Din Ticareti Yapanlar



Yüklə 0,51 Mb.
səhifə1/11
tarix07.01.2019
ölçüsü0,51 Mb.
#91761
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

Din Ticareti Yapanlar

  Hep samimi, mütevazi bir insan ama sıra dışı bir Müslüman olmak istedim. Sevdiğimi Allah için sevmek, sevmediğimi de Allah için sevmemek istedim.

Televizyonlara çıkıp ahkâm kesen hoca efendilerden bazılarının iç yüzlerini öğrenince inanın utandım, hayretler içinde kaldım.

Herkesin bildiği, tanıdığı meşhur bir hoca… bir televizyon programından ramazan süresince iftar ve sahur programları için günlük 30.000 TL ye anlaşma yapmış. Aylık 900.000 TL eder. Yani benim bir ömür boyunca çeyreğini bile kazanamayacağım parayı o Müslüman hoca efendi Allahın dinini, sahabenin hayatını anlatarak bir ayda kazanıyor vay be.

Tebliğ vazifesini yapıyor adam. O kadar parayı ne yapacak derseniz, televizyondan alıp fakir fukaraya vermemiş, cami, okul yaptırmamış. Geceliği bir kişi için 100 dolar olan dört yıldızlı turistik bir otel yaptırmış.

Adam lüks içinde yaşıyor, parasız bir fatiha bile okumuyor. Mahalleden hanımlar gidip hocam şu bizim çocukları toplayalım, bir konuşma yapıver demişler. Ne dese iyi menajerime söyleyin, o  5.000 TL den aşağı  beni göndermiyor, gidersem de kızıyor demiş. Lafa bak hizaya gel.

     Allah bizleri televizyon programına çıkarak cebini dolduran sahte hocalardan, sahte hocaların nasihatlerine kulak kabardanlardan ve kananlardan, yapmadığı şeyleri söyleyenlerden, menajerli hocalardan korusun.

Bazı televizyonları görüyoruz, hocalar işgal etmişler. Etrafında dört tane açık saçık, boyalı süslü mankenler. İşleri güçleri mehdilik, Türk İslam Birliği, karşılıklı olarak birbirlerini övme rezaletleri.

Adam yani sakallı hoca efendi, canlı yayında,  televizyonda kıza diyor ki söyle bakayım dünya güzeli beni seviyor musun, ne kadar seviyorsun diye soruyor.  Kızda çok seviyorum hocam, canımdan çok seviyorum diyor. Bu şekilde rezaletler devam ediyor.

Vatandaş olarak tepki göstermiyoruz, mutlaka bu tür kişilere eylemli tepki göstermeliyiz.

      Bir de son zamanlarda şifalı bitkici Müslümanlar çıktı. Televizyonların neredeyse tamamında şifalı bitki hocaları cirit atıyorlar. Allah rızası için cinsel gücü arttırıcı, geciktirici kremler, ilaçlar pazarlıyorlar.  Ailenizle artık bir televizyon izleyemez hale geldik. Artık şifalı bitki reklâmı yapılan televizyonlara herkes izleyemesin diye müstehcen kanallar gurubuna alıp şifre koymalıyız.

   Müslümanlık kisvesi altında işleri güçleri cinsellik, belden aşağı ilaçlar pazarlama işi. Ne rezalet yahu. Para için neler yapıyorlar görüyoruz.

  Bitkici, geciktirici, ailelerin yüzlerini kızartan, bizleri televizyon izleyemez hale getiren hocalardan bir an önce kurtulmalıyız. Arayın ağzınıza geleni söyleyin. Tepki gösterin. Ben bu yazımdan sonra bizzat arayacağım ve bu tür kişilere sert tepki göstereceğim. Bunu hepimiz yapmalıyız.

Dolaycı, din tüccarı hocaları iyi tanımalıyız ve onların din tüccarlığı yapmalarına fırsat vermemeliyiz.

  Bölge Gezisi İzlenimlerim

Yirmi dört Kasımda çıktığım 2 Aralıkda tamamlayarak Gönen’e geldiğim bölge gezimi tamamladım.

Sekiz gün boyunca tam 9 tane il ve 17 tane ilçe gezdim, 17 tane Keşif programı çektim ve 500 TL para harcadım. Gazlı arabamla gittiğim turda neler gördüm neler.  Gördüklerimi tabiî ki cümlelerle anlatamam. 17 programın tamamını Keşif programında Türkiyem TV de Pazartesi 22.30 Pazar 15.50 de tüm Türkiye ve dünya ile paylaşacağım. Herkes gördüklerimi, duyduklarımı, yaşadıklarımı izleyecek.

En son yazımda Artık Gönende yokum demiştim. Ve gerçektende artık Gönende yokum. Büromu da kapattım. Bu benim için büyük bir motivasyon oldu. Küçük şehirde küçük adamların küçük işlerle uğraşmasını görmekten sıkıldım. Gönen de, onların olsun, siyasette, iktidarda onların olsun.

Gezideyken  çok sevdiğim dostum Süleyman Dökmen aradı, bir yazımdan üzerine alınmış. Olabilir, alınan alınır. Ben onun için hiçbir şey ima etmemiştim ama sözün gerçek anlamda yazıldığı ve dokunduğu kişiler maşallah hiç alınmıyorlar, çok pişkinler. Ben lafı ortaya söylerim, yarası olan gocunur, olmayan gocunmaz, alınmaz.

Artık Türkiye turlarına başladım, Dünya turlarına da yakında başlamak üzereyim. Şimdi artık sadece Türkiyenin Gönen mahallesinde oturuyorum. 

    Ankara gezimde çok sevdiğim dostlarımla hasret giderdim. Bir ara acaba 14 yılımı geçirdiğim ve karış karış her yeri bildiğim Ankara ya gerimi dönsem dedim.  Bayağı  dönüşte niyetlendim, Eskişehir’e gelince vazgeçtim. Çünkü Eskişehir’e kadar arazilerde inanın bir tek dikili ağaç yok, her taraf çöl. Ben alışkınım yemyeşil ormanlara, tepelere, tarlalara, köylere. Bölgemiz inanın cennet gibi. Kıymetini bilmek lazım. 

    Birçok şehir, il ilçe gezdim, gördüm. O kadar güzel ve modern düzenlemeler ve gelişmeler var ki. Sormayın. Sonra ilçem olan Gönen’e geldim ve çok üzüldüm. İnanın berbat bir ilçe, şehir. Hiç belediye hizmeti yok, kendi kaderine terkedilmiş, başıboş, sahipsiz bir şehir gibi adeta. Yollar delik deşik, tümsekler, çukurlar, bozuk yapılar, çöpler ve daha neler neler. Simetrik bir düzenleme ve modernizasyon yok.

    İnşallah iki sene sonra iyi ve yeni bir yönetim ve ekip gelirde şehrimizi bu geri kalmışlıktan bir an önce kurtarır.

Artık Gönen’de Yokum

   Gönen'i Kendi Haline Bırakıyorum



Bu Gönen İçin Son Yazım…

Yaklaşık 10 yıldır Gönen’de bir yerel gazetede yazıyor ve derlediğim Gönen haberlerini yayınlıyordum. Artık vazgeçtim.

 Bundan sonra Gönendeki gazetelere yazmıyorum, yazmayacağım. Yazdık, çizdik, seslendik, eleştirdik, düzeltmeye çalıştık ancak  Gönen’de hiçbir şeyi düzeltemedik.

Kimsenin düzelmeye niyeti yok. Bari Göneni kendi haline bırakayım dedim.  Ne olursa olsun Gönen 10 yıl, 20 yıl geriye gitsin. Her toplum laik olduğu veçhile yönetilir. Gönen dışından gelip Gönene yerleşenler şehirde yönetimi, ekonomiyi basını ele geçirmiş. Adeta Gönende başka bir Gönen kurulmuş.  Düşünebiliyormusunuz  Kars’dan, mars dan birisi gelecek Gönende yönetimin başına geçecek, Göneni kafasına göre yönetecek, kimsede gıkını çıkaramayacak.  Gönende gazete çıkaracak, üstelik ahkâm kesesekler.

Yerel gazetelerin bazıları aynı zihniyete, aynı kişilere hizmet ediyorlar.  Maşallah Gönen’e çağ atlatıyorlar, çağ kapattırıyorlar. Muhalif gazete, basın varmı hiç. Doğruları yazan, dik duran kaldı mı? Yok maalesef.  Özgür, cesur, bağımsız, bağlantısız bir gazete varmı sizce. Önceden belediye bülteni vardı, şimdi varmı yok.  Gerek yok ki zaten yerel gazeteler belediye bülteni gibi olmuşlar. Yalan diyen varsa gelsin tartışalım.

Yerel hizmetlerde ne yapıldı ki çağ atlasın şehir. Beş yıl boyunca Pazaryeri yaptık diye övünüldü, ikinci beş yıl da doğalgaz geldi, çevre yolu oluyor diye geçiriliyor. Şehrin her tarafı dökülüyor, çevre düzeni kalmamış,  şehir içinde arabanızla bile gidemiyorsunuz, tümsek yapmışlar arabanızın altı tak diye yere vuruyor, bisikletle bir tümsekten geçemiyorsun, altı yere vuruyor. Köy yollarında bile arabamla rahat gidebilirken şehir içinde gidemiyorum. Üç yıl önce seçimlere 5 gün kala iki tane bayan eve bayan terliği getirmişler. Hanıma dedim bu ne iştir, filanca partidenmişler hediye getirdiler dedi. Alıp numune için sakladım öylece duruyor. Bir daha bizim eve seçim rüşveti pardon hediye getiren, uğrayan olmadı.

İlgililerin ve yetkililerin kendilerine gelmeye, halkı dinlemeye, halkın da iyi yönetilen ve güzelleşen bir şehir oluşturmaya niyetleri yok gibi.

    Gönende bir gazeteye yıllarca yazdık, haber hazırladık da ne oldu. Adamlar  adresimize gazete bile göndermeye tenezzül etmediler.  Biz hizmet amacıyla hiç beş kuruş talep etmeden  çalıştık, destek olduk, onlar bana gazeteyi parayla abone yapmaya kalktılar. Parayla abone olmayınca da getirmediler. İşte Gönen'in hali bu.

     Resmi ilan pastasını almak için gazete çıkarılırsa bu kadar olur. Ben artık hiçbir yerel gazeteyi okumuyorum, ne yazıyorlar diye merak da etmiyorum. Zaten farkındaysanız Gönen haklıda okumuyor. Abone bile olmuyorlar.  Bağımlı, güdümlü, gerçekleri yazmayan, sahibinin, birilerinin bülteni içeriğindeki gazetelere niye abone olsunlar ki. Yeni bir kanun çıkıyor zaten, artık internet gazeteleri de resmi ilan pastasına ortak olacak. Ne güzel olur.

Artık Gönende yokum, büromu kapattım. Gönen dışında, Türkiye ve Dünya genelinde hizmet sunacağım. 

    Ben Ak partiliyim. Ancak Ak parti döneminde bir kuruş üzerine bir kuruş koyamadığım gibi daha da dibe vuranlardan oldum. Ama yinede inadına Recep Tayip Erdoğan ve inadına Ak Parti diyorum.  Erdoğan bırak Türkiye’yi bir dünya lideri.

Gönen'i bir partiye girip de  Allah'ın yürü ya kulum dediği kişilere bırakıyorum.

      Gönen'i  dışarıdan gelip de halkı yönetenlere, kısa sürede ev, arsa, villa, gazete, lokanta, köfteci dükkânı sahibi olanlara bırakıyorum.

    Göneni parti yöneticisi olup da emrindekilere söz geçiremeyenlere, hatta ve hatta emrinde olması gereken kişilerin emrine girenlere bırakıyorum.

Göneni Gönenli olmayanlara teslim edenlere bırakıyorum.

Göneni dışarıdan gelip de  ahkem kesenlere  bırakıyorum.

Velhasıl  dostlarım  ben Gönen’i komple bırakıyorum.

Artık bundan sonra Gönende ben yokum.


Artık ben sadece Gönen’in bir mahallesinde oturuyorum. Ne muhtarını nede belediye başkanını tanıyorum. Hiç görmüşlüğüm de yok. Bundan sonra da olmayacak.

    Artık her Pazartesi  22.30,  Pazar 15.50 de Türkiyem TV de Keşif Programındayım. Artık Marmara bölgesinde, balkan ülkelerinde, Türkiye’deyim. İşte özgürlük bu olsa gerek.



Yeniden Gönen Postası 

Uzun zamandır yoğunluktan dolayı yazılarıma ara vermiştim. Kimse niye yazmıyorsun demedi, niye yazıyorsun da diyen yok. İşte küçük yerin, Gönen’in özelliği bu. Fikir ve düşünce takibi, sosyal sorumluluk anlayışı, olaylara tepki yok. Duyarsız bir toplum olmuşuz vesselam. Bizi kim yönetirse yönetsin, nasıl yönetirse yönetsin, bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışı toplumun ekseriyetinde hakim. Tepkimizi karnımızdan yapıyoruz. Ortaya çıkıp mertçe fikrini dile getiren, tepkisini ortaya koyan yok. Bu şekilde olursa laik olduğumuz şekilde yönetiliriz işte. Gönen’in durumu ortada.  Sizce Gönende iyi bir yönetim ve hizmet var mı yok mu.  Sizce Gönen hak ettiği yerde mi değilmi. Ben söyleye söyleye, yaza yaza bıktım. Artık yazmayacağım dedim yine duramadım.  İster okuyun ister okumayın yazar yazılarını kendi için yazar ve vicdanen rahatlar. Yarın kıyamet gününde yanlışları gördünde niye söylemedin, dilin, elin, kalemin yokmuydu sorusuna muhatap olmayayım diye yazıyorum. Sadece yazıyla değil eylemle de tepkimizi koyuyoruz. Örneğin, meşhur  Gönen Kent Konseyi üyesiydim, gidip dilekçe verdim ve istifa ettim. Kent Konseyindeki toplantılara katılıp boşa zaman harcayacağıma gidip evde yatar dinlenirim daha iyi olur dedim ve öylede yaptım.

Nereden baksanız dört aydır belediyenin kapısından içeri girmiyorum, benim girmediğim gibi herkes de aynısını yapsa belki bir şeyler olur, değişir ama kime ne anlatırsın ki.

Gönen Postasında yeni yönetim oluştu ve iyi bir çalışma başlattılar. İnşallah yeni arkadaşlar bayrağı aldıkları yerden daha iyi yerlere taşırlar. Ben de âcizane bu gazetenin iyi olmasını, iyi ve güzel hizmetler sunmasını istiyor ve yardımcı olmaya çalışıyorum. Hepimiz aslında destek olmalıyız. Örneğin şu yerel gazetemizin aylık 2.000 abonesi olsa neler olur neler.  Aylık ne boş işlere para vermiyoruz ki. İş ve işletme sahipleri okusunlar okumasınlar abone olsalar ne kadar güzel olur. Kendileri okumasın önemli değil, yanındakilerin okumasına vesile olurlar. Ben mesela tam 18 yıldır kesintisiz Vakit gazetesine aboneyim, çoğu yaman okuma fırsatım bile olmuyor ancak her ay 18 TL yi veriyorum. Ben okumazsam yanımdakiler okuyor.  Buna hizmete destek anlamında bakıyorum. Yerel gazete içinde aynı şekilde düşünüyorum. Gönen Postası günlük olarak bana da geliyor, aylık abonelik parası vermiyorum ama, yazı ve haber desteğimle bu yardımlaşma sorumluluğumu yerine getiriyor vicdanımı rahatlatıyorum. Yeni ekibe üstün başarılar diliyorum. 



Sarıköy Belediye Başkanı

Sarıköy belediye başkanı Ali Yeşildağ’ı seçildikten sonra tanıdım ve tanıdıktan sonrada izlemeye başladım.

Bankacılık sektöründen memur emeklisi ama klasik memur zihniyetinden uzaklarda birisi olarak gördüm. Sivil toplumcu, halk ile iyi ve etkili iletişim içinde olması ilgimi çekti. Yani halktan kopuk biri değil. Bu yazımı yazarken de Sarıköy den birkaç kişiyi aradım, oluşan düşünce ve tespitlerim de yanılıyor muyum diye.  Onlarda aynı doğrultuda görüş ve düşüncelerini belirtince gönül huzuruyla yazıma devam ettim. Sarıköye Tokiyi getirmiş, Fabrika yeri tahsis etmiş ve sanayileşmeyi teşvik ediyor, Pınarkente otel projesini takip ediyor.

Ağzınla kuş tutsan insanların hepsini memnun edemezsin tabiî ki, Ak Partiden belediye başkanı seçildi, ben de Ak Partili olmayan birine sordum. İyi dedi fena değil, bir şeyler yapıyor, yapmaya çalışıyor biz de takip ediyoruz dedi.

Geçen senede yeni seçildikten hemen sonra deve güreşlerini organize ederek bir ilke imza atmıştı. İki senedir de yapılıyor. Çok güzel ve başarılı bir organizasyon. Bu senede bir ilke imza atmaya hazırlanıyor. Her gün Gönen belediyesi anons ediyor, Sarıköy de Tarım panayırı, yarışmalar, şunlar bunlar var diye.

İşte belediye başkanlığı bu demek. Organizasyon, sivil toplum hizmeti, ön verme, yol açma, diyalog, halkla iç içe olma, bütünleşme ve iletişim demek. Ben de kendisini istediğim zaman cebinden arayabiliyor, istediğim kadar konuşabiliyorum. Oda zaman zaman benim gibi lüzumsuz bir adamı arayabiliyor. Güzel şeyler bunlar. Geçenlerde Marmara adasına gitmiştim, orada dedim ki arkadaşlara buraya kadar gelmişken şu belediye başkanı ile de görüşelim, Keşif programına konuk alalım dedim. Aradılar, hemen haber geldi, yarım saat sonra gittik makamında beni ayağa kalkıp karşıladı, sohbet ettik, program çektik. Türkiyem TV dede yayınladık. O da CHP liymiş, sıcak birisi. Hayret ettim, bir belediye başkanına anında ulaşabiliyorsun, biz Gönende alışkın değiliz ya ondan farklı geliyor bize. Başka yerlerde son derece normal şeylermiş bunlar. Belediye başkanları çarşıda dolaşıyormuş, halkla esnafla sarmaş dolaşmış.  Yenicede de arkadaş dur dedi şu belediye başkanını arayayım da buraya gelsin dedi..  Arkadaş şakamı yapıyor acaba dedim. Aradı, on dakika sonra, Veysel beymiş, yanımıza geldi, tanıştık. İşte insan böyle güzel şeylerin  özlemini duyuyor ve böyle adamları seviyor ve böyle adamlar da başarılı oluyor.

Sarıköy belediye başkanı,  her sohbetinde ben Sarıköy aşığıyım diyormuş ama, ne hikmetse Gönen’de oturuyormuş.  Vatandaşların bazıları buna bir anlam veremiyormuş.  Yenice belediye başkanı da Çan da oturuyor ona bakarsan.

Ben de Alaşar da oturmuyorum ama Alaşar aşığıyım.  Alaşar muhtarı nasıl kanunen ve mantıken Alaşar da oturması gerekiyorsa, Tabiî ki Sarıköy belediye başkanı da kanunen olmasa da mantıken Sarıköy de oturması lazım gelir diye düşünüyorum.

Ali Yeşildağ’a Başarılar diliyorum, tebrik ediyorum,  kutluyorum daha iyi hizmetler yapacağına inanıyorum. Hangi görüşten olursa olsun halk da arkasında olmalı diyorum. Allah’a emanet olunuz. Ne mutlu halk ve hak için çalışanlara.

Gönen Gerçekten Kurtarılmış mıdır?

     Gönen’in kurtuluşu eğlence şenlikleriyle kutlandı. Belediyemiz birçok iş yarım yamalak dururken bu şenliklere milyonları akıttı. Kaç para gittiğini bilemiyorum.

      Ben merak ediyorum, acaba Gönen gerçekten kurtarıldı mı? Gönen’de 250 tane konsomatris kadın, 5 tane bar pavyon, 75 in üzerinde tekel bayii ve aylık tahmini bir trilyonun üzerinde içki tüketimi olduğu söyleniyor.

     Gönenli Mehmet Efendinin diyarında akşamları şehrin içi, dışı, yol kenarları, çam dipleri, çay boyunda biracılar almış başını yürümüş.  Şehrin birçok yeri  bozuk, çevre düzeni kalmamış, başıboş köpekler şehri sarmış, sinekler falan daha neler neler.

Manzara bu, sizce Gönen kurtarılmış mıdır? Yoksa kurtarılmalımıdır?.

Ben Gönen adına yapılan kurtuluş şenliklerini hiç izlemedim, izlemek de istemedim, merak da etmedim hiç.

Gidenler anlatıyor, oya festivali olmuş, Gönenli oyacılar yokmuş.  Bizden bahsedeyim,  biz, denek olarak, Gönen’de ve Türkiye’de ilk defa oya kitabını çıkardık, oya sitesini kurduk, oyanın broşürünü, katalogunu biz hazırladık ve tüm ülke geneline dağıttık.

Oya ile ilgili 50 tane film yapıp yayınladık, oya’yı uydudan yayınlanan ulusal televizyonlarda en az 100 defa reklâm ettik. Gönen oyasını dağa taşa, uçan kuşa tanıttık. Ama ne hikmetse bu festivalden bizim hiç haberimiz olmadı. Bize sadece kuru bir davetiye geldi. Şenliklere katılmamız, kalabalık etmemiz isteniyordu. Bizi takan, sallayan olmadı. Tabiî ki biz de festivali kalabalık etmedik.

Sadece Gönen ile ilgili 250-300 adet film yapıp yayınladım, Gönen’in tanıtımıyla ilgili yüzlerce çalışmamız, yetmiş bine yakın çektiğim ve bazılarını yayınladığım fotoğrafım var. Beş  yıldır Yaban TV, Kaçkar TV, Yıldız TV, TV 58 ve Türkiyem TV de programlar yapıyoruz. Programlarımızın tamamı neredeyse Gönen ile ilgili. Bunu herkes, Gönen ve Türkiye biliyor, ancak bir istisna var belediyemiz hariç.

Kurtuluş şenlikleri için belediyemiz Rumeli TV yi çağırmış, parayla tutmuş, çekim yaptırmış, 29 Eylülde yani şenliklerden yirmi gün sonra yayınlayacaklarmış. Yani Gönen bir daha kurtarılacak. Kaç paraya tuttular bilemem, sormadım da, ancak iki ay önce Keşif Programında kaplıcanın reklâmı için kaplıcadan aylık 200 TL cik bir destek istemiş dim de uygun görülmediği bildirilmişti. Bize aylık 200 TL yi çok görmüşlerdi. Rumeli TV yi nasıl uygun gördüler anlamış değilim.  Rumeli TV ye verdikleri paranın onda birini bana verselerdi, vallahi billahi onların yaptığı yayın ve programın on katını yapacağımdan hiç kimsenin şüphesi bile olmazdı.

    İşte belediyemiz böyle, yerliye adeta düşman, dışarılardan gelenler daha iyi, baş tacı ediliyor, onlara para var ve en iyi yerlerde konuk ediliyor.

    Tamamı Gönen’de çekilen ve bilgi dolu olan Keşif programını belediyemiz haporlerinden, halkımız izlesin, bilgilensin diye, iki cümlecik, bir kez olsun, özele reklâma giriyor diye anons ettirememiştim. Şimdi bakıyorum da salça fabrikasına bayan eleman lazımmış, bangır bangır anons oluyor. Salça fabrikası kamu kurumu mu, özel şirket değil mi. Bu çifte standart niye, ben anlayamıyorum, anlayan varsa bana izah etsin. Adalet ve eşitlik anlayışı bu mu soruyorum? Ayın yirmi dokuzunda Rumeli TV de program var diye belediye hoparlöründen herhalde anons edecekler. Rumeli TV ne de olsa kamu kurumu, özel televizyon değil!.  

Adamına göre muamele işte ne dersin. Ben kimseye yağcılık yapacak değilim. Karakterime de yakışmaz zaten. İşimi yaparım, düşüncelerimi de açıkça söyler, paylaşırım,  Allah’tan başka kimseden korkmam, çekinmem.  Gönen ile ilgili hizmetlerimizden de asla vazgeçmeyiz. Çünkü biz Allah rızasını gözetenlerdeniz. Herkes istediklerini yapmakta serbesttir. Rabbim ve tabiî ki halkımız her şeyi görüyor, biliyor. Herkes imtihan sırrı gereği rolünü oynuyor. Herkes yaptıklarının veya yapmadıklarının hesabını bir gün mutlaka verecektir.

       Biz Gönenliyiz, Gönen’de doğduk ve bu toprakları karşılıksız sevdik, sevdiğimiz için de hizmet yapıyor, bedel ödüyoruz.

    Bundan sonra söz veriyorum ve buradan da açıkça belirtiyorum. Gönen’in en etkili ve güçlü bir sivil toplum kuruluşu olan derneğimiz GönTAM ve şahsım adına,  belediyenin hiçbir davetine, programına gitmeyeceğim, davetiyeleri geri iade edeceğim. Göndermesinler zaten hiç.  Kent konseyi üyeliğinden de istifa ettim. Bize Fransız kalanlara biz de Fransız kalacağız. Bizi takmayanı biz de takmayacağız, bizi küçük göreni biz de küçük görürüz. Dinimizde vardır bu, hürmetler karşılıklıdır diye.

Günde en az kaplıca için arayan 20 kişiye cevap veriyor, kaplıcayı, Gönen’i anlatıyordum. Gönen kaplıcalarıyla ilgili internette en az 10 tane videomuz var, şimdi bundan sonra arayanlara, Rumeli TV yi ve İstanbul’da bir ajansı aramalarını söyleyeceğim. Rumeli TV nin telefonunu ezberleyip, arayanlara bilgi için bu televizyonun telefonunu vereceğim. Baksanıza Gönen’i onlar daha çok seviyormuş, onlar faydalıymış Gönen için.

Sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği, halk ile iç içe olmak ha. Ne işbirliği, ne iç içe olmak be helal olsun.

Şunu da özellikle belirteyim, bu yazımı okuyanlar ve beni tanımayanlar, zannederler ki bu adam CHP veya MHP li veya başka görüşlerden, muhalefetten  biri. Sapına kadar Ak partiliyim ve sonuna kadar Tayip Erdoğanın arkasında olan birisiyim. İnanmayan varsa Başbakanın Özel kalem Müdürü olan eski arkadaşım ve kardeşim Hasan Doğan’a sorsunlar.  Ama ne yapayım, gerçekler bunlar kardeşim. Bunlar gerçek değil, yalan, yanlış yazıyorsun diyen varsa çıksın karşıma tartışalım.

Allaha emanet olun. Gönen sohbetlerinde her şeyi paylaşmaya devam.

 

Gönen Gerçekten Kurtarılmış mıdır?

     Gönen’in kurtuluşu eğlence şenlikleriyle kutlandı. Belediyemiz birçok iş yarım yamalak dururken bu şenliklere milyonları akıttı. Kaç para gittiğini bilemiyorum.

      Ben merak ediyorum, acaba Gönen gerçekten kurtarıldı mı? Gönen’de 250 tane konsomatris kadın, 5 tane bar pavyon, 75 in üzerinde tekel bayii ve aylık tahmini bir trilyonun üzerinde içki tüketimi olduğu söyleniyor.

     Gönenli Mehmet Efendinin diyarında akşamları şehrin içi, dışı, yol kenarları, çam dipleri, çay boyunda biracılar almış başını yürümüş.  Şehrin birçok yeri  bozuk, çevre düzeni kalmamış, başıboş köpekler şehri sarmış, sinekler falan daha neler neler.

Manzara bu, sizce Gönen kurtarılmış mıdır. Yoksa kurtarılmalımıdır?.

Ben Gönen adına yapılan kurtuluş şenliklerini hiç izlemedim, izlemek de istemedim, merak da etmedim hiç.

Gidenler anlatıyor, oya festivali olmuş, Gönenli oyacılar yokmuş.  Bizden bahsedeyim,  biz, denek olarak, Gönen’de ve Türkiye’de ilk defa oya kitabını çıkardık, oya sitesini kurduk, oyanın broşürünü, katalogunu biz hazırladık ve tüm ülke geneline dağıttık.

Oya ile ilgili 50 tane film yapıp yayınladık, oya’yı uydudan yayınlanan ulusal televizyonlarda en az 100 defa reklâm ettik. Gönen oyasını dağa taşa, uçan kuşa tanıttık. Ama ne hikmetse bu festivalden bizim hiç haberimiz olmadı. Bize sadece kuru bir davetiye geldi. Şenliklere katılmamız, kalabalık etmemiz isteniyordu. Bizi takan, sallayan olmadı. Tabiî ki biz de festivali kalabalık etmedik.

Sadece Gönen ile ilgili 250-300 adet film yapıp yayınladım, Gönen’in tanıtımıyla ilgili yüzlerce çalışmamız, yetmiş bine yakın çektiğim ve bazılarını yayınladığım fotoğrafım var. Beş  yıldır Yaban TV, Kaçkar TV, Yıldız TV, TV 58 ve Türkiyem TV de programlar yapıyoruz. Programlarımızın tamamı neredeyse Gönen ile ilgili. Bunu herkes, Gönen ve Türkiye biliyor, ancak bir istisna var belediyemiz hariç.

Kurtuluş şenlikleri için belediyemiz Rumeli TV yi çağırmış, parayla tutmuş, çekim yaptırmış, 29 Eylülde yani şenliklerden yirmi gün sonra yayınlayacaklarmış. Yani Gönen bir daha kurtarılacak. Kaç paraya tuttular bilemem, sormadım da, ancak iki ay önce Keşif Programında kaplıcanın reklâmı için kaplıcadan aylık 200 TL cik bir destek istemiş dim de uygun görülmediği bildirilmişti. Bize aylık 200 TL yi çok görmüşlerdi. Rumeli TV yi nasıl uygun gördüler anlamış değilim.  Rumeli TV ye verdikleri paranın onda birini bana verselerdi, vallahi billahi onların yaptığı yayın ve programın on katını yapacağımdan hiç kimsenin şüphesi bile olmazdı.

    İşte belediyemiz böyle, yerliye adeta düşman, dışarılardan gelenler daha iyi, baş tacı ediliyor, onlara para var ve en iyi yerlerde konuk ediliyor.

    Tamamı Gönen’de çekilen ve bilgi dolu olan Keşif programını belediyemiz haporlerinden, halkımız izlesin, bilgilensin diye, iki cümlecik, bir kez olsun, özele reklâma giriyor diye anons ettirememiştim. Şimdi bakıyorum da salça fabrikasına bayan eleman lazımmış, bangır bangır anons oluyor. Salça fabrikası kamu kurumu mu, özel şirket değil mi. Bu çifte standart niye, ben anlayamıyorum, anlayan varsa bana izah etsin. Adalet ve eşitlik anlayışı bu mu soruyorum? Ayın yirmi dokuzunda Rumeli TV de program var diye belediye hoparlöründen herhalde anons edecekler. Rumeli TV ne de olsa kamu kurumu, özel televizyon değil!.  

Adamına göre muamele işte ne dersin. Ben kimseye yağcılık yapacak değilim. Karakterime de yakışmaz zaten. İşimi yaparım, düşüncelerimi de açıkça söyler, paylaşırım,  Allah’tan başka kimseden korkmam, çekinmem.  Gönen ile ilgili hizmetlerimizden de asla vazgeçmeyiz. Çünkü biz Allah rızasını gözetenlerdeniz. Herkes istediklerini yapmakta serbesttir. Rabbim ve tabiî ki halkımız her şeyi görüyor, biliyor. Herkes imtihan sırrı gereği rolünü oynuyor. Herkes yaptıklarının veya yapmadıklarının hesabını bir gün mutlaka verecektir.

       Biz Gönenliyiz, Gönen’de doğduk ve bu toprakları karşılıksız sevdik, sevdiğimiz için de hizmet yapıyor, bedel ödüyoruz.

    Bundan sonra söz veriyorum ve buradan da açıkça belirtiyorum. Gönen’in en etkili ve güçlü bir sivil toplum kuruluşu olan derneğimiz GönTAM ve şahsım adına,  belediyenin hiçbir davetine, programına gitmeyeceğim, davetiyeleri geri iade edeceğim. Göndermesinler zaten hiç.  Kent konseyi üyeliğinden de istifa ettim. Bize Fransız kalanlara biz de Fransız kalacağız. Bizi takmayanı biz de takmayacağız, bizi küçük göreni biz de küçük görürüz. Dinimizde vardır bu, hürmetler karşılıklıdır diye.

Günde en az kaplıca için arayan 20 kişiye cevap veriyor, kaplıcayı, Gönen’i anlatıyordum. Gönen kaplıcalarıyla ilgili internette en az 10 tane videomuz var, şimdi bundan sonra arayanlara, Rumeli TV yi aramalarını söyleyeceğim. Rumeli TV nin telefonunu ezberleyip, arayanlara bilgi için bu televizyonun telefonunu vereceğim. Baksanıza Gönen’i onlar daha çok seviyormuş, onlar faydalıymış Gönen için.

Sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği, halk ile iç içe olmak ha. Ne işbirliği, ne iç içe olmak be helal olsun.

Şunu da özellikle belirteyim, bu yazımı okuyanlar ve beni tanımayanlar, zannederler ki bu adam CHP veya MHP li veya başka görüşlerden, muhalefetten  biri. Sapına kadar Ak partiliyim ve sonuna kadar Tayip Erdoğanın arkasında olan birisiyim. İnanmayan varsa Başbakanın Özel kalem Müdürü olan eski arkadaşım ve kardeşim Hasan Doğan’a sorsunlar.  Ama ne yapayım, gerçekler bunlar kardeşim. Bunlar gerçek değil, yalan, yanlış yazıyorsun diyen varsa çıksın karşıma tartışalım.

Allaha emanet olun. Gönen sohbetlerinde her şeyi paylaşmaya devam.



Yüklə 0,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin