1 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 8,47 Mb.
səhifə103/111
tarix18.05.2018
ölçüsü8,47 Mb.
#50715
növüYazi
1   ...   99   100   101   102   103   104   105   106   ...   111

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – 5 kere değil mi?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şeyde ama o dediğiniz o parantezleri kaldırma aşamasıyla ilgili bir şey değil, ona yeni başladık.

DİLEK KUMCU – Ek fıkra vardı ama, ek fıkra da var.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Anladım da daha önce başka maddeleri yazarken ek maddeleri fıkra olarak ekledik falan, o başka. Bizim yukarıda görüştüğümüz, karar aldığımız şey bu. “Parantezleri kaldırmak için toplanıyoruz, mutabık kalınmayan hususlarla ilgili görüşeceğiz.” demişiz burada. Yoksa o zaman, biz geçtiğimiz maddeyi hiç geçmiş saymayacağız yani döneceğiz tekrar baştan, dönebileceğiz yani. O zaman biz neye güvenerek ilerleyeceğiz ki? Hiçbir şeyin o zaman teminatı yok.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Aramızdaki iş birliğine…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Teminatı yok o zaman.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Anlaşmaya…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ona güvenemiyoruz ki anlaşıyoruz işte burada, Rıza Bey’le, Atilla Bey’le, Süheyl Bey geliyor başka bir şey söylüyor “Yeniden görüşelim.” diyor.

AYLA AKAT (Batman) – Mustafa Bey, bence, uzlaşmaya güvenmek lazım.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tutanaklara geçsin, gene üstümüze kalmasın bu iş. Ben arkadaşlarımla konuştum, sorabilirsin, “hayır” derlerse ben yanlış…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ben de konuşmuştum ama yine fikir değiştirmişler.

AYLA AKAT (Batman) – Yani buradaki, uzlaşma kültürünün bir parçası olarak görüşlerin ifade edilmesini, bunların paylaşılmasını, zenginleştirilmesini bu masanın da zenginleşmesi olarak değerlendiriyorum açıkçası. O yüzden, ben, bir eksiklik, bir yanlışlık görmüyorum açıkçası. Yeşile boyanan fıkranın yanında bu da değerlendirilebilir CHP ve BDP önerisi olarak. Zaten metnin geneli görülecek. Ben, daha sonra alt komisyonun -yani 1 nolu alt komisyonun- yeni görev süresi içerisinde aldığı görev itibarıyla değil, en başta daha komisyonumuz kurulurken almış olduğumuz prensip kararının gereği… Yani, biz şu an nihai metni hazırlamış değiliz; bu, gelişime açıktır, değiştirilebilir, dönüştürülebilir. Bir öncekinde üzerinde mutabık kaldığımız kısım kalsın bunu da yanına ekleyelim, komisyonun görüşmeleri sırasında bu noktaya gelinmiştir diye, eğer uygun görürseniz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Uygundur Sayın Başkan.

AYLA AKAT (Batman) – Oktay Bey, siz zaten belirttiniz.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Olabilir, olabilir.

AYLA AKAT (Batman) – Tamam.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Böyle bir usule karşı olduğumuzu biz de belirtelim efendim.

AYLA AKAT (Batman) – Tamam.

Şöyle diyelim: “Usule karşı olduğunu ifade etti AKP Gurubu.”

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şöyle: Uzlaşma komisyonunda alınan karar, üzerinde mutabakat sağlanamayan hususların, 1’inci yazım komisyonunda görüşüleceğine dair olduğu için, daha önce mutabık kalınan maddelerin müzakeresini doğru bulmuyoruz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam mı?

O zaman, ben de üstüme kalmasın diye şöyle söyleyeyim: Daha önce, bu, 5 kere uygulanmış olmasına rağmen, Sayın Şentop geldiğinde -yeni bir usul ihdas etmiş olduğu için- daha önce yapılanı şimdi onaylamadı.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ben de şöyle diyorum…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – 5 kere yaptınız.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “5 kere” diyen ispat etsin. İspat etmeyen…

AYLA AKAT (Batman) – Değerli arkadaşlar, Sayın Şentop…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – 2 Ocak tarihli toplantımızda alınmış bir karar, ondan sonra var mı?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, hayır, 2 Ocak değil, daha önce yapmışız 5 kere değil mi?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – 2 Ocak, benim anlattığım 2 Ocak tarihli karar.

KANUNLAR VE KARARLAR BAŞKANLIĞI UZMANI SALİH SAĞLAM – Efendim, 2 Ocaktan sonra yok. Bunlar ek maddeler görüşülürken yapılan bir işlemdi.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – 2 Ocakta üst komisyon toplantısında alınan karar bu, işte.

KANUNLAR VE KARARLAR BAŞKANLIĞI UZMANI SALİH SAĞLAM – Üst komisyonun kabul ettiği maddelere, bazılarında fıkra eklemişiz bazılarında da fıkrayı değiştirmişiz mesela.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ne zaman? Üst komisyon, o ayrı…

KANUNLAR VE KARARLAR BAŞKANLIĞI UZMANI SALİH SAĞLAM – Ek maddeler görüşülürken ocaktan önce.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ek madde önerisi oldu CHP’nin 25 tane, onları görüşürken bunu yaptık. Çünkü onların bir kısmını…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, ama üst komisyonun kabul ettiğine eklemişiz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Öyle değil, üst komisyonun öyle bir kararı yoktu, hayır, daha önce öyle bir kararı yoktu.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Üst komisyonun kararından sonra değil mi?

KANUNLAR VE KARARLAR BAŞKANLIĞI UZMANI SALİH SAĞLAM – Yok, bu ocaktan önceydi, üst komisyon kararından önce oldu bu.

AYLA AKAT (Batman) – Arkadaşlar, değerli milletvekilleri, karşılıklı olmasın.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, üst komisyon şunu demiş…

AYLA AKAT (Batman) – Değerli milletvekilleri…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – …”Ek maddeleri görüşsün.” demiş yazım komisyonu. Yazım komisyonu da şunu demiş… Üst komisyonla da bu konuşuldu zaten, bu ek maddeler ek madde mi olur, ek fıkra mı olur, değil mi, ek cümle mi olur? Bunların hepsi mümkün olarak yazım komisyonuna havale edilmiş konu. Biz de o zaman bunu yapmışız. Fakat, 2 Ocakta yaptığımız toplantıda “Bu komisyon, parantezleri kaldırmak için yani mutabık kalınmayan hususları görüşmek için toplanacak.” demişiz, devam edecek. Bundan sonra var mı bir örnek?

KANUNLAR VE KARARLAR BAŞKANLIĞI UZMANI SALİH SAĞLAM – Yok bundan sonra.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yok, bunu söylüyorum ben de.

AYLA AKAT (Batman) – Tamam, Sayın Şentop’un açıklamalarına…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Elmayla armudu karıştırmayın.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – A, 2 Ocak… İnsaf…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Elmayla armudu karıştırmayalım birbirine.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Önerisi” deme ona AK PARTİ’nin notu.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Evet, notu.

AYLA AKAT (Batman) – AK PARTİ notu, muhalefeti de olabilir.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Muhalefeti ya da…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Notu, not…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Tek muhalefet” diye kalsın orada.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Efendim, biz yeşili sevdik.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yeşildi zaten sevmediniz kırmızı yapıyorsunuz yeşili. Yeşildi zaten bu, zaten yeşil değil miydi?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yeşildi. 3’üncü madde öyle kalsın.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yeşildi zaten o, böyle olunca kırmızı oldu.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Kırmızı yeni bir teklif olarak gelmiş oldu.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yeni bir teklif oldu.

OĞUZ TURHAN – Şimdi, komisyon öyle bir hâl aldı ki yeşilden kırmızıya… Biz kırmızıyı yeşil yapacaktık.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Gene kırmızı ekliyoruz yani.

AYLA AKAT (Batman) – Üzerinde mutabık kalmış olduğumuz bir fıkranın -ben önemsiyorum bunu- 4 grubun üzerinde mutabık olduğu bir fıkraya bu fıkrayı geliştirecek, hakkın özünü daha da güçlendirecek bir önermenin yapılmış olmasını ben önemsiyorum. Bunun da komisyonumuz kurulurken almış olduğu çalışma ilkelerine aykırı olmadığını, bu metnin, her açıdan hakkın özünü güçlendirecek birtakım tartışmalara ve gelişmelere açık olması gerektiğine inanıyorum. Biz de bunu böyle söyleyip bu maddeyle ilgili tartışmaları, müzakeremizi sonlandırabiliriz değerli arkadaşlar, eğer…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Sonlandıramayız böyle giderse çünkü her yeşil metni “yeniden geliştiriyoruz” deyip… Geliştirmek bir iddiadır, sizin iddianız, bize göre geriye gitmektir, daraltmaktır falan yani.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hepsine yapmıyoruz ya.

Beş dakika ara verebilir miyiz Sayın Başkan?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Dolayısıyla, bu şekilde olursa bunu bitiremeyiz, anayasayı da bitiremeyiz, her yeşili bir daha görüşeceksek “geliştiriyoruz” iddiasıyla bunun sonu gelmez, bir yerde bu işi bitirmemiz lazım. Mutabık kaldıysak mutabık kalalım, değilse, o zaman mutabakata da güvenmeyelim bir daha, her şey yeniden görüşülebilir.

AYLA AKAT (Batman) – Cumhuriyet savcısında BDP’de var arkadaşlar.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – O, zaten var.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, yani, hepimiz, hiçbir fedakârlık yapmadan karşımızdakini fedakârlığa zorluyoruz, böyle bir çalışma sistemiyle gidiyoruz.

AYLA AKAT (Batman) – Evet, değerli arkadaşlar, madde 13, haberleşme hürriyetiyle ilgili müzakerelerin 2’nci turunu da tamamlamış bulunuyoruz.

Çalışma sözleşmeleri özgürlüğüyle ilgili 21’inci maddeyi değerlendireceğiz.

Kısa bir ara veriyoruz, on dakika.

Kapanma Saati: 15.38
İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.03

BAŞKAN : Ayla AKAT (Batman)

________0________

AYLA AKAT (Batman) – Arkadaşlar, toplantımızı açıyoruz.

Çalışma ve sözleşme hürriyetine, özgürlüğüne geçmeden önce Meral Hanım’ın bir aktarımı olacak.

Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Mustafa Bey bir şey söylemişti ya -ben iletişimin dinlenmesi şeyini çıkardım da- sadece, dediniz ya “kanun koyucu…” Şu anki Usul Kanunu’muzda, yani burada, bir suç dolayısıyla yani iletişim ne zaman dinlenebilir? Mutlaka suç olarak tanımlıyor, dayanağını Anayasa’dan alıyor; hani haberleşme hürriyetinin ihlali anlamında söylüyoruz, ona ilişkin. “Yapılan soruşturma ve kovuşturmada suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve –güçlendirmiş- başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir, sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Cumhuriyet savcısı kararını derhâl hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir...” ve devam ediyor. Dememin sebebi şu: Kanun, bizim anayasada yazdığımızdan çok daha fazla sınırlamış.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Öyle olması lazım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Tamam, oluyor ama ne oluyor? Yani bu uygulamada bu bile, yani hani dayanağını şu anki Anayasa’dan alıyor, iletişimin dinlenmesinin ne durumda olduğunu hepimiz biliyoruz. Ne kadar vahim seyrettiğini yani özel hayat, kamusal hayat, siyaset, ne bileyim hani her türlü konuda gerçekten artık şeyi ihlal ediyor. Çaresi, orayı sınırlayacağız anayasada, yani öyle bir sınırlayacağız ki kanun koyucu diyecek ki… Mesela, burada cidden sınırlamış, yani mümkün olduğunca sınırlamış fakat uygulamada bu sınırlamalara uyulmuyor, yani herkes hakkında dinleme kararları verilebiliyor.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Meral Hanım, şeyi gördünüz, Taraf’ta görmüşsünüzdür -ben de başka şeyler de biliyorum onunla ilgili- işte, Mehmet Altan’ı dinliyorlar Ama bir isim vermişler, telefon onun telefonu ama isim başka bir isim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Evet sahte, MİT’le şey yapmış.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Mahkemenin eline bir liste gidiyor dinleme izni almak için, telefon listesi ve isim listesi. Şimdi, mahkeme telefonları tek tek tetkik edebilir mi? Aslında etmesi lazım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Etmesi lazım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Öyle karar vereceksin çünkü, vermesi lazım ama tedbir kararı bu, bazen öyle vermiyor. Bazen, ne bileyim hâkim de okumuyor belki.

DİLEK KUMCU – Hatta kendinin dinlenmesine izin veren hâkim şeyi, mahkeme kararları var!

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Gelen şeyi imzalıyor, mesela oradaki kararı.

DİLEK KUMCU – Kendi telefonunun dinlenmesine izin verdiği karar var!

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ama bunu kanunla işte çözemezsiniz. Burada bence…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Anayasayla çözeriz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hayır, buradaki mesele şu, ben onu diyorum: Aramızda konuşuyormuşuz gibi oldu ama…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bilmiyorum, aramızda mı konuşuyoruz? Duyuyorsunuz değil mi?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ben şunu diyorum: Temel hak ve hürriyetler kısmı anayasaların şöyle bir şeyi var literatürde. Temel hak ve hürriyetlerle ilgili bir bölümü olmayan metin anayasa olur mu? Olur ama kurumsal mimariyle ilgili, hani teşkilatı esasiye dediğimiz düzenleme olmayan metin anayasa olmaz. Yani temel hak ve hürriyetlere biraz mübalağa ederek söylüyorum ne yazarsanız yazın bunu realize edecek olan, işte bu kurumsal mimari kısmıdır.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Uygulayıcılardır.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Evet. Şimdi işte, onu söylüyor. 61 Anayasası’nda çok özgürlükçü. Neye göre? Temel hak ve hürriyetler kısmına göre ama kurumsal mimariye baktığımızda hiç de değil, vesayetçi sistemi kurmuş orada. Uygulama temel hak ve hürriyetler kısmına göre özgürlükçü mü olmuş? Hayır. Kurumsal mimariye göre vesayetçi uygulama gelişmiş. Onun için burada yapacağımız şey: Evet “yazmayalım” demiyorum, muhakkak tabii buraya doğru şeyleri yazalım ama burada dengeyi tutturalım. Yani buraya şeyi de çalışmaz hâlde, yani pire için yorganı yakacak şekilde hüküm de koymayalım. Buraya doğru olanı yapalım ama kurumsal mimariyi yaparken Türkiye’deki problem şu: İki devlet var, yani bir seçilmiş, bir de seçilmemiş. Gücünü Anayasa’dan alan, mevzuattan alan bir devlet var, yargı da bunun içerisinde yani vesayetçi şey dediğimiz bu. Ha biz, burada demokratik meşruiyet şeyini getirelim yani milletten yetki almayan, milletten yetki alanlardan yetki almayan bir iktidar odağı olmasın Türkiye’de. Bunu sağlayabilirsek…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Olmasın kesinlikle.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ha işte, bunu sağlayabilirsek, temel hak ve hürriyetleri biz doğru manada kurabiliriz uygulamada. Yoksa buraya yazdıklarımızın benim kanaatime göre, onu başaramazsak hiçbir kıymeti yok. Buraya ne yazarsanız yazın, işte, genel ahlakı çıkartırsın kamu düzenini kullanır, onu çıkartırsın başkalarının hakkını, hürriyetini kullanır.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Biliyorsunuz polisler bunu, zaman zaman rastladığımız şey…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yaparlar…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hani polisi şikâyet ediyor adam dayak yemiş, 10 tane polis de adamı şikâyet ediyor “Bize saldırdı.” diye. Şimdi mesela, başkalarının hak ve hürriyeti devrede yani, polisin de hakkı yok mu? Var. Bu da şikâyetçi yani sonra, karşılıklı vazgeçiyorsunuz, konuyu kapatıyorsunuz. Şimdi, anlatabiliyor muyum?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ama sizin söylediklerinize kalırsa…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yani suistimal meselesi bu kısımla ilgili değil.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ama o zaman size göre, sizin bu beyanınıza göre -Tartışmak için söylemiyorum Sayın Vekilim, bir görüş alışverişinde bulunuyoruz.- o zaman buraya ne yazarsak yazalım…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Başka hiçbir şey yazmayalım, atıf yapalım uluslararası sözleşmeye.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır, olur mu?.. O zaman, hani burayı biz bunun için tartışıyoruz. Gerçekten o mimari dediğiniz, hani o uygulayıcılara…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – O kısım önemli bence.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – O kısım önemli ama o kısmı tesis etmemiz için de kurumsallaşması için de anayasa koyucunun da iradesinin çok berrak olması lazım, sınırları netleştirmesi lazım, yani şu anda bütün derdimiz bu. Yoksa sizin dediğinize şimdi tutanaklara geçiyor ama şunu söyleyeyim yüzde 100 katılıyorum. Biz buraya dünyanın en ileri hükmünü yazalım, bunu parantez içinde “off the record” aslında söylüyorum ama neyse geçsin.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Record” oluyor!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “Record” oluyor, yani siz buraya ne yazarsanız yazın şu anki hâkimler -Demin Dilek söyledi- hâkim söylüyor, kendisi diyor ki “Ben kendi dinleme kararını -isim vermediğim için- imzaladım.” Ben espri yaptım. “Ya insaf, yirmi dört saat birlikteyiz, hakkımızda dinleme kararı veriyorsunuz.” dedim. Ortada bir şey yok. Gülüyor ve şey diyor “Vallahi ben bilmiyorum. Günde 300-500 tane dinleme kararı imzalıyorum.” Yani bu uygulamayla, bu yöntemle tabii ki gider ama bence biz yine de anayasamızı hani iddialı olalım, hani onu etkileyecek, yönlendirecek, şekil verecek, o devlet içindeki devlet odaklarını kaldırabilecek, gerçekten demokratik bir hukuk devleti, gerçekten yasalara uygun bir hukuk devletini tesis etmek anlamında burada bir irade ortaya çıkması lazım. Bizim bütün derdimiz bu yani yoksa dedikleriniz uygulama konusunda ki, haklısınız yani uygulama öyle.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Anlıyorum tabii, doğru. Sizin dediğinizi de anlıyorum ama şeye getirmemek lazım bunu işte. Burada tabii, konuşuyoruz yani söylediğiniz örnekler doğru, sizin örnekler de ama buradaki hükümlerin bir kısmı zaten istisna, bayağı istisnai hâller için düşünülebilecek şeyler. Bütünüyle o kapıları da kapatırsak o zaman da şeyi, idareyi çalışamaz hâle getiririz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Onlar çalışırlar, onlar bir yolunu bulup, çalışırlar emin olun.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hayır, yok. İşte, o yolu bırakmayalım ama, o yolları kapatmak istiyoruz biz. Legalite sınırları içinde kalsın bir. Bir de ama konuştuğumuz her şey “millî güvenlik” olsun “kamu düzeni” olsun “genel ahlak” olsun bunların hepsi bakıyorsunuz bütün anayasalarda var. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde var.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hepsinde yok, yo yo… Sizin dediğiniz kadar hepsinde yok.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bunlar, belli bir şeyden sonra çıkmış, yani bir tecrübeden sonra ortaya çıkmış şeyler.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Birbirimizi ikna edemeyeceğiz öyle görünüyor.

AYLA AKAT (Batman) – Siz de mi katılıyorsunuz Oktay Bey, bu tartışmaya?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hayır, tartışmaya değil de bir uyarı olarak da olabilir, kendimi de uyarıyor olabilirim.

Biz şimdi hep böyle bir ceberut devletin peşine düşmüşüz, bu devlete göre tedbirler alıyoruz. Tabii ki devlet bu değil. Yani devlet, insanını kutsamıyorsa, ona kutsal bir bağlılık gözlüğüyle bakmıyor ise bizim tarifimizin dışındaki bir devlettir.

Şimdi, o dediğimiz devlet, aynı zamanda bütün bu hürriyetlerimizi, haklarımızı, hukuklarımızı ihlal edildiği vakit koruyan devlettir. Yani biz, bütün bunları değerlendirirken o devleti de korumak mecburiyetindeyiz.

Şimdi bakın, belki daha önce de ifade etmişizdir. İşte, demokrasinin beşiği dediğimiz, ileri demokrasinin uygulandığı ülkeler, vesaire falan diyoruz. İngiltere’de metroya bomba atıldı. İngiltere Başbakanı kalktı “İnsan haklarını askıya alabilirim.” dedi. Yani zaman zaman bu tip hadiselerle de karşı karşıya kalınabiliyor. Onun için biz, birtakım tabirler üzerinde ısrar ettiğimiz vakit hep bu hükmü dikkate alarak veya böyle bir tabloyu dikkate alarak genel hatlarını anayasal metinler içerisinde oluşturmaya çalışıyoruz ama buradaki tartışmamıza konu da uygulayıcılar tarafından, yani devlet, genelin de ötesine geçmiş, çok korkunç bir hâl almış bir yapıyı… Evet, ama yani devlet de bu değil.

Tabii şimdi, hürriyetle hürriyetin sınırlaması arasında bir denge kurmaya kalkıştığımız vakit çok hassas bir denge, onu çok iyi oturtmak mecburiyetindeyiz; aksi takdirde birinin tarafına bir fazlalık verdiğiniz vakit diğerini yok ediyor. Hangisi yok olsa o bir yeri doldurulmaz eksiklik olarak ortaya çıkıyor. Biraz da tartışmalarımızı bu noktada alsak, kendimizin dışına da çıkabilsek. Elbette ki yani yaşadıklarımız bir yerde bizi zorluyor, böyle de oluyor. Şimdi biraz önce, işte, oturum açılmadan önce, 12 Eylül ile ilgili konuşuyorduk. Herkesin sayfaları çevirdiği vakit anlatacağı birçok şey var ve bunlar yaşanmışlıklar tabii ama anayasalar da genel hatlarıyla kendilerini vitrine koyan metinler. Biraz o noktalardan bakarsak sanki daha rahat olacağız diye düşünüyorum.

AYLA AKAT (Batman) – Evet, teşekkürler.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yok, biz “Devleti küçültelim.” diyoruz. Bunu Oktay Bey’le özel sohbet edelim, devlet nasıl küçültülür, haklar nasıl öne çıkar?

AYLA AKAT (Batman) – Evet, teşekkür ediyorum.

Son bölüm açısından da bence çok verimli oldu hani devlet üzerine yapılan tartışma için.

Değerli arkadaşlar, neredeyse tamamen kırmızı bir madde çalışma özgürlüğü ve sözleşme özgürlüğü. İlk fıkrası “Herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüs kurmak serbesttir.” fıkrası dışında (2) nci fıkra için AK PARTİ ve MHP grubunun bir önerisi, CHP grubunun bir önerisi ve BDP grubunun da bir önerisi var.

Yine BDP ve CHP grubunun (3) üncü fıkra önerisi var. BDP grubunun bir de (4) üncü fıkra önerisi var.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Size çok iş düşüyor.

AYLA AKAT (Batman) – Bu çerçevede tamamen kırmızı bir madde var. Bu da benim talihsizliğim, geçen defa da çok kırmızı maddeler vardı Başkanlığımızda. İsterdik ki, daha yeşil olsun ve bütün yeşile geçelim maddemizi.

Tabii ki yine genel sınırlama nedenleri, yani hakkın kullanımının sınırlama nedenleri açısından AK PARTİ ve MHP’nin millî güvenlik, genel sağlık, genel ahlak ve MHP’nin yine kamu düzenini, ekte kamu düzenini de bir sınırlama nedeni olarak koyduğu (2) nci fıkra var. CHP, kamu yararını esas alıyor, BDP, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması ve kamu yararını bir sınırlama gerekçesi olarak sunuyor (2) nci fıkrada.

Bu konuda sanırım artık, genel sağlık, ahlak ve kamu düzeni açısından yeni bir değerlendirme yapmak, son üç madde, değerlendirdiğimiz her son üç maddede de bunda bir mesafe kat edemedik. Yani bu sınırların konulmasını ortaya koyan MHP ve AKP grubu açısından öneride bir değişiklik söz konusu olmadı.

(2) nci fıkra açısından CHP ve BDP önerisini birbirine yakınlaştırabilir miyiz? Bu konuda bir düşünceniz var mı?

Süheyl Bey, buyurun.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Efendim, şimdi şunu söyleyeyim: Bana göre, başta bunu biz söyledik, ısrar ettik ama üzerinde anlaşamadığımız için şöyle bir nokta oldu: Şimdi bu çalışma ve sözleşme özgürlüğü esas itibarıyla bir sosyal ve ekonomik hak niteliğinde olması lazım. Şimdi, o yüzden bunun temel hak ve özgürlüklerdeki genel sınırlama usulüne uygun olmaması lazım.

Şimdi, bir insanın çalışma özgürlüğünü yani millî güvenlik açısından, kamu düzeni açısından nasıl sınırlayabilirsin? Yani sen çalışma, kamu düzenine aykırı, bir sözleşme yapmasını… Şimdi bu, şundan kaynaklanıyor: Bunun biz çok üstünde durduk.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hocam “kamu düzeni” derken, bu söylediğiniz hiç aklımıza gelmiyor. Çok farklı, çok çok daha yukarıda şeyler düşünüyoruz. Yani istediği gibi çalışabilsin ama bu devletin de bir güvenliği var, toplumun da bir hiyerarşisi var, düzeni var. O düzeni ortadan kaldırabilecek işe giremezsin.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - O zaman mesela diyelim ki, faraza diyor yani, teşebbüsü böyle… Mesela diyelim ki, sözleşme özgürlüğü, çalışma, girişim ve sözleşme özgürlüğü değil, çalışma… Mesela, sözleşme özgürlüğü şu şu nedenlerle sınırlanabilir deriz ama çalışma özgürlüğünü, sözleşme özgürlüğünü ve teşebbüs özgürlüğünü bir bütün hâlinde. Mesela, teşebbüs özgürlüğünü nasıl sınırlayabiliriz? Biz, o yüzden bir kamu… Ekonomik ve sosyal bir hak olarak aldığımızda, biz dedik ki bunu “Bir kamu yararı esas alınarak kanunla düzenleyebilirsin.” dedik ve hatta BDP’nin şu konuda “Başkalarının hak ve özgürlükleriyle de sınırlayabiliriz, bunu da ekleyebiliriz.” dedik. Ama biz bunu prensip olarak bir ekonomik ve sosyal hak olarak gördüğümüz için böyle bir şeye tabi tutulmasın diyoruz. Bunu klasik bir hak olarak aldığımızda haklısınız “Bunu sınırlayalım.” diyeceksiniz. Ama özünde yani girişim özgürlüğünü kamu düzeni diye nasıl sınırlarız?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani her şeye de kamu düzeni sokulmuyor ki orada Hocam ya! Netice itibarıyla, niteliği itibarıyla geliyor kamu düzeni kalkanına çarptığı vakit sınırlıyorsun yani. Bu kadar insan iş hayatında sözleşmeler yapmış, şunları yapmış, bunları yapmış ve hepsinin başında Demokles’in kılıcı gibi kamu düzeni durmuyor ki ama kamu düzeninin ihlal edilebileceği de ihtimal dâhilinde. Yani şu anda bir bakar mısınız çalışma hayatına; bu kadar teşebbüs var, bu kadar çalışan var, vesaire var, vesaire var ve hangisinin ağzında “kamu düzeni” lafı var, hangisi kamu düzeni açısından sıkıntılar yaşadığını ifade ediyor? Ama o bir genel kuraldır, bir ihtiyat tedbiridir.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama bir de dayanarak buna gereğinden fazla sınırlandırarak…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – İşi o noktaya getirdiğimiz vakit adam eğer kanundan bir şey anlamıyor ise, o kültürü yok ise bugün de yani birçok hürriyetleri yok etmiyorlar mı kanun olmasına rağmen, Anayasa olmasına rağmen?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bu maddede “kamu yararı” karşılamaz mı? “kamu yararı”nı “kamu düzeni” yerine kullanabiliriz bu maddede.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Şimdi bakın, düne bir bakar mısınız? Düne bir bakar mısınız, yani çelişkiyi bir yaşayın. Ne diyor karar veren hâkimler, savcılar? “Bu belgelerin asılları Genelkurmaydadır.” Genelkurmay açıklama yapıyor ne diyor?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Yok” diyor.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – “Bizde öyle bir şey yok. Biz öyle bir şey de söylemedik.” diyor. Yani bütün bu çelişkiler yaşanıyor yani bunlara ait kanunlar, şunlar bunlar olmasına rağmen. Üstelik de bakın, direkt insan hayatıyla ilgili bir şey. Bu ayrı bir şey Hocam, yani ne yaparsanız yapın o kültür yok ise ama bir ihtiyati tedbir olarak da bunu koymak zorundasınız. Bunun ihtiyaç hissedilebileceği bir alan olabilir. Bugün olmaz, yarın olmaz, bir gün olabilir.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Çok zor durumdayız şimdi, yani diğer arkadaşlara da sormam lazım. Ben bunun kaldırılmasına karşıyım yani bu kırmızının yeşillenmesinde prensipte ilke olarak karşıyım ama yani belki arkadaşlarım diyecekler ki “Yeşillendirelim bunu, biz bunu kabul edelim.” diyecekler. Şimdi hakikaten zor. Yani biz aramızda konuştuk, ben “Hayır böyle bir şey olmaz. Bu bir sosyal haktır niteliğinde, böyle bir sınırlama getiremeyiz.” dedim ama şimdi bilmiyorum arkadaşlarım ne diyecekler bu konuda, yani sıkıştım.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Siz haklısınız ama biz de haksız değiliz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tabii, tabii yani.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Zaten haksızlığımıza karar vermediğiniz için böyle ikilemde kaldınız.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tabii, tabii, canım. “Kamu yararı” peki bunu karşılamıyor mu?

AYLA AKAT (Batman) – Biz karşılayabileceğini hatta başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunmasıyla daha da güçlendirileceğini düşündüğümüz için BDP olarak farklı bir fıkra hükmü önerdik, hem kamu yararı hem de başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması geçen genel sağlık, genel ahlak, kamu düzeni önerilerini, millî güvenlik önerisini karşılıyor, değerlendirmemiz var.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bir de bir uzlaşma önerisi olarak, yani “kamu düzeni” yerine çalışma ve sözleşme hürriyetinin mahiyeti gereği kamu yararı amacıyla sınırlamayı -hani bizim orada çünkü kamu yararı şeyimiz var- amacıyla sınırlanabileceğini ve burada bir uzlaşma sağlanabileceği görüşündeyiz aslında. Yani düzen yerine burada bir kamu yararı ve burada çalışma hürriyetinde bunun olabileceğini, ayrıca 82 Anayasası’nın maddesini şimdi arkadaşlar söylediler ve tekrar baktım. Bu madde yani zaten anlaşılmamış da 82’nin çok daha gerisinde. Yani 82 Anayasası’nda madde şu, hatırlamak açısından: “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir. Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.” Yani bu tartışmayla biz 82’nin çok çok gerisinde bir şey izliyoruz, rota izliyoruz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Burada Meral Hanım, fark var tabii, 82 bunu…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – O zaman 82’de anlaşalım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Vallahi 82’de anlaşmak daha kolay. Şimdi şöyle de bu olursa, yani bu madde olursa…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Anlaşalım, tamam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, 82’yi bırakalım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – 82’yi koyalım buraya. Ne var? Başka var mı?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Araya ufak bir iki kelime sokabilirseniz olur!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Düşünüyorum ne koyabiliriz diye.

AYLA AKAT (Batman) – Ama şimdi okunan madde bizimki kadar kırmızıya boyanan bir madde değil. Belki herkesin üzerinde daha rahat mutabık kalacağı bir madde oldu okunan madde. İsterseniz tekrar okuyalım.

Arkadaşlar, 82’yi ekrana yansıtabilir miyiz?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – 82’yi önermiş olmak bile vahim bir şey!

AYLA AKAT (Batman) – 82’yi önermiyoruz ama bu daha içinden çıkılmaz bir şey.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bütünlüğü bozmayacak bir şey...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Arkadaşlar, ben 82’yi önermek açısından söylemedim, 82…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tamam, Meral Hanım’ın önerisine katılıyoruz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır, hayır. Öyle bir hâl aldı ki tartışmamız 82’nin çok gerisinde…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Meral Hanım 82 Anayasası’nın aynen kalmasını önerdi!

AYLA AKAT (Batman) – Hayır, öyle bir şey olmadı. Meral Hanım gerisinde önermeler yapıldı diye bir tespitte bulundu yani.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Evet, evet. Söylediğim çok açık ama doğru. Başkan, o benim kastımı da biliyor yani, ben “gerisinde” diyorum.

AYLA AKAT (Batman) – Ama şimdi okunan madde, arkadaşlar ekrana aktaracaklar…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – 82’yi kabul edelim, yalnız “kamu yararını” ekleyelim oraya.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ben “kamu yararı” konusunda karşıyım, mütereddidim. Şundan dolayı, kamu yararı kamu düzeninden daha geniş bir sınırlama imkânı verir.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Doğru.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ee, niye verelim ki bunu?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Aslında bu maddede birbirini karşılıyor.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Daha fazla verir. Şimdi “kamu düzeni” dersen yani kamu düzenini bozacak bir şeyle ilgili sınırlama yaparsın. “Kamu yararı” dersen, kamu yararı bu sefer “kamu yararı” kavramı zaten çok tartışmalı mahkeme yorumlarına baktığımızda.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Düzeni kadar değil ama.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yo ondan daha kötü.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Vallahi düzeni kadar değil.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Bunda kamu yararı var.” veya “Bunda kamu yararı yok.” diyecek, sınırlayacak. “Kamu düzeni”ne göre çok daha geniş bir alan. Niye sınırlasın kamu yararıyla?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama şu var: Mesela, varsay ki ormanların üzerinde şirket geldi, ormanları ortadan kaldırmak veya Kaz Dağı’nı kaldırmak veya işte, Artvin Cerattepe’yi kaldırmak üzere orada şey kurdu, bir işletme oluşturdu, sözleşme özgürlüğüne, çalışma özgürlüğüne dayanarak iş yapıyor. Biz şimdi kamu yararıyla bunu sınırlayabiliriz, deriz ki “Kamu yararı yok burada. Cerattepe’yi bozma, Kozak Yaylası’nı bozma, Madra Dağı’nı bozma.” diyebiliriz. Bunu koymaz isek istediği yerde istediğini yapabilir. Yani özel teşebbüse de bir sınırlama getirmek zorundayız ama geniş sınırlamayla değil kamu yararıyla sınırlayalım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – İşte “kamu yararı” geniş bir sınırlama. Bence hiç gerek yok. Zaten şu anda da yok.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – O zaman sınırlamayalım yani kamu yararıyla da sınırlamayalım.

AYLA AKAT (Batman) – Arkadaşlar, 82 bu değil mi? “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir. Özel teşebbüs kurmak serbesttir.” Bizim kabul ettiğimiz ilk fıkra hükmü zaten, aynı. Devamında diyor ki: “Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirler alır.” Burada sanırım biraz sınır ve temenni bir arada olmuş “güvenlik ve kararlık içinde”

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Sınır var burada.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Sınır var tabii.

AYLA AKAT (Batman) – Tabii o güvenliği ve kararlılığı devletin ilgili birimi herhâlde tespit edecek.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hadi “kararlılığı” çıkaralım. Kararlılıkta ne var?

AYLA AKAT (Batman) – Bence de “kararlılık” çok muğlak bir kavram.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “Güvenliği” çıkaralım yani.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – İstikrar, yani onu mu kastediyor, istikrarı?

OĞUZ TURHAN – Şeyi koruyor, yani çalışma, teşebbüsçüleri koruyan bir madde.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ne yazacağız?

AYLA AKAT (Batman) – “Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirler alır.”

Ben bu öneriye…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika… “… çalışmasını ve tekeller oluşmasını engelleyecek” diyelim.

OĞUZ TURHAN – O yalnız şey, farklı bir madde olarak zaten düzenlenmeyecek mi?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır, eğer hepsini buraya koyabilirsek…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Aynı artık, bitirdik.

OĞUZ TURHAN – Devletin genel görevleri kapsamında, mevcut Anayasa’mızda öyle biliyorsunuz.

AYLA AKAT (Batman) – Orada “sosyal amaçlar” yerine “sosyal devlet ilkesine uygun” diyelim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Biz orada sınır koyduk sadece.

AYLA AKAT (Batman) – Sosyal amaçlara uygun değil de sosyal devlet ilkesine uygun olur, değil mi?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tabii, çok doğru.

Bakın, bizim o yüzden sosyal devlet ilkesine uygun yürümesini sağlayacak…

AYLA AKAT (Batman) – İşte, orada “sosyal amaçlara uygun” diyor ya o “sosyal devlet ilkesine uygun” olabilir. Hani biraz Oktay Bey “Araya bir şeyler ekleyelim.” dedi, o “sosyal amaçlar” yerine “sosyal devlet ilkesine uygun”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bence de.

AYLA AKAT (Batman) – Bir itirazınız olur mu?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Sosyal devlet ilkesine uygun yürümesini” bir de “tekeller oluşmasını engelleyecek” dersek harika olacak.

AYLA AKAT (Batman) – Sanırım tekeller konusunda MHP grubunun da bir şeyi yok çünkü daha önce tartışmıştık bu kıyı güvenliği ve şey boyutuyla orada da geçmişti tekeller boyutu. Daha önce bir defa bu konuda irade beyan ettikleri için hemen hatırlatmada bulunuyorum.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Burada “sosyal amaçlar” daha iyi.

AYLA AKAT (Batman) – Mesela, biraz açın biz de ikna olalım. “Sosyal amaçla, sosyal devlet ilkesine uygun…”

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Sosyal işte, içtimai şeyler, hedefler.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ama sosyal devlet onu kapsıyor.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Sosyal devlet daha farklı bir şey.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Sosyal amaçları kapsıyor ama.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Sosyal devlet daha farklı bir şey, sosyal devlet ayrı bir kavram. Sosyal amaç denilen şey, toplumun amaçlarını, hedeflerini gözeten yani kamuyu gözeten bir şey.

AYLA AKAT (Batman) – Ama bence tam da sosyal devlet bunu kapsıyor çünkü zaten sosyal devletin, sosyal devlet, ekonomik ve sosyal hayatı düzenlemek amacıyla devletin müdahalesini gerekli kılan devlettir. O açıdan buraya uygun olan tanım da sosyal devlet olmaz mı toplumsal barışı sağlamak adına?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Sosyal devlet, biraz daha şeyi, yani gözetilmesi gereken kesimleri gözetmeye çalışan, bunu bir ilke edinen devlet anlamında bir şey ama burada o “sosyal amaç” bunu aslında biraz içerir ama ona ilaveten ayrıca, hani o “kamu yararı” denilen şeyi de içeren, kamu yararı olarak değil ama daha farklı bir şekilde kamunun yararını içeren bir ifade aynı zamanda, hani sosyal devleti aşan bir yönü var bu ifadenin.

AYLA AKAT (Batman) – Oktay Bey, sizin görüşünüz ne?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ama tekeli koyabiliriz, ben de aynı kanaatteyim, tekelleşmeyi önlemek olabilir.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bunun hakkında diyorum da yani bir Diyarbakırlının bize burada işkence ettiğinin farkındayız yani.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Diyarbakırlı değil ama Ayla Hanım.

AYLA AKAT (Batman) – Aslen Diyarbakırlıyım, beş yıldır Batmanlıyım. Bütün hayatım Diyarbakır’da geçti ama evet Diyarbakır’dan buraya gelirken mutlaka…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum)- İşkence ediyor bize. Arkadaşlar, bunu rüşvet olarak almayın, bu bir işkence ona göre. Meral Hanım’ın, Ayla Hanım’ın işkencesi kabul ettiniz mi bunu ?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Sizin ikinci fıkra öneriniz yok zaten.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – İkinci fıkra üzerine bir şeyler diyordunuz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Nasıl?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sosyal devlet, yani…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Sosyal devlet” değil de “sosyal amaçlara uygun” yani mevcut Anayasa’daki…

AYLA AKAT (Batman) – Böyle kalsın diyorum.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – O kalsın diyorum ben, o daha makul, kapsamlı, biraz daha sınırları farklı düşünülebilecek bir kavram ama “tekel” meselesini ekleyebiliriz, ona taraftar olurum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Şimdi, burada uzlaşılırsa herkes şeyden vazgeçiyor mu, diğer önerilerden?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şundan dolayı diyorum: Yani 82 Anayasası’nın problemsiz maddelerinden birisi bu yani fazla oynamamıza da gerek yok. Belki “tekelleşme”yi ekleyebiliriz.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – “Tekelleşme”yi ayrı maddede yazmayacaksak…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yazdık diye hatırlıyorum ben bir yerde ama.

AYLA AKAT (Batman) – Bir yerde yazdık tekelleşmeyi, hem de ortaklaşarak yazdık tekelleşmeyle ilgili, hani buna karşı olduğumuzu…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – O zaman burada olmasına gerek yok.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – O zaman gerek yok.

AYLA AKAT (Batman) – Kapsamına bakmak lazım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Çalışma hürriyetinde yapmak iyi olur.

AYLA AKAT (Batman) – Bence pekiştirir yani bir yerde yazdıysak niye burada yazmayalım?

OĞUZ TURHAN - Nerede yazdığımıza bir bakalım.

TAYLAN BARIN – Sadece şeyde yazmışız, basın hürriyetinde gerekçe notunda yazmışız.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ - Bence burada yazmak lazım.

AYLA AKAT (Batman) – Yok, yok, aslında yazdık. Nerede yazdık? O ek madde önerilerinde yazdık.

Dilek Hanım, siz hatırlarsınız, hangi maddede yazdık?

DİLEK KUMCU – Hatırlamıyorum.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Dilek meşgul.

AYLA AKAT (Batman) – Mülkiyet hakkından… Evet, o tartışmaların içindeydi.

DİLEK KUMCU – Yani teşebbüs hürriyetinde de tartıştık da yazmamıştık o zaman.

AYLA AKAT (Batman) – Yazmadık mı?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ya, şöyle formüle etsek yani “tekelleşme”yi eklesek.

Şimdi, 82 Anayasası’nda “özel teşebbüsler” denmiş, burada “girişim ve sözleşme” yani “teşebbüs” de olabilir. İsterseniz “sözleşme hürriyeti”, “girişim” de denilebilir yani çok aman aman bir şey değil. Herkes uzlaşıyorsa “teşebbüs” olarak kalsın yani “girişim” yerine “teşebbüs” de olabilir.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Teşebbüs” kalsın tabii.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Türkçesi “girişim” yani. Ben, eski kelimeleri daha çok seviyorum ama.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Güzel, kalsın o zaman teşebbüs.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – O “millî ekonomi” hiçbirimizin önerisinde yok, ekonominin gereklerine… Şöyle düzenleyelim: “Devlet, özel teşebbüslerin ekonominin gereklerine ve sosyal devlet ilkesine -ya da sosyal amaç ilkesine- uygun olarak güvenlik ve istikrarlı –o istikrar, kararlılık yerine daha uygun bir kelime, istikrar daha iyi olur- çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.” dersek.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ama şimdi şöyle: “Ekonomi” dersek hiç gerek yok demeye. Zaten, teşebbüs, ekonomik olarak bakacak meseleye.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “…ekonominin gereklerine…”

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Millî ekonomi” dediği zaman yani ülke ekonomisi…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “Ülke ekonomisi” diyelim, “ülke ekonomisinin gereklerine…”

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Niye “millî”nin başı mı kel?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Millî”den niye rahatsızız?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır, rahatsız değilim, hiçbirimizin önerisinde “millî” yok, şu anki önerilerde de “millî” olmadığı için buraya göre düzenlemeye çalışıyorum.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Meral Hanım, hiçbirimizin önerisinde bu madde yoktu zaten.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – İşte o yüzden diyoruz ki…

OĞUZ TURHAN – Uzlaşma adına da yoktu, işte 82’yi kabul ediyorsak aynen…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yani biz mi şu anda uzlaştırıyor oluyoruz? Tamam, uzlaştıralım o zaman.

AYLA AKAT (Batman) – Şimdi, Meral Hanım belirtti, “millî”ye bir itiraz yok, sadece hiçbir grubun mevcut önerisinde bu kavram olmadığı için…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Efendim, bu madde hiçbir grubun önerisinde yok. Şimdi her grubun önerisi bu madde.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yo, CHP’nin önerisinde var, “ekonominin gerekleri” var önceki önerisinde.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Var.

Bitti mi veya anlaşıldı mı?

AYLA AKAT (Batman) – Hayır, hayır.

Bunda anlaşma ihtimalimiz bizim kaleme almış olduğumuz maddeden daha yüksek.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Tekel”i yazıyor muyuz, tekeli?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “Tekel”i yazmamız lazım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Tekel”i yazalım.

AYLA AKAT (Batman) – “Tekel”i yazmakta yarar var.

Oktay Bey, oy birliğiyle alalım bu kararı, “tekel” meselesini.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yani şöyle: “…kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak ve…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - …tekeller oluşmasını engelleyecek…”

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Virgül koyacağız oraya “ve” değil de…. “…tekeller oluşmasını engelleyecek tedbirleri alır.”

TBMM YASAMA UZMANI – “Kararlılık” da “istikrar” mı olacak?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – O istikrar, güvenlik…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “İstikrar” daha makul ekonomik anlamda.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Tabii yani “kararlılık” olmaz orada zaten.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hemfikir miyiz?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hemfikiriz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) - Yeşillendi mi?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bir müdahalen yoksa…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yok.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tamam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir tek şeyim var…

Başkanım, bunda hemfikirsek, yeşilsek bir tek şeyimiz var.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bizim son fıkra öldü ha!

AYLA AKAT (Batman) – Şimdi, bizim son fıkra var, onu biraz tartışmak istiyoruz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ben de onu söyleyecektim.

AYLA AKAT (Batman) – Niye? Çünkü iş güvenliği ve iş sağlığı açısından… Yani ben tamamını okuyayım: “Her türden ekonomik girişimin, doğal kaynakların tüketilmesi, çevre kirliliği, çalışanların iş güvenliği ve iş sağlığı açısından yaratacağı etkileri saptamak, gerekli önlemlerin alınmasını sağlamak ve denetlemek devletin yükümlülüğündedir.” diye.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Biz, burayı aynen kabul ediyoruz.

AYLA AKAT (Batman) – Yani şu ilk fıkra önemli.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Burayı aynen çok önemli görüyoruz, kamu yararını da bu karşılayacaktır diyoruz. Doğal kaynakların giderilmesi…

AYLA AKAT (Batman) – Hani bundan sonra gelen cümle belki diğer anayasa maddelerinde çevreyle ilgili vesaire oraya geçebilir.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Oraya geçsin, aynen.

AYLA AKAT (Batman) – Evet.

Ama bu madde yani “iş sağlığı ve iş güvenliği” vurgusunun mutlaka bu maddede yapılması gerektiği kanaatindeyim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Teşekkür ederim.

Aynı kadınlara koyduk bunu, ekonomik yönden güçsüzlere koyduk ama (1)’inci fıkrayı ekleyelim.

AYLA AKAT (Batman) – İkiyi şey yapabiliriz, hani doğaya uyumlu, küçük ölçekli üretim, onları belki ilgili diğer maddelere yerleştirebiliriz, onları da eritebiliriz ama bu ilk fıkra “iş sağlığı ve güvenliği”nin mutlaka çalışma hakkında bir cümleyle de olsa belirtilmesi gerektiğine inanıyoruz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yani BDP önerisi diye şeyin…

AYLA AKAT (Batman) – Birinci cümlesi.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – ..birinci paragrafını yeşillendirerek alacağız.

Tamam mı?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Oraya “Hayır” demeyiz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Başkan, yeşillendirdik. Tamam mı?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Biz, iki dakika…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – İki dakika bitti, çalışma da bitti. İki madde yaptık.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Biz, müzakere ediyoruz.

Yani BDP’yi dinleseniz hep böyle uzlaştıracağız da işte…

AYLA AKAT (Batman) – Ben, katkılarından dolayı Süheyl Hoca’ya da, Oktay Bey’e de, Mustafa Bey’e de çok teşekkür ediyorum. Tabii, Meral Hanım’a sonsuz teşekkür, bütün çalışmanın yükü sırtında.

Ben, yeşil bir madde yapmış olmanın sevinç ve heyecanıyla tatlımı bitireceğim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Dün Oktay Bey de yapmıştı ama.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayırlı uğurlu olsun, çok güzel bir madde oldu.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ayla Hanım, bitiriyoruz değil mi bugün inşallah?

AYLA AKAT (Batman) – Bitiriyoruz, bunu düzenleyip bitireceğiz.

Orayı siliyoruz arkadaşlar.

TBMM YASAMA UZMANI – (4)’ü siliyor muyuz?

AYLA AKAT (Batman) - Evet, (4)’ü siliyoruz.

Evet, 3 paragraf, biz son paragraftan, cümleden imtina ettik, feragat ettik.

OĞUZ TURHAN - Yalnız şu üst tarafta “…güvenlik ve istikrar içinde çalışmasını sağlayacak, tekeller oluşmasını…”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Virgül… “…sağlayacak, tekeller oluşmasını engelleyecek…”

AYLA AKAT (Batman) – “ve” diye düşündük, Mustafa Bey “Virgül koyalım.” dedi.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Orada “ve” var ya, tekrar olmasın.

(3)’te ifade olarak sorun var. Şimdi, bir kere yukarıda “teşebbüs” diyoruz. “Ekonomik teşebbüs” demişiz, gerek yok burada. Bir kere “teşebbüslerin” diyebiliriz ona; değil mi?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Nerede?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Ekonomik girişim” demişiz. Zaten bunu da “teşebbüs” olarak ifade ediyoruz yukarıda. Teşebbüslerin, ekonomik zaten onlar…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Her türden teşebbüslerin…”

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – O zaman “ekonomi”ye gerek kalmıyor.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Ekonomi”ye gerek yok.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “Teşebbüs” ekonomiktir zaten, “ekonomi”ye gerek kalmıyor.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Gerek yok o zaman, tabii.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “Girişim” olunca önünde “ekonomik” olur. Bir de madde bütünlüğü açısından bir yerde “girişim” bir yerde “teşebbüs” olmaz yani.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Olmaz ama “Her türden teşebbüslerin” kötü ya! “Her türden ekonomik teşebbüslerin” olabilir ama…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Ekonomi”ye gerek yok.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yani “Her türden teşebbüslerin…”

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bu madde bağlamında söyledim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Anladım. Güzel mi ama ifade?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tabii.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – İyi mi, daha mı iyi?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Daha iyi tabii.

OĞUZ TURHAN - Sadece “teşebbüslerin” diyelim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir)– “Teşebbüslerin” diyelim ya da “ekonomik teşebbüslerin” diyelim.

OĞUZ TURHAN - Zaten “ekonomik teşebbüs” olduğu maddenin devamından anlaşılıyor.

“…teşebbüslerin, doğal kaynakların tüketilmesi, çevre kirliliği, çalışanların iş güvenliği ve iş sağlığını…” deyince zaten ekonomik teşebbüs olduğu…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Arkadaşlar, siz söylemişsiniz “her türden” diye. “Her türden” ne demek? Her türden teşebbüsün…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yani biri… O nedir? Ticaret hukukuna göre, farklı şirket, limitet, ne bileyim, falan filan… Hani küçük, büyük ölçekli her türlü teşebbüs yani.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Pişmiş aşa su katmak olmasın ama başka bir madde yazmışız biz burada, yazılmış bir komisyonda.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Nasıl?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Adil ücret hakkı… Orada aynı ifadeler var, (3)’üncü fıkradaki ifadeler yani bir kısmı var.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Tam biz de ona bakıyoruz, aynısına bakıyoruz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Aşağı yukarı, evet, aynı.

AYLA AKAT (Batman) – “İş güvenliği” kalıyor ama arkadaşlar, şöyle bir durum var ortada: Mesela bizim (2)’nci fıkrada “kadınların, engellilerin, gençlerin ekonomik girişimleri desteklenir.” var. Tam da “İş güvenliği” maddesinde (6)’ncı paragrafta “Kadınların çalışma hayatına katılmasının önündeki engellerin çalışma yaşamında toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikleri kaldırmakla yükümlüdür.” maddesi sadece CHP, BDP önerisi olarak kalmış.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Zaten kırmızı.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ne oldu, geri mi geldik?

AYLA AKAT (Batman) – Hayır, hayır, siz bir soru sordunuz. Bizim açımızdan bu “her türden” kısmını hocam sordu, onu açıkladı Meral Hanım.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, ifade sanki çok iyi değilmiş gibi geldi de ondan. “Her türden teşebbüslerin” deyince acaba bunu daha güzel, anayasal bir şekle…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yani “her tür” yerine başka bir şey diyebiliriz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Teşebbüslerin” mi diyelim?

AYLA AKAT (Batman) – Mustafa Bey, “her türlü” olabilir mi?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Her türlü” olmaz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ona baktınız mı? “Karşılamıyor” diyorsunuz, öyle mi?

TAYLAN BARIN – Özellikle “Çalışma güvenliği ve iş sağlığı” kısmı işverenden ziyade işçi haklarını düzenlemiş. Hani burada daha ziyade müteşebbisin neler yapması gerektiğini şey yapıyor. İşçinin haklarını zaten 38’nci maddede koruma altına almışız. Burada bir totoloji oluyor sanki.

OĞUZ TURHAN - Çıkartalım o zaman.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, bunu çıkarmayalım.

AYLA AKAT (Batman) – Tamam, o zaman iki paragraftan da alırız. Şöyle: “Her türlü” mü deriz? Oradaki o şeyi…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir tek o ya, bir tek o!

AYLA AKAT (Batman) – Tamam.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Peki, şöyle desek olmaz mı: “Teşebbüslerin faaliyetleriyle ilgili doğal kaynakların ve çevrenin korunmasını sağlayacak tedbirleri almak ve denetlemek devletin görevidir veya yükümlülüğüdür.”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Her türden teşebbüslerin” kalsın, kalsın arkadaşlar ya, boşverin.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Çoğu Burhan Kuzu’dan döner.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – En fazla ya, “Olmamış, yanlış yazmışlar.” der.

Artık durmayın üstünde Sayın Başkan, yeşil yaptık, bitti.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Kendi ayağınıza baltayı vuruyorsunuz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Vallahi.

İlk defa bir madde geçmişti yeni yemyeşil.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Saptamak” falan, bunlar madde bakımından…

AYLA AKAT (Batman) – Şimdi, o “her türden”i düzeltebiliriz arkadaşlar. Hani, evet “her türden” deyince… “Her türlü” olabilir o mesela.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Türden” olsun.

AYLA AKAT (Batman) – “Türden” mi olsun?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Her türden teşebbüslerin…” Yani küçük boyutlu, büyük boyutlu…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yaratacağı etkileri tespit etmek…

AYLA AKAT (Batman) – Burada uzman arkadaşımız diyor ki: “İş güvenliği ve iş sağlığı zaten 38’inci maddenin (3)’üncü paragrafında var.”

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Var, tabii, onu diyoruz.

AYLA AKAT (Batman) – Belki güçlendirir ya da oraya kadar olan kısmından sonrasını…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Güçlendirir, güçlendirir.

AYLA AKAT (Batman) – Güçlendirir.

Diğer bir boyutu, bizim bundan sonra gelen maddede, arkadaşlar, bu konuda, gruplar, gerçekten bir beklentimiz var. Mesela biz bundan sonra maddenin devamında kadınların, gençlerin, engellilerin yaptığı çalışmaların devlet tarafından desteklenmesi…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bunu da buraya mı alıyorsunuz?

AYLA AKAT (Batman) – Buradaydı çıkardık.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bunu yeşil yapamayacağız.

AYLA AKAT (Batman) – Buradaydı çıkardık, yeşil olması adına çıkardık. Ama şunu bekliyoruz: 38’inci maddedeki o kırmızıyı yeşile boyamayı bekliyoruz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, o gelsin boyayalım.

Şimdi, bitti efendim.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bir dakika… Yalnız bu…

AYLA AKAT (Batman) – Biraz değerlendirin, kadın arkadaşlarla görüşün.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şunu kaldıralım ya.

Ayla Hanım, bu “açısından” sonrakini kaldıralım “gerekli önlemlerin alınmasını sağlamak” yeterli çünkü saptamak… Saptasa ne olacak devlet? Önemli olan burada tedbirle ilgili bir görev yüklüyoruz ya devlete, bu bence gereksiz orada.

AYLA AKAT (Batman) – Olabilir. “…yaratacağı açısından…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) - …gerekli önlemlerin alınmasını sağlamak.”

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Önce saptasın, sonra önlem alsın demiştik.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Gerek yok, zaten önlem alamaz saptamadan.

AYLA AKAT (Batman) – Direkt önlem alsın.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ayla Hanım’ın sayesinde…

AYLA AKAT (Batman) – Mikrofonu açıp söyleyin Oktay Bey!

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tabii, kayda geçsin!

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika…

O zaman “…gerekli önlemlerin alınmasını…” demeyeceğiz. “…gerekli önlemleri almalarını…” de.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Alınmasını…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bak, “Teşebbüslerin, gerekli önlemleri almalarını…” diyeceğiz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “…önlemleri almalarını…”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Evet, doğru mu? Böyle olacak. “…ve denetlemek devletin yükümlülüğündedir.”

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – O kırmızılı madde…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kırmızılar bitti.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bitti mi?

AYLA AKAT (Batman) - Bitti.

38’inci madde için yani çalışmaya başlayacağız o madde üzerine de ama oradaki madde için şimdiden tartışmayı gruplardan biz rica ediyoruz kadınlarla ilgili.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Not düşelim “38’nci maddede son fıkra” diye.

AYLA AKAT (Batman) – Tutanaklara geçtik.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, Ayla Hanım, sayenizde, Başkanlığınızda daha doğrusu, bir maddeyi yeşile boyadık.

AYLA AKAT (Batman) – Yarın saat üçte toplanmak üzere çalışmamızı tamamlıyoruz bugün için.
Kapanma Saati: 16.50


Yüklə 8,47 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   99   100   101   102   103   104   105   106   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin