Doğrularin öYKÜSÜ Şehit Murtaza Mutahhari



Yüklə 0,68 Mb.
səhifə15/37
tarix08.01.2019
ölçüsü0,68 Mb.
#92994
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   37

54-HABEŞE MUHACİRLERİ

Aydan aya, yıldan yıla Müslümanların sayısı her geçen gün gittikçe artıyordu. Mekkelilerin baskıları onlara engel olamadığı gibi, halkın, kadınlı erkekli İslam’a girmelerini engelleyemiyordu. Halkın İslam’dan soğumaması, aksine sağlam bir şekilde bu dine bağlanmış olmaları, en çok Kureyşlileri öfkelendiriyordu. Onlar da gün be gün baskı ve şiddeti artırıyordu. Müslümanların durumu çok kötüydü ve sabrediyorlardı. Resulü Ekrem(s), Müslümanlara, Kureyş’in baskılarını sindirmek ve geçici de olsa Müslümanların rahatlaması için Habeşistan’a göç etmelerini emrederek onlara şöyle buyurdu:

-Habeşistan kralı, adil bir insandır. Allah hepimize bir yol açana kadar orada kalabilirsiniz.

Müslümanlardan büyük bir grup Habeşe’ye hicret ettiler. Orada rahatça yaşıyor, inançlarının gereklerini özgür bir şekilde yerine getirebiliyorlardı. Kureyş müşrikleri, Müslümanların Habeşistan’a gittiğini duyar duymaz, İslam’ın orada odaklanmasını engellemek için aralarında hemen bir toplantı yapıp, Müslümanları tekrar Mekke’ye getirip onları göz altında tutmayı planladılar. Bu amaçla kendilerine iki tane akıllı adam seçip, Necaşi ve onun etrafında bulunan, sözü geçen adamlara götürmeleri için çeşitli hediyeler hazırladılar. Bu iki kişiye, önce gidip o sözü geçen adamları bulmaları ve daha sonra da onlara :”Bizim cahil ve tecrübesi bir grup gencimiz, bizim dinimizden çıkmış ama sizin dininize de girmemiş oldukları halde, sizin ülkenize sığınmışlar. Kabilemizin büyükleri, bu gençleri ülkenizden çıkarıp bize teslim etmeniz konusunda bize yardım etmenizi rica ettiler sizden ricamız, bu konu Necaşinin huzurunda konuşulduğunda bizi desteklemenizdir.” demelerini istediler.

Kureyş elçileri Habeşistan’a giderek, bütün sözü geçen şahsiyetlerle görüştüler ve her birine hediyelerini vererek, kendilerini destekleyeceklerine dair söz aldılar.Sonra Necaşi’nin huzuruna çıktılar. Güzel ve değerli hediyelerini sunduktan sonra, hacetlerini dile getirdiler. Önceden anlaştıkları gibi mecliste sözü geçenler onların sözlerini destekleyerek, Müslümanların hemen sınır dışı edilmelerinin gerektiğini ve Kureyşlilere teslim edilmeleri gerektiğini savundular.

Necaşi, onların kararına uymadı ve şöyle dedi:

-Bir grup insan, kendi topraklarından gelip benim ülkeme sığınmışken, araştırma yapmadan onların gıyabında çıkarılmalarını emretsem doğru olmaz. Önce onları çağırıp dinlemeli ve sonra karar vermeliyim.

Necaşi’nin bu sözlerini duyan Kureyş müşriklerinin rengi kaçtı ve kalp atışları hızlandı. Çünkü korktukları şey, Necaşi’nin Müslümanlarla yüzleşmesiydi. Onlar, Müslümanların Habeşistan’da kalmasına razıydılar fakat Necaşi ile görüşmelerine razı değillerdi. Çünkü bu dinin her şeyi sözlerinde idi. Kim bu dine aşık olduysa, Muhammed’in Allah’tan aldığı vahiyleri dinlemeleri sonucu olmuştu. O sözler sihirli bir güç taşımıyor muydu? Kim bilir belki de Müslümanlar o sözleri ezbere biliyorlardır. O sözleri bu mecliste okuyup belki de Mekke meclislerinde olduğu gibi bu meclisi de etkileyeceklerdir. Ama iş işten geçmişti. Necaşi, Habeşistan’a sığınan insanların getirilmelerini emretmişti. Müslümanların , Kureyş elçilerinin geldiklerinden ve hediyeler getirip, sözü geçen şahsiyetleri etkilemeğe çalıştıklarından haberdardılar. Müşriklerin başarılı olmaları ihtimali ve tekrar Mekke’ye geri dönmek zorunda kalacak olmaları onları endişelendiriyordu.

Necaşi’nin memurları onları götürmek için geldiklerinde, tehlike çanlarının çaldığını anladılar. Bir araya gelip orada neler konuşmaları gerektiğine karar verdiler. Hakikatten başka bir şey söylemeyeceklerdi. Yani kendilerinin cahiliye dönemindeki durumlarını ve İslam hakikatinden sonraki durumlarını, İslam’ın emirlerini açıklayıp, hiçbir şeyi gizlemeden her şeyi olduğu gibi anlatacaklardı.

Aldıkları bu kararla Necaşi’nin huzuruna çıktılar. Konu yeni bir dinin araştırılması olduğu için Necaşi, bir grup Hıristiyan alimin de orada olmasını istemişti. Bunun üzerine Hıristiyan alimler, özel bir saygı ve ilgi gösterilerek oraya getirtilip, yerlerine buyur edildiler. Her birinin önüne bir mukaddes kitap konuldu. Devlet makamları da kendi yerlerini almıştı. Hem devlet adamlarının, hem de din adamlarının aynı mecliste bulunmaları, o meclise ayrı bir hava katıyordu. Necaşi, meclisin başında, diğerleri de kendi derecelerine göre yerlerini almışlardı. Kim o azameti görse, elinde olmaksızın huşu ederdi.

İmanın ve İslam’ın kendilerine metanet verdiği Müslümanlar ise, kendilerinden emin ve gayet sakin bir şekilde o azametli meclise girdiler. Cafer B.Ebi Talip, önde ve diğerleri de arkada onu takip ederek içeri girmişlerdi. Sanki o azametli meclise hiç teveccüh etmiyorlardı. Hepsinden öte, o zamanın saltanat makamına karşı gösterdikleri saygı ifadesini(Yere kapanıp toprağı öpmek) göstermediler. Sadece selam verdiler.

İhanet sayılan bu davranışları itirazlarla karşılanınca, şöyle cevap verdiler: “Uğrunda buraya sığındığımız dinimiz, bize Allah’tan gayrisinin önünde baş eğmeye izin vermiyor.”

Onların bu davranışlarını görüp, konuşmalarını dinleyenlerin gönlünde, müthiş bir heybet ve azamet kazanmışlardı. Oradaki bütün azametler, Müslümanların azametinin gölgesinde kalmıştı. Necaşi’nin bizzat kendisi sormaya başladı:

-Sizin yeni dininiz nasıl bir din ki, hem sizlerin önceki dininizden hem de bizim şu anki dinimizden bu kadar farklıdır?

Habeşistan’da Müslümanların öncülüğünü Cafer B.Ebi Talip yani Emirel Muminin Ali’nin(as) büyük kardeşi yapıyordu. Sorulara onun cevap vermesi kararlaştırılmıştı. Bundan dolayı Cafer sorulan soruya cevap vermeğe başladı:

-Biz cahil bir millettik. Puta tapıyor, leş yiyor, kötülükler yapıyorduk. Yakınlarımızla ilişkilerimizi kesiyor, komşularımıza kötülük ediyorduk. Güçlülerimiz zayıflarımızın hakkını yiyordu. İşte böyle bir zamanda Allah, bize bir peygamber gönderdi ki, onun nesebini ve tertemiz olduğunu her kes biliyor. O, bizleri tevhide ve Allah’a kulluk etmeğe çağırdı. Putlara, taşlara ve ağaçlara tapmamızı yasakladı. Bize doğru konuşmayı, emanete riayet etmeği, yakınlarla irtibat kurmayı, komşularla iyi geçinmeği, insanlara saygı duymayı emretti. Kötülük yapmayı, boş ve batıl sözler söylemeği, yetim hakkı yemeği, namuslu kadınlara iftira etmeği yasakladı. Bize Allah’a ortak koşmamamızı, namaz kılıp zekat vermemizi, oruç tutmamızı… Emretti. Bizler de ona iman ederek onu tasdik ettik. Saydığım emirlerini de yerine getirdik. Ama bizim kavmimiz, bize saldırıp bu emirleri terk etmemizi ve geçmişte yaşadığımız hayata ve putperestliğe yeniden dönmemizi istediler.biz de bunu yapmayınca bizi işkencelere tabi tuttular. İşte bundan dolayı biz oraları bırakıp sizin ülkenize geldik ve burada güvende olmayı ümit ediyoruz.

Cafer’in sözlerinden sonra Necaşi, şöyle dedi:

-Peygamberinizin vahiydir dediği o sözlerden ezberiniz de var mı?

-Evet…

-Biraz oku…



Cafer, mecliste bulunanların Hıristiyan olması ve din adamlarının önlerinde bulunan İncilleri de dikkate alarak Hz.Meryem, İsa, Yahya ve Zekeriya peygamberle ilgili olan mübarek Meryem Suresi’ni okumaya başladı. Ayet aralarının kısa oluşu ve uyumlu bir şekilde bitmeleri, güzel bir ahenk oluşturuyordu. Cafer, kendinden emin bir şekilde okumuştu sureyi. Cafer’in bu sureyi okumasının bir başka nedeni de, Kuran’ın Hz.İsa ve Meryem hakkındaki mantıklı açıklamasını onlara ileterek, onların Kuranda da aslında çok yüce olmalarına rağmen, ilahlıktan uzak olduklarını açıklamaktı. Cafer’in sözlerinden sonra, meclis müthiş bir manevi atmosfere bürünmüş, insanlar okunan ayetler karşısında göz yaşarlına hakim olamamışlardı. Necaşi, kendini zoraki o manevi atmosferden sıyırarak şöyle dedi:

-Allah’a ant olsun, bunlar İsa’nın söylediği hakikatlerdir. Bu sözler ve İsa’nın sözleri aynı kaynaktandır.

Sonra Kureyşli Elçilere hediyelerini geri iade ederek gitmelerini emretti ve Müslümanları kendilerine teslim edemeyeceğini söyledi.

Necaşi, daha sonra resmen Müslüman oldu ve Hicretin dokuzuncu yılında dünyadan göçtü. Resulü Ekrem(s), uzaktan onun için cenaze namazı kıldı.63



Yüklə 0,68 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   37




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin