4- TEKRAR-TE’KİD İLİŞKİSİ
Nahiv ilmine nazaran Kur'an'da te'kid'in daha serbest kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bundan dolayı te'kid'in, (nahiv kurallarının ötesinde) Kur'an'da nasıl uygulandığına ve onun lafız tekrarı ile olan ilişkisine bakılacaktır.
Tıpkı tekrar gibi te'kid'in de Kur'an'da bulunup bulunmadığı tartışılmış; bir kaç istisna dışında alimlerin çoğu Kur'an'da (ve sünnette) te'kidin vuku bulduğunu kabul etmişlerdir. Kur’an'da te'kid'in bulunmadığını öne sürenler, te’kidin fayda vermekten uzak olunduğunu, belagata uygun tarzın, anlatılmak istenen manayı az kelime ile (icaz ile) ifade etmek olduğunu en güzel kelamın kısa, anlamlı ve bezdirmeyen kelam olduğunu, yalnız maksadı ifade etmenin onu tekrar etmekten daha güzel olduğunu ileri sürmüş; muradı anlatmada te’kid yapmanın edebi bir kusur olduğunu savunmuş, bundan dolayı onun Kur'an'da bulunmadığını iddia etmişlerdir.
Kur'an'da te’kidin varlığını kabul eden alimler ise Kur'an'ın Arapların lisanı üzere indiğini ve onların lisanında te'kid ve tekrarın bulunduğunu, hatta te'kidin fesahattan, ve güzel söz söyleme metotlarından biri olduğunu söylemişlerdir. Şayet te’kid, Arapların güzel söz söyleme sanatlarından biri olmasaydı, onu te'kid diye isimlendirmenin bir faydası olmazdı. Te'kid diye isimlendirildiğine göre birçok faydası bulunmaktadır.
Te'kid, Kur'an'da vuku bulduğu yerde mecazi değil hakiki anlamda kullanılmıştır. Ancak bazıları te'kidin, birincinin ifade ettiğini kuvvetlendirdiğini gerekçe olarak ileri sürerek buna karşı çıkmış ve te'kidin mecazi anlamda kullanıldığını söylemişlerdir. Fakat burada doğru görüş, birinci mecaz ise ikincinin de mecaz olduğu; birinci değilse ikincinin de olmadığı şeklindeki görüştür. Buna göre birinci lafzı mecaza hamletmek mümkün değilse ikincisini hamletmek de mümkün değildir.86
Kur'an'da te'kidin bulunmadığı yolundaki itirazların haklı olup olmadığı yine Kur'an'a müracaat etmek suretiyle aydınlatılabilir. Zira genel çizgileriyle bakılacak olursa Kur'an'da te'kidin geniş bir alan kapladığı görülebilir. Çünkü Kur'an'da çok sayıda te'kid ifade eden harf, kelime ve cümle bulunmaktadır. Bundan dolayı Zerkeşi (v. 794–1391) Kur'an'ın üslup ve belagat özelliklerini üç kısma ayırmış; bunlardan birincisine te'kid, ikincisine hazf, üçüncüsüne de kalb adını vermiş ve te'kidi uzun bir şekilde ve 28 ana başlık altında incelemiş; konumuz olan tekrarı ve te'kid-i sınai'yi de birinci üslup içerisinde ele almıştır.87
Kur'an'daki te'kid'i kısaca dört başlık altında incelemek mümkündür:
A- Manevi Te'kid:
Bu te’kid, nahiv ilminde olduğu gibi bazı lafızlarla gerçekleşir.88
نفس, عين, كلا, كلتا, كل, اجمع, اكتع, ابتع, ابصع
Kur'an, bu kelimelerden sadece küll “كل “ ve ecma' “ اجع “ terimlerini kullanır. Mesela Ahzab, 33/51. ayetinde, küll, Yusuf, 12/93 ayetinde, ecma', Hicr, 15/30 ve Sad, 38/73. ayetlerinde, ise küll ve ecma' kelimeleri birlikte kullanılmıştır.
Manevi te'kidin faydası, mecaz ihtimalini ortadan kaldırmak, bu te'kidle bildirilen anlamın mutlaka genellik (umum) ifade ettiğini ortaya koymaktır.89
Görüldüğü gibi Kur'an'daki manevi te'kidin lafzi tekrarlarla bir ilişkisi yoktur. Çünkü lafzi tekrarlarla kastedilen, aynı lafzın (veya müradifinin) tekrarlanmasıdır ki manevi te'kid de böyle bir durum söz konusu değildir.
B. Lafzi te'kid:
Bu, birinci lafzın ya aynısının ya da müradifinin tekrarlanması ile olur. Aynı lafzın tekrarlanmasıyla gerçekleşen lafzi te'kid isim, fiil (ve isim fiil), zamir, harf ve cümlede vuku bulur. Mesela, İnsan, 76/15-16. ayetlerinde, kavarir “قوارير “ ismi, Tarık, 86/17. ayetinde, emhil “ امهل “ fiili90, Mü'minün, 23/36. ayetinde, heyhate “ هيهات “ isim fiili, Hüd, 11/19. ayetinde, hüm “هم “ zamiri, Hüd, 11/108. ayetinde, fi “في “ harf-i cerri, İnşirah, 94/5-6. ayetinde, bütün bir ayet art arda tekrar edilmiştir.
Cümle tekrarlarında ikinci cümlenin evveline sümme “ثم “ edatı getirilerek tekrarlanmasının daha güzel olacağı söylenmiştir. Kur'an'da bu kaideye bazen uyulduğu bazen de uyulmadığı görülmektedir. Mesela İnşirah süresinin 5-6. ayetlerinde tekrarlanan cümlenin başına sümme edatı getirilmediği halde, İnfitar süresinin 17-18. ayetleri ile Tekasür süresinin 3-4. ayetlerinde tekrarlanan cümlenin evveline sümme edatı getirilmiştir.91 Bu da (herhalde), Kur'an üslubunun diğer üslüp türlerinden farklı olduğunu gösteren önemli bir özelliktir. Muhtemelen bu farklı üslüp özellikleri ile Kur'an, mucize bir kitap olmaktadır.
Merfu ve muttasıl zamirin, merfu ve munfasıl zamir ile te'kid edilmesi, lafzi te'kidden kabul edilmiştir. Mesela Bakara, 2/35. ayeti ile Maide, 5/24. ayetinde, ente “انت “ , A'raf, 7/115. ayetinde ise nahnü “ نحن “ zamiri tekrar edilmiştir.
İkinci maddede buraya kadar anlatılanlardan ve Kur'an'daki başka örneklerden, Kur'an'daki lafzi te'kidin, nahiv ilmindeki lafzi te'kidden daha geniş ve daha serbest kullanıldığı görülmektedir. Mesela nahiv ilminde te'kidle, te'kid edilen (müekked) arasına fasıla girmesinin caiz olduğu söylenmesine rağmen uygulamada buna pek rastlanmamaktadır. Kur'an'da ise te'kid ile te'kid edilen, gerek fasılalı, gerekse fasılasız olarak kullanılmaktadır. Bu üslup özelliğiyle Kur'an'ın sadece nahiv ölçülerine bağlı kalmadığı, bu ilme de yeni açılımlar kazandırdığı söylenebilir.
Lafzi te'kidde bir de lafzın müradifinin tekrarlanması söz konusudur. Mesela Enbiya, 21/31. ayetinde, Allah, insanların gidebilmeleri için yeryüzünde “ficacen sübülen”, “ فجاجا سبلا “ yarattığını haber vermiştir. Kur'an ilimlerinde otorite olarak kabul edilen Zerkeşi (v. 794/1391), bu iki kelimenin aynı anlama geldiğini söylemiştir.92 Fakat bu iki kelime genel olarak aynı anlama gelse de esasında bunların arasında mana nüansı bulunmaktadır. Nitekim fecc “ فج “, (çoğulu فجاج ) kelimesi "geniş yol"93, sebil “ سبل “ (çoğulu سبيل ) de " kolaylıkla gidilebilen yol "94 anlamında kullanılmıştır. Buna göre ficacen sübülen ifadesini "geniş yollar" şeklinde tercüme etmek tam isabetli görünmemektedir. Daha doğru bir ifade ile bu iki kelimeyi "içinde kolaylıkla gidilebilen geniş yollar " şeklinde Türkçe'ye çevirmek mümkündür.95
Bir lafzın müradifinin tekrarlanması konusunda bu örneğin dışında daha bir çok örnek bulunmaktadır: En'am 6/125. ayetinde, dayyık ve harec “ ضيق, حرج “, Fatır, 35/27. ayetinde ğarabib ve süd “ غرابيب, سور” kelimelerinin aynı anlamda kullanıldığı söylenmiştir. Ayrıca bazıları, Ahkaf 46/26. ayetinde, geçen ma ve in “ما, ان “ edatlarının her ikisinin nefiy (olumsuz yapmak) manasına geldiğini, bazıları da Hadid 57/13. ayetinde geçen irciü “ ارجعوا “ ,"dönün" fiil cümlesi ile onun hemen arkasından gelen veraeküm “وراءكم “, " arkanıza " izafet terkibinin isim fiil olarak " dönün " manasında aynı anlama sahip olduğunu söylemişlerdir.96
C. Fiili, mastarı ile te'kid etmek:
Bu, o fiili iki kez tekrarlamak gibi kabul edilmiştir. Mesela (ضربت ضربا”, ” Bir dövme dövdüm." demek, ,” ضربت ضربت “, " Dövdüm dövdüm." demek gibi sayılmıştır. Alimler, bu şekilde sözü uzatmak yerine, “ ضربت ضربا “ şeklinde cümleye fiilin mastarını ekleyerek aynı manayı ifade etmişlerdir. Bunun faydası, fiildeki mecaz ihtimalini ortadan kaldırmaktır. Mesela “ وكلم الله موسى تكليما “ cümlesi97, Allah'ın Musa ile konuşmasını te'kid etmektedir.
Fiilin mastarı ile te'kid edilmesi konusunda Kur'an'da daha birçok örnek bulunmaktadır. Mesela Yusuf 12/5, Ahzab 33/56, Tur 52/9-10, Hakka 69/14 ve Zilzal, 99/1. ayetleri gibi. Bu ayetlerde fiil mastarı ile te'kid edilmiş; anlatılan mesele iki kez tekrarlanmış gibi zihinlere yerleştirilmek istenmiştir.
Fiilin mastarı ile te'kid edilmesi nahiv kitaplarında mef’ülü'l-mutlak “مفعول المطلق konusunda incelenmektedir.98 Mef’ülü'l-mutlak, fiilin kendi cinsinden veya onun müradifinden yapılmaktadır. Kur'an'da bu mef’üle çeşitli şekillerde rastlanmaktadır. Yukarıda ifade edildiği gibi mef‘ülü'l-mutlak genellikle fiilinin kalıbında gelir.
Ancak Kur'an'da fiilinin kalıbına uymayan mef’ülü'l-mutlaklar da mevcuttur. Mesela, Maide 5/115. ayetinde, ta'ziben “تعذيبا” yerine azaben “عذابا” , Hadid 57/11. ayetinde, ikrad “ اقراض “ yerine kard “قرض “, Nuh 71/17. ayetinde, inbaten “ انباتا “ yerine nebaten “ نباتا “, Müzzemmil 73/8. ayetinde, tebettülen “تبتلا “ yerine tebtilen “ تبتيلا “ kelimesi kullanılmıştır.99 Bu örnekler de göz önünde bulundurularak Kur'an'daki mef’ülü'l-mutlakların, nahivdeki kullanımları aştığı ve ona yeni yönler tayin ettiği söylenebilir.
Üçüncü madde tamamlanırken netice olarak şu söylenebilir: Lafzi tekrarlarla fiilin mastarından yapılan te'kid arasında bir ilişki kurulmuş; fiilin kendisinden yapılan mef’ülü'l-mutlak, o cümleyi iki kez tekrarlamak gibi kabul edilmiştir.
D. Te'kid edici özelliğe sahip olan hal:
Halin te'kid edici olarak nitelendirilmesinin sebebi, o zikredilmeden de meselenin bilinmesidir. Çünkü halin sahibinden (zi'l-hal'den) konu anlaşılabilmektedir. Mesela, Meryem 19/33. ayetinde, üba'sü “ ابعث “ kelimesi ile dirilme hadisesi ifade edilmişken, hal olarak hayyen “حيا“, "diri olarak" kelimesinin getirilmesi te'kid manası taşımaktadır.100
Dostları ilə paylaş: |