BAYILDIM KÖŞKÜ
Dolmabahçe Sarayı'nın arkasındaki yamaçta, bugünkü Taşlık Kahvesi'nin yakınında bulunmaktaydı.
Günümüzde bu köşkün adını yaşatan Bayıldım Caddesi'nin bulunduğu yamaç ile Gümüşsüyü yamaçları arasında kalan, büyük kısmını inönü Stadyumu'nun kapladığı düzlüğün yerinde, 17. yy'a kadar küçük bir körfezin var olduğu bilinmektedir. Son yıllarda Demokrasi Parkı olarak düzenlenen vadideki küçük derelerin ve sel yataklarının taşıdığı toprakla zaman içinde dolarak bataklığa dönüşen bu körfez, I. Ahmed ve II. Osman dönemlerinde doldurulmuştu. Böylece istanbul'a, donanma-i hümayunun sefere çıkışı, sürre alayının Üsküdar'a geçişi gibi çeşitli vesilelerle düzenlenen kır eğlencelerinin, güreş ve cirit müsabakalarının, icabında ihtişamlı sultan düğünlerinin yapıldığı yeni bir mesire kazandırılmış oluyordu. Denizden kazanılarak "çemenzâr"a dönüştürülen bu düzlüğü kuşatan yamaçlar, koruluklar, meyve bahçeleri ve çiçek tarhları ile kaplıydı.
Bu mesireye hâkim olan ve "Sâyebân Mahalli" olarak anılan mevkide 1748'de
I. Mahmud tarafından inşa ettirilen köşk, rivayete göre, hanımların "bayıldım..." sözüyle beğenilerini dile getirmeleri üzerine "Bayıldım Köşkü" olarak adlandırılmıştır. 17. yy'ın başlarında, körfezin doldurulmasını müteakip I. Ahmed'in yaptırdığı bilinen Dolmabahçe Kasrı'nın da aşağı yukarı bu mevkide yer aldığı tahmin edilebilir. I. Mahmud'un, çok sevdiği ve binişler sırasında sık sık uğradığı Bayıldım Köşkü'nde ramazan aylarında iftar etmesinden dolayı söz konusu yapı "iftar Köşkü" olarak da anılmıştır. Aynı yıllarda I. Mahmud, Bayıldım Köşkü'nün altındaki düzlükte, "Servilik" denilen mevkide, binişlerde ve diğer eğlencelerde silahdar ağa ile maiyetine tahsis edilen "Cirit Köşkü" adında tek katlı küçük bir köşk daha yaptırmıştı.
I. Mahmud'un halefi olan III. Osman'in da Bayıldım Köşkü'ne rağbet ettiği,iki katlı olan yapının üzerine cihannü-ma niteliğinde bir bölüm eklettirdiği bilinmektedir. 1755'te bir yangın geçirenköşk yangından sonra eski haline uygun biçimde ihya edilmiş ve 18. yy'ınsonuna kadar kullanılmıştır. 19. yy'ınbaşlarında cihannüma bölümünün ortadan kalkmış olduğu anlaşılmaktadır.
II. Mahmud döneminde bu çevrenintekrar revaç bulması ve yoğun bir imarfaaliyetine sahne olması üzerine Bayıldım Köşkü de adı geçen hükümdar tarafından, o yılların mimari zevkine uygun olarak yenilenmiş ve bu dönemdedaha ziyade "Gülhane Köşkü" olarakadlandırılmıştır.
Bugünkü Dolmabahçe Sarayı'nın yerindeki Beşiktaş Sahilsarayı'nda yaz kış oturmayı tercih eden II. Mahmud da Bayıldım Köşkü'nde iftar etmiş, 1834'te, kızlarından Saliha Sultan (ö. 1843) ile Tophane Müşiri Halil Rıfat Paşa'nın (ö. 1855) düğününü, 1835'te de Mihrimah Sultan (ö. 1838) ile Kaptan-ı Derya Mehmed Said Paşa'nın (ö. 1850) düğününü bu mesirede yaptırmıştır. Davetliler arasında bulunan Miss Pardoe (ö. 1862), Mihrimah Sultan'ın düğününü ayrıntılı olarak seyahatnamesinde anlatmış, "Bahçe Pavyonu" olarak andığı Bayıldım Köşkü'nün hünkâra, kadmefendilere ve sultanlara, "Paşalar Köşkü" dediği Cirit Köşkü'nün ise devlet ricaline tahsis edildiğini belirtmiştir. "Sûr-ı hümayun" olarak adlandırılan ve büyük bir ihtişam içinde günler boyu süren bu sultan düğünlerinde, Bayıldım Köşkü'nün çevresi de dahil olmak üzere, vadiyi kuşatan yamaçlar rengârenk çadırlarla dolmakta, Osmanlı Devleti'ndeki bütün kurumların temsilcileri, belirli bir teşrifata uygun olarak bu çadırlarda ağırlanmaktaydı. Ayrıca herkese açık binlerce sofra kurulmakta, geceleri fener alayları ve havai fişek gösterileri düzenlenmekteydi.
Abdülmecid'in ilk saltanat yılında (1840), II. Mahmud'un kızlarından Atiye Sultan (ö. 1850) ile Ahmed Fethi Paşa'nın (ö. 1854) düğünü bugünkü Dolmabahçe mersiresinde kutlanan sultan düğünlerinin sonuncusu olmuş, bugün-
kü Dolmabahçe Sarayı'nın inşa edilmesi sırasında, Beşiktaş Sahilsarayı'nın yanısı-ra Bayıldım Köşkü ile buna bağımlı Cirit Köşkü de yıktırılarak tarihe karışmıştır.
Günümüzde en ufak bir izine rastlanmayan Bayıldım Köşkü'nün en eski tasvirlerine, yapıyı 1787 civarında görmüş olan d'Ohsonn'un 18. yy sonlarında Paris'te basılan Tableau General de l'Empi-re Ottoman adlı eserindeki iki gravürde rastlanmaktadır. Bu gravürlerden bir tanesi, sürre alayının Dolmabahçe'den Üsküdar'a yolcu edilişini konu edinmiş o-lup burada, içi ve dışı seyircilerle dolu olan Bayıldım Köşkü'nün vadiye bakan güney cephesi oldukça ayrıntılı biçimde gösterilmiştir. Beşiktaş Sahilsarayı'nın deniz tarafından görünümünü veren diğer gravürde ise, sarayın sol gerisinde, tepe üzerinde köşkün çok daha şematik bir görüntüsü yer almaktadır. Bu gravürler -özellikle ilki- Bayıldım Köşkü'nün 1755 yangınını izleyen onarımda aldığı şeklini ana hatlarıyla da olsa aydınlatmaktadır. S. H. Eldem, Köşkler ve Kasırlar adlı eserinde, gerek bu gravürlerden gerekse de Mühimine Defterleri'nde bulduğu, I. Mahmud'un köşkün yapımını emrettiği Il6l/1748'e ait masraf dökü-mündeki verilerden hareketle söz konusu yapı için bir restitüsyon geliştirmiştir. Buna göre küfeki taşından temeller üzerine ahşap malzeme ile inşa edilen köşk, doğu-batı doğrultusunda uzanan girintili çıkıntılı bir plana sahiptir. İki katlı yapının, deniz tarafındaki doğu ucunda, her iki katta sedirli birer divanhane yer alır. Arkalarından (batı yönünden) kısmen köşkün kitlesine yaslanan divanhaneler kareye yakın dikdörtgen planlı olup üç yönde toplam yirmi bir adet ahşap dikme ile kuşatılmıştır. Dikmelerin arasındaki açıklıklar, düşey olarak açılan çifte kepenklerle donatılmıştır, iki katın arasında, ayrıca üst kat açık-
lıkları ile saçak arasında kalan yatay kuşaklar, enli çıtalarla birbirine tespit edilen, dikine yerleştirilmiş kaplama tahtaları ile örtülüdür. Böylece elde edilen dikey kartuşların uçları tezyini kemer-ciklerle dolgulanmıştır.
Arazinin eğiminden ötürü kuzey yönünde toprağa gömülü olduğu tahmin edilen, ancak planı tam olarak restitüe edilemeyen zemin katında, divanhaneden başka bir oda, bir hazne odası, bir hela ve bunları birbirine bağlayan bir koridorun yer aldığı bilinmektedir. Köşkün girişi, bu katın güney duvarında, divanhanenin arkasında yer almakta, girişi izleyen taşlıktan bir merdivenle üst katın sofasına çıkılmaktadır.
Üst kat sofasının vadiye bakan güney sınırında, birer hela ile donatılmış iki oda bulunmaktadır. Sedirleri ve yüklükleri olan bu odalardan divanhaneye yakın olanı masraf defterinde "şevketlû efendimizin odası" olarak anılan mekân olsa gerektir. Sofa, gerek kuzey duvarında gerekse de güney duvarında, iki oda arasında sıralanan pencerelerden aydınlanmaktadır. Köşkün batı (arka) ucunda, nispeten ufak boyutlu bir yazlık divanhanenin bulunduğu varsayılabilir.
III. Osman tarafından ilave edildiği, üçgen bir sofa ile bir odadan meydana geldiği bilinen cihannümaya hünkâr odası ile bağlantılı bir merdivenden çıkılmaktadır. Cihannümanın güney cephesinde iki sıra halinde düzenlenmiş pencereler görülmekte, kemerli tepe pencerelerinin alçı revzenlerle donatıldığı anlaşılmaktadır. Söz konusu cephede, üst kat divanhanesinin geniş saçağı batıya doğru ilerleyerek, sonradan eklenmiş olan cihannümayı alt katlardan ayırmaktadır.
Captain Frankland'ın, Charles Pertu-sier'nin ve M. Melling'in gravürleri, Bayıldım Köşkü'nün 19. yy başlarındaki
Dostları ilə paylaş: |