“tedbir” dediğimizde.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Annelik, babalık hakkı… Bunları çıkartmak gerekmiyor.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ya böyle bırakmak lazım ya “Devlet, aileyi ve aile bireylerini koruyucu her türlü tedbiri alır.” Başka hiçbir şey yazmamak lazım oraya.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki bir şeyi soracağım. Hayır, ikinci fıkrayı çıkartıp yani üçüncü fıkrayı çıkartıp sizinkini onun yerine ikame edelim diyoruz, şimdi öyle diyoruz. Bu çok yuvarlak bir şey olmuyor mu? Yani güzel fakat “Devlet aileyi, aile birliğini ve aile bireylerini koruyucu her türlü tedbiri alır.” Yani ne demek bu? Tamam, kabul ediyor da ya almazsa ne olur?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Daha genel.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Çok genel. Hâlbuki yani orada evlilik kurumu, annelik, babalık hakları, sonra “hukuksal, ekonomik, toplumsal bakımdan korur” dediğimiz zaman, daha böyle biraz zorlayıcı değil mi devleti? Ne diyoruz? Siz genel mi kalsın istiyorsunuz?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani bilmiyorum, Anayasa’da böyle bir genel hüküm olması daha doğru olur.
FARUK BAL (Konya) – Genel olması lazım. Hocam, siz Anayasa’nın…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tabii de yani biraz ben müeyyidesi olsun diye söylüyorum, yaptırımı olsun diye.
FARUK BAL (Konya) – Yani bu yaptırımlar bu Anayasa’ya yazılmaz zaten, hükümran bir dil kullanılır, “alır” “Al kardeşim tedbirini…”
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Ondan sonra, avukatlar devletin tedbir almadığını ileri sürerler genel hüküm içinde. Bir noktada yargıya da bir oyun alanı açmış olur.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sanki böyle her şeyi kapsayan bir genel ifadeyi kabul edebiliriz gibime geliyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hangisine?
AYLA AKAT (Batman) – Aile ve aile bireylerinin korunması meselesi.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Aile ve aile bireylerini koruyucu her türlü tedbiri alır.”
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Aileyi ve aile bireylerini koruyucu her türlü tedbiri alır.”
Peki, Sayın Başkan, bir şey söyleyebilir miyim; biz öngörmemişiz ama şimdi BDP’nin önerisinde bana göre güzel bir şey var. Çocukları ve kadınları -her ülkeye göre yapıyoruz anayasayı- aile içi şiddete karşı… Kendi şeyimizi bile önermiyoruz…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ona geleceğiz, onu sorgulayacağız…
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – O sonra…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam. O zaman böyle diyelim. Fark etmez. Sil o üçü.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman MHP’nin önerisini kabul edelim…
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Biz cümlemizde ısrarlıyız.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hangi ilk cümlede?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Aile ve evlilik kurumuyla annelik ve babalık haklarını mı?
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Evet, tabii.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Aile birliği”ni siliyorsun oradan…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Aile ve evlilik kurumu zaten var o MHP’nin önerisinde. Yani olmayan, annelik ve babalık…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “Aile”yi çıkarın Mustafa Bey, “evlilik kurumu” kalsın, daha anlaşılır olur.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Çünkü zaten yukarıda “koruyucu her türlü tedbiri alır.” dedik.
FARUK BAL (Konya) – “kurum” kelimesine atfettiğimiz anlam, devletin inşa ettiği organizasyondur.
AYLA AKAT (Batman) – Mustafa Bey, “aile bireyleri” kavramı karşılamıyor mu talebinizi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Biz onu önermedik. Ben, yukarıda tekrar var diye sizinkiyle o aynı olmasın…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kısa olsun diyorlar ya.
FARUK BAL (Konya) – Aile neyse o olur…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Evlilik bir kurumdur aynı zamanda, sözleşmeyle kurulan bir kurumdur. Sözleşme imzalamadık mı?
FARUK BAL (Konya) – Akit.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Akittir. Akdin diğer anlamı sözleşmedir.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Meral Hanım, ben hukukçu değilim ama aile evlenmeyi de böyle içine alan…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bugün Sayın Bal’la aramızda bir böyle şey var, olumsuz bir…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, şöyle: “’Aile ve evlilik kurumu’nu yazalım oraya, yeter bizim için.” diyor.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şöyle yapalım deniliyor: “Devlet aileyi ve evlilik kurumu ile…”
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bir dakika, ben söyleyeyim: “Aile ve evlilik kurumu, aile bireyleri ile…”
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sonra?
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Nasıl oldu?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Annelik, babalık hakları”nı çıkartıyorsun.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yok, çıkartmıyoruz…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hocam, nedir annelik, babalık hakları?
FARUK BAL (Konya) – Medeni Kanun’un işi bunlar.
AYLA AKAT (Batman) - O zaman çocuğun hakları da var.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yani “aile” diyoruz ama mesela boşanmış, çocuğu var. Çocukla münasebet kurma, görüşme, vesaire, bütün bunlar…
AYLA AKAT (Batman) – Ama o zaten düzenlenmiş. Sen “Aile bireylerini korur.” derken…
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bana düzenlenmeyen bir şey söyle ya.
FARUK BAL (Konya) – Bunu çocuk haklarında yazdık ya Hocam.
AYLA AKAT (Batman) – Onları bir şemsiyeye oturtup…
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bana düzenlenmeyen bir şey söyleyin Ceza Kanunu’nda, Medeni Kanun’da.
AYLA AKAT (Batman) – Mustafa Bey, biz ona bir şemsiye oturtmaya çalışıyoruz.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, işimize gelirse “bakmıyoruz”, işimize gelmeyince…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bir şey söylemek istiyorum. Şimdi sizin bu annelik ve babalık hakkı diye, özür dileyerek, böyle sert bir anlamda değil ama böyle bir hak…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yumuşak anlamda…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yok, ben bir anne olarak bunu söylüyorum yani ne diyorlar, evli olan biri olarak falan, hani yirmi yılı aştı. Annelik, babalık hakkı yoktur. Çocuk on sekiz yaşına kadar, hani sonuçta hukuk sistemimiz tanımıştır. Onun çocuk haklarıyla ilgili, Çocuk Hakları Sözleşmesi, çocukların yüksek menfaati ve benzeri bu konuda birçok çalışma, sözleşme ve karar vardır ama “annelik, babalık hakkı” dediğimizde çocuğun yararını, kişiliğini, birey olma hakkını, hani kendi yaşamı hakkında karar verme hakkını…
FARUK BAL (Konya) – “Emzirdiğim sütü helal etmiyorum.” dediği zaman…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır, ben şunu kastediyorum: Annelik, babalık hakkı…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, yani annelik ve babalık hakkı, aile ve evlilik kurumu içinde değil mi zaten?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – İşte, tam da onu söylüyorum. Orada biz biraz da çocuğun birey olmasını reddetme temelinde gibi bir şey. Yani “Benim senin üzerinde hakkım var, sen elli yaşında da olsan.” Yok öyle bir hakkımız. Manevi bir haktır bu yani…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani aile ve evlilik dışında böyle bir hak mı var annelik, babalık hakkı diye?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yok yani. Bence Anayasa’da…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir şey söyleyeceğim, hep yaptığımızı yapalım. Yani “Aile ve evlilik kurumu…” “aile bireyleri”nden sonra paranteze alalım. AKP’nin önerisi annelik, babalık hakları da kırmızı, öbür taraflar yeşil olsun, gidelim. Artık bunun üstünde çok durmayalım.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, durmayalım da anlamadım da onun için soruyorum. “Annelik, babalık hakkı” dediğiniz hak nedir, ne biçim bir haktır bu?
PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Aslında “ödev” dediğimiz şeye bir bakıma “hak” da diyoruz. Yani anne ve babanın ödevleri aynı zamanda hakkıdır.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Çocuklara bakma ödevi vardır ama bakma hakkı başka bir şey tabii.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Mustafa Hocam, orada tam olarak neyi kastediyorsunuz şeyden farklı mesela…
FARUK BAL (Konya ) – Şimdi, Hocam, bizim 3’üncü fıkrada sizin dediğinize benzer bir şey var.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Varsa o zaman bunu kabul edelim.
FARUK BAL (Konya ) – Bizim 4’üncü fıkrayı aç bakalım kardeşim.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hayır hayır, anlamak için soruyorum. Nedir annelik ve babalık hakları?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Annelik babalık hakkında ısrarlı mısınız?
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Nedir peki, biraz açar mısınız?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hani derler ya “Hakkımı helal etmem.” der anne çocuğuna.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama o manevi bir hak.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Der ya “Sen bu kızla evlenirsen hakkımı helal etmem.” der mesela. Yani Meral Hanım, o şeyden işte, der ya “Ben sana hakkımı helal etmem bak bu kızla evlenirsen.” der anne.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama o manevi bir hak neticede.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Demek hak var ki hakkını helal etmiyor. Olmasa helal edecek.
AYLA AKAT (Batman) – Devlet tarafından bakım altına alınan çocuklar var. Onların anne babalarıyla görüşme hakkı...
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ya da SHÇEK’in çocukları alması falan, buna karşı annelik babalık…
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şunu bir göreyim, söyleyeceğim.
Bunlar var bizimkinde zaten. Altta 2 ve 3’üncü fıkralar var ya, bunlar var zaten. O başka.
Şimdi arkadaşlar, şunu kastediyoruz: Şimdi bir kere burada evlilik var, evlilik koruma altında fakat evliliğin sona erme durumları söz konusu olabilir her şekilde. Ölümle olur, başka türlü olabilir. Bu konuda annenin çocukla ilişkisi, babanın çocukla ilişkisi belli hukuki çerçeve içerisinde bir hak. Bu hakkın buraya gelmesini istiyoruz, bu bir.
İkincisi, burada benim tabii baktığımda hep “aile” dediğimizde kastettiğimiz hep -yani buradaki verilen örneklerden görüyorum- bir şahıs birisiyle evleniyor, aile oluyor ama o şahsın bir de usulü var yani eski şeyler, “üst soy” dediğimiz şey. O da bir aile yani biz sadece aileyi bir evlilik ve ondan sonraki çocuklarla, füruğuyla beraber başlatacak olursak, yatay ve aşağı doğru dikey olarak başlatacak olursak o zaman tabii bu anne baba hakkı gibi bir şeyi tasavvur edebilmemiz pek kolay olmaz, doğru olmaz ama hem yatay ve aşağı doğru dikey hem de yukarı doğru dikey olarak aileye baktığımızda bir bütün olarak, o zaman anne baba hakkı o anlamda bizim için önemli bir hak oluyor yani kişinin annesinin ve babasının kendi üzerindeki hakkı anlamında.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hukuki içeriği ne bunun?
FARUK BAL (Konya ) – Eğitim hakkı.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Eğitim, o biraz daha dediğim gibi dikey aşağı doğru bir hak o yani.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet, onun için soruyorum. Ne peki hukuki olarak içeriği o hakkın?
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Onu zaten biz ayrıca zikrediyoruz. Burada önce yani çok pratik bir şey olarak düşündüğümüzde –biz onu ilk öyle düşünmüştük- evlilik söz konusu olmadığı zaman, boşanma veya ebeveynden birisinin ölmesi hâlinde çocukla olan annenin, babanın ilişkisini düzenlerken bu annelik babalık hukukuna riayet eden bir hukuki düzenleme olmasını… Sadece maddi değil, manevi anlamda da.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama Hocam, şimdi boşanma durumunda yani tabii her boşanmanın kendi koşulları var ama boşanma durumunda bazen velayet bir ebeveyne veriliyor, öbür ebeveyne verilmiyor. Şimdi, öbür ebeveyn buna dayanarak demez mi ki “Ya, benim de bundan annelik ya da babalık hakkım vardır. Beni velayetten nasıl mahrum edersiniz?”
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Başkanım ama burada bütünüyle bir şey yani iç sınırlaması olmayan bir şey…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – O mahkeme kararına göre değişecek.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Başkasının hakkını ihlal edecek bir şey değil ki bu. İstemiyorsa tabii çocuk da, böyle bir münasebet kurmayabilir tabii.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani böyle ipso facto bir annelik babalık ihdas etmek bence yanlış bir şey. Boşanma durumunda en azından annelik babalık hakkı mahkeme kararına göre kaybedilecek.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Başkanım bir şey söyleyebilir miyim? Ya, bu aile hakkında o kadar durduk ki… Yukarıdaki maddeyi koyalım, AK PARTİ önerisiyle “Annelik ve babalık hakları” diyelim kırmızı, geçelim gidelim. Öldük ya.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Anlaşmaya çalışıyoruz.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama anlaştık da yani anlaşamıyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Aslında şimdi Mustafa Bey anlatınca, biraz daha geniş bakarsak bu usul-füruğ ilişkisi, çocukların anne babaya bakma hakkı falan sonuçta bu tip davalarda biraz daha geniş….
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, en azından bazı hukuk sistemleri mesela mahrumiyet durumlarında… Bizde de var aslında, ana babanın mesela bütünüyle yoksul olması, fakir olması durumunda…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – İşte, onu diyorum.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – ...çocuktan mesela nafaka alması, usul nafakası var bizde de var, benimsenmiş. Mirastan pay verenler var babaya, anneye hukuk sistemlerinde. Avrupa’da da var hukuk sistemleri arasında.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Miras hukukumuzda var zaten çocuğun... Aslında olabilir ya. Biz yani olabilir annelik babalık…
FARUK BAL (Konya ) – Şu bizim önergeye de bir bakar mısın Mustafa Bey, sizinkinden farkı ne?
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – O farklı. Bizde ilave var. Bakın, bizde 2’inci ve 3’üncü fıkra diye biraz aşağıda eğitimle ilgili olarak var. “Küçüklerin bakım ve eğitimi anne babanın hakkı ve ödevidir. Devlet bu hak ve ödevin yerine getirip getirilmediğini denetler.” Onu diyoruz biz zaten.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sayın Başkanım, müsaade eder misin, bir şey şey söylemek stiyorum.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Buyurun Hocam.
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Burada hukukçu olan arkadaşlarım lütfedip aydınlatırlarsa… Varsayalım ki Sayın Şentop Hocamızın söylediği ibareyi buraya dercettik, yazdık. Bunun Türkiye’deki medeni hukuk, aile hukuku uygulamaları bakımından –meri mevzuatı da dikkate alırsak- bu mevzuatta bir değişikliği, arkasından da uygulamada ciddi bir değişikliği getirme şansı pratikte nedir?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ben de bunu söylüyorum işte Hocam çünkü her boşanma durumunda çocuğun velayetinin kime verileceği hâkimin kararına kalmış bir şey. Koşullara göre bakar. Bazen öyle koşullar vardır ki ebeveynlerden bir tanesi velayetten tamamen mahrum eder. Bilmem alkoliktir, yok bilmem şeydir filan, içki yüzünden filan yani şimdi o zaman bu ebeveyn buna dayanarak demez mi “Sen beni nasıl babalık hakkımdan mahrum ediyorsun?” Onun için böyle bir şey koymak…
TUNCA TOSKAY (Antalya) – Ben de onu söyledim yani aile hukukunun uygulanması bakımından bir farklılık getirecek mi bunun buraya konulması?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Aile hukukunda uygulamada bence… Ben sizin maddeyi savunmaya başladım bu arada şeyi düşününce.
FARUK BAL (Konya ) – Arkadaşlar, bir dakika bir şey söyleyebilir miyim?
Şimdi, aile hukuku açısından yüz yıllardır, bin yılı aşan, ta Jüstinyanus’tan bizim menşe aldığımız ya da ta İslam hukukundan ya da ta diğer toplumların kendi kültür ve medeniyetlerinden gelen evrensel değerler var. Bizim buraya yansıtacağımız o evrensel değerlerin birkaç damlasıdır. Yoksa her ihtimali, her farklılığı buraya yazmaya kalkarsak o evrensel değerler ile çelişir anlamlar ortaya çıkabilir.
Şimdi, bizim önerimiz bize göre onların özü niteliğinde. Diyoruz ki küçüklerin bakımı ana babanın görevi değil mi? Aç mı bırakacak çocuğu? Yetiştirilmesi, eğitimi. Eğitim sadece okula göndermek değildir. Yetiştirme kavramını onun için koyuyoruz. Yetiştirilmesi ve eğitimi anne ve babanın hem hakkıdır hem ödevidir. Devam ediyoruz, “devlet bu hak ve ödevin yerine getirilip getirilmediğini gözetler.” Denetleme tabirini daha müdahaleci bir tabir olarak görüyoruz. Almanya ya da Batı ülkelerindeki örneklerde olduğu gibi küçük bir olayda anne-çocuk, baba-çocuk ilişkisinin arasına güçlü devlet kurallarını koyarak alıp onları bir yerlere götürüp Hitler mantığından hareketle Almanya’ya sadık bir vatandaş hâline getirme şeklinde bir çocuk yetiştirmeyi değil, böyle bir denetleme anlayışını değil; daha müşfik, daha merhametli, kadife kılıf içerisinde devletin merhametini ama gerektiğinde uyuşturucu gibi çok daha kötü, vahşi hayatı benimsemiş babaya karşı da demir yumruk gibi o çocuğu koruyacak bir misyon üstlensin istiyoruz devlete. Bu bir tek bizim değerimiz değil, bu bütün dünyanın, bütün insanlığın değeridir. Dolayısıyla oradan çıktıktan sonra aile içi şiddete karşı, erken yaşta ve zorla evlendirilmeleri önlemek için devletin daha güçlü, daha vurgulu…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tamam, oraya geleceğiz.
FARUK BAL (Konya ) – …bir görev yüklüyoruz ve doğru olan da budur.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bu da ayrı çünkü bizim bakın, 3’üncü fıkra olarak yazan şeyden bir farkı, biz “denetler” demişiz, siz…
FARUK BAL (Konya ) – Bir de “yetiştirilme” demişiz biz.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Yetiştirme” demişsiniz bir de ama bizim 25 Temmuzda verdiğimiz bir öneri bu. Bir sistematiği var.
FARUK BAL (Konya ) – O zaman, burada bir sorun yoksa…
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Burada sorun değil, biz bunu 3’üncü fıkrada görmüşüz. Önerdiğimiz bu konu değil tartıştığımız, bundan önceki bir madde.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi, Faruk Bey diyor ki “O olmasın, bu olsun.” diyor.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “O olmasın bu olsun.” diyorsa… O varken biz öbürünü yazmışız zaten, onu anlatmaya çalışıyorum.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Bu olursa siz o ana baba hakkında ısrar eder misiniz?” diyor.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ediyoruz evet, ediyoruz.
FARUK BAL (Konya ) – Siz ediyor musunuz CHP?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Biz kabul etmiyoruz. Annelik babalık haklarını kabul etmiyoruz. Biz aile, aile bireyleri devletin koruması altındadır… Pardon, bir yukarı çıkın. “Devlet aileyi ve aile bireylerini koruyucu her türlü tedbiri alır.”ı kabul ediyoruz.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tamam.
FARUK BAL (Konya ) – Boya onu yeşile bir.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Aşağıdaki onu içeriyor. Birleştirilirse olur, amenna ama yani hem onu hem onu kabul etmek olmaz ki.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, “Devlet aileyi ve aile bireylerini koruyucu her türlü…”
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Aile” aşağıda diyoruz ya. “Evlilik kurumu” diyoruz. Hangisini boyuyoruz?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Onun yerine bunu koyduk zaten.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır efendim tamam o. “Aile ve evlilik kurumu, aile bireyleri devletin koruması altındadır.” Bunda mutabakat var.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Amenna. Üstteki o zaman, üstteki cümle olmadı. Üstteki cümle var mı?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır o zaman o üstteki cümleyi çıkaracağız. Onu çıkarıyoruz. Özcan çıkar onu.
FARUK BAL (Konya ) – Herkesinkini ayrı ayrı yazın, herkesinkini kırmızıya boyayın.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yok yok, hayır ama burada mutabakat var Faruk Bey.
FARUK BAL (Konya ) – Hayır, bizim…
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Aşağıda var Vekilim. “Aile bireyleri ve evlilik kurumu devletin koruması altındadır.” Aynı şey.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bunda mutabakat var.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, öbüründe anlaştık zaten. O yüzden bıraktık, boyadık.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Onu yeşile boya bir kere.
ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “Aile yaşamının ekonomik, hukuksal…” onda da anlaştık. Annelik ve babalık hakları eklenecek oraya.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – O kadar, bir tek o eklenecek oraya.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi bir dakika, o ikinci cümle o zaman çok gerekli olmuyor orada.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sildik onu zaten biz.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – İkinci cümle… Neyi sildiniz? İki cümle var.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Onun tamamını sildik, yukarı aldık.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tamam onu çıkar, onu da yeşile boya.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ya, iki tane şey vardı, sildiniz tamamını. MHP bir şey önermedi mi kardeşim? Başka bir şey önerdi, biz de dedik ki “Devletin koruması altındadır.”dan daha güzeldi öbürü.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – CHP önerisi olarak yazın.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Koruyucu her türlü önlemi alır.” “Koruması altındadır” değildi. Demin bir şey getirdi. Sil, tekrar eskiye dön.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – CHP önerisi olarak getirin.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yeniden mi yazıyorsun?
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hayır hayır yapmayın, niye değiştiriyorsunuz?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, bunda mutabakat var bir kere.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bir kişinin önerisiyle değişmez ki metin. Önce bir konuşulsun ondan sonra.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Eskiye dön, eskiye.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Son cümleyi niye çıkarıyoruz?
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Lüzumsuz kalıyor o, bir tek o oluyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ama üç ayrı başlık vermişiz. Ekonomik, sosyal…
FARUK BAL (Konya ) – Sayın Başkanım…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Buyurun efendim.
FARUK BAL (Konya ) – Kaybedilen zaman bir, Uzlaşma Komisyonunun zamanı; iki, her birimizin ayrı ayrı zamanı.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Haklısınız.
FARUK BAL (Konya ) – Ben şimdi şaşırıyorum. Aslında hepimiz aynı şeyi söylemek istiyoruz ama “Benim dediğim olacak.” diye herkes ayrı telden çalıyor. Herkesinkini ayrı ayrı yaz, kırmızıya boya, “herkesin kendi önerisi” de geç. Zaman kaybetmeyelim.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Belki bu yardım eder.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ya, bizim son fıkrayı yazalım. Orada herkes kabul etmişti diye hatırlarım yani.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) –Arkadaşlar, farklı olanları da yazalım hepsini. Son fıkraya gerek yok. Mana olarak itirazımız yok son fıkraya.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ama biz annelik babalık haklarını kabul ediyoruz.
FARUK BAL (Konya ) – Kabul etmiyorsunuz değil mi annelik babalık hakkını?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yani düşününce önemli ama. Yani karşılıklı konuşuyoruz.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şimdi arkadaşlar, biz bunu kabul ettik mi? Bu olduğu takdirde “devletin koruması altındadır”ı çıkartıyoruz biz.
FARUK BAL (Konya ) – Bizimkini aynen yazsın geçelim.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – İkisi de aynı şey zaten.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Aynı şey de “koruması altındadır”dan daha güzel. “Koruması altındadır” ne demek? “Devlet koruyucu tedbirler almakla yükümlüdür.” Bitti.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Devlet aileyi, evlilik kurumunu ve aile bireylerini…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Evlilik kurumunu yazalım mı? Hayır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ben bir şey söyleyebilir miyim? O son cümleyi çıkarıyorsunuz ama o çok önemli bir cümle. Asıl onun karşılığı olacak kanunlarda. “Devlet aile yaşamının ekonomik, hukuksal ve toplumsal bakımdan korunmasını destekleyici önlemler alır. “
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Uzlaşalım diye “çıkartalım” dedik, siz kabul etmiyorsunuz diye.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Demin MHP’nin önerisinde vardı ya mesela evlilik birliğini, tayinler, atamalar. Asıl burada toplumsal koruma, hukuksal koruma, buna dayanarak davalar açılabilir, kanunlar çıkarılabilir. Asıl onu çıkarıyoruz, diğeri kalıyor.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Meral Hanım, ikinciyi biz önermiştik, uzlaşalım diye, “Çok kısa bir metinde uzlaşalım.” dedik diye. Onu çıkartmayı, ben de sizinle aynı kanaatteyim. “Aile yaşamının ekonomik, hukuksal ve toplumsal bakımdan korunması” dediğimizde…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Asıl odur önemli olan yani.
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – …bir anlam ifade ediyor, ete kemiğe bürünüyor ama “Hayır, kısaltalım.” dediniz diye uzlaşalım diye…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bakın, biz 2’inci fıkramızı uzlaşmaya açık olduğumuz için deminden beri hiç müdahale etmedik ama son cümlenin olması gerektiğini kesinlikle düşünüyoruz yani orada somut bir şey var yani. Aksi hâlde olmaz.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman uzlaşma olmayacak.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Soyut bir “koruma”. Ne demek koruma yani nasıl korunacak?
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, böyle olsa kabul ediyor musunuz “ekonomik, hukuksal, toplumsal yönden korunması”nı?
FARUK BAL (Konya ) – Efendim, benim aldığım izlenim…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Olmayacak.
FARUK BAL (Konya ) – Olmayacak değil, herkes kendi teklifi penceresinden bakıyor, diğer partilerin tekliflerinin ne anlama geldiğini doğru olarak algılamamış durumda. Dolayısıyla, herkesin kendi teklifini yazıp bir müsait zamanda düşünsünler, bugün öğleden sonra veya yarın birleştirilebilecek noktaya gelsin. Bu aşamada bunun başarılamayacağını düşünüyorum.
Dostları ilə paylaş: |