16 “(Ey Peygamber!)De ki;”Siz ey kâfirler!”


gücünün yettiğinden fazlasını yüklemeyiz.Ve biri hakkında konuşacaksanız yakınız da olsa



Yüklə 1,6 Mb.
səhifə11/32
tarix30.07.2018
ölçüsü1,6 Mb.
#63462
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   32
gücünün yettiğinden fazlasını yüklemeyiz.Ve biri hakkında konuşacaksanız yakınız da olsa,

âdil olun.Ve Allah’la olan sözleşmenize sadâkat gösterin!”(…bağlı kalın!)

Bütün bunları Allah size emretti ki,sorumluluğunuzu aklınızdan çıkarmayası-

nız.”

“Zira,işte Benim dosdoğru yolum budur.Öyleyse bu (güvenli,şaşmaz)yolu izle-

yin ve farklı yollara sapmayın ki,sizi O’nun yolundan uzaklaştırmasınlar!

Bütün bunları Allah size emretti ki,O’na karşı saygıda kusur etmeyesiniz.”

En’âm(73);Âyet:148,149,150,151,152,153.
Bu âyetlerde ortaya konulan sınırlar/prensipler insan ve toplum hayatının tüm

alanlarını kapsayacak nitelikte,muhtevada ve çaptadır.

Allah-insan,ebeveyn-evlât,ebeveyn-çocuk,insan-insan ilişkilerine,yetim

haklarına dair sınırlar çizilmekte,prensipler vaz edilmektedir.

Bunlar akidevî,fikrî,insani,tabii,ahlâki ve ekonomik alanları kapsayan pren-

siplerdir,önerilerdir ki,uyulmaması halinde,insan fıtratının bozulması,toplum yapısının

yaralar alması,giderek dağılması,dahası çürümesiyle sonuçlanan bir durum ortaya çıkar.

Pasajın sorumluluk bilincine vurgu yapılarak sona erdirilmesinin amacı,

bütün bu yasakların insan fıtratını bozan ve insandaki sorumluluk duygusunu öldüren

etkenler olduğuna dikkat çekmek içindir.

Bu duygusunu yitiren insan için dünya ve âhiret hayatı tam bir hüsrandır.

İnsanoğlunun dünkü,bugünkü-ve yarınki-dağınıklığının,mutsuzluğunun,

başarısızlığının temelinde yatan sebep ilâhi yasalara karşı takındığı olumsuz tavır ve

sorumluluk bilincini yitirmesidir.Zaten vahyin amacı da insanı yeniden inşa etmektir.
*



“Onların(imansızların),meleklerin kendilerine(ölüm)getirmesinden,ya da

Rabbinin(azabının)gelmesinden,veya Rabbinin(Elçileri aracılığıyla/doğa olaylarıyla haber

verdiği/uyardığı)kimi(helâk)işaretlerinin gelmesinden başka neyi beklemeye hakları var?

Rabbinin kimi işaretlerinin geldiğini haber vereceği o gün,daha önce inanmamış,yahut

inandığı halde imanının hayrını görmemiş (imanıyla bir iyilik ortaya koy(a)mamış,onu eyle-

dönüştürmemiş,)olan kimseye imanı hiçbir yarar sağlamaz.

De ki:””Bekleyin(o kaçınılmaz Gün’ü)!Ama asla unutmayın;Biz de bekliyo-

ruz!”

En’âm(73);Âyet:158
Bu âyet,gerçek imanın o kadar kolay olmadığını,inançlı olduğunu söyleyen bir

insanın bunu hayatının her döneminde,her anında kanıtlayacak bir tutum ve davranış sergi-

lemesi(pratiğe geçirmesi)istenmekte,gelmesi kaçınılmaz olan O Gün(Kıyamet,Mahşer)sonra-

sı kurulacak Yüce İlâhi Mahkeme’de herkese yaptıklarının karşılığının tastamam(adilce)

verileceği,inançsızların da Allah’ın bütün uyarılarına(işaretlerine)rağmen inanmamalarının

sonucuna katlanmaları gerektiği,Hz.Peygamber(AS)’in ağzından;”Bekleyin(o kaçınılmaz

ertelenmez Gün’ü)!Ama asla unutmayın;Biz de bekliyoruz!”şeklinde dillendirilmektedir.
*

75

“(Ey Muhammed!)Dinlerini(hakikati)paramparça edip fırkalara taraftar

olanlara gelince;Senin onlar için yapabileceğin bir şey yok.Zira onların işi yalnız Allah’a

kalmıştır.Sonunda Allah onlara yaptıklarını hesabını soracaktır.”

En’âm(73);Âyet:159
Hakikati(vahyi/Müslümanlığı)yanlış anlayarak/yorumlayarak ya da anlama-

yarak paramparça edip de fırkalara(gruplara/tarikatlere/partilere/kliklere....v.b)ayıran ve

onlara taraf(tar) olanların akıbetleri açık ve net olarak bu âyetle gözler önüne serilmektedir.

Hz.Peygamber(AS)’in(dolayısıyla O’nun sünnetine sarılan gerçek mü’minle-

rin)yapacağı şey,onlara bulaşmayarak,kapılmayarak Allah(CC)’a havale etmeleri,dinlerini

has(katışıksız)kılarak yaşamalarıdır.
*
“Kim (İlâhi Mahkeme’ye)bir iyilikle gelirse,yaptığının on katını kazanacaktır.

Ama kim de bir kötülükle gelirse,onun aynısıyla cezalandırılacaktır;fakat hiç kimseye(asla)

haksızlık yapılmayacaktır.”

“De ki:”Kuşku yok ki,Rabbim beni dosdoğru bir yola yöneltti,her türlü sapma-

dan uzaklaşan(uzak kalan)ve Allah’tan başkasına ilâhlık yakıştırmayan İbrahim’in değiş-

mez değerleri temsil eden)yoluna.”

“De ki:”Benim tüm istek ve arzum,bütün ibadetlerim,hayatım ve ölümüm

Âlemlerin Rabbi olan Allah’a armağan (kurban)olsun!”

“Uluhiyetinde O’nun ortağı yoktur.Ben işte bu tevhid(Allah’ı birleme),ile

emrolundum.Ve ben,varlığını kayıtsız şartsız Allah’a teslim edenlerin(Müslümanların)

öncüsü olacağım!”


“De ki:”O her şeyin Rabbi iken,şimdi ben Allah’tan başka bir Rab mi araya-

cağım?

İnsanların işledikleri kötülükler yalnız kendilerini bağlar,zira hiç kimse bir

başkasının sorumluluğunu taşımaz.Sonunda hepiniz Rabbinize döneceksiniz.İşte o zaman

O,ihtilâfa(anlaşmazlığa)düştüğünüz hakikatlerin içyüzünü size bildirecektir.”

“Çünkü O,sizi yeryüzüne mirasçı kılmış ve bahşettiği nimetlerle sizi sınamak

için bir kısmınızı diğerlerinizden derecelerle üstün kılmıştır.”

Kuşkusuz Rabbin,karşılık vermede çok seridir.Fakat,bununla birlikte O,

gerçekten tarifsiz bir bağışlayıcı,eşsiz(limitsiz)bir merhamet kaynağıdır.”

En’âm(73);Âyet:160,161,162,163,164,165.
Bu âyetler,Hz.Peygamber(AS)’in şahsında,O’nun ağzından Allah’a armağan

armağan olmuş,adanmış ve tevhid bilincine ulaşmış gerçek mü’minlerin portresini muhteşem

bir uslûpla çizmektedir.Bu Allah’la yapılan bir anddır,O’na verilen mü’min sözüdür.Tutabilen-

lere ve ömür boyu koruyabilenlere ne mutlu!
***
“(Ey Peygamber!)Senden önce gönderdiklerimiz de kendilerine vahyettiğimiz

(Âdemoğullarına mensup)adamlardan başkaları değildi.-Eğer bilmiyorsanız(önceki)vahiyle-

rin mensuplarına(muhataplarına)sorabilirsiniz.-“

“(Biz onları)hakikatin açık belgeleri ve hikmet yüklü sayfalarla(göndermiştik.)

İşte sana da(Ey Nebi!)bu uyarıcı vahyi indirdik ki,kendilerine indirileni insan-

lara açıklayasın.Belki onlar da bu sayede düşünürler.”

“Allah şahittir ki,senden önceki toplumlara da nice elçiler göndermişizdir,fakat

Şeytan onlara(o toplumlara)eylemlerini güzel göstermiştir.Bakın işte o(Şeytan)bugün onların

76

kılavuzudur,fakat(yarın/âhirette)onları (bu yüzden)yürek yakan bir ceza beklemektedir.”

(Ey Nebi!)Biz sana ilâhi mesajı,sadece üzerinde anlaşmazlığa düştükleri(inançla

ilgili)meselelerin çözümlerini kendilerine sunasın,inanıp(Allah’a) güvenecek bir topluluk için

de bir yol haritası ve bir rahmet olsun diye indirdik.”

“Buna(Allah’ın verdiği bunca nimete)rağmen(halâ)yüz çevirirlerse,unutma ki,

sana düşen(yalnızca)açık ve net olarak(ilâhi mesajı)tebliğ etmektir.”

“Allah’ın nimetlerini pekalâ tanıyıp biliyorlar,fakat yine de nankörlük ediyorlar. Zira onların çoğu küfre sapmışlar(dır.)”(…saplanmışlardır.)

“Ve günü(zamanı)gelince onların aleyhine(de) her bir ümmetin kendi içersinden

bir şahit çıkaracağız.

Seni de(Ey Muhammed!),işte şu (mesajın muhatabı olan) insanlara bir şahit

olarak getirdik.Ve sana(din ile ilgili)her şeyi ana kaynağından(Levh-i Mahfuz’dan)indirerek

vurgulu(etkileyici)bir biçimde açıklayan ve bir yol haritası,bir rahmet ve Allah’a teslim olanlar

(mü’minler)için bir müjde olan bu ilâhi mesajı indirdik.”

“Ve Biz bir âyeti diğeriyle değiştirdiğimizde(daha sert ifadeli âyetlerin yerine

zaman içinde daha yumuşak ifadeli âyetler indirdiğimizde)-ki Allah neyi,ne zaman indireceğini

pekalâ bilir-;”Sen sadece ve sadece uydurduklarını söyleyen(bize empoze etmeye kalkan)

birisin!”derler.Aksine(Oysa ki)onların çoğu(lâfının nereye vardığını)bilmeyen kimselerdir.”

“De ki:”Onu Kutsal Ruh,mutlak hakikate bir atıf olsun ve hem imanda sebat

edenleri(kararlılık gösterenleri)desteklesin,hem de Allah’a teslim olan(mü’min)kimseler için

bir yol haritası ve bir müjde olsun diye Rabbin Katındaki ana kaynaktan indirildi.”

Nahl(74);Âyet:43,44-63,64-82,83-89-101,102



“Doğrusu Biz,onların;”Ona bu(Vahyi)öğreten bir insandan başkası değil!”

dediklerini çok iyi biliyoruz.Onların gerçeği saptırmak için kendisin imâ ettikleri kişinin

dili yabancı bir dil olduğu halde,bu(vahyin)dili hem özünde açık,hem de hakikati açıklayan

bir Arapça’dır.”

“Sonuçta(Ey Peygamber!),sana da şöyle vahyettik:”Her türlü kötülükten yüz

çeviren İbrahim’in inanç sistemine(Allah’ı birleyen hânif dinine)uy!Zira o,Allah’tan başka-

sına ilâhlık yakıştıranlardan değildi.”

Nahl(74);Âyet:103-123
“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et ve onlara (karşı)öyle bir

mücadele yöntemi ortaya koy ki,o en güzeli,en etkilisi olsun!Çünkü senin Rabbin var ya,işte

O,Kendi yolundan sapan kimseyi de,doğru yola yöneleni de en iyi bilendir.”

“İmdi siz,(ey kullarım)cezalandırıldığınızda mutlaka sizin maruz kaldığınız

miktarı aşmadan cezalandırılırsınız,yok eğer(inançsızların yaptıklarına) sabrederseniz,bu,

sabırda direnenler için daha hayırlıdır.”(O zaman ecriniz katlanarak artar.)

“Ve sen de(Ey Resûl!)sabret ve (unutma ki)senin sabretmen yalnızca Allah(ın

verdiği güç)sayesinde mümkündür!Ve onlardan yana üzülme!Hele onların çevirdikleri

entrikalardan dolayı için hiç daralmasın!”(Onların hesabı Allah’a aittir.)

“Çünkü Allah,sorumluluk bilincine sahip olanlar(muttakiler) ve iyilik ve

erdemi hayat tarzı haline getirenlerle(dünyada da,ahirette de) beraberdir.”

Nahl(74);Âyet:125,16,127,128.

77

İnsanlık için bir hidayet,rahmet,Allah’a çıkan yol için şaşmaz bir yol haritası,

Mü’minler için bir şifa ve hayat kaynağı olan vahyin-ve onu tebliğ eden peygamber’in-ve

Peygamberlerin-insanların çoğu tarafından değer(ler)inin bilinmediği,bunun onlar için ne

büyük bir talihsizlik,nasipsizlik ve hüsrana sebep olacak bir davranış olduğu vurgulanmakta,

vahyin sade,anlaşılır bir dil olan fasih Arapça ile gönderildiği,hiç kimsenin anlayamayacağı

konusunda mazeret beyan etmesinin söz konusu olamayacağı,Hz.Peygamber(AS)’in sabır ve

kararlılıkla,ilâhi mesajı hikmetle ve güzel öğütle tebliğ etmeyi sürdürmesi gerektiği,”çünkü

Allah’ın sorumluluk bilincine sahip olanlarla iyilik ve erdemi hayat(yaşama)tarzı haline geti-
renlenle beraber olduğu” dile getirilmekte,böyle insanların diğer insanlara örnek yaşamlarıyla (her zamanda/mekanda)model olacakları hatırlatılmakta,gözler önüne serilmektedir.



***
“(Ey Peygamber!)Eğer onlara(inançsızlara)kalkıp da sorsan;”Gökleri ve yeri

yaratan kimdir?”diye,hiç tereddütsüz;”Allah’tır!” derler.Ne var ki onların çoğu bunu dahi

kavramaktan acizdirler.”

Lokman(75);Âyet:25(Bkz:Mü’minûn(80/23);Âyet:84,…89)
Bu nasıl çarpık,yamuk yarım yamalak bir imandır?Böyle düşünmelerine,

demelerine rağmen Allah’a ortak koşma,O’nun yerine başkalarını ikame etme konusunda

akıl almaz ısrarlarını sürdürmektedirler.Allah korusun böyle düşünmekten,davranmaktan!
***



“Bilgi ve bilginin amacını kavrama yeteneğiyle donatılmış olanlar,(bilgi verilmiş

olanlar(bilgeler/hakimler)Rabbinden sana indirilenin hakikatin ta kendisi olduğunu ve O Yüce-

ler Yücesi,O,tüm övgülere lâyık olanın yoluna yönelteceğini görmektedirler.”

“Beri yanda inkâra saplanmış olanlar(yandaşlarına/kafadarlarına)derler ki:”Siz

paramparça olup dağıldıktan sonra,size yeniden yaratılacağınızı haber veren bir adamı

gösterelim mi?”(Hz.Peygamber(AS)’ı kastederek alay ediyorlar!)

“O uydurduğu yalanı Allah’a mı isnat ediyor,yoksa kendisinde delilik belirtileri

mi var?”

Hayır!Asıl âhirete inanmayan kimseler,can yakıcı bir terkedilmişliğe ve en uç

noktada bir sapıklığa mahkûm olacaklar.”

Sebe’(76);Âyet:6,7,8
İnkârcıların,onları Allah’ın şaşmaz,dosdoğru yoluna,kurtuluşa çağıran

Hz.Peygamber(AS)’e karşı olan alaycı tutumlarının(inançsızlıklarının/kibirliliklerinin)

onlara neye mal olacağı Bizzat Allah tarafından hatırlatılmaktadır.
*
“(Ey Peygamber!)De ki:”Allah dışında(kendilerinde tanrısal güç)vehmettikleri-

nizi(ya da vehmedenleri)çağırın.Ne göklerde,ne de yerde onların zerre kadar bir gücü(tasarru-

fu)yoktur.Üstelik onlar bu ikisinin(göklerin ve yerin yönetiminde)bir ortaklığa da sahip değiller.

Dahası O(Allah)onlar arasından Kendisine bir yardımcı da atamamıştır.”(Buna ihtiyacı yoktur.)

Sebe’(56);Âyet:22
Yalnız putlara değil,Allah dostlarının ve din önderlerinin(tarikat şeyhlerinin)

(de),Allah nezdinde aracılık yapacağına ve ayrıcalık elde edeceğine dair tüm tasavvurlar bu

âyetle reddedilmektedir.
78

İşte bu gerçeği teyid eden daha açık ifadelerin yer aldığı bir sonraki âyet;
“O’nun nezdinde,kendisi lehine izin verdikleri dışında hiç kimse için şefaat

fayda vermez.(Hiç kimsenin şefaati fayda vermez.)Nihayet(Kıyamet’in)dehşeti(ödül tevdi ede- ceklerin)kalplerinden giderilince,(ödüllendirilenler)soracaklar;”Rabbiniz sizin hakkınızda ne

buyurdu?”Berikiler:”Hak neyse onu.Zaten (en)mükemmel olan da,(tek)büyük olan da sadece

O’dur!”diyeceklerdir.”

Sebe’(76);Âyet:23
Âhirette(Yüce Yargılama’da)şefaatin sadece Allah’a ve O’nun izin verdiklerine

ait olacağı bu âyetten açık seçik anlaşılmaktadır.Başkalarına bel bağlayanlara,güvenenlere

ilâhi bir uyarı.Ders,ibret alanlara ne mutlu!
***
“(Ey Nebi!)Sor onlara:Göklerden ve yerden size rızık veren kimdir?”

“Allah’tır!”de(ve ekle):”Şu takdirde biz ya da siz,ama mutlaka(ikimizden-iki

taraftan-biri)doğru yoldaysa),diğeri de(diğer taraf da)derin bir sapıklığa gömülmüş demektir.” “De ki:”Ne siz bizim suçlarımızın hesabını vereceksiniz,ne de biz sizin işledikle- rinizin hesabını!

Sebe’(76);Âyet:24,25

“(Ey Peygamber!)De ki:”Rabbimiz bizi (Bir Gün/Mahşer)bir araya getirecek

ve aramızda hükmünü hakkıyla(adaletle)verecektir.Zira O,her hükmü hakkıyla verendir,her

şeyi ayrıntısıyla(en ince noktasına/ayrıntılarına kadar,bütün boyutlarıyla)bilendir.”

“De ki:O’na ortak olarak tasavvur ettiklerinizi bana bir gösterin bakayım!Asla

yapamazsınız!Aksine O,mutlak üstün ve yüceler yücesi olan,her hükmünde tam isabet kaydeden

Allah’tır.”

Sebe’(76);Âyet:26,27.
Hz.Peygamber(AS),Allah’ın verdiği risalet görevini yerine getirmede azami

gayreti ve iyi niyeti göstermekte,içinde bulunduğu inançsız toplumu Tek İlâh olan Allah’a

inanmaya davet etmekte,yarın (Bir Gün/Kıyamet koptuğunda)kurulacak olan Yüce Mahkeme’ de yargılanmak üzere hepimizi bir araya toplayacağını hatırlatmaktadır,onları uyarmaktadır.

(Kuşkusuz bu mesaj bütün zamanlar/mekânlar ve toplumlar için geçerlidir.)

İşte bunu haykıran bir âyet;
“(Ey Nebi!)Biz seni ancak,bütün insanlık için bir müjdeci ve uyarıcı olarak

gönderdik,ama insanların çoğu bunun(müjde ve uyarının ne anlama geldiğinin) farkına dahi varmamış olacaklar.”(Bomboş amaçsız bir yaşayışla ömürlerini tüketecekler,bu arada bir

anda ansızın Kıyamet kopmuş olacak,artık iş işten geçmiş olacaktır.)

“Ki;”Bu vaad ne zaman gerçekleşecek,eğer sözünüze sadıksanız(söyleyin!)”

diyorlar.”

“De ki:”(Ey insanlar!)Sizin için(hepimiz için)Bir Gün tesbit edilmiştir.(O Gün

geldiğinde)onu ne bir an erteleyebilir,ne de atlatabilirsiniz.”

Sebe’(76);Âyet:28,29,30.
Bu sorunun cevabı;A’râf(56);Âyet:187’de verilmiştir:”Onun(Kıyametin)bilgisi,

yalnızca Rabbimiz Katındadır.Onun vaktini O’ndan başka ortaya koyacak kimse yoktur.”

Ebced hesaplarıyla,ortaya çıkan bazı doğa olaylarıyla Kıyamet’in tarihini vermeye

kalkışan haddini bilmezlere ne güzel bir cevap.
*

79

“İnkârda ısrar edenler dediler ki:”Bizler ne bu Kur’an’a inanırız,ne de geçmiş

vahiylerden bugüne kalanlara.”

Sen(Ey Nebi!)o haddini bilmezlerin,Rablerinin Huzuruna tutuklanmış olarak

getirildikleri zaman suçu(nasıl)birbirlerine attıklarını bir görmeliydin!

Mustaz’aflar büyüklük taslayanlara(onları horlayanlara,küçümseyenlere):”Siz

olmasaydınız eğer,biz kesinlikle inananlardan olacaktık!”diyecekler.”

“Büyüklük taslayanlar mustaz’aflara:”Ne!Ayağınıza kadar gelen hidayetten

(vahyin ışığından)sizi biz mi mahrum ettik(alıkoyduk) yani!”Asla!(Bunu kabul etmiyoruz!)

Siz zaten günahı hayat tarzı haline getirmiştiniz!”diye cevap verecekler.”

“Bu kez zayıf bırakılanlar büyüklük taslayanlara:”Hayır!”diye itiraz edecekler. “(İşiniz gücünüz)gece gündüz dolap çevirmek(ti!)”Hatırlasanız a bir,bize Allah’a yabancılaşma-

mızı ve O’na eşdeğer rakip güçler tanımamızı dayatıyordunuz!”

Derken onların tümü de asıl pişmanlığı,kendilerini bekleyen(karşılayacak olan) azabı görünce yüreklerini en derinlerinde yaşayacaklar,zira Biz inkârda ısrar edenlerin boyun-

larına (kölelik sembolü olan)halkalar geçireceğiz.(Çünkü onlar benliklerine köle,kula ve

eşyaya kul oldular.)Hem yaptıklarının bunun dışında bir karşılığı mı var?”(…olabilir mi?) Sebe’(76);Âyet:31,32,33.



Halklarını aldatarak,kendi makam,mansıp,servet ve çıkarları için kullanan

liderler,egemen sınıflar uyarılırken,onlara imrenen onların peşinden giden zayıflar(mustaz’

aflar da kınanmakta,Hz.Peygamber(AS) teselli edilmekte,inançsızlara karşı verdiği mücadelede

moralini yüksek tutması,Allah’a güvenmesi ve dayanması önerilmektedir.

Kur’an-ı Kerim’de üç tip mustaz’af yer alır;Sorumluluğunu yerine getirdikleri

için övülenler(Kasas(67);5),bu âyetlerdeki gibi yerilenler/kınananlar,nötr olarak söz edilenler

(Nisa(104);75).Buradaki mustaz’aflar,sırf sorumluluktan kaçmak için haklarından vaz geçen-

lerdir.Bu onları sadece ezilen değil,aynı zamanda onursuzlar sınıfına dahil etmiştir.
*
“Ve ne zaman Biz,bir topluma uyarıcı göndermişsek,oranın refah içinde şımarmış

seçkinleri;(Allah’ın elçilerine):”Sizinle gönderilen şeyin(ilâhi mesajın/vahyin)ısrarlı inkârcısı-

yız!”derler.”

“Yine(onlar);”Biz servet ve soy açısından sizden daha güçlüyüz(üstünüz),bu

durumda bizim (herhangi bir)cezaya çarptırılmamız söz konusu olamaz!”derler.”

Sebe’(76);Âyet:34,35.
Peygamberlerin en çok uğraştığı insan(!) tipleri bunlardır.Ancak;şu da bir

gerçektir;

“De ki:”Şüphe yok ki,isteyene rızkı açmayı da,sınırlandırmayı da dileyen benim

Rabbimdir,fakat insanların çoğu bunu(n hikmetini)dahi kavrayamaz.”

Sebe’(76);Âyet:36

İşte bu yüzden dünyevi başarılarını kendilerine(birikim ve akıllarına)vehmederek,

gurura,kibire kapılırlar.Ancak;gerçek hiç de öyle değildir.Çünkü;



“Sizleri Bizim Katımıza yakın kılacak olan ne servetinizdir,ne de soyunuz

(sopunuz.)Fakat iman eden ve imanla(rıyla) uyumlu iş işleyen kimseler var ya,işte onları yaptık-

larına karşılık ödülün en katmerlisi beklemektedir.Ve onlar yüce köşklerde,huzur ve güven orta-

mında (ebediyen)yaşayacaklar.”

“Ama,âyetlerimizin amacını geçersiz kılmaya çalışan kimseler,azabın içersinde


Yüklə 1,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin