İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gün, sizden geri dönenleri, kazandıkları bazı şeyler dolayısıyla şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Ama andolsun ki, Allah onları affetti. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, yumuşak olandır.
Edip Yüksel Meali
İki ordunun çarpıştığı gün geriye dönenlerinizi yaptıkları bazı işlerden dolayı şeytan kaydırmak istemişti. Ancak ALLAH onları affetti. ALLAH gerçekten çok Bağışlayıcı, çok Şefkatlidir.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
İki toplumun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip gidenler var ya, şeytan onların kazandıkları bazı şeylerden dolayı ayaklarını kaydırmak istedi. Ama yine de Allah onları affetti. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halim(çok yumuşak)dir.
Süleyman Ateş Meali
İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden yüz çevirip gidenleri, yaptıkları bazı işlerden dolayı şeytan, (yoldan) kaydırmak istemişti. Ama yine de Allah, onları affetti. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, halimdir.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
İki topluluğun karşılaştığı gün geri dönüp gidenleriniz var ya, yaptıkları bazı işler yüzünden şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Yemin olsun, Allah onları yine de affetti. Allah Gafûr'dur, Halîm'dir.
Yusuf Ali (English)
Those of you(468) who turned back on the day the two hosts Met,-it was Satan who caused them to fail, because of some (evil) they had done. But Allah Has blotted out (their fault): For Allah is Oft-Forgiving, Most Forbearing. *
M. Pickthall (English)
Lo! those of you who turned back on the day when the two hosts met, Satan alone it was who caused them to backslide, because of some of that which they have earned. Now Allah hath forgiven them. Lo! Allah is Forgiving. Clement.
Âl-i İmrân Suresi 173
الَّذِينَ
onlar ki
قَالَ
deyince
لَهُمُ
kendilerine
النَّاسُ
halk
إِنَّ النَّاسَ
(Düşman) İnsanlar
قَدْ
muhakkak
جَمَعُوا
(ordu) toplamışlar
لَكُمْ
size karşı
فَاخْشَوْهُمْ
onlardan korkun
فَزَادَهُمْ
(bu söz) onların artırdı
إِيمَانًا
imanını
وَقَالُوا
ve dediler
حَسْبُنَا
bize yeter
اللَّهُ
Allah
وَنِعْمَ
ne güzel
الْوَكِيلُ
vekildir
Türkçe Transcript (*)
Elleżîne kâle lehumu-nnâsu inne-nnâse kad ceme’û lekum faḣşevhum fezâdehum îmânen ve kâlû hasbuna(A)llâhu veni’me-lvekîl(u)
Ali Bulaç Meali
Onlar, kendilerine insanlar: 'Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun' dedikleri halde imanları artanlar ve: 'Allah bize yeter, O ne güzel vekildir' diyenlerdir.
Edip Yüksel Meali
Onlar ki insanlar kendilerine, "Halk size karşı birleşip harekete geçmis; korkun onlardan," dediklerinde, bu onların ancak imanını arttırır ve şöyle derler: "Bize ALLAH yeter; o ne güzel Koruyucudur."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
İnsanlar onlara: "Düşmanlarınız size karşı ordu topladı, onlardan korkun." dediklerinde, bu, onların imanını artırdı ve şöyle dediler: "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir".
Süleyman Ateş Meali
Onlar ki, halk kendilerine: "(Düşman) İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!" deyince, (bu söz,) onların imanını artırdı. Ve: "Allah bize yeter, O, ne güzel vekildir." dediler.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
O müminler ki, insanlar kendilerine, "Halk size karşı bir araya gelmiş, korkun onlardan!" dediklerinde, bu onların imanını artırdı da şöyle söylediler: "Allah bize yeter. Ne güzel Vekîl'dir O!"
Yusuf Ali (English)
Men said to them: "A great army is gathering against you": And frightened them: But it (only) increased their Faith: They said: "For us Allah sufficeth, and He is the best disposer of affairs."
M. Pickthall (English)
Those unto whom men said: Lo! the people have gathered against you, therefor fear them. (The threat of danger) but increased the faith of them and they cried: Allah is sufficient for us! Most Excellent is He in Whom we trust!