burada(dünyada)olanı seviyorlar da,zor bir günü(Kıyamet’i/Mahşer’i/Yargılama’yı
gündemlerine almayı)erteliyorlar.”
İnsan(32);Âyet:23,24,25,26. Hz.Peygamber(AS)’in kişisel inşası sürdürülmekte,O’na inanmayan-
lara karşı direnmesi,Rabbinin hükmünü (kendisi ve onlar hakkında vereceği hükmü)
sabırla beklemesi,ibadetlerle ve Allah’a güvenmekle tebliğine devam etmesi istenmek-
tedir. *** “(Ey Peygamber!/Ey muhatap!)Onu(vahyi)çarçabuk almak için aceleyle
dilini oynatıp durma!”
“Şüphesiz onun(vahyin)toplanması de,okunuşu(okutuluşu) da Bize düşer.”
“Artık Biz onu okuduğumuzda sen sadece onun okunuşunu izle!”
“Sonra elbet onu beyan etmek(açıklamak/gözler önüne sermek)de Bize
düşer.”
Kıyâmet(33);Âyet:16,17,18,19 Hitap Hz.Peygamber’e yapılmış kabul edilirse;Kur’an nazil olurken
vahyi bir an önce hıfzetmek,metni tam olarak algılayabilmek,özümseyebilmek,sindire-
bilmek için aceleyle dilin oynattığı,ancak bunma gerek olmadığı Allah’ın(Cebrail
vasıtasıyla)kalbine(ve hafızasına)nakşedeceği belirtilmektedir.Bu okuma vahyin
(Hz.Peygamber’in) kişiliğinden bağımsız olduğunun da kanıtıdır.
Hitabın insana yapıldığı var sayıldığı takdirde;-ki önceki âyetler göz
önünde bulundurulduğunda-(Bkz:Kıyamet(33/75):1….15.âyetler.Özellikle 13.âyet)
öncesi ve sonrasında hitap edilen ve yaptıkları kendisine bir,bir haber verilecek olan,
ancak kötü amellerine sürekli mazeret uydurmaya çalışan “insan”dır.
Bu ifadenin açılımı şöyle olur;Durmadan yalan üreten ağzını açma!Sici
lindeki günahlardan dolayı aceleye getirilmiş geçersiz bahaneler bulmak için boşuna çabalama!Amelleri toplamak da,onu(onları) aktarmak da Bize düşer.Sen (ey insan!)
sadece sana okuduğumuz/gösterdiğimiz sicilini(amel defterini) izle!Sonra da o sicilde
kayıt altına aldığım(ız) eylemlerini belgelendirmek ve değerlendirmek de Bize düşer.
(Bu okuma bağlamla,bu gruptaki âyetlerin konu ve dokusuna daha uygundur.) ***
Bu âyetler inançsızların ahiretteki feci durumları ile inananların,(Rah-
met Kaynağı Allah’a/Kur’an’a/Elçisine tabi olan ve saygı duyanların)sınırsız bir bağış-
lanma ve tarifsiz güzellikte bir ödülle(Cennet/Cemalullah)ödüllendirilecekleri dile
getirilerek,insanların tercihlerini bu yönde yapmaları gerektiğine dikkat çekilmektedir. * “Biz ona(Hz.Peygamber’e) şiir öğretmedik.Bu onun için gerekli de
değil!O(Kur’an/vahiy)sadece bir uyarı ve öğüttür,dahası açık ve açıklayıcı bir hitap-
tır.”(şiir değil!)
“Ki bu sayede(kalben)diri olanları uyarsın ve bunu ısrarla inkâr edenle-
re karşı verilmiş olan söz gerçekleşsin!”
Yâsin(39);Âyet:69,70.
Hz.Peygamber(AS)’e şair,Kur’a şiir diyenlere ilâhi bir şamar gibi inen
sun diye,başkalarına yazdırdığı eskilerin efsaneleridir.’dediler.”
“De ki;’Onu,göklere ve yere ait bütün sırları bilen(Allah)indirdi;Zaten
O,tarifsiz bir bağışlayıcı,eşsiz bir merhamet kaynağıdır.”
“Yine(onlar,o münkirler;”Bu nasıl elçi böyle?Yiyip,içiyor,çarşıda,pazarda
dolaşıyor?Ona bir melek indirilseydi de,beraberinde o da(onunla birlikte)uyarıp dursaydı
ya!”
“Ya da kendisine(gökten)bir hazine bırakılsaydı(indirilseydi)veya onda
yiyip içerek(safa sürdüğü)kendisine ait bir cenneti(has bahçesi) olsaydı.’dediler.
Bir de kalkıp o zalimler;’Eğer(ona/Hz.Peygamber’e)uymuş olsaydınız
(olsaydık),sihirlenmiş bir adamdan başkasına uymamış olacaktınız.’(olacaktık.)dediler.”
“Şunların,(Ey Nebi!)seni neye benzettiklerine bir bak hele!Ve sonuçta öyle bir sapıtıyorlar ki,bir daha doğru yolu bulacak(muhakeme)gücünü asla kendilerinde
26 “O Gün Cennet ehli kalınacak yerlerin en hayırlısına,istirahat mekanları- nın en iyisine sahip olacak.”
“İşte O Gün tüm bulutlarıyla(buutlarıyla)gökyüzü paramparça olacak ve
melekler bölük,bölük indirilecek.”
“Mutlak hakimiyet O Gün,yalnızca rahmetin mutlak kaynağı(mutlak ger-
çek)olan(Allah’ın)olacak.Ve zaten o(gün)inkâr edenler için çok zor bir gün olacak.”
“İşte O Gün,haddi(Allah’ın sınırlarını) aşmış olan kişi,(aldanmanın piş-
manlığıyla)elini(parmaklarını)ısırarak;’Ah,n’olaydım!Keşke Resûl ile birlikte bir yol
tutmuş olsaydım!’diyecek.”
“Vah,n’olaydım!Keşke (yoldan çıkmış)falanca kimseyi kendime yol
gösterici bir dost(kılavuz)tutmayaydım!”(tutmasaydım!)
“Doğrusu bana vahiy(Resûl)tarafından ulaştı(rıldı)ktan sonra beni
ondan uzaklaştırdı.”(Vahye ulaşmada Elçi’den başka hiçbir aracıya gerek olmadığı
vurgulanmaktadır.)
Evet,zaten (kişiyi vahiyden)uzaklaştıran her tür şer güç(ler)(görünen/
görünmeyen şeytanlar)insanı(yoldan çıkardıktan sonra)işte böyle yüz üstü (bir başına)
bırakır(lar.)”
Furkan(40);3Ayet:24,25,26,27,28,29. Çizilen bu ibret dolu Mahşer sahnelerinden ve kâfirlerin mutlak gerçeği
gördükleri zaman pişmanlıkla kıvranmalarının artık bir işe yaramayacağı gözler önüne
serildikten sonra;
“Ve (O Gün)Rasûl diyecek ki;’Rabbim!Benim kavmim bu Kur’an’a devri
geçmiş,terk edilmiş bir kitap muamelesi yaptı!”
Furkan(40);Âyet:30 Bu müthiş âyette sözü edilen kimselerden ,dünyada ve ahirette hüsrana
uğrayanlardan(kaybedenlerden)olmamak için,Kur’an’ı Kerim’e daha sıkı sarılarak,
onun çağlar üstü,her zamanda/mekanda geçerli(uygulanabilir/yaşanabilir)bir hayat
kitabı olduğunun bilincine vararak,onun prensiplerine uygun örnek bir ömür sürmek,
ve toplumsal bir düzen (bütün zamanlara mekanlara örnek olacak üstün bir medeniyet) kurmak(daha doğrusu küllenmeye yüz tutmuş İslâm Medeniyetini yeniden canlandır- mak) için olanca çabamızı,iyi niyetimizi ve birikimlerimizi ortaya koymalıyız. Ve hikmet dolu şu âyet;
“İşte böylece Biz,her peygambere,suçu karakter(yaşama biçimi)haline
getirenler içerisinden düşmanlar çıkarmışızdır.Olsun!Nasıl olsa Rabbin yol gösterici
ve yardım edici olarak sana yeter!”
Furkan(40);Âyet:31 Evrensel ilâhi düzen(dizayn) zıtlıklarla ayakta durmaktadır.Her değerin/
boyutun bir karşıtı vardır.
Bu(düzen)aynı zamanda karşılıklı kutupların birbirlerini dengede tutma-
sını sağlayan ilâhi yasaların temel taşını oluşturmaktadır.
Peygamberler bu dengeyi sağlamada en büyük etkendir.
27 “Bir de inkârda ısrar edenler dediler ki;’Kur’an ona(Hz.Peygamber’e)
topyekün olarak bir seferde/celsede indirilseydi ya!’
İşte Biz,bütünü oluşturan parçaları ait oldukları yere(göre)biri diğerini
açıklayacak(tamamlayacak)şekilde yerleştirerek,onunla senin(ey Nebi!) iç ve dış
dünyanı(enfüsünü/afakını)inşa edip,pekiştirelim diye böyle yaptık.”
“İmdi onlar(müşrikler),senin karşına hangi temsili/sembolik)anlatım
tarzıyla(meselle) çıkarlarsa çıksınlar,kesinlikle Biz sana o konudaki gerçeği ve en doğru
açıklamayı getiririz.”
“Yüzüstü sürünerek Cehenneme tıkılacak olan kimselere gelince;En şerli
konumda bulunanlar ve yoldan en çok sapanlar işte bunlardır!”
Furkân(40);Âyet:32,33,34. İnanmaya,ıslâh olmaya,doğru yola girmeye niyeti olmayan şeytanlaşmış
nasipsizlerin bahaneleri bitip tükenmek bilmez!Ama sonlarını ne olacağı da bellidir.
İşte bir diğeri;
“Bir de ne zaman seni görseler,sırf seninle alay etmek amacıyla;’Ne yani
Allah,elçi göndermek için bula,bula bunu mu bulmuş!’(Haşa!)
doğru bir yol tutması dışında sizden herhangi bir ücret talep etmiyorum!’de.”
“Nihayet ölümsüz olan O Mutlak Diri(Hayy)Zat’a yaslan(O’nun sonsuz
gücüne sığın)ve hamd ile O’nun aşkın yüceliğini dillendir!Zira kullarının günahından
haberdar olma konusunda kimse O’nunla boy ölçüşemez.”
Furkân(40);Âyet:56,57,58. Şu ifadelerdeki güzelliğe,zarafete,inceliğe bakar mısınız?Hz.Peygamber(AS)
insanlardan Allah’ın yüce kelâmımı onlara tebliğ etmesine karşılık-ücret olarak-“Dileyen
kimsenin Rabbine doğru bir yol tutması…”nı istiyor.
Bu,aynı zamanda inancın sadece bir tercih meselesi olduğu,kabul ettirilmesi
için asla hiçbir baskının,dayatmanın söz konusu olmayacağı anlamına de gelmektedir. Ve şu ölümsüz,evrensel tavsiye;
“Gökleri,yeri ve bunların arasındakileri altı evrede(birim zamanda)yaratıp,
sonra da mutlak hükümranlık makamına(Arş’a)kurulan O’dur.O,sınırsız rahmet kaynağı-
dır.Haydi,o halde(isteyeceğini)O,her haberin hangi kaynaktan,ne maksatla çıktığını bilen-
den iste!”
Furkân(40);Âyet:59
Bir şey istenecekse,en zengin,en cömert,en güçlü olan Allah’tan istenmeli-
dir,başkasından/başkalarından değil!O verirse de bizim için hayırlıdır,vermezse de. (Ey Nebi!Müminlere)De ki;”Eğer dua(ları)nız olmasaydı Rabbim size niçin