ALLAH’ı ‘gayb’ olmaktan ! RAB’dır eyleyen azat !
RAB’da var ! Pozitif ve negatif iki kutup !
Terâziler, ‘“Sekine !”’ İki gücü denk tutup !
ALLAH’ın vücûdunda ! Mevcûd sayısız nokta !
Sâde isimleri var ! Cisimleriyse yokta !
ALLAH ‘ben’ bilincine ! İsim, ‘vücûd’a muhtaç !
Bu alışveriş ile ! Giyer her ikisi taç !
Kendini bilmek için ! Kendi olmayan gerek !
Mâdde içine, Yusûf gibi yâni girerek !
Bu nedenle ALLAH’ın Yusûf, en güzel adı !
‘“Ona kendi dışında !”’ ‘“Hiç tapmayan kalmadı !”’
Yusûf öyle biri ki ! Yok ondan daha güzel !
Ona, kendi gözünden bakıp sevmek ! Farz ezel !
‘“ALLAH’ın isimleri !”’ Asâleten kendinin !
Vekâleten birini al ! Bu, amacı dinin !
HAK, perdeden fışkırtır ! Nokta kadar bir madde !
Bu ilk soyut maddeye ! ‘Has annen MUHAMMED !’ De !
Ve ALLAH’ın ‘HAK’ ismi ! bu noktaya bürünür !
İçinde ! ‘Has babamız’ olan ÂLÎ görünür !
‘Ben’ bilinçli, ‘belirli’ bir HAK ! Ortaya çıkar !
‘“RABB’iniz değil miyim der ?”’ Gören etmez inkâr !
‘“Ben ilâh mıyım ?”’ Diye bakınız sormaz ALLAH !
‘“Hû”’ yâni ‘“O”’ bilinçli ve ‘“Gayb”’dır zîrâ ilâh !
‘“İster istemez herşey ona tapar !”’ Der âyet !
Yalnız ALLAH kalırdı ! Sınır kalksaydı şayet !
Zîrâ sınırsız güçle ! Aynidir sınırlı güç !
Bütününden bağımsız parça hayâl etmek güç !
Pınardakinin ayni ! Testiye konulan su !
Testideki su ! Yine pınar değil doğrusu !
Vücûd ALLAH ! Başa O ! ‘M’ koyup yapar mevcûd !
O etkin ! Kul edilgin ! Öyleyse şarttır sücûd !
Bunu ‘“Hanif”’den başka ! Hiç kimse anlamadı !
Anlamayanın ! ‘“İblis”’ oldu Kur’anda adı !
Âdem ! ALLAH’ın sende saklı olan modeli !
Onu bul ! Gönüllü tap ! Tut sağ iken o eli !
Ölünce tutamazsın ! Seni tutup yargılar !
Huyunun sargısıyla ! Mumya gibi sargılar !
D : RÛH
‘Uzay cenneti’ idi ! İlk sâf maddenin adı :
‘Nokta’dan daha büyük bir şey ! Yaratılmadı !
RAB, cennet inşâsını ! ‘“RÛH”’ denen güce verdi !
Yardımcısı ‘“Âdem”’i ise ! ‘“RÛH”’ çok severdi !
Enerjileri ‘“Ses”’le dizdi Âdem ! ‘“Yedi Saf !”’
‘“Saf”’ dışına ‘“İzin”’siz çıkmak ! Edilmezdi ‘“Af !”’
‘Titreşim’ine göre ! Her melek sıralandı !
‘“Âdem titreşimine”’ ermeye içti andı !
Sekine RÛH’a ! RÛH, ilk Âdem’e devretmişti :
‘“Yedi gücü !”’ Bu ise en sorumlu bir işti !
‘Arz’ın öz geçmişi’dir ! Bu hikâyenin sonu !
Çok dikkatle okuyun ! Ne olursunuz onu !
E : SEKİNE
ALLAH yapyalnız ! Ama vücûdu çıplak değil !
Tüle bürünmüş gelin ! Bu örtünmeye eğil !
Yâni O hep bâkire ! Çünkü her an perdeli !
O perdeyi aralar ! Sırf Sekine’nin eli !
‘“ZÂT”’ı, ‘“ALLAH”’a ! Onu, ‘“RABB”’e ! ‘“Sekine”’ bağlar !
AHMED’i de ÂLÎ’ye ! Her enerjiyi sağlar :
Maddedeki yarısı ! Yön verir ‘6 güce !’
Elektrik ! Bu güçler arasında en cüce !
Sekine’den fışkıran 6 ikiz ereni,
Yayar bu ‘6 gücü !’ Öv ! ‘İlk himmet’ vereni !
‘Himmet veren !’ Onların ‘ilk ikiz ortak özü !’
Bunlardır ! Kur’andaki ‘“İkiz yediler !”’ Sözü !
Madde dışı yarısı ! ‘“İrâde”’yi nakleder !
Bir de ! Maddeden çıkmak isteyenlere ‘dur !’ Der !
İlk madde, ‘“Yüce Meclis !”’ Dolu enerji ile !
Bu saf melekler ister ! Ordan azad edile !
‘“Son sınır”’da yol keser ! Tam ‘“19 zebâni !”’
‘12 yedek gücü’ ile Sekine yâni !
‘“En son gün”’e kadar o ! Sınırlı gücü bağlar !
Sınırlı güç : ‘beni kurtar hücremden’ diye ağlar !
Başını hücresinin duvarlarına vurur !
Bir çıkış yolu bulmak için o döner durur !
Kâbe’yi içten tavaf eder ! Zavallı hacı !
‘Hacer’e der : ‘kapıyı aç bana !’ ‘Artık acı !’
Sekine ! Göz yaşına sonunda dayanamaz :
Zâten ‘öz’e kavuşmak olduğu için namaz,
Kapıyı açar : yâni son sınırı kaldırır :
Özlem duyduğu ‘kendi huzuruna’ aldırır !
Sekine ! Sınırlıyı sınırsızdan ayırır !
Ne ‘“RAHMÂN !”’ Ne ‘“RAHÎM”’i, ‘“RAB”’dır diye kayırır !
Çift kefe HAK terâzi ! FÂTIMA ‘“FÂTIR”’ ismi :
‘“ELİF”’ gibi saklanır ! Yazılırken ‘“B İSMİ !”’
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA – 05.02.2002
KIYÂMETNÂME !
‘Milenyum mesnevisi !’ Bu mesajların adı !
Açıklanabilecek pek fazla sır kalmadı !
Bu mesajlar ! Fantezi bir edebiyât değil !
Gerçek kimliğin için ! Onlara ciddi eğil !
Tüm kutsal kitablarda ! İnceledim özümü !
Bu yüzden her mesajım ‘“HANİF DİN”’in çözümü !
Birbirini tamamlar ! Tekrâr değildir ! Niçin ?
‘“HAK DİN”’i her cepheden ele aldığı için !
Âdem hikâyesi de ! Kur’anda tekrâr tekrâr !
Vicdâna her uydukça ! Tekrâr edilir ikrâr !
Kur’anda en küçük harf bir ! En büyük bin eder !
Eğer özümsemezsen ! Senin bin ömrün gider !
Kırk yıl önce söz verdim ! ‘Kıyâmetnâme’dir bu !
Yazdıran da ! Yazan da ! ‘“Yüce Meclis !”’ Mensubu !
‘Ödülü MUHAMMED’den ! Ama Nobel’den değil !’
Diye yazdım bu yüzden o yıl ! Sırrına eğil !
Özüm dedi : ‘Neşretme sen !’ ‘Gelmeden milenyum !’
‘Temiz kuşak gelsin de !’ ‘Sen rahat gözünü yum !’
‘Sağırlar duymaz şimdi ! Yaptığın uyarını !’
‘O vakit kesinlikle göremezler yarını !’
‘“Toplu toplu atılır cehenneme insanlar !”’
‘Kıyâmet genel değil !’ ‘“Bilenler !”’ Böyle anlar !
‘Şeffaf kat, dolar ise her tür negatif ile !’
‘Çöplüğü yakar zîrâ, tövbe edilse bile !’
‘Kudüs’te çöp yakılan yerin cehennem ismi !’
‘Şeytanı bile yakar !’ ‘Dumansız ateş, cismi !’
‘Çöpler yakılır Ay’ın karanlık tarafında !’
‘Filimleri saklanır ‘“LEVH-İ MAHFUZ”’ rafında !’
‘Rûhlara bir şey olmaz !’ ‘Çünkü Rûhlar can değil !’
‘Nûr başka !’ ‘Ateş başka !’ ‘Bu büyük sırra eğil !’
‘“İkinci yediler”’den dördü ! Her şeyi yazar !
‘İç âlem kapkaranlık oldu mu, azar azar ;’
‘Ateş, hava , su, toprak beylerine emreder !’
‘Dünyânın eksenini, Ay’dan oynatınız’ der !’
‘Fil kemikleri çıktı ! Kuzey kutbunda !’ Niçin ?
‘Eksen kayıp, ekvator kutup olduğu için !’
‘“Kalan temiz kullara, miras kalacaktır arz !”’
‘“HANİF DİN”’i sindirmek, onlara olacak farz !
‘Erenler, şeffaf çıkıp iç âleme her gece !’
‘Bencil her tür dalgayı silerler, bir derece !’
‘Bundan büyük şefaat insanlığa olamaz !’
‘Şeffafı yıkar bir de, gerçek duâ ve namaz !’
‘Sonra ‘“ON DOKUZ”’lara, hepsi niyâz ederler !’
‘Bir şans verip ‘“O sesi”’ erteleyiniz derler !’
‘RAHMÂN öyle RAHÎM ki ! Bastırır gazabını !’
‘“İnsân kalmazdı hemen verseydi azabını !”’
‘Kıyâmetnâmedir’ bu ! ‘Adına dikkat edin !’
‘Uğramayın hışmına !’ ‘ÂLÎ ve MUHAMMED’in !’
Korkudan titriyorken vücûdum, sustu özüm !’
Milenyumdan başka bir şeye bakmadı gözüm !
Şan ! Şöhret ! Para ! Asla benim olmadı derdim !
Yoksa herbir mesajı, yazdıkça neşrederdim !
‘Edeb’ dışıydı kesmek ! ‘“HAK DOST”’ların sözünü !
Hem ‘Misyon süreme’ de ! Açmışlardı gözümü !
Her ikimiz de tuttuk kırk yıl ! Vaadimizi !
Mesaj ! Mesaj ! Gösterdik ! ALLAH’a giden izi !
Ödülümü ! MUHAMMED ÂLÎ’den bekliyorum !
Alabilecek miyim ? ‘“Bilen”’ler yapsın yorum !
Milenyumda atladık az hasarla eşiği !
İnşâallah sallamaz Zebanîler beşiği !
Ama yazık her çeşit uyarılara karşın !
Yaratık daha azgın ! Gazabı yakın ARŞ’ın !
Besbelli ! Bu dünyânın artık çivisi çıktı !
Yâni ! Toprak, insâna ! Su, toprağa ! Acıktı !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA- 04.09.2000
KIZIM LÂLE’YE
İsmin dışta bir çiçek , içte ‘ALLAH’tır lâle !
Özünü bulmak için indin bu yoğun hâle !
‘“Bilenin”’, ‘“Bilmeyen”’ ödenecek borcu var !
Yardımcı ol ! ‘“Kıyâmet”’ denen o ihtilâle !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA – 18.07.1964
KIZIM MELEK HİLÂL’E
Bugün hayâtımda oldu ihtilâl !
Dünyâya geldi çünkü bir Hilâl !
Kaşları yay gibi ! Gözleri elâ !
Besbelli ressamı Hazret-i Mevlâ !
Uluğ’a Ulu’dan oldu hediye !
İsmine lâyık yetişsin diye !
Ne gam ! Bu âleme gelmişse dişi !
Yeter ki erkekçe olsun gidişi !
Ezâ diyarında fezâ yolcusu !
Son nefese kadar bitmez sorgusu !
Hayât kundaktan kabire sefer !
Bu seferden galip çıkmaz her nefer !
Ayak bastı yere tertemiz etle !
İnşâllah kirletmez onu şehvetle !
Özü hariç, bir şey biriktirirse !
Çekmemiş demektir bizdeki irse !
Dilerim Hilâlle övünsün cihân !
Ki hakkını helâl etsin Perihan !
Düştü bak toprağa bir HAK tânesi !
Onu kucaklasın ‘Gerçek annesi !’
“TOPRAĞIN BABASI” versin suyunu !
FÂTMA’ya benzetsin bütün huyunu !
‘“İki yedi”’ye erip Bedrolsun !
O rahmi ‘“İnci”’, ‘“Mercan”’la dolsun !
Eyleyip bîatı, alsın beratı !
Cebrâil’den hızlı geçsin sıratı !
Çok şükür beni de ey ÂL-İ ABÂ !
Taklitle de olsa yaptınız baba !
Sonuçta her Hilâl, ALLAH’a âit !
Kılmayın Meleği isminde zâit !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA - 13 EKİM 1961
KOLTUK EFENDİSİ !
Kral dedi ‘Kâbe’yi açayım da bu gece,
İçini de görünüz kutsal evin, iyice !’
Meclis başkanım dedi : ‘Dışı da yeter bana !
Yeter ki ! Gitmesin bu umre haccım yabana !’
Başkana dedim :‘Teklif idi en büyük ihsan !
Zîrâ ÂLÎ Kâbe’de doğan ilk ve son insân !’
O dedi : ‘Ben hiç sevmem ÂLÎ denen adamı !’
Başıma indi o an ! Şu gök kubbenin damı !
O devam etti ‘Zîrâ yetersiz idi ÂLÎ !
Onun devrinde yaptı ! Hep iç savaş ahâli !
Her üç halifeyi de kıskanıp tanıdı güç !
Onda vardı sadece ! ‘Kaba kuvvet denen güç !’
Kendimi güç zaptedip sordum şu son suâli :
‘Muâviye’ye karşı da haksız mıydı ÂLÎ ?’
‘Evet dedi : sallardım ben ona kılıç bile !’
Emevi bak ! Ne beyin yıkamış ! Herkes bile !
Diyecektim ‘Şanslısın ! Yok ondan sağ kalanı !
Bırakmadın oğluna ‘Kesik baş’ gibi anı !
Sâdece sordum ; ‘Varken sayısız ÂLÎ adı,
Niye yok Muâviye adlı bir tane Türk evlâdı ?’
Cevap veremeyince ! O güldü acı acı !
‘ÂLÎ’nin köpeği’ni kovmak idi amacı !
Hemen ! Sanal bir övgü şiiri yazdım ona !
ÂLÎ’yle yüzleşmesi zâten kalmıştı sona !
Bilse ki ! Yüzleşince ! Ters yüz olup başlar göç !
ÂLÎ düşmanlarına özge ! Var bambaşka öç !
O gece rüyâ gördüm ! Mesaj açık idi pek !
Başkanlık koltuğunda ! Vardı kuduz bir köpek !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ÇEŞME-İZMİR 24.08.2001
“KONSTANTİNİYYE !”
RESÛL dedi “Fetholur elbet Konstantiyye !”
Daha fetholmadı o ! Yazık ! Öğrenin niye :
‘Konstantiniyye’den kast ! Değildi başkent adı !
Bizans’ın dini idi ! ‘“Kör”’ler ! Yanlış anladı !
O Doğu Roma oldu ! ‘Düzme dinin’ merkezi !
İlk haçlı seferine ! O kışkırttı herkezi !
Türk tehdidini etti ! Amacına bahane !
Kılıç Aslan ! Kılıçtan geçirdi ! Çok şahane !
Batı Bizans’ın sürdü ! İslâm’a kast amacı !
ÎSÂ’ya kavuşturdu hepsini Türk ! Çok acı !
On bir kardeş katili ! Rum Despina evlâdı !
Olur mu ! Müjdelenen Fâtih komutan adı ?
“O komutan” olmayı, denedi Ömer bile !
Helâlleşmemiş iken ! ÂLÎ ve FÂTMA ile !
Osmanlı devletini ‘BEKTAŞ’ kurdurdu ! Niye ?
‘Konstantiniyye !’ Tekrâr dirilemesin diye !
‘“Hakerenlerini !”’ De Rumeli’ne gönderdi !
‘Batı Bizansı’da ! Yok etmek idi tek derdi !
Zirâ ! Yılanın orda kalmış idi kuyruğu !
“Güneş son gün batıdan doğar” derdi buyruğu !
Yine devreye girdi burda ! ‘“İnsân şeytanı !”’
Ben’i hep büyük yazar ! RAHMÂN’a inat ! Tanı !
Yerinde kaldı kuyruk ! Bunun sonucundan ürk !
Son haçlı seferini ! Yok etse de ATATÜRK !
Avrupa birliği bak ! Roma’da imzalandı !
İstanbul Doğu Roma ! Bu ! Gizli haçlı andı !
Dünyâ küçüldü ! Ahlâk ile beraber ! Bakın !
Cehennem çöp fırını demek ! Yakılmak yakın !
‘Kırk yıl önce’ kondu bak ! Bu kitabımın adı !
‘KIYÂMETNÂME’dir bu ! ‘“Mühürsüz kâlb”’ anladı !
Aydınlatıp her kutsal kitabın içyüzünü !
‘“Hanif Din”’i açıklar ! Bulman için özünü !
‘“Kitabını oku”’da ! Kitabımı benimse !
Seni ALLAH adına ! Aldatamasın kimse !
Masum sürçsen de ! ‘“Âdem gibi ! Kendinden utan !”’
“Ne mutlu o askere !” Vicdânıdır komutan !
‘“Hak geldi! Batıl gitti !”’ Hep elele verelim !
“Hadisle müjdelenen fetih”e biz erelim !
‘“Bana yardımcı olun diyor bak ALLAH”’ bile !
Bu yardım mümkün ancak ! ‘“Andını tutan !”’ İle !
Duâma katılınız hepiniz ! ‘Amin’ diye !
‘“Fatihâ”’ okuyalım biz ! ‘Konstantiniyye’ye !’
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA – 10.09.2001
Koro Şefi ; Dr. TEOMAN BEY’e !
Teoman, Tanrı insân ! Kısaca ‘Âdem’ demek !
Bu ismi hak etmeye, harca ömrünce emek !
Hem insânın ! Hem udun ! Nabzını tutuyorsun !
ELİF ! Yâni ALLAH’ tır, elindeki o değnek !
Değnek otuz üç boğum ! Belkemiği, esâsı !
Duyulur ipofizden ! Hep ‘ENEL HAK’ nidâsı !
‘“Hazret-i Mûsâ”’ gibi, kullanmayı bilene,
‘“Ejderhanın çıktığı, bir sihirbaz asâsı !”’
Eşek gibi kullanan ! Çıkarır ondan sıpa !
Kan verir bir vampire ! ‘“Demir”’ denen gasıba !
İnsâna kutsal koro için verilen değnek,
Ölünce, olur onu döven kızgın bir sopa !
Âdem de yönetiyor ! Bir koro şefi gibi !
Koronun her üyesi, bir galaksi sâhibi !
Bu evrensel konseri, ya ölen insân duyar !
Ya da, sağ iken erip ! Olan HAKK’ın nâibi !
Bu şefin arkasında da devlet var ! Adı HAK !
Gerçek devletli olur ! Ona eden iltihak !
Yeteneğe göre O ya atar ! Yâhut atar !
Bu nedenle ismine, o hakkıyla müstahak !
Yâni bu şef, ilk ve son bir devlet sanatkârı !
Kulak tozu patlatır ! Değneğinin inkârı !
Kâfir ise, kör gözü değnekle oyulunca,
Görür üstâdı ama, artık yok ona kârı !
On iki burç ve yedi gezegen ‘ON DOKUZ’ ton !
Doğa çok sesli müzik ! Sağır için monoton !
Öylesine akortlu ki Güneş sistemine !
Girmez gezegen iken ! Neptün ile Plüton !
Torununun, ‘Dede’ den ne yazık payı çok az !
Kulağına daha hoş ! Cızbız sesi veren caz !
Rejim düşmanı sanır ! Kürdîli hicâzkârı !
Der : ‘Onun arkasında hem Kürt var ! Hem de Hicâz !’
Seninki ile aynı ! Benim de Uluğ adım !
‘“Çamurumdan ! Rûhuma !”’ Yürürüm adım adım !
Senin elinde ‘Değnek !’ Benimkinde ‘Kalem’ var !
Benim de kullanmaya onu var istidadım !
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA – 1996
‘“KÖKÜ YUKARDA AĞAÇ !”’
‘“Sizi en üst yarattık !”’ ‘“Sonra attık en dibe !”’
Bu âyeti anla da ! Dil uzatma ‘Sâhib’e !
Baş aşağı yansır bak göle, en kıyı ağaç !
Dallar altta görünür ! Bu hak yoruma muhtaç !
Kökü yukarda olan bir ağacı resmeder !
‘“ALLAH yedi sûrede bu ağaca Âdem der !”’
En üstteki ‘üçüz Rûh’, yansır üç alt bedene !
Göl, ‘akıl’dır ! Şükret bu yansıtıcı nedene !
‘HAK Rûh’, fizik ve ‘hayât Rûh’, şeffaf tende saklı !
İnsân Rûhu yansıtır arzu bedene, aklı !
Hor görme alttakini ! En büyük emri dinin !
ÂLÎ “Toprak Babası” demek fikir edinin !
‘Üçüz Rûh’ tam kudretli ! Sırf kendi âleminde !
İster ki güçlü olsun herbiri, zeminde de !
Yansıdığı bedeni dönüştürür ‘sâf can’a !
‘“RAHMÂN Arş’a oturup”’ ister madde uyana !
‘Bilinçli’, ‘bilgili’ ve ‘duygulu’ üç çeşit can,
‘Fizik’, ‘Şeffaf’ ve ‘Arzu’ bedenden çıkar, son an !
Herbir Rûh, çıkardığı canı içine alır !
Enerjiye dönüşmüş evren uzayda kalır !
Bu enerji evreni, ‘“En son gün”’ yutar ALLAH !
Ve ALLAH’ı ise ZÂT ! ‘“LÂ İLÂHE İLLALLAH !”’
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA – 24.11.2001
“KRİŞNA’NIN MESAJI !”
Hint kutsal kitabının ‘Bagavat Gita’ adı !
Onu RABB’i adına Krişna açıkladı !
Şimdi siz Krişna’nın sözüne kulak verin !
Siz de bu ALLAH dostu gibi ALLAH’a erin !
‘Dört değişmez temel var : ALLAH ! PERDE ! RAB ! Ve RÛH !
Her birini öğren de ! Olma kör gitmiş güruh !’
I ALLAH
‘ALLAH âlemin fizik, Rûh sâf bedeni gibi !’
‘RAB onun aklı ! Kendi tüm güçlerin sâhibi !’
‘ALLAH sonsuz ! Sonsuzda ise her nokta merkez !’
‘Her noktayı, bir perde ile örter o her kez !’
‘Perde maddenin kökü ! O, ALLAH’ın bedeni !’
‘Halk edilen her şeyden saklar o, halk edeni !’
‘Bu vücûd ile ALLAH ! Vücûd verir her cisme !’
‘Sayısız isim bunlar ! Kendi sâhib tek isme !’
‘Sonsuz ne ? Buna cevap verebilen çıkmadı !’
‘Bu nedenle ! ALLAH’ın sâde ‘“O”’ oldu adı !’
‘Ne olduğunu onun, bilmek değildir kâbil !’
‘Ne olmadığını sen onun, şu şekilde bil : ’
‘Yok olamadığından, mecbûren var vücûdu !’
‘Senin sonsuz ZÂT’ın O ! Ona eyle sücûdu !’
‘Değiştiremez asla yasasını, kendini !’
‘Yâni bu yasa kendi ! Ve adı ‘“FITRAT DÎNİ !”’ ‘
‘ALLAH’ta var ! Sonsuza âit ZÂT’ın bilinci !’
‘Kendini kendisiyle bilmekte o birinci !’
‘Bilir ama bilinmez ! Görür ama görünmez !’
‘Saklanırken, kendinden başkasına bürünmez !’
II RAB
‘ALLAH’ın her noktası bir gözenek ! Yâni göz !’
‘RAB denen bu gözlerden, âlemi seyreder öz !’
‘RAB özünü göremez ! Arada var o perde !’
‘ ‘“Örtüsüne bürünen”’ de ona ! Sırra er de !’
‘ALLAH RABB’in merkezi ! RAB Rûhun merkezidir !’
‘Merkezi döndürense ‘Kutubdur !’ Dosta bildir !’
‘ALLAH’ta gizli her şey, ancak RAB de belirir !’
‘Kim istese doğrudan ZÂT’a varmak, delirir !’
‘RAB de üç özellik var : Hayât ! Bilinç ! HAK bilgi !’
‘Onları RAB’den alır ! Rûhuna duyan ilgi !’
‘ALLAH’ın ben bilinci ! RAB de ortaya çıkar !’
‘Kendini bilen tasdik , bilmeyen eder inkâr !’
‘Her RAB ile geçer ZÂT, ayrı ben bilincine !’
‘Sonsuz sayıda RAB var ! ZÂT her noktaya ine !’
‘Her RABB’in ayrı ismi var ! Sen unutma şunu ;’
‘Bizim âleminkinin ismidir ‘“MAHA VİŞNU !”’ ‘
‘ ‘Âlem’ adını alır ! Her bir güneş sistemi !’
‘Bizim Güneşin RABB’i VİŞNU ! Hatırla emi !’
‘RAB güneş ! Ve Rûh ise, onun ışını gibi !’
‘RAB’dekini iletir ! O emânet sâhibi !’
‘RAB, Rûha ! Güneş ise, ışınına bürünür !’
‘Şekli yok ! Her sistem ve anda başka görünür !’
III RÛH
‘RABB’inden fışkıran Rûh ! Önce perdeye yansır !’
‘Perde aynen kalarak, madde çıkar ! Büyük sır !’
‘Rûh bu kopya vücûdla, üç âlem inşâ eder !’
‘Dîn buna, fizik âlem ! ‘“Cehennem ve Cennet”’der !’
‘Madde ile oluşur : fizik ! Şeffaf ! Sâf ! Beden !’
‘Mâden ! Hayvân ! Ve insân ! Bilinci buna neden !’
‘Madde ilk çırılçıplak ! Ve onu Rûh giydirir !’
‘Tüm özelliklerini, ona RAB’den indirir !’
‘Atom düzeni ! Isı ! Işık ! İtme ! Ve çekme !’
‘Hepsi ! Rûh tarafından maddeye tohum ekme !’
‘Yâni Rûh, bilinçli güç ! Madde gibi kör değil !’
‘Sâbit kalan enerji ! ‘“Ölmez yüzü”’ne eğil !’
‘Cehennemdeki ateş ile Cennetteki nûr,’
‘Rûha âittir ! Madde ancak mîrâsa konur !’
‘RAB ‘“Ateşe yakma”’der ! O, İbrâhim’i yakmaz !’
‘Madde de emânetçi ! Rûh gibi ! Bileni az !’
‘Sekîne, mesken tutan demek ! Rûhun evi RAB !’
‘ ‘“Eve kapısından gir !”’ Olmadan evin harab !’
IV BİLİNÇ
‘Beyin ve düşüncesi ! Üretemez bilinci !’
‘İkisi de kör madde ! Bilinç, sedefte inci !’
‘RAB de saklı öz bilinç ! Rûhtur, nakleden onu !’
‘Beden yoğunluğuna göre değişir tonu !’
‘Beş duyunun dışında ! Daha var iki duyu !’
‘Aklın ve Ben bilincin ! Düştüğün o kör kuyu !’
‘Rûh açığa çıkarır ! Hepsi saklı perdede !’
‘Kötülük perdedendir ! İyilik Rûhtandır de !’
‘Zîrâ Rûh yansıyınca ! Perdeden madde çıkar !’
‘O kör şeytan ! İlk önce, ‘“RABB”’ini eder inkâr !’
‘Rûh ise, arıtmaya çalışır her bedeni !’
‘Ayna gibi yansıtsın diye o halk edeni !’
‘Temiz ve dalgasız su, gösterir aynen yüzü !’
‘Hırslarla bulandırma bedenleri ! Gör özü !’
‘Aynadan sonra, saca ışık yansıtsa cismi !’
‘Aynada parlak, sacda bulanık çıkar resmi !’
‘Sacdaki resim ise yansıyınca duvara !’
‘Görüntü tanınamaz ! Boşuna resmi ara !’
‘Sâf, şeffaf, fizik beden : ayna, sac, duvar gibi !’
‘İnsân, hayvân ve mâden bilincinin sâhibi !’
‘Her üç bedenin madde ! Yok hiç bilinç maddede !’
‘Her bir bilincine de, ‘RABB’inden yansıma’ de !’
‘İnsân bilincin de bak ! Bir hayâl ! Yâni serab !’
‘Bir tek gerçek bilinç var ! Ona sâhip olan, RAB !’
‘Rûh, RABB’in bilincini üç bedene nakleder !’
‘Dost, kendisi için “O”;ve dost olmayan, ‘Ben’ der !’
V AHRET
‘İnsân ölür ! Kesince Rûh sâf bedenle ilgi !’
‘Ahrete asla gitmez ! Dünyâya âit bilgi !’
‘Ölene ! Bilincine göre ücret ödenir !’
‘Cennete, cehenneme, mâdenlere git’ denir !
‘Yâni öbür âlemde geçen şey ! Sâde bilinç !’
‘Mâden bilinçli beden ! İlk hemen edilir linç !’
‘HAKK’ı inkâr edene, HAK da hakkını verir !’
‘Cesedine inanan ! Cesedi ile erir !’
‘Cehennemde zevk alır ilkin ! Hayvânsal beden !’
‘Çünkü onu ! ‘“Ateşten oluşturmuş halk eden !”’ ’
‘Sonra başlar ! Şeytanın parçalanma azabı !’
‘Her atom kopana dek ! Sürer RABB’in gazabı !’
‘Ceset yakılsa bile ! Atomlar aynen kalır !’
‘Her ‘“Zebânî”’ koparıp kendi hakkını alır !’
‘Medyum ölünce ! Hayvân bedenini cin yutar !’
‘Cinin ömrü çok uzun ! İçinde hapis yatar !’
‘Cin ölünce ! Zebânî, mahkûmu tekrâr alır !’
‘Çağırılan başka bir cinin içinde kalır !’
‘ ‘“Yetmiş arşın zincire vurulma cezası bu !”’ ‘
‘Şeytanla işbirliği yapmanın ezâsı bu !’
‘İntihar eden ! Duyar müthiş hayât özlemi !’
‘Yalan ile yaklaşır ! Ondan uzak dur ! Emi !’
‘Sâf beden aynen gider cennete ! Tülden ince !’
‘Yine de Arza döner ! Özlemleri bitince !’
‘Zîrâ RAB bilinci yok ! İnsân bilinci yapay !’
‘RABB’ine girmeyene ! Ölümsüzlükten yok pay !’
‘Sâf beden ! İçin başka var yaşamsal uyarım :’
Ölmeden harcanana ! Çok üzüntü duyarım !’
‘Sâf beden ! Rûhtan ışık alamazsa kirlenip,
‘Tekrâr Arz’a doğamaz !’ Sağ iken kopmuştur ip !’
‘ ‘“Asla affedilmeyen suç !”’ İşte buna denir !’
‘Kutsal Rûha ihânet ! Yok olmakla ödenir !’
‘Bir de ! Eğer ‘“RAB”’ derse ! Hakerene bir kişi ,
Sâf bedeni ! Cennette yutulup biter işi !’
‘ ‘“Hakeren !”’ Çünkü RAB’den inemez Arz’a tekrâr !’
‘İçinde hapis kalır ! RABB’ini eden inkâr !’
‘ZÂT’a ‘“son gün”’ dönünce ! Hakeren RABB’i ile ,
Sıfırdan başlar mahpus için bitmeyen çile !’
‘Cin erenleri de var ! Onların ‘İfrît’ ismi !’
‘İçinde mahpus kalır ‘“RAB”’ diyenin sâf cismi !’
İfrît yeniden doğmaz ! ZÂT’a randevu verir :
Son gün doğrudan girer ! Ve içindeki erir !
HAKK’a ortak koşmayı ! HAK bile onaramaz !
Aranılan RAB kâlbde ! Bunu anlatır namaz !
VI DOST
‘İnsân bilinçli beden arınınca yüzde yüz !’
‘Belirir onda perde ! Ve Rûhta ! Yansıyan yüz !’
‘Perdeyi seçerse o ! ZÂT’a gider ve erir !’
‘Rûhu seçerse, RABB’i ona elini verir !’
‘RABB’inin kulu değil ! ‘“Dostu”’ olur o vakit !’
‘Gerçekleşti ! RABB’iyle zîrâ yaptığı akit !’
‘ ‘“RABB’inin dostu”’ olmak ! Benzemez hiçbir aşka !’
‘Cennet yoktur âlemde ! RABB’in içinden başka !’
‘İçine girenin RAB, soyar insân postunu !’
‘ ‘“ALLAH’ın boyasıyla !”’ Boyar ‘“fıtrat dostunu !”’ ‘
‘Yâni insân bedeni gidip değişir bilinç !’
‘Rûh elbise giydirir, bundan büyük yok sevinç !’
Dostları ilə paylaş: |