BaşÖRTÜSÜ raporu 2007 Sakarya Başörtüsü Platformu


Eylül 2007 Başörtülülere yönelik doğrudan devlet-toplum baskısı var



Yüklə 2,1 Mb.
səhifə68/102
tarix30.10.2017
ölçüsü2,1 Mb.
#22656
1   ...   64   65   66   67   68   69   70   71   ...   102

26 Eylül 2007 Başörtülülere yönelik doğrudan devlet-toplum baskısı var


Mustafa Karaalioğlu, Star’daki “Baskı ararsan çok var” başlıklı yazısında mahalle baskısı konusunu işledi: Arka planda politik kaygılar, iktidar paylaşma, zenginliğe sahip olma savaşı, medya iktidarını koruma kaygıları olmasa yüzeydeki ‘mahalle baskısı’ konuşmaları hiç de anlamsız bir tartışmanın ürünü değildir. Vakıa, ülkede toplumsal bir sınıfın bir başka sınıf üzerinde üzerinde, devletin bir toplumsal sınıf üzerinde ve de bazı toplumsal sınıflarla devletin birlikte bazı toplumsal sınıflar üzerinde baskısı vardır... Başörtülülere yönelik doğrudan devlet yasaklaması, onların eğitim ve istihdamlarını kısıtlayan devlet-toplum baskısı buna apaçık bir örnektir. Bu baskının adı açıkça konulmuştur ve üstelik yasak da sistematik bir biçimde korunmaktadır. Başörtülü okumak ve resmi hatta son zamanlarda bazı özel kurumlarda çalışmak yasaktır.”

26 Eylül 2007 – İHL’de başörtüsüne okul baskısı yıllardır sürüyor


Kastamonu İmam Hatip Lisesinde basörtüsü zulmü devam ediyor. Kastamonu halkı gazetemizi arayarak, “Mübarek Ramazan ayında bile Kastamonu İHL’de zorla öğrencilerin başı açılıyor. Bu bir zulümdür. Halka dinini öğretmek için açılmış bir okulda öğrencilerin başlarının zorla açılması kabul edilebilir bir durum değildir” diyerek tepkisini dile getirdi. Konuyla ilgili bilgi almak için aradığımız Kastamonu İHL Müdür Muavini Ahmet Çönen, “Öğrenciler okul dışında nasıl davranacakları bizi ilgilendirmez. Okul bahçesinde ve okulun içinde başörtüsü takmak yönetmelik gereği yasaktır” dedi. Başka okullarda böyle bir uygulamanın olmadığını söylediğimizde ise, “Başka okullar bizi ilgilendirmez” diye cevap verdi. (Milli Gazete)

26 Eylül 2007 – Erdoğan'ın başörtüsüne sarılmasının sebeb-i hikmeti nedir?

İsrafil Kumbasar, Yeniçağ’daki köşesinde AKP’nin Kasım 2002 seçimlerinden sonra başörtüsüyle ilgili hiç çözüm üretmediğini ve hatta “yüzde 1,5’un meselesidir” diyerek küçümsediğini hatırlattıktan şöyle yazdı: “Özbudun ve arkadaşları tarafından hazırlanan yeni anayasa taslağı, ABD ve AB'nin talepleri doğrultusunda 'ulus devleti' ortadan kaldıracak 'tuzak ifadeler' ile dolu. Başlangıç bölümündeki Atatürk, Türk, milliyetçilik gibi kelimeler çıkarılıyor… “Devletin dili Türkçedir" ifadesi, "Resmi dil Türkçedir" şeklinde değiştiriliyor, 'Türk vatandaşlığı' yerine 'Türkiye vatandaşlığı' öneriliyor. 'Zorunlu din dersi' sulandırılıyor. 'Kürtçe eğitimin' önü açılıyor. Tayyip Erdoğan’ın çıkışının birinci hedefi, gündemi saptırarak 'yeni anayasa taslağının içeriği üzerine' başlayan tartışmaların önüne geçmekti. Bunu tereyağından kıl çeker gibi başardı. Çıkışın ikinci ve asıl hedefi ise 'laik/antilaik' eksenindeki kutuplaşmayı iyice keskinleştirmek… Sağolsunlar, 'başörtüsü yeminin' cazibesine dayanamayıp, 'gözü kapalı oltaya gelen laiklik tüccarları' da bu oyuna 'tuz biber' oluyorlar... Siz, 'başörtüsü' fobisi ile 'canbaza' bakmaya devam edin sevgili tosuncuklar. Atı alan Üsküdar'ı geçiyor.”



26 Eylül 2007 – Medya çarpıtıyor savunması

MEB Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği'nden yapılan yazılı açıklamada Çanakkale gezisi öncesindeki uğurlamada başörtülü öğrencilerin bulunduğunu yazması ve 'Bakan, türbanlı öğrencileri uğurladı' başlığıyla haber yapmasıyla ilgili olarak bir açıklama yaptı. Yazılı açıklamada şöyle denildi: "Geziye katılan öğrenciler törene sivil kıyafetlerle katılmıştır, Kot pantolonlu ve tişörtlü öğrencilerin yanı sıra Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinden birkaç öğrenci de başörtülü katılmışlardır. Bu görüntü bir okulda bir sınıfta değil, açık havadaki bir görüntüdür. Netice itibarıyla bu proje, öğrencilerimizin tarihi yerleri gezip bilgi ve görgülerini artırmaya yönelik bir gezidir. Bu geziye öğrencilerin kendilerini en rahat hissettikleri kıyafetle katılmalarının bazı medya kuruluşları tarafından bu kadar çarpıtılarak ele alınması şaşırtıcıdır.”



26 Eylül 2007 – Başörtülü öğrenciler resmi törene alınmadı

Çanakkale'ye gidecek 1120 ilköğretim öğrencisinin uğurlama töreninde Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in başörtülü öğrenciyle çekilen fotoğrafı nedeniyle medyanın odağı olan Cumhuriyet Eğitim Gezisi'nde, başörtülü öğrenciler gazeteciler tarafından görüntülenince, Şehitler Abidesi önündeki resmi törene alınmadı. Bazı öğrenciler kız başörtülerini çıkarıp şapka takarken bazıları da başörtülerini boyunlarına bağlayarak dolaşmayı tercih etti.


26 Eylül 2007 - Başörtüsü rahibe kıyafeti değil


BBP Genel Başkan Yardımcısı Şanverdi, son günlerde yeni anayasa çalışmaları çerçevesinde gündeme gelen baş örtüsü tartışmalarına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Şanverdi, "Baş örtüsünü rahibe kıyafeti olarak tanımlamak cehalet değilse kasıtlı bir saptırmadır. Kur'an ve sünnet ile sabit olan tesettür, milletimizin temel hasletlerinden biridir" dedi. Dünyadaki bütün islam ülkelerinde tesettürün değişik şekillerde de olsa hayatın içerisinde olduğuna işaret eden Şanverdi, "Baş örtüsü ve tesettür, bin beşyüz yıllık islam tarihinde, son yıllar hariç hiçbir islam ülkesinde mesele yapılmamıştır" diye konuştu. Şanverdi, demokrasi ve insan haklarına inandıklarını iddia edenlerin başörtüsüne karşı gelmelerinin anlaşılır bir durum olmadığını dile getirdi.

26 Eylül 2007 – Tayyör üstü türban kitaba uyuyor mu?

Ruhat Mengi, “Tayyörlü tesettür kısa kollu tesettür” adlı yazısında bir çok ülkede hem örtünen hem de dar ya da kısa kollu elbiseler giyen genç kızları gördüğünü aktararak, konuyu şuraya getirdi: “Sonra aklıma vücuda oturan dar tayyörlerin üzerine takılan türbanlar geliyor, örneğin Cumhurbaşkanı'nın eşi Hayrünnisa Gül’ün Kıbrıs'taki resepsiyonda giydiği gümüş rengi, vücuda oturan tayyör... Doğrusu çantası dahil son derece göz alıcı bir kıyafetti. Bu kez gerçekten şık, diyecek yok. Ama dar ve vücut hatlarını belli ediyor. Peki bu tarz bir kıyafet, sadece başında türban olduğu için Kur'an'a uygun mu, yani bütün olay saçların kapatılması mı fotoğrafa bakarken de aklımdan bu soru geçmişti. Öyle ya, madem ki bir kısmımız sadece türbana göre insanları "Kur'an'ın emrine uyuyor" veya "uymuyor" diye değerlendirebiliyor, o zaman bir kısmımız (veya ben tek başıma) da bu soruyu sorabiliriz; Tayyör üstü türban kitaba uyuyor mu?”



26 Eylül 2007 – Türban ortaöğretime de sıçrar

DSP-MHP- ANAP hükümeti döneminde 37 maddelik anayasa değişikliğinin yapıldığı süreçte anayasa komisyonu başkanlığı yapan, eski Milli Eğitim ve Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan, AKP'nin anayasa değişikliğiyle ilgili çalışmalarını değerlendirdi. Tayan, üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılmasının tehlikeli olacağını iddia ederek “Eğer böyle bir serbestlik getirilirse, bunun nerede duracağı belli olmaz, tutamazsınız. Bu AKP'nin uzun vadeli, sabırla yürüttüğü bir projedir. Din esaslı devlet ve toplum hayatını düzenlemeye yönelik çabalardır” dedi. Yasağın kaldırılması durumunda üniversitelerin ardından ortaöğretim kurumları ve kamu kurumlarında da bunun gündeme geleceğini söyleyen Tayan, “Nerede başladığı önemli değil, nerede duracağı ve biteceği önemli. Bana göre başladı mı durmaz ve bitmez. Malezya ve İran'da böyle oldu” diye konuştu.



Yüklə 2,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   64   65   66   67   68   69   70   71   ...   102




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin