“De ki:”Tutun ki Allah’ın azabı aniden ya da ayan açık gel(iver)di.(O zaman)hiç
zalim halktan(toplumdan)başkası helâk edilir mi dersiniz?”
“Biz elçilerimizi,yalnızca müjdeci ve uyarıcı olsunlar diye göndeririz.Bundan sonra da
kim (onlara kulak verir de)iman eder ve kendini düzeltirse,işte onların gelecekten endişe,
geçmişten hüzün duymalarına gerek yoktur.”
“Mesajlarımızı yalanlayan kimselere gelince,onlar yoldan çıkmaları sebebiyle azaba
mahküm olacaklar.”
En’âm(73);Âyet:40,41,42,43,44,45,46,47,48,49.
“(Ey Peygamber!)De ki:”Ben size ne’Allah’ın hazineleri bana aittir’,ne de
‘Gaybı ben bilirim’diyorum.Yine size;’Ben bir meleğim’ de demiyorum.Benim görevim,sadece bana bildirilene uymaktır.(İlâhi mesajı insanlara tebliğ etmektir,ulaştırmaktır.)
De ki:”Hiç görmeyenle(manevi körle),gören bir olur mu?Siz halâ düşünmeyecek misiniz?”
En’âm(73);Âyet:50 Bu âyetler,özellikle 50.âyet,Allah Elçisi’nin yetki-ve görev-sınırlarının belirlendi-
ği,bütün gücün ve yetkinin yalnızca Allah’a ait(Allah’ta)olduğunu vurgulayan pasajlar
olarak kabul edilebilir. Ve toplumun eğitilmesi,vahyin ölümsüz ışığıyla aydınlatılması için yapılması
gerekenlerin Allah Elçisi’ne adeta dikte ettirildiği şu muhteşem âyetler; “Kendilerini O’na karşı savunacak bir dost ya da O’nun Katında şefaat edecek
birileri olmadan Allah’ın Huzuruna çıkmaktan korkanları vahiyle uyar ki,O’na karşı sorumlu-
luk bilinciyle hareket etsinler.”
“Ve Rablerinin rızası uğruna sabah akşam(daima)O’na kulluk eden (hiç)kimseyi
huzurundan kovma!Ne onların yaptıkları şey(ler)den dolayı sen hesaba çekilirsin,ne de
senin yaptıklarından dolayı onlar hesaba çekilirler.Sözün özü;Onları kovarsan zalimlerden
(haksızlık edenlerden)olursun!”
70
“İşte bu şekilde insanları birbiriyle sınarız ki,”Acaba Allah bizi bırakıp da onlara
mı ikramda bulundu?”diye sorsunlar.Kimin şükrettiğini en iyi bilen Allah değil midir?”
“Mesajlarımıza yürekten inanan kimseler sana geldiğinde,de ki:”Selâm olsun
size!Rabbiniz,rahmeti kendi Zâtı için prensip edinmiştir.Haberiniz olsun ki,sizden biri
bilmeden bir kötülük(günah)işler ve ardından tövbe edip kendini düzeltirse,kesinlikle O’nu
tarifsiz(ve limitsiz)bağışlayıcılığı olan eşsiz bir merhamet kaynağı olarak(bulacaktır.)”
“Böylece Biz,mesajlarımızı ayrıntılı(bir biçimde)aktarıyoruz ki,günahı hayat
tarzı haline getirenlerin yolu açık seçik ayırt edilebilsin!”
“De ki:”Ben,Allah’ı bırakıp(sizin)yalvardığınız şeylere kulluk etmekten men
olundum.”
De ki:”Sizin keyfinize uymam!(Eğer uysaydım)asıl o zaman sapıtmış(sapıtanlar-
dan)olurdum ve doğru yolda yürüyenlerden olmazdım!”
“De ki:”Çünkü ben Rabbimden gelen açık delile(vahye)dayanmaktayım ve siz bu
tavrınızla onu da yalanlamış bulunuyorsunuz.Sizin acele gerçekleşmesini istediğiniz şey(de)
(Kıyamet/Allah’ın azabı)benim elimde(olan bir şey)değil!Hüküm yalnızca Allah’a aittir.
O,hakikati haber verecektir.Zira(hak ile bâtıl arasında)en iyi(en isabetli)hükmü O verir.”
“De ki:”Eğer acele gerçekleşmesini ısrarla istediğiniz şey benim elimde olsaydı,
benimle sizin aranızda hüküm gerçekleşmiş olurdu.Ama Allah,kimin zalim olduğunu daha
iyi bilir.”
“Zira gaybın anahtarları yalnızca O’nun Katındadır.Onu başkası değil yalnızca
O bilir.O,karada ve denizde olan-biten her şeyi bilir.Hiçbir yaprak düşmez ki,O bunu bilmesin,
yerin derinliklerinde bir tek tohum yaş-kuru hiçbir şey yoktur ki,O’nun apaçık yasasına dahil
olmasın.”
En’âm(73);Âyet:51,52,53,54,55,56,57,58,59. Ve bu pasajları teyid eden âyetler; “(Ey Peygamber!)De ki:”Siz ta yüreğinizden ‘eğer O,bizi bu (musibet)ten kutra-
rırsa,kesinlikle şükredenlerden olacağız’diye dua ettiğinizde,kara(lar)ın ve deniz(ler)in görün-
mez tehlikelerinden sizi kurtaracak(O’ndan başka) biri var mı?”
“De ki:”Sizi ondan ve diğer tüm sıkıntılardan kurtaracak olan yalnızca Allah’t Ama halâ Allah’tan başkasına ilâhlık yakıştırmayı(inatla)sürdürüyorsunuz.
“De ki:”Size üstünüzden,ya da ayaklarınızın altından azap gönderme ya da sizi
birbirinize düşürüp paramparça bir toplum hâline getirme gücü yalnızca O’nundur.”(O’ndadır.)
“O(Kur’an/vahiy)hakikatin ta kendisi olduğu halde,senin hitap ettiğin(muhatap
aldığın)toplum bunu yalanlıyor.”(kabul etmiyor.)
“De ki:”Ben size korumalık(koruma sorumluluğu) yapmakla yükümlü değilim!” “Her haberin bir gerçekleşme(ortaya çıkma)süreci vardır.Zaman gelecek(bunu) siz de öğreneceksiniz.”(fakat artık iş işten geçmiş olacak.)
“Âyetlerimiz hakkında ileri-geri konuşanları gördüğün zaman,onlar başka
konulara geçinceye kadar sen onlardan uzak dur!Ama eğer Şeytan sana bunu unutturursa,hiç
değilse hatırladıktan sonra,zulme gömülmüş böylesi bir toplulukla birlikte bulunma!
“Gerçi sorumluluk bilincini kuşananlar,onlardan hiçbir şekilde sorumlu değildir-
ler;fakat (bu bir)hatırlatmadır,umulur ki sorumluluk bilincini kuşanırlar.”
71
“Dünya hayatına dalarak eğlenceyi ve(onun)geçici zevklerini din (yaşama tarzı)
(ya da dinlerini oyun ve eğlence)haline getiren kimseleri kendi hallerine bırak!Fakat onlara
şunu da hatırlat ki,her insan işlediklerine karşılık ipotek altına alınacak ve ne kendisini Allah’a
karşı koruyacak,ne de kayıracak kimsesi olacaktır.Ve kendisi için en yüksek fidyeyi(canını)verse
bile,bu ondan asla kabul edilmeyecektir.İşte bunlardır işlediklerine karşılık ipotek edilecekler.
Israrlı inkârları sebebiyle onlar(gelecek)için yakıp kavurucu bir(sonsuzluk)zehiri içecekler,
(geçmiş için)şiddetli bir azap çekecekler.”
“De ki:”Biz,Allah’ı bırakıp da bize ne faydası dokunan,ne de zarar vere(bil)en
şeylere mi yalvaralım?Ve tıpkı;”Bizimle gel!” diye kendisini doğru yola çağıran arkadaşları
dururken,şeytanların ayartmalarına kapılıp dünyevi zevklerin peşine tutkulu bir şekilde takılan
kimse gibi,Allah bizi doğru yola ilettikten sonra topuklarımız üzerinde gerisin geri mi dönelim?”
De ki:”Hiç şüphe yok ki,yegâne rehberlik Allah’ın rehberliğidir.Ve Biz,
Âlemlerin Rabbine kayıtsız-şartsız teslim olmakla emrolunduk.”
“Ve namazı hakkını vererek kılmak ve O’na karşı sorumluluk duymakla…
Çünkü sonunda Huzurunda toplanacağınız Varlık yalnızca O’dur.”
En’âm(73);Âyet:63,64,65,66,67,68,69,70,71,72.
Hz.Peygamber(AS)’in içinde bulunduğu,aralarından çıktığı(seçildiği)topluma
-ve bütün zamanlara/mekanlara-uyarıcı ve müjdeci olarak tebliğ etmesi gereken buyruklar
özellikle zevkperestlere,dünyaperestlere yöneliktir.Mü’minler ise bundan ibret alarak çizgilerini
korumaları(erdemli bir ömür sürmeleri) için ibret ve öğüt almaları istenmektedir. *
“(Ey Peygamber!)Bu da,şehirlerin anasında(Mekke’de)ve onun çevresinde
bulunan(bütün bir insanlığı) uyarman için indirdiğimiz,bereket kaynağı,kendisine kadar gelen
hakikatleri doğrulayan ilâhi bir kelâmdır.Âhirete inanan kimseler buna da inanırlar.(Allah’a karşı O’nun Huzurunda esas duruş olan)namazlarını muhafaza edenler işte onlardır.”
En’âm(73);Âyet:92 Bu âyetin(vahyin)indiği yerde ve zamanda Mekke “anakent”idi.Şimdi de öyle
var sayılmaktadır.Şehir tüm Arabistan’da-belki de dünyada-taşıdığı tarihi,dini,ticari,siyasi
misyon gereği tam bir “merkez/anakent”işlevi görüyordu.Son yapılan araştırmalara göre
“altın oran” koordinatlarının kesişme noktasında bulunan Kent’in dünyanın merkezinde
(adeta kalbi mesabesinde)olduğu kanıtlanmıştır.
“(Ey Peygamber!)Sen Rabbinden sana vahyedilene uy!-O’ndan başka ilâh yoktur-
ve başkalarına ilâhlık yakıştıranlardan yüz çevir!”
“Eğer Allah(aksini)dileseydi,onlar(Allah’a rağmen)şirk koşmazlardı.Ne Biz
seni onlara muhatap yaptık,ne de sen onları korumakla yükümlüsün.”
En’âm(73);Âyet:106,107. Bu âyetlerde de Hz.Peygamber(AS)’in ve onun şahsında mü’minlerin “başkaları-