolayını bilmek olabilir evet, Irıbına getirmek=Fırsatını bulup... o kadarını yazamadım arslan bey :)
Irık=Irılmış olan.Kendisinden daha güçlülere karşı mücadele (güreş gibi ) ettiği veya ağır bir iş tuttuğu için, sakatlanmaya benzer bir durumla karşılaşan.
Irıp=Arpa buğday vb. ölçmeye yarayan küçük ölçü kabı , Irıbına getırmek o..yolunu yöntemini bilmek anlamına gelir :) yani kolayını bilmek yada nabza göre şerbet gibi
Irıttırım veya rıttım gibi ıslanmak=?
Irmak : İleri derecede hırpalayarak veya yorarak sakatlamaya yakın bir hale getirmek.
Irmazan=ramazan
Irzı gıruk:Namussuz
Isırmuk : Bir kısmı ısırarak yenen şeylerden geri kalanlar.
ıslak: yaş
Islı keçe=İtelenmeye, dayak yemeğe alışmış, bu yüzden de artık kendisine dayağın da kar etmediği insanlar için söylenir.
Ismayıl= İsmail
ısmuk çekingen, pısırık
Ispıt: Salatası yapılan bir çeşit ot.
ışmar: kaş, gözle yapılan işaret
Iymıdta=yumurtaya ...ıymırta...bazı yerlerdede affınıza sığınarak ..gö..lokumu da deniyor bizzat şyahsen duydum.daday bölgemizde.
İbi =Hindi
İbi yımırtası=Özellikle çilli çocuklar için söylenen bir deyimdir.(benzetmeden yola çıkılarak oluşmuştur herhalde)(Şu ibi yımırtası göbel,Mıstantıkların Hefizin olanı değil miydi öğ?)
İbi yımırtası=Özellikle çilli çocuklar için söylenen bir deyimdir.(benzetmeden yola çıkılarak oluşmuştur herhalde)(Şu ibi yımırtası göbel, Mıstantıkların Hefizin olanı değil miydi öğ?)
İbi=Bibi. Erkek çocukların cinsel organı.
İbibük= ibibik
İbliz veya iblişah=zayıfa, cılıza denir. (Binnaz Delen Atılgan)
ibük: horoz,hindi vb. hayvanların başının üstünde bulunan girintili çıkıntılı daha çok tüysüz
iç göynek: içe giyilen uzun kollu fanila
içdonu=kilot, tumanınan aynımı bu?
İçi bılanmak-Midesi bulanmak
İçi geçmek= Dalmak, içim geçmiş
içigızıl: yenilebilir mantar çeşidi
içiyağlıçörek= içine ceviz konulan sıvı yağla yağlanarak burma şeklinde tepsiye yuvarlak ve dolana dolana konulup pişirilen çörek
İçlik= yünden örülmüşfanila,tayt
İÇÜN= İçin
idare : fener
idere_idare=fenerin içine aydınlatmak için fitili yakılıp konulan küçük saçtan yapılmış alet. idare kelimeside yanılmıyosam idareli az gaz yağı yakan anlamında
Dostları ilə paylaş: |