Allah'ı Tanımak Kısaca Yazarın Hayatı


Birinci Bölüm   İSLÂM DİNİNİN TANITTIĞI GİBİ ALLAH



Yüklə 332,52 Kb.
səhifə5/22
tarix02.11.2017
ölçüsü332,52 Kb.
#28614
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   22

Birinci Bölüm


 

İSLÂM DİNİNİN TANITTIĞI GİBİ ALLAH


İslâm'ın davetinin esası, âlemlerin gerçek yaratıcısı olan tek bir ilâha tapmaya dayalıdır. Bütün hurafeler (esassız şeyler), efsaneler, hayaller, öykü ve masallardan münezzeh, her türlü güçsüzlük ve eksiksizlikten uzak, herkesin anlayabileceği bir ilâh... Evet, böyle bir Allah'ı tanıtmak istiyor İslâm dini bize. Bu ise, halkı hidayet etmek ve Allah'ı arayan insanların fıtratını kemale erdirmek için beşeriyetin fikir ve düşüncesine büyük bir hizmettir. Üstelik ileride göreceğimiz gibi pak bir tevhit düşüncesi olup, İslâm'ın dünya görüşünün, sosyal ve ahlakî felsefesinin temelidir.

Herkesin Allah'ı


İslâm'ın tanıttığı ve halkı yalnızca O'na tapınmaya davet ettiği ilâh, "RABBU'L-ÂLEMİN", [1] Âlemlerin Rabbidir. Yani bütün varlıkları yaratan, ihtiyar ve kudret sahibi bir ilâhtır.

Böylece çeşitli din, mektep ve ideoloji mensuplarının kendi tanrıları hakkında inandıkları birtakım sınırlar, mahdudiyetler ortadan kalkmış olur. Mesela Yahudiler, kendilerine has, kavmî ve millî bir tanrıya inanıyorlar. Şöyle ki, Yahudiliğin tevhidî bir din olmasına rağmen, onlar "Yehova"yı kendilerine has biliyor, böylece onun özel lütuf ve ilgisinin de kendilerine yönelik olmasını bekliyorlardı. Bu yüzden diğer ırklar ve kavimler kendileri için başka bir tanrı aramalıydılar.

İlim, uygarlık ve felsefe merkezi olan, filozof ve bilginleri dünyaca ün kazanan eski Yunan'da da, yine her kavme ve her gruba ait birçok tanrı mevcuttu. Gerçi bütün bu tanrılardan üstün olan "Rablerin Rabbi" diye bir tanrıdan da söz ediliyordu bazen.

Ama İslâm'ın tanıttığı ilâh, ebedî ve bütün insanların ilâhıdır. Evet, yalnız göğün veya yeryüzünün ilâhı ya da Sami, Arya yahut diğer ırklara ait bir ilâh değil.[2]

 

[1]- Elhamdü lillahi Rabbi'l-âlemin. (Hamt, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.)



[2]- Bakara, 22, 117, 165

Tek Bir Allah


Allah birdir; yani çeşitli ilâhların varlığına inananların, birçok rablerden söz edenlerin; güç, bereket, deniz, çöl, savaş, kıtlık vs. gibi her iş ve her makam için bir tanrıya inananların aksine İslâm dini, her şey için yalnız bir Allah tanıtıyor insanlara.

Yahut ilk dönemlerde bir tevhit dini olması muhtemel olan Zerdüşt dininde Yezdan (Hayır İlâhı) ve Ehrimen (Şer İlâhı) diye iki ilâhtan söz edilmektedir.

İsa'nın, Allah'ın oğlu olduğuna inanan Hıristiyanlığın en büyük ve en derin felsefî meselesi, İsa'nın vücudu hakkında sohbet etmekti. Acaba İsa, Allah'ın aynı mıdır? Yoksa O'ndan ayrılmış mıdır? O'ndan bir cilvemidir? İstek ve iradede O'nunla bir midir? Yoksa zatta O'nunla mıdır? Veya O'ndan sonra mı meydana gelmiştir?

İşte "Baba, Oğul, Ruhu'l-Kudüs", yani teslis (üç tanrıya tapmak) meselesini Hıristiyanlık meydana getirmiştir.[1]

Veya cahilliye döneminde yaşayan Araplar melekleri, Allah'ın kızları diye tabir ediyorlardı.[2]

Fakat İslâm diyor ki: Tanrı (yaratıcı) birdir; erkek yahut kız evladı, babası veya annesi ve herhangi bir ortağı yoktur.[3]

Hatta O'nun izni olmadan, şefaat edecek hiçbir kimse yoktur.[4]

Allah'ın eşi yoktur; yani bir şey veya bir kimse işlerde O'na yardımcı olmuyor, O'nunla işbirliği yapmıyor.

Fakat Allah-u Teâlâ'nın kendisi bazı işlerde özel sebepler, illetler ve etkenler yaratmayı irade edebilir.

Mesela Güneş'i, aydınlatmak ve diğer bazı yararlar sağlamak, yiyecekleri doymak ve lezzet almak için yaratmıştır.

O hâlde Güneş veya yiyecek maddeleri, aydınlatma veya doyurma işinde Allah'a ortak değil, tersine O'nun kendi emirlerini yerine getirmek için yarattığı vesilelerdir.

Aynısını şefaat meselesinde de diyebiliriz. Güneş'in Allah'ın iradesi gereği mahlûkata ışık ve hararet ulaştırması gibi, Hz. Resulullah (s.a.a) da, O'nun iradesiyle halkı hayır işlere, cennet ve saadete doğru hidayet ediyor ve Allah'ın maslahat bildiği yerlerde, insanlar için Allah'tan rahmet ve mağfiret talebinde bulunuyor.

Yoksa Allah Resulü'nün (s.a.a) kendisi bizzat bazılarının günahlarını bağışlamıyor veya ilahî mükâfat ve cezalandırma nizamını ihlâl etmiyor veya fertlerin salahiyeti olmaksızın Allah-u Teâlâ'dan onlar için rahmet ve bağış talebinde bulunmuyor.

Bu bakımdan insanlar, yeryüzünde dahi yüce Allah'tan başka mutlak ihtiyar ve yetkiye sahip bir veli ve idareciye sahip değillerdir.[5]

Bütün insanlar Allah'ın zayıf kullarıdır, O'nun lütuf ve rahmetine ihtiyaçları vardır. Bu yüzden kendilerini tanrı diye insanlara yutturmak isteyen azgın insanlar veya sahte yeryüzü tanrılarına tapan ve onları müstakil bir iradeye sahip bilen zelil insanlar, Allah'a şirk koşan bir nevi putperestlerdir.[6]

 

[1]- Mâide, 75; Nisâ, 170



[2]- "Onlar ki, kendileri Rahman'ın kulları olan melekleri dişiler kıldılar." (Zuhruf, 19)

[3]- "Allah, onların nitelemekte olduklarından yücedir." (Sâffât, 159)

[4]- "İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir?" (Bakara, 254)

[5]- En'âm, 14

[6]- "De ki: Ey kitap ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olacak) bir kelimeye gelin… Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi Rab-ler edinmeyelim…" (Âl-i İmrân, 64)

Hayy Allah

(Diri ve Devamlı Hayat Sahibi Allah)


Allah diridir;[1] fakat hareket etmekle, gelişmekle, nefes almakla, üretmekle ve beslenmekle canlı bir varlık olarak bilinen diğer hayattakiler ve canlılar gibi değildir…

Allah, dirimliğin hakikatidir. Allah'ın hayatı; O'nun mutlak kudreti, ilmi ve ihatasının özüdür.

 

[1]- "Allah; O'ndan evvel başka ilâh yoktur…" (Bakara, 254)


Ezelî ve Ebedî Allah


Diriliğin kaynağı ve varlığın özü olan Allah-u Teâlâ, her zaman var olacaktır.[1]

Ancak şunu da bilmeliyiz ki, esasen zaman diye bir şey yüce Allah hakkında kesinlikle söz konusu değildir. Geçmiş veya geleceği bugün veya yarını yoktur O'nun.

Altmış-yetmiş yıl yaşayan bizler, hareket hâlinde olan, doğusu-batısı bulunan bir atmosferde ve yeryüzünde yaşıyoruz. Önceleri küçükken giderek gelişip olgunlaşıyoruz.

Biz, seyir ve hareket eden zaman içerisinde bulunuyoruz; ama Allah zaman ötesi bir varlıktır. Zamanı yaratan, zamandaki hareket ve akışı meydana getiren de O'dur. Mesela bir milyon yıl öncesi ve bir milyon yıl sonrası, kısacası Ebed ve Ezel O'nun için hazırdır.

 

[1]- "O evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Bâtındır." (Hadîd, 3)



Yüklə 332,52 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   22




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin