ğı,refahın şımartıp azdırdığı toplumların gönderilen elçilerin tebliğ ettiği ilâhı mesajı
səhifə 7/32 tarix 30.07.2018 ölçüsü 1,6 Mb. #63462
ğı,refahın şımartıp azdırdığı toplumların gönderilen elçilerin tebliğ ettiği ilâhı mesajı
dinlemedikleri için helâk edildikleri,toplumların küfürden ziyade ,zulümle(adaletsizlikle)
çürüdüğü ve yıkıldığı,dünya hayatının çok kısa-bir yıldız kayması kadar-parıltılı olduğu,
asıl Allah Katında olan nimetlerin daha hayırlı ve kalıcı(sonsuz)olduğu vurgulanmakta,
onların-dahası Allah’ın hoşnutluğunun-kazanılması için O’nun yasalarına uygun bir hayat
yaşanması gerektiği,”Halâ akletmiyecek misiniz?”ifadesiyle hatırlatılmaktadır.
“(Ey bu vahyin muhatabı!)Senin hayatına Kur’an’ın kuşatıcı mesajıyla
(istikamet)tayin eden (Allah) elbet seni yepyeni bir hayata(Kur’ani yaşam tarzına)kavuştura-
caktır.
(Şu halde)de ki:Kimin hidayete erdiğini ve apaçık bir sapıklığa gömülenin de
kim olduğunu asıl bilen Rabbimdir.”
“(Ve sen ey bu vahyin muhatabı!)bu ilâhi mesajın sana kadar ulaşacağını
ümit etmedin!Sadece Rabbinin rahmeti sayesinde oldu bu.O halde inkâr edenlere asla
arka çıkma!”
“Ve sana indirilmiş olduğu şu vakitten sonra ,onların seni Allah’ın âyetlerin-
den alıkoymalarına(uzaklaştırmalarına)asla izin verme!Aksine(onları)Rabbine çağır.Sakın
ha Allah’a ortak koşanlardan biri olma!”
“Ve asla Allah’la beraber başka bir ilâha yalvarıp yakarma!
O’ndan başka ilâh yok.Her şey yok olacak,sadece O’nun (ölümsüz)Zâtı baki
(ebedi)kalacak.Nihai yargı(hüküm)yalnız O’na aittir.Sonunda elbet hepiniz O’na döndürüle-
ceksiniz.”
Kasas(67);Âyet:85,86,87,88.
Hz.Peygamber(AS)’in şahsında vahyin ulaştığı herkes için geçerli olan pren-
siplere göre;İnançsızlara karşı Müslümanların takınacağı tavır,vahdet (tek ilâha/Allah’a)
iman etrafında birlik,O’nun ,sadece O’nun ebedi(ölümsüz)olduğu malın,mülkün,saltanatın
geçiciliği ,onlara bağlanmanın yanlışlığı vurgulanmaktadır.
53
“Yarattıklarına benzemekten münezzeh,mutlak aşkın ve yüce O(Allah) ki,
kulunu gecenin bir vaktinde Mescid-i Haram’dan,çevresini bereketli(mübarek)kıldığımız
Mescid-i Aksâ’ya,âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye yürüttü.Zira O,evet sadece
O’dur her şeyi(en ince ayrıntılarına kadar) işitip,gören.”
İsra(68);Âyet:1
Bu âyet,Hz.Peygamber(AS)’in (manevi)hayatında bir dönüm noktası olan
İsra olayına işaret etmektedir.
“İsra”nın ruhsal mı,fiziksel mi,hem ruhsal hem fiziksel mi olduğu tartışmalıdır.
Ama gerçek olan bir şey vardır ki,Allah,”âyetlerinden bir kısmını” göstermek
üzere kulu(ve elçisi)Hz.Peygamber(AS)’i “gecenin bir vaktinde” yürütmüştür.Bu yürüyüş,
elbette(bizim anladığımız manada)yatay değil,dikey bir yürüyüştür,yüceliştir.
Çağdaş bir bakış açısıyla bakarsak;Yüce Allah,Elçisi Hz.Muhammed(AS)’e
evrenin bazı sırlarını(olağanüstü bir vizyon/rüyet şeklinde) göstermiştir.Zaman/mekân üstü
bir yolculukla-adeta birkaç saniyede-sonsuz kuşaklardan/periyodlardan/koordinatlardan geçen bir yürüyüş gerçekleştirilmiştir.
Bu,bir insanın ulaşabileceği en yüce makamdır,nimettir,ikramdır.
*
“(Ey insan!)Allah’la birlikte başka bir ilâh edinme!Sonra kınanmış olarak
bir köşeye atılıp,orada bir başına kalakalırsın!”
“Zira senin Rabbin,başkasına değil,yalnızca Kendisine kulluk etmenizi emreder.
Bir de ana babaya iyilik etmeyi…Eğer onlardan biri ya da ikisi senin yanındayken yaşlanırsa, sakın olara”Üf!”bile deme ve onları azarlama!Aksine onlara gönül okşayıcı şeyler söyle!”
“Dahası o ikisine alçakgönüllü davranarak merhametle kol-kanat ger ve de ki:
“Rabbim,o ikisi beni küçüklüğümde sevgiyle nasıl görüp gözettilerse,sen de onları merhametin-
le kolla!”(…muamele et!”)
“(Ey insanlar!)Rabbiniz,içinizde olan biteni(herkesten ve hatta sizden bile) çok daha iyi bilir.Yeter ki siz,iyiliği özümseyenlerden olun!(Şunu)hiç aklınızdan çıkarmayın ki O,
(hatada ısrar etmeyerek)Kendisine yönelenler için tarifsiz bir bağışlayıcıdır.”
“(Ey insan!)Yakınlık sahiplerine hakkını ver,düşküne ve yolda kalmışa da…
Fakat sakın ola ki(elinde avucunda olanı)amaçsız bir biçimde saçıp,savurma!”
“Çünkü amaçsızca saçıp savuranlar,(çok geçmeden)Şeytan’ın kardeşleri olup
çıkarlar!Zira Şeytan Rabbine karşı pek nankör idi.”(Rabbinin verdiği nimeti amaçsızca saçıp
savuranlar da öyle!)
“Ve eğer sen kendin,umut(kapın olan)Rabbin Katından gelecek bir rahmet ve
lutfu arama çabasında olduğun için(muhtaçları)geri çevirmek durumundaysan,en azından
(elinden başka bir şey gelmiyorsa)onlara gönül alıcı bir söz söyle!”(…güler yüz göster!)
“Yine sen(ey insan!),ne ellerini boynuna bağlayıp(cimrilik yap),ne de onları
büsbütün açarak(saçıp savuran bir müsrif ol!)Eğer böyle yaparsan,kınanmış olarak bir köşeye
atılıp,pişmanlık(ve utanç)içinde kıvranırsın!”
“Elbet senin Rabbin(hak edenin) rızkını bollaştırmayı,(hak etmeyenin)rızkını da
kısmayı diler.Çünkü O,kullarının her durumundan(neye ihtiyaçları ya da neye lâyık olup olma-
dıklarından)haberdardır,her şeyi tarifsiz görmektedir.”
“Şu halde,çocuklarınızı rızkınıza ortak olur(lar) endişesiyle öldürmeye kalkma-
yın!Onları da,sizi de besleyecek olan Biziz.Onları öldürmek şüphesiz büyük bir cürümdür.”
“Ve sakın zinaya yaklaşmayın!Çünkü arsızca bir hayasızlık ve çirkin bir yoldur.”
“Yine,haklı bir gerekçeye dayanmaksızın Allah’ın dokunulmaz kıldığı hiçbir
cana kıymayın!Zira,haksız yere canına kıyılan kim olursa olsun(yoksul ya da zengin,güçlü ya
da güçsüz,müslim ya da gayri müslim)işte onun velisine(eşdeğer bir ceza konusunda)yetki
54
tanımışızdır.Fakat o katl cezasında(belirlenen)sınırı aşmasın!Şu da bir gerçek(tir) ki,zaten o
yardıma mazhar olmuştur.”
“Yetimin malına da,(kendisi ergenlik çağına erinceye dek)yapacağınız en uygun
ve olumlu tasarruflar dışında)yaklaşmayın!
Yine,verdiğiniz her meşru söze sadık kalın!Şüphesiz söz veren herkes bundan
dolayı hesaba çekilecektir.”
“Ve ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam(doğru)tutun!Tartıp değerlendirdiğinizde(ise)
dosdoğru kıstas ile tartıp değerlendirin!Böylesi çok daha yararlı ve sonuç alma açısından çok
daha güzeldir.”
“Ve bilmediğin(iz)bir şeyin peşinden gitme(yin!)Çünkü kulak,göz ve gönül,
bütün bunlar(Hesap Günü)ondan dolayı sorguya çekilecektir.”
“Ve yeryüzünde çalım satarak dolaşma!Unutma ki sen ne yeri yarabilir ,ne de
dağlarla boy ölçüşebilirsin!”(…boyunla dağları aşabilirsin!)
“Bütün bunları asıl kötülüğü,Rabbinin Katında hoş karşılanmamış olmalarıdır.”
“Bütün bunlar,Rabbinden sana vahyedilen,amacı (fıtrata uygun bir bireysel ve
toplumsal hayat)gerçekleştirme hususunda en isabetli(yararlı,uygun,evrensel)hükümlerden
(prensiplerden)bir bölümüdür.
“(Ey insan!)Sakın Allah’la birlikte başka bir ilâh edinme!Yoksa kınanmış ve
dışlanmış biri olarak cehennemi boylarsın!”
İsra(68);Âyet:22,23,24,25,26,27,28,29,30,31,32,33,34,35,36,37,38,39.
Âyetler,(Hz.Peygamber(AS)’in dilinden)bütün insanlara yönelik,bireyi,aileyi,
toplumu inşa eden,varlıklarını her zamanda/mekânda sürdürmelerini sağlayan ilkeleri/prensip-
leri/buyrukları içermektedir.
Gerçekten dikkatle incelendiğinde bu prensiplerin ne kadar hayati önem ve değer taşıyan evrensel,ölümsüz ilkeler oldukları anlaşılacaktır.
Bireyin,ailenin,toplumun bu prensiplere uyması halinde barış,huzur,adalet,hoş-
görü,sevgi,saygı ortamının oluşacağı mutlu bir dünya hayatının gerçekleşeceği görülecektir.
Bu dünya hayatında kurulan bu düzenin âhiret hayatına da taşınması mümkün
olabilecektir.Zaten Kur’an’ın da amacı bu değil midir?
*
“Hem ne zaman(onlara/inançsızlara)Kur’an okusan,seninle âhirete inanma-
makta ısrar eden o kimseler arasına görünmez bir perde çekeriz.”
“(Akleden)kalplerinin üzerine onu(vahyi)anlamalarını engelleyen bir kapak,
kulaklarına ise bir tıkaç yerleştiririz.Bu yüzden(Ey Nebi!)sen ne zaman Kur’an(okuma anın)
da Rabbini birleyerek ansan,nefretle gerisin geri dönüp uzaklaşırlar.”
“(Ey Muhammed!)Sana kulak verdiklerinde,aslında onların neye kulak ka-
barttıklarını ve kendi aralarındaki gizli kapaklı görüşmeleri sırasında o zalimlerin ;”Eğer
(ona)uyarsanız yalnızca büyülenmiş bir adama uymuş olursunuz!”dediklerini Biz çok iyi
biliyoruz.”(duyuyoruz/görüyoruz.))
“Şunların seni neye benzettiklerine bir bak hele!Ve sonuçta öyle bir sapıtıyor-
lar ki,bir daha doğru yolu bulacak(muhakeme)gücünü asla kendilerinde bulamıyorlar.”
(İnançsızlık gözlerini ve kalplerini karartıyor.)
“Bir de tutmuş diyorlar ki;Ne yani şimdi biz kemik yığınına dönüşüp,oradan
da toza,toprağa karıştıktan sonra yepyeni bir yaratılışla tekrar diriltileceğiz,öyle mi?”
“De ki;”İster taşa dönüşün,ister demire,ya da mahlûkat içersinde aklınıza
gelebilecek(hayata)en uzak(başka)bir varlığa!
Bundan sonra kalkıp da;”Kimmiş bizi yeniden diriltecek olan?”diye soracak
olurlarsa;”Sizi ilk defa yaratan Kimse!”diye cevapla.
Bunun üzerine kafalarını(kinayeli,kinayeli)sallayarak;”Peki bu ne zaman
55
gerçekleşecekmiş bakay(l)ım?”diye sana soracak olurlarsa,de ki:”Kim bilir(!)belki de çok
yakında gerçekleşecektir.”
“O sizi O Gün çağıracak,siz de derhal(ister istemez)O’nu överek bu çağrıya
uyacaksınız.Üstelik(dünya hayatında)çok kısa bir süre oyalandığınızı kesinkes bileceksiniz.”
“…Bunun içindir ki,Biz seni onlara inanç dayatan bir otorite olarak gönder-
medik.”
İsra(68);Âyet: 45,46,47,48,49,50,51,52,54(son.ks.)
İşte inançsızları yürek burkan acıklı durumları,çarpık mantıkları,yamulmuş
bomboş,amaçsız hayatları.Allah’ın kutlu Elçisi,o güzeller güzeli ,iyiler iyisi insanın değerinin
ve evrensel,çağlar üstü öneminin farkına varamayan nasipsizler,talihsizler.Onların bu kibir-
lerine,gururlarına,kabalıklarına,nankörlüklerine karşı gösterdiği sabır ve metanete hayran
olmamak elde mi?Onun çektiklerini düşününce/bilince bize yapılanlara katlanmamız daha
kolay olacaktır.
“Hani(Ey Muhammed!)Biz sana demiştik ki;”(Tasalanma!),senin Rabbin
insanları çepeçevre kuşatmıştır.Sana gösterdiğimiz o(malum)müşahadeyi(vizyonu/gece
yürüyüşünde gösterilen âyetleri)ise,başka değil insanlar için yalnızca bir imtihan aracı
yaptık;tıpkı Kur’an’da geçen lânetlenmiş ağaçta(Cehennemde bulunan zakkum ağacı)
olduğu gibi…İşte,onları (bu tür imtihanlarla)korkutarak uyarıyoruz.(uyararak,korkutuyoruz.)
Ne var ki(bu imtihanlar ve uyarılar)onların sadece küstahça azgınlaşıp böbürlenmelerini
arttırıyor!”
İsra(68);Âyet:60
Gerçek,samimi inancın,Allah(CC)’a ve Elçisi’ne bağlılık ve şeksiz,şüphesiz
güvenmek olduğunu bu âyet işaret etmektedir.
İsrâ mucizesini Hz.Peygamber(AS)haber verince,anlatınca çevresindekilerden
sadece Hz.Ebu Bekir;”O söylüyorsa doğrudur!”demiş ve “sıddık” lâkabına lâyık görülmüş,
onun imanı diğer bütün-imanlı-insanların imanından büyük sayılmıştır.
İşte Allah(CC)’a ve Elçisi’ne bağlılık böyle olur.
Ve yine şu âyet o tipleri şöyle tanımlıyor;
“İşte o(tipler)ellerinden gelse,sana vahyettiğimizin dışında Bizim adımıza bir
takım şeyler tedarik edesin diye ,seni dahi baştan çıkararak tuzağa düşürmeye kalkışırlar.
Seni de ancak bunu başarabildikleri(kendilerine benzettikleri)zaman dost edinirler.”
“Fakat Biz eğer(senin)kalbini iman üzere perçinlememiş olsaydık,belki o zaman
birazcık olsun onlara eğilim göstermen mümkün olabilirdi.”(..gösterme ihtimalin doğabilirdi.)
“O zaman da sana,hayatın da,ölümün de acısını,kat kat tattırırdık,üstelik
seni elimizden kurtaracak herhangi birini bulamazdın.”
“Fakat (bunun/senin onlara meyletmenin imkânsız olduğunu gören)berikiler,
bu kez oradan çıkarmak için(senin)toprağında ısrarla seni taciz ve tedirgin etmeye çalışıyor-
lar.Ama(seni çıkardıkları)zaman,senin ardından,onlar da(orada)pek fazla kalamayacaklar.”
“Elçilerimizden,senden önce gönderdiğimiz kimselere uygulanan yöntem de
buydu.Ve sen Bizim uyguladığımız yöntemin(niteliğinde)bir farklılaşma(değişme)bulamazsın.”
İsrâ(68);Âyet:73,74,75,76,77.
Bu âyetlerde portreleri çizilen tiplere her zamanda mekânda rastlanabileceğine
göre,dün Hz.Peygamber(AS)’ın yaşadıklarını bugün bizler,yarın da başkaları yaşayacak
demektir.
Biz Müslümanlara Hz.Peygamber(AS)’ın şahsında böyle durumlarda nasıl
inançsızlara karşı ödünsüz,kararlı bir duruş sergilememiz gerektiği,yoksa bunun sonuçlarına
katlanmamızın kaçınılmaz olduğu muhteşem bir ifadeyle dile getirilmektedir.
56
*
“Ve de ki:”Rabbim!Benim girdiğim her yere doğruluk ve dürüstlükle girmemi,
çıktığım her yerden doğruluk ve dürüstlükle çıkmamı sağla ve Yüce Katından beni(bu husus-
ta başarılı)kılacak etkin güçle(sultan)destekle.”
“Yine de ki:”Hak geldi,bâtıl ise yıkılıp gitti.Çünkü bâtıl(sapkınlık/yanlışlık)zaten yıkılıp gitmeye mahkûmdur.”
“İşte Biz Kur’an’ı ona(Hz.Muhammed’e)inananlar için(iç dünyalarını onaran)
bir şifa ve rahmet(eczanesi)olarak indirdik,ama o,(Kur’an)zalimlerin yalnızca yıkımını
arttırıyor.”
“Zira Biz,insana ne zaman nimet ihsan etmişsek,mesafe koydu ve(sorumluluk-
larından)yan çizdi,ne zaman da başına bir ziyan gel(diy)se,tuttu umutsuzluğa kapıldı”
“De ki:”Herkes kendi tasavvur ve aklının verdiği istikamet üzere eylemde
bulunur.Nasıl olsa Rabbiniz kimin yöneltildiği yolun daha doğru olduğunu çok iyi
bilmektedir.” İsra(68);Âyet:80,81,82,83,84.
Yine Hz.Peygamber(AS)’in dilinden-bizlere de önerilen/öğretilen-bir dua
örneğinden sonra,eğer Allah(CC),O’na karşı kulluk görevimizi gereğince yerine getirdiğimiz
için bizleri etkin bir güçle(sultan)destekleyecek olursa,bâtılın yıkılması,adaletin,barışın,kar-
deşliğin,huzurun yeryüzün(d)e hakimiyeti daha kolay (ve çabuk)olacaktır.
İnananlar için,bir şifa ve rahmet olarak indirilen Kur’an-Kerim’e ne kadar
sağlam bir şekilde sarılır ve hayatımıza uygularsak,o kadar başarılı ve üstün oluruz.
Kur’an,kendisine iman ön bilgisiyle yaklaşan mü’minlerin imanını,küfür
önyargısıyla yaklaşan kâfirin ve münafığın imansızlığını ve nifakını arttırır.
Ve Yüce Allah(CC),kimin gerçekten mü’min,kimin kâfir ya da münafık oldu-
ğunu,kimin nankör,kimin şükredici olduğunu çok iyi bilmektedir.
Davranışlarımızı bu gerçeklerin(mesajların) bilincinde olarak düzenlemeliyiz.
*
“Sana ruh hakkında soruyorlar.De ki:”Ruh Rabbimin(akıl,sır ermez)işlerin-
dendir ve size bu konuda çok sınırlı bir bilgi verilmiştir.”
“Ve eğer dilersek,kesinlikle sana vahyettiklerimizin tamamını gideririz.Ardın-
dan da Bize karşı sana kol-kanat gerecek(arka çıkacak) bir koruyucu bulamazsın.”
“Neyse ki,Rabbinin rahmeti sayesinde(bundan uzaksın).Unutma ki,O’nun
senin üzerinde lütfu her daim büyük olmuştur.”
“De ki:”Bütün görünen ve görünmeyen iradeli varlıklar,bu Kur’an’ın bir
benzerini ortaya koymak için bir araya toplansalar ve bu konuda birbirlerine var güçleriyle
destek verseler,yine de onun bir benzerini ortaya koyamazlardı.”
“Doğrusu bu Kur’an’da(hakikati)insanlara her tür dolaylı anlatım tarzını
kullanarak farklı açılardan açıklamışızdır.Buna rağmen insanların çoğunun yüz çevirmesi
kat be kat nankörlükten başka bir şey değildir.”
“Nitekim(o münkirler)demişlerdi ki;”(Ey Muhammed!)Bize yerden kaynak
fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız!”
“Veya senin hurma ağaçlarıyla ve asmalarla dolu bir bahçen olmalı,dahası
onların arasından gürül,gürül ırmaklar çağlatmalısın.”
“Ya da sürekli iddia ettiğin gibi göğü başımızda paralamalı ve nihayet Allah’ ı
ve melekleri getirip karşımıza dikmelisin!
“Veyahut da senin altından bir köşkün olmalı ya da semaya çıkmalısın,fakat
semaya çıkman durumunda (dahi)oradan bize okuyacağımız bir kitap indirmedikçe yine de
sana inanmayacağız!
De ki:”Kudret ve yüceliğinde sınır bulunmayan sadece Rabbimdir.Ben,(ise)
fani bir elçiden(sizin gibi bir insandan)başka neyim ki!”
57
İşte kendilerine doğru yol bilgisi geldiği zaman,insanları ona inanmaktan alıko-
yan şey,sadece şöyle akıl yürütmeleriydi:”Ne yani,şimdi Allah fâni bir insanı mı elçi olarak
gönderdi?”
“(Ey Muhammed!)Onlara de ki:”Eğer yeryüzünde salına,salına dolaşan-
lar melek(ler)olsaydı,elbette Biz de onlara elçi olarak gökten bir melek indirirdik.”
“De ki:”Benimle sizin aranızda(bütün bu olan bitenlere)şahit olarak
Allah yeter.Çünkü O,kullarıyla ilgili her habere(daha kaynağında)vakıf olan,onların her
halini Bizzat Gören’dir.”
İsra(68);Âyet:85,86,87,88,89,90,91,92,93,94,95,96.
Müşriklerin bu ahmakça küstahça isteklerine,sorularına,tutum ve davranışla-
rına karşılık Allah(CC)’ın Elçisi’ne ve Müslümanlara destek vermekte,teselli etmektedir.
Küfür mantığı hep dış görünüşe/gösterişe(imaja)önem verir.Oysa Allah’ın iste-
diği samimiyet,tevazu,dürüstlük,sabır,adalet,merhamet ve iyi niyettir.
“De ki:”Eğer benim Rabbimin rahmet hazinelerine siz sahip olsaydınız,
o zaman harcanıp tükenir korkusuyla kesinlikle onlara sımsıkı sarılırdınız.Zira insanoğlu,
oldum olası pek hasistir.”
İsra(68):Âyet:100
Bütün rızıkların/nimetlerin Allah(CC)’tan geldiği ve O’nun tarafından
paylaştırıldığı,kulların sadece emanetçi olduğu bilincini taşıyan Müslüman-insanın cimri
(ve kıskanç) olması mümkün müdür?
*
“Biz bu(vahyi)mutlak gerçeğe bir atıf olarak indirdik ve o da kaynağından
indi(rildi)ği (gibi) asli gerçekliğiyle(muhatabına)ulaştı.Nitekim Biz seni(Ey Nebi!)sadece
müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.”
“Ayrıca onu sürekli okunan bir Kur’an kılmak için bölüm,bölüm açıkladık(ki),
üzerinde dura,dura(sindire,sindire,kıratla yetinmeyip,tefekkür,tezekkür,tedebbür boyutlarına
geçerek)onu insanlara okuyasın.Çünkü Biz de onu ,(hayata geçirsinler)diye,dura,dura,parça,
parça,parça indirmiştik.”(indirdik.)
(Artık)De ki:”(Ey İnsanlar!)Ona(Kur’an’a)ister inanın,ister inanmayın!”
Gerçek şu ki;Daha önceden bilgi ve bilginin amacını kavrama yeteneğiyle dona-
tılmış olanlar(hikmet ve bilgelik verilenler)kendilerine âyetlerimiz okunduğu zaman,derhal
yüzleri üzerine yerlere kapanırlar.”(Secde)
“Ve derler ki;”Kudret ve yüceliğine pâyân olmayan Rabbimizin şanı ne yücedir!
İşte Rabbimizin sözü kesin olarak gerçekleşmiş bulunuyor!”
“İşte onlar gözyaşları içinde böyle yere(secdeye) kapanıyorlar ve bu(duyarlılık-
ları)onların Allah’a olan saygılarını arttırıyor.”
“De ki:”İster Allah diye yalvarıp,yakarın,ister Rahman diye.O’na hangisiyle
Dostları ilə paylaş: