1 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 8,47 Mb.
səhifə56/111
tarix18.05.2018
ölçüsü8,47 Mb.
#50715
növüYazi
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   111

08.11.2012 Tarihli Toplantı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 10.56

BAŞKAN : RIZA TÜRMEN (İzmir)

-----o-----

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Toplantıyı açıyorum.

Toplantıya katılan uzman ve danışmanların listesini okuyorum: Profesör Doktor Yusuf Şevki Hakyemez, Meral Danış Beştaş, Özgür Sevgi Göral, Tarık Olcay, Dilek Kumcu, Mustafa Kemal Çiçek, Demirhan Burak Çelik, Oğuz Turhan, Yusuf Uygar, Yusuf Buzgan, Ferhat Kabaiş.

Dünkü toplantıda “katalog dışı” -yani işte doğru bir deyimse eğer- kataloga dâhil edilmeyen -bu aşamada- maddeleri ele almıştık ve BDP’nin listesiyle başlamıştık, BDP’nin listesini galiba bitirdik. Bugün de CHP’nin listesini ele alıp görüşeceğiz.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Sayın Başkanım bir şey sorabilir miyim?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Buyurun.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bu temel gelir hakkını biz nasıl bağlamıştık en son?

FARUK BAL (Konya) – Bağlamadık daha.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tutanaklar gelecek, onlarla bakacağız.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Daha onu nihayetlendirmedik değil mi?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bir iki konu daha vardı bu şekilde.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bir de bu internet ve diğer elektrik, elektronik iletişim ortamlarına erişim hakkını konuşmak için kurum görüşlerini bugüne istemiştik diye hatırlıyorum ama…

FARUK BAL (Konya) – Bugüne değil, bugüne gelmesi mümkün değil.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Değil. Peki, ne zaman? Geldiği zaman.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Salih, buyur.

TBMM YASAMA UZMANI SALİH SAĞLAM – Başkanım, doğrudan konuyu inceleyen bir tane kaynak hemen çıkardık da şu anda arkadaşımız onu inceliyor, arama yapıyor bütün gelen görüşler içerisinde, hani, bugüne yetişir mi diye ama belki öğleden sonra şey yapabiliriz.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Tabii, tabii. Tamam, o gelince bir de ona geri döneceğiz yani onu konuşacağız.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet, şimdi, BDP’nin maddelerini görüşürken zaten CHP’nin listesindeki bazı maddeleri yani ilişkili olan maddeleri de birlikte ele almıştık. Örneğin, işte, bu bilişim ve İnternet’le ilgili her iki partinin listesinde olan maddeleri birlikte ele aldık. Aynı şekilde, CHP’nin bu toplumsal dışlanmaya ve yoksulluğa karşı korunma hakkıyla, BDP’nin temel gelir hakkı maddesini birlikte ele almıştık. Yani onlar arasında, bu iki maddeler arasında bir yakınlaşma sağlayabilir miyiz diye… Onun üzerinde çalışmak lazım, yani bu iki maddeyi yakınlaştırabilir miyiz, tek bir madde hâline getirebilir miyiz?

FARUK BAL (Konya) – Bunlar bitti efendim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bitti ama yani gene de bunları birleştirme imkânı var mıdır, yok mudur? Buna bir bakmakta fayda var. Yani eğer yakılaştırabilirsek ya da birleştirebilirsek tabii daha iyi olur.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Barış hakkıyla hangi hakkı?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Temel gelir hakkıyla BDP’nin, CHP’nin yoksulluğa dışlanmaya ve dışlanmaya karşı korunma hakkı. Aynı şekilde BDP’nin iletişim maddesiyle, CHP’nin bilişim maddesi, CHP’nin İnternet’e girme hakkı, bunlar birbirlerine çok yakın maddeler. Bunlar arasında bir bütünlük sağlayabilir miyiz, buna bir bakmak lazım.

Bunu söyledikten sonra, CHP’nin “katalog dışı” madde önerileri başlığı altında… Aslında “katalog dışı” demek bence yanlış bir şey. “Katalog içi” ya da “katalog dışı” diye bir şey yok fakat hazırlanmış katalogda bu aşamada yer almayan maddeler belki daha doğru.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Eklenmesi istenen.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ek madde önerileri.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Eklenmesi istenen, ek madde önerileri demek belki daha doğru.

Burada, belki bir şeyi önce belirtmek lazım. Burada gördünüz maddelerin pek çoğu, yaklaşık hemen hepsi mevcut Anayasa’da var olan maddeler. Yani burada CHP’nin kendi kafasından çıkmış, icat etmiş olduğu maddeler değil 82 Anayasası’nın…

FARUK BAL (Konya) – Kusura bakmayın efendim?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – CHP’nin yani bendenizin kafasından çıkmış maddeler değil, aslında 82 Anayasası’nda olup da yani bir nedenle bizim şeye girmemiş olan maddeler bunlar.

İsterseniz baştan başlayalım, dinlenme hakkı. Dinlenme hakkı, örneğin, 82 Anayasası’nın 50’nci maddesinde yer alan bir hak.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “Çalışma şartları ve dinlenme hakkı”

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet, “Çalışma şartları ve dinlenme hakkı” başlığını taşıyor 50’nci madde. Biz buradan dinlenme hakkını almışız. Bu hakikaten çok önemli bir hak yani özellikle Meclisin çalışma takvimini göz önünde tutarsanız çoğunlukla bu hakkın ihlal edildiğini görüyorsunuz, dinlenme hakkının. O nedenle anayasada yer alması belki de iyi olabilir.

AYLA AKAT (Batman) – Mevcut Anayasa’da böyledir.

BAŞKAN – Ne yapalım dinlenme hakkını?

FARUK BAL (Konya) – Dinlenmeye alalım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Müzakereye açalım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Müzakereye açalım tamam.

Burak sen bir şey söylemek ister miydin dinlenme hakkıyla ilgili?

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Dinlenme hakkıyla ilgili, Sayın Başkanın da ifade ettiği gibi, 82 Anayasası’nda “Çalışma şartları ve dinlenme hakkı” olarak düzenlenmiş, 61 Anayasası’nda da aynı şekilde değil ayrı olarak iki ayrı madde olarak “çalışma şartları” ve “dinlenme hakkı” diye ayrı biçimde düzenlenmiş bir madde ama dinlenme hakkının anayasada sosyal haklar kataloğu içinde yer almasını önemli buluyoruz. Aynı şekilde bu hak da Avrupa Sosyal Şartı gibi şeylerde, uluslararası metinlerde de yer alan bir hak var ve biz anayasada yer alması gerektiğini düşünüyoruz.

BAŞKAN – Evet, efendim, şimdi, Özcan hatırlattı önemli bir şey, bu dinlenme hakkını zaten çalışma hakkıyla ilgili maddeye eklemiş durumdayız.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – E, niye öneriyorsunuz bir daha?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – İşte, farkında olmadığımız için öneriyoruz, onu da eklerken göz atmakla olsa…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Kasıt yok yani?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Kasıt yok, hayır.

O nedenle belki bunu görüşmeye ihtiyaç kalmadı.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tabii kalmadı.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet. Bu maddeyi hallettik.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bu maddeyi böylelikle halletmiş olmaktayız.

İkinci madde, ücrete ilişkin ilkeler…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bu da görüşüldü.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O da aynı şekilde var. O zaman onu da başarılı bir şekilde halletmiş bulunmaktayız.

BEDİİ SÜHELY BATUM (Eskişehir) – Bir dakika, bir dakika… O yaptığımız maddeye bir bakalım.

AYLA AKAT (Batman) – Ama önerinizde şöyle bir şey var: Başta erkekler için eşit işe eşit ücret meselesi…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani isterseniz ona bir bakalım şimdi, ücretle ilgili maddede ne yazdık, burada ne yazıyor?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ya bir bakalım, evet.

AYLA AKAT (Batman) – Farklı bir şey yazıyor burada: Çalışan kadınlarla erkeklerin eşit işe eşit ücret meselesi…

TBMM YASAMA UZMANI ÖZCAN ALTAY – Üçüncü fıkraya bir bakalım isterseniz?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet. “Devlet, çalışanlarını işlerine uygun adil bir ücret elde etmelerini, sosyal yardımlarından yararlanmalarını, hayat seviyelerinin yükseltilmesini, istihdamın artırılmasını, çalışanları ve işsizleri korumayı, çalışmayı desteklemeyi, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmayı, iş güvenliği ve çalışmayı sağlamayı gerekli tedbirleri alır.” Burada olmayan bir tek şey çalışan kadın ve erkeğin eşit işe eşit ücret ilkesi.

FARUK BAL (Konya) – Burayı kapatmadınız için iş çıktı. Burayı kapatalım dedim, kapatmadınız şimdi iş çıktı.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani bu cümleyi oraya eklersek…

FARUK BAL (Konya) – 3’üncü maddeye geri gel kardeşim, geriye gel. 3, cümle bozuk. “Devlet çalışanları ve işsizleri korumayı, çalışmayı desteklemeyi, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmayı…” ondan sonrasını atlayalım “…için gerekli tedbirleri alır.”

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Nerede durdunuz?

AYLA AKAT (Batman) – Cümle düşük onu söylüyorum yani yüklemle özne arasında fark var.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Var, var.

AYLA AKAT (Batman) – Tabii, yüklem uymuyor şeye.

BEDİİ SÜHELY BATUM (Eskişehir) – “…artırılmasını sağlamak için, desteklemeyi sağlamak için…”

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “…yaratmak, destekleme, korumak…”

AYLA AKAT (Batman) – Cümle düşüklüğü…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “-mayı” değil de “-mek, -mak” olması lazım.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Hemen yakaladı.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sağ olun.

AYLA AKAT (Batman) – Hakim olmanın… Meslekten gelen bir…

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – “… çalışanların ve işsizlerin korunmasını…”

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet, onu öyle düzeltmek lazım. Onu öyle düzelttikten sonra buraya bir…

BEDİİ SÜHELY BATUM (Eskişehir) – “…çalışanların ve işsizlerin korunmasını sağlamak için…” “…işsizlerin korunmasını, çalışmanın desteklenmesini sağlamak için…”

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “-mek, -mak” daha doğru oldu.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – “…adil bir ücret elde etmelerini sağlamak için…” Problem yok gibi görülüyor.

BEDİİ SÜHELY BATUM (Eskişehir) – Hiçbir şey yok.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Faruk Bey dün kaçta gittiniz eve?

FARUK BAL (Konya) – İkiyi buldu benim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – İşte, ona rağmen yani bunu görmeniz tabii…

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Problem yok gibi gözüküyor Sayın Başkan. “… yararlanmalarını sağlamak için gerekli tedbirleri alır…” “…adil bir ücret elde etmelerini sağlamak için gerekli tedbirleri alır.…”

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sağlamak zaten hepsi için kullanıyor.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – “-mak, -mek” demeye gerek yok.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tamam o zaman böyle kalabilir.

BEDİİ SÜHELY BATUM (Eskişehir) – Tabii, tabii.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi, buraya, bu maddeye “Çalışan kadın ve erkekler için eşit işe eşit ücret ilkesi esastır.” cümlesini ekleyebilirsek o zaman bu işi halletmiş olacağız. Eğer, bir itiraz yoksa o zaman Özcan onu da yaz. O zaman bu maddeyi de böylelikle halletmiş oluyoruz.

BEDİİ SÜHELY BATUM (Eskişehir) – Bir dakika… “İnsan onuruna uygun yaşam standardının asgari gerekleri…” Biz onu asgari ücrette konuşmuştuk.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Konuştuk, evet.

BEDİİ SÜHELY BATUM (Eskişehir) – Şu yaptığımız maddeyi bir bakın, bir gösterin. “Asgari ücretin geçim şartları...”

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bir şekilde onlar girmiş oraya, “geçim şartları.” Yani insan onuru zaten ayrı bir madde olarak var.

BEDİİ SÜHELY BATUM (Eskişehir) – Var, var. Yani insan onuruna uygun yaşam standardının asgari gerekleri, geçim şartlarını karşılıyor mu arkadaşlar?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Asgari ücret vergiden muaftır.

BEDİİ SÜHELY BATUM (Eskişehir) – Hayır, hayır o ayrı.

Sayın Başkan, asgari insan onuruna uygun yaşam standardının asgari gerekleri… Orada geçim şartları göz önünde bulundurulduğunda, o, onu karşılıyorsa tamam.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani bence evet. Kavram olarak karşılıyor.

FARUK BAL (Konya) – Karşılayıp karşılamadığını mefhumun muhalifinden anlayabilirsiniz. Geçimsizlik dediğiniz zaman karşılamıyor.

BEDİİ SÜHELY BATUM (Eskişehir) – Ama geçim şartı acaba yeterli mi?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Esas olarak yani temel düşünce orada yetiyor.

BEDİİ SÜHELY BATUM (Eskişehir) – Peki.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Aileyle ilgili ne yapacağız şimdi? Aileyle ilgili her partinin MHP dışında yanılmıyorsam…

FARUK BAL (Konya) – Ne demek MHP dışında ya.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – MHP’nin önerisi var mı, aileyle ilgili?

FARUK BAL (Konya) – Var tabii.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman dört partinin de önerisi…

FARUK BAL (Konya) – Oku kardeşim, MHP’ninkini oku, oradan başlayalım o zaman.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tamam. Onu dün bulamamıştık çünkü.

FARUK BAL (Konya) – Bulduk, bulduk arşivden çıktı.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Zaten dört partinin de öneri sunduğu tek madde bu olduğu için, dün bunu en sona bırakmıştık herhâlde Başkanım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, burada MHP’nin önerisini bulamamıştık galiba.

FARUK BAL (Konya) – Bulduk, bulduk arşivden çıktı Hocam.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Nerede hani?

FARUK BAL (Konya) – Geliyor, şimdi yolda.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi, burada, tabii, BDP’nin önerisinde önemli bir unsur var. Evlenme hakkını düzenliyor. Evlenme hakkı aslında insan hakları arasında, ve temel haklar arasında sayılan bir hak ve belki de yani bunun anayasada yer alması doğru olur. Yani Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de ayrıca sayılmış bir haktır, evlenme hakkı. Herkesin aile kurma ve evlenme hakkı diye böyle temel bir hakkı vardır.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, Rıza Bey, aslında, dünkü çalışmada üç maddeyi bunu bitimine erteledik gibi hatırlıyorum. Birisi, bu bilişim özgürlüğüyle ilgili… Bununla ilgili önerileri arkadaşlar toplayıp bize vereceklerdi, bir üzerinde bakarak formülasyon yapılacaktı, bir.

İkincisi, aileyle ilgili bir maddeydi. MHP’nin önerisi var çünkü ben de hatırlıyorum, gelenler arasında vardı, onu da arkadaşlar buldular. Her partinin önerisi olduğu için ayrı görüşebiliriz dedik.

Bir de, üçüncüsü, temel gelir hakkı vardı. Bu da konuşulmuş iki numaralı yazım komisyonunda, onun tutanaklarını getirelim beraber bakalım diye. İsterseniz bu aileyi daha sonraya bırakalım, bitimine, diğerlerini görüşelim. Üç madde kalmış olur, onları…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Peki ama aileyi bir yerde, bir zaman ele almamız lazım. Dört partinin de önerisi olduğuna göre…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Mahzuru yok, belki şimdi de olabilir.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani, hayır, dört partinin de önerisi varsa şimdi görüşelim yani.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, tabii. Öncelikli o.

FARUK BAL (Konya) – Evet, biz sade ve herkesin anlaşabileceği bir öneride bulunuyoruz Sayın Başkan: “Aile toplumun temelidir. Eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet ailelerin korunması için gerekli tedbirleri alır.” Diğer hususlar zaten çocuk vesair gibi durumlar diğer maddelere yerleştirildi.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tamam, fakat bu şeyi…

FARUK BAL (Konya) – Bu tedbirlerin içerisinde evlenme hakkı da dâhildir.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O evlenme hakkını ayrıca tashih edebilir miyiz? O iyi olur. Yani BDP’nin birinci cümlesini alabilir miyiz? “Evlenme çağına gelen her erkek ve kadın, evlenmek ve aile kurmak hakkına sahiptir.”

FARUK BAL (Konya) – “Hakkımızı söke söke alırız.” diye karşınıza çıksa ne yapacaksınız?

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Efendim böyle bir düzenlemeye ihtiyaç nereden çıkıyor?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – İhtiyaç şuradan çıkıyor: Evlenme hakkı diye temel hak ve özgürlükler arasında sayılan bir hak var. Nasıl düşünce özgürlüğü…

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Hayır, evlenmeyle ilgili Türkiye’de bir sorun mu çıkmış ki yani?

AYLA AKAT (Batman) – Tabii ki.

FARUK BAL (Konya) – Evlenmek isteyip de evlenememiş…

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Siz berdeli falan mı kastediyorsunuz?

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ben berdel yaptım çocuklara mesela.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hatta, listesini yazarken sorun var mı yok mu diye bakmıyorsunuz. Sorunlu olanları yazalım sorunsuz olanları yazmayalım diye bir şey yok.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Bu daha ziyade, işte, bu aynı cinslerin evlenmesiyle falan ilgili bir sorun vardır, onunla ilgili bir özel düzenleme getirmediniz.

AYLA AKAT (Batman) – Hiç alakası yok. Siz yılda kaç kadın evlenme hakkı evlendiği için katlediliyor biliyor musunuz? Yani erkeklerin çok mağdur olduğu hakikaten unsur değil.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Yani töre cinayetlerini önlemek için mi özellikle bunu…

AYLA AKAT (Batman) – Hayır, töre değil, töre değil. Töre bambaşka bir şey. İçinde değerlendirebilirsiniz ama hani zaten kadın deyince akla ilk namus sonra töre cinayetleri geliyor, direkt onunla bağlantılı değerlendirmemek lazım. Biz elinden bu hakkın alındığı kadınlar… Hani siz dediniz ya “Nedir sorun?” Bir alanı, kadınlardır yani. On sekiz yaşını dolduran herkesin kendi kararlarını alma özgürlüğü vardır ama kadının bu özgürlüğü içinde bulunmuş olduğu ailenin, toplumun onayına bağlıdır, böyle bir gerçeklik var. Anayasal düzeyde tanırız ya da tanımayız ama temel bir hak olarak değerlendirmemiz lazım.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bireysel bir hak.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 12’nci maddesi de tıpatıp bu hakkı düzenliyor. Diyor ki: “Evlenme yaşına gelen her kadın ve erkek, evlenme ve aile kurma hakkına sahiptir.” Burada da aynı şey söyleniyor.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Başkanım bir şey söyleyebilir miyim?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Buyurun.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Tam söylediğiniz gibi aslında. Bu AİHS’te geçen temel haklardan bir tanesi. Yani “right to marriage” denilen İngilizcesinde “evlenme hakkı” yani kadınların ve erkeklerin rüştlerini ispat ettikten sonra, reşit olduktan sonra yani, kendi özgür iradeleriyle istedikleri insanla hayatlarını birleştirme hakkı. Ayla Hanım ifade etti zaten, bu hak Türkiye’de daha çok kadınların kullanması kısıtlanıyor. Yani bir sürü kadın cinayeti var. Tek sebebi de zaten namus ya da töre dediğimiz şey değil başka bir sürü sebeple de kadınlar öldürülüyor. Sebeplerden bir tanesi de bu, istediğiyle evlenemiyor. Aynı zamanda bunu bir bireysel hak olarak tanımlamak şunun üstünü açıyor bence. Yani bir insanın bin insanla evlenmesi, ailesinin onayı, isteği, zorlaması, rızasından öte, o iki bireyin kendi özgür iradeleriyle kullandıkları bir temel bireysel haktır. Biz onu vurgulamak için bunu ayrıca bir hak olarak yazmak istedik.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani kimin kiminle evleneceğini tayin etme seçme hakkını içeriyor. Tabii, bunun bir başka tarafı var, bu yabancı ülkelerdeki Türkler bakımından bu hak ihlal ediliyor. Çünkü eşini getirmesini mesela, ya da evlenip eşini getirmesine izin vermiyor o ülke. Bilmem efendim yok Almanca bilmiyor, yok bilmem ne yapmıyor falan diye vize vermiyor ve evlenme hakkı ihlal ediliyor işte o zaman.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, bizim tartışma mevzusu yarattığımız olayda şöyle düşünülmesi garip. Neticede insan nesli kadın ve erkekten mürekkep. Doğal olarak da bunlar evleneceklerdir. Nasıl çiçekler neslini devam ettirebilmek için ayrı bir şeye tabi ise, nasıl diğer yaratıklar farklı bir şeye tabi ise, insanoğlu da mutlaka neslinin devam ettirilebilmesi için, yaradılış sebebine uygun olarak devam edebilmesi için hukuki bir tanım içersinde bu birlikteliği gerçekleştirmesi lazım.

Şimdi, “evlenme hakkı” dediğimiz zaman bizim takıldığımız nokta şu: Anayasa nedir? Devletin yetkilerini sınırlayan ve devlete yük veren mükellefiyet veren belgedir. Böyle bir hakkı doğal seyrine uygun olarak devletin müdahalesini gerektiren bir konuma taşıyalım mı, taşımayalım mı? Anlatabildim mi?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii, tabii.

FARUK BAL (Konya) – Yani devletin, bir hakkın kullanılmasını garanti etmek üzere anayasa yazılır. Evlenmek bir haktır. Bu evliliğin biraz önce anlattığım boyutunun dışında evlenememe sebepleri ortaya çıkacaktır veya yanlış evlilikler, Ayla Hanım’ın ifade ettiği gibi, yani sen emminin oğluyla evleneceksin, sevdiğin birisiyle evlenemezsin gibi. Şimdi böyle durum ortaya çıktığında devlet ne yapacak? Kimin kimi sevdiğini nasıl ölçecek?

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bireylerin ikrarı esas olan.

FARUK BAL (Konya) – Bireyin iradesini de zaten birey, hukuk düzeninde rahat bir şekilde koruyabilir. Yani burada devlet neye müdahale edecek? Bu hakkın hayata geçirilmesi için ne yapacak? Onu bilelim ki elbette ki o tabii düzene, doğal düzene ya da ilahi düzene uygun bir hüküm sevk edelim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Meral Hanım buyurun.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Şimdi, yani konuyu buradan tartışmanın sıkıntılı olduğunu önce ifade edeyim. Yani niye oraya geldik anlamadım da.

Sayın Bal’ın dediği perspektiften bakarsak -hareket noktası olarak- o zaman diğer hakları da tartışalım yani. Yani, şimdi, birini öldürmek serbest mi, değil. Ceza Kanunu’nda yaptırımı var.

FARUK BAL (Konya) – Tamam, öldüren adamı alıyor devlet hapse atıyor, ceza veriyor.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Tecavüz serbest mi ya da ne bileyim benzeri kriminal açıdan söylüyorum…

FARUK BAL (Konya) – Ama evlenemedi, “Ben evleneceğim.” dediği zaman onu ne yapacak devlet?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Burada, devlet yani… Burada sorun şu değildi: Anayasa kimin suçlu kimin suçsuz olduğuna karar vermiyor. Anayasa en üst norm olarak bu hakkı tanıyor yani şu anda, alt derece kanunlarımızda, Anayasa dışındaki düzenlemelerimizde zaten evlilik özgür iradeyle olması gereken bir kurum, yani Medeni Kanun’umuzda var. Kimseyi zorla kafasına silah dayayarak evlendiremezsin ya da iradesini sakatlayamazsın, vesaire. Bu konuda ayrıntılı kanuni düzenlemeler var. Ama ne var ki uygulamada o kanuna rağmen, o düzenlemelere rağmen, hani, boşanma sebeplerinde butlan sebepleri de var. Evliliklerin yok hükmünde, işte, irade sakatlığı, yanıltma ve benzeri MK’da birçok sebep var. Burada önemli olan şu: Kurum olarak, evlilik kurumu anlamında, bir hak, en üst normda bunun bir hak olduğunun tanımlanması, alt derece kanunlar zaten bunun yaptırımını gerek hukuk anlamında gerek cezai anlamda düzenliyor. Yani, şimdi, asıl problem şu: Bu konu tartışılırken hani şöyle bir yere -birçok örnek verebiliriz de- özellikle kadınların iradeleri dışında zorla evlendirilmeleri, küçük yaşta evlilik ve benzeri yani ailelerin kararıyla. Sonuçta bu bir vaka, Türkiye’nin bir vakası. Her ne kadar hani töre denilerek sadece Kürtlere mal ediliyorsa da bu sadece Kürtlere özgü bir şey de değil.

FARUK BAL (Konya) – Ne alakası var şimdi.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Yok, yok ben size atfen söylemiyorum, genel olarak kamuoyundaki tartışmayı söylüyorum. Türkiye toplumunda maalesef bu bir realite. Bu nedenle yani evlilik hususunu tartışırken Rıza Bey de söyledi yani uluslararası hukukta da bu tanınan bir haktır, norm olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde. Bunu buraya yazmamızın hiçbir sıkıntısı yok tam tersine yani Medeni Kanun’un cezai işlemlerde, boşanma davalarında, kadına yönelik şiddette, kullanılacak mekanizmalarda bize ayrıca üst norm olarak bir anayasal dayanak sağlayacak. Biz önerirken bu gayeyle önerdik yoksa hani evliliğin bir hak olmadığı yönünde kanunlarda bir düzenleme yok zaten. Evlilik zaten nasıl oluşacağı, ne olacağı bütün yönetmeliklere kadar, nikaha kadar düzenlenmiş bir haktır, onu tartışmıyoruz tabii ki.

Tabii, diğer bir husus, yani bunu önemle belirtmek istiyorum, biz daha taslağımızı hiçbir şekilde açıklamadan önce de kamuoyunda şöyle bir tartışma yaratıldı bilinçli bir şekilde, Komisyondan önce yani Uzlaşma Komisyonu çalışmadan: Efendim, BDP, işte, evlilik maddesinde -nasıl böyle bir yorum yapma, ellerinde ne belge var onu da bilmiyoruz demin Hoca söyledi oradan aklıma geldi- hani, kadın ve erkek olmayan, eş cinsellere, geylere evlenme hakkı veriyor falan böyle bir spekülasyon falan yaratıldı. Bir kere şunu birkaç başlıkta not etmek istiyoruz. Bir: Birçok Avrupa ülkesinde geylerin, eş cinsellerin de evlilikleri resmen kabul edilmiş durumdadır. Bu böyle bu kadar üzerinde kıyamet kopartılacak bir durum değildir. İkincisi: Bizim anayasa taslağımızda, kadın ve erkek kavramımız çok nettir. Bunu bilerek Türkiye toplumunu -sonuçta biz de bir siyasi partiyiz- yani, herhâlde, hassasiyetleri, toplumun değer yargılarını, geleneklerini gözetleyecek, değerlendirecek kadar da takdir edersiniz ki bir backgroundumuz var. Hani bu nedenle direkt burada -yani üzüldüm, onun için söylüyorum- erkek ve kadını da görmezden gelerek -adını koymuşuz yani erkek ve kadın demişiz, evlilik kurma hakkı demişiz- direkt geylerin evlenmesine olanak veriyor denmesini çok talihsiz bir değerlendirme olarak görüyorum. Bunu böyle bir hakaret şeklinde de algılamıyorum çünkü Belçika’ydı en son değil mi kabul eden öyle hatırlıyorum.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Belçika, Hollanda…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hollanda…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Fransa kabul ediyor şimdi.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hani, işte, Amerika’da tartışılıyor. Bu işte aman aman hani üzerinde böyle çok büyük kıyametler kopartılacak bir konu değil. Zaten, biz, ayrımcılık maddesinde de cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimi önerdik, onların da haklarının tanınması gerektiğini söyledik. Ama evlilik maddesinde bizim siyasi değerlendirmelerimiz, hukuki değerlendirmelerimiz, toplumsal değerlendirmelerimiz sonucu böyle bir madde formüle ettik ve bizce gerçekten anayasada yer alması önemlidir bir hak kategorisi başlığı açısından.

BAŞKAN – Buyurun Hocam.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ben de şunu söyleyeceğim: Biz bunu bu maddede evlenme hakkı diye yer vermemiştik, evlilik ilişkisine dair hak ve yükümlülükler falan gibi bir daha muğlak bir ifade kullanmıştık. O yüzden biz evlenme hakkının uygun olduğunu düşünüyoruz. Evlenme hakkını hakikaten yazalım anayasada. Neden yazalım? Çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12’nci maddesinde net söylüyor, net: “Her yetişkin evlenip evlenmemeye veya kiminle evleneceğine karar vermek özgürlüğüne sahiptir.” Söz konusu madde, evlenmeme hakkını da içerir. Biz de hakikaten uygulamada, zorunlu evlenme, yok başlık parası, yok bilmem neyle evlenme, bunların önüne geçecek evlenmenin bir hak olduğunu ve bu hakkı ortadan kaldıracak -aile bile yapsa- bunu anayasaya göre aykırı bir fiil, eylem olduğunu bilecek veyahut da gereğinde cezalandırılabilecek bir şey olması lazım. O yüzden evlenme ve aile kurma hakkı…

Bir de zaten bizim kanunlarımızda var, evlenme sözleşmesinin kadınla erkek arasında yapılacağı, net. Eğer bir gün Türkiye’de sistem değişir de “Hayır, gerek yoktur aynı cinsler de evlenir.” derse bu madde ne onu engelleyici bir madde olur ne de şimdilik ona yetki verecek bir madde olur. Evlenme hakkı, bence de doğal bir şey ve bunu yapalım, hiç bunu tartışmayalım. Yani aynı cinsleri evlendirmek için geçerli bir madde değildir bu, yasalarımızda açık hüküm var. İki, evlenme hakkı dediğimiz zaman şunu içermek istiyoruz: Yani adamın evlenme, evlenmeme…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Kadının da…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – …kadının veya istediğiyle evlenme hakkını koyuyor buraya. Amaç bu, evlenme hakkı dediğimiz. Ve bizdeki uygulamada birçok bu yönde gerçekten,yok kardeşiyle evlendirme, yok başlık parasıyla evlendirme, yok zorunlu evlendirme, bunlara da karşı çıkacağımız anayasal bir dayak olur diye ben bir zararını görmüyoruz tam tersine CHP olarak biz destekliyoruz. Bence de bunu çok tartışmayalım yani aile ve evlenme hakkı.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani bana ters gelen şey, hakkı yazmadan -diğer maddelerde olduğu gibi- o hakla ilgili birtakım sosyolojik nitelemeler yapmak; işte, toplumun temelidir, yok efendim devletin koruması altındadır. Nedir devletin koruması? Hangi hak devletin koruması altında bunu söylemiyoruz ama. Onun için diğer maddelerde de yazdığımız gibi, önce hakkı söylemek lazım. Böyle bir hak vardır, ondan sonra o hakkı neyin nesidir o hak, nasıl korunur falan onları söylememiz lazım, daha doğru gibime geliyor, değil mi Hocam?

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Doğru, biz de aynı kanaatteyiz. Bizim başlığımız aileyle ilgiliydi fakat evliliği orada aslında, belki de bu tür sorunları düşünmediğimiz için ihmal etmiş olabiliriz. “Evlilik ve aile kurma olabilir” ve birinci fıkrada da bu şekliyle ifadenin yer almasını biz de destekleriz.

BEDİİ SÜHELY BATUM (Eskişehir) – Evlenmek demeyeceğiz de herhâlde, evlenme ve aile kurma değil mi? Evlenme ve aile kurma.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – E, tabii uyum açısından.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Buyurun Hocam.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Şimdi, tabii, yani evlenme hakkına kimsenin karşı çıkması mümkün değil zaten burada bulunan çok kişi evli.

BEDİİ SÜHELY BATUM (Eskişehir) – “Hanım kızar.” diyorsun yani.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Bunun çok doğal bir şey olduğunu söyledik. Ancak konu şurada: Tabii ki, bunu bir hak olarak düzenleyebiliriz yani bu çok doğal bir şey madem, biz de bunun tekrarının -eski tabirle- zait olduğunu düşünüyorduk ama arkadaşlarımızın açıklamasıyla hakikaten sorun ortaya çıktı. O zaman, o sorunu gidermeye yönelik bir düzenleme hâline getirmek lazım. Sorun, kişilerin iradesinin engellenmesi, onu ortadan kaldıracak şekilde bir ilaveyle bu düzenlenebilir. Arkadaşımızın, Meral Hanım’ın, benim sözlerimden başka şeyler hatırlaması çok garibime gitti.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Siz direkt söylediniz.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Hayır, ben öyle bir şey söylemedim. Sorun budur dedim. Sorun olarak şey yapacaksak yani eş cinsellerin veya aynı cinsten olanların daha doğrusu, evlenmesiyle ilgili tabii ki, Türkiye’de eğer bir sorunsa bu böyle bir şey var o zaman onun adını koymak anlamında bir şey söyledim. Yani, o kamuoyunda ne tartışıldı onu da bilmiyorum. Yani sizin bu önerinizle ilgili neler tartışıldı onu da bilmiyorum, hiç okumadım. Asla öyle bir şey söylemedim. Sadece bir sorun olmadığını -evlilikle ilgili- onu söyledim, sadece onu vurguladım, başka bir şey yapmadım. Ama hakikaten ülkemizde özellikle kadınlarımızın, tabii ki, erkeklerin de sorunları oluyor, zaman zaman, abisinin ölen kardeşinin eşiyle evlendirilenler oluyor ama bunlar biraz daha geride kaldı sanki. Fakat iradenin engellenmesi anlamında bir sorun ciddi şekilde hâlâ var. Bunu da gidermeye yönelik olarak da bu düzenleme yapılırsa faydalı olabileceğini düşünüyorum.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Teşekkür ediyorum.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkanım, şimdi, madde başlığı öncelikle aile olmalı. Yani biraz önce madde başlığında Hocamın bir ikazı oldu. Aile dediğimiz zaman altındaki her şeyi kapsayabilecek. Aile diyelim kısaca, bırakalım. Bu makul olursa ondan sonra ailenin toplumun temeli olduğuna dair bir hüküm sevk edelim. Hepimiz aşağı yukarı aynı şeyi düşünüyoruz. Ailenin korunmasına ilişkin devletin görevini yazalım. Bir de evlenme hakkı diye öne sürülüyor. Bu doğal bir şeydir. “Her kadın ve erkeğin” diye Meral Hanım’ın ifade ederek, açarak, yanlış yorumlara meydan vermeyecek şeyle ifade edebiliriz ama çocuklarla ilgili kısım diğer maddelere geçtiği için bu şekilde kabul edebiliriz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tamam.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Sayın Başkan, fıkra fıkra görüşüyorsak, ilk fıkraysa sözümü geri alacağım yok tümünün üzerinde görüşme yapıyorsak biz diğer fıkraları da…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, şimdi…

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Şu anda ilk fıkrada.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Şu anda ilk fıkra mı?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sıralama bakarız da fakat herhâlde şu unsurlar üzerinde bir mutabakat olduğunu görüyoruz. Bir kere evlenme hakkı diye bir hakkın yer alması konusunda bir mutabakat doğdu. İkincisi, bu eşitlik konusunda bir mutabakat var. Her maddede bu eşitlik söyleniyor. Üçüncüsü, devletin bu konuda koruması bakımından bir mutabakat var. Bütün bu unsurlar, bu üç unsur üzerinde de bir mutabakat var.

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Koruma ve desteklemede.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Koruma ve destekleme. O zaman bu üç unsuru bir kere koymak lazım. Hangi sırada koyarız? Bana en doğrusu, önce hakkı söylemek, ondan sonra…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet, öyle yaptık.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Buyurun Hocam.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Faruk Bey “Aile toplumun temelidir. Eşler arasında eşitliğe dayanır.”dan başlayalım diyor uma yani şimdi ailenin kurulması için önce evlilik olmalı. Dolayısıyla belki de (1)’inci fıkrada evlenme hakkına vurgu yapsak, (2)’nci fıkrada aileye geçsek daha isabetli olur sıralama açısından.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Evet, önce hakkı tanıyalım.

DR. DEMİRHAN BURAK ÇELİK – Daha önceki usulümüze de biraz daha uygun. Önce hakkı tanıyıp ondan sonra…

FARUK BAL (Konya) – İtiraz ediyorum.

Önce hukuku, hakkı bir kenara bırakalım, toplumun temeli olarak kabul ettiğimiz kavramı dikkate alalım. Toplumun temeli diyoruz. Biz bu anayasayı niye yapıyoruz? Toplum için yapıyoruz, değil mi? Toplumun temeli dediğimiz kavrama bir vurgu yapalım, arkasından da bu kuralı koruyalım.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama bugüne kadar bütün haklarda önce bir ilk cümlede o hakkın ne olduğunu, temelini, niteliğini tanımlayıp ondan sonra geçtik. Yani aile…

FARUK BAL (Konya) – Bunda da tersi olsun.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama neden?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bir örnek vermek gerekirse, efendim, mesela düşünce özgürlüğüyle ilgili maddede dedik ki: “Herkes düşünce özgürlüğüne, hürriyetine sahiptir.” ya da haberleşme hürriyetinde dedik ki: “Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir.” Yani haklar için de aynı şey. Uygun görürseniz önce hakkı koyalım, ondan sonra sizin söylediklerinizi de koyalım.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Sayın Başkan, eğer söylendiği gibi “evlenme”yi çıkartıyorsak “aile hakkı” diye bırakıyorsak o zaman “aile”yle başlayıp “evlenme”ye geçebiliriz. Ama “evlenme ve aile hakkı” diyorsak o zaman evlenmeyle başlayalım.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Biz başlığa “Evlenme ve aile kurma hakkı”nın daha uygun olacağını düşünüyoruz çünkü “evlenme hakkı”nı da tanımlayacağız içinde.

BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, ona göre değişebilir bu.

FARUK BAL (Konya) – Hürriyet Hanım, hürriyet alanınızı bu kadar çok genişletiyorsunuz ki.

Şimdi, arkadaşlar, tartışmayı artıralım diye söylemiyorum. Ben doğrusu ve makul olduğuna inandığım için söylüyorum. Aile ile düzenleyeceğimiz bu maddeye pek çok fıkralar ilave edebiliriz, pek çok hakları da koyabiliriz ama basit, sade, herkesin üzerinde mutabık kalabildiği diğer hususları da ilgili maddelere serpiştireceğimiz ana bir madde yapalım. Bu ana maddenin adı “aile” olsun. Madem toplumun temeli, o ailenin tabi olduğu hükümler bu maddenin içerisine de yerleştirilir.

Şimdi, o zaman benim başka itirazlarım ortaya çıkacak. Ne gibi itirazım ortaya çıkacak? “Aile” demişiz isek çocukla ilgili bütün maddeleri buraya taşıyalım kardeşim. Daha önce yaptığımız maddeleri söküp söküp getireceğiz, yani haklarla ilgili. Şimdi, çocuğu aileden ayırabilir miyiz? Ayıramayız. O zaman çocuk haklarını getirip buraya taşımamız lazım. Oysa biz yaptık orada. Şimdi, o “evlenme hakkını” tamam hak olarak yazalım. Buna yine bir itirazımız yok. Altta yazılsa ne olacak, üstte yazılsa ne olacak? Önce “aile”ye büyük bir anlam yükleyelim. “Aile toplumun temelidir.”

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Buyurun Hocam.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, biz daha önce de bir kere bir tartışmada konuşmuştuk. Polonya Anayasası’nda bir hüküm var. Diyor ki: “Bir erkek ve bir kadın birliği hem aile, annelik ve ebeveynlik olarak evlilik, Polonya Cumhuriyetinin koruması ve gözetimi altındadır.”

FARUK BAL (Konya) – “Gözetimi altında” mı?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Koruması, gözetimi.” “Himaye.” Belki onu herhâlde öyle tercüme etmişler, yani Türkçe tercümesi bu. Koyabilir miyiz oraya?

FARUK BAL (Konya) – Polonyalılardan mı öğreneceğiz Hocam, gözünü seveyim ya?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evli olmayıp da aynı çatı altında yaşayanlar ne olacak? Bizde koruma altında değil mi?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Değil.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Bir de bunun konsepti farklı.

FARUK BAL (Konya) – Tabii ona da “cooperation


Yüklə 8,47 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin