2 nolu alt komisyon tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 2,59 Mb.
səhifə24/37
tarix07.01.2019
ölçüsü2,59 Mb.
#90806
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   37

  • Ama bir şey daha söyleyeyim: Avrupa ülkelerinin hepsinde de bu HSYK tipi yapılanma yok, mesela Almanya’da eyalet sisteminde hâkim ve savcıları eyalet başbakanları atıyor ve eyaletlerde de farklı sistemler var. Hem benim şahsi kanaatim, müsaadenizle biraz uzattım ama, hâkimlerin biz biraz işi tersinden… Türkiye’de hep öyledir, mesela üniversite sisteminde de öyledir; girmek çok zor, ama çıkmak çok kolay. Üniversiteye kapağı atan birisi mutlaka mezun oluyor, olmazsa atılırsa af geliyor, bir daha af geliyor, af geliyor; giren çıkıyor ama girmek çok zor. Hâlbuki Avrupa’da sistem tersine; girmek kolay, isteyen girsin ama çıkmak zor, sıkı ölçüler, kriterler var, onları sağlayan mezun olabiliyor. Yani huninin tersi bizde, ters konulmuşu; yani giriş zor, aşağısı, çıkış kolay. Huninin tersi olması lazım, düzgün konulması lazım; giriş serbest, çıkış zor. Burada da öyle. Biz hâkimlerin ve savcıların atanmasını çok önemsiyoruz, aman bağımsız olsun falan, fakat mesleği yaptıkları sıradaki bağımsızlığını, işte disiplin işlemlerinde bağımsızlığını, görevden alınmadaki, tayindeki bağımsızlığını çok önemsemiyoruz. Benim gördüğüm Avrupa’daki sistemlerde atanma çok önemli değil, nasıl olursa olsun, kim atarsa atasın; atadıktan sonra göbeği kesilmişse, yani bağımsız hâle gelmişse bütünüyle sonrası önemli değil. Mesela kral atasın, monarşilerde var, kral atıyor. Adalet bakanı atıyor İngiltere’de, gerçi bir bağımsız kurul oluşturulmaya çalışıldı son zamanlarda ama. Kim atarsa atasın ama atandıktan sonra eğer mesleğini icrada hâkim güvencesine sahipse kararlarında falan yargı bağımsızlığı sağlanmıştır. Yani bağımsızlık atamayla değil, daha çok görevden ayrılma, tayin, özlük hakları gibi konularda daha ağırlıklı bir şey. Bizde herhâlde bu konu daha uzun bir dönem tartışılacak, tartışılması da gerekiyor kanaatindeyim aynı zamanda; onu belirteyim.

  • AYLA AKAT ATA (Batman) – Yani, Sayın Şentop’un vermiş olduğu hangi örneği Türkiye’ye vurursanız, Türkiye gerçekliğiyle karşılaştırırsanız birçok soru işareti kalır cevaplandırılması gereken. En başta işte yasama organı seçecek ama yasama organındaki çoğunluk iktidar partisindeyse ne kadar sağlıklı bir seçim olur gibi yine nasıl seçildiği, kimin atadığı tartışılmaya başlanır. Buna bir nitelik, nisap katmak gerekir.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Nitelikli çoğunluklar olabilir.

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – Nitelikli çoğunluğu biraz abartmamız gerekir. Mesela Avrupa ülkelerinde beşte 3’le, 2/3’le seçiliyorsa Türkiye’de… Yani, bütün bu kanunlar toplumun kendi özelliklerine ve ihtiyaçlarına göre şekillenmek zorunda. Yani “Avrupa’da, Almanya’da şöyle bir seçim sistemi var, çok da güzel işliyor, alalım Türkiye’de bunu kullanalım.” Bu olmuyor.

  • AYLA AKAT ATA (Batman) – Mesela Barolar Birliğinin önerdiği…

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – Pardon. Mesela benim aklımdan geçen, 3/4’le seçelim.

  • AYLA AKAT ATA (Batman) – Olabilir.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Kontenjanlara ayrılabilir, bir şey bulunabilir ama Parlamentonun mutlaka etkisi olmalı.

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – O zaman mutlaka uzlaşırız.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ama bir şey daha söyleyeyim: Siyasetçilerin öncelikle kendilerine güvenmesi gerekiyor, siyasete ve siyasetçilere. Bakın, bir şey söyleyeceğim, mesela Demokrat Parti dönemi çok eleştirildi 50’li yıllarda, Demokrat Parti döneminde kaç tane hâkim görevden alınmıştır toplam? 6 tane. Adalet Bakanı atıyor hâkimleri, görevden alan da Adalet Bakanı, 6 kişiyi almış görevden. 27 Mayıstan sonra, darbeden sonra bunlar, 6’sı da başvuruyor “Göreve dönelim.” diye, 6’sının başvurusu da darbe döneminde kabul edilmiyor; öyle herkesin kabul edebileceği sebeplerle meslekten ihraç edilmişler. Fakat darbeden sonra ekime kadar yapılan bir operasyon var, Yargıtayın üçte 1’i, Danıştayın yarıdan fazlası, toplam hâkim ve savcıların da aşağı yukarı beşte 1’i Türkiye’de resen emekli edilmiş ondan sonraki süreçte. Yeni Yüksek Hâkimler Kurulu oluşturulurken onun kanununda da ciddi bir tasfiyeyle ilgili önerge var, bu kıl payı kabul edilmemiş o zamanki Temsilciler Meclisinde. Dolayısıyla, aslında siyaset de çok müdahil olma şeyinde değil, biraz kendimize güvenelim.

  • AYLA AKAT ATA (Batman) – Yasama organına güvenelim ama yasama organının niteliğini değiştirebilecek, toplum tarafından oradan çıkacak kararların daha güvenilir, güven verici olduğuna inandıracak birtakım adımlar atmamız lazım. O da seçim barajını düşürürüz, toplumsal katılımı biraz daha geliştiririz…

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Elbette, ona bir itirazım yok.

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – Nitelikli çoğunluğu aşırı abartırız.

  • AYLA AKAT ATA (Batman) – Aynen öyle. Hocamın verdiği örnek var, bu şekilde hem Parlamentoda biraz daha katılımı, temsil gücünü artırmak hem seçim noktasında iktidar partisini tek başına bırakmamak, nisabı, oranı biraz artırmak vesaire, değişik tedbirler alınabilir. Ama dediğim gibi, önemli olan bu konular üzerine kafa yoruyor olmak, bunları tartışıyor olmak. Ülkemiz öyle bu konuların içinden çok kolay çıkılacak bir ülke değil ama mesela yasama organı seçiyor şu an barolar bildiriyor Anayasa Mahkemesi için, o bile ne kadar tartışma yarattı. Evet, oradan geldi ama seçim sırasında, sonrasında seçilen isimler ne kadar tartışma yarattı. O yüzden bir ucunu tek düşünmemek, bir boyutunu… Parlamento seçsin ama Parlamentonun yapısı da en az Parlamentonun seçmesi kadar önemli. Böyle birbirine dokunan bir domino etkisi gibi, birine dokununca diğerinin de etkileneceği bir çalışma. Bunu hep beraber yapacağız, belki uzun soluklu, çok kısa, orta vadede değil ama uzun vadede bunların hepsinin gelişebileceğine ben inanıyorum.

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – Ben, komisyonda şu andaki heyette değerli arkadaşlarımızın ikisi de hukukçu, hukukçu olmayan tek kişi benim, ben hukuk öğrenmeye devam ediyorum, iktisatçıyım ben. Ama bu arada tabii isimlerini söylersem, sizler de, diğer iki komisyon üyesi arkadaşım da bilir, çok değerli, hakikaten duayen anlamında olan hukukçularla İstanbul’da ben oturdum, konuştum. Yani bu temasların Ankara’da da, şeyde de devam ediyor. Bizim kritik konularımızdan bir tanesi yargı bağımsızlığı, yani demokrasinin temel direği. Nasıl yaparız? Yani size teknik olarak “Bu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun bağımsızlığını nasıl koruruz, kafanızda geçen bir teknik çözüm var mı?” diye sormamın sebebi o, çünkü biz her yerden bunun somut cevabını alırsak bunun arasından en idealini seçme şansımız olur. Bu 3/4’lük nitelikli şeyi hakikaten herkesin çok saygı duyduğu birkaç hukukçu bana söyledi. Türkiye'nin şartlarında eğer siz Mecliste yüksek yargı organlarının üyelerini 3/4’le seçerseniz orada bir tek görüşün hâkim olması, şöyle olması, böyle olmasını geniş ölçüde giderirsiniz. İfade ettiğiniz şeye ben katılıyorum, Hocam da aynı şeyi söyledi, seçildikten sonra da idare ve yürütmeyle bağını kesebildiğimiz kadar kesmemiz lazım. Yani, bir kere tayin olduktan sonra, bir kere seçildikten sonra kimsenin kendisi üzerine baskı yapacak bir enstrümanı ortada bırakmamamız gerekiyor. Yani, bunları işte sizlerle konuşarak, çeşitli kaynaklardan aldığımız bilgilerle kendi aramızda tartışarak inşallah iyi bir çözüm buluruz diye ümit ediyoruz.

  • TÜRKİYE NOTERLER BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ HALİL AYHAN SERİM – Şimdi, efendim, buyurduğunuz gibi gerek sizin öneriniz nitelikli çoğunluğu yükseltmek, gerçekten böylece “Sadece iktidar partisi seçecek, bizim oyumuzun bir önemi kalmayacak.” bu ortadan kalkınca gerçekten son derece yararlı olur. Katılımı Ayla Hanım’ın önerdiği katılımın çoğalması…

  • BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Merhaba, kusura bakmayın.

  • TÜRKİYE NOTERLER BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ HALİL AYHAN SERİM – Merhaba efendim, nasılsınız? Hoş geldiniz.

  • BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Kusura bakmayın.

  • TÜRKİYE NOTERLER BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ HALİL AYHAN SERİM – Yani hemen hemen çoğunlukla aynı şeyleri düşünüyoruz ama tabii bunların detayları konuşulacak, tartışılacak ama düşünce aynı, yani bunların birbirinden bağımsız olması.

  • Hocam, yargının bağımsızlığı konusunu görüşüyorduk da onunla ilgili görüşlerimizi arz ettik. Dosya olarak da takdim ettik, hepinize birer tane vereceğiz.

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – Bu komple dosya değil ama?

  • TÜRKİYE NOTERLER BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ HALİL AYHAN SERİM – Üstteki benim demin okuduğum, diğeri de…

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – Diğerleri de, tamam.

  • TÜRKİYE NOTERLER BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI HANDAN BAYKAM – Münferit yazılmış, tamamen noktasına virgülüne dokunulmamış, vatandaş görüşü şeklide hazırlanmış, bizim İnternet sitesinde…

  • TÜRKİYE NOTERLER BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ HALİL AYHAN SERİM – Biraz samimi olarak yazmışlar arkadaşlarımız düşüncelerini.

  • TÜRKİYE NOTERLER BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI HANDAN BAYKAM – Zaten öyle istendiğini demin bahsettiğiniz, “Kişisel görüşleri de istiyoruz.” dediğiniz için onları da koyduk hiç noktasına, virgülüne dokunmadan.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Peki.

  • Var mı efendim başka sorusu olan?

  • Süheyl Bey…

  • BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Hayır, çok teşekkür ediyorum.

  • Şimdi aldım zaten, burada zaten maddeli olarak da şey yapmışsınız.

  • TÜRKİYE NOTERLER BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ HALİL AYHAN SERİM – Özellikle en üstteki bizim Birlik yönetiminin görüşü efendim, diğerleri de münferit görüşler. Orada özellikle Ankara Odasının komisyon hâlinde çalışması var, belki biraz daha farklı düşünülebilir.

  • TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sayın Hocam hiç endişe etmesin, duygu ve düşüncelerinizi yapabildiğimiz kadar dile getirdik.

  • BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Biliyorum Hocam, biliyorum zaten.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Peki, teşekkür ederiz.

  • Kapanma Saati: 14.57



  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Değerli arkadaşlar, hoş geldiniz.

  • Biz Anayasa Uzlaşma Komisyonu 2 numaralı alt komisyonu olarak görüşlerinizi dinleyeceğiz. Tabii Uzlaşma Komisyonu üç alt komisyon oluşturdu, daha fazla görüş toplayabilmek için çalışmalarını sürdürüyor. Biz de kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını ve sendikaları dinliyoruz.

  • Ben AK PARTİ İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop, Milliyetçi Hareket Partisi Antalya Milletvekili Tunca Toskay Bey, Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum Bey ve Barış ve Demokrasi Partisi Batman Milletvekili Ayla Akat Ata.

  • Şimdi toplam süremiz kırk dakika, biz sürenin sonunda belki daha açmanızı istediğimiz şeylerle ilgili soru sorabiliriz. Burada görüşleri tartışmıyoruz, sadece dinliyoruz, not alıyoruz, kaydediyoruz ama açılmasını istediğimiz hususlar olabilir, bununla ilgili soru sorabiliriz. Bu bakımdan mümkünse bize bir on dakika kadar vakit bırakırsanız memnun olurum.

  • Buyurun.

  • BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Başlamadan bir şey sorabilir miyim? Sonra bize metin verecek misiniz, sonra mı göndereceksiniz?

  • ATO YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLİ KORAY GÜNGÖR ŞANAL – Daha sonra göndereceğiz.

  • BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Ona göre not alalım…

  • ATO GENEL SEKRETERİ DÜCANE ERGEZEN – Biz bir çalışma hazırlıyoruz , davet gelince en azından gelelim diye…

  • BEDİİ SÜHEYL BATUM (Eskişehir) – Tamam arkadaşlar.

  • Buyurun.

  • ATO YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLİ KORAY GÜNGÖR ŞANAL – Öncelikle, bizi davet ettiğiniz için hepinize şahsım ve Ticaret Odası olarak teşekkür ediyoruz.

  • Biz, zaten Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bizden Anayasa’yla alakalı bir çalışma istemişti, bununla alakalı bir çalışma komisyonu kurduk. Üniversitelerden, çeşitli sivil toplum, yani bu konuda uzman olan Anayasa’yla alakalı daha uzman kişiler bir çalışma şu anda yapıyorlar. Bu çalışma daha henüz netleşmedi, tamamlanmadı. Bunu zaten TOBB vasıtasıyla sizlere, ticaret odalarından, borsalardan,sanayi odalarından topladığını derleyip TOBB size gönderecek. Bununla alakalı bir çalışmamız var, o sonra size daha büyük, daha kapsamlı bir metin olarak gönderilecek, yazılı olarak gönderilecek. Biz, bugün davet ettiğiniz için gelelim, bazı konularla alakalı bize gönderilmiş yapılan çalışmalardaki konularda size bilgi verelim dedik.

  • Yani, vatandaşların önünde bir sivil Anayasa’nın olması kaçınılmaz. Ha, bunu da yapacak bu çatı altında en iyi çalışmaları yaparak son hâline getireceksiniz. Bizim de burada sade bir Anayasa olması ön dileklerimiz. Ekonomik konularda daha sade, basit, anlaşılabilir bir Anayasa olmalı. Mesela, sosyal refahın artırılması amacıyla, devletin kısa ve orta vadelerde ekonomik ve ticari hayat, ulusal güvenlik, ulusal sağlık, altyapı yatırımları gibi rekabetçi olmayan piyasalarda rekabetin tesisi amacıyla müdahalesine izin verilmelidir diye düşünüyoruz.

  • Ekonomik özgürlüklere ve bilhassa mülkiyet hakkına geniş şekilde yer verilmeli, mülkiyet hakkının kısıtlandığı hâller en alt düzeye çekilmeli. Mesela, bizim Anayasa’da kooperatifçilik maddesine yerilmiş, buna yer verilmemeli diye düşünüyoruz.

  • “Kamu yararı” kavramının sınırları belirtilmeli, rekabet ve girişimin özgürlüğü açıkça düzenlenmeli ve güvence altına alınmalı.

  • Ekonomik ve finansal alanlarda kontrol ve regülasyon işlevi yapmaları amacıyla kurulmuş olan ekonomik ve finansal kurulların ve Merkez Bankasının bağımsızlığı vurgulanmalı. Bunların bağımsızlığını ve çalışma imkânlarını kısıtlayacak müdahalelerin de önü kesilmelidir. Yine bunlar bağımsızlığını devam ettirmelidir diye düşünüyoruz.

  • Anayasa’da “ülke ekonomisinin yararı” ifadesi korunmalı, ancak kamu yararıyla doğrudan ilişkilendirilmelidir. Devletin çalışma hayatına ilişkin alacağı tedbirler, girişim ve rekabet özgürlüğü ile eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmemelidir.

  • Çalışma hakkı ve ödevi Türkiye'nin 89 yılında imzalayarak taraf olduğu Avrupa Sosyal Yasası’ndaki ilkeleri kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.

  • Yani, sonuç itibarıyla, sade, anlaşılabilir, sivil bir Anayasa olması taraftarıyız. Bunları da işte bizler ne türde size katkılar verebilirsek o katkılar doğrultusunda size sunacağız, sizinde en doğrusunu yapacağınızı düşünüyoruz.

  • Arkadaşlar, başka bir şey söylemek isteyen var mı?

  • ATO YÖNETİM KURULU ÜYESİ GÜRKAN YILMAZ – Mevcut Anayasa’mızda da olan yasama, yürütme ve yargının çok net olarak belirlenmesi, arkadaşımın bahsettiği gibi net cümlelerle, kısa, öz, halkın anlayabileceği tabirlerde maddeler içermesini, Türkçemizde geçen bu lastik kelimeler… Yani bunların çok net olarak, yurt dışındaki anayasaları… Sizler bu işe zaten gönül vermişsiniz, ciddi bir çalışma yapıldığına inanıyoruz artık, değiştirilemez maddelerimizin çok net olarak tekrar incelenerek değiştirilemezlerin halkın içinde, halkın duygularında değişebilip de böyle zorla empoze edilmiş bir şekilde değil de doğru, net olarak yazılması, tartışılmayacak bir Anayasa… Bugün işte görüyoruz, Mecliste biriniz bir kanun veya bir önerge veriyorsunuz, diğeri elli tane karşı bir alternatif çıkıyor veya tartışma çıkıyor. Yani, önerge veren hangi parti olursa olsun veya o yönetmeliği getirmeye kalkan olsun, son yasada da işte gördük; doğru veya yanlış ama bu bizim Anayasa’mızdaki veya yasamada, yürütmede, yargıdaki bu netsizliklerden oluşan şeyler. Doğru, 82 Anayasası, daha önce yazılmış olan ilk Anayasa’mız olsun… Günün şartlarına göre tabii ki çok şeyler değişiyor, ekonomik, sosyal yaşantılarda çok şeyler değişiyor. 82’deki ekonomiyle bugünkü ekonomi çok farklı. Tunca Hocam bilir o zamanları, belki TRT’de de yaşadı. Yani, Türkiye’de değişen konjonktüre de ayak uydurabilecek, yurt dışındaki anayasaları da değerli hocalarımıza incelettirdik, ciddi anlamda hiçbir anayasada revizyon yapılmamış, dünya anayasalarında. Hocam daha iyi bilir şimdi burada. Tabii ki günün şartlarına göre bazı şeyler değişecektir.

  • Ama şunu çok net istiyoruz: Biz, ticaret esnafı olarak artı bu ülkenin bir vatandaşı olarak ayrım yapılmaması konusunda… Daha doğrusu bu ayrım konusunda dahi tek bir kelime, insanların beyninde şüphe uyandırmaması. Türk’üdür, Kürt’üdür, Laz’ıdır, Çerkez’idir, yani bunlarla ilgili tartışmaya mahal vermeyecek, artık Türkiye mi, Türk mü… Yani bunların çok net olarak artık çünkü bütün partiler zannediyorum bu işe artık gönül vermiş, hedef koymuş, doğrusu yanlışıyla bir şekilde anlaşılacak. Çoğunlukla da, oy birliğiyle de geçeceğini düşüneceğimiz bir Anayasa’nın olmasını çok net olarak diliyoruz.

  • Başkan Vekilimizin dediği gibi, bizler de ciddi üniversitelerde, Sayın Genel Sekreterimizin Başkanlığında, kendisi de hukukçu, çalışmalar yaptırtıyoruz. Yani, bizim istediğimiz Anayasa’da mevcut düzenin ikileme meyil vermeyecek şekilde net olarak, alfabedeki gibi, A, B, C’nin ne olduğunu bildiğimiz gibi yazılanları çok net olarak dolambaçsız şekilde anlamamız gerekiyor. Demin arkadaşımın da okuduğu, bizim tavsiyemiz olan şey bile ben hatta ararken bulamadım, sonra buldum, o bile yani bir Türk vatandaşı okuduğu zaman ciddi anlamda bir şüpheye düşüyor yani kelime olarak.

  • Yani, şunu istiyoruz, daha sonra da görüşlerimizi belirteceğiz: Türkiye Cumhuriyeti devletinin üniter, millî devlet yapısının korunması ve zedelenmemesi. Bu kadar basit yani.

  • Sizlere çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Katkımız ne olursa emir ve görüşlerinize hazırız.

  • Teşekkür ederim.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Biz teşekkür ederiz.

  • Başka bir şey var mı?

  • ATO GENEL SEKRETERİ DÜCANE ERGEZEN – Ben de bir iki şey söyleyeyim müsaadenizle.

  • Efendim, ticaret erbabı için bir ülkede huzur ve güven içerisinde ticaret yapabilmenin en önemli unsurlarından birisi istikrar. Bu istikrarın temeli de demokrasiyle yönetildiğimize göre, siyasi istikrar. Bunun bir şekilde devam etmesi çok önem arz etmekte. Bizim açımızdan şöyle bir sıkıntı da var: Siyasi partilerin hedefleri açısından elbette ki ülkeyi öteye götürebilme hedefleri vardır. Ancak bugün AK PARTİ rekor, üç dönem şeyimiz yok, bir de bizim bir geleneğimiz var. Üç dönem kurgulayıp yürüyebilir ama devletler açısından ise, bir milletin tarihi açısından ise bu süre çok kısa bir süredir. Anayasa gibi temel bir mesele, toplumun temel uzlaşı metni dediğimiz bir metnin ise bu ülkede, benim şahsi kanaatim ama genel kabul görmüş de bir şey şu anlamıyla var, Anayasa yapılırken maalesef bu ülkenin bütününü kapsayacak şekilde bir Anayasa yapılamamış demektir bugüne kadar bu ülkede. Yeni anayasa sürecinin de buna sebebiyet verebilme riskiyle karşı karşıyayız. Bu devletimizin sürekli bir istikrar içerisinde yürüyebilmesi ve kurumlarımızın birbiriyle rahat konuşabilmesi -“kurum konuşabilmesi” dediğimiz bir husus var- herkes veya her grup veya her kurumun kendi cephesine çekemeyeceği bir uzlaşı metninin çok önemli bir ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz.

  • Bunun yanı sıra, tüccar olarak, hatta belki bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir Türk olarak şöyle bir sıkıntımız da var: Mal güvenliğinin de can güvenliği kadar önemli olduğu. Herkesin bu anlamda kendini güvende hissettiği bir ülke hâline dönmek durumundayız. Bunun anayasal bir güvence altına alınması gerektiği kanaatindeyiz daha detaylandırarak. Çünkü şunu görebiliyoruz: Bu ülkenin ya da vatandaşların mallarına gelen zararların çok ciddi anlamda cezalandırıldığı kanaatinde değiliz. Yani bir baklava örneği vardı biliyorsunuz, o düzeltildi ama bugün ülkede şu kadar zarara uğrattı ya da şunları yaptı ya da şunları çaldı dediğimiz insanların çok ciddi cezalar almadığı görülmektedir. Bu ise devletinde güvende hissetmeyecek insan açısından çok ciddi bir risk oluşturmakta. Daha fazla detaylandırmadan can güvenliği kadar mal güvenliğinin de önemli olduğunu arz etmek isterim.

  • Saygılar sunuyorum.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Teşekkür ediyoruz.

  • Ayla Hanım, buyurun.

  • AYLA AKAT ATA (Batman) – Ben teşekkür ediyorum, sağ olun.

  • Bir çalışma sunacaksınız bize, biz bu çalışmayı nisan sonunda, mayıs, haziran itibarıyla yazım aşamasına geldiğimizde değerlendireceğiz, çünkü zaten konu başlıkları belirlenerek bir anayasa yapım sürecinde, mevcut Anayasa’mızdaki konu başlıkları kadar diğer ülke anayasalarında olup bizde olmayan ya da bizde olup da başkalarında olmayan, fazla, bir anayasada yer almaması gereken hususlar da değerlendirilecek. Tabii sizin sunacağız çalışma bu yazım sürecinde etkili olacaktır.

  • Ben şimdi sizi dinlerken tabii bir iki soru sorma ihtiyacı duydum. “Bir üniter millî devlet yapısı.” dediniz. Şimdi ülke bütünlüğü içerisinde herkesin anlayabileceği şekilde merkezî katı yönetimin yetkilerini yerel yönetimlerle paylaşması, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve bunun dünya örnekleri var, bölgesel yönetimlerden tutalım değişik yönetim yapılarına, federasyon veya eyalete kadar. Tabii bunları üniter devletle bir düşünemeyiz ama ülke bütünlüğü içerisindeki çözümler bunlar. Bunu kast ederken bu çözümü nerede buluyorsunuz?

  • ATO YÖNETİM KURULU ÜYESİ GÜRKAN YILMAZ – Bir şey söyleyeyim, sözünü kesiyorum ama.

  • AYLA AKAT ATA (Batman) – Buyurun.

  • ATO YÖNETİM KURULU ÜYESİ GÜRKAN YILMAZ – Dil, din, ırk ayrımı yapılmamalı. Yani özelliklerini saydım, “Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i ayrımı olmadan.” dedim, bunların bir üst birliği olarak. Demin dediğiniz bölgesel şeyler bunlara zaten şey yapılacak. Yani, ben bir Laz olarak bir Kürt’le, bir Dadaş’la, bir Çerkez’le veya şeyle… Yani bu tip şeyler, herkes kendi… Siz bölgesel yönetimden veya kendi fikriniz ayrı olabilir ama üniter devlet…

  • AYLA AKAT ATA (Batman) – Ben kendi fikrimi söylemedim, sizin fikrinizi anlamaya çalışıyorum sadece.

  • MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ayla Hanım tamamlasın.

  • AYLA AKAT ATA (Batman) – Tabii ki kendi fikrimi de söyleyebilirim ama sizin fikrinizi…

  • ATO YÖNETİM KURULU ÜYESİ GÜRKAN YILMAZ – “Üniter”i sonra söyledim, onu söylemek istiyorum.

  • AYLA AKAT ATA (Batman) – Diğer bir boyutu, tabii bu biraz açmanızı istediğim bir konu. Bu ekonomi-güvenlik ilişkisini nasıl kurabiliriz? Can, mal güvenliği açısından değerlendirmiyorum. Mesela sonuçta bir tüccarsınız, mevcut çatışma ortamının, şiddet ortamının yatırımlarınıza ya da vatandaşa verdiği zarar açık, ortada; hem buna yatırım yapan açısından hem de vatandaşın gördüğü zarar ortada. Bu konuda sizin düşünceniz ne?

  • ATO GENEL SEKRETERİ DÜCANE ERGEZEN – Can mal güvenliği değilse ben mi?

  • AYLA AKAT ATA (Batman) – Yok, yok; ortak cevaplayın diye söylüyorum. Sizin söyleminizi anladım, tamam vatandaşın… Ben bir insan hakları savunucusu olarak malın en nihayetinde yerine konulabileceğini düşünüyorum, canın yerine gelmediğini; bu ikisini eşitlemiyorum ama sonuçta biliyorum ki bu da mal güvenliği de insanlar için hayati. Mülkiyet hakkının korunması gerektiğine canı gönülden inanıyorum, mevcut yasal düzenlemelerimizin anayasal temelde de bu şekilde ele alınması gerektiğine. Ama aynı zamanda siz sonuçta yatırım yapıyorsunuz ve biz bölgede şunu çok sık dinliyoruz: “Yatırım yapamıyoruz çünkü güvende hissetmiyoruz kendimizi.” Bu konudaki düşüncenizi…

  • ATO YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLİ KORAY GÜNGÖR ŞANAL – Şöyle söyleyeyim: Ben bir sanayici, yatırımcı olarak önce istikrar, güvenlik, adalet. Devletten istediğim üç tane şey var: İstikrar olsun, adalet olsun, güvenlik olsun. Teşvik, bilmem ne filan istediğimiz yok yatırımcı olarak. Devlet de bunu, asli vazifesi, sağlamak zorunda.

  • ATO YÖNETİM KURULU ÜYESİ GÜRKAN YILMAZ – Artı zaten merkezî bir kalkınma değil bölgesel bir kalkınma…

  • ATO YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLİ KORAY GÜNGÖR ŞANAL – Yani kalkınmanın da bölgesel yapılmasının daha öncelikli olması lazım.

  • ATO YÖNETİM KURULU ÜYESİ GÜRKAN YILMAZ – Bizim çalışmamızda özelleştirmenin bile Anayasa’ya girmesini istiyoruz.

  • ATO YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLİ KORAY GÜNGÖR ŞANAL – Yani özelleştirme kapsamında bugün bir TOKİ var. TOKİ, evet, güzel şeyler yapıyor olabilir ama özel sektör eliyle yapılabilecek bir şeyi niye devlet yapıyor? Bunu çok rahat özel sektöre de yaptırabilirsin. Burada özel imar kanunu çıkartılıyor. Aynı şartlarda ben devletle karşı karşıya geldiğimde ben paramla kıt imkânlarla rekabet etmek zorundayım, orada sorun yaşıyorum. Yani, şartlarımızı rekabette eşit değil, bunun eşit olması gerekiyor diye düşünüyorum.

    Yüklə 2,59 Mb.

    Dostları ilə paylaş:
  • 1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   37




    Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
    rəhbərliyinə müraciət

    gir | qeydiyyatdan keç
        Ana səhifə


    yükləyin