2- TEKRAR-NAHİV İLİŞKİSİ
Lafız tekrarları aynı zamanda nahiv ilminin bir konusunu teşkil ettiğinden, tekrar-nahiv ilişkisi de ele alınması gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Neha “ نحا “ fiilinin mastarı olan nahiv “ نحو “ kelimesi, ila “ الي “ harf-i cerri ile kullanıldığında " meyletmek, yönelmek "; ala “ علي” harf-i cerri ile kullanıldığında da " birinin yolunda yürümek, onu taklit etmek " anlamına gelmektedir.
Istılah itibari ile nahiv, " Kendisiyle mu'rab ve mebni gibi Arapça kelime ve terkiplerin durumlarını bilmenin mümkün olduğu bir takım kaideler ilmi " olarak tanımlanmaktadır. Nahiv ilmi, başka türlü de tarif edilmiştir. Mesela, " kelime ve terkiplerin i'lalinin bilinmesinden bahseden ilme " nahiv denmiştir. Yine, " kelamın doğruluk ve yanlışlığını ifade eden metodolji ilmine " nahiv adı verilmiştir. Bu tariflerden de anlaşıldığı gibi nahiv ilminin konusu, gerek tek başına, gerekse mürekkep halinde Arapça kelimelerdir. Başka bir ifade ile nahiv ilmi, Arapça kelime ve terkipleri cümle içinde ele alan ve öğelerini tespit eden bir disiplindir.
Tekrar, Nahiv ilminde tevabi' (tabiler) genel başlığı altında tevkid (veya te'kid) kısmında ele alınmaktadır. Tevabi' “ توابع ”, tabi'in “ تابع “ çoğulu olup " tabi olan " demektir. Nahiv ıstılahında ise " ancak başka ibareye tabi olarak i'rabı yapılabilen kelimeler " demektir. Tabiler na't, te'kid, atfü'l-beyan, atfü'n-nesek ve bedel olmak üzere beş kısımdır. Ancak atfü'l-beyan ve atfü'n-nesek'ı atıf kelimesiyle karşılayarak, bu sayıyı dört kabul edenler de olmuştur.61 Nahiv ilminde te'kid, te'kid-i manevi ve te'kid-i lafzi olmak üzere iki kısımdır.62
Lafzi te'kid, aynı lafzın, kendisine itina gösterildiği için tekrar edilmesinden ibarettir63 “جاء محمد محمد “ , “ Muhammed geldi Muhammed ", “ نكاحها باطل باطل “ , " Onun nikahı batıldır batıl " , “ قام قام احمد ” , "Ahmet ayağa kalktı kalktı." cümlelerinde böyle bir te'kid yapılmıştır.
Lafzi te'kidde, te'kid edilen harf ve kelime olabileceği gibi, isim ve fiil cümlesi de olabilir. Ancak tekrar edilenin, üç defadan fazla tekrar edilmesinin doğru olmayacağı; çünkü Arapların bu konuda ittifak ettikleri ileri sürülmüştür.64 Tekrar edilen lafızlara örnek verilecek olursa lafzi te'kid konusu daha iyi anlaşılabilir. Mesela “ ذاق ذاق “ , " Tattı tattı.", “ حرمت حرمت “, " Haram kılındı haram kılındı." cümleleri, aynı fiilin art arda tekrarlanarak te'kid edilmesine örnektir. “ نعم نعم “ "Evet evet " denilir ki bu, kelime tekrarına örnektir. “ ما انسانيه الاهو هو “ , "Onu bana ancak o unutturdu o." cümlesinde zamir tekrarlanmıştır. Yine bir şiirde65 “ ك اخاك اخا “, " kardeşine kardeşine!" sözü tekrar edilmiştir ki buna, iğra (teşvik) denir. Bu son misal ise, aynı isim tamlamasının tekrarlanışına bir örnektir.
Aynı şekilde “ اياك ايا ك “, "ancak sana ancak sana" ifadeleri kullanılır ki bunlar, muttasıl zamirlerin nasıl te'kid edildiğini gösterir. Buna göre harfe bitişmiş muttasıl zamirler tekrar edilirse, harfler de tekrar edilir. Misal: “ مررت بك بك “ , " Sana uğradım sana ", “ رغبت فيه فيه “, " Ona rağbet ettim ona ". Burada bikeke “ بكك” ve fihihi “ فيهه “ denilemez. Ancak, ayrı/münfasıl zamirlerde مررت به هو ” , " Ona uğradım ona ", “ رغبت فيك انت “ , " Sana rağbet ettim sana." cümlelerinde olduğu gibi harf tekrar edilmeksizin zamir tekrarlanabilir.
Cümlenin te'kidi atıf harfi ile olabileceği gibi atıfsız da olabilir. Mesela Müddessir, 74/19-20 ve Kıyame, 75/34-35.ayetlerinde atıf harfi ile tekrar edildiği halde bir şiirde atıf kullanılmamıştır.66
Art arda tekrar edilen bazı lafızlar vardır ki bunlar, lafzi te'kid kısmına dahil değildirler. Mesela Fecr süresinde geçen (ayet 21-22) dekken dekken “ دكا دكا “ ve saffen saffen “ صفا صفا “ ifadeleri te'kid kabul edilmemiştir. Her ne kadar nahivcilerden bir çoğu, bunun te'kid sınıfına girdiğini söylemiş olsa da “ دكا دكا “ ifadesi, “ دكا بعد دك “ ," art arda sarsılma "; “ صفا صفا “ ifadesi ise, صفا بعد صفا “ , " sıra sıra " anlamına gelmektedir. Buna göre dekken dekken'den, Kıyamet'te yerkürenin bütünüyle yok olacağı; saffen saffen'den ise, yine o zaman keyfiyeti bilinemeyecek bir şekilde Rabb'in buyruğu ve meleklerin sıra sıra geleceği anlaşılmaktadır.
Aynı şekilde ezandaki " Allahu ekber, Allahu ekber " ifadelerinin te'kid için değil, ikinci bir tekbir inşa etmek için geldiği bildirilmiştir. Ancak " Namaz başladı, namaz başladı " ifadelerinde ikinci cümlenin birinciyi te'kid için getirildiği ifade edilmiştir.67
Lafzi te'kid, i'rab itibarıyla hem tesir etmekten, hem de kendisine tesir edilmesinden uzak bulunmaktadır. Buna göre lafzi te'kid, mübteda, haber, fail, mef’ül vb. olamaz, çünkü onun i'rabda yeri yoktur. Aynı şekilde o başkasına bir tesirde de bulunamaz; bir amil olarak faile, mef’üle ve mecrura etki edemez. Lafzi te'kidin i'rabında sadece, " O, şunun tevkid-i lafzisidir." denilebilir. Hareke bakımından tabi olduğu lafız veya cümleye bağlıdır; yani i'rab bakımından onun harekesi ne ise kendisi de o harekeyi alır. Bu özelliğiyle lafzi te'kidin isim, fiil, harf veya cümle olması önemli değildir.
Te'kid edilen, isim veya zamir olursa bunların lafzı te'kidleri farklı şekillerde olur. Şayet te'kid edilen isim olursa, onun lafzı te'kidi aynı lafzın tekrarlanmasıyla meydana gelir.
İsm-i mevsullerin lafzi te'kıdi, ism-i mevsulün ve sılasının tekrarı ile olmakta; sılası tekrarlanmaksızın ism-i mevsul tekrarlanmamaktadır.
Şayet te'kid edilen, muttasıl bir zamir ise (merfu olsun veya olmasın), onun lafızda değil de manada kendisine benzeyen bir zamirle lafzen te'kid edilmesi mümkündür. Ancak kendisine benzeyen bu zamir teklik, çokluk, erkeklik ve dişilikte, te'kid edilene uygun bir zamir olmalıdır. Mesela:ارايت انت “ , " Sen gördün mü sen? " gibi.
Bunun dışında bir de fiilde gizli bulunan zamirler vardır ki bunların lafzi tekidleri münfasıl ve merfu zamirle olur. Yalnız bu zamirler, fail mevkiinde değildir. Mesela: ,” كل انت- اشرب انت- البس انت " Sen ye, sen iç, sen giy." ifadeleri gibi. Buradaki ente “ انت “ zamirleri, lafzi te'kid konumunda bulunmaktadır.68
Lafzi te'kid hakkında verilen bu bilgilerden sonra Kur'an'daki lafız tekrarları ile te'kid-i lafzi arasındaki fark, daha iyi anlaşılmış olmaktadır. Nahiv ilmindeki te'kid-i lafzi ile Kur'an'daki lafız tekrarları arasındaki temel fark, te'kid-i lafzinin genellikle te'kid ettiği kelime veya cümlenin hemen arkasında gelmesi, Kur'an'daki lafız tekrarlarının ise bazen bu özelliğe sahip olması bazen de olmamasıdır. Mesela içinde te'kid-i lafziye ait iki örnek barındıran şöyle bir şiirde69 “ اتاك اتاك " Sana geldi sana geldi. " ve “احبس احبس “ , " hapset hapset ." cümleleri art arda tekrar edilmiştir.
Kur'an'daki lafız tekrarlarında ise her zaman bu özellik bulunmamaktadır. Mesela Tekasür süresinde 3–4. ayetler peşpeşe tekrarlanırken, Kafirün süresindeki 3. ayet, 5. ayetle tekrarlanmıştır.
Dostları ilə paylaş: |