5- Kabirde Sorguya Çekilecek Olanlar ve Suâlden Muaf Olanlar:
Kabirde -Allah'ın müstesna kıldıkları hariç- her ölüye sorgu, suâl vardır. Ehl-i Sünnet âlimleri, ölümünden sonra her insanın sorguya çekileceğinde ittifak etmişlerdir. Bu insan, ister defnedilmiş, isterse kabre defnedilmemiş, yeryüzünde asılmış, yahut terkedilmiş olsun.'199 Yahut bazı müzelerde olduğu gibi, mumyalanıp, ilaçlanıp insanların gözü önünde bulundurulsun. Nitekim Hz. Ebû Bekir (r) den:
"Her ölüye suâl vardır." dediği rivayet olunmuştur. 200
Hadis-i şeriflerde umum ifade eden mutlak lafızlarla ifade edildiği için âlimler, iyi-kötü, mü'min-kâfir, küçük-büyük herkesin sorguya çekileceğini; bundan sadece başka hadislerle tahsis edilen ve müstesna kılınanların muaf olacağını beyan etmişlerdir. İmam Suyutî, "Büşra'l-Keib bi Likâi'l-Habib" adlı eserinde şöyle der:
"Şehidler, sıddıklar, murâbıtlar (nöbet tutanlar) ve çocuklar... vs. bir cemaatın (topluluğun) kabir suâlinden istisna edileceğine dâir pek çok hadisler ve âlimlerin delilleri vardır ki, bu bildirilenler kabir suâlinden müstes nâdırlar." 201
Kabir suâlinin olacağına delâlet eden hadislerin bazılarında geçen:
"...Bu ümmet kabirlerinde sorguya çekiliyorlar..." ifadesinden ötürü, bazı âlimler suâlin sadece Muhammed (sav) ümmetine mahsus olduğu fikrine sâhib olmuşlarsa da, her ümmetin kendi peygamberinden sorguya çekileceğini beyan edenlerin görüşü, 202 daha isabetli olsa gerekir. Kabir suâlinin hikmetini düşündüğümüz zaman her insanın sorguya çekilmesinin, bu hikmete daha uygun düşeceğini anlarız.
Kabir suâlinin hikmeti, melekler yanında, itaatkâr olan mü'minler ve diğerlerinin açıklanmasıdır ki, buna binâen ölüye kabrinde nimet yahut azap terettüp eder.203
Böylece Allah Teâla, insanların dünyada gizlediklerini yani iman, küfür, taat ve isyan gibi fiilleri meleklere, onlara bildirmek, yahut melekler yanında insanları rezil etmek için, açıklar. 204 Allah Teâla'nın bu şekilde bir sorgulama ile herkesin kendi durumunu bizzat görerek, suâlden sonra başlacayak olan azap yahut nimetin âdilâne olduğunu ve azaba duçar olanların buna lâyık olduklarını yakinen bilmeleri içindir. Eğer sorgu suâl olmaksızın hemen azap, yahut nimet başlayacak olsa -gerçi Allah buna da kadirdir ama- bilhassa azap görecek olanlar, neye uğradıklarını şaşırabilir, azabın sebebini ilk anda anlayanlayabilirler. Tıpkı bir suç işleyen çocuğun, ebeveyni tarafından bir doğrudan doğruya cezalandırılması, bir de suçunu itiraf ettirerek, suçlu olduğunu bilerek cezalandırılması gibi ki, suçu itiraf ettirildikten sonra, uğradığı cezaya müstehak olduğunu, çocuk kendisi de kabul eder ve ebeveynine zâlim gözüyle bakmaz, kendini suçlar.
Suâlin hikmeti hakkında, kabirde melâlke-i kiramın mü'minin imanına, kâfirin ve münafığın da küfür ve nifakına şahit olmaları içindir de denilmiştir ki, Allah Teâla elest bezminde ruhlara rubûbiyyetini ikrar ettirmiş ve buna şahit olmuştur. İnsanları dünyaya gönderince, dünyadaki şehâdetlerine ve imanlarına şahit olmak üzere peygamberler göndermiş ve mü'minlerin dünyadaki tevhidine de peygamberler şahit olmuşlardır, ölüp kabre konulunca bu şehadet ve imanlarından melekler soruyorlar ve cevap verirken, melekler de duyup ona şahit oluyorlar. Kıyamet gününde İblis gelir ve o kişinin günahlar işlediğini söyleyerek kendi grubundan olduğunu iddia edip almak ister. İşte o zaman Allah Teâla İblis'e:
"Senin onun üzerinde bir sultan (egemenliğin) olamaz. Çünkü başta ondan tevhidi ben duydum, ortada peygamberler, sonunda da melekler işittiler. Nasıl olur da o senin fırkandan olur ve nasıl ona zorla egemen olmak istersin. Onu Cennete götürün." der. 205
Tabii bunun tam tersine, başta verdikleri sözü dünyada tutmayan ve Allah'ı Rabb olarak tanımayanlar kabirde de cevap veremeyip Cehennem'e götürülüceklerdir.
Kabir suâlinin bu hikmetine binaen âlimlerden bazıları, hadis-i şeritlerde kabir suâlinden muaf olacakları bildirilenlerden, peygamberler ve şehitler müstesna, diğerlerinin suâlden muaf olmalarından kasdın, kendilerine suâlin hafifletilmesi olduğunu söylemiştir. Çoğu ise, hadis-i şeriflerin zahir manalarını alarak, hadislerde müstesna oldukları bildirilenlerin hepsinin suâlden muaf olduklarını belirtmişlerdir. 206
Hatta suâlin hikmeti ve suâlin delillerinin umûmî olması nedeniyle cinlerin de berzah âleminde sorguya çekileceklerini söyler İmam Suyûtî 207 ki, cinlere de suâl olduğu ve kâfirlerinin âhirette azap görecekleri hususunda ittifak edilmiştir. 208
Kabir suâlinden muaf olanlar, aynı zamanda kabir azabından da muaftırlar.209
Kabirde suâlden istisna edilenleri şöyle sıralayabiliriz:
a) Peygamberler ve şüphesiz içlerinde en şereflisi olan peygamberimiz (sav). 210 Peygamberlerin suâlden muaf tutulmalarını, bazı âlimler masum olmaları ile açıklarken, 211 bazıları da, aşağıda belirtileceği üzere, şehitler, sıddıklar... gibi, ümmetinden bazı fertlerin muaf oldukları şeyden, kadr ve mertebe yönünden onlardan daha yüksek olan peygamberlerin de muaf olmaları gerektiğini söylemişlerdir.' 212
Peygamberlere suâl sorulmayacağını söyleyen âlimler, diğerlerine suâl esnasında Hz. Peygamber (sav) den sorulacağını, halbuki peygamberin bizzat kendisine, kendisinden suâl sorulmasının aklen düşünülemeyeceğini de delil getirmişlerdir. Fakat peygamberlere de suâl sorulacağını söyleyen âlimler, bu durumun onlardan suâlin nefyine delâlet etmeyeceğini, sadece o suâlin sorulmayıp diğerlerinin sorulacağını ve yine önceki peygamberlere, dinini tebliğ etmek üzere gönderildiği peygamberden yahut son peygamber Hz. Muhammed (sav) den sorulmasının mümkün olduğunu söylerler. 213
Peygamberlerin, kendilerine indirilen dini tebliğ edip etmediklerinden sorguya çekileceği de söylenmiştir ki,214 tercih edilen görüş, peygamberlere suâl sorulmayacağını belirtenlerin görüşüdür. 215
b) Allah yolunda savaşırken şehit olanlar. 216
Şehitler, şehid-i hakikî ve hükmî diye ikiye ayrılır ki, muharabe esnasında öldürülmeyip, başka nedenlerle ölen ve kendilerine şehit sevabı verileceği bildirilen hükmî şehitler de âhiretteki nimet ve sevap yönünden hakikî şehitlere katılırlar.217
Şehitlerin kabir sualinden muaf olacaklarını bildiren hadis-i şerifler pek çoktur. Onlardan birinde ashab-ı kiramdan bir adamın, Peygamber Efendimiz (sav) e şöyle dediği haber verilmektedir:
"Ey Allah'ın Rasulü, ne oluyorda şehitlerden başka mü'mirilerin hepsi kabirlerinde sorguya çekiliyorlar?" Yani niçin şehitlere kabir suâli yoktur demek ister. Rasulullah (sav) in cevabı şöyledir:
"Onların başları üstünde kılıçların parıltısı, (onlara) imtihan olarak yeter." 218 Böylece Rasulullah (sav), şehitlere suâl sorulmayacağını ve bunun sebebini açıklamış oluyor. Şehitlere kabirde suâl sorulmayacağı hususunda Ehl-i Sünnetin cumhuru ittifak etmişlerdir.219
c) Allah yolunda murâbıt olanlar. 220 Cihad kasdıyla İslâm hudutlarını muhafaza eden kimseye "murâbıt" denir. 221 Kısaca, Allah yolunda nöbet tutanlar demektir. Sahih-i Müslim'deki bir hadis-i şerifte Allah yolanda bir gün, bir gece nöbet tutmanın bir ay nafile oruç tutmaktan daha hayırlı olduğu belirtilerek, bu esnada ölenlerin, kabirde sorguya çeken iki meleğin sorgulamalarından emin olacağı haber verilmektedir. 222
Fedâletü'bnü Ubeyd'den rivayet edilen bir hadis-i şerifinde de yine Rasulullah (sav), Allah yolunda nöbet tutarken ölenlerin kabir fitnesinden (imtihanından) emin olacaklarını haber vermiştir ki,223 Ebû Hureyre'den Ahmed b. Hanbel'in tahric ettiği bir başka hadis de aynı mealde olup:
"Murabıt olarak ölen, kabir fitnesinden korunmuştur..." şeklindedir.' 224
d) Cuma günü veya gecesi ölenler. 225 Abdullah b. Amri 226 ve Amr b. el-As 227 ile Ata'dan (v. 115/713),228 hemen hemen aynı lafızlarla rivayet edilen hadis-i şeriflerinde Rasulullah (sav), cuma günü ve gecesi ölenlerin kabir suâlinden Allah tarafından korunacağını haber vermiştir. Tirmizî, Abdullah b. Amr'dan rivayet ettiği bu hadis hakkında: "isnadı muttasıl değil, garip bir hadistir..." 229 derken, Meşâriku'l-Envâr'da aynı hadis hakkında Tirmizî'nin "hasendir" dediği haber verilmekte ve cuma günü geç vakit ölüp de, defnedilmeleri cumartesi gününe kalanların da bu hadisin kapsamına girdiği belirtilmektedir. 230
e) Her gece Mülk Sûresi'ni okuyanlar. 231' Mülk Sûresi'ni okumaya devam edenlerin kabir suâlinden muaf olacağını bildiren sahih ve hasen hadisler vardır..." 232 Abdullah b. Mes'ud'dan rivayet edilen:
"Her gece Tebâreke Sûresi'ni kim okursa, onunla Allah ondan kabir azabını meneder." 233 hadisi bunlardan biridir ki, kabir azabından korunacağı bildirilen bu zevatın, suâlden de muaf olacağını söylemiştir âlimlerimiz.
f) Ölüm hastalığında İhlâs Sûresi'ni okuyanlar. 234 Abdullah b. eş-Şecerî'den tahric edilmiş olan:
"Ölüm hastalığında Kul Huvellahu Ehad Sûresi'ni okuyan, kabrinde imtihana çekilmez..." 235 hadisi buna delâlet eder.
g) Sıddîkkler. 236 Sıddıklık mertebesinin, peygamberlikten bir aşağı derece olduğunu belirten âlimler, daha aşağı derecedeki bazı zevatın suâl ve azaptan muaf olacakları haber verildiğine göre, sıddıkların da evleviyetle muaf olmaları gerekir, demişlerdir. 237
h) Karın ağrısından ölenler. 238 Karın ağrısından ölenlerin kabirde azap olunmayacaklarına dair Nesâî'nin Sünen'inde bir hadis vardır.239
i) Tâûn (salgın bulaşıcı haslılık) zamanında ölenler. Bunlar ister taundan ölmüş olsunlar, isterse sabredici olarak tâûn zamanı başka bir hastalıktan ölmüş olsunlar, her iki halde de kabir suâlinden korunacaklardır.240
j) Deliler. 241 Çünkü bunlar mükellef değillerdir.
k) Aptallar. 242
l) İslâm'ı ihya gayesiyle ilim tahsil ederken ölenler. 243
m) Suâlin bütün ümmetlere olacağını kabul edince, fetret devrinde ölenler.244
n) Suâli mükelleflere tahsis ettiğimiz zaman, çocuklar ve melekler. 245 Bazı âlimler mü'inin çocuklarının sorguya çekilmeyeceklerini, müşrik çocuklarının durumlarının ise ihtilaflı olduğunu belirtirken, 246 bazıları da bütün çocukların sorguya çekileceğini beyan etmişlerdir. 247
Ebu'l-Berekât en-Nesefî, küçük, büyük herkesin sorguya çekileceğini söyledikten sonra, mü'min çocuklarının sorguya çekileceklerini ayrıca zikretmekte ve müşrik çocuklarının kabirde sorguya çekilmeleri ile Cennet'e girmeleri hususunda Ebû Hanife'nin hüküm vermekten çekindiğini belirtmektedir. 248
Müşrik çocuklarının suâl olunup olunmaması ve Cennete mi yoksa Cehnnem'e mi girecekleri hususunda, her iki şekilde de haberler bulunduğu için, ihtilâf edilmiştir. İmam A'zam'ın onlar hakkında hüküm vermeyip, onların işini Allah'a havale etmesi en iyi yoldur ki, âlimlerden bir kısmı bu görüşü benimsemişlerdir.249
Kabirde çocukların da sorguya çekileceğini söyleyen âlimler, onların nasıl cevap verecekleri hususunda iki türlü görüş beyan etmişlerdir:
Birinci görüşe göre, Münker ve Nekir suâllerini sorarken, cevabını da telkin eder, yani:
"Rabbın kimdir?" deyince hemen arkasından:
"Rabbım Allah'tır de." derler. O da öyle cevap verir. İkinci görüşe göre ise, melekler soruyu sorunca Cenab-ı Hakk cevabını çocuğun kalbine ilham eder ve çocuk da öylece cevap verir. Tıpkı Hz. İsâ (a.s) ın annesi zor durumda kalınca Allah'ın ona, daha beşikte iken konuşmayı ilham edip:
"Ben gerçekten Allah'ın kuluyum, bana kitap geldi ve beni peygamber yaptı..."250 dedirttiği gibi. 251
"Kabir suâlini inkâr eden, Mu'tezile, Kaderiyye, Cehmiyye ve Neccâriyye'den olur." 252 Çünkü kabir suâlini, bu fırkalar inkâr etmektedirler.
Her şeyi en iyi bilen sadece Allah'dır... 253
Dostları ilə paylaş: |