Bir devriMİn anatomiSİ Kadri Çelik


l-İslam Devrim Komiteleri



Yüklə 3,6 Mb.
səhifə20/74
tarix03.05.2018
ölçüsü3,6 Mb.
#50098
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   74

l-İslam Devrim Komiteleri


Bu komiteler inkılabın ilk günlerinde Hizbullah Müslümanlarca kurulmuş ve ülkenin iç emniyetini sağlamakla görevliydi. Şah ajanlarını yakalamak, bazı fırsatçıların toplumdaki yağmacılıklarını önlemek ve barışı sağlamak da bu komitelerin göreviydi. Bu komiteler son zamanlarda seferberlik güçleri (Besic), anin ve polis güçleriyle birleştirilmiş olup "Güvenlik güçleri" adı altında toplumda hizmet etmektedirler.

2- İslam Devrim Mahkemeleri


Bu mahkemeler de devrimden sonra kuruldu. Şahın cellatları ve cinayetkar uşaklar bu mahkemelerde yargılandı. Şah'ın 13 yıllık başbakanı Amir Abbas Hüveyda SAVAK'ın başkanı Mareşal Naşiri sıkıyönetim komutanları ve cinayetkar askeriye mensupları bu mahkemelerde idama mahkum edildiler. Bu cinayetkarlar İran'da 70.000 müslümarın kanını dökmüş cellatlardı. Bu cellatların sayısı 300 kişi bile değilken tüm dünya ayağa kalkarak İran'ı uluslararası düzeyde zor duruma düşürmeye çalıştılar. Bu nasıl bir anlayış, anlamak mümkün değil? 70.000 insanı öldürenlere bir şey demezler, ama 300 insan idam edilince feryad-u figan eder, ortalığı velveleye verirler.

İran'daki yargı ve adalet sistemi de şah zamanına oranla büyük bir gelişme ve ilerleme kaydetmiştir. Şah zamanında 50-60 yıl süren davalar, inkılab sonrası en az süreye indirilmiştir. Hapishanelerde tümüyle İslami ilkeler hakimdir. Soruşturmalar İslami esaslar üzere yapılmaktadır. Ağır suçlardan içeriye alınan birçok insanla konuştum, yetkililerin insani davranışlarından hayrete düştüklerini ifade ediyorlardı. İşkence vurma, sövme vb. insanlık dışı uygulamalar kanunca da yasaklanmış durumdadır. Dışarıda birine söven ve darbe vuranlar bile kırbaç veya hapis cezasına çarptırılmaktadır.

Darbe ağır olursa suçludan ayrıca diyet de alınmakta ve saldırıya uğrayan affetmezse kısas yapılmaktadır. İçki içenlerin kırbaçlandığını, zina karlara had uygulandığını, hırsızın elinin kesildiğini, müfsitlerin başının uçurulduğunu, terörist katillerin idam edildiğini ve çeşitli suçlardan yatanların kırbaçlandığını kendi gözlerimle gördüm ve bu toplumda Allah'ın hükümleri icra ediliyor diye Allah'a şükrettim.

Özellikle de adalet karşısında zengin-fakir, alim ve alim olmayan herkesin eşit muamele görmesi beni en çok duygulandıran olaylardan biriydi. Ama elbette ki eksiklik ve yanlışlıklan da vardır. Bunlar eleştirilebilir. Lâkin müslümanlar o toplumda ellerinden geldiğince Allah'ın hükümlerini uygulamaya çalışıyorlar.

Özellikle de hapishaneleri bizim hapishanelerden çok farklı. Orada mahkumlar sıkı bir eğitim görüyorlar. Zindanlar birer medrese haline gelmiş. Evli mahkumlar haftada bir gün eşleriyle birilikte oluyorlar. Kefil gösterebilirlerse cuma gününü evde eşleriyle geçiriyorlar. Bekar mahkumlar isterlerse evlendiriliyor. Bugün ne Batı'da ne de Batıcı olduklarını iddia eden ülkelerde mahkumlara bu doğal haklan verilmiş değil. Demokrasi havarileri kesilen bu ülkelerin hapishaneleri cinsel sapıklar, homoseksüeller, hırsızlar, katiller ve yankesiciler için bulunmaz bir ortamdır. Burada her türlü sapıklıkları öğrenmekte ve uygulamaktadırlar.

Türkiye gibi 70 yıllık bir rejim bile henüz hapishanelerdeki mahkumların güvenliğini sağlayabilmiş değildir. Uzun yıllar hapislerde kalan mahkumlar eşlerini ve çocuklarını metrelerce uzaktan camdan seyretmektedirler. Eşleri dışında kendileri de içeride büyük bir cinsel problemle karşı karşıyadır. Birçok mahkum içeride sapıklaştığı gibi, eşleri de dışarıda kötü yollara düşmektedir.

İslam dini insani ve fıtrat dini olduğu için ondört asır önce alemin karanlıklar içinde yüzdüğü bir çağda insanın bu ihtiyacını görmüş ve temin etmenin yollarını tespit etmiştir. Ama Batı ve uşakları bütün bunlara rağmen demokrasi havarileri kesilir ve Îslami İran'da insan haklarının ihlal edildiğini söyler. Gerçi bunun böyle olmadığını kendileri de bilir ya; ama "ya tutarsa!" ümidiyle çalışmak Batı'nın vazgeçilmez tutkusudur.

3- İslam Devrim Muhafızları


Bu teşkilat Mart 1979'da kuruldu. Devrim muhafızları ülkede huzuru sağlamak ve karşı devrimcilere karşı mücadele etmenin yanında, devrim mahkemelerinin kuvvetli bir kolu olarak hizmet görüyor ve ülkenin bağımsızlığını korumada ve dış güçlere karşı mücadelede ordunun yardımına koşuyor. Devrimin zaferinden birkaç ay sonra Kürdistan'da hainler kan dökmeye başlayınca daha yeni kurulmuş olan Devrim Muhafızları Teşkilatı hemen bölgeye giderek bölgede emniyet ve güveni sağladılar.

Irak'la yapılan savaşta da Devrim Muhafızları en önemli görevi üstlenmiş ve binlerce şehit vermiştir. Münafıklar ve fasıklar ile devrim ve İslam düşmanlarının korkulu rüyası olan Devrim Muhafızları nerede bir fedakarlık isteniyorsa oraya koşuyor ve canıyla kanıyla İslam ve müslümanlara hizmet ediyorlar. Devrim Muhafızları Hüccet'ül-İslam Muhammed Muntaziri'nin teklifi ve imam'ın kabulüyle kuruldu. Son zamanda ordu, seferberlik güçleri ve polis teşkilatı birleştirildi. Bazı cahiller Devrim Muhafızlarının da bu birleşmeye katıldığım ve dolayısıyla inkılabı çizginin gittikçe silindiğini iddia ettiler ki bu asla doğru değildir. Devrim Muhafızları şu anda ayrı bir teşkilat olarak çalışmakta ve inkılabın iç ve dış düşmanlarına karşı mücadele etmektedir. İmam (s.a)'ın "Keşke ben de bir devrim muhafızı olsaydım." sözü Devrim muhafızlarına iftihar olarak yeter de artar bile.


4- Yardım Komiteleri


Şah zamanında ülkenin birçok zenginlik kaynaklarına rağmen İran halkının çoğu açlık ve yoksulluğun pençesinde kıvranıyordu. Bunu düzeltmek zaman ve uzun süreli bir takım ekonomik programlan gerektirmekteydi. .

Devrime katılan müslümanlar da varlığını devrime adadıkları için büyük bir sıkıntıya düşmüşlerdi.

Bütün bu nedenlerden dolayı Tahran'da "İmam Humeyni Yardım Komitesi" adında bir teşkilat kuruldu. Bu teşkilat toplumdaki yoksul halka el uzattı, evlenmek isteyenlere yardım etti, her türlü ihtiyaçlarını gidermeye çalıştı. Kurulduktan dört ay kadar bir süre sonra 3019 insana 44 milyon 718 bin riyal faizsiz borç dağıtıldı. Bunun % 40'ı borç ödemeleri için, % 20'si gıda, % 19'u sermaye, % 19'u ev tamiratı ve % 2'si de sağlık hizmetleri için kullanıldı.

Bu teşkilat bugün tüm ülkenin her yerine "Hayır sandıklan" kurmuş, buradan aldığı fonları da toplumdaki mustazaf halkın ihtiyaçlarına tahsis etmektedir. Bugün ülkede milyonlarca insan bu teşkilatın gölgesinde yer almış, çeşitli yardımlar görmektedir. İmamın kurduğu bu hayırlı teşkilat insana Hz. Ali'yi hatırlatmaktadır. Hz. Ali toplumdaki tüm fakir ve mustazaflara bizzat yardım ediyor ve gizlice onların tüm ihtiyacını gideriyordu. Öyle ki halk ancak Hz. Ali şehit edildikten sonra kendi ihtiyaçlarım gideren şahsın Hz. Ali olduğunu anlamıştı. İmam da toplumdaki tüm mustazafları kanatlan altına almış, gücü oranında onların ihtiyacını gidermeye çalışıyordu. İmam'ın kurduğu bu hayır teşkilatı bugün de toplumda aynı hizmetleri görmektedir.



Yüklə 3,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   74




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin