mertem ,a. defa; eçen mertem; kaç defa, birkaç defa; birinci mertem: ilk defa.
mertik-, burkulmak.
mertin-, burkulmak; küçtüü küçönsö-kücünö kelet, küçü cok küçönsö-beli mertinet ats.: kuvvetli adam ıkınırsa kuvveti artar, kuvvetsiz adam ıkınırsa, beli kırıkır.
mıdır, hareket, kımıldamak; mıdır et-: hareket etmek, kımıldamak; mıdır etüügö darmanı cok: kımıldamaya dermanı yok; mıdır etken can cok: kimseler yok.
mıdırsız, hareketsiz, kımıldamaz.
mık, f. çivi; bir üydünğ mık-çeğeri: evin büyüğü (bütün evin mesnedi olan, bütün eve kumanda eden kimse).
mıkaaçı, 1. yamyam; 2. barbar.
mıkaçı = mıkaaçı.
mıkçı = mıçkı.
mıkçıl- = mıçkıl.
mıkçınğda-, tırmanmak, ıkınmak, elinden gelmeyecek işi yapmak teebbüsünde bulunmak.
mıkçınğdat-, et. mıkçanğda-`dan.
mıkçıy-, kamburunu çıkarmak, büzülmek büzülmüş ve boynunu içeriye çekmiş şekilde bulunmak, kısılmak (şişman ve kısa boylu adam hakkında); mıkçıyğan: kısa boylu adam şeklinde olan.
mıkın, yan, fileto.
mıkırakay, küçük ve tıknaz.
mıkıray-, küçük ve tıknaz şekilde bulunmak.
mıkıy I, yahut mıkıy ükü: baykuş (Nyktala).
mıkıy- II, büzülmek, kısılmak; colborostoy catat mıkıyıp folk.: kaplan gibi büzülüp yatıyor.
mıkıyt-, et. mıkıy-`dan.
mıkıyuu, işs. mıkıy-`dan.
mıkpaş, f.k bir şeye çivi tepesi şekli vermek için kullanılan aygıt.
mıkrız, hasis, cimri.
mıkta-, bir nesneyi sağlam ve dayanıklı olmak üzere yapmak; oyunğ mıktan oylo!: iyice ve sağlamca düşün!; mıktap toyup: adamakıllı doyarak; mıktap cep: gereği gibi yiyerek.
mıktı, 1. kuvvetli, sağlam, dayanıklı; 2. mümtaz, ileri gelen; respublikabızdın mıtkı kişileri: Cumhuriyetimizin ileri gelen adamları; ayıldağı mıktıbız: köyümüzün en hatırı sayılır şahsiyeti.
mıktıla-, mıktılap: sağlamca, muhkemce, esaslıca.
mıktılan-, sağlamlaşmak, muhkemleşmek.
mıktılık, sağlamlık.
mıktısı-, (manaca) = mıktısın-.
mıktısın-, kendini kuvvetli saymak; kuvvetlilik taslamak.
mıktuulan-, sağlamlaşmak, kuvvetlenmek.
mılcı-: gevezelik etmek.
mılcıma = mılcınğ.
mılcınğ, boş sözler söyliyen, geveze.
mılcınğda-, gevezelik etmek; bıktırmak.
mılcıy-, gözünü yarı kapamak ve yüzünü buruşturmak; kündün közünö mılcıyıp bir karap koydu: gözlerini yarı kapatarak, güneşe bir baktı.
mılk. taklitlik sözdür; nayza kirdi etip folk.: mızrak (yumşak bir nesneye) serbestçe girdi, battı; mıkını mılk etet, içi-kardı şılk etet folk.: yanları «mılk-mılk» ediyor, içi ise «şılk-şılk» ediyor.
mılmığıy, çekingen, mıymıntı.
mılmıy-, çekingen, mıymıntı olmak.
mıltık-, tüfek; mıltık at-: tüfekle ateş etmek; mıltık atılıdı: tüfekle ateş edildi.
mıltıkçı-, tüfekle avlanan kimes.
mıltıkta-, tüfekle ateş etmek; tüfekle öldürmek.
mıltıktuu-, tüfekle silâhlanmış olan.
mına-, işte,: mına bu: işte bu; ana-mına; öte-beri; özüldükü degende ana-mına işim bar ats.:kendi işin bahis konusu olursa, öküz kadar gücü var; eğer başkasının işi bahis konusu olursa benim öteberi (başka) işim var.
mınakey, işte.
mınala- mına-mına demek (bk.)
mınça o kadar, bunca.
mınçalık, o kadar.
mınçançı, mınça`dan tertibî şekildir.
mında, burada, işte burada; andamında: arada-sırada, şurada-burada, bazı yerlerde.
mından, buradan, bundan, bunun içinden, ondan; mından kiyin: bundan sonra.
mınday-, böyle, bu gibi; mındayın kaydan biz geldik? folk;bunun böyle olduğunu nerden bilelim?
mındayça, böylece, bu suretle; mındayça aytkanda: başka türlü söylersek, doğrusunu söylemek icab ederse, açıkçası.
mındayla-, mındaylap: böylece, bu suretle; mındalap aytkanda: başka türlü söylediğimizde, daha basit bir tarzda söylersek.
mınğ (Rad, V.) = minğ..
mınğkıl, bk. künğkül.
mınğkılda-, hımhım konuşmak, mırıldanmak.
mınğkıldat-, et. mınkılda`dan.
mıntık = mıltık.
mırakır, a-f. seyis (doğrusu ahulara bakan memur; M.)
mıramır = mramor.
mıras, a. 1. miras: 2. (Destanda) ölmekte olanın yahut ona tevcih edilen) vedalaşma sözü.
mırık, kenarı kırık olan, gedikli, rahneli; mırık çükö: kenarı kırık aşık; mırık kişi: hımhım adam.
mırınğda-, hımhım konuşmak.
mırınğdoo, işs. mırınğda-`dan.
mırşap = murşap.
mırtığıy = bırtığıy.
mırtıy-, şişmanlamak, (başlıca yüz hakkında); mırtıyıp alıptır: şişmanladı; yağ bağladı; suratı şişti.
mırtıyuu işs. mırtıy-`dan.
mırza, a-f. 1, cömert; 2, efendi. bay.
mırzalık cömertlik.
mısalı = misali (bk. misal).
mıskal, a. miskal.
mıskalda-, -: mıskalda: miskallayıp; batmandap kirgen ooru, mıskaldap çığat ats.: batmanla giren hastalık, miskalle çıkar.
mıtan, mayasız aş hasta için mahsus yapılmış soğuk yemek; mıtan carma; tahammur etmemiş ve bozulmuş carma (bk. carma2) yahut boza.
mtıt-, kalçadan çimdiklemek.
mıtkı- = mıçkı-,
mıy, çıy sözünün tekidir;
mıya, sarı çiçekli acı bir otun ismidir; kızıl mıya (lâtince adı Glyeyrrhiza olan ve kökü tatlı bulunan bir ottur, mayankökü, M.); ak mıya: lâtince adı Pimpilenna Saxifraga olan bir ot.
mizdüü, keskin; eki mizdüü: iki yizli (her iki yanı keskin olan).
mizildet-, taklitlik sözdür: mitedey mizildetip sorup cattı: koncoloz gibi emdi.
mobilizatsiya, r. seferberlik.
mobu = mabu.
mocu I = bocu.
mocu II, çaydanlığı kaynatmak için sacayak.
mocula-, ata «tenbiye» (araba dizgini) takmak.
moda, r. moda.
moko-, körleşmek, kesmez olmak; orok mokosun!: orak körleşsin! (eli biçenler için iyi dilek); ak moko: nefret etmek; uruuçuluktan ak mokodu: kabile kavgaları onları bizar etti; men bara berip ak mokodum: ben tekrar-tekrar gitmekten biktım, usandım; kıraklılığı mokoğon: uyanıklığı körleşti.
mokoço, çoc. umacı hilkat garibesi; mokoço kele atat: umacı geliyor.
mordo-, mor’a koymak suretiyle doğrultmak (bk. mor II, 1. ) iyri çığaç tüz bolot, tezge salıp mordoso folk. : iğri değnek doğruluyor, eğer doğrultma ayğıtına koyarak düzeltilirse.
morpo, sorpo sözünün tekidir.
mort I, çort-mort dep sök, : şeytanı anarak sövmek.
mort II, çabuk kırılan, tez kırılmaya müsait olan; köynöğünğ mort bolsun, canınğ bek bolsun! (yeni gömlek giyen çocuk için iyi dilek) : gömleğin yırtılsın, canın pek olsun!
moskool, sağlam yapılı (insan hakkında) .
mostoy-, somurtmak; karabaysınğ mostoyup, kadırınğ menden kalğanbı? : folk. : somurtuyorsun ve bakmıyorsun, yoksa bana hatırın mı kaldı?
mostoyt-, -et. mostoy-‘dan; közdörün mostoytup: surat asarak, somurtarak.
motonğdo- = moltonğdo-.
motor, r. motör.
motorçu = motorist.
motorist, r. motörist.
motoy- = moltoy:
moturanğda-, hareket etmek (tombul ve sevimli çocuklar hakkında) .
moturay-, tombul ve sevimli olmak (çocuk hakkında) ; ata! kağılayındardı körçü! moturayıp turuşkanın! : vay, şu sevimli oğlanlara baksana, ne kadar tombuldurlar!
moyloo, f. bıyık.
moymol, güzel kadın, dilber.
moymolcu-, güzel görünüşte bulunmak, güzelleşmek, güzellikle parlamak; moymolcuğan: güzel kadın, dilber; moymolcuğan köz: güzel gözler.
moymolcut-, et. moymolcu-‘dan.
moymoldo- = moymolcu-; kara közü menen moymoldoy karap turat: güzel siyah gözleriyle bakıp duruyor.
moyno-, direnmek, inat güstermek, elden kaçmak, harınlamak; at moynop ketti: at harınlayıp, serkeşlik ediyor, bağlatmıyor (yakalanmış olmakla beraber durmuyor, kurtulmaya çalışıyor) ; moynop könböy kaldı: aksilik etti ve uzlaşmaya yanaşmadı.
moynok, 1. devenin boyun derisi; tönönün moynboğu: devenin boynuna ve başına atılan bayramlık örtü; 2. ak boyun (sık-sık tesadüf edilen köpek lağabıdır) ; 3. köpek, erkek köpek; 4. dik geçit; it cübös moynok colu bar folk. : köpeğin bile geçemediği bir geçit yolu vardır.
moynook, boynuna kement atılırken durmıyan at.
moyponğdo-: moyponğdo corğolo-: yorga yürümek; cüğörünün sabağın uy moyponğdop cakşı ceyt: mısırın sapını inek büyük bir iştahla yiyor.