Fâtır(42);Âyet:4 Hz.Peygamber(AS),tebliğ görevini ifa ederken onu yalanlayanlara karşı
direncinin zayıflamaması için,daha önceki peygamberlerin de aynı durumla karşı
karşıya kaldıkları hatırlatılarak teselli edilmektedir.
Ve şu âyetlerin hatırlatma ve uyarılarıyla bireysel inşa sürdürülmektedir.
“Şu kesin ki,Allah,işitmeyi dileyene işittirir.Fakat sen(Ey Nebi!)mezarda-
kiler(gibi manen)ölmüş olanlara asla işittiremezsin.”
“Sen sadece bir uyarıcısın.”
“Şüphe yok ki Biz,seni hakikate sadık bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönder- dik.(görevlendirdik.)Zira hiçbir ümmet yoktur ki,içlerinden bir uyarıcı çık(arıl)mamış
olsun.”
Fâtır(42);Âyet:22,23,24. 29
“Eğer seni yalanlıyorlarsa,unutma ki,bunlardan öncekiler de elçileri,kendi -
(Muhammed Ümmetini) varis kıldık.Fakat onların içlerinden kimisi kendisine zulmeder,
kimisi ortalama bir yol tutar,kimisi de Allah’ın izniyle(ve yardımlarıyla)her iyi şeyde
öncülük eder.Bu,işte budur muhteşem zafer!”(Gerçek ve üstün başarı!)
Fâtır(42);Âyet:31,32. Vahyin sürekliliği ve evrenselliği hatırlatıldıktan sonra;Allah’ın kulların(ın)
gidişatından(bütün hal ve hareketlerinden)haberdar olduğu,her şeyi gördüğü hatırlatılarak
O’nun koyduğu yasalara(prensiplere)uygun bir hayat yaşanması gerektiği vurgulanmakta,
Nübüvvet(peygamberlik)görevinin son Peygamber Hz.Muhammed(AS)ile sona erdiği,
ancak risalet(ilâhi mesajı tebliğ)görevinin Kıyamet’e kadar süreceği,bu görevin de seçkin
kullara(Muhammed ümmetine) verildiği belirtilmektedir.Ne yazık ki,bu görevi lâyıkıyla
yerine getiren/getirmeye çalışanlar ümmet içinde çok az bir oran teşkil etmektedir.Çünkü,
onlardan kimisi kendisine zulmeder(fıtratına aykırı bir ömür sürer),kimisi ortalama bir
yol tutar(ki onların da hizmetleri yetersizdir),kimisi de Allah’ın izniyle(ve yardımlarıyla)
her iyi şeyde(işde)öncülük eder.İlâhi mesajı tebliğ işinde elinden gelen olanca iyi niyeti ve çabayı gösterir.İşte muhteşem(en büyük,en görkemli)zafer budur!
Yüce Rabbimiz,bizleri bu zaferi kazananlardan eylesin!Amin! “Bir de onlar(o inkârcılar),kendilerine bir uyarıcı geldiği takdirde,doğru
yolu bulmakta tüm toplumların önünde yere alacaklarına dair Allah adına var güçleriyle
yemin ettiler.(ederler.)Fakat onlara bir uyarıcı geldiğinde ise;bu onların sadece tepkilerini
“(Bir de)yeryüzündeki böbürlenmelerini ve çirkin entrika çevirme kapasite-
lerini(de)…”(arttırdı/arttırır.)
(Veya;Yeryüzünde kibir(lendiler)ve çirkin bir entrika (düzeni kurdular.))
Oysa ki,her çirkin entrika sadece onu çevireni(kuranı)çepeçevre kuşatır.
Bu durumda onlar,öncekilere uygulanan ilâhi uygulama(yaptıklarına karşı adilce bir
karşılık verme)dışında başka bir şey mi bekliyorlar?
Ve sen(ey Peygamber/ey muhatap!)Allah’ın yasasında bir başkalaşma
(dengesizlik/tutarsızlık)göremezsin,evet sen Allah’ın yasasında bir sapma da göremezsin.”
Fâtır(42);Âyet:42,43. Allah’ın elçilerine (ve Hz.Peygamber’e)karşı samimiyetsiz(riyakarca)bir
tutum sergileyen inkârcı tiplerin analizi yapılarak,bu davranışlarından dolayı başlarına
geleceklerin,daha önce de aynı tutum ve davranışları sergileyenlerin başlarına gelenlerden
farklı olmayacağı(Allah’ın şaşmaz adaleti gereği)kesin bir ifadeyle vurgulanmaktadır.
***
30 “İşte sadece bu yüzden Biz onu(Kur’an’ı/vahyi)(ey Nebi!)senin(konuştuğun)
dil aracılığıyla kolaylaştırdık ki,sorumluluk bilinci taşıyan kimseleri onunla müjdeleyip,
sorumsuzca savrulanları da uyarasın diye.”
“Zira Biz onlardan önce nice uygarlıkları helâk etmişizdir;sen onlardan
herhangi birinin varlığını hissediyor,ya da onların a(r)dından bir tek çatırtı olsun duya-
biliyor musun?”
Meryem(43);Âyet:97,98.
Kur’an- Kerim’in(vahyin) indiriliş amacı belirtildikten sonra,Allah’ı günde- minden çıkaran toplumların nasıl kendi yok oluş fermanlarını imzaladıkları vurgulanıyor.
*** “Ey İnsan!(Ey Peygamber!)”
“Biz bu ilâhi hitabı(kelâmı)sana zorluk çekip,mutsuz olasın diye indirmedik.”
“Yalnızca Allah’ın sevgisini yitirmekten korkan kimselere bir uyarı olsun
için(indirdik.)”
“Yeri ve yüce gökleri yaratan Zat tarafından indirilmedir bu!”
Tâhâ(44);3Ayet:1,2,3.
Kur’an-ı Kerim’in(vahyin) insanların (dünya/ahiret)hayatlarını kolaylaştır-
mak ve mutlu olmalarını sağlamak için Yüce Allah tarafından insanlara bir mutluluk
reçetesi olarak indirildiği bildiriliyor.
Bunu bilen insan(lar)ın mutlu olmak için başka yollar aramasına gerek
var mıdır?Arayanların halleri ve akıbetleri ortadadır.
Ölümsüz,ilâhi prensiplerin bireysel ve toplumsal bazda uygulanması halinde
uyarıları bütün boyutlarıyla gözler önüne serdik.(ortaya koyduk.)Belki sorumluluk
duyarlar veya bu(mesaj)onların(fıtratlarında zaten)var olanı(insani değerlerini)hatırlata-
rak ortaya çıkarır diye.”
“Sonuçta,aşkın(bir varlık)olan Allah,mutlak otoritenin sahibi olarak,mutlak
hakikatin de kaynağıdır.Şu halde O’nun vahyi tamamıyla sana ulaştırılmadan önce
(Ey Nebi!)Kur’an hakkında tez canlı davranarak(sonuç çıkarma/hüküm verme),fakat
‘Rabbim!İlmimi arttır!’de”(diye dua et!)
Tâhâ(44);Âyet:113,114.
Kur’an-ı Kerim’in(vahyin)indiriliş sebeplerinin başında insanın yitirdiği
beşeri değerlerini ona yeniden kazandırmak,çeşitli dünyevi etkenlerle bozulan fıtratını
onararak,yeninden inşa etmek,insanlığını yeniden kazandırmaktır.Bu inşanın/yapının
mimarları kuşkusuz peygamberlerdir.
Ancak onlar bu uygulamalarında kendi heva ve hevesleriyle değil,Allah’tan
aldıkları buyruklar ve talimatlarla hareket etmek durumundadırlar.Onlara sorulan soruların cevabı kendilerine(vahiyle)ulaştırılmadan tez canlı davranarak görüş bildirmemeleri
öğütlenmektedir.
Bizler de Peygamber(AS)’ın varisleri/ümmeti olarak doğru,yerinde
kararlar alabilmek ve uygulayabilmek için Allah’tan ilmimizi arttırmasını dilemeliyiz.
Peygamberimizin şahsında bize(de) bu ilâhi prensibe uymamız önerilmektedir. 31
“Ve eğer Rabbin tarafından-belirli bir süreye kadar(fırsat tanınacağına)dair-
başlangıçta konulmuş bir yasa olmasaydı,(günahkârları)hemen cezalandırmak kaçınılmaz
olurdu.”
“Öyleyse,artık onların söyleyeceklerine karşı sabırlı ol!(Nasıl olsa hesapla-
rının sorulacağı Bir Gün gelecektir.)Bir de güneşin doğumundan ve batımından önce
(sabah ve akşam)Rabbinin aşkın olan Yüce Zatı’nı(namaz kılarak)hamd ile an!Yine gecenin bazı saatlerinde(yatsı ve teheccüd) ve gündüzün belli zamanlarında(öğle,ikindi)
(namaz kılarak)O’nun Yüce Zatı’nı an!(Ki O’ndan)razı/memnun olduğun belli olsun!”
(Yaşantınla bunu kanıtla!)
Tâhâ(44);Âyet:129,130. Hz.Peygamber(AS)’in içinde bulunduğu toplumu oluşturanların çoğunun
inançsız olduğu ve Onu çok üzdükleri bilinmektedir.Ancak,Allah’ın koyduğu yasalar
yürürlükte olduğu,zamanı geldiğinde O’nun takdirinin gerçekleşeceği hatırlatılarak sabırlı
olunması önerilmektedir.
Sabrın gerçekleşmesi için ruhun(ve bedenin) güçlenmesi ve sağlıklı olması
gerekmektedir.Bunun için de manevi destek istenmelidir.Namaz bu desteğin alınmasında
en başta gelen eylem(lerden)dir.
Namaz vakitleri konusunda ilk ayrıntılı âyet budur.(130.âyet)Âyet açıkça
beş vakitten söz etmektedir.Hz.Peygamber(AS) de uygulamalarıyla bu âyeti teyid etmiştir. “Ve onlardan kimi çiftlere(erkek ve kadınlara)kendilerini sınamak için
verdiğimiz bu dünya hayatının aldatıcı parlaklığına(albenisine)gözlerini dikme!Zira
senin Rabbinin (sana verdiği)nimet(vahiy/nübüvvet)çok daha yararlı ve çok daha kalıcıdır.”
“Öyleyse yakınlarına namazı emret ve sen de bunun üzerinde kararlı ol!
yerine getirmeye çalış.)Seni Biz doyuruyoruz;Ve mutlu son(kişinin)sorumluluk bilincine bağlıdır.”
“Bir de dediler ki;’O bize,Rabbinden bir mucize getirmeli değil miydi?’
İyi de,daha önceki vahiylerin içeriğinde yer alan açık deliller kendilerine ulaşmadı mı?”
“Ve eğer Biz onları(elçi göndermeden)önce bir helâke uğratarak cezalandır-
mış olsaydık,bu kez de;’Ey Rabbimiz!Eğer Sen,şu zillet verici ve onur kırıcı duruma düşmeden önce bize bir elçi göndermiş olsaydın ona hemen uyardık!’ diyecekleri kesindi!”
“(Ey Nebi!)De ki;’Herkes(hak ettiği akıbeti)beklemektedir,o halde siz de
bekleyiniz!Nasıl olsa,doğru dürüst bir yol seçenlerin kimler olduğunu ve (bu tercih
sonucunda)Allah’ın kimleri doğru yola yönelttiğini,günü gelince öğreneceksiniz.” Tâhâ(44);Âyet:131,132,133,134,135. Âyetlerde,göz alıcı,aldatıcı parlaklığa sahip dünya hayatının sadece bir
sınav vesilesi olduğu,Hz.Peygamber(AS)’in şahsında müminlerin de bu aldatıcı dünya
hayatına özenerek göz dikmemeleri,manevi zenginliğin daha yararlı ve kalıcı olduğu
hatırlatılıyor.
Yine küfür mantığı devreye girerek Hz.Peygamber(AS)’den-diğer peygamber-
lerden istendiği gibi-mucize getirmesi istenmesi üzerine, daha önceki vahiylerde de,
Hz.Muhammed(AS)’e gelen vahiylerde de “açık deliller”in gönderidiğine işaret edilmek-
tedir,dikkat çekilmektedir.
İnsanın inanma ya da inanmamasının özgür iradesiyle karar verdiği bir tercih sonucu olduğu vurgulanmakta,bunun sonuçlarının geleceğinde kuşku olmayan
Bir Gün’de(Mahşer/Kıyamet/Yargılama)ortaya çıkacağı,anlamsız mazeretlerin kabul
edilmeyeceği belirtilmektedir.
32 “Eğer(Peygamber) kısmen dahi söylemediğimiz/bildirmediğimiz sözler
Bize isnat etseydi,onu sağ kolundan(veya sağ Elimizle/gücümüzle)şiddetle yakalar ve
şah damarını kesip,(başını)koparırdık da,sizden hiç kimse buna engel olamazdı.”
“Gerçek şu ki,bu vahiy muttakiler(sorumluluk bilinci taşıyanlar) için (evren-
sel,ölümsüz)bir uyarıdır.”
Hâkka(45);Âyet:44,45,46,47,48. Hz.Peygamber(AS)’in risalet(ilâhi mesajı tebliğ)görevinin ne kadar ciddiyet
ve dikkat istediğini herhalde bundan daha çarpıcı,etkileyici olarak anlatan başka bir ifade
olamaz.
Bu,aynı zamanda risalet görevinin ne kadar ağır bir sorumluluk olduğu ve
vahyin kelimesi kelimesine(hatta harflerine varıncaya dek)hiç bir şey eklemeden,çıkarma-
dan tebliğ edilmesinin gerektiği anlamını taşımaktadır. *** “Artık sen(ey muhatap!)güzel bir sabırla diren!Çünkü onlar(münkirler)
(Hesap Günü’nün) çok uzak bir ihtimal olarak görüyorlar.Biz ise onu çok yakın görüyoruz.
Me’aric(45);Âyet:5,6,7 Kötülere ve inançsızlara karşı mücadele “güzel”yapılmalıdır.Onları dışlama-
ya değil kazanmaya yönelik bir metod uygulanmalıdır.
*
“İnkârı hayat tarzı edinmiş olan şunlara ne oluyor ki,senden yana boyunla
gece veya bir gündüzden(kuşluktan)fazla kalmamışlar gibi gelecek.”
Nâzi’ât(48):Âyet:42,43,44,45,46. Hiçbir yoruma gerek kalmayacak şekilde Kıyamet Saati’nin(Son Saat’in)
vaktinin sadece Allah tarafından bilindiğinin,Hz.Peygamber(AS)’e dahi bildirilmediğinin
açık seçik ifadesi olan bu âyetlerle,yine inkârcılar uyarılmakta,ancak o hakikati(Kıyamet’i)
gördükleri zaman dünyada bir gece,ya da bir gün kalmış olduklarını sanacakları,bunun
faturasının çok ağır olacağı,ne yazık ki artık yapacak bir şeyleri kalmayacağı hatırlatılmak- maktadır. *** “(Ey Resûl!)Mümin olmuyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin!”
“Eğer dileseydik onlara(inançsızlara)semadan öyle bir belge(hüccet)indirirdik
ki,onun karşısında(ister istemez)boyun büker,baş eğerlerdi!”(O zaman inanmanın bir önemi
ve değeri kalmazdı!)
“Ama onlara Rahman’ın Katından yeni bir hatırlatıcı mesaj gelse,kesinlikle
ondan yüz çevirirler.”(Bu kibirlerinden/önyargılarından kurtulamazlar.)
“Kaldı ki,işte onlar(bunu)da yalanladılar.Buna rağmen,alay edip durdukları
haberler yine de karşılarına çıkarılacaktır.”
“Peki,şimdi onlar yeryüzüne bakıp da orada her çiftin iyi ve yararlı olanını bitirdiğimizi hiç mi görmezler?”
“Elbet bunda da alınacak bir ders mutlaka vardır;fakat insanların çoğu yine de inanmayacaklardır.”
“Ne ki senin Rabbin,sınırsız rahmet sahibi olan O Yüceler Yücesi’dir”
Şu’arâ(51),Âyet:3,4,5,6,7,8,9. Hz.Peygamber(AS),tebliğ(risalet)görevini olanca çabası ve iyi niyetiyle
sürdürmesine rağmen,içinde bulunduğu toplumda çoğunluk inanmamakta direnmekte
bu da onu derinden üzmekteydi.
Ancak Yüce Allah,Hz.Muhammed(AS)’i teselli ederek,inanmayanların
korkunç bir gurur,kibir ve önyargı içinde olduklarını,onlara göklerden göndereceği bir
mesaj karşısında kesinlikle yüz çevireceklerini,ancak alay edip durdukları haberlerin
(ilâhi mesajların)yine de karşılarına çıkarılacağını,yeryüzünde bitirilen/yaratılan,iyi ve
yararlı olan her şeyde(bitki ve hayvanlarda)mutlaka ibret alınacak hususlar olmasına
rağmen,insanların birçoğunun yine de iman etmedikleri vurgulanmakta,kendisinin
sadece verilen görevi yerine getirmesi,ötesinin Allah’a kaldığı,sınırsız bir rahmet sahibi
olan Allah’ın tövbe kapısını(her şeye rağmen) daima açık tuttuğu belirtilmektedir. “Şüphe yok ki bu (mesaj)elbet Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.
“O Güvenilir Ruh(vahiy/vahyin kaynağı ya da Cebrail)ile birlikte geldi”
“Senin kalbine ki,(onunla)uyaran kimselerden biri olasın diye.”
“Açık-seçik bir Arapça ile….”
“Yine kuşku yok ki bu(mesaj) öncekilerin hikmet yüklü sayfalarında
(yalnız Tevrat,Zebur ve İncil’de değil,aynı zamanda Eski Hint,Mısır ve Eski İran dini
metinlerinde/sayfalarında)da yer almakta.”
34
“İsrâioğulları’na mensup âlimlerin bunu bilmeleri,onlar için delil olarak
yeterli değil miydi?”
Şu’arâ(61);Âyet:192,193,194,195,196,197
Hz.Peygamber(AS)’in elçiliği ve kendisine vahyin indirilişi ile ilgili,