Citation ahm03 \l 1055 Dr. Mehmet yanmiş-Ahmet aktaş



Yüklə 206,5 Kb.
səhifə7/10
tarix29.12.2017
ölçüsü206,5 Kb.
#36361
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10

3.1.9 Alevi ve Şiiler


Aleviler ve Şiiler, bölgede varlığını sürdüren ve kendinden söz ettiren diğer dini gruplardır. Bu iki grubun bazı dini konularda benzer fikirlere sahip olduğu ve tarihsel köken olarak yakın oldukları söylenmektedir. Bölgede yapılan bazı çalışmalarda da Alevilerin bu yakınlık sebebiyle daha kolay Hristiyan olduğu tespit edilmiştir (Çayır, 2008: 127, 132; Tezokur, 2007: 197).

3.1.9.1. Aleviler


Kürt toplumunda üzerinde durulması gereken dini gruplardan biri Alevilerdir. Yirminci yüzyılın başlarında ne kadar Alevinin yaşadığı bilinmemekle beraber Osmanlı toplumunda Alevilerin daha çok kırsal bölgelerde ve göçebe olarak yaşadığı düşünülürse bu sayının şehir merkezlerinde çok küçük olacağı tahmin edilebilir. Aksi bir bilgiye incelenen kaynaklarda rastlanmamıştır. Ancak köylerde bugün bilinenden daha fazla sayıda Alevi yerleşim yerinin olduğu iddia edilmektedir (Taşğın, 2004)

Alevilerle yapılan görüşmelerde kendi içlerinde bir geleneksellik-modernlik tartışmasının olduğu görülmüştür. Kırsal bölgelerde yetişmiş olan dede ve orta yaş üstü kuşak ile eğitimli orta yaş ve gençlerin dini konularda bazı farklı yorumları benimsedikleri açıktır. Kırsalda yetişmiş dedelerin bu sebeple tam benimsenmediği fakat tamamen de dışlanmadığı söylenebilir. CITATION Ahm03 \l 1055 Ancak geleneksel Aleviliğin önemli ögeleri olan dedeliğin dini-sosyal otoritesi, musahiplik, belirli cemlerin usule uygun yapılması ve düşkünlük şehir hayatının modernleştirici ve tek tipleştirici etkisine direnememektedir (Taşğın, 2004); (Subaşı, 2003). Ayrıca Aleviliğin daha çok ocak bağımlı ve yerel olanı önceleyen karakteri şehirde bir araya gelen yeni toplumda önemli tartışmaların da başlamasına yol açmıştır. Birçok inanç geleneğinde zamanla oluşan kültürel-dini ayrılıklar mezhep, tarikat, cemaat şeklinde yeni kollar üretirken, bütün farklılıklarına karşın Alevi toplumunda böyle bir ayrışma olmamıştır. Bunun yerine tarihte ocaklar günümüzde ise dernekler üzerinden farklılıklar kargaşaya mahal bırakmadan yaşatılmaya çalışılmaktadır. CITATION Ahm03 \l 1055 Ancak görüşme yapılan bazı Alevi gençler yine de kimlik karmaşası yaşadıklarını dile getirmişlerdir. Bunlar özellikle dini konularda tam bir otorite olmamasından dolayı neyin Alevilikte varolduğunu neyin Sünnîlik olduğunu bilemediklerini söylemektedirler (Erkek, 35; Kadın, 21). Alevi toplumunun yaşadığı bu kimlik karmaşası sebebiyle din değiştirmeye daha meyilli oldukları özellikle inançlarından dolayı toplumsal dışlamanın Hristiyanlığa geçişte önemli bir unsur olduğu bilinmektedir (Çayır, 2008; Tezokur, 2007).

Alevilerle yapılan görüşmelerde genelde söylem düzeyinde Aleviliğin milliyetçilik üstü bir konu olduğu dile getirilmiştir. Ancak spesifik konular üzerinde yapılan tartışmalardan hem Türkmen hem de Kürt Alevilerin kendilerini bir parça Kürt ulusalcılarına yakın kabul ettikleri anlaşılmaktadır. Alevilerin geçmişte devlet ile yaşadıkları sıkıntılar, Aleviliğin Sol ile olan geleneksel ilişkileri CITATION Ahm03 \l 1055 ve Kürt ulusalcıların Alevileri kazanmak için yaptıkları hamleler bunu kolaylaştırmaktadır. CITATION Ahm03 \l 1055 Türkiye geneli için yapılan bazı analizlerde de sıklıkla dile getirilen, “Türk-Alevi solcular devletin hızla Sünnîleştiğini düşündüklerinden PKK’yı kendilerine doğal dost görmektedirler” (Bruinessen, 2011) söyleminin benzeri bölgede de gerçeklik kazanmaktadır. Türkmen bir Diyarbakırlı Alevinin “Biz Türk olmaktan dolayı bu zamana kadar hiçbir fayda görmedik. Evet, köylerimiz yakılmadı ama öteden beri hep göz hapsinde tutulduk (…) 90’lardan önce köylerde yaşadığımız dışlanma PKK ile kırıldı” (Erkek, Av. 38) sözü şehirdeki Alevilerin bir kısmının milliyetçilik konusundaki perspektiflerini yakalama adına önemlidir.

Bölgede Alevilerin 90 sonrası süreçte kırsaldan şehre göçleri yoğunlaşmıştır. Geçmişte kırsalda ve şehirde yaşadıkları dışlanmaya karşın günümüzde daha rahat hareket ettikleri anlaşılmaktadır. Ancak şehirlerde kendi içlerinde bir gelenek-modern ve marjinal sol Ortodoks sol çatışmasının ortaya çıktığı gözlenmiştir.


3.1.9.2. Şii Gruplar


Kürtlerde Şii grupların varlığı çok eskilere gitmektedir. Kürtlerin yaşadıkları birçok yerleşim alanında Şii köylerinin olduğu bilinmektedir. Ancak genel kanaat 2000’li yıllardan sonra görünür oldukları ve zamanla iddialarını açıktan dile getirmeye başladıkları yönündedir (Erkek, 43; Erkek, 62).

Şii grupların Necef, Kufe ekolleri ve Gulat tabir edilen grupları bölgede bulunmaktadır. Farklı görüşler benimsenmesine karşın bunlar zaman zaman Şiilikçe önemli kabul edilen günlerde büyük salonlardaki programlarla bir araya gelmektedir. Bunların bazısı açıkça Hz. Ömer ve Aişe’ye hakaret ederken bazısı da bunun dinin kendisine zarar vereceğini savunmaktadır. Bazı gruplar Hz. Ali’yi ilahlaştırıp Hz. Peygamber’den üstün görürken diğerleri bu konuda Ehl-i Sünnet’e yakın görüşleri dile getirmektedir. Yine, bazıları İran devletini önemserken diğerleri için bu devlet batıldır, devleti ancak Mehdi’nin kendisi kurabilir anlayışındadır.

Şiilerle yapılan görüşmelerde Kürt-Türk milliyetçiliğine bakışlarının değiştiği gözlenmiştir. Genel manada Türk-İslam geleneğine karşı olumsuz bakış sahibi olduklarını söylemek gerekir. Benzer şekilde dini eğitimi olan kimselerin Kürt ulusalcılığına da dini hayatı olumsuz etkilediği için karşı çıktıkları görülmüştür. Bunun dışında kalan eğitimsiz kesimin Kürt ulusalcığına daha olumlu baktığı tespit edilmiştir. Yapılan görüşmelerde Kürt toplumunda Şii inancının çok güçlü bir tabanının olmadığı gözlense de Hz. Ömer’e yönelik söylemler, Yavuz Selim düşmanlığı, Sünnî İslam anlayışı ve tarihine yapılan eleştiriler bu hareketin kendi söylemlerini yaymada başarılı olduğunu göstermektedir. Alevi-Kürt ulusalcıların ve Öcalan’ın eserlerinde Sünnî İslam geleneğini şiddetle eleştirip Şiiliği ve Aleviliği övmesi, 90’larda derin devlet denilen yapıların ve Hizbullah’ın “Sünnî kimlikleriyle” halka şiddet uyguladığı iddiası (Erkek, 37; Erkek, 61), ilk başta üç halife ve bazı sahabelere açıktan söz söylenmemesi ancak zamanla bu konuların işlenmesi dini konularda temeli olmayan gençleri farkına varmadan Şiiliğe yöneltmektedir (Erkek, 23, Erkek, 43). Yine İran’da yaşanan 79 devrimi sonrası İran’a sempati duyan ama Şiileşmeyen kitlenin sonraki hareketlere zemin hazırlaması ve Hizbullah’ın geçmişte İranla ilişkileri bu grup içinde bazı kimselerin Şiiliğe meyletmesine neden olmuştur (Erkek, 61; Erkek, 45; Erkek, 48).

Şiiliğin bölgede daha çok gençler arasında kabul gördüğü, Kürtlerin ve Ehl-i Beyt’in ezilmişlikleri üzerinden bir yakınlaşma olduğu, özellikle 90 sürecinde din eğitimi alamamış, devlete ve Hizbullah’a tepkili kimselerin desteğini aldığı söylenebilir. Bunlara karşın Kürtlerin çok büyük bir çoğunluğunun öteden beri Sünnî İslam olduğu, medrese ve tarikatların bu anlayışı güçlü şekilde destekledikleri bilinmektedir.



Yüklə 206,5 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin