İbni Sayyad Olayı
Biz bu bölümü burada, şeytanın insanla ilgisi ile irtibatlı olduğu için ele alacağız. Aslında İbni Sayyad yahudi asıllı bir adamdır, sonra zahirde müslüman olmuştur. Ama diliyle küfrü gerektiren kelimeler söylüyordu. Ve cinler alemi ile ilgisi vardı. O, insana ait şeytani vahiy olayını temsil ediyordu. Onun bu durumu sahabe-i kiramdan bazılarına karışık geldi ve onu "Mesihu'd-Deccal" zannettiler. Halbuki o, kesinlikle sözü edilen deccal değildi, ama ona benziyordu ve durumu karışıktı. Çünkü bu karışıklık ona ne bir iş, ne bir tehlike ve ne de bir hata gerektiriyordu. Çünkü Resulullah (a.s), kendisinin bildiği bir hikmetten dolayı bu ihtimali açık bırakmıştı. Biz de Resulullah (a.s)'ın böyle yapmakla, ümmetine kendisinden sonra olacaklarını haber verdiği olayları anlamada ictihad kapısını açmayı amaçladığını umuyoruz. Nas veya emir bu amacı taşımaktadır.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur:
"Doğrusu şeytanlar sizinle tartışmaları için dostlarına fısıldarlar, eğer onlara itaat ederseniz, şüphesiz siz müşrik olursunuz."134
Şeytanların fısıldaması değişik şekillerde ortaya çıkar. Şeytanın, Allah'ın koruduğu kişi hariç verdiği vesvese bunlardan biridir. Ama, halkın çoğunluğu ondan gafildirler. Ancak gönül ehli olanlar onu anlarlar. İnsan, her ne kadar kötü motivler nedeniyle iç sezgiden yoksun olmasa da, bazı psikologlar bu motivleri zorlayan yabancı motiv türlerinden söz etmişlerdir. Bazan şeytanların fısıltısı, kişide daha açık bir şekil alır ki, İbn-i Sayyad olayı bu duruma bir örnektir.
Önceki bölümde, cinlerin insan cismine bürünmelerinin ve onların dili ile konuşmalarının mümkün olduğunu görmüştük. Bu, görülen ve şahid olunan bir olaydır. Aynı şekilde bazı insanların cinler alemi ile nasıl ilişkili olduklarını da görmüştük. İbni Sayyad olayı, gene bu konuya giriyor. O, cinler aleminden şeytanlarla ilişkisi olan bir kişiydi.
Bazı araştırıcıların bu olayın yorumunda sıkıntı çektiklerini görüyoruz. İbni Sayyad ahir zamanda ortaya çıkacak olan Deccal mı, yoksa deccallardan bir deccal mı? Kesin kararımız odur ki, İbni Sayyad deccallardan biridir. Resulullah (a.s.) onun hakkında tahlil ve araştırma yapmak için bu kapıyı açık bırakmıştır. Bu olay, kısımlarıyla veya tümüyle insanlık hayatında ortaya çıkan önemli bir olaydır.
Burada. İmam Nevevi'nin İbni Sayyad hakkındaki incelemesini, Sahih-i Müslim şerhinden nakletmek istiyoruz.
"İbni Sayyad'ın ismi Saf dır. Ona İbni Said de denilir. Hadislerde İbn-i Sayyad ve İbni Said olarak da geçmektedir. Ulema İbni Sayyad kıssasını zor bir olay olarak görmüşlerdir. Bu adamın deccallardan biri olduğunda şüphe yoksa da, Mesih adındaki meşhur Deccal olup olmadığı konusunda şüphe edilmiştir. Hadislerin zahirleri, onun meşhur Deccal olduğuna dair Hz. Peygamber (a.s)'e vahiy gelmediğini göstermektedir. Hz. Peygamber (a.s)'e bildirilen yalnız Deccal'ın sıfatlarıdır, İbni Sayyad'da muhtemel belirtiler görülmüştür. Onun için Hz. Peygamber (a.s) ne bu adamın, ne de başkasının Deccal olduğunu kesin olarak söylememiştir.
Hz. Ömer (a.s)'e;
"Eğer bu o Deccalsa, senin onu öldürmeye gücün yetmiyecektir"
buyurması, bundandır. İbni Sayyad müslümandı. Deccal'ın ise kafir olması gerekiyor. İbni Sayyad'ın çoluk çocuğu vardı. Halbuki Deccal çoluk çocuktan yoksun olacaktı. Ayrıca Deccal'ın Mekke ve Medine'ye giremiyeceği, bildirilmiştir. Ama İbni Sayyad Medine'ye girip sonra da Mekke'ye doğru yola koyulmuştur. Bütün bunlar, İbn-i Sayyad'ın meşhur Deccal olmadığının delilidir. Ayrıca Hz. Peygamber (a.s) Deccal'ın sıfatlarından, fitnesinden ve yeryüzünde ortaya çıkacağı zamandan haber vermiştir, İbni Sayyad kıssasının zor bir olay olması ve onun yalancı deccallardan biri oluşu, şu sebeplerden ötürüdür;
O Hz. Peygamber (a.s)'e: "Benim Allah'ın elçisi olduğuma şehadet eder misin?" diye sorarak saçmalamıştır. Kendisine doğrucu ve yalancı kimseler geldiğini, su üzerinde bir taht gördüğünü, kendisinin meşhur Deccal olmaktan çekinmediğini ve Deccal'ın yerini bildiğini iddia etmiştir. Yine o, Deccal'ı tanıdığını, doğduğu yeri ve halen nerede olduğunu, hatta burnunu akıtıp sokakları dolduracağını bildiğini söylemiştir...
İbni Sayyad'ın müslüman görünmesi, cihad etmesi ve bulunduğu halden vazgeçmesi, onun Deccal olmadığına sarih bir delil kabul edilmemiştir.
Hattabi şöyle demiştir:
"İhtiyarladıktan sonraki hali, selef arasında ihtilaflıdır. Rivayete göre İbn-i Sayyad bu sözlerinden tevbe etmiş ve Medine'de ölmüştür. Hatta cenaze namazı kılınacağı vakit, yüzü açılarak cemaata gösterilmiş ve "şahid olun," denilmiştir. Fakat yine rivayete göre İbn-i Ömer'le Cabir (r.a), İbni Sayyad'ın Deccal olduğuna yemin ederler, bundan hiç şüphe eseri göstermezlermiş. Hz. Cabir'e: "İbni Sayyad müslüman oldu," demişler:
"İsterse müslüman olsun," cevabını vermiş. "O, Mekke'ye girdi, zaten Medine'de idi", demişler:
"Girse de o Deccaldir," demiştir"
Ebu Davud'un Sünen'inde, Cabir (r.a)'den rivayet edilen salih bir hadis de şöyledir:
"Biz İbni Sayyad'ı Harra Savaşı'nda kaybettik" Bu hadis, onun Medine'de öldüğünü söyleyenlere bir reddiyedir.
Müslim, Cabir bin Abdullah (r.a)'ın Allah'ın adını anarak İbni Sayyad'ın Deccal olduğu konusunda yemin ettiğini rivayet etmiştir.
Ayrıca Cabir, Hz. Ömer (r.a.)'ın Resulullah (a.s)'ın yanında bu şekilde yemin ettiğini işitmiş ve Resulullah (a.s)'ın ona karşı çıkmadığını söylemiştir.
Ebu Davud, sahih bir isnadla İbn-i Ömer (r.a)'den şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Vallahi İbni Sayyad'ın Mesih-Deccal olduğundu hiç şüphem yok." Beyhaki 'el-Ba'as ve'n-Nüşur' adlı kitabında şunları söylemiştir:
"İnsanlar İbni Sayyad'ın Deccal olup olmadığı konusunda büyük bir ihtilafa düştüler. İbni Sayyad'ın Deccal olmadığı kanaatine varanlar Cassase kıssasında Temimu'd-Dari hadisi ile ihticac etmişlerdir.
İbni Sayyad'ın özellikleri, Deccal'ın özelliklerine benzeyebilir. Nitekim Sahih'de, insanların Deccal'a en çok benzeyeninin Abdu'l-Uzza bin Katan olduğu sabittir. İbni Sayyad'ın işi bir fitne oldu ki, Allah kullarını onunla denedi, müslümanları o fitneden ve o fitnenin şerrinden korudu.
Cabir hadisinde Hz. Peygamber (a.s)'in, Hz. Ömer (r.a)'in sözüne karşı sessiz kalmasından başka bir şey yoktur. İhtimal ki, onun bu şaşkın hali karşısında, Deccal olup olmadığı konusunda tevakkuf etmiş, sonra onun Deccal olmadığı konusunda Temim hadisinde açıklandığı gibi vahiy gelmiştir."
Bu sözler Beyhaki'nindir. Halbuki, Beyhaki İbni Sayyad'ın Deccal olmadığı görüşünü tercih etmiştir. Biz, Hz. Ömer (r.a)'den ve oğlu Abdullah'tan ve Cabir'den, İbni Sayyad'ın Deccal olduğu konusunda görüşleri bulunduğunu arzetmiştik. En doğrusunu Allah bilir.
Burada şöyle bir soru hatıra gelebilir: İbni Sayyad, Hz. Peygamber (a.s)'in huzurunda peygamberlik iddia ettiği halde, onu neden öldürmemiştir?
Bu soruya iki vecihle cevap verilmiştir. Onları Beyhaki ve diğerleri şöyle zikretmişlerdir:
1- İbni Sayyad henüz buluğa ermemiş bir çocuktu. Mükellef olmadığı için öldürülmemiştir. Kadi Iyad bu cevabı beğenmiştir.
2- İbni Sayyad yahudilerle barış yapıldığı bir sırada ortaya çıkmıştır. Kendisi yahudi idi. Öldürülmemesi bundadır. Hattabi 'Mealimu’s Sünen'inde bu ikinci cevabı kati olarak kabul etmiş ve şunları söylemiştir:
"Çünkü Hz, Peygamber (a.s) Medine'ye geldikten sonra kendisiyle yahudiler arasında bir barış antlaşması yazdı. Buna göre yahudilere dokunmak, onları kendi hallerine bırakmak şarttı. İbni Sayyad da onlardandı. Yahut aralarına sığınmıştı. Hz. Peygamber (a.s)'in gizlediği Duhan ayeti ile onu imtihan etmesine gelince; İbni Sayyad'ın iddia ettiği kehaneti ve gaib konusunda söyledikleri, Hz. Peygamber (a.s)'in kulağına gelmişti. Bu sebeple onun gerçek halini anlamak ve Ashab-ı kiramına da bir kahin ve bîr sihirbaz olduğunu, şeytanın şair kahinlere yaptığı gibi ona da bazı şeyler ilka ettiğini göstermek için kendisini imtihan etti. Resulullah (a.s) Duhan ayetini gizleyerek onu imtihan etti. Ayetin meali şöyledir:
"Gökyüzünün aşikar bir duman getireceği günü gözet."135
Hz. Peygamber (a.s) İbni Sayyad'a:
"Ben sana bir şey gizledim" dedi.
O da: "Duh" dedi, kelimeyi tamamlayarak "Duhan" diyemedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s): "Sus, sen değerini aşamazsın!" buyurdu."
Yani senin gibi şeytandan bir kelime belleyen kahinlerin yapacağı budur. Fakat peygamberler öyle değildir. Onlara vahyedilen gaib ilmi, tam ve açık olarak bildirilir. Allah'ın evliyaya ilham buyurduğu kerametler de öyle değildir, demek istemiştir. En doğrusunu Allah bilir.
Dostları ilə paylaş: |