A. Lut’un Kavminin Fuhşu:
Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde Lut (a.s) ın kavminin azgınlıkları anlatılmış ve insanların, onların kötü sonlarını okuyarak ibret almaları hedef alınmıştır. Aşağıdaki ayetleri bu hususa örnek verebiliriz:
“انكم لتاًتون الرجال شهوة من دون النساء بل انتم قوم مسرفون ”
“Muhakkak ki siz kadınlarınızı bırakıp şehvetle erkeklere yanaşıyorsunuz. Doğrusu siz haddi aşan (azgın) bir kavimsiniz. ”233
Bu ayet Neml suresinin 27/55. ayetinde şöyle tekrarlanmıştır:
“ائنكم لتاًتون الرجال شهوة من دون النساء بل انتم قوم تجهلون”
“Siz kadınlarınızı bırakıp da şehvetle erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Doğrusu siz cahilane hareket eden bir kavimsiniz.”
Bu ayet iki kere Lut’un kavmini kınamak için tekrarlanmıştır. Onların fuhşa yanaştığı açık bir şekilde, tekrar yoluyla beyan edilmiştir. Her iki süredeki ayette de ikişer tane te’kid getirilmiştir. Bunun sebebi de, akıl sahiplerine onun manasını iyice bildirmek içindir. Mef’ulün erkeklik ünvanıyla getirilmesi, ayıplamayı ve yakınlaşmayı gerektiren şehvetle, onun zıddı arasındaki hakikati öğretmek içindir. Onlar asıl şehvet mahalli olan kadınları bırakmışlar, bütün kötülüğüyle cahiliyye işlerini yapmışlardır. “ Onlar cahil kavimdir” sözünden maksat, kendilerinin aşağılık ve sefih olduklarını ifade etmektir. Onlar hakikaten sefih ve mecnun bir kavimdir.234
Ayet-i kerime böyle bir ifade ile onların çirkin tabiatlarını açıklıyor. Yaptıkları fiilin mahiyetini sadece açıklamak bile ne kadar insan tabiatına ve canlılık fıtratına aykırı, garip ve anormal bir şey olduğunu belirtmeye yeter. Daha sonra, her iki anlamıyla da onların cahil olduklarını belirtiyor. Hem bilgisizlik manasına cahilliklerini hem de beyinsizlik ve ahmaklık manasına cehaletlerini murat ediyor. Bu kötü sapık hareketlerinde cehaletin her iki anlamı da vardır. Fıtrat mantığını bilmeyen kimseler her şeyden habersiz olurlar ve hiçbir şeyi bilmezler. Hem fıtratın enginliğinin dışına çıkan ve başka temayüllere sahip olanlar, her türlü hukuka tecavüz eden beyinsiz ve ahmaklardır.235
Bundan sonraki bölümde, ahlaki konuları ihtiva eden diğer bazı tekrarların sadece sure ve ayet numaralarını vermekle yetiniyoruz:
B. Adalet : en-Nisa 4/135; el-Maide 5/8.
C. Ölçü ve tartıda doğruluk: Hud 11/85; eş-Şuara 26/183.
D. Namus: el-Mü’minün 22/5; el-Mearic 70/29.
E. İyilik: el-Bakara 2/83; en-Nisa 4/36.
F. İnfak: el-İsra 17/26; er-Rum 30/38.
G. İyilik-Kötülük: Fussilet 41/46; en-Nur 23/5.
H. Yoksula yedirmek: el-Hakka 69/34; el-Maun 107/3.
Kur’an’ın gönüllerdeki tesirini artırma, kendisini dinleyenlerin kalplerini yumuşatma, manayı kuvvetlendirme, öğüt verme, hayra teşvik etme, yüceltme, kötülükten sakındırma, övme vs. gibi birçok gayelere yönelik olan “tekrarlar”, hakikaten Ulumü’l-Kur’an’ın önemli konularından birisidir.
Arap dilinin ruhunu anlayamayan ve onu kendi dillerine göre muhakeme mukayese eden bazı Avrupalı müsteşrikler, Kur’an’daki bu tekrarları lüzumsuz görmekte, onların usandırıcı ve bıktırıcı olduğun söylemektedirler. Onların bu tarzdaki düşünceleri, Kur’an’ın gerçek manasını kavrayamadıklarını ve O’nun yüksek edebi kıymetini idrak edememiş olduklarını gösterir. Kureyş müşriklerinin putperestlik ve şirk hususundaki ısrarlarına cevap olarak verilen tenbih ve tehditlerin ehemmiyetini yükseltmek, ifade ve hükümlerin kuvvetini artırmak için, kelime ve ayetlerin tekrarlanmasından daha tabii bir şey olamazdı
Bu hususu Fransız müsteşriki Hanri Messé de kabul ederek, “tekrarın” ın lüzumunu ve onun mantıki olduğunu “L’İslam” isimli eserinde ifade etmiştir.236
SONUÇ
Yüce Allah insanı, unutkanlıkla ma’lul bir varlık olarak yaratmıştır. Bu nedenle öğrendiklerinin ve gördüklerinin pekişmesi, kolayca hatırlanabilmesi için tekrarı gerekli kılmıştır.
Kur’an-ı Kerim insanı ilahi emirler doğrultusunda eğitip, hidayete ulaştırmayı amaç edinmektedir. Bu amacı gerçekleştirmek için de bir takım metotlar kullanır. Bu metotlardan biride tekrar metodudur. İnsanın unutma özelliğini bilen Yüce Allah, bir kısım ayetleri tekrar etmektedir.
Tekrar edilen ayetler lafzen birbirine benzeseler de siyak-sibak çerçevesinde farklı anlamlar kazanmaktadır.
Kur’an’ın tekrarları ile Arap edebiyatında geçen tekrarlar zahiren benzemekte iseler de nazım, üslup ve muhteva bakımından birbirlerinden farklıdırlar. Çünkü tekrar Kur’an’ın i’cazından bir cüzdür. Bu nedenle de her tekrar edilen ayette bir meydan okuma vardır.
Kur’an’da yoğun bir şekilde yer alan lafız tekrarları, isim, zamir, fiil ve edat tarzında gelmektedir. Bu tekrarlar genellikle aynı ayet, aynı sure ve aynı bağlam içerisinde gelmektedir. Özellikle Rahman, Mürselat ve Şuara surelerinde geçen tekrarlar bu tarzdadır.
Kur’an’daki kıssalar farklı uzunluktadır. Bazı bölümleri ise farklı surelerde tekrar edilmektedir. Tekrar edilmesinin de muhakkak bir hikmeti bulunmaktadır.
Ayrıca Kur’an’da bazı temel konular da tekrar edilmektedir. Bunlar; tevhit, ibadet ve ahlaki konulardır.
Kur’an’daki tekrarların; te’kid, takrir, korkutma, sakındırma, müjdeleme, teşvik, tenbih, övme ve mükafatlandırma, öğüt, yüceltme, unutulma ihtimalini yok etme, eğitim-öğretim, şüpheleri izale etme, nimetlere karşı şükür, ihtiyaçların tekrarı sebebiyle onlara cevap verme, teleffuzda kolaylık sağlama, irşad ve ikna vb. gayelerinin olduğu tespit edilmiştir.
Kur’an’daki tekrarların O’nun i’caz yönlerinden ve üsluo özelliklerinden biri oluşu, müşahade edilen hususlardan biridir.
“Bir söz tekrarlandığı zaman pekişir ve zihinlerde yerleşir”, Kur’an ilimleri üzerine çalışanların, eğitimcilerin ve İslam’la karanlıkları aydınlatmaya çalışan tebliğcilerinKur’an ilimlerinden biri olan “Tekraru’l-Kur’an”ı bilmeleri gerkmektedir.
Dostları ilə paylaş: |