umulur bir kahramandır. Sultan Süleyman hazretlerinin
emriyle hal tercemesini yazdırıp bir kitap ederek Sultan
Süleyman'a takdim etmiştir. Bütün hayatı ayrıntıları ile
TARİH-I CEVDET
187
ondan bilinir. Bu yazdığımızın o ayrıntıları anlatmağa
tahammülü yoktur. Fakat onun kaptanlığı zamanı Os-
manlı deniz kuvvetlerinin en parlak göze gelir, galibiyet-
ler zamanı olduğundan, kısaca hal tercümesini anlatmak
uygun olur. Şöyleki: Hayreddin Reis'in aslı Midilli adası
yerlilerinden olup Selâniğe işler, ağabeyi Oruç da Trab-
lus ve Şam seferlerine giderdi. Oruç Reis bir defa Trab-
lus'a giderken esir düşmüşdü. Kurtuldukdan sonra Sul-
tan Korkud Antalya'da iken ondan izin alıp onsekiz otu-
rak bir gemi ile korsanlığa çıkıp bir müddet Rodos etra-
fında ve diğer kıyılarda bir çok hıristiyan gemilerini ele
geçirdikde sonra Garp tarafına gitmişti. Çünkü Sultan
Selim Hanın tahta geçişiyle Sultan Korkud gizlenip Ak-
deniz gemilerine bile sefer yasak edilince bu Osmanlı
korsanları Garp kıyılarına sığınıp, barınak yeri ettikle-
rinden Hayreddin Reis bile gemisini alıp Garp tarafına
yelken açıp giderek ağabeyi Oruç Reis ile Trablus tara-
fında bulunan «CERBE» adasında konuşdukdan sonra
muharebeye karar vererek Tunusa varıp, Tunus hâki-
minden bir yer istemişlerdi. O zaman Tunus Hafsalıla-
rın elinde olup alacakları ganimetin beşde birinin Tunvs
hazinesine vermeleri sariyle onlara «Halk-ül vaad» ka-
lesini yerleri olarak göstermişti. Bu suretle iki kardeş
denize açılıp rastgeldikleri Fransız gemilerini ele geçirp
gittikçe gemilerin çoğaltıyor ve şöhret ve seslerini git-
tikleri heryerde duyurarak Akdenizi velveleye verdiler.
O sırada Cezayir kıyılarının pek çok yerleri Fransızlar
eline geçmiş olduğundan uzun müddet Fransa ile muha-
rebe ettiler. Tunus tarafında bulunan «Becaye Hisarı»
da anlatıldığı gibi Fransızlar elinde bulunmakla onun üze-
rine hücum ettiklerinde, üzerlerine gelen İspanya donan-
masına galip geldiler Ancak bu muharebede Oruç reisüı
Mr kolu yara alınca kardeşi Hayreddin onu Tunus'a gö-
188
AHMED CEVDET PAŞA
türüp kendisi Mayorka adalarını vurup bir kaç kule fet-
hederek bir çok karyelerini çapul edip büyük ölçüde ça-
pul malı alıp dönerken denizde Korsika donanmasına te-
sadüf edince ona da galebe ederek muzaffer olarak Tu-
nus'a döndü. Sonta kışın tekrar korsanlıkla denize çıkıp
bir ay içinde (3800) esir ve yirmi pare gemi ve bunca
çapul malı ile geri çekildikden sonra baharda yedi kıt'a
gönüllü gemisine serdar olarak bazı Avrupa kıyılarını
basıp çok ganimet aldıkdan başka, denizde de beş kıt'g
gemi alıp bunlardan birini meşhur Kemâl Reisin kızkar-
deşi oğlu olan Muhittin Reis ile Osmanlı Devletine gön
derip takdim eylemiş ve karşılığında da Osmanlı Devleti
tarafından kendisine iki kadırga ile Hil'at gönderilmişti*
Bundan sonra Hayreddin Reise denizde karşı durur ol-
mayıp, Barbaros adından bütün Akdenib titrer, kıyılar,.
adalar ve Avrupa halkı korkusundan beşikdeki çocukla-
rını Barbaros adiyle korkutup, susdurur oldular. Onun
böyle ortaya çıkması Avrupa Devletlerini kuşkuya dü-
şürdü. Fransızlar hazırlanıp, (30) kıt'a donanma ile Tu-
nus yakasına taarruz eylemişse de onlar da bozguna uğ-
rayıp umudları kırılarak dönmüşlerdi. Sonra Oruç Reis
Cezayiri ele geçirdi ve orada yerleşerek Cezayir ve Be-
caye'ye bağlı olan kaleleri kardeşi Hayreddin Reis ile
aralarında bölüşüp Cezayir'in batısında olanlara Oruy
Reis ve doğusunda olanlara Hayreddin Reis gösterümiş
olmakla Telemsan hakimi bunları Cezayir'den kovmak
üzere İspanyollar ile anlaşarak karadan, kendisi ve de-
nizden İspanya donanması Cezayir üzerine taarruza ge-
çeceklerini Oruç Reis haber alınca bir miktar asker ile
Telemsan üzerine gittiği zaman Telemsan Hâkiminin düş-
manla birleşmesi ile Telemsan halkı da kendisine yüz çe-
virmiş ulemâsı da katline fetva vermeleriyle Oruç Reis
şehre yaklaştığı gibi halk karşılayıp buyruğundayız de-
TARİH-I CEVDET
189
yince Telemsan hâkimi, Telemsanm iskelesi olup önceleri
İspanya eline geçmiş olan Vehran'a kaçıp İspanyolar-
dan yardım istemiş, mal vereceğiz diye toplanan bir çok
Arab askerine bir mikdar da Fransız askeri koşulup ön-
ce Kal'a-tül kıla'ı ve sonra Telemsan'ı kuşattıklarında
bir seneden beri muharebe edilmiş, sonunda Oruç Reis
şehîd olup bu kaleler de istilâya uğradıkdan sonra İspan-
yollar (171) pare gemi ile gelip karaya bir çok asker çı-
karıp Cezayire taarruz ettiklerinde, Hayreddin Reisin
kendi adamları azın azı kadar ise de (20.000) kadar Arab
askeri kendine bağlı olduğundan savunmada dayanarak
İspanyollara büyük zayiat verdirdikten sonra onları ka-
çırdı. Telemsan'ı ve Tenes hisarını ele geçirip döndükden
sonra gemileri Cezayir limanında yatarken (130) pare
gemi ile İspanyollar gelip limanı bastıklarında yine boz-
guna uğrayıp dönmüş ancak bu kere bazı gemileri kuma
oturmakla donanmanın kaptanı ve bir çok subayları ve
üç bin kadar levendleri Cezayirde esir kaldılar. Bu olay-
dan sonra Cezayirliler Hayreddin Reisden Cezayir ima-
retini kabul etmesini düemişler o da hutbe ve sikke Âl-i
Osman adına olmak şart koşup kabul etmiş olup ancak Tu-
nus ve Telemsan Hâkimleri bu yüzden kırılarak Hayred-
din Reise karşı birleşerek Cezayir halkından işe yarar
beyleri aldatıp kendi taraflarına ve bir tarafdan da mal
vadederek bir takım Arabian Cezayire gönderdikden
başka Telemsan melik çocuklarından bazısı Fas Hâki-
minden, bazısı İspanya'dan yardım alarak muharebeden
geri durmamaları ile Hayreddin Reis bunların yaptıkları
fenalıkları ortadan kaldırmak için uğraşırken, karadan ve
denizden asker göndererek Vehran yakınında Musganim
Hisarı'nı ele geçirdikten sonra donanması ile Endülüs
yakasına geçip yalılardan bir çok ganimetler aldıktan
başka, girdiği yerde yani İspanyollar elinde esir kalıp kü-
190
AHMED CEVDET PAŞA
çük düşen Osmanlılardan da bulduklarını Cezayire geti-
rip yerleştirmiştir. Lâkin bir taraftan İspanyollar ve bir
taraftan Tunus Hâkiminin ayartmasiyle Arablar Hay-
reddin Reis üzerine taarruzdan geri kalmayıp bu suretle
elindeki hisarlarını çoğu düşman eline geçmiş ve Ceza-
yir halkının pekçoğu düşman tarafını tuttuğundan Hay-
reddin Reis nihayet Cezayiri terk ederek yine o kıyılar-
ca «Cecit» hisarına hicret edip sığınarak üç sene kadar,
bir tarafdan Avrupa kıyılarını yağma bir taraftan da
kendine karşı koyan Tunus gemilerini yakarak vakit ge-
çirdikten sonra tekrar Cezayiri zapt ile onda karar kıldı.
Bir müddettenberi Hutbeyi kendi adına okutturan
Telemsan Hâkimi Abdullah'a nasihat yollu yazı gönder-
diğinde Abdullah dediğini yerine getirmemiş üstelik
Arab askeri ile Cezayir üzerine hareket edip muharebe
de mağlûp olduğundan hutbeyi Âl-i Osman'a okutmak ve
senede yirmi bin altın vermek şartiyle canını kurtarmış-
tı. Bundan sonra da Hayreddin Bey muharebelerden ge-
ri kalmayıp Akdenizde Avrupa gemilerini gezdirmez ol-
duğundan İspanya kralı ve Almanya İmparatoru olan
meşhur Şarelken buna bir çare arayıp o vakit Avrupa kap-
tanları içinde maharet ve cesareti anılıp meşhur olan An-
deya Dorya adlı kaptanın emri altına mükemmel bir do-
nanma vererek Hayreddin Reise karşı Akdeniz'e çıkar-
mıştı.
Lâkin Avrupalılar Barbaros adından titreşdiklerin-
den Anderya Dorya Hayreddin Reis ile çatışmakdan çe-
kinip kendisini araşdırıp sorarak Akdenizde dolaşırdı.
O da fırsat düşürdükçe bazı Osmanlı kıyılarına zarar ve
rirdi. Tam bu sırada İspanyollar müslümanları ateşde
yakmak gibi ne dine ne de insanlığa sığar ve yakışır su-
rette eza ve cefaya başladıklarında bir İslâm fırkası ça-
resiz bir yere toplanarak bir dağa arka verip Hayreddin
TARİH-l CEVDET
191
Reisden yardım istemeleri üzerine Ehl-lslâm olanları En-
dülüs kıt'asından Cezayire getirmiş ve iskân ettikten baş-
ka birçok Fransız gemilerini yağma etmişti. Sonra Hay-
reddin Reis, Kanunî Sultan Süleyman Han hazretlerini!?
daveti üzerine yarar adamlarından Hasan beyi Cezayir
muhafzasmda bırakıp kendisi İstanbul'a gidiyor gibi Ce-
zayirden kalkıp mükemmel donanma ile Avrupa kıyıları-
na yönelmiş, Cenova yakınında bir hisarı talan edip yık-
mış sonra Mesina tarafında tesadüf ettiği (18) Barçayj
ele geçirdikten sonra Anderya Doryayı sorup araştıra-
rak Preveze yakınlarına gelip o zaman Anderya Dorya
da hakikaten oralarda iken Barbaros seni arar gafil ol-
ma diye daha önce kendisine haber ulaşdırılmış ve ihtar
edilmişdi.
O da savuşup İtalya kıyılarında Brendizi denilen yere
kapanmış olmasiyle Hayrettin Reis onunla karşılaşama-
yıp (940) senesi evasıtmda İstanbul'a gelişinde Cezayir
beylerbeyi Süleyman'ın emriyle altmışbin kıt'a Bastarda
ve Kadırga inşa ettirip Cezayirden de (18) pare gemi ge-
tirmişdi. Beşi de gönüllü gemisi olmakla o sene (84) pa-
re muharebe gemileri ile Akdenize sefer ederek, Malta,
Sardunya, Minorka ve Mayorka adalarını basıp nice ka-
le ve toprakları tahrip ve birçok düşman gemisini yaka-
rak İstanbul'a dönüşünde İtalya'da bulunan Polya tara-
fının ele geçirilmesi için Sultan Süleymanın fermanı ile
ikiyüz pare gemi kurdurup tamamlanmasına çalışmakda
iken dokuzyüzkırküç rebi-ül ahırında otuz pare süratli
gemi ile Polya yakasına varıp ve bir kaleyi tahrip edip
geldi. Bu sırada Sultan Süleyman Polya tarafından vaz-
geçip Korfo seferine geçtiklerinden kendileri ordu ile
Avlonya tarafına hareket buyurup Lütfi Paşa da donan-
ma serdarı olarak dokuz yüzkırküç zilhiccesinde Hay-
reddin Paşa ikiyüzseksen kıt'a gemi ile Akdenize çık-
192
AHMED CEVDET PAŞA
mıştı ki bunların (135) kıt'ası Bastarda ve Kadırga olup
bu zamana kadar İstanbul'dan böyle bir mükemmel do-
nanma çıkmış değildi. Böylece Osmanlı Donanması Ak-
denize çıkarak ilk önce Polya yakasında bazı kaleler ba-
sılıp yağma ve tahrip olundukdan sonra Korfo adasının
bütün karyeleri yağma ve garet olundu ise de kalesinin
kuşatılması uzun sürdüğünden kış mevsimi de yaklaştığın-
dan vazgeçildi ve Sultan Süleyman karadan ordu ile
Lütfü Paşa donanma ile denizden İstanbul'a dönüp an-
cak Hayreddin Paşa donanmadan altmış Kadırga seçip
denizde kalarak Çuka, Eğne, Mürted, Bare adaları ile
bir çok adaları fethedip ele geçirerek bir çok da ganimet
olarak hattâ ganimet malından canib-i mirî için her za-
man alman beşte birden ikibinbeşyüz esir ve dörtyüzbin
altın toplayıp Çuka ve diğer eşyada buna göre idi. Böyle
büyük bir zaferle İstanbul'a varışında Sultan Süleyman'a
gösterdiği hediyeler ve takdim ettiği şeyler o zamanda
hiçbir kaptandan görülmüş şey olmadığından fahir hil'-
atler giyip büyük iltifatlara mazhar olmuştu.
(945) Muharreminde yine (138) kıt'a gemi ile Ak-
denize sefer edip Eskiri, İstendil gibi bazı adaları ele ge-
çirdikten sonra Girit'e varıp birçok karyelerini çapul ile
(15.000) den fazla esîr alıp sonra Kerpe adasının üç ka-
lesini de on gün içinde fetihle, ahalisini haraca bağladı.
Kısaca yirmibeş pare Venedik adalarında birer ikişer
üçer kale vardı. Bu sene hepsi alınıp adaların onikisi ha-
raca kesildi ve onüçü tahrip edildi.
Sonra Rumeli tarafına saldırıp Ağriboza' vardıkla-
rında ağır yürüyen gemüeri Ağriboz limanında bıraka-
rak yörük gemüerle denize açıldılar. İşte bu sırada Müt-
tefik Devletler donanması Korfo'da toplanıp oradan Pre-
veze kalesine hücum ettiklerini Hayrettin Paşa haber
alıp önceden o tarafa göndermiş olduğu (20) kıt'a gö-
TARİH-İ CEVDET
193
nüllü gemisi de Laklese sularında kırk pare çekdirir ge-
milerini görüp çekildikleri gibi onlar da Barbarosa ya-
kın yerlerdedir diye varıp donanmalarına haber verince,
Preveze kalesini bırakıp Kefalonya adasına varıp karaya
asker çıkartarak karyeleri yağma ettirdikten sonra Pre-
?veze'ye varıp kuşatma sırasında topla yıkılan yerlerini
askere yaptırdı. O esnada İspanya ve Papa Portekiz ve
Venedik donanmalarının Korfo adasında toplandıklarını
haber aldı. Çünkü Hayreddin Paşanın ortaya çıkması
Avrupa Devletlerinin rahatını kaçırıp sonra Kaptan Pa-
şa olarak İstanbul tersanesi kendi kumandası altına gir-
mekle istediği kadar donanma tedariki ile artık her ta-
rafı istilâ edeceği açıkça görüldüğünden ona karşı Avru-
pa Devletleri birbirine dayanarak birleşip birlikte donan-
malarını bir yere toplayıp Osmanlı donanması üzerine
taarruz için fırsat kollayıp bundan evvel yaptıkları gibi
Hayreddin Paşa Preveze limanında iken (945) senesi
cumadel-ulası gurresinde Preveze'ye iki mil yakın yere
dek gelerek Osmanlı Donanmasını kuşatarak demir bı-
raktılar. Baş kumandan Anderya Dorya, emri altında
(52) pare Kadırga ile gayet büyük bir Kalyonu, Venedik
kaptanının (70) pare Kadırgası oldukdan başka (10)
kıt'a da Kraka adlı büyük kalyonlar ve (40) pare Papa
ve Malta Kadırgaları ve (80) kıt'a İspanya ve Portekiz Bar-
caları ve diğer tarafdan bir az Barcalar olmakla toplam
(162) pare Kadırga ve (140) kıt'a Kalyon olarak üçyüz-
den fazla büyük harp gemileri olup sair hurda gönüllü
gemilerle (600) den ziyade yelken görünürdü.
Hayreddin Paşanın emri altındaki donanma ise (122)
pare çektirir gemiden ibaret olduğu halde askeri muha-
xebeye teşvik ederek cenk tedarikine koyuldu ve gemile-
rin direklerini aldırıp hareket ve sessizlikde bana bakı-
nız diye askere öğütler verip tenbihde bulundu. Gönüllü
F. 13
194:
AHMED CEVDET PAŞA
gemileri bile olaydan dışda tutarak gerekince yandan top
ile ateş etmeleri için kaptanlarına öyle talimat verdiki
meşhur Turgutçe adlı korsan da onların içinde idi. De-
niz ümerası dışarıda düşman donanmasının çokluğunu
görüp karaya top ve adam çıkarmak tedbirini Paşaya
arzettiklerinde Paşa uygun görmeyip ancak düşman ge-
celeyin Preveze boğazından içeri girmek istediği haber
alınmakla kenara büyük toplarla bir miktar asker çıka-
rılarak muhafaza tedbirleri alınmıştı. İki gün sonra düş-
manın bir kaç pare yörük kadırgaları Preveze boğazına
gelip Osmanlı gemileri üzerine toplar atılınca düşmanın
bunca zanıandanberi «Akdeniz benim başkası yok» diyen
Hayreddin Paşaya böyle meydan okumaları Gazi Paşaya
acı gelerek sabır ve kararını yitirmekle hemen bütün
Osmanlı donanması ile boğazdan dışarı çıkarak (122) pa-
re Osmanlı gemüeri hepsi birden toplara ateş verip yürü-
düklerinde düşman korkudan titreşerek akşamda yaklaş-
mış olduğundan düşman donanması duramayıp kaçtı.
Cumadel-ulânm üçüncü günü Preveze limanı açıklarında
iki donanma birbirini görüp harbe hazır ve amade ol-
duklarında rüzgâr düşman için uygun olmakla Osman-
lıya korku düştü.
Çünkü Avrupa Devletleri donanması kalyon ve çek-
tirir envamdan mürekkep olup Osmanlı Devletinde de ge-
rek Fatih zamanında ve gerek sonraları kalyonlar yapıl-
mışsa da onlar ekseriya eşya nakli ve mühimmat için
kullanılarak önceleri ve sonraları yapılan muharebeler-
de çektirir türü kullanılırdı. O zamanının çektirirleri ise
asrımızdaki harp gemüeri mesabesinde olup, korsanlığa
yarar ve durgun havada kalyonlara üstünlüğü olup şöy-
leki, uzakdan kalyonları topa tutarak yaralar açdıkdaıı
sonra çatup ele geçirirlerdi. Ama rüzgâr olduğu vakit
çekdirirler kalyon üzerine varamayıp Barcalar kadırga-
ları çiğnerdi. Böyle olunca rüzgârın düşmana müsait ol-
TARİH-İ CEVDET
195
ması Osmanlı donanmasına kaygı verdi. Bunu gidermek
için Hayreddin Paşa Kuran'n değerinden yardım ister gi-
bi iki âyet-i kerîme'yi yazıp gemisinin direğine asmış
yüce Allah'ın hikmeti rüzgâr derhal durgun hal alınca
Barcalar hareketten kalmış ve hemen saf bağlayıp top
ateşine başlamışdı. Kalyonlardan top gülleleri gerçek
yağmur gibi yağar fakat onların toplan kısa olduğundan
Osmanlı gemilerine erişmeyip beri tarafın gülleleri ise
Kalyonları tutarmış. Böylece uzakdan döverek Barcala-
rı kuvvetten düşürüp zayıflatınca Anderya Dorya ve
Venedik kaptanı kadırgalariyle yetişip savunmaya ge-
çince Hayreddin Paşa onları üzerine çekdirip top ateşi-
ne tutunca dayanamayıp Barcalarm arkasına dolanmış-
lar ve bir kaç defa Osmanlı donanmasını Barcalariyle çek-
dirirleri arasına almağa çalışmışlarsa da başaramamış-
lardır.
Hayreddin Paşa da üzerlerine taarruz ettikçe Bar-
calarmın beri tarafına geçip Barcalar da kale gibi birbi-
rine çatılmış olduğundan ayırmak güçdü. Osmanlının zo-
rundan düşmanın çektirirleri barcalarmı dokuz dolandık-
dan sonra Hayrettin Paşa tekbir getirip hemen Barcalar
üzerine taarruzla beraber şiddetli ateş açmış bir çoğunu
batınp aralarından yol edip düşmanın kadırgalarına geç-
mesi hepsine büyük bir korku ve kuşku verince artık
çekdirirleri duramayıp kaçmağa yüz tuttuklarında topla
döğerek Barcalarm kimisi batmış kimisi yara almış ak-
şam olup sular kararmış bulunduğundan Anderya Dör-
ya bu hali görünce sakalını yolarak çekdirirlerin arkası^
na düşüp kaçmış Osmanlı askeri peşini bırakmayıp bir
iki Kadırgasını alıkoymuş ve muharebe yerinde batan
Barcaları da düşman kendileri yakmakla sabaha kadar
karşısında Osmanlı donanması bedava deniz şenliği et-
mişti. Muharebe başlangıcı kuşluk vaktinde olarak güneşin
196
AHMED CEVDET PAŞA
batışından sonralara kadar uzayarak o zamana kadar de-
niz yüzünde böyle büyük ve garip muharebe olayı bilin-
miyor.
Düşman donanması Osmanlı donanmasına nisbetle
bir kaç kat fazla ve bütün Avrupalılar arasında cesaret
ve mahareti bilinen Anderya Dorya kumandan iken Os-
manlı donanmasının böyle zafer kazanması Hayreddin
Paşanın ve emirleri altındaki ümeranın deniz muhare-
belerinde maharetleri ile Osmanlı askerinin üstün dere-
cede cesaretle başarı göstermelerinin hayırlı meyvesidir.
Bu bozgunun üzerine Anderya Dorya Korfo adasına sı-
ğınır. Hayreddin Paşa da bir kaç gün geçdikden sonra
Kefalonya adasını talan ettikten sonra Parga hisarını
yakıp Korfo boğazına gelince büyük bir fırtına çıkmıştı.
O da Avlonyaya varıp hava açılıncaya kadar orada kal-
mış sonra da kış gelmekle İstanbul'a dönmüştür. Ancak
o fırtına sırasında Anderya Dorya Nova kalesini vurup
istilâ eylemiş olduğundan ilk baharda Hayrettin Paşa yüz
elli pare gemi ile Akdenize çıkınca Nova kalesini kurtar-
mişdır.
İşte bu sırada Mısır Emir-ül ümerası Hadım Süley-
man Paşa da Hindistan'a gitmiştir. Şöyleki, (900) tarih-
lerinde İspanyollar Amerika'da zaferler kazandıkları
gibi Portekizliler de Ümit Burnu yolu ile Hind tarafına
dolaşıp bazı Hindistan geçit yerlerini ve boğazları ele
geçirirlerdi. Hindistan melikleri karşı koyamadYklarm-
dan Sultan Süleyman'dan yardım istemeleriyle Süleyman
Paşayı yardımlarına göndermişdi. O da donanma ile Sü-
veyşten hareketle varıp Aden'i ele geçirmiş, muhafazası
için bir miktar asker bırakdıktan sonra Hindistan'a va-
rıp Portekizliler elinde olan bazı kaleleri top ateşi ile
döverek ele geçirmiştir. Önce Hayreddin Paşanın Ceza-
yir muhafazasında bıraktığı Hasan bey de otuz pare ka-
TARİH-İ CEVDET
197
dırga ve kalite donatıp İspanya kıyılarını yağma etmeden
durmazdı. (948) tarihinde Sultan Süleyman Han Hazret-
leri Engürüs seferine yönelince İmparator Şarlken Avus-
turya kralı bulunan kardeşi Ferdinand'a yardım olsun di-
ye Rumeli kıyılarını yakıp tahrip etmek için büyük do-
nanma ile Venedik kıyılarına gelip ancak Hayreddin Pa^
şanın o taraflara geldiğini haber alınca o dolaylarda bir
iş göremiyeceğini anlayarak hemen demir almış ve Ba-
tı Cezayir'e birçok asker dökerek Cezayire taarruz etti-
ğinde Hasan bey iyice savunarsk bir çoğunu öldürdük-.
ten başka çıkan şiddetli fırtınalar yüzünden gemilerinin
bir çoğu kazaya düştüğünden pek kötü bozguna uğrayıp
dönmeğe mecbur olmuştur.
Fransa kralının önceleri ve sonraları Almanya İm-
paratoru aleyhine istediği yardım ve istirhamı üzerine
(949) tarihinde Şarlken aleyhine olmak üzere Fransa
kralı Sultan Süleymandan imdat istemekle (950) senesi
baharında Hayreddin Paşa donanma ile Fransa'ya yar-
dıma gidip ilk Meşine şehrine vardığı zaman bu şehir tes-
lime mecbur olmakla ele geçirildikden sonra Marsilya'ya
varışında muhteşem bir şekilde hürmetle kabul olunarak
Fransa donanması ile birlikte varıp Nis şehrini ele ge-
çirmiş ve kalesi savunmada dayandığından çok yardım
geleceği haberi alınınca Nis şehri yakılıp geri dönülmüş-
tür.
Sonra bir iki sene daha Akdenize gidip geldikden
sonra (953) senesi Cumadel ulasınm altıncı günü yaşı
sekseni aşmış olduğu halde dar-ü bekaya göçmüşdür.
(Mat reis-ül bahr) ibaresi vefatı tarihidir.
Yerinde, vezirlerden Sokullu Mehmed Paşa Kaptan
olup bir kaç sene Akdenizi korumağa çalışmışsa da son-
ra Sadrazam Rüstem Paşa kardeşi Sinan Paşa kaptan-ı
derya olup o da (961) senesinde vefat edince kapıcı başı-
198
AHMED CEVDET PAŞA
lıkla Harem-i Hümâyûndan çıkmış meşhur Piyale Bey
kaptan olmuşdur. Çünkü Hayrettin Paşa gibi büyük de-
ğerde bir zatın kaptanlık yerinde bulunması bu mansaba
şeref ve önem verdiğinden Devletin vükelâsı önünde gü-
venilir, seçkin veyahud Padişahın tevcih edilmesini uy-
gun göreceği en yüksek değerde ve herkesin hürmet
edeceği bir zatın Kaptan-ı Derya bulunması uygun gö-
rülmüşdür. Yoksa o vakit Hayreddin Paşa yerine kay-
makam olacak Turgutçe Bey dedikleri meşhur korsan
vardı ki aslında deniz levendi iken büyük cesareti ile
levendlerin kaptanlığını elde etmiş Hayreddin Paşa ile
beraber cenklere bulunup Hayreddin Paşa onun hakkın-
da «Benden daha yarardır» diye divanında açıkça söyle-
yerek öğüp sözünü ettiği söylenir. O da tıpkı Hayreddin
Paşa gibi garb tarafında bir çok gazalar ederek ve ken-
di malı gemilerini artırarak (25) pare gemi ile gezmeğe
başlamıştı. Kapud Turgutçe, islâmiyet için kılıç kuşan-
mış olup Fransızlarla pek çok muharebeleri ve büyük fe-
tihleri vardır. Hayreddin Paşa gibi o da Avrupayı tit-
retmiş ve ondan sonra Akdenizde onun yerini tutmuş-
tur. Hatta, Sinan Paşa kaptan-ı Derya iken bir defa Tur-
gutçe ile haberleşip donanma ile Akdenize çıkıp o da
Garp tarafından gelip konuşduklarında yapılan top şen-
liğinde Turgutçenin gemilerinin ateş üstünlüğünü gö-
Dostları ilə paylaş: |