< tevhîD ve kelam takdiM



Yüklə 0,92 Mb.
səhifə8/25
tarix17.11.2018
ölçüsü0,92 Mb.
#83253
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   25

İKİNCİ BÖLÜM




Dini Ve Akli Deliller

Önceki bölümde itikâd, amel ve ahlâk ile ilgili dînî hükümleri ve bu hükümlerin kaynaklan olan Kitab, Sünnet, îcma' ve Kıyâs gibi Dînî (Şer'î) Delilleri tetkik ettikten sonra, burada, dînî ve aklî delillerin kısım ve dereceleri hakkında açıklayıcı bilgiler vereceğiz.84



I - Delîl'tn Lügat Ve Istılah Mânaları

Delil lûgatta; mürşid ve rehber mânâsına gelir. m Istılahta ise delil; öyle bir şeydir ki, onu bilmekten başka bir şeye bilgi lâzım gelir. Yani delil vasıtasiyle; bir şeye bilgi elde edi­lir, iddia edilen bir şeyin doğru ve gerçek olduğu bilinir. Bildiren şeye «dal» veya «delil», bildirilen şeye de «medlul» denir. 85



Iı - Delil'in Nevileri



1- Dînî ve Sem'î Deliller :

Herhangi bir delil; ya vahye veya akla istinâd eder. ,, Vahye dayanan deliller, işitilerek öğrenilen dînî delillerdir Bu jlbeble dînî delillere «Naklî» veya «Sem'î» deliller adı verilir. Akla ayanan delillere de «Aklî» deliller denir.

Dînî ve aklî deliller, medlule yani demlendirilecek şeye delâlet s onu isbat bakımından ya kat'î olurlar, yani kesinlik ifade eder-r, veya zannî olurlar.

Kat'î Deliller :

Medlulden ihtimâli, şek ve şüpheyi kaldıran ve onu te'vil etme­ye imkân vermiyeeek şekilde kesin olarak isbat eden delillerdir. Te­vatür yoluyla sabit ve mânâya delâleti kesin olan Kur'an Âyetleri, Mütevâtir Hadîsler ve Müctehidlerin ittifak ettikleri Sarih İcma'-lar, dâima makbul ve kabul edilen kesin delillerdir.

Zanni Deliller ise : ledlûlden ihtimâli kaldırmayan ve onu kesin olarak isbat et­meyen delillerdir. Âhâd Hadîsler, bazı müctehidîerin ictihadları ve bazı icma' nevileri bu kabîl delillerden sayılmıştır. Zannî deliller, ke­sinlik ifade eden bir asla dayanmadıkça makbul olmaz.

Meselâ aslında zannî olan bir hadîs, kesinlik ifade eden bir icma' ile desteklenirse, o da kesinleşir.

Kat'î bir asla dayanmayan zannî bir delil, aynı. zamanda kesin olan bir esasa aykırı ise, kıymetini kaybeder. Kur'an-ı Kerim'in ge­nel esaslarına uymayan bazı hadîsler gibi... Meselâ : îmâm-ı Âzam;

«Fâtihasız namaz olmaz» Hadîsini

«Ondan (yani Kur'an'dan) kolayınıza geleni okuyun.»

Âyet-i Kerîme'sinin ifade ettiği genel hükme aykırı bulunduğun­dan kabul etmemiştir. Bu gibi hadîslerde, râvînin yanılmış olduğu ihtimâli kabul edilir 86

Naklî veya Sem'î adı verilen dînî deliller, kesinlik ifade edip etmeme bakımından dört kısımdır :

Birincisi : Hem siibûtü, hem de mânâya delâleti kesin olan delillerdir.

Hiçbir surette te'vile ve başka mânâya ihtimâli olmayan ve «Muhkem» adı verilen «Kur'an Âyetleri» üe, tevatür yoluyla sabit olan ve mânâya kesin olarak delâlet eden «Mütevâtir Hadîsler» gibi... Meselâ: Namazların rek'atlarmı bildiren hadîsler bu nevi deiillerdir. Böyle delillerle sabit olan bu gibi hükümlere «Farz» veya «Haram» denir.

İkincisi : Sübûtu kat'î, fakat mânâya delâleti zannî olan delil­lerdir.

Aslında tevatür yoluyla sabit olan, fakat, muayyen bir mânâ­ya delâleti açık ve kesin olmadığından te'vil edilebilen bazı Âyet-i Kerîmeler ve Mütevâtir Hadîsler, bu nevi delillerdendir. Onun için, sübûtu kat'î olduğu halde, mânâya delâleti kat'î olmadığından, «Zan­nî» delillerden sayılmıştır. Böyle biı delil ile sabit olan dînî bir hük­me (Vâcib) veya (Tahrimen Mekruh) denilir.

Üçüncüsü : Sübûtu zannî, fakat mânâya delâleti kat'î olan de­lillerdir.

Muayyen bir mânâya kesin olarak delâlet eden, fakat âhâd yo­luyla rivayet olunan hadîsler gibi... Bu gibi hadîslerin mânâya de­lâleti kat'î ise de, sened bakımından mütevâtir olmadığından zan ifade ederler. Bu kısımdaki delillerle sabit olan dînî hükümlere de (Vâcib) veya (Tahrimen Mekruh) denilir.

Dördüncüsü : Sübûtu da, mânâya, delâleti de zannî olan de­lillerdir.

Birkaç mânâya ihtimâli bulunan âhâd hadîsler gibi... Çünkü, bu gibi hadîsler hem sened ve hem de mânâ bakımından zan ifade eder­ler. Böyle bir delil ile sabit olan hükümlere ise, (Sünnet) veya (Müs-tehâb) denilir.

Kur'an-ı Kerîm âyetlerine (Kitabî deliller) adı da verilmektedir.

2- Aklî Deliller ve Nev'ileri :

Dînî delillerin kısım ve derecelerini gördükten sonra, aklî delil­lerin de kısım ve derecelerini izah edelim :

Akla dayandığı için aklî deliller de, dînî deliller gibi, kat'î (ke­sin) veya zanrii (kesin olmayan) delil olurlar.

Kesin olarak medlulü isbât eden aklî delillere (burhan) yani (hüccet) denir.

Zanna dayanan ve medlulü kesin olarak isbat etmiyen aklî de­lillere ise (hataîbe) veya (hatâbî) deliller denir.

Kat'î ve Burhanı Deliller (Yakîniyyât) :

Burhan : Gerçek ve kesin bir inanca dayanan ve jfft&ı ifade, eden kaziyyeler (önermeler)'den teşekkül eder. Yakîn igıde eden kaziyyelerden meydana gelen (Yakîniyyât) altı nev'idir {



1- Bir vasıtaya muhtaç olmadan aklın hüküm verdiği (Be-dîhî- zorunlu) kaziyyeler... «Bir, ikinin yansıdır», «Mürekkeb olan şey, cüz'ünden büyüktür» gibi. Bunlara «Bedîhî bilgiler» denir.

2- Duyu organları vasıtasiyle verilen hükümler. Yani, «Gü­neş ışık verir», «Ateş yakar» gibi, müşahedeye (gözleme) dayana­rak verilen hükümler (Müşâhadeter : Gözlemler).

3- Müşâhadenin tekrarı sonunda aklın verdiği hükümler. «Hİnt yağı ishal verir», «Pensüin harareti düşürür» kaziyyeleri gibi (Tecrübeler : Deneyler).

4- Bir vasıtadan faydalanılarak akim sür'atle intikâli sure­tiyle verilen hükümler. «Ay ışığını, güneşten alır» hükmü gibi. Buna (Hads.) denir.

5- Yalan üzerine birleşmelerini aklın tecviz etmediği kimse­lerin verdikleri haberler. «Kahire» ve «Paris»'in mevcut olduğunu tevatür şeklindeki haberlerle bilmek gibi. Bu gibi haberlere (Müte-vâtir haberler) denilir. Bunlar, kesinlik ifade eden yakînî bilgiler verir.

6 - Nazar ve istidlal yoluyla, yâni bilinen bilgiler vasıtasiyle bilinmiyen şeylere varma yolu (Nazarî yol).

«Bu âlem değişmeler halindedir». «Her değişmeler hâlinde olan şey hadistir.» kaziyyelerinden faydalanılarak, «O halde bu âîem de hadistir.» hükmüne varmak gibi 87

îşte bu yollarla varılan neticelere yakîn ve kesin bir bilgi veren (Burhanı deliller) denir.

Burhânî delilleri, ancak âlimler anlarlar. Bu sebeble, muhata­bın anlayacağı şekilde ifade etmek gerekir. Bu gibi delillerin suaî cevap ve münakaşadan sonra tasdik edilmesi gerekir ve ancak böy­le yapılırsa faydalı olur.



b) Zannî ve Hatâbî Deliller :

Zan ifade eden, hatâbî delillerin de,-birçok nevileri vardır.

Hatâbî deliller, mânâya delâleti kesin olmayan bazı dînî nass-lardan, insanlar arasında şöhret bulan «Adalet güzeldir», «Zulüm kötüdür» gibi meşhur kaziyyelerden veya itimat olunan bir âlimin veya mürşidin ahlâkî nasihatlarından veya bir şâirin muhayyilesi mahsûlü olan güzel ve cazip şiirlerden teşekkül edebilir.

Hatâbî deliller, daha ziyade konuşma, hitabet ve münakaşa es­nasında kullanılır. Bu gibi deliller, eğer dinleyiciler fikren bozuk, îtikâden zayıf ve mutaassıb karakterli değillerse, yapıcı ve faydalı olabilir. Zannî olmasına rağmen nefsi ıslâha, ahlâkı tehzide matuf olan birçok güzel sözlerin müsbet sonuçlar verdiği, tecrübe ile sa­bittir. Ancak bu gibi,deliller, itirazlar karşısında tesirsiz kalabilir. O vakit kat'iyyet ifade eden burhanı delillere başvurmak gerekir. Birçok îtikâd mes'eleleri, ancak yakîn ifade eden aklî delillerle is-bat edilir. AUahu Teâlâ'mn varlığını, Peygamberin lüzumunu isbat gibi.. 88. ı



Yüklə 0,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   25




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin