1 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 8,47 Mb.
səhifə106/111
tarix18.05.2018
ölçüsü8,47 Mb.
#50715
növüYazi
1   ...   103   104   105   106   107   108   109   110   111

14.01.2013 Tarihli Toplantı

BİRİNCİ OTURUM

BAŞKAN: Oktay ÖZTÜRK (Erzurum)

Açılma Saati: 14.22

-----0-----

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, bütün partilerimizi temsilen üyelerimiz burada. Ayrıyeten Profesör Doktor Hasan Tunç -Tarık Olcay da gelecekmiş- Dilek Kumcu, Mustafa Kemal Çiçek, Mehmet Parsak, Oğuz Turhan, Yusuf Uygar, Ferhat Kabaiş toplantıda hazır bulunmaktadırlar.

Oturumu açıyorum arkadaşlar.

Bugün görüşmeyi dilediğimiz, daha önce üzerinde görüş bildirdiğimiz maddelerden basın hürriyeti, kamu hizmetine girme hakkı, düzeltme ve cevap hakkı var. Eğer, yetiştirebilirsek çocuk hakları, eşitlik maddesini de görüşme arzusundayız.

Evet, Rıza Bey…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sayın Başkan, ondan önce izin verirseniz başka bir konuya değinmek istiyorum. O da…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bir konuyu hatırlatabilir miyim? Çok affedersiniz.

Zabıtlara geçmesi açısından, konuşmalarımızın net olarak zabıtlarda yer alması açısından eğer karşılıklı konuşmayı bırakıp da, söz talep edip de konuşmaya devam edersek arkadaşlarımız da daha rahat olur, biz de konuyu daha iyi anlamış oluruz. Böyle küçük bir ricamı toplantının başında belirtmiş olayım. Herkes istediği kadar konuşma hakkına nasıl olsa sahip, herkese de söz hakkı vermek gibi bir mecburiyetimiz de var. Dolayısıyla, anlaşılır olması açısından birbirimizin sözünü kesmek yerine anlaşılır bir şekilde, istediğimiz kadar konuşma imkânlarını temin edelim.

Buyurun efendim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Efendim, değinmek istediğim konu şu: Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı Adana Milletvekili Ömer Çelik 12 Ocak 2013 Cumartesi günü yayınlanan bir beyanat vermiş. Beyanatta aynen şöyle diyor: “Ana muhalefet partileri de, Anayasa Uzlaşma Komisyonunda Türkiye’de gerçek bir anayasa reformunu gerçekleştirecek, parlamenter demokrasinin eksikliklerini giderecek gerçek bir reform anayasasıyla ilgili hiçbir teklif sunulmamıştır muhalefet partileri tarafından. Birtakım maddeler üzerinde kelime tartışmalarıyla süreci uzatıyorlar. Süreci uzatmaktan mesafe almamızı engelliyorlar. Anayasa millet iradesinin mührüdür, millet iradesinin çalınma mekanizması değildir. Millet iradesini tam olarak tanımamış hiçbir zihniyet anayasayı yapamaz. İstenirse, bu anayasa on beş, otuz günde yazılır, yazılmaması için hiçbir sebep yoktur. Muhalefet partileri, geçmişte, askerî vesayet ya da yargı darbesi üzerinden elde ettiklerini bugün, birtakım anayasal tuzaklarla elde etmeye çalışıyorlar. Eğer muhalefet partileri yeni bir anayasa yapma konusunda samimiyse bir yıl bile beklemeye gerek yok, bir ay içinde çıkar. Uzlaşma Komisyonu süresi üç ay daha uzamıştır.” Yani böyle bir cömertlik var. “Bu süre iyi değerlendirilirse bu anayasa biter; yok, değerlendirilemezse AK PARTİ B planına geçer ve kendi anayasa teklifini hazırlar, milletle paylaşır.”

Bu beyanat, efendim, bu masada oturan herkes bakımından bir hakarettir. Millet iradesini çaldığımız, efendim, süre uzatmaktan başka bir şey düşünmediğimiz ve önerilerimize yeni bir vesayet bulmaya yöneldiği şeklindeki ifadeler bu masa etrafında oturan herkes için bir hakaret niteliği taşımaktadır. Bunları reddederim, CHP adına bunları reddederim, kendisine iade ederiz.

Aynı şeyi biz kendisi için söyleyebiliriz, kendi partisi için de söyleyebiliriz. Başkanlık önerisini getirmekle başka türlü de bir vesayet kurma peşindedirler. Biz, bu vesayeti önlemeye çalışıyoruz, yoksa vesayet kurmaya çalışmıyoruz.

Burada her parti bir uzlaşı ruhu içinde çalışmaktadır, her parti kendi görüşlerine göre teklif getirmektedir. Her getirilen teklif süre çalmak, süre uzatmak amacına yönelmemiştir. Burada “çalmak” kelimesi çok ağırdır.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Sadece “çalmak” değil, “gasbediyoruz”…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Gasbediliyor, çalınıyor. Bu, herhâlde kendisinin kafasından geçen düşüncelerdir, onun için bunları kendisine iade ederim ve bu hakaret dolu beyanat tabii ki buradaki çalışmalara büyük bir sekte vurmuştur.

En son, efendim, Komisyonun süresi üç ay daha uzatılmış bir parti tarafından. Eksik olmasın, Komisyonun süresi üç daha uzatılmış, çok teşekkür ederiz bunun için. Bu süreyi iyi değerlendiremezsek arkadan B planı geliyor. Şu B planını, bunu şimdi bilsek de efendim boşu boşuna zaman ve enerji harcamasak. Eğer niyet buysa üç ay niye bekleyeceğiz? Adalet ve Kalkınma Partisi B planını hemen yürürlüğe koysun ve biz de burada boşu boşuna süre ve zaman ve enerji harcamayalım.

Benim bu konuda söyleyeceklerim bu kadar.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Siz…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tabii…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Buyurun, Mustafa Bey.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Benim, bu konuda söyleyeceklerim yoktu ama şimdi tabii olması gerekiyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii Ömer Çelik bu konuşmayı bu Komisyonda yapmadı, dışarıda bir yerde yaptı.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama bizi muhatap alarak yaptı.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tabii ki.

Herhâlde bu, daha önce böyle bir şey gündeme getirmediğinize göre Ömer Çelik’in ilk konuşması olabilir bu şekilde rahatsızlık verici.

Bakacak olursak, Süheyl Batum her gün anayasa çalışmalarıyla ilgili, bu Komisyonun çalışmalarıyla ilgili konuşuyor içeride, dışarıda, her yerde. Basına da yansıyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama hırsızlıkla itham etmedi bu Komisyonu.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hırsızlıkla değil ama şöyle diyor…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hırsızlıkla, millet iradesini…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Rıza Bey, bir dinleyelim, lütfen.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Rıza Bey, hırsızlıkla değil tabii, hırsızlık değil oradaki de yani “Çalıyor.” dedi şimdi, o başka, onu da söyleyeceğim ama Süheyl Batum da diyor ki: ”Başbakan Amerika’ya gitti, Amerika talimat verdi, o anayasayı getiriyorlar. Amerika’nın talimatıyla anayasa getiriyorlar, yapıyorlar.” Bu ne?

Şimdi, bunları getirdik mi, burada konuştuk mu? Süheyl Bey buraya geldiğinde konuşuyoruz, aynı mesele. Yani başından beri şunu söylüyoruz: Bu Komisyon üyesi arkadaşlar da konuşuyor, ben de konuştum. Bu konuşmaları burada da tartıştık. Yani bu Komisyondaki kişilerin Komisyonda veya Komisyon dışında -onu da ilave edelim- sözlerini buraya getirip, konuşalım tartışalım.

Şimdi, Ömer Çelik’le ilgili o bir konuşma yaptı, burada değerlendiriyorsunuz. Bunun cevabını kim verecek? Ömek Çelik’in vermesi lazım. Çağıralım mı? Ne yapalım? Ömer Çelik nerede konuşabilir, böyle bir imkânı yok burada Ömer Çelik’in. Ha Ömer Çelik, Adana’da parti toplantısında konuşmuş, siz de İzmir’de parti toplantısında Ömer Çelik’e cevap verirsiniz.

Onun dışında, ayrıca en son başkanlık sistemiyle ilgili zatıalinizle beraber Atilla Kart bir basın toplantısı yaptılar. İşte başkanlık sistemi önerisi ile beraber AK PARTİ’nin komisyon çalışmalarını tıkadığını falan gibi söylediniz. Ona bile bu komisyonda getirip burada cevap vermedik tartışmadık. Şimdi, o bakımdan ben burada bir kere bu konun ele alışıyla ilgili bir sıkıntı olduğunu düşünüyorum birincisi.

İkinci husus şu: Ömer Çelik’in söylediklerine, kullandığı kelimeleri farklı bir şekilde kullanabilirim ama ana hatlarıyla katılıyorum. Birincisi şu: Bir kere anayasayla ilgili biz –biz derken farklı düşünen arkadaşlar da vardır ama Ömer Çelik’le aynı düşündüğümü söyleyeyim bu konuda, müzakerelerimiz neticesinde bunu biliyorum- Türkiye’deki anayasa anlayışının, 61 ve 82 anayasalardaki anlayışın, fonksiyonel anlamda şöyle bir temel üzerine oturduğu kanaatindeyiz: Bir millî irade var, hâkimiyet milletindir ve milletten gücünü alan, millete dayanan bir iktidar alanı var, işte bu seçim yoluyla oluşan bir iktidar. Bir de milletle, demokrasiyle, seçimle alakası olmayan ve gücünü sadece Anayasa’dan alan bir iktidar alanı var. Anayasa bu bakımdan fonksiyonel olarak Türkiye’de milletten gücünü almayan, 2’nci ama esas, derin -belki tırnak içerisinden dediğimiz- bir iktidara hukuki meşruiyet zemini sağlayan bir metin olarak kullanılıyor. Bunu teorik olarak tartışabiliriz, işte 24 Anayasası’nda “Hâkimiyet milletindir, millet hâkimiyet yetkisini temsilciler aracılığıyla yani Meclis aracılığıyla kullanır.” diyor. Hukuk mantığına göre de uygun olan budur. Yani bir yetkiyi, bir başkası nasıl kullanabilir? Vekâlet yoluyla kullanır, verirsiniz kullanır bu. Ama 61’de bu değişmiştir, 82’de de aynı durum, ne diyor: “Millet hâkimiyet yetkisini Anayasa’da gösterilen organlar eliyle kullanır.” Anayasa bir trafo merkezi hâkimiyet yetkisini milletten topluyor sonra istediği gibi dağıtıyor. Onun için eski YÖK Başkanı Teziç diyordu ki: “YÖK de millet adına hâkimiyet yetkisi kullanıyor, sadece hükûmet değil. Niye? Çünkü anayasal organdır, bu da hâkimiyet yetkisi kullanıyor diyor.” Ne münasebetle seçimle mi gelmişler, millete mi dayanıyor? Hayır, Anayasa’ya dayanıyor. Bu bakımdan, biz mevcut Anayasa’nın ve bu Anayasa’nın paradigmasının millet iradesini belli bir şekilde sınırlamak ve milletin iradesine dayanmayan bir iktidar alanının meşruiyet zemini teşkil etmek gibi bir fonksiyonu olduğu kanaatindeyiz. Bu Anayasa bulunduğu müddetçe, bu Anayasa’nın paradigmasıyla devam edildiği sürece de bu anlayışın değişmeyeceğini düşünüyoruz. Bu çerçeve içerisinde söylenen şeylere katıldığımı da burada söylüyorum. Şimdi, tabii burada hakaret falan yok elbette yani hakaret yok.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Olmaz mı? Milletin iradesini çalmak, muhalefet partileri asıl vesayet kurmak…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yani, değerlendirme yapabilir, siyasi partilerin temsilcileri. Siz nasıl diyorsunuz ki: “Başkanlık sistemini önermek Komisyonu tıkamaktır.” Biz de “Bu hakarettir.” demiyoruz buna. Bu bir değerlendirmeniz sizin. Biz de diyoruz ki: Başkanlık sisteminin önerisini bahane ederek Komisyon çalışmalarını tıkamak muhalefet partisi özellikle CHP’nin tutumudur. Yani bunda da hakaret yok, bu da bir değerlendirmedir. Nitekim, Kasımın 6’sında sunmuşuz, hepsinin tamamlanması 15’ini falan buldu zannediyorum yürütme de dâhil önerileri ve o tarihten bu yana bakın yasamayla ilgili kaç madde yazıldı -geçen haftadakileri saymazsak, geçen hafta hızlı 3+3, yani 6 madde yazıldı- 2 madde kadar madde yazılmıştı. Demek ki 45 gün içerisinde hatta 45’i de geçti o zaman, aşağı yukarı 55 gün içerisinde 2 madde kadar madde yazmışız. Niye böyle oldu bu? Yazacağımız madde mi yoktu? Eğer somut madde üzerinden tartışırsak… İşte geçen hafta olduğu gibi yemindi, başka bir şeydi onlar ortak hususlar yazılır, ortak olmayan hususlar paranteze alınır. Şimdiye kadar üzerinde durduğumuz, duracağımız 48 madde de olduğu gibi. Niye başkanlık sistemi önerisi sorun teşkil ediyor? Yani çalışmaları engelleyecek, tıkayacak bir şey? Biz bunun kendi çalışma esaslarımıza göre, işte 13 maddelik esasa göre, sonra yazım esaslarına göre baktığımızda kitapta bir yerini göremiyoruz. Anlaşılan hususlar yazılır mutabakatla, anlaşılamayanlar işte paranteze alınır, anlaşılamayanlar ertelenir bunlar bizim kendi benimsediğimiz kurallar. Bunlar arasında var mı böyle yani bir parti, bir öneride bulunursa, o öneri üzerine biz görüşmeyiz, müzakere yapmış kabul etmiyoruz kendimizi falan gibi bir şeyler yok. O zaman bizim kitabımızda, kendi yazdığımız metinlerde dayanağı olmayan bir tutumu biz o zaman farklı bir niyete hamlederek değerlendirebiliriz. Diyebiliriz ki: Cumhuriyet Halk Partisinin asıl maksadı aslında Komisyon çalışmalarını engellemek, yavaşlatmak, bunun için de başkanlık önerisini bahane olarak kullanıyor. Bu bir hakaret değil, bir eleştiri sonuç itibarıyla ama bunu burada tartışalım biz sizinle, Süheyl Batum’la da Silivri’deki bilmem belediyenin düzenlediği toplantıda konuşması üzerinden değil, burada tartışalım, Atilla Kart’la burada tartışalım. Burada olmayanlara burada değil başka bir yerde cevap verirsiniz. Şimdi burada eleştirdiğiniz takdirde benim tabii ki Ömer Çelik’i de hem arkadaşım hem partiden bir başka arkadaşımız olarak, partidaşımız olarak savunmak mecburiyetim var. Görüşlerini bu ölçüde, çizdiğim çerçeve içerisinde de benimsiyorum.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Efendim, burada bir tek söyleyeceğim.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Tabii, buyurun.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bunlara cevap vermeyeceğim. Yani eğer millet iradesinin çalınması hakaret değilse, efendim “Birtakım maddeler üzerinde mesafe almamızı engelliyorlar, millet iradesinin mührüdür” filan bunlar… Fakat burada önemli olan şey şu: Adalet ve Kalkınma Partisinin Başkan Yardımcısı bir beyanat vererek kendi partisinin görüşlerini belirtmektedir, kendi kişisel görüşlerini değil. Burada ne diyor: “Yok değerlendirilmezse, işte üç ay içinde bitirilemezse Adalet ve Kalkınma Partisi B planına geçer.” Böyle bir B planı varmış, Başkanı Yardımcısı bunu söylüyor. Yani burada bir kişisel görüş yok, partisinin görüşünü belirtiyor. “Kendi anayasa teklifini hazırlar milletle paylaşır.” Şimdi, bu böyleyse o zaman biz burada ne yapıyoruz. Burada gayet büyük bir terbiyesizlik var. Yok efendim “Biz üç ay daha uzattık.” diyor. Siz kimsiniz ki üç ay daha uzatıyorsunuz, siz kimsiniz? Buradaki dört partiden bir tanesisiniz. Bir parti üç ay daha uzatıyor. Bir kere onu bir tarafa da bırakıyoruz ama burada bir parti görüşü olarak şu söyleniyor bize: “Siz bu üç ay içinde bitirdiniz bitirdiniz, bitiremezseniz bizim B planımız var.” Şu B planını öğrenelim, B planı varsa, böyle bir şey varsa yani niyet buysa zaten, bu partinin iradesi buysa yani bir amaç birliği yoksa -anayasa yapma konusunda, ki olmadığı anlaşılıyor beyanatta- o zaman boşuna üç ay beklemeyelim. Adalet ve Kalkınma Partisi B planını bu hafta yürürlüğe koysun lütfen, bizim ne zamanımızı alsın ne de çabalarımızı alsın. Yani burada çünkü bir kişisel görüş dışarıda mı cevap vereceğiz, efendim işte İzmir’de mi cevap verecegiz… Bu böyle değil, bir parti görüşü var burada, ortada olan bir parti görüşü var.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Oktay Bey, kısa istirham edeceğim.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Buyurun.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, bir kere Rıza Bey, bugüne kadar gördüğüm Rıza Bey’den farklı bir tutum var. Bu “terbiyesizlik” kelimesini ne yapacağımı bilemiyorum en iyisi size bırakayım tekrar iade edeyim, siz ne yapacağınıza karar verin yani böyle “terbiyesizlik” kelimesinin burada yeri yok. Niye diyorsunuz bunu? Şimdi üç ay meselesi, bu konu konuşuldu biz de bunu dile getirdik sadece Ömer Çelik’in söylemiş olduğu bir söz değil burada. Komisyonda dile getirdik, dışarıda getirdik, burada tartıştık yani bizim kanaatimiz bu işe en fazla üç aylık bir süre hazırlanabilir. Dersiniz buna, biz bunu kabul etmiyoruz. Etmezsiniz, olabilir. Biz de şöyle yaparız: Üç ay dolar, biz kalkar gideriz. Siz hazırlayın o zaman zatıaliniz, böyle bir çalışmayı hazırlayın. Kaldı ki buna benzeyen şeyler kesin bir süre olarak ortaya konulmamakla beraberle dile getirildi. Sayın Bahçeli de bu konuda 23 Nisan tarihinin mesela anlamlı bir tarih olacağına dair bir beyanda bulundu onun için.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – 23 Nisanı hiç kullanmadık da etraf yorumu öyle yaptı yani anlamlı bir gün.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yani netice itibarıyla herkesin aklından geçen şey aşağı yukarı böyle üç ay olmaz, üç buçuk olur, dört ay olur falan filan yani. Ama burada biz ilelebet çalışalım, bu Komisyonu daimi Komisyon gibi çalıştırılalım 24’üncü dönemin sonuna kadar seçim olsa da çalışırız, işte başka şey de olsa çalışırız diyen bir tek sizsiniz. Bu bakımdan burada Komisyona süre dayatma falan mevzu bahis değil, kendi süremizi zaten koymuşuz Aralık 2012 sonu diye, hedefler medefler koymuşsun işte, oraya yazmışsın. Niye yazdın o zaman? Geçerli bir süre değilse ve anlamı yoksa niye yazdın? Hep beraber kabul ettiğimiz bir tarih. Uzatmaları oynuyoruz şimdi. Altı aydan fazla bir zamandır, işte, yazım faaliyeti… Netice itibarıyla, bunun makulü ve böyle bir süredir. Bundan sonra ne olur? Herkes kendi işine bakar.

Tabii, bizim meselemiz anayasa yapma meselesi. Bu konu bizim açımızdan yeni benimsediğimiz, ortaya koyduğumuz bir yol da değil. Bakın, 2001’de parti programında var, daha kurulurken. 2003 Abdullah Gül Hükûmetinin Acil Eylem Planı’nda yazılan hususlardan birisi, öncelikli olanlardan, yeni anayasa konusunda bir taslak hazırlama çalışması var. Bunu fiilen de ortaya koymuş, işte, 2007 seçimlerinden sonra bir metin çalışması yapılmış. Sonra kapatma davası vesaire gündeme gelmiş. Sonra 12 Eylül 2010 referandumu öncesinde esaslı bir çalışma, arkasından anayasa falan yani anayasa, AK PARTİ’nin kuruluşundan beri gündeminde olan bir mesele. Buna dair millete taahhütleri var. Bu taahhüdü en uygun realize etmenin yolu Meclisteki bütün partilerle, mutabakatla bir çalışma yapmaktır. Bu çalışma olursa bunu tercih ediyor. Ettiği için zaten burada bir seneden fazla bir zamandır, on beş aydır beraber çalışıyoruz ama “Tek yolumuz da sadece budur, başka yolumuz da yoktur.” demek hem bize hem millete karşı bir saygısızlıktır bu anlamda. Başka yollar da bulabiliriz, siz de bulabilirsiniz, biz de bulabiliriz, yolu olanlar bulur. Bakacağız o zaman. Buradan olmuyorsa biz mümkün olan, makul bir şekilde başka yolları deneyeceğiz. Bu da söylediğimiz en son ihtimal.

Bizim taahhüdümüz var, millet bize belli bir destek vermiş. Yeter mi yetmez mi, onu tam bilmiyoruz sayısal olarak. Şu anda yetmiyor ama biz, denediğimiz bütün yollar başarısızlıkla sonuçlanırsa, yeni anayasa konusunda kendi başımıza da olsa bir metin hazırlayıp Meclise sunacağız. Çıkar, çıkmaz, ayrı mesele. Millete de diyeceğiz ki: “Bize bu kadar destek verdiniz, anayasa da istiyorsunuz. Yaptık, kurduk, gerisi bizim sorumluluğumuzda değil.” Bunu Ömer Çelik söylemiyor sadece, bunu Sayın Başbakan da ifade etti, biz de bunu müteaddit defalar ifade ettik, öyle değil mi? Sayın Başbakan da bunu ifade etti. Dolayısıyla, burada da sorunlu bir şey yok yani bu B planı var, her partinin vardır herhâlde; B, C planları falan olabilir ama bizim tercihimiz A planıdır. Onun için burada vakit geçiriyoruz, işimizi, gücümüzü bırakıp burada uğraşıyoruz.

Teşekkür ederim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bizim B planımız yok efendim.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Peki efendim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bizim sadece A planımız var.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Belki de yapamıyorsunuzdur.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ayla Hanım, sizin…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Anayasa değişiklik teklifi verecek sayınız yok zaten, nasıl yapabilirsiniz?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bizim sadece özgürlükçü, demokratik bir anayasa yapmak gibi bir A planımız var, başka hiçbir planımız yok.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Anladım da Rıza Bey, anayasa değişikliği önerisi verebilir misiniz parti olarak, sayı olarak? Veremezsiniz. Nasıl B planı yapabilirsiniz o zaman? Yapamazsınız.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Buradaki amacın da bu olduğuna inandığımız için buradayız.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hayır, anlıyorum da hani, sayınız yetmiyor zaten.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama görüyorum ki amaçlar farklı yani.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bir madde için değişiklik önerisi vermeye yetmiyor sayınız. B planınız olamaz zaten ama bizim olabilir, biz verebiliriz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bu böyle değil tabii, bu böyle değil. Burada bir amaç birliği var mı, yok mu? A planının üzerinde toplanmış bir amaç birliği var mı, yok mu?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tamam, var.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Biz burada uzlaşmacı, katılımcı, özgürlükçü bir anayasa yapmak istiyor muyuz, istemiyor muyuz? İstiyoruz.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Peki efendim.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – İstiyoruz. E, olmazsa ne yapacağız?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ayla Hanım…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Pek öyle gözükmüyor.

AYLA AKAT (Batman) – Ben açıkçası, hani, toplantıya bu şekilde başlayınca söyleyecek söz ama yok ama ben tabii ki…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Şimdi söyleyeceğiz biz de yani.

AYLA AKAT (Batman) – Evet.

Sayın Çelik’in açıklamalarında tabii, özellikle bazı kavramların direkt ana muhalefeti hedef alarak söylendiği açık. Zaten o yüzden muhalefetin buradaki kendi cephesinden yapmış olduğu, kullandığı ifadeler için söyleyecek bir sözüm yok ama Komisyon üyelerimizden zaten bunları duyduğumuz için -Komisyonda değil, dışarıda- daha sonra toplantıda da ayrıntılı açıklama yapmaları için sorduğumuz için ve verdikleri cevap da tutanaklara geçmiş bulundu.

Şu aşamada, artık bir tekrardan ibaret olarak görüyorum ben yapılan açıklamayı, Sayın Çelik’in yaptığı açıklamayı. Daha önce bu söylendi, biz de bunu kendi aramızda tartıştık. Hatta Sayın Meclis Başkanı son tur görüşmelerini yapmadan önce biz bunu biliyorduk yani bu çalışmanın iki buçuk üç ay kadar süreceğini, daha sonrasında farklı alternatiflerin hayata geçirilebileceği ihtimalini biliyorduk. O yüzden ben bu konuda çok değerlendirme yapma gereği duymuyorum.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Peki.

AYLA AKAT (Batman) – Aslolan benim için, var olan sürenin en verimli şekilde kullanılabilmesi, bunun tarafı olabilmektir.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Teşekkürler.

Ben sadece bir noktaya yani biraz haksızlık olarak aldığım için değineceğim. Biz burada görüşmeleri yaparken sadece bir parti hiçbir şeye “hayır” demedi de diğerleri “hayır” dedi, bu hâle gelmedik. Hepimizin yerine göre “hayır” dediğimiz maddeler var. Biz belki birkaç fazla maddede, diğeri birkaç daha az maddede ama hepimizin defansları var sonuçta “Şöyle olmasın, böyle olsun.” veya “Şunu kabul etmiyoruz.” diye. Burada sanki Sayın Çelik masanın karşı tarafına kendisini almış, öyle konuşuyor, olabilir. Şimdi, ben bunun üzerinde de durmuyorum. Ayla Hanım’ın dediği gibi, bunlar pek meçhulümüz olan şeyler değil. Fakat çok kısa bir, havayı da biraz değiştireyim.

Şimdi, bizim Erzurum’da Hasankale’de belediye seçimleri yapılıyor. Hasankale oldukça eski bir ilçemiz Rıza Bey. Samih Bey diye bir belediye başkanı adayı var ama bunun da “Bahile” diye, beraber, yaştaşı bir hanımefendi var ama bu hanımefendi böyle, biraz delikanlı bir hanımefendi yani her yere girer, çıkar, herkes tarafından saygı görür. Vardır ya böyle yerlerde falan. Evet, Samih Bey kürsüde konuşuyor, dalmış artık, diyor ki: “Ey sevgili Hasankaleliler, o ki Ruslar doğu kapısından ki girdiler ya!” diye sallıyor. Bahile Bacı biraz dinliyor, dinliyor, bakıyor ki çok fazla atıyor, yerinden bağırıyor: “Ulan Semih, sen o zaman ne arıyordun ki?” diyor. Kürsüden cevap veriyor: “Konuşma Bahile! Bu bir nutuktur. Ben ne söyler söylerim.” diyor.

Şimdi; Rıza Bey, bunlar… Evet yani partinin genel başkanı. Biz “Şurada şöyle konuşmak mecburiyetindesin, burada böyle konuşmak mecburiyetindesin.” demek gibi bir lükse sahip değiliz ama keşke arkadaşımız da buranın manevi… Veya haysiyetini ilzam etmeseydi yani “Etti.” de demiyorum ama biraz daha itinalı konuşsa, burada bulunan heyetin hakkına, hukukuna biraz daha riayet edebilecek şekilde cümleler kurmuş olsaydı çok daha şık olurdu. Bu, hepimiz için de geçerli, hepimiz de aynı şeyleri yapmak zorundayız. Onun için, bu bir nutuk diyelim, biz kaldığımız yerden devam edelim.

AYLA AKAT (Batman) – Bir tek şey söyleyeceğim çünkü Rıza Bey’in bu konudaki hassasiyeti… Ben de Sayın Şentop’un gözlemine katılıyorum. Biz ilk defa Rıza Bey’den böyle hiddetli bir söylem gördük.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Çünkü terbiyesizliğe hiç tahammülüm yok.

AYLA AKAT (Batman) – Böyle yorumlayabiliriz. Hatırlarsanız, herhâlde yaklaşık üç hafta önceydi. Sayın Bozdağ’ın bir televizyon programında açıklaması vardı. O açıklamalar için Sayın Mehmet Ali Şahin’in çok güzel bir yorumu oldu, tutanaklara da geçtiği için onu hatırlamak lazım: “Eğer bu Komisyonun yapmış olduğu çalışma hakkında söz söyleyecekse gelir, bu Komisyonun üyesi olur.” diye bir beyanı olmuştu, belki onu hatırlatmakta yarar var. Hani, bu da sizin açınızdan belki…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani burada biraz daha böyle özne belirlenmiş de onu için herhâlde hassasiyetimiz ama partinin programı çerçevesinde istediği yerde, istediği şekilde konuşabilir.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Anayasa, Türkiye’nin önemli mevzularından birisi yani ambargo koyamayız kimseye.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, bu konuda “kifayeti müzakere” desem yeri midir?

Rıza Bey, başka söyleyeceğiniz bir şey var mı?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Oktay Bey, ben bir şey söyleyeceğim.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Buyurun efendim.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şu toplantı saatleriyle ilgili bir belirlilik olsun. Şimdi, mesela bugün arayanlar oluyor beni. Yarınki saati bilmiyorum, kimseye randevu veremiyorum; çarşambaya veremiyorum, perşembeye veremiyorum çünkü toplantı saati o gün belli oluyor, beş-altı gibi belli oluyor. Bu bakımdan, bizim şöyle bir şey olsun, bunu kararlaştırırız yani: On bir mi? On bir. Akşam da limitsiz, mimitsiz olmasın zaten yapamıyoruz onu. Altı diyelim yani en geç mesela, böyle bir şey olsun ki öncesine göre…


Yüklə 8,47 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   103   104   105   106   107   108   109   110   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin