İDİVİDİ=yapıverdi.
İFİL İFİL, EFİL EFİL =rüzgârın hafif esmesi
iğdiş: enenmiş, kısırlaştırılmış at ve eşek
İğneci= Sağlık memuru, iğne vuran ehil kişi
ihsancuğu gordünnü :)
İki paraya almama=Adam yerine koymama. Takmama
ikisi: pazar
ikürcüklenmek: şüphelenmek
ilahna-inahla: lahana
İLAZIM=l azım, gerekli
İlegadar, İlagadar= Alakadar, ilgili "(Bu Millet nediya anayamayon, üzerine ölü toprağımı serpmişleee ,yoğusam uyuyamı galmış bilemeyon,emme gızdım gayrı beni ırgalamaya,enterese etmeya,nesibetsüz herifle ortaluğu bulandudula)"(garşuluğunda da la benim iki didemde şehit öğ,öğ yinede ilagadar olmadan duramayon ) desek,bu cümlede yanlış olan yazılım hataları vamudu? baña deyveñ bakıyın....
İlenme, ilenç= Beddua etme, beddua.
İlenme=beddua etmek, Gağış gağış yıkılasıca=bir beddua, ilenme.
İLEYEN, İLYEN = Leğen
İleze= zayıf,
İLİF-Banyo yaparken kullanılan lif anlamında
ilik : düğme deliği
İlişmek: Araç çevresinde bu kelime, taciz etmek, tecavüz etmek anlamında da kullanılır.
ilişmek: 1.dokunmak rahatsız etmek
iliyen: leğen
İLİYEN=Leyen
İlkgûz=İlkbahar
İlyen=leyen
imeci: imece
İmsak kelimesi yerine ne kullanılıyordu?
İmük, Ümük= grıtlak "İmüğüñü sıkıveyceysiiñ, anyayı gonyayı anaycak!" İmük=gırtlak, İmüğünü sıkıveyceysing=gırtlağını sıkıvereceksin
İnater inehter== anahtar.
İnce hastalık=verem için de kullanılıyordu galiba?
inek kömüşü: dişi manda
İnek yağı= tereyağı
İneter=Anahtar
ineter=inater=anehter=enater=inahter.... = anahtar
İngil: Tekke veya fesin çeneye tutturulmasını sağlayan ip veya özel dikilmiş şerit halinde bez.
ingiliz kinodu=baldırları genişçe paça kısmı çok dar ve düğmeli yünlü kumaştan dikilen erkek pantolonu
İngin =Alçak
İnilemek(n nazal n olarak okunacak)=inlemek
İprat, ıprat= Bakımsız, çirkin, IŞRAD=UĞURSUZ(?), SEVİMSİZ*** şeklindeki kelime Sevimsiz anlamının yanında uğursut anlamının olduğunu bilmiyordum. Bir kere daha yorumlar mısınız? Teşekkürler.
İrahmet: Yağmur
İrecep-Ercep= Recep
İrêşit= Râşit
İsdida, istida= Dilekçe
İSKARPİN: Ayakkabı çeşidi..
iskembe : sandalye
İSKEMLE = Tahtadan tapılmış sandalye,
İş donu (iç donu ): Pantolonun altına giyilen ,amarikan bezinden veya beyaz çuvaldan dikilmiş , çoğu zaman uzun paçalı don.
İşe guyulduk = işe başladık.
işgil:1.şüphe ,2.kendirin lifi ve kecini bir arada işe yaramaz olan dolaşmış şekli, artığı (İşgilli büzük dingilder!)
işgillenmek: şüphelenmek
işi gıcartmak: işi bozmak
İşiy =O ş, o şey
İşkil: Şüphe, endişe. Endişe ile karışık şubhe. İşkili var da dingildiyor:(Deyim) Üzerinde konuşulan konuyla ilgili olarak, kendisinden şüphesi olan kişinin, rahatsızlığını sağa sola kımıldayarak veya söze müdahil olması durumunda kullanılır.
İşlik :Gömlek, giysi.
işlik= Evin bir bölümü
İşteyna= İşte, İşte orada duruyor, görmüyor musun? gibi bir anlamı var.
İTMEĞİ BATMAK=Kuyruk sokumundaki kemiğin eğrilip batması ANLAMINDADIR
İtmek= Sanırım kalça kemiği civarı için kullanılırdı. İtmeği battı denirdiİTMEK=Kuyruk sokumundaki kemiğe denir.
itmik ?=Diken ucu
İyice dep sıkışdu= iyice çiğne sıkıştır, anlamında
İzinlenme= Nikâh, İZİNNÂME'den atıfla İZİNNEME şeklinde..izinneme: izinname ,nikah işlemlerinin sonuçlanması
Kâğat: Para (Pıtananın kilosu gaç kâğat ôğğ böğün bazarda)
Kakalama= İtiştirm(Uşağı kakalama danası ettiñiz iyice sizde)
Kakırdak, Gakırdak, = Kuryuk yağının tavada kalan kızarmış atıklarına Gakırdak-Kakırdak-Gıkrdak deriz.. ( Kemiksi dokuların ortak adı)
Kakırdak: Karaçalı da denilen dikenli çalının meyvası, tohumu. Kakırdak:Kazların yağlarının kavrulması ile elda edilen, kavrulmuş kıyma benzeri yiyecek. Kıkırdak kelimesi Orta Asya Kazak Türkçesinde "Kavurdak" yani kavurma veya kavrulmuş kelimesinin türevidir..
kakmak:çakmak,çivilemek,sokmak
Kalafat = öküz arabalarının taşıma kapasitesini artırmak için iki yana konulan payanda, saman ve deste kalafatı olarak ikiye ayrılır, deste kalafatı parmaklıklı, saman kalafatı ise kapalı olur.
Kaltak= kaltak kelimesinni at eğeri ile bir ilintisi olduğu kanısındayım, ama eğerin tamamı mı yoksa bir bölümümü kesin bir bilgim yok.. kısacası evet argo.o................ nun kastamonucası:::)))))) bu kadar basit.Atın sırtına eğerden önce döşenen kalınca beze de "kaltak" denir.Öküz arabasının bir parçasına dendiğini de sanıyorum Dursun Beyin "kaltak" açıklaması yerinde... Ben sabahtan eğer ile ilgili bir terim olduğunu ancak tam ne olduğunu bilmediğimi yazmıştım.(Küre'de kullanılırdı) Ankara yakınlarında "Kaltaklı"diye bir yerleşim yeri var. Bu yerde, bu kelime tamamen "eğer" demekmiş. Bazı yerlerde ise "eğerin ahşap kısmı,meşin (deri ) ile kaplanmamış hali demekmiş.Mecazi anlamı kötü tabii.Mecaz ile gerçek alam arasında mutlaka bir ilginin olması da gerekir. Kaltak=Afedersin "kaltak"kelimesi kadınlara söylenen argo sözdür. Doğru ama kağnı'nın da göbüyü tekere bağlayan küçük parçasının adı sanki kaltak idi? Öbür kaltak sanki buradan mülhem gibi.Galiba ona çivi deniyordu.Kaltak=Kağnının bir parçası? , Öbür anlamını biliyorsunuz."demişsiniz. O kelime “kalafat"olması lazım. Ben daha önce yazmıştım.Yatay merdiven şeklindeki kağnı arabası parçasıdır. Kaltak ile kalafat ayrı şeyler diye biliyorum. "kaltak"kelimesi kadınlara söylenen argo sözdür.Doğru ama kağnı'nın da göbüyü tekere bağlayan küçük parçasının adı sanki kaltak idi?Öbür kaltak sanki buradan mülhem gibi..
Kaltak= Bu arada Kaltak kelimesiyle ilgili bir bilgi; Kaltak=Semerin ağaç kısmına (üstüne deri vb. geçiriliyor) deniyormuş. Bolu'nun Yeniçağa ilçesinde Kaltakçı köyü varmış. Şimdi ismini değiştirmişler.
Kapıyı ırızlamak= yani sabitlemek anlamına gelir.
Kara şişe=(2 dublelik)gazoz şişesi rakı
karacalamak:1.herhangi bir şeyin ilk halinin bozulması, karıştırılması, ellenmesi ,2. karların eriyip yer yer toprağın ortaya çıkması
Karagış = Kara kış “Gara gışınan gücük döğüş ediya dışarıda!”
Karerden: Tahminen, görmeden
Karık: evlek bi nevi
Karnı burnunda: Doğurması çok yaklaşmış kişi
Kasara=odun kömürünün tozu
Kaşıkçatma: düğün sahibinden gençlerin para veya hediye istemek için sofradaki yemeğin etrafına kaşıkları dizmesi çatması
Kataklamak=gataklamak =kovalamak
Katık, gatık= Katık: Ekmekle yenebilecek herhangi bir yiyecek (Ekmeğin yanına biraz katık koy.)
katiyen=asla- imkansız anlamında mı kullanılıyor...
Kavşak= kelimesinin aslı "Kavuşak" yani yolların kavuştuğu yer, kucaklamak kelimesinin aslı ise "Kuşaklamak" yani sarmak şeklindedir..) çakıldak: su değirmenlerinde tahılın akmasını sağlayan tekne altında taşa sürtünen düzenek
kayık: karda üstüne oturularak kaymaya yarayan kızak
Kayış="Kayış atmak" tabiri buradan gelir.Kayış boyunduruğun tam ortasında,kayışı sabitlemek için oyukça yapılan yere bağlanırdı.Eğer öküz veya kömüşlerden biri zayıfsa, yük kuvvetli olana binsin diye, kayış bu oyuk yerden çıkarılır , kuvvetli olandan tarafa kaydırılırdı. Aynı iş, düğen (düven) sürerken, akıllılık ettiğini sanıp hep içeriden dönen hayvana da uygulanırdı. Bu işe "Kayış atmak" denirdi. Mecazi anlamı zaten malumunuzdur.
Kaykı=Yasuk: Geriye doğru yasılmış. Bkz.Kaykı.Bu da boynuzu geriye doğru yatık öküz ve mandalar için kullanılır.
kecin :kendirin lifinden sonra kalan artığıKecin = Kendir sapı (Mümber ve kecin oyuncak yapımında vazgeçilmez malzemelerimizdi)KECİN=SOYULMUŞ KENDİR ÇUBUĞU***
Kedi cırnağı- kedi mancarı: Yenebilen bir ot çeşidi
Kedi cırnağı: Bir çeşit, yenilebir ot. Cırnak: Pençe, tırnak .
kek: mısır sapı,gövdesi
Kelebe, kelebek=ip sarmaya yarayan tahtadan yuvarlak alet kelebe-kelebek:çile iplikleri masuraya sarmada kullanılan alet
Kelebek= Koyunlarda bir hastalık GELEBEK denilmez mi?Kelebek=Koyunlarda bir hastalık
Kelecoş= Ayran ile pişmiş pancar karıştırılıp bir garip yiyecek elde edilirdi."kelecoş"denirdi buna. (Bizim Çaycoo kelecoşu bek seveedi rehmetlik.) Bir yemek adı (Pancardan mı yapılıyordu ne?), eldeki malzemelerin azlığında yapılan uydurmasyon bir yemek? KELEÇÜŞ: Pişmiş pancarın rendelenerek sarımsaklı yoğurtla yapılışı, Keleçoş= şeker pancarı ve sarımsaklı yoğurtla yapılan bir salata
Keleğüz etmek.....gereğinden fazla soymak.inceltmek vasfını kaybettirmek.
Kelek: Karpuzun olgunlaşmadan epeyi bir zaman önceki hali.kelek: 1.ham olmamış,2. yanlış,3. hayvanların boynuna yakılan büyük zil
Kelem=Lahana
Kelez= zayıf çelimsiz anlamında
Kelezimek = Takatten düşmek gibi. Daha da kötüsü..)) bir de kavrulmak, yani gelişip büyüyememek.. yani "gavruk" denü deymi,,, Kelezimek = Bakımsız kalmak,zayıf düşmek. Kelezimek diyede bir kelime var. Takatten düşmek gibi. Daha da kötüsü..))
Kelle= 1.Baş, kafa 2.Geviş getiren hayvanların işkembesi. 'Kelle bişüdüm yir misin?"
Kelpetün=Kerpeten
Kêmil= Kâmil
KEMRE: Hayvan pisliği-
Kemre; gübre, hayvan gübresine denir.KEMRE=Hayvan pisliğine denir
kemük: kemik
kemüre: hayvan dışkısı ,gübre
KENDİR ÇEKMEK: Kendir bitkisinin tarladan sökülmesi işidir. (Zamanı Ağustosun başı ya da beşi denilir.)
KENDİR ÇEVİRMEK, çöğürmek=
KENDİR ÇIRPMAK: Kendir çekildikten sonra tarlada güneş altında bırakılan kendir boyunduruklarının bir kaç gün kuruması beklenilerek yapraklarının dökülmesini sağlamak amacıyla bitkinin bir kucak (tutulabildiği miktarda) yerden kaldırılarak yapraklı ince uçlarının toprağa hızlıca vurulması suretiyle çırpılarak yapraklarının dökülmesi.
KENDÜRÜK=KURUMUŞ DERİDEN YAPILAN VE ÜZERİNE UN ELENEN NESNE***Kendürük=Yer sofrası (manda derisinden yapılan, yanlarında halkaları olan, ve yemekten sonra bu halkalardan bağlanarak duvardaki çiviye asılan yer sofrası)
Kenef:Tuvalet.Hakaret ederkende kullanılır.(Hele kenefe bak sen)
Kepi: El değirmenlerinde (kahve değirmeni değil )iki taş arasındaki yüksekliği ayarlamaya yarayan conta benzeri çul.
kerata: 1. ayakkabı çekeceği, 2.yanlış,3.sevimli çocuk
Kerek= ineklerin boynuna takılan zil
Kerifsinmek= Savsaklamak
Kertme=Oyuk açma
Keser sapı= Kınnap ipinin sap şeklinde sarma biçimi..(Çocukluğumuzda uçurtma ipi olarak kullanırdık) Keser sapı: küçük çocuklar için de kullanılırdı sanki (Kınnap, Gınnap = Jüt (kendir) liflerinden yapılmış olan ip,sicim.)
Kesersapı=Keser’in sapı, Balta sapı gibi, ondan küçük olur.
kesgü: ağaç kesmeye yarayan alet,keser
Kesip mıklamak:Kız istenip de söz alındıktan sonra, iki tarafın alacakları 'öteberi'yi belirlemek için iki tarafın da hatırını saydığı kişiler nezaretinde yapılan pazarlık.
kesmen: kestirme, kısa yol
kesmük: harman artığı buğday başağıKesmük= tınar savrulup, çec'in elenmesinde kalbur veya gözerin altına geçmeyen, kellede kalmış ekin, harman artığı.
Kesük= Lor peyniri, süt kesiği , Süt kesilmesi?
Keş kayası= Yuvarlak kaygan deniz taşı
Keş= Torba yoğurdu kurusuna da "keş"denir.”Ağzınıng dadını bilen keş yir!”
keşgek: keşkek,pişirilip dövülerek yemek için hazırlanan buğday ve yemeğin adı
keşik : sıra ,nöbet
KEŞKEK: Buğdayın dövülmesinden elde edilen ürün; Kaynatılıp zoka diye adlandırılan tokmak vasıtasıyla dövüldükten sonra yapılan çorba keşkek çorbasıdır.
kete:fırında ekmek yapılırken ekmek hamuruna şeker ve yumurta katılarak yapılan kurabiye, kete : mayalı hamurdan yapılan poğaça
keten armudu = Armut Çeşidi
ağ armut= Armut Çeşidi
şeker armudu=Armut Çeşidi
bıldırcınbudu=Armut Çeşidi
göğarmut= Armut Çeşidi
dalkıran=Armut Çeşidi
gelin armutu= Armut Çeşidi
kevgür=kevgir
kevük: harmanda veya samanlıkta sap çekmeye yarayan ucu çengelli ağaçKevük= buğday yığınını dağıtmaya yarayan alet
Kıcırım bükme: Kuvvet zoru ile, yolunu yordamını aramadan, zorla
kıç: arka taraf
kıdır gıymuk=az,çok az
Kık= ? Kak ile aynı şey değil, değil mi? Kuyruk yağı sızırılırken tavada kalan et gibi parçacıklara ne deniyordu?
Kık= Koyun, keçi gübresi?
KIMSIK= ekşimeye yüz tutmuş/
kın: bıçak kabı
kınnap İNCE İP gınnap veya gındap=sicim=çıbıklı uçurtma ipi,,emme öcük galın olu,gopmasın deye,, Kınnap, Gınnap = Jüt (kendir) liflerinden yapılmış olan ip,sicim.. Keser sapı = Kınnap ipinin sap şeklinde sarma biçimi.. (Çocukluğumuzda uçurtma ipi olarak kullanırdık)
KIRAN GİRMEK: SONU OLAK BİTMEK . bizim toğuklara kıran girdi hepiciğü ölüvedile
Kırgız Türkleri Tuşoo(ğ) Kesme diyorlar bu adetimize. Camiden çıkan ilk kişiye cuma günleri kestirilirdi galiba.
kırışak: kibirli ,kendini beğenmiş ,dangalak
KIRKA PANTOL= Aba şeklinde elde edilen kumaştan yapılan pantalon ve yelek.
Bütün bir kütüğün ortadan kesilerek testere şeklinde dişli hale getirilen yüzeyleri arasında; koyun ve keçi kıllarının preslenmesi ile elde edilen kumaştan yapılan giysi.
Ağaç alt üzey sabit.. üst yüzey iki başından tutamakla aynı hızar testeresi tarzında kullanılır. Alt yüzey üstüne konulan kılları üst hareketli ve dişli bölümle çok uzun süreli sürtme neticesi keçeleşir ve birbiri ile "hal" olarak kumaş şeklini alır.
Kısaç=Böcek aleminden! Kısaç=kuyruk kısmında yengeç gibi birbirine bakan iki organı olan küçük böcek. Latincede karşılığı vardır;ama TDK'da bulamadım.Ağaçların kuruyan kabuklarını kaldırınca görebilirsiniz. Kısaç=Kıskaç: yengeç ve benzeri hayvanların ön ayakları? Kısaç=Kıskaç: Demircilerin; demir döverken sıcak demiri tuttukları maşa, aparat..
kıt: az,yetersiz
kıtıbiyoz: cimri ,eli cebine gitmeyen
Kıtmür-gıtmür: pinti, cimri, Kıtmür-nâkıs,cimri; kıtmür anlamı doğru ayrıca gıtmür olarak ta kullanıldığını biliyorum
kıvıldamak : kımıldamak
kıyak: güzel
kıyı, gıyı: tarla ve bahçe kenarına çalı ve dallardan örülerek yapılan çit
Kıyıgaşuk, gıygaşuk = kapının biraz aralıklı olması
Kıykaşık=Kapıyı azıcık açmak(Kapıyı kıykaşık bırak) Kapıyı gıyı kaşuk koymak
KIYLE: Aşağıdaki fotoğrafa (DÖVEN SÜRME FOTOĞRAFI) bir arkadaşımız şöyle not düşmüş: ' höst kıyle kıyle oğlum... ' Kıyle ne demek? Buna yakın KIYLÖ var... Kıyle yok...KIYLÖ; Tosya'da kullanılan bir kelime... (Anlamı: Kıyılık) Hatta kelime tan KIYLÖ'de değil. "Ö" genizden çıkarılır... Arslan Bey, bu 'KIYLE' kelimesinin aslı ''GEHLE'' olabilir..GEH demek sür,yürüt,yürü demektir.Yani Öküze GEH de,öküzleri GEHLE dendiğinde,hadi öküzleri yürüt,sür,işe başla demek oluyor..Kastamonu Merkez köylerde bu kelime kullanılır..OĞ ile ÖĞ arasında bir cümle çıkar çiziyi kaybetmemesi için hayvanlara ithafen söylenen cümledir. Ama Arslan Beyin sorduğu KIYLE. Muhtemelen bu GEH veya GEHLE anlamında değil. Resimde de öküzlerin yanında bir kişi var...Bana göre (Tosya'da kullanılan bir söz varlığı olarak) KIYLÖ olma ihtimali daha yüksek. O da KIYILIK anlamında olduğu için 'öküzlere KIYIYA' diye sesleniliyor, diye düşünüyorum... Evet abi bende öyle dedim.
Kıytırık = önemsiz. boş ( Kıytırık işlerle uğraşma.)
Kızamuk: Karaçalıya az çok benzen, dikenleri daha düz , yaprakları oval ve olgunlaştığında siyaha yakın mor renk alan küçük meyvaları olan bitki
Kızansamak= Köpek ve kedilerin(?) dişilerinin kızgın mevsimi
Kikirdek= genç kızların hareketleri...
kile: tahıl ölçüsü
killik: erişte makarna,fasulye,bulgur,pirinç,soğan ve tereyağla yapılan bir çeşit yemek
kiremüt: kiremit
KİREMÜT= Kiremit
Kiren Eğşisi (ekşisi):Kirenden (kızılcıktan) yapılan, koyu reçele benzeyen ancak tadı pek ekşi olan yiyecek.
Kiren= Kızılcık
Kirez= kiraz
Kirizme= Bağ için zemin hazırlama faaliyeti; Toprağı devirme (Araç/Okçular)
kirli çıkı: zengin
Kirman : Yünü eğirerek ip elde etmekte kullanılan ağaçtan yapılan alet. Kirman = bu da ip eğirmekte kullanılan 2 parçalı alet, yün iğirmeye yarıyan artı şeklindeki alet, koyun yünü eğirmek için saplı üzerinde eğik çivi bulunan çevirilerek yün eğrilen alet:
kirman: ip bükmek için kullanılan alet
kirpit: kibrit
kirt:pek ,sıkı,sert
Koç Mantarı= Bir tür mantar
Kodak = Eşek yavrusu
kodaksız: kısır
Kôle hamuru= hamuru kardıktan sonra Kaşıkla bir kaşık bir kaşık kesilerek tepsiye yada tabağa doldurulduktan sonra,tereyağı ve pekmezle yenilen Kastamonu yöresine ait bir yemek çeşidi
kômüş alması= yeşil, üzeri sisli-benekli hafif ekşi elma
Konç= Çorabın lastikli kısmı
kopça, gobca =düğme.
Kôstek kesmek=Yeni yürüyen çocukların sürekli düşmesini engellemek amacıyla camiden çıkınca hocaya dua ettirmek
Kôstek=At ve eşek cinsi hayvanların uzağa gitmesini engellemek için bir ucu arka ayağına bir ucu ön ayağına bağlanılan zincir yada ip parçası
Kova= 90-100 Cm Yüksekliğinde 30-40 cm çapında, güvlek veya tokur denilen alete ve de yayık denilen alete benzeyen,emziksiz, üstteki kapağında iki deliği olup içine bu deliklerden su doldurulan, hayvanlara yüklenerek taşınan, su taşıma ve saklama kabı.
kozak: tanesi alınmış mısır koçanı
KÖÇEK=Kastamonu il ve ilçelerinde yöresel bayan kıyafeti giyerek düğünlerde, eğlencelerde davul zurna eşliğinde oynayan erkek.
Kömüş= Manda
Köpekler çokuşuyala=Köpekler havlıyorlar
Kör guş= atmaca
körükmek:korkmak
Kös dinlemek= Söylenenleri umursamadan dinlemek. Söylenenlerin gereğini yapmayacağını belli eder şekilde dinlemek.
Kös kös=BU ARSLAN AĞA KİM ÖĞ, ORDAN KÖS KÖS BAKIYA.
Kösdek kesme= geç yürüyen çocukların ayağımna ip bağlayıp, Cuma günü camiden ilk çıkan kişinin dua ile ipi kesmesi.
KÖSDEK=KAĞNILARIN TEKERLEKLERİNE TAKILAN YAŞ AĞAÇTAN YAPILAN FREN***
KÖSELE=Bıçak, orak,tırpan,keseri bilemek için kullanılan meşinden yapılmış bileyici
Kösere, kösüre, kösire=Bıçak, balta vs. bilemeye yarayan alet? Başını kösereye tutmak diye de bir deyim var Kösere= Bileme, Kösere daşı= Biley taşı
köset=izmarit
Kösküç, sürülen tarladan çıkan bir tür ot kökü,
Kösnük=Çiftleşme zamanı gelmiş hayvan
Köstek kesme= Yürüyemeyen küçük çocukların ayağına bir bağ bağlanıp Cuma günü camiden çıkan ilk ayağıtez kişiye kestirilirdi; "Kösteğini kesive şu uşağıñ!" denirdi. Kırgızlarda “Tuşoğ Kesme” olarak geçiyor.
Kösüre, kösere –kösire: balta ve bıçakları bilemeye yarayan büyük yuvarlak bileği taşı
köş:odalarda pencere kenarına boydan boya tahtadan oturmak için yapılmış sedir
köşk:tarla ve bahçelerde tahtadan yapılmış baraka yada küçük ev
Köşlük=Balkon
Kötek : dayak (Köteği yiyince akıllandı.)
KÖTÜ KELEZ= İyi olmayan, beğenilmeyen şeyler için kullanılır
KÖTÜ KELEZ= İyi olmayan, beğenilmeyen şeyler için kullanılır
köy göçeren: yabani ot
kubat-gubat: kaba
Kûl çöreği= Küle gömülerek yapılan bir çeşit çörek, Sedat Bey, bu kül davar gübresi yakılarak elde edilir değil mi? Selçuk abi bizde öyle değildir.Ama ilçe ilçed değişebilir,bizim genelda meşe külüyle yapılır
Kulak tözü=kulak arkası
kumpiri-gumpiri-gumpil:patates
Kumsümek=Kümsümek, kümsürmek : Ekşimek, tadı bozulmak, Kumsümüş : Ekşimiş (Küre) Bayatlamak?
KUNDELÜK GIYAFET=Gündelik kıyafet
kunnacı HAMİLE
kurt yiyesi :)) Hayvan için beddua
Kurtlar azalınca donguzlar çoğalır=kurtlar acıktıklarında sürü halınde koyun, davar vs bulamadıgında domuz sürüsüne saldırırlar
Kurubaş=Çocuğu olmayan çift
Kuruluk, Evin giriş bölümü,
KUŞLUK=ÇATILARDA KİREMİTLERİN ÜSTÜNE ÇIKMAYA YARAYAN YER*** (Köşlük=Küçük penceresiz balkon?)
Kuzgunluk : Çatı arası
Küçük çocuklar için de HIRA kelimesi kullanılırdı "büyüğü değil hırası " derlerdi eskiden
Küfelik : Ağır sarhoş
küldöken: hanım. eş
Küle gömmek: Kışın yenmek üzere ayrılan ayrılan meyve ve sebzelein uzun zaman durmaları için çeşitli usuller vardı. Bunlardan biri de 'küle gömmek'di. Özellikle sarımsak böyle saklanırdı. Buradan hareketle, ocağın başından ayrılmayan, evden dışarı çıkmayan erkekler için 'çükünü küle gömmüş oturuyor' denilirdi.
Kündiye= Gündelik kıyafet
KÜNDÜNE GELMEK,KÜNDÜNE GETİRMEK_Denk gelmek,denk getirmek.
Kürüşlemek=Kürüşlemiş,Kürüşledim; Kocamış Yaşlanmış Yaşlandım
Künüşlemiş= daha çok toğuklarda kullanılır. hastanalmış boynu düşmüş gibi
Küplo=balta ve keserin sap takılan kısmı (Küre)
kürsü: tahtadan yapılmış arkalıksız küçük oturakKürsü= Ufak, küçük oturak, bir nevi sandalye
Kürtün= Doğal kar yığıntısı?
Kürük= ?
kürümek:toparlamak,temizlemek
Kürüz : Çalılık, dikenlik yığın, SIK AĞAÇLIK, YENİ YETİŞEN ORMAN ALANI
Küs=KÜS OYUNU; AMERİKALILARIN BÜYÜK ŞAAŞALI BİR ŞEKİLDE OTEL ÇİMENLERİNDE OYNADIĞI OYUNUN BABASI. BİR KUYU KAZIYORSUN (YANİ 15-20 CM DERİN 30-40CM ÇAPINDA) 7-8 CM ÇAPINDA 10-12 CM BOYUNDA SİLİNDİRİK BİR ODUN PARÇASI BUDA YA MEŞE YADA KİREN OLUR. GÜDEKÇİ DEDİĞİMİZ KİŞİ BELİRLENİR (ONUN DA KURALI VAR) ONU KUYUYA ATMAYA ÇALIŞIR, DİYER OYUNCULARDA UCU TOPUZLU SOPALARLA MÜDAHALE EDER KUYUYA SOKMAZ, GÜDEKÇİ KAÇAMAZ DA SAATLERCE SÜRER, SONUNDA AĞLAMAYA BAŞLAR, KAÇARSA NARA ÇEKERLER, ODA KÖTÜ BİŞEY TABİKİ. HEY GİDİ GÜNLER, KİMSE KAVGA ETMEZ OYUN KURALLARINA RİAYET EDERDİK. Tavlanın atası olan bir Türk Zeka Oyunu adı olarak da gördüm (Başka yörelerde (Bolu, Afyon..) Kös Oyunu diye geçer. Bu oyunla ilgisi yok tabi...
Küskü: Avlu kapıları arkasına açılmaması için konulan destek diye biliyorum. Büyük demir çivi, kazığa yakın olur taş kırmada vs. kullanılır.
Küştüre, Rende,
Küştüre= rendeydi sanırım küştüre. Bu küştüre 'Rende" demekse , ona "hüşdüre" de derler. Dedem Köy evleri yapan bir marangozdu.küçükken bende çok merak ederim.Siz küştüre deyince Rahmetli aklıma geldi boy boy küştüreleri,dörpüleri falan vardı
Kütmeç=Kısa ve ağır olan
Küyümek=Sabretmek, beklemek.'Bişesiye küyüdün de, soğuyasıya küyümedin' (Pişene kadar bekledin de soğuyana kadar beklemedin)
Küyüşmemek= içi içine kûyüşmemek=sabırsızlanmak.Araç'ta kullanılır.Geçen akşam oğlum illa bir yere gidelim diye tutturdu.Bende Küyuşmedin değilmi gene dedim.Gayrı ihtiyati söylenen sözler bunlar:)
Laf=söz
Lafazan :Güzel ve çok konuşan
Laflamak: Sohbet etmek
Laga luga:Boş konuşmak
lağab= lakab
lakırdı: Lakırtı= laf ,söz dedikodu
Laklak etmek= boş konuşmak
Lalanga = cırığı andıran bir tatlı
Lalin= nalın
Lalin=lelin= lalin =hela takunyesi, tahtadan olup çok büyük görünümlüdür, yamuk-yumuktur. lelin gafalı göbel.
landun: süslü at arabası,fayton
Lapçın= Deri mes.
LEÇEL=Reçel
Lekin:L akin
Lelin gafalı göbel-=
LEPELEK, kelebeğe denilir. Lepelek gibi uçmak, hızlı koşmak çabuk hareket etmek de kullanılır...Lepelek gibiyim :) Türkistan'da Köbelek deniyor kelebeğe.
Leplebi=Leblebi
leş: hayvan ölüsü
Leylon...naylon
Lom sözlü= Sözünü pat diye söyleyen.
löbben: dana oyununda ortadaki büyük çukur
löblöbü: leblebi
LÖKÜS= Eskiden aydınlatma aracı olarak kullanılırdı. Gazyağı ile çalışan ve içinde gömlek denen ampul görevi gören delikli kumaştan yapılan gömlek ateşlenerek yalılan bir aydınlatma aracı löküs=lüx=gazyağı pompalanarak parlak beyaz ışık veren bir aydınlatıcı.Daha sonraları bu küçük pinik tüplere başlık monte edilmeyede başlamıştır.lüxün parlak ışık veren bezden yanmayan küçük başlığınada gömlek yada göyen adı verlilrdi.''löküsün gene göyneği düştü öğğğ'':)) Bazan rüzgar,bazan bir kelebek gelir o "göyneğe"çarpar;düşürür.Yedeğiniz yoksa kaldınız karanlıkta.Ahh eskiler, ne sıkıntılar çekmişti! Adıyla müsemma bir aletti lüks.O zamana göre pahalıydı.Çoğu evde yoktu.Gaz lambalarıyla idare etti insanlar yıllarca.Hatta bazıları lambadan elektriğe geçiş yaptı.
Lüversite= Üniversiteyi diyen yaşlıları çok hatırlıyorum
Macır macır (yolmak-otlamak): Sebze benzeri şeyleri, acımadan, ihtiyacından fazla yolmak. Sığırların iştahlı bir şekilde, otu bol bir yerde otlaması.
Dostları ilə paylaş: |