=? Atların üzerine örtülen örtü neydi? Bürde mi? Buna benzer bir şeydi?



Yüklə 0,74 Mb.
səhifə6/14
tarix30.01.2018
ölçüsü0,74 Mb.
#41218
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14

fan fan uluyo = boş mekan, köhneleşmiş yerleşim yerleri ni anlatmada kullanılır

fanila, fenile=atlet

Fasıl= Bezelye

Fasit=Fesat, arabozucu/kötü (kadınlar için kullanılır)

Fâyık= Faik

Fedim=Fatma

fehim :anlayış, Fehim=Tahmin etmek,

fehimli: anlayışlı

Fehmetmek=fark etmek

fehümsüz:anlayışsız

felfecir= akııllılık, uyanıklılık dikkatli olma durumu(Gözleri felfecir okuyor ,gözleri felfecir gibi cümlelerde kullanılır)

fenile= fanila

ferahkeşfet=rahat ol

ferfene : kebap paylaştırma işi , Geleneksel halk eğitim kurumu/sohbet toplantısının adı,

Ferik: Yumurtlamamış tavuk.Piliç. ferik:1.piliç,2.genç güzel Ferik=Civcivden büyük dişi tavuk.

FERİK= Üç aylık civciye verilen ad

ferk: sürülerek nadasa bırakılan tarla

Ferketmek=çiftsürmek=aktarmak

fêsit= fâsit- arabozucu, bozguncu(içinden çıkılamayan, sıkıntı veren durumlar için de kullanılırır)

feslek:bezelye

Feşel = araç ilçesinde yaramaz çocuk..feşel:haşarı,yaramaz

fey(i)l-feyli bozuk= niyet, niyeti bozuk, güvenilmez.

fır dolayı:çepeçevre, Fırdolayı=Çepeçevre

fışkı :artık,pislik birikintisi Fışkı= Gübre, Yoldan çıkmış kadın, kötü kadın, gübre için de kullanılır.

Fışkıyruk = Şımarık ,yılışık,fışır fışır çok hareketli anlamında olması lazım şimdi bir arkadaşla konuşurken aklıma geldi tam anlamına bilen var mı? fışkı derler bizde. türemiş hali olmalı.

Fışkın vermek= Budanmış meyva ağaçlarının yeniden sürdüğü dallara fışkın denir. Fışkın: yukarıdaki tanıma ek olarak filiz kelimesi de karşılıyor gibi

fışlamak:1.yoğurdun bozulması ,ekşimesi 2.hamurun fazla kabarması

Fıyıl fıyıl: yavaş yavaş sürünerek hareket etmek

Filike, Filke=musluk filke:musluk,daha çok kovalara takılan musluk

fina fes: süslü kadın başlığı

fingir fingir=hareketli

fingirdek: hareketli,oynak,yerinde duramayan

Finik=küçük köpek yavrusu

firaset: beceri,kabiliyet

firasetlü: becerikli,kabiliyetli

FİRASETSÜZ=BECERİKSİZ,YETENEKSİZ.tosya

Firengi= Okçular'da bir armut çeşidine verilen ad.

fistan :kadın elbisesi

fişdek= çevresine dikkat etmeden hareket eden,oynak dediğimiz kızlara söylenir.

fişek: 1.yayık yayma aracı,2.tabanca ,tüfek mermisi, Fişek=Yayığın bir parçası (Bişkek kelimesi, pişirmek kelimesi, kımızın yayıkla pişirilmesi gibi bir anlamla ilişkisi var.)

Fişir fişir: Çok hareketli, FİŞİR FİŞİR-HÖŞÜR HÖŞÜR-FİŞİR HÖŞÜR=Çok hareketli, kontrolsüz kişi ve davranışlar için kullanılır.

fişirdek: fazla hareketli, olur olmaz yere burnunu sokan

Fişirdemek=yaramazlık, muzırlık

Fişne= vişne

Fişteklemek=doldurmak, dolduruşa getirmek. Fişteklemek=Emin degilim ama acaba fisteklemek kelimesi pispektev yani tava getirmek icin yayikta dovmek gibi bir anlama gelebilir mi. Yayik ayrani dovdugunuz uzun ve ucu yuvarlak sopaya ne dersiniz? Kazaklar ona pispek der. Kesinlikle öyle. Biliyorsunuz fişek yayık içindeki bir parçanın adı. Elle tutulan sopanın ucunda yayığın dibini kaplayacak bir parça, ki kenarı açıklıkları vardır, oradan aşağıdaki yoğurt sıkıştırılır, dövülür, bir kısmı yukarı çıkar, fişeği tekrar çekip vurduğunuzda devridaim olur, böylece yayık yayılmış olur. Bu kelime de bişmek kelimesiyle ilgili. Bişmek, bişi, bişirmek (malum kımız pişiriliyor-ateşte değil tabii- dövülerek) buradan geliyor. Bişkek bile bu kelimeyle ilgili. Pispektev=Pişirmek=Fişteklemek (Yayığı fişekle çalkalamakla, fişeği aşağı yukarı çekip durmakla, çekiştirmekle alakalı olmalı.) Özetle fişteklemek=Çekiştirmek, kışkırtıcı dedikodu, birini bir şey için doldurmak, dolduruşa getirmek... Kastamonu civarında Meryem Hanım'ın bahsettiği "pispek" kelimesine "fişek" derler.Fişek gibi deyince de yoğurdun içine hızlıca dalan aleti hatırlamalıyız öyle mi? Öbür fişekle de ilgili olabilir ama esası bu olmalı. Fişek gibi delikanlı deriz ya. Türkçemiz ne kadar güzel.

fitir fitir= hareketli,becerikli.

Fiy gada: Azıcık

Fiyil fiyil=? Kıpır kıpır?

fol:yumurtalıkta bırakılan yumurta

folluk:tavukların yumurtlama yeri

Ga yağıyo= cide taraflarında ekseriyeten kullanılır(kar yağıyor)

ga’le almak:önemsemek

Gabak (kabak): Bazı çocuk oyunlarında elde edilen puan.Puan elde etmeye karşı tarafa 'Kabak kuymak' denirdi.

Gabak çiçeği gibi açılmak: Birden bire çok serbest davranmaya başlamak.

Gabak:Kabak

gabalak:geniş yapraklı,kabağa benzeyen bitki

gabalayı:tahmini

Gabara=raptiyenin büyüpü,genellikle topaçların ucuna çakardık küçükken

GABCUK=MISIR VE FASULYELERİN KURUMUŞ DIŞ KABUKLARI***

Gabızlandı=sahiplendi

gabuklamak= kabuklarını soymak

gabulca= arpaya benzer, gernik de denilen tahıl.

gözer= kalburdan daha sık delikli bir çeşit elek.

YARIM= Demirden yapılmış yuvarlak genişçe kap, ölçü birimi. Araç yarımı ve Kastamonu yarımı diye ikiye ayrılır 18 kg 22 kg ağırlığında buğday alır

içi içine kûyüşmemek=sabırsızlanmak

Kûyüşmemek= küyüşmemek kelimesini ilk defa duydum, hangi ilçemizde kullanılıyor acaba merak ettim. Araç'ta kullanılır Nurhayat Hanım. Geçen akşam oğlum illa bir yere gidelim diye tutturdu. Ben de Küyuşmedin değil mi gene dedim. Gayrı ihtiyati söylenen sözler bunlar:)Daday ve kastamonuya ait kelimeleri biliyorum ama ilçeleri bilmiyorum.

Gaburlamak: da sahiplenmek anlamında kullanılır. Yandaki tarlaları da gaburladı

Gaçmak= ? Gaçumak=? Kaçmak, kaçırmak daha çok kız kaçırmada kullanılırdı. Filanın gızı gaçmış denirdi. Bir kadının erkeğe gitmesi gaçmak olarak değerlendiriliyor. Diğeri malum; Bir şeyden kaçmak.

Gaçurun= kaçırırım

gadak: kardeş (köçekli yöresi)

Gadit(Gafid?)= çok kuru-zayıf-suyu çekilmiş

Gafa kâğıdı= Nüfus cüzdanı

Gafitme=Gafid olma=? Zayıflama? Gafit olmuş kişi?

Gagel, gegel: Ceviz ve kestaneleri kabuğunda ayırmak, kastamonu merkez akdoğan köyünde gegel olarak kullanılmaktadır

gagruk:yıkılmış çam agacı veya yıkılmış ağaç.

Gağış gağış= büyük bir gürültüyle(Samanlık birden bire gağış gağış yıkıldı.

gağışdamak: sürtünmekten çıkan ses

Gağut, gavut = öğütülmüş leblebi

Gah, geh (e a arası bir ses) öküz ve manda için de GAH denir

Gahdemek=sürmek (atları?, öküzleri?, atı?, eşeği?) gehdemek olabilir. Heşt de öküze yürü demektir. Doohaaah: dur anlamına gelir.

GAK =Kalk

Gakaç olmak=mesela çamaşırlar kışın askıdayken donarsa böyle denir. sertleşmek anlamında kullanılır.

gakdu=ittir

Gakırdak, Kakırdak= Kuryuk yağının tavada kalan kızarmış atıklarına Gakırdak-Kakırdak-Gıkrdak deriz.. ( Kemiksi dokuların ortak adı)

Gaklamak: Elma armut gibi meyveleri en az ikiye ayırmak. Hoşaf yapmak.

Gakmak= 1. Kalkmak "Zengün gakışı yaptnız...", 2. İşi bitirmek, toparlamak, kalkmak, bitirmek? "Yaşlı deze soruyor: Harmandan gaktınız mı a gızım? Gız cevap veya: Gaktuk, gaktuk êmme a deze bubam gelecek sene gine eke!"

gakuşlama(k)= incitmek, itelemek, aşağılamak, horlamak..

Galafat: Kağnı arabasıyla buğday saplarını tarladan getirirken sapların düşmesini engellemek için korkuluk kullanılır; merdivene benzer. Merdiven dikine, bu da yatay kullanılır.galafat: kağnı arabalarının üzerine konulan ot,buğday sapı vb. şeyleri taşımaya yarayan alet

galag: 1. burun kemiği,2.şapkanın siperliği

galan: artık

Galaycı: Bakır kapları kalaylayan kişi

galbur: kalbur

galemşe –gılemşe: yabani kuşkonmazın yenilen sürgünü

galender: kalender,iyi karakterli

GALET=YANLIŞ***

galle: patatesten yapılan bir yemek(Taşköprü) , gumpiri gallesi (merkez)

galubela=çok eski (galubeladan kalma denir)

gama:1.bıçak,2.odun yarmak için kullanılan büyük ağaç çivi,3.ağaçlarda aşı yaparken

Gama-kama= İki şeyi iyice sıkıştırmak için aralarına çakılan, bir ucu ince, diğer ucuna doğru gidildikçe kalınlaşan, genellikle ağaçtan yontulmuş parça. Mesela tırpanın sapı ile, tırpanı iyice birbirine sabitlemek için kullanılan ve tırpandaki halkadan ince ucu geçirilerek, kalın uca gelince sıkışmayı sağlayan alet.

gamçı=Kırbaç

Gamış= Ergen çocukların zerei için kullanılır. “Gamışa su yörüdü mü?”

Gancık, gancuk: dişi

GANDUMAK=Kandırmak

GANDUMAK=Kandırmak

Ganere, Kanere=Köpek, meraklı köpek, kuduz köpek(?), köpek gibi her yere gidip burnunu sokana da denir. Bu arada kanere kelimesi mezbahane yerine de kullanılır. Ganere= Kuduz ganere: başı boş gezen sahipsiz köpek

Gangşak=gangşamış=dağılmaya yüz tutmuş=yayılmış

ganıkma= alışma, dadanma, İki anlamlı mı? (1. Alışma, 2. Dadanma) "Kanıksamak" olarak sonradan oluşturulan kelimenin aslı ise 1. anlamını içeriyor.

ganıksama: alışma ,kanıksama

Gañırmuk= Balgam (Küre)

Gañırtma= Kanırtma, ayırma, büküp zorlayarak yerinden oynatma, ikiye ayırma gibi anlamları olan sözlükteki kelimenin Kastamonu söylenişi.

ganluca:Gannıca=Kanlıca (Mantar türü)

Gannıca, gannuca, ganlıca (Kanlıca)= Bir mantar çeşidi

ganrılmak: yıkılıp devrilmek

ganruk: 1.kırılmış ağaç dalı,2.kambur olan Gañruk= yaşlılara, beli bükülmüş kişilere söylenen bir nevi şaka ile karışık hitap (Küre) Gañruk=devrilmiş, devrik

Ganşak = eklem veya bağlantıları zayıflamış, her yeri oynayan..

Ganşak = eklem veya bağlantıları zayıflamış, her yeri oynayan..

ganşamak: boşluğu olmak

Gañşamış= Gañşamış=yıkılacak hale gelmiş. Ganshamish, sozu Kazakcada da Kansav- Qangsapti-Qangsapqaldi gibi kullanilir.

gap gara: simsiyah

Gap gel = Kap gel (Al getir)

Gapan= kapan yabani hayvanları yakalamak iin kurulan tuzak sistemi

Gapaşmak: Kavga etmek

Gapatma=(affınıza sığınarak)metres, nikahsız yaşayan kadın.

GAPATMAK=Kapatmak

gapcuk:1.mısır koçanının dış kabuğu,2.tüfek ve tabanca mermilerinin kovanları Gapcuk= İçi boşalmış

gapgaşuk: tabak ,kaşık

Gapı gıcırdaması

Gapıp sıyırmak= Serbest bırakmak, Tamamen başıboş bırakmak, "Gapıp sıyırıvemiş!"

Gapıyı gıygaşuk bırak = Kapıyı aralık bırak, kapıyı aralık(azaçık) bırak, “Gapıyı öcük gıygaşdu!” (kapıyı biraz aç)

gapıyı gıyıgaşturuve (kapıyı aralık bırak) kastamonuya ilk geldiğimde bu sözü eşimden duymuştum :)

gapma= ısırma, bir şeyi yakalama.(Öğğ adamı kopek gapmış gördünüzmü doğulagalasıyı sen)

GAPMAK: Isırmak –

Gaput=Kaput(bez)

Gara bostan: Kavun ve karpuzun dikildiği bostan

Gara dağlı= Eski, toplu Dabanca

Gara okka= Eski ağırlık birimi

Gara sevda= Aşk (Büyük sevda)

gara:1. kara ,siyah,2.esmer, Gara= 1. Kara, 2. Büyük Garabatak=Bir kuş

Garaç= garaj

GARAÇALMAK=HAKSIZ YERE İFTİARA ATMAK

garagavuk: yenilen yabani ot

garagurt yiyesice= Beddua, GARAGURT YESİN=Gözden çıkardığı şey için,boşver anlamına kullanılan kelime

garaltu: hayal meyal görünen, karartı

Garamuk= Bitki

Garandu, karandu= ? (Köy adı olmaktan başka bir manası var mı?)

garasakız: çam sakızı

Garasına çarpmak= tarlaya ekin ekilir ekilmez şiddetli yağmurlara maruz kalması

garavana:büyük yemek kabı

Garga=karga,

Gargacuk burgacuk = karmakarışık

Garı= kadın

garık: kabak,salatalık vb. sebzelerin tohumlarının dikimi için hazırlanan yer, GARIK=SEBZELERİN ARASINA SULAMAK İÇİN AÇILAN KÜÇÜK ARK***

Garıncımak, karıncımak= ? Garıncımak=uyuşmak (Ayağım garıncıdı.)

GARIP YARASICA=HOŞA GİTMEYEN KİŞİ***

GARIŞ: Karış

GARIŞMA: Karışma

Gariye, Kariye= Köy; mahalle gibi küçük yerleşim yeri (Osmanlı dönemi)

Garmak=Horozun tavuğu döllemesi, Garmak=Rüzgarın karışık yönlerden esmesi

Garsalamak = kesilmiş tavukları yüksek ateşe tutup ince elle alınmayan tüylerinin yanmasını sağlamak

Garsınıng= Karısının: Kêmil aanıg garsınıg yapduğu da yinü..

garşulama=karşılama

gart= yaşlı, eski, bayat..(kart)

Garuşduma=yemek(Araç)serme ekmeği parçalayarak yağlı yumurtayla karıştırılarak yapılan aparatif yemek, Garuşduma=karıştırma(Öğğ sende ortalığı garuşdumaya iyi geliyañ) GARI(U)ŞDUMA aynı zamanda serme(yufka) parçaları, yumurta ve süt ile tavada genellikle sıvı yağ ile karıştırılarak yapılan bir yiyeceğin de adıdır..

GARUŞUK: Karışık

Gasara=aşırı kir. örneğin; yengleri gasara bağlamış derler. GASARA ayrıca işe yaramayan, miyadı dolmuş anlamında da kullanılıyor bildiğim kadarıyla Sedat bey.. Gasıra-kasıra bağlamış: çok kirli. Tenceresi veya çaydanlığı gasıra bağlamış denirdi.

gasben: kasdi,kasıtlı

gasbenlik: inadına,kasden

Gasbennek= Ona inat, inadına

Gasdamonu Şapkası: Tekke ;örgülü genellikle yün tarzı ipten örülmüş ortasında bir adet nokta tarzı örgü ile süslenmiş yuvarlak şapka ..Bunun yanında Kastamonu şapkası esasen 8 köşeli büyük önünde dıdık diye tabir edilen siper bulunan şapkadır. Büyük olmasının sebebi ise iç kenarlarına konulan gazete vasıtası ile başın terden önlenmesidir.

gasıtma= kasılma, kendini beğenme,

gasiyen etmek KUSMAK..ÖĞÜRMEK DE OLUR.Gasiyen-gasyen= kusma daha önce yazıldı gibi hatırlıyorum ama listede göremedim.

Gasiyen etmek= Kusmak

Gasiyen etmek= Kusmak,GASİYEN EDECEYİN=Kusacağım

gasiyen: kusmak

gasnak: kasnak

Gasser= Şimdiki çamaşır suyunun karşılığı sanırım. Hatırladığım kadarı ile çocukluğumda-dokumanın yoğun yapıldığı dönem- dokuma iplerinin beyazlatıldığı atölyedeki işlem. Hatırladığım kadarı ile tiritçi Hasan a nın yan tarafında yapılırdı. İçe doğru bir avlu vardı. Beyazlatılmış ipler asılır kurutulurdu ve çok kesif bir çamaşır suyu benzeri bir kokusu vardı diye hatırlıyorum.

Gastamonu= Kastamonu; “Nuri Abi sen has Gastamonulusuñdu, daha iyi bilüsüñ! “

gasu: ahırda buzağıların konuldukları yer, GASU=Damda hayvan yavrularının konduğu bölme

gasuk: kasık, bacakların vücut la birleştiği yer

Gasuntu= Kasıntı (Gasuntu, uyuntu, ağartu...Bu gibi kelimelerde sona gelen tu, tı gibi ekler hoşuma gidiyor.)

GASURGA=Kasırga-fırtına/

Gasvet= kasvet, kasavet, tasa

Gaş urganı= Semerin önündeki kabarantıya kaş (gaş) denir. Semerin iki yananda iskeleti oluşturan tahtalara da "gaburga" denir .Gaburganın iki tarafta en üstte olanlarının uçları gaşın iki yanından ileriye doğru 15-20 cm uzanır. Bunlara da "guş" denir."Semerin gaşı guşu galmamış" dediklerinde bunlar anlaşılır. Hayvana yük sarmak için, semerin kaşından dolanıp, guşuna bağlanan 10-12 metre uzunluğunda 1 cm kalınlığındaki urgana "gaş urganı" denir.

Gaş= Kaş, en yüksek yer 1. Kaş 2. Bir şeyin veya yerin en yüksek yeri. "Semeriñ gaşı, depeniñ gaşı... "

Gaşo= kaşağı Gaşo=Demirden veya kalın sac' tan tarak şeklinde yapılan, atları kaşımak için kullanılan bir tür tarak. Kaşağı.

GAŞUK= KAŞIK

gaşukluk: kaşıklık,kaşık konulan yer

gaşuntu: kaşıntı

GAT= Kat


Gataklamak = kataklamak= kovalamak

GATIR : Katır

Gatmer=Katmer

gatmuk= balgamlı tükrük

GATUK= Katık (Ekmekle yenebilecek herhangi bir yiyecek),bazende yemeğe pişmesine yakın eklenecek malzeme içinde kullanılır(Şo çorbayı gatuklayıve)

Gatur(tosya)=katır

Gav çakmak= Boşa kürek çekmek ?

Gavat=(Affınıza sığınarak) karısını, kızın satan kişi, pezevenk.

GAVE= Kahve

Gavga gaşosu: Kaövga kızıştıran, Kavgayı kaşağılayan?

gavi: sağlam, kavi

Gavile=Sağlamlaştır, berkit

GAVİLEMEK= Sağlamlamak

Gavilleşmek: Sözleşmek

gavralamak: kavralamak,sıkı tutmak

gavruk: ateşte,yada güneşte yanmış, kavruk ,bir de kavrulmak, yani gelişip büyüyememek.. yani "gavruk" denü deymi,,, Gavruk birde güneşte yanmış anlamında da kullanılıyor sanırım. .Asıl vatandaşın boyu 1.80 ' e ulaşmış,hala kavruldum büyüyemedim diye şikayet ediyor..(espri anlamında)..

Gavsara= zelevlü, elevlü: saman taşımaya yarayan yarım silindir şeklinde fındık dallarından yapılan iki kişi tarafından taşınan araç. Zelevlü=Aklıma getiremedim. Düven sürüldükten sonra saman çektiğimiz saplı aletin adı neydi yok benim dediğim tınar savrulduktan sonra yaylımdan samanlığa saman çekmek için; fındık çubuklarından yapılmış içine saman doldurulup samanlığa saman çekilen alet. fındık çubuklarından yapılmış Sedat Bey onu yazdım, Zelevlü'dür o. bizde zelevlü demezdik demek ki köy köy değişiyor. gavsara denilirdi bizde şimdi geldi aklıma GAVSARA denilir

Gavuç: Kasıklarına yakın bir yerden, dışarıdan belli olacak kadar fıtık olmuş kimse. Ağır yük kaldıranlara "Şimdi gavuç olacaksın" denir.gavuç: fıtık olan kimselere verilen isim,lakap

gavur kürkü: ateş yakılarak yapılan bahar kutlaması

gavur: 1.düşman,2.müslüman olmayan yabancı milletler için kullanılır

Gavut, gağut=leblebi tozu, dövülmüş leblebi, Gavut=kavrulmuş tahıl, kurutulmuş meyveler vb. nin değirmende çekilmesinden elde edilen besleyici ve lezzetli bir çerez. GAVUT-KAVUT= El değirmeninden çekilmiş un haline getirilmiş leblebi, mısır vs. ? Hem leblebi unu, hem de aşırı kurumuş dal-ot-ağaç anlamında da kullanılıyor diye hatırlıyorum. gavut: meyve kurusu ve tahılların öğütülmesinden meydana gelen un gavut= Leblebinin çekilmiş un hali. Babaannem Gavut kardı benim için değirmende çektirmiş uzun zaman olmuştu yemeyeli su değirmeninin yerini tutmuyor ama yinede hoş bir ahlat kokusu yayılmış. El değirmeninde patlamış mısırın patlamamışları çekilir, şeker katılır, ona gavut denilirdi. (Merkez/Budamış Köyü) Bu gavut yalancı GAVUT yani esas gavut Ahlat kurusundan yapılır. Buğday kavrulur Ahlat ile karıştırılıp dövülür İçine mısır nohut gibi elma kurusu gibi değişik ürünlerde katılarak su değirmeninde öğütülür. Bu 1970 öncesinde hasat sonrası mutlak yapılan kışın olmazsa olmazlarından bir yiyecek.

gavza: iç dünyası,ruh hali

gavzem dar= canım sıkkın.

Gaygana=Yemek

Gaygun= kaygan

GAYGUSUZ....hiç ileriyi düşünmieyen agustos böceği misali kişi

Gayı: Kaygı, endişe.

Gayı= Allah gayımızı gayırsın=Sanırım hayırlı rızık versin anlamında.Eşinizi rast getirsin gibi.

Gayık= kızak-sandal

GAYINBUBA: Kayınpeder –

gayınna=kaynana, kayın ana, kayınvalide Türklerdeki Kayın kültürü ile ilgili dir. Esas ana değil ama önemli ana anlamında?

Gayıntı= Yemek

Gayış atma,

Gayış, öküz veya kömüş derisinden yapılır, kullanılmayacağı zamanlar, yağlanarak saklanırdı. Kayışı sabitlemeye yarayan kurşunkalem benzeri ağacın da bir adı vardı. Her halde çivi derlerdi. Bilen varsa yazarsa sevinirim. Gayış= kemer Gayış-Kayış: Halkayı boyunduruğa bağlamak için kullanılan, kemer benzeri bir alettir. Bir kaç kere dolandıktan sonra tokaların metal başlıkları yerine , gayışın bir ucunun uzunlamasına yarılmasıyla oluşturulan, ilik benzeri yere,diğer ucunun sokulup , bu uçtaki küçük deliğe de kirenden yapılma 10-15 cmlik, kurşunkalem benzeri bir ağacın sıkıştırılması ile sabitlenirdi.

Gayışatmak, Aldatmak.

GAYIT=Kayıt

gaykılmak: bir tarafa yatmak

gaynamak: şaka ile karışık rahatsız etmek

gaynata: kayınpeder

gaypak: sözünde durmayan ,kaypak

Gayrı-gayrık: İş bu noktaya geldikten sonra, bundan böyle.gayrı-gayrık: bundan sonra, bundan böyle

Gayruk=Artık

Gayuk; kayık

Gaz=Kaz


Gazdağlı: Hakaret amaçlı kullanılır.Kaz kafalı ile aynı anlamdadır.

gazel:mısır bitkisinin yaş veya kuru gövdesi,Gazel=Mısır koçanını örten yapraklara gazel denir.

Gazguç=Çiğdemleri çıkarırken kullandığımız ucu kalem gibi sivriltilmiş çelik.

Gazma= kazma

GAZOO=HARMANDA BUĞDAY TOPMAYA YARAYAN AĞÇTAN ALET

Gazuk= kağnı arabasında, göbüyü arabaya sapitleyen, göbü ile okun bibirine bağlanmasındaki yardımcı ağaç aparat, Gazuk= kazık Çatal gazuk yere batmaz...

Gazukcu= kazıkçı

gazzez= kandillerle aydınlanılan devirlerde kandilleri hazırlayıp yakmakla görevli kişilere verilen ad. (sadece Kastamonu'ya özgü olmayabilir)

GE(Y)Sİ=elbise-giysi(genellikle kirli kıyafet ya da çamaşırlar için kullanılır.)Köyün garları çayda gesi yıkayala..

geber: öl

Geberdürün = Öldürürüm

gebermek: ölmek

Gebre=,Atların kuyruk ve yele tüylerinden iğrilerek ip haline getirilip tığ ile örülerek yapılan kıl bir kese dir. Hayvanların tüylerini parlatmak, kaşımak,masaj yapmak için kullanılır. Gebre= hayvanları yıkamada kullanılan kese, Gebre=atların kaşağılanmasından sonra masaj yapılan kıl kese

gebre= gebre suratlı, gebre göbel gibi kızgınlık, öfke anlarında kullanılır.

GEBRE=MARAZ=ÇOK ZAYIF KİMSE***

gecene: tahtadan yapılmış, iki kişi ile yük taşıma aracı

gecin=soyulmuş kendir sapı, çöpü.

Geçe= Yaka, "Öte geçeye baktıñ mı? Bêki oraya gitmüşledü!"

GEÇİ=Keçi

gedük : dişi eksik olan, gedük aynı zamanda her hangi bir nesnenin eksik tarafı için kullanılır ( Şu gedük daşı ve) düz olmayan bir tarafı çukurlaşmış taş

Gegele= Binnaz Delen Atılkan gegel, fındığı yeşil kabuğundan çıkartıp ayıklamak ... Gehdemek at, katır için kullanılır. Gel macı macı, gel kuçu kucu gibi çağırma (Manda için)

Gelberi= Bir alet idi ama fırın aleti mi, yoksa harman aleti miydi?

gelebe: 1.sarılmış iplik,2.kuyu dolabıgelebe-kelebe=1-kuyudan su çekmede kullanılan ipin sarıldığı çark, dönen alet.2-eğirilmiş ipin yumak haline getirilmesinde kullanılan döner alet, çark, çıkrık.

gelepceklü: hastalıklı, maraz

gelep-kelep= yumak haline getirilmemiş ip çilesi

Gelik=yazın hayvanların konulduğu etrafı kııyıyla çevrili yer. Gelik=Etrafı parmaklıkla çevrilmiş hayvan konulan yer.

Gelin gadun=Gelincik-Ceviz ağaçlarında gezen sansar türü hayvan.

Gelincük= gelincik

Geliyo musung(Kastamonu merkez), geliyan mı(Araç ilçesi), geli miyong(Tosya ilçesi), geliyor musun(İstanbul)

Gelni= Gelini: Kemilaanıng "gelni" bi zalta yapmışıdı, barnaklarıgnı yersing.cümlesinde yanlış var mı?

GELÜSE=Gelirse

Gem= 1.atın dizginlerinden ağzının içine verilen demir 2. Gem= benim dedem Küre'de çilingirdi ve tırpanları "gemlerdi", Gem=tırpanın topala (siz de tokola) takıldıktan sonra o kısmı, kesici bölüme birleştiren demir bağ.. O nedenle biz de topala olarak anıldığını çok iyi biliyorum:))

geme... (sıçan-diş)= büyük fare(geme sıçan)- geme diş(ön dişleri çıkık ve uzun olan)

geme: kuyruksuz iri fare,sıçan, Geme= İri, büyük sıçan. İri fare.

GEMİ,TERBİYE= Atların ağıza taılan kısmı demirden olup iki yanında meşinden yapılma tutma uzun tutmaçları olan ki ucunu tutarak atın yönünü belirlemek için kullandığı düzenek (Gem olmalı?)

Gemici Feneri= Elektriğin yokluğunda kullanılan dış feneri. Etrafı telli olurdu. Fenerin dışı camlı iken, bu gemici feneri biraz daha korunaklı bir lamba idi. Kolay kolay sönmezdi. (İdare

Gençliğine doymamak: Genç yaşta ölmek. Daha çok beddua için kullanılır."Gençliğine doymasın, yardan ayıranlar beni " gibi.

GENDÜ =Kendi -Cümle içinde-Gendü gendüme oturuyan ne diyin

GENDÜ BÜLÜ=Kendi bilir

GENDÜ GENDÜĞE=kendi başına(isteği doğrultusunda)

gendüne pendem vemek= kendisini olduğundan farklı ve mükemmel gösterme. Pendem=Kemilcük boğünlede gendüne ne penden veya emme,ne desem boş öğ.=poz vermek-gıvrak olmak-hava vermek-gendünü bişey sanmak-havalara girmek- gibi.. (Görgüsüzlüğü anlatan bir deyim)

Geñge Geyle: Harç,taş,toprak ve kum gibi ağır şeyleri taşımak için kullanılan , iki ağaçtan kol üzerine tahtaların çakılması ile yapılan tabut benzeri araç. Geyle olarak yazılan bu kelime Merkez'de Geñge olarak geçmektedir.

Genge=(Zelevlü benzeri bir alet) İki kollu iki kişinin tutabileceği ortasına yük konularak taşımaya yarayan alet. Geyle:Harç,taş,toprak ve kum gibi ağır şeyleri taşımak için kullanılan , iki ağaçtan kol üzerine tahtaların çakılması ile yapılan tabut benzeri araç. Geyle olarak yazdığınız kelime Merkez'de Geñge olarak geçmektedir. İçimde bir garip yaradır bu alet(Geñge); Doğu Türkistan'da 30 kilometre uzunluğunda Taklamakan Çölü içinde bir 40 km.lik su kanalı açtırma çalışması vardı. Tamamı Uygur Türkleri, hiç bir teknolojik alet yok ve bu aletlerle kadın, çoluk çocuk 100 metreyik çukurlardan yukarıya taş taşıyorlardı. Bir belgeselde görmüştüm. "Taklamakan'daki Vaha" adlı bir belygeselde. Neyse.


Yüklə 0,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin