1 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 8,47 Mb.
səhifə102/111
tarix18.05.2018
ölçüsü8,47 Mb.
#50715
növüYazi
1   ...   98   99   100   101   102   103   104   105   ...   111

DİLEK KUMCU – Ben tabii ki denedim, şöyle denedim: Bir sürü haber sayfasına bile giriş Meclisin sayfası üzerinden sınırlı. Onun için, şey değil.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Mevzunun tamamını, anlatmak istediğimi bir dinlerseniz, ona göre bir espri yapacaksınız yapın.

Bu, güvenli İnternet aile paketi, burada gelen şey şu: Çocukların özellikle müstehcen bulunan sitelere girmesini engelleyen bir paket. Bunu satın aldığınız takdirde evden böyle bir paket, bir filtreli paket sunuyor TTNET. Evden çocuklar buna giremiyor mesela.

AYLA AKAT (Batman) – Biz kullanıyoruz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ben de kullanıyorum. Ama bunu kim yapıyor? Savcı kararıyla olan bir şey değil bu, değil mi? Savcı kararıyla değil, kanunen yetkili mercinin onayıyla yapılmış bir paket bu.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Kanunla yetkili kılınmış merci yok orada -özür dilerim, kestim ama- orada kişi kendisi karar veriyor. Özgür iradeyle ben diyorum ki: “Çocuklarım küçük, ben çocuklarımın -ne bileyim- bağımlılık yaratan oyun oynamasını istemiyorum, örneğin, şiddet oyunu oynamasını istemiyorum, porno sitelerine…” Kendim karar veriyorum, hiç kimse benim adıma karar veremez.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Doğru, tamam da, bunu biri sağlıyor ailede.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – İşte biz karar veriyoruz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Niye karar veriyorsunuz? 18 yaşından büyük çocuğunuz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – 18 yaşından büyüğe karar vermiyoruz. Kanunla yetkili kılınmamışım ki ben orada.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ama giremiyor yani böyle bir uygulama var. Bu uygulamanın, kamu kurumlarında da benzeri şeyler var, işte, Mecliste olduğu gibi. Hassas ve stratejik bir kurum mu Meclis acaba, mesela? Veya bazı kamu kurumlarında devlet bu tür sitelere girilmesini engelleyecek tedbirler alabilir. Şimdi bu suç mudur? Böyle bir suç yok yani isteyen İnternet’e böyle girebilir, değil mi? Başka bir yerden girebiliyorsunuz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama genellersek suça dönüşebilir. Bak, senin söylediğin… Şimdi, şu söylediğinizi kabul ediyoruz: Aileye bir imkân veriyor, “Bak kardeşim, sen çocuklarının şöyle yapmasını… Nasıl kilit var, kapı kilidi var, kilitle. Ben sana bir imkân veriyorum, kilitle.” diyor ama şimdi bunu tutup da biri baştan “Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu sitelere giremezsin, bilmem nede bu sitelere giremezsin.” dediğinde, o, doğrudan haberleşmenin engellenmesi ve istisna yaratıyorsun kanunda. Biz bunu istemiyoruz. “Genel ahlak üstünde de yaratma bunu.” diyoruz ayrıca.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ben de şunu diyorum: “Mesela, Meclisten, Başbakanlıktan, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünden pornografik sitelere giremesin memurlar.” Bunu neye dayandıracak? Bu kararı kim veriyor? İşte, birimin en üst amiri verecek bu kararı? Neye dayandıracak? Yetkili merci. Savcı dersek… Yetkili merciye dayandıracak ve genel ahlaka dayandıracak bunu dayandırabilecekse. Kamu düzenine dayandıramaz, millî güvenliğe dayandıramaz bunu mesela. Değil mi? Suça dayandıramaz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – İdarenin yetkisi var orada ama Hocam, idare yetkisidir o.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Yani bu, tamamen yönetim yetkisi. Bir kişi de kendi fabrikasında da bunu uygulayabilir. Bunun bu konuyla çok doğrudan ilgisi yok aslında.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Niye ama? Haberleşme özgürlüğü…

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Ama hayır, telefonlarınız da veya flash bellek, üstünüz aranacak, telefonlarınız… Yani o tür kurumlarda çok sıkı bir denetim, dışarıya çıkış, yani o telefon hattıyla çıkış da denetlenecek.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Anladım da niye yani neye dayanarak denetleyecek bunu? Biz haberleşmenin 1’inci fıkrasını okuyun.

AYLA AKAT ATA (Batman) – Sizin dediğiniz, Sayın Şentop, bu 3’üncü fıkrayı tartışıyoruz ya, tam da ona girecek.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Birçok kurum İnternet’i yasaklıyor.

AYLA AKAT (Batman) – Ama bakın, o noktaya gelecek. İstisnaların içerisine Meclis de girecek, bir diğeri de girecek, eğer dediğiniz gibi değerlendirirsek. Hâlbuki yönetim yetkisi kullanılabilir.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Ben 3 niyetine dinledim ama bütün bunları.

AYLA AKAT (Batman) – Ben de.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – 2 niyetine söylüyorum. Yani biz 1’inci fıkrada zaten haberleşmeyi, elektronik ortama girip de haber almayı, almamayı, vermeyi falan genel bir hak olarak alıyoruz. Bunu nasıl sınırlayabileceğiz yani yönetim yetkisiyle ilgili, ona dayanarak bir sınırlama sebebi var mı? Var mı burada?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır, orada şöyle bir durum var…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yazılmayan başka sebepler de mi var diyorsunuz?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Genel ahlakı kabul ettiremezsin, doğru değil.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Kabul etmeyeceğinizi biliyorum zaten genel ahlakı, ondan eminim.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Doğru değil, şöyle doğru değil: Yani hukuken hakikaten “genel ahlak” aşılabilir. Kanunla yetkili kılınmış mercinin de cumhuriyet savcısı olması gerçekten bir güvencedir. Ha, yeterli güvence mi? Türkiye uygulamasında değil–işte onu konuştuk- ama yine de bir güvencedir. Bir de şu istisnalar da… Yazalım: Denetiminin zorunlu olduğu… Öbürü bir şey değil. Adam iş yerinde İnternet’e girmeyi yasaklayabilir. Der ki: “Dalga geçme…”

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Neye dayanarak, nasıl karar verecek?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, şöyle: “Ben sana iş için para veriyorum.” der.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Anladım ama 1’inci fıkrada benim şeyim var, öğle tatili arasında girecek adam mesela.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır ama orada, bakın, sizin dediğiniz kişi… Mecliste herhangi bir görevli ya da -başka bir kurumda, hastanede, her neyse, Maliyede- benim kendi telefonumla, kendi şahsi telefonumla yapacağım iletişimi tartışıyoruz burada, kendi şahsi mailimle yapacağım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – iPad’den girmek istiyorsunuz mesela.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ben diyorum ki: Bunu engelleyemez bu sebeple ama ben bir kurumda çalışıyorsam, oranın görevlisiysem, sözleşmeyle bir akdimiz varsa ya da memursam, her neyse, onun ayrı bir kuralı var ve o yönetim mekanizması kendi idaresi altındaki kişilerin bazı… Çalışmamayı önlemek mesela yani iş saatinde gelecek. “Uyumasın.” diyor.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Hayır, yatmasın, paranı veriyorum.” diyor.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tamam, mesai saat dokuzda başlıyor, sekiz buçukta gelmiş adam mesela.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır ama orada işte bu, buranın bence konusu değil.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Olur mu öyle şey?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bu maddede şeyi tartışıyoruz biz: “Biz dinleniyoruz.” diyoruz. Maillerimiz, hepimiz, bütün Türkiye, kamu için de, vatandaş için… Diyoruz ki: Kamu düzeni sebebiyle benim mailimi izleyemezsin ya da telefonumu dinleyemezsin. O sizin dediğiniz, tümüyle idare hukukuyla ilgili bir şey ya da evdeki iktidarla ilgili bir şey. Babalar diyor ki oğluna: “Cep telefonu aldım sana ama İnternet paketi almıyorum.” Mesela yani.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Siz o zaman diyorsunuz ki: “Bizim burada yazmış olduklarımız sınırlama sebeplerimizin falan dışında başka bazı sebepler de var, idare hukukunun alanındadır onlar.” Öyle mi diyorsunuz? Bunlardan birine dayandırmadan bu işi nasıl yapacak?

AYLA AKAT (Batman) – Öyle demiyoruz.

Tamam, hemen açalım bunu: Şimdi, sanırım, ciddi bir şekilde bir sorun var ortada tam da 3’üncü paragrafla ilgili. Ben anladığım kadarıyla ifade edeyim. Bir: Buradaki yetkili kılınmış merciyi sınırlandıran gerekçeler üstte var zaten. “Başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması, kuvvetli şüphenin varlığı, suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla” diyor. “Bu amaçlarla hâkim kararı olmadıkça o mümkün değil.” diyor ama “gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde kanunla yetkili kılınmış merci…” Orada, “gecikmesinde sakınca bulunan hâl”, sizin tanımladığınız hâl değil yani o işverenin kendi iş yerinde ya da ailenin kendi evinde uygulayacağı kısıtlama, o gecikmesinde sakınca bulunan, suçun işlenmesinin önlenmesi hâli değil. Genel ahlak sınırlaması içerisinde değerlendirdiğiniz için ifade ediyorum. Bu aynı şekilde millî güvenlik olur, aynı şekilde kamu düzeni olur, işte, biraz evvel Süheyl Bey’in ifade ettiği tehlikeye işaret eder, o yetki genel ahlak nedeniyle genişletilir.

İşte, bir kurum başkanı bile, bir işveren, kendi yetkisi alanında “Ya, ben Anayasa’ya dayanarak bu sınırlamayı getiriyorum.” deyip sadece “genel ahlak” adı altında, işte, az önce ifade ettiğiniz pornografik yayınlar değil, bunun dışında da kendi ahlakına uygun ya da uymayan, onun sınırlarını kendi çizip “İşte, bakın, ben bu Anayasa’dan da bu yetkiyi aldım.” deyip değerlendirebilir. Tabii, diyeceksiniz ki: “Yasama organına güvenelim, inanalım, o istisnaları yasama organı belirleyecek.” Ben anayasa yapıcı olarak, yazımında görev alanlar olarak, CHP önerisinde, o yasama organının bu işi yaparken hangi sınırlar içerisinde hareket etmesi gereğini… Hani, bu kadar uzun olmasa da, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması veya suçun önlenmesi, bunlar zaten yukarıda var, Süheyl Hocam yani başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması veya suçun önlenmesi yukarıda var.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, “Haberleşmenin denetiminin zorunlu olduğu kurum ve kuruluşlarda uygulanacak usul ve esaslar kanunla düzenlenir.” “Zorunlu olduğu…”

AYLA AKAT (Batman) – “Zorunlu olduğu…” Çünkü o zorunluluk zaten daha önce belirlenmiş ve Ali Hocamın dediği gibi, orada zaten o zorunluluk belirlenirken stratejik birtakım ihtiyaçlar, hassasiyetler öngörülerek yapılmış. Eğer o istisna maddesine böyle bir sınırlama koymazsak tam da Sayın Şentop’un ifade ettiği gibi, önüne gelenin bu tahdidi, genel ahlak gereğiyle, kamu düzeni gereğiyle “Yetkili kılınmış merciyim ben.” deyip uygulama hakkının da önü açılmış olabilir.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, burada, Hocam, müsaade edin, bir şey söyleyeceğim.

AYLA AKAT (Batman) – Buyurun Sayın Şentop.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, demin Meral Hanım’ın konuşmasında da vardı. Arkadaşlar, Anglosakson sisteminden farklı olarak, Kara Avrupa sisteminde, anayasanın doğrudan uygulanması söz konusu değildir.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Doğru.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Kanunlar uygulanabilir. Kanunla anayasa arasında çatışma olduğu takdirde de bu çatışmayı yetkili merci, idari merci çözemez, mahkeme de çözemez, sadece Anayasa Mahkemesi çözer. Dolayısıyla “Kanunda böyle yazıyor ama anayasa daha güçlü bir metindir, ben ona dayanıyorum.” diyemez, hâkim diyemez bunu, idareci, yönetici diyemez çünkü kanun varsa anayasaya aykırı bile olsa kanunu uygulamak zorundadır. Ancak mahkeme olarak…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – O zaman ben size haftaya elli tane mahkeme kararı getireyim.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hayır, Meral Hanım…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır, kararda yazıyor anayasa.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Anladım, güzel de, ben de size onun aksine bir sürü karar getiririm, kiminki daha çoksa o mu geçerli? Ben size teoriyi, doktrini söylüyorum. Uygulama başka bir şey. Tabii ki olabilir. Bir sürü yanlış mahkeme kararı var, bir sürü yanlış, bulabiliriz hepsini.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Şimdi, bizde 82 Anayasası’ndan önce daha başka bir usul uygulanıyordu.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, bu, meselei müstehhire yoluyla yani onu da ancak, sadece, mahkeme yapabilir. Bekletici sorun addeder; “Bu, Anayasa’ya aykırı, bu kanunu uygulamak istemiyorum.” der ama buna da süre getirmiş şey bizde, altı ay içerisinde mahkeme iptal etti, etti, etmediyse aykırı olduğunu gördüğü, buna inandığı hâlde mahkeme Anayasa’ya aykırı olduğuna inandığı kanunu uygulamak zorunda bizde. Yani o bakımdan kalkıp “Evet, kanun böyle ama Anayasa daha güçlü bir metindir, üst metindir, ben o metne uyuyorum.” diyerek bunu kullanır şeyi yanlış. Ancak yasama organı buna dayanarak karar verir, bir de Anayasa Mahkemesi buna dayanarak karar verir.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Belki yapacağımız anayasada hâkimlere daha geniş yetkiler veririz, kim bilir. 61 Anayasası dönemindeki gibi yetkiler veririz belki.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama zaten bizim söylediğimiz şu değil… Şöyle söyleyelim: Şimdi makul bir hukukçu olarak düşünelim, “İstisnaların uygulanacağı kurum ve kuruluşlar kanunda belirtilir.” dediğinde ve Parlamento da oturup “bu, bu, bu kuruluşlar da istisnadır, bunlar bunlar uygulanır.” dediği takdirde, ben Anayasa Mahkemesiyim, önüme geldiğinde nasıl iptal edebilirim bunu? Daha zor. Ama “haberleşmenin denetiminin zorunlu olduğu” dediğimde ona bir imkân verdim, “Hah!” der, alanı daralttım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bir madde daha yazdık biz, “sınırlamanın sınırı” maddesi diye bir madde yazdık. Burada elbette sınırlamalar uygulanacak ama bu sınırların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmaması, hakkın özüne dokunmaması falan gibi bir sınırlama…

AYLA AKAT (Batman) – Ama o bir koruma maddesidir.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tabii, tabii ki.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ama orada da anlaşamadık.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – İşte o sınırlamacıyı sınırlayan bir madde. Dolayısıyla o maddeye bakacak Anayasa Mahkemesi.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Biz üç parti bunu kabul ettik Hocam. Etmiyor musun?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yok, etmiyorum.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yeşil bu, kırmızı sen, “hayır” diyorsun.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hayır.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Neyi kabul etmiyor?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Haberleşmenin denetiminin zorunlu olduğu kurum ve kuruluşlarda uygulanacak usul ve esaslar kanunla düzenlenir.” Bunu kabul ediyorsak daralttık ve…

AYLA AKAT (Batman) – Sayın Öztürk, 3’üncü fıkrada “İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunla düzenlenir.” diye belirtiliyordu. Tabii, bu konuda yasama organına verilen bir yetki var ama öyle bir noktaya gelebilir; bugünkü gibi tek parti hükûmeti ve tek başına yasa çıkarma yetkisine sahip olduğumuz bir dönem, bundan sonra da böyle diye hemen bir öneri geldi, bu durumda, iktidar kimin elindeyse o, istisnaları belirleyebilir de, çıkartabilir da. Biz bu konuda daha önce, bir temayül karşılığında “Haberleşme denetiminin zaten zorunlu olduğu kurum ve kuruluşlarda uygulanacak usul ve esaslar” diye…

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Şimdi, tabii, yeni bir usul de ihdas etmiş olur muyuz yeşile boyanmış bir yeri tekrar…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Evet, işte böyle dön dolaş tekrar aynı şeyleri konuşuyoruz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hep yapıyoruz bunu ya!

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Süheyl Bey gelince böyle oluyor zaten.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yok ya, hep yapıyoruz.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Ama bu 3’üncü fıkra, 1’inci fıkranın bir istisnası yani 2’yle ilgili değil aslında.

AYLA AKAT (Batman) – Değil, evet.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Yani 1’inci fıkrada düzenlenen “temel hürriyet” bu kurumlar bakımından geçerli değil, anlamında bir düzenleme. Yasama organının eline bir rehber verelim diyoruz yani yasama organı “Ben bu yetkiyi nasıl kullanacağım, işte anlaştık.” dediği zaman diyoruz ama burayı oy birliğiyle yapabilirsek yapalım diyorum. Oy birliğiyle yapmazsak bence buraya dokunmayalım.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama bir dakika… İstisnalar kalacaksa zaten oy birliği olmayacak, biz “hayır” diyoruz.

AYLA AKAT (Batman) – İstisnalar konusunda sonuçta burada yeşile boyanmış, demek ki BDP Grubunun da… BDP, herkesin kabul ettiği bir metin bu ama sizin ortaya koyduğunuz…

DİLEK KUMCU – Bundan başka, cezaevi ve ordu için konuşulmuştu, tutanaklara baktığınızda yani hani istisnaların sınırsız anlaşılmaması, özellikle, hani, cezaevinden örgüt yönetimi, işte orduda çeşitli iletişim güvenlikleri gibi sebepler, hani tutanaklarda onlar… Dolayısıyla hani o istisnaların çok geniş yorumlanmaması için aslında biraz somutlaştırılmaya çalışıldı.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Buradaki bu ifade, dinleme yapacak, haberleşmeyi denetleyecek kurumlarla ilgili madde değil. Bu madde, haberleşmenin denetleneceği kurumlarla ilgili bir madde.

DİLEK KUMCU – Evet, zorunlu olarak, doğru.

AYLA AKAT (Batman) – Siz cümleyi kurun Mustafa Bey, o bir yere çıksın, amaç o. Yoksa, bakın, siz de aynı şeyi söylüyorsunuz.

DİLEK KUMCU – Herkes aynı şeyi düşünmüştü. Sadece oradaki ordu ve cezaevi yazmamamızın sebebi “bazı şeyleri dışarıda bırakırsak”tı.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – İstisnaların hangi kamu kurum ve kuruluşlarında uygulanacağı kanunda belirtilir.

AYLA AKAT (Batman) – E, zaten mevcut o.

DİLEK KUMCU – İşte orada “Denetimin zorunlu olduğu kurum ve kuruluşlar” ifadesi.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Denetimi zorunlu” ne demek yani buna kim karar verecek? Yasama organı karar verecek.

AYLA AKAT (Batman) – Hayır, denetimin zorunlu oldukları var zaten. Zorunluluk koyuyoruz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Neye göre zorunlu? Askerî okulda zorunlu mu? Mesela şimdi zorunludur ama diyelim ki üç sene sonra değildir.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Anayasa Mahkemesi buna karar versin.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Askerlikte, orduda zorunlu mu? Mesela on sene, yirmi sene önce zorunluydu ama artık zorunlu değil.

AYLA AKAT (Batman) – Aslında bu açıklama her şeyi ortaya koyuyor da.

DİLEK KUMCU – Çerçevesi zorunlu olan kurum olsun, hani, Parlamento ona gene karar versin deniliyor.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yok, hayır.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Mustafa Şentop beynimizi mahvetti. Oradan oraya geçti, öldük.

AYLA AKAT (Batman) – Ali Hocam, bir uzlaşma önerisi yapın.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Ben az sonra ayrılmak durumunda kalacağım yani birkaç dakika sonra fakat Sayın Vekilim Şentop konuşurken Orta Çağ’daki felsefecilerin bazı tartışmaları aklıma geldi. Devletin otoritesinin kaynağıyla ilgili, işte, bu hürriyetler, doğal ahlak…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Dur şimdi, özgürlük anlayışı Orta Çağ’da mı kaldı demek istiyorsun?

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Hayır, hayır. Temellerimiz zaten oradan geliyor.

Bir tanesi de, ismini unuttum şeyin, iktidarın buyurma gücünün Hazreti Adem’den geldiğini söylüyordu bir Batılı feylesof. Yani Hazreti Adem nasıl ki çocukların üzerinde egemenlik yetkisine sahipse, bir iktidar kullanıyorsa hükümdarlar da tebaa üzerinde kullanır diyordu. Bunun konuyla ilgisi… Sadece şöyle bir çağrışım yaptı, ilgisi yok da, evdeki İnternet paketinden çıktık yola, sonra kurumdaki İnternet’e…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Genel ahlakı anlatmaya çalışıyoruz, zorlanıyoruz.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Yani güneşin altında yeni bir şey yok efendim. Ben saygılar sunuyorum.

AYLA AKAT (Batman) – Bir uzlaşma önerisi yapıp gitseydiniz Ali Bey.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Dur bir dakika, haberleşmeyi kabul ediyor muyuz?

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Efendim, haberleşmede bir çıpa koymamızda bir zarar yok ama fayda var olduğunu düşünüyorum yani çok da önemli bir konu olduğunu düşünmüyorum ama bir çıpa koymamızın da bir zararı yok, zaten yasama organı karar verecek.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tamam, bunu biz zaten gerekçeye yazacağız.

AYLA AKAT (Batman) – Şöyle demekte fayda olabilir mi Mustafa Bey? “İstisnaların uygulanacağı, haberleşme denetiminin zorunlu olduğu kurum ve kuruluşlarda uygulanacak usul ve esaslar düzenlenir.” Yani “İstisnaların uygulanacağı, haberleşme denetiminin zorunlu olduğu kurum ve kuruluşlara uygulanacak usul ve esaslar kanunla düzenlenir.”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bunu da kabul ederiz.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Anayasa tekniği açısından da böyle başı sonu belli olmayan bir hüküm gibi bu sanki mevcut şekliyle ama buraya bir bent çıkartıp…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ben şunu diyorum: “İstisnaların hangi kamu kurum ve kuruluşlarında uygulanacağı kanunda belirtilir.”

AYLA AKAT (Batman) – E, zaten aynı. “İstisnaların uygulanacağı…”

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Buradan sizin dediğiniz gibi anlamak mümkün yani hangi kurumlara istisna uygulanacak? Ben “kurumlarda” diyorum yani o kurumun içinde anlamında olmuş oluyor bu. Bizim o zaman muradımızı daha iyi ifade ediyor bu. İstisnaların hangi kamu kurum ve kuruluşlarında uygulanacağı, yani kamu kurum-kuruluşlarına istisna değil, o kurumlarda istisna anlamında.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Değil. Bir sınırlama getirmiyor yani istisnanın hangi kurumlarda…

AYLA AKAT (Batman) – Ben Mustafa Bey’in önerisinde mevcuttan bir değişiklik görmüyorum açıkçası.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – İstisnanın uygulanacağı kurum ve kuruluşta, hangi kurum ve kuruluşlarda uygulanacağı açısından, sınırlama açısından, kapsamı çizme açısından bir fark yok. Bizim istediğimiz, bu kapsamı belirlesin. O yüzden, “istisnaların uygulanacağı, haberleşmenin denetiminin zorunlu kılındığı…” Ha, o zaman anlıyoruz ki zorunlu kıldığı durumlarda istisnalar belirleyebiliyor. İşte, bu kurum kuruluşlarda uygulanacak usulleri belirlesin. Bunda anlaştıysak yeşil yapalım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yok, bunda anlaşmadık, yani ben bunu çok şey görüyorum.

AYLA AKAT (Batman) – O zaman ben hemen 2’nci bir soru soruyorum, en azından şeyi belirlemek açısından: Biz 2’nci tur görüşmeleri yapıyoruz. 2’nci tur görüşmelerde yeşile boyanmış olan bir fıkrayı tekrar tartışmaya açtık CHP’nin önerisi dolayısıyla. Ben bunda bir yanlışlık görmediğim için bunu açtım çünkü zaten bizim bir nihai metnimiz yoktur. Taslak metin hazırlandıktan sonra da zaten iki aylık bir süre içerisinde halkın bunu tartışması süresi verilecekti ana metne ulaşmak için. Şu hâliyle de yeşile boyanmış olsa dahi bu önerinin tekrar tartışma konusu olabileceğini değerlendiriyorum. Bu konuda diğer grupların görüşleri… Çünkü şu hâliyle BDP’nin de desteğiyle yer almasından yanayım ben. Biz destekleyeceğiz böyle bir sınırlamanın yer almasını.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şöyle tabii: Ben bilmiyorum, bizim yeşile boyadığımız, üzerinde tam mutabık kaldığımız maddelerin o zaman hiçbir güvencesi yok demek ki.

AYLA AKAT (Batman) – Yo, geliştirilen bir şey bu.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Dönüp dönüp tekrar görüşebiliriz.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani bu üst komisyonda kabul edilmiş.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Evet, üst komisyonda kabul edilmiş metin bu.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Şimdi, alt komisyonda kabul ettiğimiz bir madde üstte değişir de üstte hep beraber hüküm altına aldığımız bir maddeyi alt komisyonda değiştirmek yeni bir teamül oluyor. İşi iyice zora sokmanın ötesinde bir…

AYLA AKAT (Batman) – Oktay Bey, şöyle yapalım: Yeşil olan fıkra üstte kalsın ama CHP’nin 2’nci tur sırasında bu öneriyi getirdiğini ve bizim de desteklediğimizi alta geçelim.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bizim, bakın, buradaki, son, üst komisyon yani yazım komisyonundaki kararımız da o. Ne diyor? “Hak ve özgürlüklere ilişkin daha önce görüşülen ancak mutabakat sağlanamayan hususları tekrar gözden geçirmek” diye bir karar alınmış. Bizim Cemil Bey’le yaptığımız toplantıdaki şey de bu.

AYLA AKAT (Batman) – Ben değerlendirmeyi şu vesileyle yapıyorum: Bizim hazırladığımız metin yani üzerinde uzlaştığımız metin bile, çalışma bittikten sonra iki ay süreyle –genel ilkelerimiz içerisinde- bunun kamuoyuyla paylaşılma durumu söz konusu. Hâliyle biz üzerinde uzlaşma sağladığımız metinleri de ilgili kesimlerle tartışıyoruz, paylaşıyoruz, bu zaman dilimini yakalayamadık, belki takvimin o kısmına gelmedik ama bu metinleri paylaşıyoruz ve geliştirilmesini de açık buluyoruz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ama şöyle Ayla Hanım…

AYLA AKAT (Batman) – Buyurun Mustafa Bey.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bizim de bir kuralımız olması gerekmiyor mu? Yani geçtiğimiz maddeyi geçmiş saymayacak mıyız? Siz “geliştirme” diyorsunuz, biz “geriye gitme” falan, “dağıtma” diyebiliriz. Yani, bu itibari bir şey. Yani, biz kıyas yolunu açarsak çıkaramayız bunu.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hayır, hayır, bir şey var, daha önce de -yani bu madde hükmünü kabul ediyoruz, reddediyoruz anlamında anlaşılmasın da- üst komisyonda karar altına aldığımız birçok maddeyi daha sonra alt komisyonda görüşmüşüz, eklemeler yapmışız.


Yüklə 8,47 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   98   99   100   101   102   103   104   105   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin