Nevâdir-i Kur'ân
Bu bölümde ilk olarak eser tedvin eden, "Fihrist" te bildirildiği gibi hicrî üçüncü yüzyılda yaşayan Şeyh Ali b. İbrahim b. Hâşim'le Alî b. Hasan b. Faddâl ve Ebû-Nasr-ı Ayyâşi'dir ki üçü de Şia'dandır. Gene İbn Nedim'in "Nevâdir'ül-Kur'ân" müellifi olarak bildirdiği Basralı Ahmed b. Muhammed-i Seyyârî'de Şia ulularındandır ve kitabım, Hârisî diye tanınan Tâhir ve Ebû'l-Ha-san Muhammed b. Ahmed b. Muhammed adına te'lif etmiştir.
Müteşâbih âyetler.
Müteşâbih âyetlere dâir ilk kitabı yazan Hamza b. Habib-i Zeyyât-i Kûfî, İmâm Sâdık'ın (a.s) ashabından olup 156 hicride (772), Halvan'da vefat etmiştir. İbn Nedim, Kur'ân'in yedi meşhur kaariinden biri olan ve "Meteşâbih'il-Kur'ân" müellifi bulunan Hamza'nın, İmâm Sâdık'ın (a.s) ashabından olduğunu kaydeder. Şeyh Tûsi ile çağdaş olan Muhammed b. Ahmed-i Vezîr'in "Müşteşâbih'ül-Kur'ân" adlı bir kitabı olduğu gibi 588'de (1192) vefat eden Şeyh Reşîd'üd-Din Muhammed b. Alî b. Şehr-Aşûb-ı Mâzenderânî de bu bölüme dâir kitap yazan Şia ricâlindendir.
Kur'ân'ın Maktu ve Mevsûl Ayetleri.
îbn Nedîm, bu bölümde ilk kitap yazanın Hamza b. Habib olduğunu bildirir.
Kur'âna ilk nokta koyan.
Birçok eleştiriciye göre i'râbı belirtmek için Kur'ân-ı Mecîd'e ilk nokta koyan Ebû'l-Esved'üd-Düelî'dir. Bunu onun şâgirdlerinden Yahya'ya atfedenler de olmuştur; ancak her ikisi de Şia'dandır.
Kur'ân Mecazları.
Kur'ân-ı Kerîm'deki Mecazlara dâir ilk kitabı Yahya b. Ziyâd-ı Ferrâ' yazmıştır; bu zât Nahiv bilgisinin de ileri gelenlerindendir. "Riyâz'ül-U'emâ". Ferrâ'ın Şîa-i İmamiyye’den olduğunu bildirir. Suyûtî'nin, onu İ'tizâle meyyal göstermesi, bazı bilginlerin, Usûl dolayısıyla Şia'yı, Mu'tezileyle aynı sanmalarından meydana gelmiştir. Kur'ân-ı Mecid'deki Mecazlara ait yazılan ilk önemli ki-tapsa İmâm Mûsa'l-Kâzım'ın (a.s) soyundan Seyyid Radıy'nin "Mecazât ul-Kur'an"ıdır.
Kur'ân-ı Mecîd'i ilk tefsir eden ve tefsirini yazdıran İbn Abbâs'tır. Hicrî 67 yılında (686) vefat eden Abdullah b. Abbâs'tan sonra gene sahâbe'den Gâbir b. Abdullâh-i Ansârî ve Ubeyy b. Ka'b, müfessirlerin ilklerinden sayılır. Sahâbe'den sonra Tâbiin'den Said b. Cübeyr, Katade'nin de bildirdiği gibi tefsirde ileri bir zâttı. Bunlardan sonra Yahya b. Ya'mur, hicri 90 yılında vefat eden (708) ve tefsiri bizzat Emir'ül-Mü'minin'den (a.s) ve İbn-i Abbâs'tan öğrenen, savaşlarda dâima onun maiyyetinde bulunan Saîd b. Müseyyib, hicri 70. yılından sonra (689) vefat eden ve Kur'ân-ı okuyuşta Asım'ın üstadı bulunan Ebû Abdurrahmân-ı Şulemi, İbn Abbâs'ın talebesinden sayılan ve 106 hicrîde (724) vefat eden Ebû-Sâlih, İbn Kutaybe ve Şehristâni'nin de Şia'dan saydıkları A'meş-i Kufi (148 H. 765), tefsir sahibi Süddî-i Kebîr, Muhammed b. Sâib, Zurâre b. A'yen'in kardeşi Hamrân, Ebâ b. Taglîb, yedi Kıraat İmamlarından biri olup okuyuşta Emir'ül-Mü'minin'in (A.M) okuyuşunu kabul eden Asım (128 H. 745), Kur'ân bilgisinde ileri gidenlerdendir ve bunlar da Şia'dandır.
Kur'ân'ın üstünlüğü hakkında ilk kitabı sahabeden Ubeyy b. Ka'b yazmıştır ki Emir'ül-Mü'minin'in (a.s) Şiasındandır. İmâm Rızâ ile (A.M) çağdaş olan Hasan b. Ali b. Ebû-Hamza-i Batâinî, Muhammed b. Hâlid-i Barkıy, İmâm Askerî'nin (a.s) zamanında sağ buluna Ahmed b. Muhammed-i Seyyâri, Ebu-Abdullah Kâtib-i Bısrî, Muhammed b. Mes'ûd-i Ayyâşî, Kuleynî'in üstadı Alî b. İbrahim b. Hâşim ve 346 hicride (957) vefat eden Ahmed b. Muhammed b. Ammâr Ebû Aliyy-i Kufi, bu konuyu işlemişlerdir.
Kur'ân'ın bölümlerini vaz'eden ve bu hususta "Kitâbu Esbâ'il-Kur'ân"ı yazan da, yedi kaari'den biri olan Hamza b. Zeyyât-ı Kûfi'dir. İmâm Muhammed'ül-Bâkır'ın ashabından Ebû-Hamza-i Sümâlî Sabit b. Dinar (150 H. 767), tefsire ait bir te'lifı bulunan Ebû-Basir Yahya b. Kaasım-ı Esedi (148 H. 765), yedi Kıraatten birinin imâmı bulunan ve Nahivde en ileri bilgin tanınan Kisai Ali b. Hamza (189 H. 804)... tefsir sahibi Alî b. Musa b. Babeveyh-i Kummî (329 H. 941) ve adlan sahifeleri dolduracak kadar çok olan Şia ricali, Kur'ân-ı Mecîd'e ait bilgileri işlemişler, Kur'ân'ı
tefsir etmişlerdir. :
Kur'ân-ı Mecid'e ait bütün bilgileri ihtiva eden tefsirler.
1)Hicrî 206'da (821) Sâmerrâ'nın Asker şehrinde vefat eden Ebû-Abdullah Muhammed-i Vâkıdî'nin "E't-Tergib fî Ulûm'il Kur'ân"ı. İbn Nedim "Fihrisf'inde. Vakıdî'nin Şiî olduğunu tasrih eder. 207, 208, yahut 209 Zil'Ka'de yahut Zi'1-Hiccesinde vefat edilmiştir (823-825).
2)Hicrî 460 Muharremini yirmi ikinci Pazartesi gecesi (1067) yetmiş beş yaşında vefat eden ve kırka yakın eseri bulunan, "Şeyh'üt-Tâife" ve "Şeyh'ul-İmâmiyye" diye anılan Ebû-Ca'fer Muhammed b. Hasan b. Aliyy'it-Tûsî'nin "E't-Tibyân'ül-Câmi1 li Ulûm'il-Kur'ân"ı.
3)404, bir rivayette de 406 Muharreminde, yahut Saferinde (1013, 1015) Bağdad'da vefat eden ve Hazret-i Emir'ül-Mü'minin'in (A.M) hutbelerini, hitabelerini, mektuplarını ve vecizelerini, "Nehc'ül-Belâga" adıyla toplayan, birçok eseri bulunan Seyyid Radıy Muhammed'in "Hakaaık'ut-Tenzil ve Dekaaik'ut-Te'vü"i.
Seyyid Radıy'nin, bundan başka Kur'ân bilgilerine dâir "Ki-tab'ül-Müteşâbih fi'1-Kur'ân, Kitâbu Mecâzât'il-Kur'ân" gibi kitapları da vardır.
4)Hicrî Altıncı yüzyılda yaşayan Ebû'1-Fütûh-ı Râzi Huseyn b. Alî'nin "Tefsîru Ebû'l-Fütûh" adiyle tanınan "Ravz'ül-Cinân fî Tefsir'il-Kur'ân"ı. Ebul-Fütûh Huseyn b. Ali, 552 hicrîde (1157),
talebesinden bazılarına icazet vermiş, bu büyük tefsirini de 510 la 556 yılları arasında yazmıştır (1116-1160); vefatı 556'dan sonradır.
5)Zamanına dek yazılan bütün tefsirleri, müfessirlerin yorumlarını ihtiva etmesi bakımından gerçekten de eşsiz olan ve 548 hicride Zilhiccenin onuncu gecesi (1154) Sebzevar'da vefat eden, mübarek naşı Meşhed'e nakledilip defnolunan Şeyh Emin'üd-Dîn
Ebû-alî Fadl b. Hasan-ı Tabrısî'nin "Mecma'ul-Beyân li Ulûm'il-Kur'ân"ı.
Hadis bilgisinde Şia.
Kitabımızda, önceden bildirdiğimiz gibi Hz. Peygamberin (s.a.a) zaman-ı saadetlerinden sonra hadis rivayet edilmesi, hadislerin yazılması yasaklanmıştı. Fakat Emir'ül Mü'minin (a.s) ve ona uyanlar, bu yasağa uymamışlardı. Nitekim Ehli beytten, Selmân, Ebû-Zerr, Mikdâd ve Ammâr'dan sonra Rasûl-i Ekrem'in (s.a.a) azatlı köleleri Ebû Râfi'de hadis yazanlarındandı; Ebû-Rafi'in, "E's-Süneni v'el-Ahkâmi v'el-Kazâyâ" adlı bir de kitabı vs dır(*).
(*) Ebû-Râfi'in adı İbrahim, yahut Eslem'dir. Mekke'de İslâm'la müşerref olmuş, bir müddet İslâmını gizlemiş, hicretten sonra Uhud, Hendek ve Hayber savaşlarında bulunmuştu. Hayber savaşında, Emir'ül-Mü'minin'in (a.s), yere düşen kalkanını bir yahudinin kapıp kaçması üzerine, kalenin kapısını yerinden söküp savaşın sununa dek kalkan olarak kullandıklarını, savaş bitince fırlatıp bir yana attıklarını nakl ve rivayet eden Ebû-Râfi', benimle beraber, biri kadın olmak üzere yedi kişi, kapıyı kaldırmaya çalıştık; yerinden kıpırdatamadık bile der (Müsned'den naklen Yenâbi'ül-Mevedde; s. 208). Ebû-Râfi', Hz. Rasûl'e (s.a.a), amcaları Abbas tarafından verilmişti. Abbas'ın İslâm olduğunu müjdeleyince Rasûl-i Ekrem (s.a.a) onu azad etmişler ve cariyeleri Selmâ ile evlendirmişlerdi. Ebû-Râfi'in oğlu Ubeydullah'ın oğlu Abdullah şu olayı rivayet eder: Birgün Rasûl-i Ekrem'in yanlarına vardım; Rasûl-i Ekrem uyuyorlardı, yâhud da kendilerine vahiy gelmekteydi. Huzurlarına engel olmak istemedim; yavaşça yürüdüm, o sırada odanın bir köşesinde bir yılanın bulunduğunu gördüm. Gene huzurlarını bozmamak için yılanı öldürmeye kalkışmadım; Rasûlullâh'a bir ziyan vermemesi, bir kötülük yaparsa bana yapması için Rasûlullâh'tan biraz ileride büzülerek oturdum. Rasûl-i Ekrem, (s.a.a) bir müddet sonra kalkıp "Ancak ve ancak sizin dostunuz, sahibiniz, yardımcınız Allah'tır ve Resûlüdür ve inananlar, namaz kılanlar ve rüku' haildeyken zekât (sadaka) verenlerdir" âyet-i kerimesini okudular (V; Mâide, 55), sonra da "Allah'a hamd olsun ki" buyurdular "Ali'nin dileğini verdi; Allah onu üstün ettiğinden dolayı ne mutlu ona" sonra bana dönüp "Ne diye büzülmüşsün Ey Ebâ Râfi" buyurdular. Hâli anlattım. "Bir topluluk, Ali ile savaşınca, o Hak üzere, onlarsa bâtıla uymuş olunca ve onlarla savaşmak iktizâ edince, kişi, onlarla savaşır; imkân bulamazsa hiç olmazsa gönlüyle onlara karşı durur; bundan öte de birşey olamaz; sen bu halde ne yaparsın" buyurdular. "Böyle bir zamana ulaşırsam onlarla savaşmam için beni kuvvetlendirsin, Allah'a dua et" dedim. Hz. Rasûl, (s.a.a), "Allâh’ım" buyurdular, "O zamana ulaşırsa sen ona kuvvet ver, yardım et." sonra dışarıya çıkıp "Benim eminimi görmek isteyen Ebû-Râfi'e baskın; Ebû-Râfi' benim eminim-dir" dediler. Ebû-Râfi'in oğlu Abdullah'ın oğlu Avn der ki: Hz. Ali'ye bey'at edildi; Aişe, Talha ve Züdeyr'le Basra'ya Ali de Küfe'ye gitti. Ebû-Râfi, Rasûlullâh’ı buyrukları çıkıyor dedi; Hayber'deki yerini-yurdunu sattı, seksen beş yaşında olduğu halde Küfe'ye göçtü. "Hamd olsun ki iki bey'atte bulundum; biri Akabe, öbürü Rıdvan bey'ati. İki Kıble'ye, Mescid-i Aksâ'ya ve Kâ'be'ye namaz kıldım; üç kere de göçtüm" dedi. Üç göçüşü soranlara, "Habeşe'ye" Mekke'ye, şimdi de Kûfe'ye göçtüm cevabını verdi.
Ebû-Râfi'in oğlu Ali'nin, fıkha ait kitapları, öbür oğlu Ubeydullâh'ın, Emir'ül-Mü'minin (a.s) hükümlerine, Cemel, Sıffin ve Nehravân savaşlarında bulunan sahabeye dâir telifleri vardır.
Bunlardan sonra Emir'ül-Mü'minin'in (a.s), oğullan Muhammed b. El-Hanefiyye'ye vasiyyetleriyle Mâlik ul-Eşter'e, Mısır'a vali tâyin ettikleri zaman yazdıkları Emîr-Nâme'yi rivayet eden Asbag b. Nübâte, Selmân, Ebû-Zerr, Mikdâd ve Ammâr'dan ve Sahabenin ulularından rivayetlerde bulunan Süleym b. Kays-i Hilâlî, Kûfe'de Ubeydullâh b. Ziyâd tarafından şehid edilen Meysem-i Temmâr ve daha birçokları, bilhassa İmâm Ca'fer'us-Sâdık'ın (a.s) ashabı hadis rivayet etmişlerdir; İmâm Ca'fer'us-Sâdık'tan (a.s) hadis rivayet edenlere dâir ayrıca bir kitap da yazılmıştır.
Şia-i İmâmiyye'nin ana kaynağı bulunan ve "Kütüb-i Erbaa-Dört Kitap" denen hadis kitapları ve yazanlarıysa şunlardır:
1) Ebû-Ca'fer Muhammed b. Ya'kub-i Küleynî'nin "Kâfi" adlı, Usûl ve Fürû-i Dîn'e ait kitabı.
İslâm âleminde "Sikat'ül-İslâm" lâkabıyle ilk tanınan Ebû-Ca'fer Muhammed b. Ya'kuub-i Küleynî, "Kâfi" adını verdiği kitabını, Usûl ve Fürû'a dâir iki bölüme ayırmış, her iki bölümü de mevzulara göre bablara bölmüştür. Bu kitabı, tam yirmi yılda tamamlamıştır. "Kâfi"de, senedleriyle 16199 hadis vardır. Küleynî, hicretin 329 yılı Şabanında, Bağdad da vefat etmişler (941 M.), Küfe kapısındaki meşhur köprüye yakın ve hâlâ ziyâretgâh olan yere defnedilmişlerdir. Gaybet-i Sugrâ zamanını idrâk ettikleri ve bu zamanda Şia'nın, Süferâ'yı Erbaa vâsıtasıyle İmâm-ı Zaman'la (A.F) irtibatı bulunduğu bakımından "Kâfinin İmâm (A.F) tarafından görülmüş olduğu ve "Kâfî, Şia'mıza kâfidir" buyurdukları hakkındaki rivayet doğrudur; kitabında, "Alim dedi ki, Bir başka hadiste" gibi kayıtlarla İmâm-ı Zaman'ı (A.F) kastettikleri, fakat takıyyeye riâyetle ve emirlerine imtisâlen adlarını anmadıkları anlaşılmaktadır.
Küleyni'nin "Kâfi"den başka, Karamıta'yı redde ait kitabı,
Kûfe'de Emir'ül-Mü'minin (a.s) tarafından Beytülmâle me'mûr edildi; bütün savaşlarında maiyetlerinde bulundu. Emir'ül-Mü'minin'in (a.s) şahâdet-lerinden sonra İmam Hasan'la (a.s) onu bir müddet Hazret-i Emir'in evlerinde oturttu; sonra Sünuh'ta bir yer alıp ona bağışladı. Hicretin kırkıncı yılı sonlarında vefat etti. Oğullan Ali ve Ubeydullâh da, Emir'ül-Mü'minin'in kitabet hizmetlerinde bulunmuşlardır (Tenkıyh'ul-Makaal fi Ahvâl'ir-Ricâl; I, s. 9-10).
"Kitâb ur-Ricâl, Vesâilul-Eimme" gibi eserleri ve İmamlar (a.s) hakkında söylenen şiirlere dâir bir telifi ve başka kitapları da vardır.
2) Ebû-Ca'fer Muhammed b. Alî b. Huseyn b. Musa b. Bâbeveyh'il-Kummî'nin "Men La Yahzuruh'ul-Fakıyh"i.
"İbn Bâbeveyh" ve "Sadûk" lâkaplarıyla da anılan Ebû-Ca'fer Muhammed b. Ali'ye, "Ebû-Ca'fer-i Sânî"de denir. Şeyh Müfid'in üstadıdır. 355 hicride (966) Bağdad'a gelmişler, 381'de (991) Rey'de vefat etmişlerdir; Şâh-Zâde Abdülazıym'in (a.s) merkadlerine yakın bir yere defnedilmişlerdir; merkadleri ziyâretgâhtır. Büyük, küçük, üçyüze yakın, tefsire, hadise, akaaide, fıkha, târihe, ricale ait eseri vardır. "Reyhânet'ül-Edeb", altmışaltı eserinin adlarını kaydeder.
"Men La Yahzurruh'ul-Fakıyh" de 9044 hadis mevcuttur ve Şîa-i İmâmiyye'nin hadise dâir ikinci ana kaynağı bu kitaptır.
3 ve 4) Ebû-Ca'fer Muhammed b. Hasan b. Aliyy-i Tûsî'nin "Tehzib'ül-Ahkâm"ı ve "El-İstibrâu fî Ma'htelefe fîhi mine'l-Ahbâr"ı.
"Şeyh'ut-Tâife, Şeyh'ul-İmâmiyye" ve "Şeyh Tûsî" diye anılan Muhammed b. Hasan'a "Ebû-Ca'fer-i Sâlis" de denir. "Tehzib'ül-Ahkâm", üçyüz doksan üç baba ayrılmıştır ve 13059 hadisi ihtiva eder. "El-İstibsâr", dokuz yüz yirmi babtır, 5511 hadisi muhtevidir.
Necef-i Eşrefi ilk olarak dini merkez hâline getiren Şeyh Tûsî'nin, bu iki ana kaynaktan başka, Akaide, Fıkha, Tefsire, Târihe ait birçok eseri vardır ki "Reyhânet'ül-Edeb", bunlardan otuz yedi tanesinin adlarını kaydetmektedir. "E't-Tibyân'ül-Câım" li Ulûm'il-Kur'ân" adlı tefsiri, Tabrısî'nin "Mecma'ul-Beyân"ına aslî bir kaynak olmuştur.
Şeyh Tûsî, hicrî, dört yüz altmışıncı yılı Muharreminin yirmi kinci Pazartesi gecesi yetmiş beş yaşlarında vefat etmişlerdir (1067). Sahn-ı Murtavi'ye bitişik olan merkadleri ziyâretgâhtır.
Bunlardan başka 413 Ramazanının üçüncü günü vefat eden (1022) ve Şeyh Tûsi'nin üstadı olan Şeyh Müfid Muhammed b. Muhammed b. Nu'mân, 1019da vefat eden (1610) Molla Muhsin Feyz-i Kâşânî, 1110 Ramazanı'nın yirmi yedinci günü vefat eden (1699) Meclisi Muhammed Bâkır-i Isfahanı, 1158'de (1745) vefat eden Abdüllâtif b. Ali b. Ahmed-i Hârisiyy-i Amulî, 1242'de (1826) vefat eden Seyyid Abdullah b. Seyyid Muhammed Rızâ-yı Kâzımî. 1320'de (1904) vefat eden Huseyn b. Allâme-i Nûrî, İmâmiyye'nin, hadiste eşsiz bilginlerindendir. Bilhassa Meclisi'nin "Bıhâr'ül-Envâr"ı, aynı zamanda büyük ve geniş, örneği bulunmayan bir ansiklopedi mahiyetindedir. 1359 Zilhiccesinin yirmi üçüncü günü Neeef-i Eşrefte vefat eden (1940) Şeyh Hacc Abbâs-ı Kummî, "Bıhâr'ul-Envâr"da bulunan bahislerle şahıslan alfabetik tertiple ihtisar ederek iki ciltlik bir kitap meydana getirmişler, adını "Se-finet'ül-Bıhâr ve Medinet'ül-Hikemi v'el-Asâr" koymuşlardır. Bu eser, Necef-i Eşrefte ve Tehran'da, Taş ve Hurufat Basması olarak basılmıştır.
Hadis bilgisini ilk va'z eden, hadisleri, senetlerine, râvilerine göre kısımlara ayıran, 403, yahut 405 hicride (1012-1014) Nişâbûrî Muhammed b Abdullah'tır. Hadis bilgisine dâir "Ma'rife-tü Ulûm'il-Hadîs" adlı beş kısımdan meydana gelen bir kitap yazmış, hadisleri bölümlere ayırmıştır. Hâkim'in Şiiliğini, 562'de vefat eden (1166) Sem'âni Abdülkerim, "Ensâb"mda bildirdiği gibi 748'de vefat eden (1347) Zehebî de "Tezkiret'ül-Huffâz" ında açıklar; diğer kaynaklar da aynı bilgiyi verir.
Hâkim'den sonra 673'te vefat eden (1274) ve hadisleri, Sahih, Hasen, Müvessak ve Zaif bölümlerine ayıran Ebû'l-Fazâil Seyyid Cemâlüddin Ahmed b. Tavus, 911 hicride (1506), Şiiliği yüzünden Mekke'den getirtilerek İstanbul yakınlarında şehid edilen ve "El-Bidâyetü fî İlmi'd-Dirâye"yi, o kitabın şerhi "Kitâb'üd-Dirâye"yi yazan Şehid-i Sâni Şeyh Zeyn'üd-Dîn, bilhassa 1030 yahut 1031 hicride vefat eden (1620-1621) ve yüzden fazla eseri bulunan, aynı zamanda kudretli bir nesir ve şiir üstadı olan Şeyh Bahâüddin-i Amilî, bu bilgide en ileri gidenlerdendir.
Rical Bilgisi.
Hadis bilgisinin dayanağı olan Rical Bilgisinde de Şia, öndedir. Ehl-i Sünnet e göre Rasûlullâh'ın (s.a.a) ashabının hepsi âdildir; hareketleri tartışılamaz. Aralarındaki dövüşme, sövüşme, öldürüşme, hepsi, onların ictihadlarından ileri gelmiştir; taraflar ictihadlarına göre haklıdır; suçsuzdur. Eğer müctehid, ictihâdıyle gerçeği bulursa iki kat sevab kazanır; bulamazsa, ictihâd zahmetine karşılık bir sevab elde eder; peygamberler bile küçük ve önemsiz suç işleyebilirler, yanılabilirler. Bu inanç, şüphe yok ki intikaadı önler. Bu inancı, tabiilere, hattâ onlara uyanlara dek teşmil edenler de olmuştur. Şiadaysa peygamberler, her türlü suçtan, yanılmadan münezzehtir; Rasûl-i Ekrem (s.a.a), Fâtımet'üz-Zehrâ (a.s) ve Oniki İmâm (a.s) masumdur ancak; bunlardan başkaları masum değildir; bu bakımdan iyilik yapabildikleri gibi kötülük de yapabilirler. İyilikleri, onları hiçbir zaman ismet mertebesine ulaştıramaz; ancak masumlara yaklaştırır; râzılıklarına ulaştırır onları; kötülüklerse, inşanı küfre, nifaka, şirke bile sürükler. Bu inanç, intikaadı, Sahabenin, Tabiinin, onlardan sonra gelenlerin ve bütün hadis rivayetinde bulunanların haklarında, sınırsız bir sahaya ulaştırmıştır. Bu yüzden, bir yandan hadis bilgisinin, bir yandan tarihin bir kolu ve dayanağı olan Rical Bilgisinin ilk çağlardan itibaren Şia'da ilerlemesini sağlamıştır. Emîr'ül-Mü'minin ve İmamlar (a.s), onlara uyanlar, olayları taraf gözetmeden eleştirmişler, olaylar ve bu olaylara karışanlar, bu olayları meydana getirenler hakkında çekinmeden hükümler vermişlerdir. Zamanla Rical Bilgisi tedvin edilmiş, râviler inançlarına, doğruluklarına, hareketlerine göre sınıflandırılmıştır.
219'da vefat eden (834) Ebû-Muhammed Abdullah b. Cebele b. Hanân b. Hurr'ül-Kinâni'nin "Kitâb'ür-Ricâl"i olduğu gibi İmâm Mûsâ'l-Kâzım (a.s) ashabından, "Kitab'ül-Mahâsin" müellifi Ebû-Abdullah Muhammed b. Hâlid-i Barkıy'nin bu bilgiye dâir bir "Kitab'ür-RicâFi vardır. Barkıy diye tanınan ve 274'te (887) vefat eden oğlu Ebû-Ca'fer Ahmed de "Kitab'ür-Ricâl" ve "Ki-tab'üt-Tabakaat" sahibidir.
Bunlardan sonra 378 hicride (988) vefat eden "Kitab'ül-Memdûhine v'el-Mezmûnine min'er-Ruvât"ı yazan ve İbri Dâvûd diye tanınan Şeyh Ebû'l-Hasan Muhammed b. Ahmed b. Kummî, "Ma'rifet'ür-Ricâl, Rical'ül-Muhtârine min Ashâbi'n-Nebiyy" müellifi olan ve 381'de (991) vefat eden Şeyh Sadûk Ebû-Ca'fer Muhammed b. Bâbeveyh, "Kitâb'üş-Şiati min Ashâb'il-Hadisi ve Ta-bakaatihim" sahibi olan ve 355'te (966) vefat eden Şeyh Ebû-Bekr'i Cu'fî, hicri dördüncü yüzyıl (x) ricalinden ve "Esmâü Mu-sannifi'ş-Şia"yı yazan Şeyh Muhammed b. Batta, dördüncü yüzyılda (x) yaşayan ve "Men Reva an Ca'fer b. Muhammed min'er-Ricâl" müellifi Seyyid Ebû-Ya'lâ Hamza b. Kasım b. Alî ve daha birçok Rical Bilgini bu bilgi bölümünü çağımıza dek işlemişlerdir.
Bilhassa çağımızın ünlü bilginlerinden Hacc Şeyh Abdullah'il-Mâmakaanî'nin "Tenkıyh'ul-Makaal fi Ahvâl'ir Rical" adlı üç büyük ciltlik muhalled eseri, bu bilgiye dâir yazılmış eserlerin hemen hepsini toplamıştır. Bu eser 1368 Râvinin hakkında, rical kitaplarındaki mülâhazaları, tereddüdleri, yanılmaları da düzelterek kapladığı gibi ayrıca künyeleriyle anılan 1444, lakaplarıyla tanınan 1343 kişinin, 152 kadının hâl tercemelerini, rivayetlerinin değerlerini, kaynaklan intikaad ve tahlil yoluyla belirtir; kitabın başlangıcındaki 171 sahifeyi tutan "Fihrist'ten sonra Önsöz mâhiyetinde olan ve 47 büyük sayfayı kaplayan yazıda Rical Bilgisi, bu bilginin özellikleri, terimleri özetlenmekte, Ayyâşî, Keşşî, Necâşî... gibi Rical bilginlerinden bahsedilmekte, kitabın kaynakları bildirilmektedir. Ahmed b. Şeyh Muhammed Huseyn-i Zencânî'nin yazısıyla birinci cildi 1349 hicride, ikinci cildi 1352'de, üçüncü cildi, aynı yılda, Necef-i Eşrefte, Hacc Şeyh Muhammed Sâdık'ül-Kütübi'nin "Matbaat'üt-Murtazaviyye"sinde Taşbasması olarak basılmıştır. 1287'de (1870) Necef-i Eşrefte doğan Şeyh Abdullah b. Şeyh Muhammed Hasan b. Abdullah'il-Mâmakaani, 1351 Şevvalinin onbeşinde (1933) altmış dört yaşında vefat etmiştir. (Şeyh Muhammed Takıy b. Şeyh Kâzım, bu eserdeki bazı yanlışları, "Ta'likaatu Tekıyh'il-Makaal" adlı kitabında belirtmiştir. Tenkıyh ve intikaadı için Akaa Bozorg-i Tehrânî merhumun "E'z-Zeriatü ilâ Tasanifiş-Şia "sının IV. cildine bakınız; Tehran-Çâp-Hâne-i Meclis-1320-1322 S. 466-467).
Hadis rivayet edenler.
Bu bilgi bölümünde "Kitâb'üt-Tabakaat" adlı ilk kitabı yazan, Şia'dan Vakıdî Muhammed'dir. 206, yahut 207, yahut da 208 hicride (821-823), yetmiş iki yaşında vefat eden Vâkidî'den sonra İbn'ül-Ciâbî diye tanınan Koodi Muhammed b. Ömer'in "Kitab'üş-Şiati min Ashâb'il-Hadisi ve Tabakaatihim. Kitâbu men Reva'1-Hadisi Gadir-u Humm, Kitâbu Ahbân Ali Ebi-Tâlib, Kitâbu ahbân Bağdâd ve Tabakaati Ehl'il-Hadisi bihâ, Kitâbu Ahbârı Aliyy'İbn'il-Huseyn, Müsnedü Ömer'ibni Aliyy'ibni Ebî Tvlib, Kitâbu Zikri Men Reva Muâhâti'n-Nebiyy. Kitâb'ül-Mevâlî v'el-Esrâfî ve Tabakaatihim min Benî Hâşimi ve Mevâlîhim. Kitâbu Ubeyy v'ebni Mes'ûd fi Leylet'il-Kadr" adlı telifleri vardır. İbn Nedîm 344 Recebinin onbeşinci günü (955) vefat eden İbn Cıâbî'nin Şia'dan olduğunu ve Seyf üd-Devle'nin yakınlarından bulunduğunu kaydeder. Şeyh Müfîd bu zâttan rivayette bulunmuştur. Emir'ül-Mü'min'in (a.s), Ümmî Peygamber (s.a.a) bana ahdederek bildirdi; gerçekten de beni ancak mü'min sever ve bana ancak münafık buğzeder" sözlerinin râvilerine ve bu hadisin tahric yollarına dair bir kitabı da vardır.
"Kitâb'ül-Mahâsin" sahibi Ebû-Ca'fer Barkıy'nin de "Kitâb'üt-Tabakaat, Kitab'ür-Ricâl" adlı kitapları mevcuttur.
Dostları ilə paylaş: |