Ayet ve hadislerle esmâÜ'l-hüsna



Yüklə 1,09 Mb.
səhifə7/48
tarix05.09.2018
ölçüsü1,09 Mb.
#76828
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   48

EL-MÜ'MİN (C.C.)

“Kullarına emn ü emân veren, mü'min kalblere ma'rifetinin nurunu koyan, kendisine sığınanları rahata, huzura erdiren.”

Evet; iman, emniyet ve güven verici, şüphe ve te­reddütleri kaldıran, isteyenlere iman, korku içinde olanla­ra emniyet veren ve verecek olan elbet yüce Allah'tır.

O'nun rahmetinin ulaşmadığı bir mahlûk yoktur. Herşey O'nun kudretiyle hayat bulup varlık âlemine gel­di. Bütün bunları Allahü Teâlâ'dan başka yapacak, vücûda getirecek bir başka kudret yoktur. Kullarına hi­dayet bahşetmesi de yine O'nun sonsuz rahmetinin bir tecellîsidir. Eğer O bir kuluna iman ve nur nasib ve takdir etmemişse, artık o kişiyi bütün âlem bir araya gelse hida­yete erdiremez.

İnsanlar çok kere içinde bulundukları nimetlerin kıy­metini bilemezler. İşte iman nimeti de böyledir. Alemde imansızlıktan daha büyük dert ve âfet düşünülemez.

Rabbimize sayısız hamd ederiz ki, bizi iman ile şeref­lendirmiş, İslâm ile zînetlendirmiştir.

O, eğer Peygamber göndermese, kitap indirmese hâlimiz nice olurdu? İman, Yüce Allah'ın en büyük nimetlerindendir.
Bir kimsenin kalbinden kopmuşsa iman bağı,

Allah buyuruyor ki: O hayvandan aşağı!..


Yine Cenâb-ı Hakkın en güzel nimetlerinden biri de emniyettir. Kullarını korkulardan emin kılan, onlara em­niyet bahşeden, rahmetiyle çevreleyen hep O'dur.

Nice dağların aralarında, kuytu yerlerde, deniz kenar­larında, vadilerde emniyet içinde yaşayabiliyorsak, bu, El-Mü'min ism-i şerifinin bir tecellîsidir. Bu emniyet yüreklerden kalkacak olsa insanlar dağların eteklerinde mekân tutamazdı...

Alemde nice zelzeleler, nice yangınlar, nice tufanlar, nice seller olur ve fakat insanlar yine oradan bir yere göç etmezler. Tekrar hiçbir şey olmamış gibi hayata devam ederler. Şayet âfet bölgeleri terk edilseydi dünyada oturacak yer kalmazdı...Bütün bunlar düşünülmeğe değer.

Yine yeryüzünde kötüler, zâlimler, haydutlar, tağutlar da bulunur. Bunların şer ve kötülüğünden Allah'a sığınmak, O'na iltica etmek durumundayız. Rabbimizin dergâhına yüz tuttuğumuzda elimiz boş dönmez. Bize er-geç ilâhî imdat erişir. Çünkü “El-Mü'min” ism-i şerîfinin tecellîsine mazhar oluruz. Yani emn ü emana ereriz. Kul Rabbine ne kadar vefa gösteriyorsa, rabbi de ona onun belki yüz misliyle mukabele eder, onu rahmetinin gölgesine alır...

Yarın mahşer meclisinde Mîzan kurulacak, insanlar Sırat köprüsünden geçecek. O gün dahi yüce Allah mü'minlere emn ü eman verecektir.

Cevşenü'l-Kebîr'den bir dua ile ona sığınmanın tam vaktidir:

“Ey hataları affeden,

Ey belâları kaldıran,

Ey umut ve ricaların son mercii,

Ey hediye ve ihsanları güçlü ve güzel olan,

Ey hediyeleri bol olan,

Ey mahlûkatın râzıkı olan,

Ey ihtiyaçları gideren,

Ey şikayetleri işiten,

Ey müfrezeleri gönderen,

Ey esirleri salıveren (Allah'ım!) Seni tenzîh ve tesbih ederiz. Senden başka ilâh yoktur. Sen emansın; eman ve emniyet verensin. Bizi cehennem ateşinden kurtar!” 58



EL-MÜHEYMİN (C.C.)

“Gözetici ve koruyucu, emîn kılıcı.”

“El-Müheymin” ism-i şerifi, görüp gözeten, her şeye şahid olan, koruyan manasınadır.

Allahü Teâlâ âlemlerin rabbidir. Meleği, insanı, cini, yeri, göğü, denizi, dağı, güneşi, ayı, yıldızı, zühresi hep O'nun mahlûkudur ve hepsini görüp gözeten, koruyan, yetiştirip varacağı noktaya ulaştıran elbet sadece Cenâb-ı Hakk'tır.

Hiçbir varlık, hiçbir zerre, hiçbir şey, hiçbir lâhza O'nun lütuf ve kereminden, atâ ve ihsanından uzak değildir. Eğer O Zât-ı Zülcelâl, bir an için âlemi başıboş bırakacak olsa bütün nizam altüst olur ve felek değirmen taşları gibi hayretinden başını taşlara, dağlara vurur. Dağlar toz halinde göklere uçar. Yani hiç kimsede, hiçbir varlıkta hayat eseri kalmaz.

Kul her dâim kendisini bir gözetenin, kendi haline bir vâkıf olanın bulunduğunu hatırından çıkarmamalı ve ona göre güzel işler, güzel ameller yapmalıdır. İyilik zayi ol­madığı gibi, hiçbir kötülük de unutulmaz ve cezasız kalmaz.

Bir kimse, kasalar içine, yedi kat yerin altına gizlense yine onu bir görücü vardır. Ve bizzat Allahü Teâlâ buyuruyor:

Nerede olsanız O sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı görendir.” 59

Evet:

Allah'a kulluk ile hayatın ışık demi,



Hüsranın yolcuları doldurur cehennemi!.. 60

EL-AZÎZ (C.C.)

“Kavi ve yenilmesi mümkün olmayan gâlib.”

Yüce yaratıcımızın bu mübarek ismi, kuvvet, izzet, onur ve şan ifade etmektedir. Öyle ki, O hiçbir şekilde ve hiçbir kuvvet tarafından mağlup edilemez, her işinde, her emrinde daima galiptir. Eşi, benzeri, saltanatının bir misli yoktur. Zât-ı Akdesi her şeyin fevkindedir.

Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle: “Velem yekûn lehû küfüven ehad = Hiçbir şey O'nun dengi (ve benzeri) değil­dir.”

O dilerse bir lâhzada dünyanın başına binlerce külah geçirir. Bir anda bulutlardan yağmur yerine ateşler akıtır. Toprakta güller bitirir. İbrahim'e ateşi gülistan eder. Yani O'nun muradına karşı kimse duramaz.

Bir zalimi kahretmek istese elinden kurtulmak imkânsızdır. Bir garibi de aziz etmek dilediğinde ona da hiç kimse mani olamaz...

Hazreti Musa'yı düşününüz ki, dadısı Firavun olmuş, dünyaya gelir gelmez onun hizmetini görmüştür. Firavun eğer bilmiş olsaydı, nazla safa ile en büyük düşmanını büyütür müydü?

İşte Yüce Allah bir şeyi takdir ve murad edince, artık onun önüne durabilecek bir güç mevcut değildir. Bizler hep saniye, dakika, lâhza, an deyip duruyoruz. Onun için bunlar da mevzu değil. Saniyenin binde biri kadar kısa bir zamanda dahi muazzam varlıkları meydana getiriverir. Yahut var olanları yok edebilir. İnsanların orduları, güçleri ne kadar çok olursa olsun, zamanla elden gider, mağlup olur. Fakat Allahü Teâlâ asla değişikliğe uğramaz, kuvve­tinden, saltanatından bir şey eksilmez.

Cenâb-ı Kibriyânın izzet sıfatı Kur'an-ı Kerim'de bir çok yerlerde azap âyetleri yerinde gelmiştir. Yine bir çok âyette çok defa “Hakîm” ism-i şerifi ile birleşmiştir:

İnnallâhe azîzün hakîm.”

Lâ ilahe illâ hüve'l-azîzü'l-hakîm”

Vehüve'l-azîzü'l-hakîm”

Ve kânellâhü azizen hakîmâ” gibi... Yani: Allah güçlüdür, hikmet sahibidir, kudreti galibtir mânâsına... Şu kadar var ki, hikmeti ile kötülerin cezasını hemen vermez, te'hir eder. Eğer isyan edenlerin cezası hemencecik veril­miş olsa, kâfirler bir nefes ayakta duramazdı..

İnsanlardan bazıları da Allah'ın lütf u keremi olarak bir makama, bir kuvvete mazhar olabilirler. İşte o zaman halka şefkatle muamele etmelidirler. Bu mübarek isim bize bunu da hatırlatıyor...

Cihan tarlasından başak toplayan hiçbir insan yoktur ki, gün gelsin de mağlup olmasın. En kudretli hükümdar­lar bile acze düşer, tahtı saltanatı elden gider. Azîz ve Celîl olan Allah ise, her zaman gâlib, her zaman kudretli­dir.

Tâ candan, yürekten şöyle niyaz edelim:


Sensin merhem sürecek yaramıza Yâ Rabbi,

Tefrika, nefret sokma aramıza Yâ Rabbi!

Yine muhtaçtır İslâm ebabil kuşlarına,

Af buyur, bakma yüzde karamıza Yâ Rabbi!.. 61




Yüklə 1,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   48




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin