1 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 8,47 Mb.
səhifə57/111
tarix18.05.2018
ölçüsü8,47 Mb.
#50715
növüYazi
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   111
diye ayrı bir anlam yüklüyorlar. Hukuki düzenleme yapıyorlar.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii, tabii.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – O da evlilik sayılır, karşılıklı rıza üstüne.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii. Onda Fransızların gayet ayrıntılı düzenlemeleri var mesela.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – PACS var, PACS.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet, PACS var.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hocam, Sayın Mustafa Şentop’un önerdiği maddenin ruhu bambaşka bir madde. Bence epeyce de muhafazakâr bir yorum, aile kurumunun epey muhafazakâr bir yorumu.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Muhafazakâr bir parti üyesi.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Şüphesiz. Polonya Anayasası’nınki de öyle bir yorum. Bu farklı yaklaşımlarınız olabilir, bunu tartışmıyorum ama bizim önerdiğimiz ilk cümle evlilik ve aile kurma hakkını çok daha nötr. Yani hakkı tanıyan sadece, bu kadar. Onun dışında, mesela “himaye”de bizim farklı görüşümüz var. Himaye edilecek olan şey aile kurumu mu, o kurumun içindeki kadınlar mı, çocuklar mı, aile temel midir, temelden biri midir gibi. Onun için ilk cümlenin daha nötr bir cümle olması gerekiyor. Sadece hakkı tanıyan. Yani kadınlar ve erkekler evlenme çağı gelince evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir gibi. Oysa sizin önerdiğiniz cümle çok yüklü bir cümle. Anlatabildim mi ne demek istediğimi?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Peki, şöyle önersek ona ne dersiniz: Evlenme çağına gelen herkes bir erkek ve kadın birliği olarak evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bunu kabul etsek ne olur?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bizimkini etmesek mi?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Burada sizin karşı çıktığınız husus ne, onu anlayamadım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Kadın ve erkek birliği değil ki aile birliği bu.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Gayet düzgün, şık bir cümle.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani o birlik ya da şirket, onu kuran üyeler de farklı bir varlığa sahip tabii. Onun için kuran üyelerle değil, o birlikle tanımlamak lazım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Gerçekten, Mustafa Bey, neye karşı çıktınız anlamadım çünkü aynı şeyi söylediniz, farklı söylediniz. “Kadın ve erkek birliği.” Tek farklılık o.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Evliliğin erkek ve kadın arasında olacağına vurgu yapıyor benim söylediğim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Tamam, işte “Her erkek ve kadın.” Burada da söylediğimiz o.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Sizinkinde şöyle tabii. Öyle anlaşılıyor, doğru, ilk bakışta ama diğerini engelleyen bir şey yok bizimkinden.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Diğeri yapılıyor da engellenmesi mi gerekiyor? Öyle bir durum yok ki zaten.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Onu söylerseniz başka. Onu konuşabiliriz.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yani bir eş cinsel evliliği Türkiye’de var da engelle... Yok ki zaten. Bütün kanunlarda bu “kadın ve erkek” diye geçiyor. Zaten yasal olarak mümkün değil ki Mustafa Hocam, yazmasak da yazsak da. Zaten Türkiye’de yasal mevzuata göre bu mümkün değil. Yani bir eş cinsel evliliği var da onu anayasada engellemeliyiz gibi bir durum yok. Onu demek istiyorum.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Ama anayasal olarak şey sağlamayalım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – İşte anayasal bir garanti sağlayalım arkadaşlar.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Sağlamıyoruz biz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – İmam nikâhıyla evlenebilirler eş cinseller.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Şimdi, şöyle, ben…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ben de sorunu çözmek için öneriyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ben de sorun niye tıkandı, onu anlamaya çalışıyorum gerçekten.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, tıkanma yok aslında.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Anladığım kadarıyla, Hocam, Şevki Bey “Biz kabul ediyoruz ilke olarak.” dedi. Hak kategorisi olarak siz de sanırım…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, şöyle bir endişe var. Bu eş cinsellerin evlenmesi endişesi var. Buna da izin vermeyelim.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Öyle bir sıkıntı yok.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Sayın Başkan “Evlenme çağına gelen her erkek ve kadın…” Çok net.

MEHMET PARSAK – “Karşı cinsle” diyeceğiz oraya.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “…evlenmek ve aile kurmak hakkına sahiptir.”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Çok kötü olur yani.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bir kere biz bunu yazarken böyle bir şeyle yazmadık tabii ki. Sonuçta heteroseksüel -ne diyorlar ona- bir evlilik kastıyla bunu bilerek “kadın ve erkek” yazdık ve buradan asla böyle bir sonuç çıkmıyor bize göre. Ha çıkıyorsa, neresine, hangi kelimeyi ekleyelim, buyurun beraber yapalım ama o da çok garip durur. Anayasa hükmü bu, çok kötü olur. Bizim böyle yorumumuz yok.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Şöyle yapılabilir: Gerekçede bu belki yazılabilir.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bu gerekçede yazılabilir ama burada böyle.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yani beğenmediniz mi benim söylediğimi?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Şık değil.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Beğenmedik.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bakın, şöyle söylüyorum: “Evlenme çağına gelen herkes, bir kadın ve erkek birliği olarak evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir.”

FARUK BAL (Konya) – Ne yazarsanız yazın bunun önüne geçemezsiniz. Neden? Çünkü mahkemeye gidiyor “Ben erkek görünüyorum ama kadınım.” diyor. Alıyor pembe nüfus cüzdanını, geliyor buraya “kadın” diye yazıyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – O ayrı bir şey.

FARUK BAL (Konya) – Nüfusa kadın olarak yazıldı mı kadın olarak gidiyor, bir erkekle evleniyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır, hayır. Erkek pembe cüzdan alamıyor. Öyle bir şey olamaz.

FARUK BAL (Konya) – Cinsiyet değiştiriyor. “Pembe cüzdan” dediğim yanlış oldu. Yani kadın cüzdanı alıyor.

AYLA AKAT (Batman) – Hayır, cinsiyet değiştirdiğinde de cüzdanı değişmiyor.

FARUK BAL (Konya) – Değişmiyor mu?

AYLA AKAT (Batman) – Hayır, değişmiyor.

FARUK BAL (Konya) – Ama kimliği değişiyor.

AYLA AKAT (Batman) – Hayır, kimlik değişmiyor.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Kolay değil. Çok nadir durumlarda.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır, hayır, değiştiremiyor.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Çok nadir durumlarda var.

FARUK BAL (Konya) – Değiştirirler canım, mahkeme kararı var.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Çok istisnai olarak var Ayla Hanım. Çok zor şartlarda yapılıyor ama şimdi şöyle: Biz fiilî durumları bütünüyle engelleyebilecek bir şey yapamayız. Yani buraya ne yazarsak yazalım, o ayrı. Burada anayasanın konuya bakışını yansıtıyoruz sadece. Yaptığımız o.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Sizin söylediğiniz ifadeyi gerekçeye yazsak olmaz mı Mustafa Hocam. Buradan zaten sizin söylediğiniz anlaşılıyor. Gerekçede de güçlendirelim peki.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tamam.

Peki, burada “her erkek ve kadın” mı yoksa “her erkek ve her kadın” mı desek?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “Her erkek ve her kadın” diyelim.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – O zaman “kadın”ı öne alalım. Ne biçim kadın hakları savunucususunuz?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Biz BDP önerince siz böyle didik didik ediyorsunuz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Her kadın ve her erkek…”

FARUK BAL (Konya) – Hocam, şu Polonya Anayasası’nı bir daha oku bakalım. İş karıştı.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yalnız, şimdi bir şey daha var Polonya Anayasası gibi. Burada bir hata yapıyoruz.

Değerli arkadaşlar, şimdi bir şey söyleyeceğim. “Evlenme ve aile kurma hakkı” demişiz. Bu nedir? Şimdi, bir şeyi daraltıyoruz, evlenme ve aile kurma. Ailenin korunmasından bahsetmiyoruz burada, aile kurmadan bahsediyoruz. Peki, Türk hukukunda şimdi şöyle bir gerçek var. Kabul edilmeye başlandı. Varsay ki evlenmedi kadın, on beş sene yaşadı ve adam öldü. Şimdi, buna evlenme olmadan ki yeni yeni Türk hukukunda da bravo demiştik. Şimdi kadının hiçbir hakkı yoktur, aile kurmamıştır, dolayısıyla kadının hakkı yoktur mu diyeceğiz? Şimdi, dolayısıyla, bence “Evlenme, aile kurma hakkı ve ailenin korunması” diye ekleyelim buna ve o korunmayı da…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ayrı fıkra yazacağız ailenin korunmasına.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Fıkra fıkra değil. Fıkra mı, madde mi? Ben diyorum ki madde de yazalım. Yani burada başlığa bak “Aile kurma hakkı” diyorsun. Öyle bir şey çıkıyor ki bundan, sanki evlenmezse bir ailenin sağlayacağı bazı imkânlardan yararlanamayacak gibi bir şey çıkıyor. Ben öyle algılıyorum.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yok, hiç öyle değil.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – O yüzden ailenin korunması ayrıdır. Neden bizim anayasalarımızda “ailenin korunması” diye çıkmış? “Aile kurma hakkı” demiyor, “Ailenin korunması” diyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – O kanuni düzenlemedir.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam ama…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – 4320 ayrı, bağımsız bir kanun.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir kanun ama biz anayasada bunun dayanağını oluştururken aile kurmayı hak koyuyoruz, evlensin diyoruz. Peki, o aileyi korumayacak mıyız?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Koyacağız.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Süheyl Hocam, bir sonraki fıkrada onu konuşacağız zaten.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Fıkrayı anladım. Aile kurma hakkı, aileyi korumak için yeterli midir madde olarak?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “Evlenme” değil, “Evliliktir” bizim başlığımız.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Evlenme hakkı.” Yani bu şöyle anlaşılmasın, sonra bize öyle demesinler: Evlenmedin, aile kurmadın, dolayısıyla haklara sahip değilsin. Biz böyle diyoruz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ben oraya şöyle bir katkı yapabilir miyim, sizin dediğinizi açmak anlamında.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii, buyurun Meral Hanım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Şimdi, uygulamada, Medeni Kanun’dan kaynaklı özellikle, kadınların evlilik dışı yaşadığı birlikteliklerde, özellikle imam nikâhıyla uzun yıllar yaşadığı birliktelikler sonucunda ayrılmak durumunda kaldıklarında korkunç mağduriyetler yaşıyorlar. Bu bir vakıa. Nasıl oluyor? Sayısız dava var bu konuda. Özellikle, mesela diyelim ki otuz yıl evli, altı çocuğu var, üç çocuğu var…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Otuz yıl evli değil, yani yaşamış.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “Evli” derken toplumun evli olarak kabul ettiği…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Değer yargıları açısından.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – İmam nikâhıyla bir ailesi var, yani toplum içinde bir aile yaşantısı sürüyor, torunları var. Bildiğimiz birebir örnekler de var. Sonra kadın eşinden boşanıyor, mahkemeye gidiyor, diyor ki: “Ben nafaka istiyorum.” İsteyemezsin. Ben çocuklarımın… Gerçi yeni Medeni Kanun’da o annenin veli olması sebebiyle biraz hafifledi. Tazminat alamıyor, hiçbir şey alamıyor. Yani boşanma sonucunda alacağı, hak edeceği hiçbir şeyi alamıyor. Sizin dediğiniz bu problem çok ciddi. Buna bir formülasyon yapabiliriz, değil mi? Yani biz de katılabiliriz ama orada aileyi biz anayasada gerçek bir evlilik -gerçek derken resmîyi kastediyorum- yani nikâhla bir evlilik olarak tanırsak bunu aşamayız. Aile biraz da dışarıdan toplumun aile olarak gördüğü, torunu olan, çocukları olan, yirmi yıldır, on beş yıldır birlikte yaşayan insanları anayasada nasıl koruruz? Kanunların hepsi aksini söylüyor ama.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – İşte bu yüzden söylüyorum. Ben “aile ve evlenme” dediğiniz anda sanki ailenin sadece evlenme yoluyla kurulacağıymış gibi bir algıyı insanlara yerleştirmeyelim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yok, sizin itirazınız haklı. Ben bu haklılığı teyit etmek açısından söyledim ve uygulamada da kadınlar özellikle bu konuda inanılmaz mağduriyet yaşıyorlar.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – İşte “evlenme ve aile kurma” desek o zaman bunu karşılamıyor mu?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Evlenme” ve “aile kurma” ayrı yazıyorsunuz zaten.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Kastettiği ayrı.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır. “Evlenme ve aile kurma” ayrı ayrı mı oluyor?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ayrı ayrı.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ama başta nasıl başlıyoruz? “Evlenme çağına gelen herkes evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir.” diyoruz. “Aile kurma çağına gelen her kadın ve erkek de evlenme ve aile kurma” demiyoruz. Çok net burada. Evlenme çağına gelen kadın evlenerek aile kuruyor.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Erkek”ten sonraki virgülü kaldırırsak tamam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, değil. Burada birbirine bağladığı net, açık. Her eve bizden bir tane getirirlerse tamam, anlatırız biz, bak böyle yapmak istedik deriz ama burada binlerce kadın mağdur. Otuz sene yaşamış, kırk sene yaşamış, sonunda sıfıra sıfır, elde var sıfır. Şimdi, biz bunu tam Türk hukuku…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Niye? İmam nikâhını tanımıyorsun, onun için.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Evet, Türk hukukunu daha demokratik ederken meşruluğu ortadan kaldırmayalım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Fırsat kaçırmayalım.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Fırsatı kaçırmayalım.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, konuşabilir miyim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Buyurun Altan Bey.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sevgili arkadaşlar, şu ana kadar bu değerlendirmeleri yaparken genellikle geleneksel toplumda, yani geçmişten kaynaklanan sorunlar üzerinde durduk. Mesela imam nikâhından tutun, zorla evlendirmelerden, vesaire, ta bugüne kadar geldik fakat şimdi modern zamanların da doğurduğu birçok sorunlar var. Şimdi, çok açık ve net: Şu anki Fransa Cumhurbaşkanı, bir önceki Cumhurbaşkanı adayı hanımefendiyle uzun yıllar beraber yaşadı ve dört çocukları var fakat Fransa hukukuna göre de resmen işte kayıtlı gidip belediyede veya kilisede bir nikâh sahibi değiller.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Allah bağışlasın.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bu gibi sorunlarda, yani modern zamanların, iki insan beraber yaşadı ama bunu bir yere tescil ettirmedi -yani ister kilise, ister cami, ister belediye, ne ise, yani resmî hukuk olarak- beraber yaşadı, işte çocuk sahibi oldu, mülk sahibi oldu, üç yıl, beş yıl, bir yıl, neyse, ondan sonra da ayrıldı veya beraberliği devam etti; bunun miras hakkı ne olacak, yani öldüğü zaman? Yani modern zamanların da bugünkü modern toplumun da çağdaş toplumun da bu konuda ciddi sorunları var. Yani dünya çapında örnekleri var. İşte bir önceki, daha önceki cumhurbaşkanının gayrimeşru çocuğu çıktı, işte bunun miras hakkı, vesairesi ne olacak, nasıl olacak?

“Meşru” veya “gayrimeşru” tabirleri de tartışmalı çünkü eskiden diyelim ki gizli oluyordu, bu, bugün işte Sayın Cumhurbaşkanının durumunda görüldüğü gibi, bütün toplumun da kabul ettiği, belirlediği, bildiği ve dört çocuk, yani geleneksel ailelerde bile artık az rastlanan bir aile düzeni var uzun yıllara dayalı. İşte ikisinin birisinin vefatı hâlinde hukuku ne olacak, ayrıldığı zaman hukuku ne olacak, mirası ne olacak, sosyal güvencesi ne olacak, vesaire, vesaire, vesaire. Dolayısıyla öyle bir düzenleme yapalım ki aileyi biraz daha geniş tanımlayalım, yani geleneksel anlamdaki sorunlara da cevap versin, modern zamanlarda veya bugünkü zamanlarda karşılaşılan sorunlara da cevap versin. İki insanın birlikteliğini esas alan bir düzenlemeyi, yani mantığı, felsefeyi esas alarak daha geniş bu fıkraları yazmakta zaruret vardır diye düşünüyorum. Yoksa bunlar sürekli daraltır ve önümüzde duran sorunları, yani olacakları bir yana bırakalım, duran sorunları da çözemez.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii çok haklısınız bu söylediklerinizde. Bunu birkaç şekilde yapabiliriz: Ya deriz ki aile ve evlenme hakkı, zaten ayrı ayrı söylersek bu sizin söylediklerinize cevap verir deriz ya da deriz ki bu yetmez, ayrı bir fıkra koyarız. “Aynı çatı altında yaşayanlar uzun süre, işte birtakım haklara sahip olur” filan gibi. Tabii bunu söylemek ne kadar kolay, bunun…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bunun tespiti, ispatı, neticeleri, o da ayrı bir şey.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani bu zor bir şey tabii.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bir şey önerebilir miyim Rıza Hocam?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Buyurun.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Şimdi, çok doğru eleştiriler bunlar. Zaten aslında bu miras hukuku bakımından falan kadınlar açısından çok tartışılıyor gerçekten fakat burada bir dizi sorun alanı var, yani kadın hakları savunucuları bakımından var, genel olarak başka türlü. Yani bunu biraz düşünelim o zaman derim ben. Şimdi değil, yani bir ele alalım bu maddeyi ve gerçekten aynı çatı altında resmî evlilik bağı olmaksızın olanların haklarını bence bu iyi bir öneri…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sadece kadını koruyalım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Olmaz tabii.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hangi şey olduğu önemli değil ama bunu biraz çalışalım derim çünkü bu kolay bir konu değil. Bunu biraz etraflı ele almak lazım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ben zaten bunu erteleyelim demiştim ama şimdi, bir şey söyleyeyim. O zaman böyle bir fıkra koymadan, normal olarak ailenin korunmasını içeren bir ifadeyle geçersek bu daha kolaylaştırıcı olur. Evliliği zikretmeden burada o zaman.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tabii koyabiliriz ama adını koymayalım. “Ailenin korunması” diyelim.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bunu kaldıralım.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bunu bir düşünsek derim yani. Belki bir çözüm bulabiliriz çünkü.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi düşünüyoruz zaten.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Şu anda biraz çalışmak lazım.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yani çok genel ifadelerle geçilecek veya detaylandırılacak işlerden birisi.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Rıza Hocam, biraz çalışmak lazım bunun üstüne.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tunca Bey, buyurun efendim.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sayın Başkanım, şimdi, hukuk normları, kanun yapıcı tarafından oluşturulurken hukuk sosyolojisinin temel kurallarına uymak zorunda. Aksi takdirde toplumdan kopuk bir düzenleme yaparız. O zaman çok radikal, yani toplumun bugünkü değer yargılarından kopmuş bir düzenleme, çok toplum tarafından kabul edilebilecek bir düzenleme olmaz ama ileriye dönük bazı ihtiyaçlar da ortaya çıkabilir. O zaman ne yapacağız? Bir, biraz evvel söylediğim gibi toplum değerlerinden kopuşu simgeleyen ifadeler olmayan ancak ileriye dönük de birtakım gelişmeleri dikkate alabilecek bir düzenleme. O zaman bizim çok detaya girmeden genel düzenleme yapmamız lazım. Burada söylenen, aileyle ilgili sorunların çok önemli bir bölümü, aslında yargı tarafından, hukuk hayatımız tarafından çözümlenmesi gerekir. Bunu anayasada çözemeyiz. Biz anayasada böyle bir şey yapmaya kalkarsak medeni hukukun bir bölümünü buraya yazmaya kalkarız. Bu aşağıda kanunlarla veya kanunları uygulayacak olan yargı tarafından getirilecek çağdaş yorumlarla çözülebilecek bir meseledir. O bakımdan burada daha ilkesel bazda bir düzenleme yapıp bu konuda da kanun koyucunun da yargının da hâkimin de takdir hakkı açısından ona bir oyun alanı, bir saha bırakmanın doğru olduğunu düşünüyorum ben.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Teşekkür ederim.

DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Bence Tunca Hoca’ya aynen katılıyorum ve aslında buradaki ifadelerin tam da bu nitelikte olduğunu düşünüyorum. Yani “evlenme hakkı”, “aile kurma hakkı” diye iki farklı hak görüyorum ben buraya baktığım zaman. Aileyi doğrudan doğruya evliliğe bağlanmış biçimde görmüyorum. Dolayısıyla aslında sizin söylediğiniz şeyin Hocam, müsait bir fıkra olduğunu düşünüyorum.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Gayet enteresan bir tartışma. Şunu şimdi kabul edebilir miyiz bu kadar konuştuktan sonra? “Evlenme çağına gelen her kadın ve her erkek evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir.” Bunu galiba kabul edebiliriz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir tek şey söyleyeceğim Sayın Başkanım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Buyurun.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Demin Mustafa Şentop bir şey söyledi. Şimdi, üstünde daha da düşünebiliriz, yalnız “aile kurma hakkı” desek ve “Evlenme çağına gelen her kadın ve her erkek aile kurma hakkına sahiptir.” diye başlasak, “Aile, cinsler arasındaki eşitliğe dayanır.” desek…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ondan sonra onu diyeceğiz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bir dakika…

“Cinsler arasındaki eşitliğe dayanır” desek, arkadan, aile kurmanın -yani şimdi yanlış anlamayalım da ben şeyi içermesi için- evlenme yoluyla da olabileceğini, yani bunu içersek ve kadının da orada haklarını… Yani “Evlilik dışı yaşasan da hakların vardır” demeden ama kadının haklarını koruyucu bir düzenleme getirsek. Yani “Evlenme ve aile kurma” hakkı diye bıraktığımızda ben buna inanıyorum, birçok sorunu devre dışı bırakmış olacağız, görmezden gelmiş olacağız. Yani aile kurmanın en önemli yolu, tek yolu evlenmeymiş, dolayısıyla aileye tanınan bütün haklar evlenme olmadığı takdirde tanınmıyormuş gibi bir görüntü çıkacak. Biz 2012 yılında bunu yapmayalım. Diyelim ki: “Aile kurma hakkına sahiptir.” Tamam, kabul ettik. Arkadan, evlenmeyi düzenleyelim ve evlilik dışı da çok uzun süreli veya çok uzun süreli değil canım, evlilik dışı iradeyle doğuranların da haklara sahip olacaklarını, bunlardan mahrum edilemeyeceğini söyleyelim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Böyle bırakırsak Hocam, bana öyle geliyor ki aile kurmanın evlenme dışında da olabileceğini kabul etmiş oluyoruz. Yani en azından böyle bir yoruma açık bu.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yasak yok yani.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Öyle mi düşünüyorsunuz?

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Evet.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet, tabii.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, bakın “Evlenme çağına gelen her kadın ve her erkek evlenme ve aile kurma hakkına...” Evlenme ve aile kurma çağı” demiyoruz. “Evlenme çağına gelen her kadın ve her erkek evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir.” Ben ilk okuduğumda bunu beraber algılıyorum, yani aile kurmak için evlenmek zorunda diye algılıyorum.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Aile kurmak bakımından da evlenme çağına gelmiş olması lazım.

MEHMET PARSAK – Hocam “Evlenerek aile kurma hakkına deseydi sizin dediğiniz çıkardı. “Evlenerek” demiyoruz. “Evlenme ve aile kurma.”

AYLA AKAT (Batman) – Hayır, hayır, sorun orada değil.

Rıza Bey, öyle bir sıkıntıya işaret edebilir, Süheyl Hocamın belirttiği sıkıntıya işaret edebilir. Şöyle ki: Cümleyi okuduğumuzda “Evlenme çağına gelen her kadın ve her erkek aile kurma hakkına sahiptir.”

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bu değil mi?

AYLA AKAT (Batman) – Hayır, hayır, öyle anlaşılıyor.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Öyle anlaşılıyor.

AYLA AKAT (Batman) – “Evlenme çağına gelen her kadın ve her erkek evlenme hakkına sahiptir. Evlenme çağına gelen her kadın ve her erkek aile kurma hakkına sahiptir.” Aile kurma hakkını bir evlenme ön koşuluna bağlayan durum yaratılıyor. O yüzden bunu giderebilmek için…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Evlenme şartına bağlıyor, doğru. Daha erken nasıl aile kuracak?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani on iki yaşındaki çocuk aile de kurmasın, ne evlensin ne aile kursun.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, aile kurmanın evlenme koşuluna bağlı olduğu gibi bir durum çıkıyor.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Evlenme çağına gelme koşuluna bağlı.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, pekâlâ. Hem evlenme hem de evlenmeden aile kurma.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, yani gerekçeye de ayrıntılı yazarsak.

AYLA AKAT (Batman) – Onu açıp evlenme çağı…

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Şimdi, bizim dışımızda sizlerin mutabakata vardığı bir yetkinlik net olarak…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bu, işte birinci…

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Biz daha o konuda bir şey söylemedik.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Oradaki yeşille yazan cümle Hocam. “Evlenme çağına gelen her kadın ve her erkek evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir.”

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Efendim, temel haklarda “herkes” diye başlıyoruz. Burada da “herkes”e vurgu yapsak, alttaki gerekçe notu madde metni hâline gelse daha güzel olur.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, bir şey istirham edeceğim. Şu CHP’nin önerisinin (1)’inci fıkrası var. Şunu bir arkasına ekler misin? Belki bizim kafamızdaki…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hocam, o 2’nci cümle olarak…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ali Hoca’nın ifade ettiği endişeleri de dikkate alarak, aslında benim önerdiğim, o gerekçeye yazmış olduğunuz şey metne yazılabilir, madde metni olabilir. Ne mahzuru var?

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Evlenme hakkını anayasal bir hak olarak düzenlemekse böyle de düzenlenebilir.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bir kadın ve erkek birliği olarak.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Kadın, erkek” dedik. “Herkes” diyoruz. Daha kuşatıcı bir şey söylüyoruz.

AYLA AKAT (Batman) – Şu gerekçenin ifade olarak yazılmasına bir itirazınız yok.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Yani, sanıyorum itirazımız olmayabilir. Faruk Bey de gelsin ama herhâlde itirazımız olmaz.

AYLA AKAT (Batman) – Gerekçe hiçbir soru işaretine mahal vermeyecek kadar açık. Yazılan, sayılan hiçbir karakteri taşımıyor.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Ondan sonra devamında evlenmeye ilişkin irade engellerinin kaldırılması devlete görev olarak verilir.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bu onu engellemiyor. O birlik iki kadından da oluşabilir, iki erkekten de oluşabilir. Yani senin endişeni karşılamıyor.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Gerçekten evlenmeye bize bu maddeyle önerdiler gibi bir şey yapamaz. “Her kadın ve her erkek” diyoruz. Öbürünü yazarsak…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bir kadın…

AYLA AKAT (Batman) – “Herkes” diyor ama herkesle neyi kastettiği özel bir bilgi olabilir.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Herkes” daha kapsamlı. Evet, “Herkes” diyoruz.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bu “Herkes”le ilgili bir şey söyleyebilir miyim? Bu “Herkes”i her maddede böyle çok büyük bir çözüm formülü gibi hepimiz öneriyoruz zaman zaman da bu “Herkes” yani insan hakları kuramı bakımından bayağı eski bir kullanım yani 1789’un falan yaygın kullanımı. Yani hak temelli yaklaşımlarda son 20 yılda özellikle artık “Her kadın ve her erkek” “Her genç Kadın” “Her çocuk” yani böyle kategorileri tek tek sayma, azınlık gruplarını adıyla zikretme falan gibi bir eğilim var genel olarak yani hepimiz bunu yapıyoruz ama her zaman bu en iyi çözüm olmayabilir. Sadece onu bir belirtmek istedim yani burada denebilir ama artık bu kadar kurtarıcı bir şey değil o.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Burada ihtiyacı karşılıyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, yalnız bunu böyle yazarsak o birliğin iki kadından ya da iki erkekten olmasını engelleyen bir şey yok burada yani o birlik iki kadından da oluşabilir, iki erkekten de oluşabilir. Herkes bir kadın ve bir erkek birliği olarak… Yani erkek birliği, erkekler birliği de olabilir. Kadın birliği, kadınlar birliği de olabilir yani bu o endişeyi karşılamıyor.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Karşılardı. Bir kadın ve bir erkekten oluşan birlik olarak…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bir kadın ve erkek birliği.

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – Uyuşma ortamını bozmayalım ama biz buna şu gerekçenin dışında yer almasına çok sıcak bakmıyoruz yani. Bir kadın ve erkek birliği… Gerekçeye yazalım Hocam bunu ya.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ben hani uzlaşma sağlansın diye öneriyorum. Herkes katılsın.

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – Uzlaşma sağladık zaten.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hayır, MHP katılmıyor.

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – “Her kadın ve erkek”e katılıyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Gerekçeye diyelim ki: “Eşcinseller arasındaki evlenmeyi uygun görmez.

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – Hayır, gerekçeye yazacağız Hocam. Bunu, “Bir kadın ve erkek birliği olarak düşündük ve böyledir.” diye yani ama bunu oraya yazmayalım Hocam.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Zaten mevzuat şimdi buna müsait değil yani.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Gerekçeye öyle yazacağız, “Kadınlar ve erkekler birliği” olarak düşünüyoruz.

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – 10 sene sonra izin verirler bu işe. Kadın kadına, erkek erkeğe verirler, o zaman biz sınırlamayalım ağabey.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Onun için diyoruz ki: “Genel, ilkesel bir yaklaşım yapalım. Kanun koyucuyla hâkimin takdirine bir alan açalım.”

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Faruk Bey, buyurun efendim.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, değerli arkadaşlar, hepimizin zamanı kıymetli. Aslında, büyük bir zaman dilimini gerekmeyen bir şekilde israf etmiş olduk.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Her zaman olduğu gibi.

FARUK BAL (Konya) – Hepimiz biliyoruz ki, evlilik kadın ve erkek birliğidir ve bu, doğal hatta ilahi bir hükme tabi. Biz bu Anayasa’ya yazsak da yazmasak da o hak olacaktır yani o hakkı buraya yazalım derken başımıza iş çıkarıyoruz. Bu işler ileride -başlangıçta AKP’nin itiraz ettiği sorunların- kamuoyunda belirli mihraklar tarafından tartışılarak inatlaşma ve kutuplaşma aracı olarak kullanılabilir. Şimdi, buraya ne yazarsak yazalım “Doğal olarak erkek, doğal olarak kadın.” deseniz dahi sonunda hukuk devleti, hukukun üstünlüğüne değer veren bir devlet olarak hepinizin yani CHP, Adalet ve Kalkınma Partisi, Barış ve Demokrasi Partisi ve MHP olarak üzerinde ortak bir değere vardığımız kadın ve erkeğin bir araya gelmesinden ibaret aile kavramı mahkeme kararlarıyla istemediğimiz alana sürüklenecektir. Kadın ve erkek dediğiniz zaman cinsiyet değişikliği nedeniyle karşı cinsin hukuk düzeni içerisinde bir üyesi hâline gelmiş kişiyi bu hüküm engellemez, ne yazarsanız yazın bu değişmez. Madem hukukun üstünlüğü var, madem ki kesinleşmiş mahkeme kararları hukuk düzeninin bir parçasıdır, o zaman bu durum onu engellemez. O zaman, biz çok iyi niyetle “Yapabiliriz, yazabiliriz.” şeklinde düşündüğümüz durumun bir kez daha –madem bu kadar zaman kaybettik- değerlendirilmesini arzu ediyoruz. Yazdığınız zaman eğer bu değer üzerine titriyor isek o takdirde sonuçlarını beraber bir daha düşünmemiz gerekecek.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Anlamadım, yazılmasın mı?

FARUK BAL (Konya) – Yazılmazsa sorun olmuyor, yazıldığı zaman sorununu birlikte getirebilir.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Sayın Başkan, biz ilk önerdiğimizi de söyledik.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, bu şeyden çıktı. Dört parti de öneri vermiş yani dört parti de Anayasa’da böyle bir madde yer almasını istiyor, onun için.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Evet.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Maddeyle ilgili sorun yok, bu fıkrayla ilgili.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Fıkrada gerçekten ikna olmak ya da hani tartışmayı uzlaşmaya çevirmek açısından burada siz, bizim maddede nereden farklı bir anlam çıkarıyorsunuz anlamak istiyorum cidden. Bunu bütün samimiyetimle soruyorum.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Aslında, ilk bakışta bir endişe duyulacak bir durum yok, normal okuduğunuz zaman bunu fakat şöyle okuduğumuzda: “Her kadın ve her erkek evlenme hakkına sahip ama birisiyle evlenmesi lazım.” Kiminle evleneceği buradan anlaşılmıyor, burada ona dair bir işaret yok, doğrudan yok, dolaylı olarak yok. Fakat bizim önerdiğimiz metinde sadece kişinin evlenme hakkına değil, aynı zamanda kiminle evlenebileceğine dair de bir işaret var zımni olarak, örtülü olarak. Fark o.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ama kastımız anlaşılmıyor mu orada?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Anlaşılıyor tabii ki ilk okuduğumuzda, iyi niyetli okunduğunda anlaşılıyor ama böyle bir yoruma engel bir durum var mı, yok.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – BDP’nin önerisi hiç iyi niyetle okunur mu yani altında şey arıyorsunuz, yok öyle bir şey.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Aslında, bu madde bence çok açık ama “Sizin söylediğiniz endişeyi de gerekçede karşılayalım.” diyoruz. O kadının kimle evleneceği, o erkeğin de kimle evleneceğini gerekçede söyleyelim.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Niye?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ne demek niye?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – İlkinde söyleyelim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Burada daha fazla bir şey söyleyemiyorsun, onun için. Burada hakkı yazıyorsun.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Söylüyoruz, bakın, iki kelime daha ekleyerek…

AYLA AKAT (Batman) – Biraz daha uzlaşmacı olun da çözelim, çok oldu.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “Birbirleriyle” diyelim, buna bir şey ekleyelim. Kadınlar ve erkekler…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, bir dakika, uzlaşmacı oluyoruz. “Önermediğimiz bir fıkrayı, sizin önerdiğiniz bir fıkrayı benimseyelim, buna bir katkı yapalım” diyoruz, siz “İlle bizim dediğimiz gibi olsun.” diyorsunuz, yazdığınız gibi.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır, biz sizin dediğinizi şık bulmadık sadece.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Birbirleriyle evlenmek”

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “Birbirleriyle” diyelim. “Her kadın ve erkek birbirleriyle” diyelim.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Ama buna karar versin istiyor, birbirlerine.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Birisiyle” diyor.

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – Bunlardan birisiyle.

Peki, bir şey söyleyeceğim. Ayla Hanım doğru bir şey söyledi. “Herkes evlenme hakkına sahiptir.” desek yani ne olur? Herkes evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir evlenme çağına gelen herkes. Kadını madını boşver, “Herkes evlenme hakkına sahiptir.” desek.

FARUK BAL (Konya) – İngiltere’de, The Sun gazetesinde 1988 yılında bir haber çıktı, bir erkek evindeki köpeğiyle evlendi.

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – Yok ya.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bence çok güzel bir öneri, herkes evlenme hakkına sahip.

AYLA AKAT (Batman) – Bence “Evlenme çağına gelen” diye oraya bir şey koyalım. “Evlenme çağına gelen herkes evlenme hakkına sahiptir.” diye bir şey. Erken yaşta evliliklerin önüne geçmek, tartışma konusu yaratmamak açısından.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Herkes evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, anlamadım. Niye itiraz ediyorsunuz benim önerdiğim ilaveye?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Çünkü güzel bir şey değil bence. Anayasa maddesi olarak böyle başına kakar gibi yani “Bir kadın, bir erkek” zaten mevzuat öyle, gerekçe öyle.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Avrupa’da yapmış ama Polonya.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Polonya Anayasası’nın o maddesi çok kötü bir madde.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şu anda kayıt dışı konuşuyoruz, illegal konuşuyoruz, tamamen kayıt dışı konuşuyoruz, kayıt alınamıyor çünkü. Onun için aramızda değil de ne olur ortaya konuşalım ki tekrar legaliteye dönelim, tekrar meşruiyete dönelim, kayıt içinde konuşalım.

Ayla Hanım, buyurun.

AYLA AKAT (Batman) – Açıkçası, çok fazla zamanımızı aldığını düşünüyorum. Tabii, toplumun bu konudaki hassasiyetleri göz önüne alınarak bir düzenleme yapabilmek de çok zor. Belki, birçok maddede başvurmuş olduğumuz bir yöntemdi bu “Herkes” yöntemi, daha sonra gerekçe kısmında da bu neyi kastettiğimizi açıklayan birtakım hükümler koyarak bu maddeyi düzenleyip geçebileceğimizi düşünüyorum ben.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şunu kabul edebilir miyiz? Hepimizin muradı aynı yani muradımız nedir? Her kadın ve her erkek karşı cinsten birisiyle evlensin, kendi cinsinden birisiyle evlenmesin. O zaman, bunu gerekçede söyleyip yukarıda da maddeyi böyle bırakabilir miyiz?

AYLA AKAT (Batman) – Ama madde metninde geçmesi gereken husus “Evlenme çağına gelen” yani biz o erken yaşta evlilik konusundaki hassasiyetimizi mutlaka madde metninin içeriği…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tamam. Evlenme çağına gelen.

AYLA AKAT (Batman) – “Evlenme çağına gelen…” Onu korumak gerekiyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Her kadın ve her erkek karşı cinsten biriyle evlenme hakkına sahiptir.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Evet, çok güzel. Bakın, Rıza Bey’in önerisi…

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Onu gerekçeye yazacaktık.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Gerekçeye yazalım ama onlar diyor ki: “Maddeye yazalım.” Yani gerekçeye yazmak daha doğru. Evlenme çağına gelen her kadın ve bir erkek karşı cinsten biriyle evlenme hakkına…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Herkes, evlenme çağına gelen herkes. Gerekçeye yazalım.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Karşı cinsten biriyle evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir.

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – Yalnız şöyle diyelim tabii: “Türk hukukunda geçerli olduğu şekilde” falan diye bir şey koyalım -böyle şey olur mu- veya Türkiye’de uygulanan hukukta. Bak, değiştiririz falan ya yapma.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Fransız hukukuna göre evlenirse olmayacak mı yani?

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – Şu manada söylüyorum: Bu anayasa 30 yıl sonra uygulanacak, belki anlayışlar değişecek, o manada söylüyorum.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Anayasayı değiştirsin.

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – Değiştirsin tabii de yani biz bunun farkında değilmişiz gibi, bugün geçerli olan hukuka göre zaten herkes karşı cinsiyetten biriyle evlenme… Bu nedenle maddede “Her kadın ve her erkek” dedik diye bir şey koyalım ki böylece “Bunlar ne yapıyor, yüz yıllık anayasa mı yapıyor?” demesin.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Biz gerekçe olarak bunun daha doğru olacağını söyledik, Tunca Bey de öyle düşünüyor.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Biz çok sevdik, madde metni olsun diyoruz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Biz bunu kabul etmiyoruz, bu çok…

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – Tamam, gerekçe.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Peki, o zaman maddeyi şurada bırakabilir miyiz?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Maddeyi yazdık, gerekçesinde de bunun karşı cinsiyet olduğunu yazdık. Zaten, uygulanabilir bir şey şu anda yapılamıyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi birinci cümleyi böyle yazdık, ikinci cümleyi de böyle yazıp maddeyi orada bırakabilir miyiz?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bizim birinci fıkrayı bir yazar mısınız buraya?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Peki, “Aile toplumun temelidir.” Eşitliği koyduk ama.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sayın Türmen, bunu uygun bir özellik diye yani Türk toplumunun bir şeyi var, aileyi çok önemseyen bir toplumuz, ailenin toplumun temeli olduğu gibi bir ibareyi de burada en uygun görülecek bir yere koymamız lazım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tamam, koyalım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, bizimkisinde detay var yani sadece aile değil de anne ve baba olma… Çünkü olur hani ölür, boşanır vesaire falan yani bunu da devletin himaye etmesine yönelik bir şey var.

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – Bir şey söyleyeceğim Sayın Başkan, “Aile toplumun temelidir.” nokta deyip şu bizimkini koysak “Aile ve evlilik ilişkisine dair hak ve yükümlülükler eşler arasında…” çünkü burada evlilik ve evlilik dışı aile kurmayı koyuyoruz. Biz bunu meşrulaştırmak için değil ama demin söylediğimiz gibi yani evliliğin aile kurmanın tek koşulu olmadığını, on yıl yaşayan, beş yıl yaşayan kadının da hakları olduğunu belirlemek açısından “Aile toplumun temelidir, eşler arasında eşitliğe dayanır.” değil de nokta, “Aile ve evlilik ilişkisine dayalı hak ve yükümlülükler eşler arası eşitlik ilkesine dayanır.” desek kabul eder misiniz?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, iki defa eşitlik…

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – Hayır, “Eşler arasındaki eşitliğe dayanır.”ı sildik.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hayır, şöyle: Biz, orada zaten evlilik eşler arasında eşitliğe dayanır demiyoruz ki.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Zaten aile diyoruz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Aile diyoruz, evlilik demiyoruz.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evlilik ikinci cümlede geçiyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet ama bunu burada bırakalım, çocuk haklarına giren cümleler var, bunu burada bırakalım.

Özgür Hanım, buyurun.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Teşekkürler.

Şimdi, burada, şunda hepimiz anlaşıyoruz herhâlde. “Toplumun temelidir.”dense “Toplumun temel birimlerinden biridir.” Çünkü “Toplumun temelidir.” dediğimiz zaman ya da “Aile çok doğal bir birimdir.” dediğimiz zaman yani sonuçta evlenmeyen insanlar var, mesela benim gibi, belli bir yaşta olup da evli olmayanlar ya da ne bileyim aile kurumunu…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bence aileler gene, annesi babası var.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Tamam yani dolayısıyla “Toplumun temel birimlerinden biridir.” demek bizce daha doğru olur.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şunu kabul edebilir miyiz “Temellerinden biridir diyelim.” diyor Özgür Hanım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ama yok saymıyoruz ki. Anneniz, babanız var, aile oluyor gene yani sadece yatay veya aşağı doğru…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama burada yani çok fazla aile kurmaya bir yönlendirmeden ziyade…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Teşvik ediyoruz.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Biz etmiyoruz mesela.

Yani “Temel birimlerinden biridir.” demek bence gerçekten klasik aile formunun dışındaki ailelere de bir değer veren, daha şey bir ifade diye düşünüyorum.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Aile toplumun temelidir.” Acaba, aile toplumun tek temeli midir, yoksa başka temellerde var mıdır?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “Temel birimlerinden biridir.” mesela.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Temel birimlerinden biridir dersek oluyor mu?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Özgür Hanım açıkladı yani biz sizin önerinize de bakıyoruz, neyse ki siz temel memel dememişsiniz yani sizin yanınızda aşabiliriz sanırım ama diğer partiler ne düşünür bilmiyorum. Yani burada, aile konusundaki yaklaşımımız aşağı yukarı aynı olabilir ama nüans farkları da var yani bunu görelim. Şimdi, aile böyle tüm toplumun temelidir, yücedir, ulus hani işte… Ruhani bir şey yüklemek de istemiyoruz açıkçası yani ben de…

FARUK BAL (Konya) – İsteyin isteyin, faydalıdır.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır yani biz “Temellerinden biridir.” derken bunu bilmeden yazmadık şüphesiz. Toplumun değişik, çok farklı versiyonlarından biri yani tek temel olarak aileyi anayasada görmek doğru değildir. Biz bu nedenle “Temeldir.” lafını kesinlikle kabul etmiyoruz yani.

FARUK BAL (Konya) – Aile toplumun temelidir.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “Temellerinden biridir.” diyoruz, sadece “Aile temeldir.” demiyoruz yani.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, aileyi az önce konuştuk, birçok konuşma oldu hatta, Süheyl Bey’in bir ikazı üzerine konuyu farklı boyutlarıyla tartıştık, dedik ki: “Aile dediğimizde kastettiğimiz sadece evlilikle oluşan bir birlik değildir.” Şimdi ne oldu?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama buraya onu yazmadık.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Onu nerede yazdık?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Alternatif aile modelleri de makbuldür falan gibi bir ifadeydi.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hayır ama evlenme ve aile dedik, birbirinden ayırdık yani evlilikten ibaret olmadığını belirtmek için bunu söyledik, bunu konuştuk.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ayırdık ama yani aile dediğimiz… Ama bu maddede aileyi gören herkesin aklına klasik aile gelecek.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ama şimdi siz burada aileyi böyle varsayıyorsunuz bu sefer tam tersinden, sadece evlilikle oluşturulacak birlik olarak.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hayır hayır, ailenin toplumdaki karşılığı nedir, evli çiftlerdir, yatay ve dikey.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet, herkes bunu böyle anlayacak.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yatay, dikey ama aşağı doğru, yukarı doğru da olabilir.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Sonuçta, ben de aileyi kesinlikle Süheyl Bey’in dediği anlamda okumak istiyorum ve öyle görüyorum. Hani, iki insan belirli bir iradeyle, özgür iradeyle birlikte yaşıyorlarsa, hatta çoluk çocuk yapıyorlarsa -bunu uzun yıllar devam ettirmiş ya da etmemiş, bu onların özgür iradesi- ben onları aile olarak görürüm ve saygı duyarım, o ayrı bir şey ama anayasada bunu karşılayacak bir tanımlamamız da yok, bunu kabul edelim. Bu yüzden, aile demek Türkiye hukuk sisteminde –Türk hukuk sistemi değil- evli çiftleri kasteder, nikahlı, evli, çocuğu olan ya da anne, babası yatay, dikey ilişkiyle. “Toplumun temelidir.” demek korkunç iddialı bir şey yani aile dışında bir temel yok demek ki. Böyle bir şey olabilir mi yani?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Olur. Niye olmasın?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman şöyle yapabilir miyiz? “Aile toplumun temelidir.” bir parantez olur, “Aile toplumun temellerinden biridir.” ikinci parantez olur.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Olur tabii.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman şöyle yapalım: “Aile toplumun temelidir.” onu paranteze alalım, bunu MHP ve AK PARTİ öneriyor.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, şimdi, dominant bir havayı doğru görmüyoruz. Aile toplumun temelidir, bu hatta o kadar temeldir ki o toplumun hücresidir. Buna BDP karşı çıkıyor diye biz bu değeri, bu gerçeği ret mi edeceğiz?

AYLA AKAT (Batman) – Sayın Başkan, şimdi tartışma başka bir noktaya gitti.

Kimsenin burada bir dominant hava estirme niyeti, arzusu içerisinde olduğunu biz düşünmüyoruz. Siz toplumun temeli olarak görürsünüz, biz temellerinden biri olarak değerlendiririz ve bunu savunuruz. Sayın Başkan da işaret etti, iki ayrı parantez açarız, siz kendi önerinizi parantez içerisine yazarsınız, biz de kendi önerimizi parantez içerisine yazarız. Burada, eğer bir dominant hava varsa “Bizim diyeceğimiz olacak.” anlayışıyla sizin ortaya koyduğunuz tavırdır, bu da bizim açımızdan kabul edilebilir değildir yani.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet, böylelikle havanın dominant olmadığı ortaya çıktı.

Şimdi, bu da böyle halledildikten sonra… “Eşler arasında eşitliğe dayanır.” burada galiba bir mutabakat var, buna itiraz eden yok. “Aile ve evlilik kurumuyla annelik ve babalık hakları devletin koruması altındadır.” Şimdi, korumayla ilgili başka bir şey yazmak lazım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Himaye.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Fıkra mı diyorsunuz?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet, bir fıkra yazmak lazım. Yani “Devlet, aile yaşamını, ekonomik, hukuksal ve toplumsal bakımdan korunması için destekleyici önlemleri alır.” Yani korumayla ilgili ikisini birden de yazabiliriz. “Devletin koruması altındadır.” ondan sonra “Aile yaşamını, ekonomik, hukuksal ve toplumsal bakımdan korunması için destekleyici önlemleri alır.”

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – Tamam, onu o zaman üçüncü fıkra yapıyoruz değil mi?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bu iki cümleyi birleştirmek lazım tabii.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Aile hayatının ekonomik, hukuki…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Aile ve evlilik kurumuyla annelik ve babalık hakları devletin koruması altındadır.” bunu, istersen Özcan yeni bir fıkra yapalım, satır başı yapalım. Ondan sonra onun altındaki cümleyi de ona birleştirelim. Eşitlik cümlesi, son cümleyi çıkaralım.

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – Son cümleyi çıkar.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tamam, maddeyi de burada bırakalım.

PROF. DR: ALİ AKYILDIZ – Burada, aile birliğinin korunması memurlar açısından özel önem taşıyabilir yani buna da bir vurgu yapmak önemli olabilir, aile birliğinin korunması bakımından.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Sayın Başkan, şimdi, bu fıkrada biz katılmıyoruz, bizim ikinci fıkramızı dikkatinize sunmak istiyoruz. Eğer gelirse, aile eşler arasında… Hani o şey cümlesini kabul edebiliriz şüphesiz eşitlik konusunda, bir sıkıntı yok. Biz şöyle formüle ettik: “Aile eşler arasında eşit hak ve özgürlüklere, kız ve erkek çocukların sağlıklı, özgür, mutlu bir birey olarak taşıdıkları saygınlığa uygun biçimde yetiştirilmeleri esasına dayanır ve her türlü hukuki, ekonomik ve sosyal korunmadan yararlanır.”

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O korunmayı yazdık.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ama biz daha da açarak söylemişiz, bizim önermemizin bu maddeyi de kapsadığını düşünüyoruz ve daha sarih olduğu görüşündeyiz. Üçüncü fıkramızda da hem aile koruması da var, bireylerin korunması da var yani çünkü…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, Meral Hanım “Ekonomik, hukuksal ve toplumsal bakımdan korunmasını destekleyici önlemler alır.” dedik yani.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – O bizde de var.

AYLA AKAT (Batman) – Ama sizde annelik ve babalığın dışında bizde kız ve erkek çocukları da var.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bir de, üçüncü fıkramızda, bu çok önemli, bilmiyorum başka kimde vardı, “Devlet çocuklar ve kadınların aile içi şiddete karşı korunmasını sağlamak, kız çocuklarının erken yaşta ve zorla evlendirilmelerini önlemek için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.”

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bu çok önemli tabii, erken yaşta evlendirilmelerini önlemek için.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Aile içi şiddet şu anda 4320, kadın bakanlığı da… Yani yıllardır bu konuda çalışma yürütülüyor ve hâlâ aile içi şiddet olanca hızıyla, kat be kat artarak devam ediyor. Bu konuda anayasal norm olarak aile başlığında bunun yazılması Ailenin Korunması Kanunu uygulamasını da çok güçlendirecektir, kamuoyundaki yansıması da çok önemli olacaktır.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi, BDP’nin son paragrafını, son fıkrasını kabul edebilir miyiz?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Edebiliriz ama o son fıkra, daha oraya gelmeden bizim birkaç önerimiz var fıkrada.

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – Kız ve erkek çocukların yetiştirilmelerine kadar bir yer var, onu yukarı monte edelim işte, bu çok önemli bir şey.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – O ayrı bir fıkra ama.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bence burada çok önemli olan şey, son fıkra.

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – Hayır, onu koyacağız, daha sona gelmeden diyorum.

Şimdi, burada “Eşit hak ve özgürlüklere” demişler, kız ve erkek çocukların… Bizim yukarıda, paragrafımızda şu yok: “Kız ve erkek çocuklar…” Anne ve babalık hakları var, kız ve erkek çocukların yetiştirilmeleri yok, onu al, yukarı bir monte et, beğenmezsek çıkartırız. Kız ve erkek çocukların yetiştirilmelerine kadar gel, beğenmezse MHP veya başka şey bakarız tekrar.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ayrı bir fıkrada belki bunu konuşabiliriz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Annelik, babalık hakları kalsın.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bizim fıkramız var, ikinci fıkra ve üçüncü fıkra, hatta dört bile birbirine bağlandı bunlar, tek fıkra bile olabilir. İkiyi, üçü, dördü oraya bir kopyala da beraber görebilelim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Efendim, kusura bakmayın “İnsan neslinin sağlıklı devamı” deyince bu biraz aryan ırkının saflığı kokmaya başladı, hafif “Heil Hitler” kokmaya başladı.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bir de, şimdi bir şey söyleyebilir miyim bu fıkraya ilişkin olarak? Orada o “Gerekli tedbirleri alır.” ifadesi devlete… Şimdi bu, Hıfzıssıhha Kanunu’nda tanımlanıyor, biliyorum mevzuatın kimi şeylerini ama bunu anayasal norm statüsüne çıkarmak, devlet neslin devamını, türün devamını destekleyecek tedbirler alır. Mesela, bunun içinde kürtajın zorlaştırılması, bu çok politik, tartışmaya açık. Mesela, kadın hakları savunucularının pek kabul etmeye meyyal olacağı bir şey değil, bayağı yüklü bir ifade, o açıdan bizde de biraz tereddütler oldu doğrusu yani neslin devamını sağlayacak tedbirleri alacak devlet.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Sağlıklı tutuyoruz ama yani.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Yani her aile üç çocuk yapacak.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet yani, bundan birazcık öyle bir his çıkıyor. Dolayısıyla, bunu biz pek tekin hissetmiyoruz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yani burada çok tartışmalı bir şey var. Birinci fıkrada “İnsan neslinin sağlıklı devamı” derken, bunun için de kanunda, alt normlarda inanılmaz madde döşenir yani. “Sağlıklı olması için kürtaj yasaktır.” denir. Buna benzer önlemler, doğum kontrol yöntemleri bile yasaklanabilir yani.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani neslin sağlıklı olması için hücrelerle oynayıp daha sağlıklı nesiller yaratmak gibi, böyle şeyler de akla gelir.

AYLA AKAT (Batman) – Nesil sağlıklı değilse başka tedbirler alır, sağlıklı olmadığı için.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Doğum kontrol yöntemi bile yasaklanabilir yani. Sağlıklı nesilde doktorlar tıbben şey yapabilirler.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bu fazla müdahaleci, kadınların bedeniyle ilgili bir konuya devlete tedbir alma, şey yapma falan çok fazla bir…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Mesela, Singapur’da böyle bir yönetmelik çıkardılar, “Üniversite mezunu kızlarla üniversite mezunu erkekler evlenmelidir.” diye.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Öjeni yani öjeni.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii, bunu sağlamak için böyle bir ajans partiler düzenliyor üniversitede, işte, üniversiteli kızlarla erkekler verirlerse yani bu madde onlara açık tabii.

PROF. DR: ALİ AKYILDIZ – Davul dengi dengine.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Şimdi biz ikinci fıkrayı netleştirdik mi?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Onlar elemine olacak tabii yani sağlıklı olmayanlar o zaman elemine olacak. Böyle şey yazmayın yani.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yok, yok ayrıca bu kadın bedenine fazla bir müdahale alanı veriyor devlete yani biz buna zaten karşıyız kategorik olarak.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Devlet bu işlere karışmasın tabii, insan neslinin sağlıklı devamına karışmasın.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Doğurmak kadınların bedeniyle ilgili bir karar, bu kadar devlet şeyine açmak yani son derece kadın hakları açısından sakıncalı doğrusu.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Peki, sizi dinleyelim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – İkinci fıkraya bir bakarsak, son şekline.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Üçüncü fıkraya bakın.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Üçüncü fıkraya önerimiz var ama ikinci fıkrada uzlaşabiliriz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “İnsan neslinin sağlıklı devamını” kaldıralım madem.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bunun çocuklarla ve gençlerle ilgili maddelerde olduğu söyleniyor zaten.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tamam, ikinci fıkrayı kaldıralım Özcan Bey. İki dursun da üçü iki yapalım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Her çocuğun anne ve babasını bilme ve ebeveynin de çocuklarla ilişkisini sürdürme hakkı vardır.”

SÜHEYL BEDİİ BATUM (Eskişehir) – Bu ne peki?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama bu çocuk haklarıyla ilgili değil mi?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bu aile içerisinde…

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, hepimiz yorulduk, ben daha fazla yoruldum. Ne zaman ara vereceksiniz?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şunu bitirelim artık.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sayın Başkan, o kadar fazla, parça parça fıkra ve ayrıntıya girdik ki bizim açımızdan maddenin insicamı –belki de biz eksik değerlendiriyoruz- kayboldu. Şimdi siz buradaki teklifleri nihayete erdirin, kimin teklifi olduğunu da yazın. Biz bunu tekrar alıp inceleyeceğiz, büyük bir ihtimalle daha ilkesel bazda yaklaşan bir redaksiyonu MHP teklifi olarak size vereceğiz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tamam, o zaman isterseniz ara verelim.
Kapanma Saati: 12.33

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.16

BAŞKAN – Rıza TÜRMEN (İzmir)

-----0----
RIZA TÜRMEN (İzmir) – 1 numaralı alt komisyonun öğleden sonraki oturumunu açıyorum.

Öğleden sonraki oturumda Değerli Hocamız Yavuz Atar da aramızda.

Hoş geldiniz.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Hoş bulduk.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Aileyle ilgili bu maddeyi isterseniz bitirelim, zaten sonuna gelmiş bulunmaktayız. Yani yorgunluktan belki bitiremeyeceğiz. Bitsin de kurtulalım diye… (Gülüşmeler)

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Efendim, ne deseniz kabul ediyoruz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi, nereye gelmiştik? Aileyle ilgili madde ne oldu? Birinci fıkra tamam. “Aile toplumun temelidir” ya da “Toplumun temellerinden biridir. Eşler arasındaki eşitliğe dayanır. Aile ve evlilik kurumu ile annelik ve babalık hakları devletin koruması altındadır. Devlet aile yaşamının ekonomik, hukuksal ve toplumsal bakımdan korunmasını destekleyici önlemleri alır.”

Galiba bu üçüncü paragrafı da yeşile boyayabilir miyiz acaba? Boyayabiliriz herhâlde.

FARUK BAL (Konya) – Boyayamazsınız.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Boyayamayız. Peki, tabii size göre boyayamazsak o zaman boyayamayız çünkü herkese göre ayrı boya yapamıyoruz.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Boya zaten belli, yeşille kırmızı.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yeşille kırmızı.

FARUK BAL (Konya) – Biz daha öz, daha kısa ve daha kapsayıcı bir öneride bulunuyoruz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman sizi dinleyelim efendim.

FARUK BAL (Konya) – “Devlet aileyi, aile birliğini ve aile bireylerini koruyucu tedbirler alır.” Her şeyi kapsar bu.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şunu yazabilir miyiz: “Devlet aileyi, aile birliğini ve aile bireylerini…” “Aileyi” dedikten sonra “aile birliğini” de ayrıca söylemeye ihtiyaç var mı?

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Var.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani “aile birliği” “aile”den farklı bir şey mi?

FARUK BAL (Konya) – Hayır, kaldırdığınız zaman o anlam çıkmayabilir.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ne açıdan?

AYLA AKAT (Batman) – Bir açıklama yapabilir misiniz?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yani “aile” ve “aile birliği” arasındaki fark ne hakikaten?

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Şimdi, devletin, ailenin birliğini koruması lazım yani aileyi birbirinden ayıracak, parçalayacak tasarruflarda bulunmaması gerekir.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama o “aile” ifadesiyle ifade edilmiyor peki bu? “Aileyi” deyince zaten o anlaşılmıyor mu?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Bunu memurlar açısından mı getirmek istiyorsunuz? Memurlar için filan getirmek istiyorsunuz.

FARUK BAL (Konya) – Hayır, bu düşünülmüş olan bir şeydi. Devletin uygulamalarında aile birliğini sarsıcı devlet yetkisini kullandığı hâller vardır. O devlet yetkisini kullanırken aile birliğini dikkate alarak, gözeterek…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani mesela tayinlerde, memurların tayinlerinde filan…

FARUK BAL (Konya) – Mesela memurların tayini, en somut örneği.

AYLA AKAT (Batman) – İçine alabilecek bir şey değil bu.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Peki, buna “bütünlüğü” desek yani olabilir mi olmaz mı? “Aile bütünlüğünü”?

FARUK BAL (Konya) – Hocam, mutlaka bir şey yazalım derseniz olur ama “bütünlüğü” dediğiniz zaman bu amaca hizmet etmez, “aile bireylerini” dediğiniz zaman herkesi, çocuğu kapsıyor, her şeyi kapsıyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – MHP’nin önerisi bakımından bir problem var mı?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Hani karşı çıkmak tam anlamında değil de, şöyle bir sıkıntı olabilir yani uygulamada: Sonuçta anayasal norm olduğu için özellikle medeni hukuk uyuşmazlıklarında sanki devlete, hani, evliliği devam ettirme, aile birliğini devam ettirme yönünde tedbir alma yükümlülüğü mü diyeyim, sorumluluğu mu diyeyim yani böyle bir şey çıkabilir.

FARUK BAL (Konya) – “Bütünlüğü” desek o çıkar.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Çıkabilir çünkü hani sonuçta evlilik kadar boşanmak da bir hak.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “bütünlüğü” bu manada ben almak istemedim…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yok, o doğru bir örnek; doğru bir örnek de ben başka bir şey söylüyorum. Orada “aile birliği” derken sanki boşanmayı zorlaştıran, o evliliği devama zorlayan gibi bir şey çıkabilir uygulamada. O yüzden, yani verdiği örnek babında daha uygun bir ikame bulabilirsek cümle olarak çünkü Anayasa hükmü olacağı için.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ne kullanabiliriz oraya? Yani ben “bütünlüğü” onun için öngörmüştüm, beğenmediniz.

AYLA AKAT (Batman) – “Bütünlük” kavramı hem bence MHP Grubunun önerisini hem de bizim bu kaygımızı karşılayan bir kavram olur, “birliği” yerine “bütünlük” kullanılırsa diye benim düşüncem. Hani Meral Hanım bu konuda daha çok uygulamadan gelen biri. Nasıl yansımasının bulacağını o kendisi daha iyi takdir eder.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Uygun buluyor musunuz?

FARUK BAL (Konya) – “Bütünlüğü” dediğimiz zaman, Meral Hanım’ın kaygısı artar.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Azalır.

FARUK BAL (Konya) – Artar.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Aileyle evlilik kurumu… Şimdi evlilik kurumunu koruduktan sonra bir de aile birliğini ayrıca korumaya ihtiyaç var mı tabii? O zaman yukarıdaki şeyi çıkarmak lazım yani sadece MHP’nin önerisi kalacaksa yukarıda bizim paragrafı çıkarmak lazım.

FARUK BAL (Konya) – Yani “birliği” kavramı sorun yaratıyorsa “Aileye, devlet, uygulamalarında bir saygı duysun, işlemlerini ona göre yapsın, kanunlarını ona göre çıkarsın.” düşüncesinden hareketle oraya koyduk. “Aile” kavramı, gerekçe kısmında bunlara işaret edilir ise “aile birliği” tabirini çıkarabiliriz.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “Aile ve aile bireylerini” dediğin zaman bunu gerekçeye yazarsak diyorsunuz?

FARUK BAL (Konya) – Evet.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam, yapalım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tamam, öyle yapalım.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Yalnız bu söylediklerinizde doğru bir şey var. Şimdi onun bir üst paragrafında “Devlet aile yaşamının ekonomik, hukuksal ve toplumsal bakımdan korunmasını destekleyici önlemleri alır.” O zaman…

FARUK BAL (Konya) – Tabii, bu onu kapsıyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ya o paragraf ya alttaki paragraf. İkisini de…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bence AK PARTİ’nin verdiği daha şey, daha kapsayıcı, aile yaşamının ekonomik, hukuksal… Zaten “hukuksal” dediği için…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – O CHP’nin. Biz onu söylemiş idik, biz onu oraya ekleyelim demiş idik.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Üçüncü paragraf, AK PARTİ ile CHP arasındaki ortak paragrafı…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şöyle diyelim: “Devlet aileyi, aile birliğini ve aile bireylerini koruyucu ekonomik, hukuksal ve toplumsal bakımdan her türlü tedbiri alır.” diyelim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Aile birliği”ni çıkardık.

FARUK BAL (Konya) – Hocam “hukuksal, ekonomik ve… “ Ne dediniz?

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – “ekonomik, hukuksal ve toplumsal bakımdan…”

FARUK BAL (Konya) – Başka bir –sal çıktı; çıkar.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Mesela ne olabilir?

FARUK BAL (Konya) – Eğitimle ilgili çıkar. Aile içi şiddetin bir parçasıdır eğitimsizlik. Başka bir sorun çıkabilir, saymaya kalkarsak bitiremeyiz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Peki, böyle bıraksak…

FARUK BAL (Konya) – “Her türlü” dediğiniz zaman hukuksal, toplumsal, ekonomik, aklına gelen her şey olur.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sizinkini de çıkarmak lazım. Hem aile birliğini hem evlilik kurumunu hem aile kurumunu…

AYLA AKAT (Batman) – Ama bizim aklımıza gelen bazen uygulayıcıların aklına gelmiyor…

FARUK BAL (Konya) – Tabii canım, hepsini kapsıyor,


Yüklə 8,47 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin